İdari yargıda süreler (diğer deyişle zaman sınırlamaları), idareyle ilgili işlemlerde ve davalarda uyulması gereken kritik zaman dilimleridir. İdari bir karara karşı dava açmak veya idareye itirazda bulunmak belirli sürelerle sınırlandırılmıştır. Bu sürelerin kaçırılması, haklı olduğunuz bir durumda bile davayı kaybetmenize veya başvurunuzun incelenmemesine yol açabilir. Bu yazımızda idari yargıda sürelerin ne olduğunu, ne zaman başladığını ve önemli gördüğümüz tüm süre türlerini detaylarıyla ele aldık. Ayrıca sürelerin durması, tatil günlerine denk gelmesi gibi özel durumları ve konu hakkında sıkça sorulan soruları yanıtladık. Her seviyeden okurun (vatandaşlar ve hukukçular dâhil) faydalanabilmesi için konuyu açık bir dille ancak eksiksiz biçimde aktarmaya özen gösterdik.
Dikkat: İdari yargıdaki süreler çoğunlukla hak düşürücü sürelerdir. Yani kanunda öngörülen süre içinde kullanılmayan hak, süre geçtikten sonra kullanılamaz ve dava açma hakkı sona erer. Bu nedenle tamamen haklı olduğunuz bir uyuşmazlıkta bile, süreyi kaçırırsanız davanız usulden (şekil yönünden) reddedilebilir. İdari bir dava açmaya niyetliyken veya idari bir başvuru süreci yürütürken, süreleri kaçırmamak için en başından itibaren idare hukuku alanında uzman bir avukata danışmanız önemlidir.
İÇİNDEKİLER
- İdari Yargıda Süreler Nedir?
- İdari Davalarda Dava Açma Süreleri
- İdari Yargıda İvedi Yargılama Süreleri
- Merkezi ve Ortak Sınavlara İlişkin Yargı Süreleri (ÖSYM Sınavları)
- İdari Yargıda İstinaf (Bölge İdare Mahkemesi) Süreleri
- İdari Yargıda Temyiz (Danıştay) Süreleri
- İdareye Başvuru ve İtiraz Süreleri (Dava Öncesi Başvuru)
- Usulden Reddedilen Davalarda Süreler (Ön Koşullar ve Eksiklikler)
- Tebligata İlişkin Süreler (Tebligat Kanunu Kapsamında)
- İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda Düzenlenen Diğer Özel Süreler
- Sürelerin Son Gününün Tatil Gününe Denk Gelmesi
- Sık Sorulan Sorular
- Sonuç ve Dikkat Edilmesi Gerekenler
İdari Yargıda Süreler Nedir?
Basit bir ifadeyle, idari yargıda süreler; gerçek veya tüzel kişilerin idareyle olan ilişkilerinde belirli işlemleri yapmaları, dava açmaları veya itiraz haklarını kullanmaları için kanunen belirlenmiş zaman aralıklarıdır. İdareye karşı dava açabilmek, itirazda bulunabilmek veya benzeri bir hakkı kullanabilmek için bu süreler içinde harekete geçmek gerekir. Aksi takdirde, süre geçtikten sonra yapılan başvurular kural olarak kabul edilmez.
İdari yargı alanında haklı olmak tek başına yeterli değildir. Usule ilişkin süre kurallarına riayet etmek de davanın başarılı olabilmesi için şarttır. Örneğin, size tebliğ edilen bir idari işleme karşı süresi içinde dava açmazsanız, işlemin hukuka aykırı olması halinde bile yargı yoluyla sonuç alamazsınız. Bu nedenle idari yargıda öngörülen süreleri iyi bilmek ve takibini yapmak çok önemlidir.
İdari yargıdaki sürelerle ilgili kurallar başta 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) olmak üzere çeşitli mevzuat hükümlerinde düzenlenmiştir. Farklı tür davalar veya başvurular için farklı süreler öngörülmüştür. Aşağıda, en temel süre türlerini ve bunların ayrıntılarını başlıklar halinde inceleyeceğiz.
İdari Davalarda Dava Açma Süreleri
İdari yargıda, idareye karşı açılabilecek temel dava türleri şunlardır:
- İptal davası: İdarenin hukuka aykırı bir işleminin iptalini (ortadan kaldırılmasını) talep eden dava türüdür.
- Tam yargı davası: İdarenin eylem veya işlemleri nedeniyle kişisel hakları zarara uğrayanların, maddi veya manevi tazminat talebiyle açtıkları davadır.
- Vergi davası: Vergi mahkemelerinin incelediği, vergilendirmeden kaynaklanan uyuşmazlıklara ilişkin davalardır (bu da idari yargı kapsamındadır).
Her bir dava türü için kanunda belirlenmiş dava açma süreleri vardır:
- İptal davalarında dava açma süresi, ilgili idari işlemin size tebliğini izleyen günden itibaren 60 gündür. Başka bir deyişle, idareden gelen karar elinize ulaştıktan sonra bir sonraki günden başlayarak 60 gün içinde iptal davası açmalısınız.
- Tam yargı davalarında da genel olarak dava açma süresi 60 gündür (tebliğden sonraki günden başlayarak). Ancak tam yargı davalarında genellikle önce idareye başvuru zorunluluğu olduğu için, fiilen dava açma süresi idarenin cevabına veya cevap vermeme süresine göre işlemeye başlar (aşağıda “İdareye Başvuru Süreleri” bölümünde açıklanmıştır).
- Vergi davalarında (vergi mahkemesinde açılacak davalar) süre, tebligatı izleyen günden başlamak üzere 30 gündür. Vergi tarhiyatı, cezası veya benzeri işlemler size bildirildikten sonra bir sonraki gün itibarıyla 30 gün içinde dava açmanız gerekir.
Yukarıdaki süreler hak düşürücü nitelikte olup, belirtilen gün sayıları sonunda dava açılmazsa artık o işlem veya vergi için yargı yoluna başvurma hakkı kaybedilmiş olur.
Dava açma süresi dışında, davanın açılmasıyla başlayan yargılama sürecinde de belirli süreler bulunur:
- Savunma ve cevabi dilekçeler: Dava açıldıktan sonra, davalı idareye savunma yapması için genellikle 30 gün süre verilir. İdarenin cevabı tebliğ edildikten sonra davacı tarafın buna karşı cevaba cevap dilekçesi verme süresi 30 gündür. Ardından idare, davacının cevabına karşı ikinci cevap dilekçesini yine 30 gün içinde verebilir. Yani, cevap dilekçeleri aşamasında her bir tarafın yanıt süresi kural olarak 30’ar gündür.
- Bilirkişi raporuna itiraz süresi: Dava sırasında bilirkişi incelemesi yapılmışsa ve bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmişse, taraflar rapora karşı itiraz ve görüşlerini sunmak için 2 hafta (14 gün) süreye sahiptir.
- İhtiyati tedbir kararına itiraz süresi: Mahkeme davanın esası sonuçlanmadan önce bir ihtiyati tedbir (örneğin yürütmeyi durdurma benzeri bir ara önlem) kararı vermişse, bu karara karşı taraflar 7 gün içinde itiraz edebilirler.
- Yürütmeyi durdurma (YD) kararına itiraz süresi: İdari davalarda mahkeme tarafından yürütmenin durdurulması kararı verildiğinde (veya talep reddedildiğinde), bu karara karşı bir üst mercie itiraz etmek için süre 7 gündür. Örneğin, ilk derece mahkemesinin YD talebini reddine karşı bölge idare mahkemesine, kabulüne karşı da davalı idarenin itiraz hakkı 7 gündür.
Yukarıda belirtilen süreler, aksi özel bir düzenleme olmadıkça, tebliğ veya bildirimi izleyen günden itibaren hesaplanır. 60 gün, 30 gün, 7 gün gibi sürelerin hesaplanmasında tebliğ günü sayılmaz; sonraki günden itibaren sayılmaya başlanır ve süre son günün mesai saati bitiminde dolar (eğer elektronik işlem yapılıyorsa son gün saat 23:59’a kadar işlem yapılabilir).
İdari Yargıda İvedi Yargılama Süreleri
Bazı davalar vardır ki kanun koyucu bu davaların ivedi (acil) şekilde sonuçlandırılmasını istemiş ve bunlar için normal yargılama usulünden farklı, hızlandırılmış bir usul öngörmüştür. İvedi yargılama usulü, idari yargıda belirli konular için düzenlenmiş özel bir yargılama yöntemidir ve İYUK m.20/A hükmü ile hayatımıza girmiştir. Bu usulde, dava açma ve diğer işlem süreleri kısaltılmış olup, ayrıca yürütmenin durdurulması kararlarına da itiraz imkanı yoktur. Amaç, uyuşmazlığı en kısa sürede karara bağlamaktır.
İvedi yargılama usulü hangi davalarda uygulanır? Kanuna göre aşağıdaki konulardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda ivedi yargılama usulü kullanılır:
- İhale işlemleri: Kamu ihalelerine yönelik işlemler (ancak ihaleden yasaklama kararları hariç). Örneğin bir ihalenin iptali istemiyle açılan davalar.
- Acele kamulaştırma işlemleri: 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamındaki acele el koyma/acele kamulaştırma kararlarına karşı davalar.
- Özelleştirme Yüksek Kurulu kararları: Özelleştirme uygulamalarından doğan ve Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun onayladığı işlemlere ilişkin davalar.
- Turizmi Teşvik Kanunu kapsamındaki işlemler: 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca yapılan satış, tahsis, kiralama gibi işlemlere ilişkin davalar.
- Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) kararları: 2872 sayılı Çevre Kanunu gereği yapılan çevresel etki değerlendirmesi sonucuna bağlı alınan kararlara karşı davalar (ancak bu kapsamdaki idari yaptırım kararları ivedi yargılamaya dahil değil).
- Afet riskli alanlar ile ilgili Cumhurbaşkanı kararları: 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun uyarınca alınan Cumhurbaşkanı kararlarına karşı davalar (genellikle riskli alan ilanı, rezerv yapı alanı işlemleri vb.).
Yukarıdaki konularda açılacak davalar ivedi yargılama usulüne tabidir. İvedi usulde süreler, normal idari davalara göre oldukça kısadır ve şu şekildedir:
- Dava açma süresi: 30 gün. (Normalde 60 gün olan iptal davası süresi, bu konularda 30 gündür.)
- İlk inceleme süresi: 7 gün. (Dava dilekçesi mahkemeye verildiğinde, mahkeme 7 gün içinde ön incelemeyi yapıp dava dilekçesinin eksik olup olmadığına, görev ve yetkiye, süre aşımına vs. bakmak durumundadır.)
- Savunma süresi: 15 gün. (Davalı idare, dava dilekçesinin tebliğinden itibaren 15 gün içinde savunma dilekçesini vermelidir.)
- Savunma için ek süre: 15 gün daha ek süre verilebilir. (İdare, 15 günlük ilk sürede savunmasını yetiştiremezse mahkemeden bir defaya mahsus 15 gün ek süre talep edebilir. Böylece en fazla 30 gün içinde savunma sunulmuş olur.)
- Yürütmenin durdurulması: İvedi yargılama usulüne tabi davalarda yürütmeyi durdurmaya ilişkin kararlara itiraz edilemez.
- Dosyanın karara bağlanma süresi: 30 gün. Mahkeme, dava dosyasını tekemmül ettikten (yani gerekli savunma ve belgeler tamamlandıktan) sonra 30 gün içinde esas hakkında kararını vermelidir. Bu süre, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede bitirilmesini temin etmek içindir.
İvedi yargılama usulü, süreleri kısaltarak idari işlemlerin yargısal denetimini hızlandırmayı hedefler. Bu nedenle bu usule tabi davalarda hem idare hem de davacılar süreleri çok iyi takip etmelidir; zira 15 günlük savunma süresi veya 30 günlük dava açma süresi kaçırılırsa telafisi yoktur.
ÖSYM tarafından yapılan merkezi sınavlar (örn. KPSS, üniversiteye giriş sınavları, TUS vs.) veya diğer ortak sınavlarla ilgili idari davalar, özel bir yargılama usulüne tabi kılınmıştır. 2016 yılında İdari Yargılama Usulü Kanunu’na eklenen 20/B maddesi, bu tip sınav davalarına çok kısa süreler öngörmektedir. Amaç, sınav sonuçlarıyla ilgili uyuşmazlıkların hızlıca çözülüp belirsizliğin ortadan kalkmasıdır.
ÖSYM ve merkezi sınavlara dair davalardaki süreler şunlardır:
- Dava açma süresi: Yalnızca 10 gün. (Evet, genel 60 veya 30 günlük süreler burada geçerli değil. Örneğin bir sınav sonucu açıklandı, siz sonuçta hata olduğunu düşünüyorsunuz; 10 gün içinde dava açmalısınız.)
- İlk inceleme süresi: 7 gün. (Mahkeme, dava dilekçesini aldıktan sonra 7 gün içinde ön incelemeyi yapacak, eksik var mı bakacak.)
- Savunma süresi: 3 gün. (Davalı idare – genelde ÖSYM veya ilgili kurum – dava dilekçesinin tebliğinden itibaren 3 gün içinde savunmasını vermeli.)
- Savunma için ek süre: En fazla 3 gün daha uzatılabilir. (Yani idare isterse 3 gün ek süre alıp toplamda 6 gün içinde savunma vermiş olur.)
- Dosyanın karara bağlanması: 15 gün. (Dava dosyası tekemmül ettikten sonra – yani savunma alındıktan ve gerekli belgeler toplandıktan sonra – mahkeme esasa ilişkin kararını 15 gün içinde vermek durumundadır.)
- Temyiz süresi: 5 gün. (Mahkemenin verdiği kararı beğenmeyen taraf, Danıştay’a temyiz için 5 gün içinde başvurmalıdır.)
- Temyiz dilekçesinin incelenmesi: 3 gün. (Danıştay, gelen temyiz dilekçesini 3 gün içinde ön incelemeden geçirecek, eksik varsa tamamlatacak.)
- Temyiz cevap süresi: 5 gün. (Temyiz dilekçesi karşı tarafa tebliğ edildiğinde, onun cevap vermesi için sadece 5 günü vardır.)
- Danıştay’ın temyiz incelemesini karara bağlaması: 15 gün. (Temyiz üzerine Danıştay esas incelemesini yapıp 15 gün içinde kararını vermelidir.)
Görüleceği üzere, ÖSYM ve merkezi sınavlara ilişkin davalarda baştan sona tüm yargılama birkaç hafta içinde bitirilmek istenmiştir. Örneğin, siz bir sınav sonucuna itiraz davası açtınız diyelim, normal şartlarda ilk karar 1-2 ayda, Danıştay kararı da 1 ay içinde sonuçlanabilecek şekilde süreler düzenlenmiştir. Bu, sınavların takvimlerini aksatmamak ve adaylar açısından belirsizliği hızla gidermek içindir.
Not: Bu 10 günlük dava açma süresi kuralı, sadece sınavın uygulanması veya sonuçlarına ilişkin iptal davaları için geçerlidir. Başka konulardaki (mesela disiplin işlemleri vs.) 10 günlük süreyi bu madde kapsamına dahil etmemek gerekir. Ayrıca, sınav sorularının iptali gibi durumlar da bu kapsamda değerlendirilir.
İdari Yargıda İstinaf (Bölge İdare Mahkemesi) Süreleri
İlk derece mahkemesi konumundaki idare mahkemesi veya vergi mahkemesi tarafından verilen kararlara karşı, belirli şartlarla istinaf yoluna başvurulabilir. İstinaf, kararı veren mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine başvurarak kararın yeniden incelenmesini talep etmektir.
Genel olarak, idari yargıda istinaf başvurusu süresi kararın tebliğinden itibaren 30 gündür. Yani ilk derece mahkemesinden karar size ulaştıktan sonra bir sonraki günden başlayarak 30 gün içinde ilgili bölge idare mahkemesine başvurmalısınız.
Ancak her idari dava istinafa uygun değildir. Kanuni parasal sınır adı verilen bir eşik değeri vardır. Kararın konusu miktar belirli bir tutarı geçmiyorsa, ilk derece kararı kesin sayılır ve istinaf yoluna gidilemez. Bu parasal sınır, her yıl güncellenebilmektedir. Örneğin:
- 2024 yılı için istinaf sınırı 31.000 TL idi.
- 2025 yılı için yapılan yeniden değerleme ile bu sınır yaklaşık 44.000 TL olarak belirlenmiştir.
Bu demektir ki, örneğin bir tam yargı davasında mahkemenin hükmettiği tazminat miktarı 20.000 TL ise (2025 yılı için 44 bin TL’nin altında kaldığı için) bu karar kesindir, istinaf edilemez. Ama 50.000 TL’lik bir uyuşmazlıkta karar verilmişse istinaf yolu açıktır. Vergi davaları, tam yargı davaları ve parasal değeri olan iptal davaları için bu parasal sınır kuralı uygulanır. (Not: Parasal değeri olmayan davalar – örneğin kamu görevlisi atama iptali gibi – doğası gereği bu sınırdan etkilenmez ve kanunda belirtilen diğer kriterlere göre istinaf veya temyiz konusu olurlar.)
İstinaf sürecindeki önemli süreler şöyle:
- İstinaf başvuru süresi: 30 gün. (İlk derece kararının size tebliğinden sonraki günden itibaren hesaplanır.)
- İstinaf dilekçesine cevap süresi: 30 gün. (İstinaf dilekçesi karşı tarafa tebliğ edildiğinde, karşı tarafın buna cevap verme süresi 30 gündür.)
- Bölge idare mahkemesinin kararını tebliğe çıkarma süresi: 7 gün. (Bölge idare mahkemesi istinaf incelemesini bitirip karar verdikten sonra, bu kararın taraflara tebliğ edilmek üzere en geç 7 gün içinde hazırlanıp gönderilmesi gerekir.)
- İvedi yargılama usulünde istinaf: Başvurulamaz. (Yukarıda belirtildiği gibi, ivedi yargılamaya tabi davalarda doğrudan temyiz yolu getirilmiştir.)
İstinaf aşamasında da sürelerin takibi çok önemlidir. 30 günlük istinaf süresi hak düşürücü nitelikte olup, bir gün dahi geçse başvurunuz reddedilir. Bölge idare mahkemesinde görülen istinaf incelemesi sonucunda bazı kararlar için temyiz yolunun açık olduğunu da unutmamalısınız (aşağıda açıklanmıştır).
İdari Yargıda Temyiz (Danıştay) Süreleri
İdari yargıda, her karar temyize (Danıştay’da temyiz incelemesine) götürülemez. Kanun, hangi hallerde temyiz yolunun açık olduğunu İYUK m.46‘da belirtmiştir. Genel olarak, Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davalar ile bölge idare mahkemelerinin belirli davalar hakkında verdiği kararlar temyize tabidir. Diğer kanunlarda aksi yazsa bile, İYUK 46’da sayılan bu kararlar Danıştay tarafından incelenebilir.
Hangi kararlar temyiz edilebilir? Özetle aşağıdaki durumlarda temyiz yolu açıktır:
- Yüksek tutarlı davalar: Parasal değeri yüksek olan davalarda temyiz yolu vardır. Kanunda geçmişte 100.000 TL olarak belirtilen bu sınır, her yıl arttırılmaktadır. Örneğin 2024 yılı için temyiz parasal sınırı 920.000 TL idi, 2025 yılı için yaklaşık 1.324.000 TL olmuştur. Yani konusu bu tutarları aşan tam yargı davaları, parasal değerli iptal davaları ve vergi davaları, bölge idare mahkemesi tarafından karara bağlandıktan sonra Danıştay’da temyiz edilebilir.
- Düzenleyici işlemlere karşı açılan davalar: Bir düzenleyici idari işlemin (genel ve soyut düzenlemelerin, örneğin yönetmeliklerin, genelgelerin vb.) iptali için açılan davalar temyize tabidir. Düzenleyici işlemlerde parasal değer olmasa da kanun bunları saymıştır.
- Kamu görevinden veya meslekten çıkarma işlemleri: Belli bir meslekten, kamu görevinden ya da öğrencilikten çıkarılma sonucunu doğuran idari işlemlerin iptali davaları temyiz edilebilir.
- Ticari faaliyeti durdurma kararları: Bir ticari faaliyetin yürütülmesini 30 gün veya daha uzun süreli ya da süresiz engelleyen idari kararların iptaline ilişkin davalar (örneğin bir işyerinin 3 ay kapatılması kararı) temyize gidebilir.
- Üst düzey kamu görevlileriyle ilgili işlemler: Müşterek kararname ile yapılan atamalar, naklen atamalar, görevden almalar ile daire başkanı ve daha üst düzey kamu görevlilerinin atama/nakil/görevden alma işlemlerine karşı açılan iptal davaları temyize tabidir.
- İmar ve parselasyon davaları: İmar planlarına, parselasyon işlemlerine veya imar mevzuatından kaynaklanan benzeri işlemlere karşı davalar Danıştay’da temyiz konusu olabilir.
- Tabiat ve kültür varlıkları ile Boğaziçi alanıyla ilgili davalar: Tabiat Varlıklarını Koruma Kurullarının veya Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun itiraz üzerine verdiği kararlar ile 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu’nun uygulanmasından doğan davalar temyize götürülebilir.
- Maden, enerji, orman gibi kaynaklarla ilgili davalar: Madenler, taşocakları, ormanlar, jeotermal kaynaklar, doğal mineralli sular gibi yer altı ve doğal kaynaklarla ilgili ruhsat, izin vb. işlemlere karşı açılan davalar temyize tabidir.
- Kamuya giriş sınavlarıyla ilgili davalar: ÖSYM gibi merkezi sınavlar veya bir meslek/iş için yapılan sınavlara ilişkin davalar (örneğin KPSS iptaliyle ilgili davalar) temyiz edilebilir.
- Limanlar ve kıyı tesislerine ilişkin davalar: Gemi limanları, kruvaziyer limanlar, marinalar, iskeleler, rıhtımlar, akaryakıt ve LPG boru hatları gibi kıyı tesislerinin işletme iznine ilişkin işlemlerden doğan davalar temyize açıktır.
- Yap-İşlet-Devret modeline dair davalar: 3996 sayılı Kanun kapsamındaki Yap-İşlet-Devret projelerinden veya 4283 sayılı Yap-İşlet modeli elektrik enerjisi projelerinden doğan uyuşmazlıklar Danıştay’da temyiz edilebilir.
- Serbest bölgeler ve arazi kullanımıyla ilgili davalar: 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu kapsamındaki işlemlere ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu kapsamındaki işlemlere karşı davalar temyize tabidir.
- Düzenleyici ve denetleyici kurul kararları: BDDK, EPDK, RTÜK gibi düzenleyici/denetleyici kurulların kendi sektörleriyle ilgili aldıkları idari kararlara karşı açılan davalar da temyiz incelemesine gidebilir.
Yukarıdaki listede yer alan davalarda, bölge idare mahkemesinin kararı sonrası veya bazı durumlarda direkt Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak verdiği karar sonrası, Danıştay’da temyiz yoluna başvurmak mümkündür.
Temyiz aşamasındaki süreler ise şöyledir:
- Temyiz başvuru süresi: 30 gün. (Bölge idare mahkemesi kararının tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içinde Danıştay’a temyiz dilekçesi verilmelidir. Danıştay’ın ilk derece sıfatıyla baktığı bir davada da kararın tebliğinden itibaren 30 gün içinde kararı veren Danıştay dairesine temyiz başvurusu yapılır.)
- Temyiz dilekçesine cevap süresi: 30 gün. (Temyiz dilekçesi karşı tarafa tebliğ edildiğinde, onun buna cevap verme süresi 30 gündür.)
- İvedi yargılamada temyiz süresi: 15 gün. (Eğer yukarıda bahsedilen ivedi yargılama usulüne tabi bir davada ilk derece kararı Danıştay tarafından veriliyorsa – örneğin Özelleştirme Yüksek Kurulu kararlarına karşı bazı davalar Danıştay’da ilk derece görülür – bu karara karşı temyiz süresi 15 gündür. Aynı şekilde, eğer istinaf aşaması olmadan Danıştay’a giden bir ivedi dava varsa, temyize başvurma süresi genel 30 gün yerine 15 gündür.)
- İvedi yargılamada temyiz dilekçelerinin incelenme süresi: 3 gün. (İvedi usule tabi davalarda Danıştay’a gelen temyiz dilekçeleri, Danıştay tarafından 3 gün içinde ön incelemeye tabi tutulur; eksiklik varsa tamamlatılır, dosya hızlıca ele alınır.)
- Temyiz dilekçesinde eksik varsa tamamlama süresi: 15 gün. (Danıştay, temyiz dilekçesinde örneğin harç eksikliği, imza eksikliği gibi düzeltilebilir bir eksik tespit ederse, bunu tamamlamanız için 15 gün süre verir. Bu süre içinde eksik giderilmezse temyiz başvurunuz reddedilebilir.)
- Süre aşımı nedeniyle davanın reddine itiraz süresi: 7 gün. (Bir davanız, ilk derece mahkemesinde süre aşımı gerekçesiyle – yani geç açıldığı için – usulden reddedildiyse, buna karşı istinaf yolu kapalıysa itiraz edebileceğiniz özel bir yol vardır. Buna göre, kararın tebliğinden itibaren 7 gün içinde bu karara itiraz edilebilir. Kanunda temyiz başlığında düzenlenen bu 7 günlük süre, esasında bölge idare mahkemesine yapılacak itiraz içindir.)
- Temyizde “başvurulmamış sayılma” kararına itiraz: 7 gün. (Danıştay’a yapılan temyiz başvurusunda, eğer başvurunun usulden reddini gerektirecek bir durum varsa Danıştay “temyiz edilmemiş sayılmasına” karar verebilir. Örneğin süre kaçmışsa ya da gerekli harç yatırılmamışsa böyle bir karar verilebilir. İşte bu karara karşı, tebliğinden itibaren 7 gün içinde yine Danıştay içinde bir itiraz yolu öngörülmüştür.)
Görüldüğü üzere temyiz aşamasında da hem başvuru süreci hem de sonrasında cevap ve itiraz süreçleri için kesin süreler vardır. Özellikle Danıştay nezdinde 30 günlük temyiz süresi kaçırılmamalı; dilekçenizde eksik olmamasına dikkat etmeli ve olası itiraz haklarınızı (7 günlük itirazlar gibi) bilmelisiniz.
İdareye Başvuru ve İtiraz Süreleri (Dava Öncesi Başvuru)
İdari bir işlemin iptali veya idarenin bir eylemi nedeniyle zararın giderilmesi talebiyle dava açmadan önce, bazı durumlarda idareye başvuru yolunu tüketmek gerekir ya da isteğe bağlı olarak bu yol kullanılabilir. Bu süreç, vatandaşın sorununu önce yargıya gitmeden idareyle çözmeye çalışmasını, idareye düzeltme/imkan tanınmasını ifade eder.
- Tam yargı davalarında (tazminat davaları) idareye başvuru zorunludur. Yani bir idari eylem veya işlem yüzünden zarara uğradıysanız, dava açmadan önce ilgili idareye başvurup zararınızın giderilmesini istemelisiniz. İdareye bu talebi yapmadan doğrudan tam yargı davası açarsanız, mahkeme bunu idari merci tecavüzü (tüketilmesi gereken idari başvuru yolunun tüketilmemesi) sayarak davanızı usulden reddeder.
- İptal davalarında idareye başvuru zorunlu değildir, isteğe bağlıdır. Yani hakkınızda tesis edilen bir idari işlemi doğrudan dava edebilirsiniz (60 gün içinde) veya dilerseniz önce ilgili idareye başvurarak işlemin geri alınmasını, düzeltilmesini isteyebilirsiniz. Bu seçeneğe genellikle “üst makama itiraz” veya “idari itiraz” diyebiliriz. Zorunlu olmadığı için kullanılması tamamen kişiye kalmıştır ancak kullanıldığında sürelere etkisi vardır.
İdareye başvuru yapıldığında sürelerin durumuna bakalım:
- İdareye başvurma süresi: Bir tam yargı davası için zararın öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl içinde ilgili idareye başvurulmalıdır. Her hâlükârda zarara yol açan olayın meydana gelmesinden itibaren en geç 5 yıl içinde başvuru yapılmazsa, bu hak zamanaşımına uğrar (artık tazminat talep edilemez). Bu 1 ve 5 yıllık süreler, tam yargı davalarına özgüdür ve hak düşürücü süre olarak uygulanır. İptal davalarında isteğe bağlı başvuru için kanunda belirli bir süre sınırı yoktur; ancak dava açma süresi içinde yapılması makuldür.
- İdarenin cevap süresi: İdareye yaptığınız başvuru dilekçesini verdikten sonra, idarenin cevap vermesi için genel olarak 30 gün beklenir. (Özel bir hüküm yoksa idareler genellikle 30 gün içinde cevaplamak zorundadır.)
- Dava açma süresinin durması: İdareye başvuru yapılması, dava açma süresini durdurur. Diyelim ki bir idari işlem size tebliğ edildi ve 60 günlük dava süreniz işlemeye başladı; 20. günde idareye itiraz başvurusu yaptınız. Bu başvuru yaptığınız anda kalan süre durur. İdare, başvurunuza 30 gün içinde cevap verirse, cevabın tebliğinden itibaren kalan sürenizi (örneğimizde 40 gün kalmıştı) kullanarak dava açabilirsiniz. Eğer idare 30 gün içinde cevap vermezse, 30. günün bitiminde zımnen (susarak) ret oluşur ve 31. günden itibaren kalan 40 günlük süreniz yeniden işlemeye başlar. Ancak burada dikkat: Başvuru öncesi geçen süre ile başvuru sonrası geçen süre toplamı 60 günü aşamaz. Yani örneğimizde 20 gün geçmişti, idare 30 gün sonra cevap vermedi zımni ret oluştu, 40 günümüz kalmıştı – evet toplamda 60 gün olacak şekilde hesap yapılır.
- İdarenin kesin cevabının beklenebileceği azami süre: Bazı durumlarda idare 30 gün içinde cevap vermeyebilir veya kesin nitelikte bir cevap vermeyebilir. Kanun der ki, eğer idare 4 ay içinde kararını vermezse, bu sürenin bitiminde istek reddedilmiş sayılır. Dolayısıyla bir kişi idareye başvurduktan sonra en fazla 4 ay cevap beklemelidir; 4 ay dolduktan sonra cevap gelmese bile başvurusu reddedilmiş kabul edilir ve dava açma süresi (kalan süre) işlemeye devam eder. (Uygulamada tam yargı başvurularında idarenin açık cevabı gelmezse 4 ay beklenip sonra dava açılır.)
Özetle: Tam yargı davanız için idareye başvurmak zorundasınız (1 yıl içinde), iptal davası için ise tercihe bağlı olarak idareye başvurursanız dava açma süreniz durur. İdareye başvuru sürecinde 30 gün ve 4 aylık kritik eşikler vardır. Bu prosedür, bazen uyuşmazlığın mahkemeye gitmeden çözülmesini sağlar; eğer çözülmezse de en azından mahkemeye gitmeden önce idareye bir şans verilmiş olur.
Usulden Reddedilen Davalarda Süreler (Ön Koşullar ve Eksiklikler)
İdari yargıda bir dava açıldığında, mahkeme önce bazı ön koşulları ve dilekçedeki şekil şartlarını inceler. Eğer bu konularda eksiklik veya yanlışlık varsa, mahkeme davayı esasa girmeden, usulden reddedebilir veya bazı durumlarda eksikliğin giderilmesi için süre vererek davayı işlemden kaldırabilir. İdari davalarda mahkemenin ön incelemede baktığı başlıca hususlar şunlardır:
- Görev ve yetki: Mahkemenin o davaya bakmaya görevli ve yetkili olup olmadığı. (Örneğin idari yargıya mi ait, yoksa adli yargının konusu mu? Yetki olarak doğru yer mahkemesi mi?)
- İdari merci (başvuru) yollarının tüketilip tüketilmediği: Yukarıda anlattığımız, dava öncesi başvuru zorunluysa bunun yapılıp yapılmadığı. Eğer tüketilmemişse buna idari merci tecavüzü denir.
- Dava ehliyeti: Davayı açan kişinin, o dava konusunda ehliyeti ve menfaati olup olmadığı (husumete ehil taraf olması).
- Kesin ve yürütülebilir işlem şartı: İdari davaya konu edilen işlemin, idari davaya elverişli nihai bir işlem olup olmadığı (henüz hazırlık aşamasındaki işlemler ya da iç düzen talimatları dava konusu olamaz).
- Süre aşımı: Dava süresinde açılmış mı, yoksa dava açma süresi geçirildikten sonra mı gelinmiş? Bu çok önemli bir inceleme konusudur.
- Hasım gösterilmesi: Davada doğru hasım (davalı idare) belirtilmiş mi? Yanlış kuruma karşı dava açılmışsa düzeltilmesi gerekir.
- Dava dilekçesinin şekli: Dilekçe, kanunun aradığı asgari unsurları içeriyor mu? Örneğin davacının adı, adresi, imzası, davalı idare, dava konusu, deliller vs. yazılmış mı? Bir de, aynı dilekçeyle birden fazla işlem için dava açılmışsa bunun kanuna uygun olup olmadığı incelenir (her işlem için ayrı dava gerekebiliyor, istisnalar hariç).
Eğer bu ön inceleme konularında problem varsa, mahkeme ne yapar? İki tür karar çıkabilir:
- Düzeltilebilir bir eksiklik varsa: Mahkeme, eksikliği tamamlaması için davacı tarafa süre verir. Örneğin dilekçede imza yoksa, harç eksikse veya yanlış hasım gösterildiyse bunlar düzeltilebilir. Bu durumda genellikle 15 günlük veya 30 günlük süreler tanınır (aşağıda tablo olarak verildi, biz de belirteceğiz).
- Düzeltilemez bir eksiklik varsa veya koşul sağlanmamışsa: Bu durumda dava usulden reddedilir. Örneğin süre geçtikten sonra dava açılmışsa bunu düzeltme imkânı yoktur, mahkeme davayı reddeder. Ya da görevli mahkeme idari yargı değil adli yargı ise, idari mahkeme davayı görevsizlikle reddeder.
Bu süreçlere ilişkin süreler ve haklar şöyle özetlenebilir:
- Mahkemenin ön inceleme süresi: Mahkeme, dava açıldıktan sonra 15 gün içinde yukarıda sayılan ön koşulları incelemelidir. Yani davanın kayıt tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde dilekçede eksik var mı, görevli mi değil mi kararlaştırır.
- Görevsizlik kararı verilirse: Eğer dava, idari yargının görev alanına girmeyen bir konuysa mahkeme davanın reddine karar verir (örneğin konusu adli yargıya ait çıkarsa). Eğer idari yargı içinde fakat yanlış mahkemede açılmışsa (mesela bölge idare mahkemesi yetkiliymiş de siz idare mahkemesine açmışsınız, veya Ankara yerine İstanbul’da açmışsınız gibi), bu durumda dosyanın ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilir. Yani yanlış mahkemede açılan dava usulen reddedilmez, doğru mahkemeye tevdi edilir.
- Yetki tecavüzü halinde: Bu, doğru yargı kolunda fakat coğrafi olarak veya kurum olarak yanlış yerde dava açılmasıdır. Mahkeme yetki yönünden kendini yetkisiz bulursa dosyanın yetkili idari yargı merciine gönderilmesine karar verir.
- Dava ehliyeti yoksa: Dava ehliyeti eksikse veya davacının o işlemi dava etme yetkisi yoksa mahkeme davanın reddine karar verir. Bu konuda genelde süre tanınmaz, çünkü ehliyet sonradan kazanılacak bir şey olmayabilir (örneğin menfaatiniz yoksa dava açamazsınız).
- Hasım yanlış gösterildiyse: Diyelim ki işlemi yapan idare A kurumu ama siz yanlışlıkla B kurumunu davalı gösterdiniz. Mahkeme, dilekçeyi gerçek hasma tebliğ eder. Yani burada davayı tümden reddetmez; hasmın düzeltilmesi sağlanır ve süreç devam eder. (Uygulamada mahkeme, “davalının şöyle düzeltilmesine” diye karar alır ve tebligatı gerçek hasma yönlendirir.)
- Dilekçede düzeltilebilir eksiklik varsa: Örneğin dava konusu işlem açıkça belirtilmemiş, adres yazılmamış, harç yatırılmamış gibi eksikler için mahkeme süre verir. Genelde 30 gün süre tanınır ve bu süre içinde eksiklik tamamlanmazsa dava reddedilir. Eğer eksik giderilirse dava görülmeye devam eder.
- Dilekçenin reddi ve yeniden dava açma süresi: Mahkeme dilekçeyi reddederse (örneğin eksikleri tamamlamadığınız için veya aynı dilekçede birden fazla konuda dava açtığınız için dilekçeniz reddedildi), size tebliğ edilen dilekçe ret kararından itibaren 30 gün içinde aynı konuda usulüne uygun yeni bir dava açabilirsiniz. Bu 30 günlük süre hak düşürücü niteliktedir; eğer bu süreyi de geçirirseniz artık o hakkınızı kaybedersiniz.
- Görevsizlik nedeniyle dosya gönderilmesi ve yeni dava süresi: Mahkeme davayı görevsizlikle reddeder ve dosyayı ilgili (doğru) mahkemeye göndermez ise (ya da siz göndermeyip kendiniz takip etmek isterseniz), kararın tebliğinden itibaren 30 gün içinde davanızı görevli mahkemede yeniden açabilirsiniz. İYUK, idari yargıda görevsizlik kararlarında dosyanın genelde resen gönderilmesini düzenler; ancak olur da gönderilmez veya farklı yargı kolu ise sizin açmanız gerekir. Bu durumda 30 gün süreniz olur.
Özetle, usulden ret durumlarında genellikle 30 günlük ek dava açma hakları tanınmıştır. Ancak bu haklar, ilk davayı zamanında açmış olmayı şart koşar. Yani süresinde açılmamış bir dava zaten baştan yok hükmündedir; ona dayanarak tekrar açma hakkınız olmaz. Bu yüzden en kritik şey, ilk davayı zamanında ve usulüne uygun açmaktır.

İDARİ YARGIDA SÜRELER
Tebligata İlişkin Süreler (Tebligat Kanunu Kapsamında)
Tebligat, hukuki bir işlemin veya kararın, muhatabına (veya onun adına almaya yetkili kişiye) resmî yolla bildirimi demektir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu, tebligatın nasıl yapılacağını detaylı olarak düzenler. İdari davalarda da dava açma süresi, savunma süresi gibi pek çok süre tebligatın doğru ve usulüne uygun yapılmasıyla başlamaktadır. Bu nedenle tebligat işlemlerine ilişkin süreler de önem taşır.
İdari yargıda tebligatla ilgili bazı önemli noktalar ve süreler şunlardır:
- Tebliğlere cevap süresi: Mahkeme tarafından gönderilen tebligatlara veya yazılara karşı ilgili tarafın cevap verme süresi çoğunlukla 30 gündür. Örneğin, mahkeme sizden ek bilgi/belge istediyse veya karşı tarafın savunması size tebliğ edildi, bunlara karşı görüşlerinizi sunmanız için genelde 30 gününüz olur.
- Tebligata cevap süresinin uzatılması: Eğer 30 gün yetmezse, mahkemeden süre uzatımı talep edilebilir. En fazla bir 30 gün daha uzatma alınabilir. Yani makul gerekçeyle talep edilirse toplamda 60 gün kadar bir süre elde etmek mümkün olabilir. (Elbette bu, mahkemenin takdirine bağlı bir uygulamadır ve her durumda verilmez; ancak kanunen 30 gün uzatılabileceği belirtilmiştir.)
- Danıştay ilk derece davalarında savcı görüşü: Danıştay’ın ilk derece mahkemesi sıfatıyla baktığı bazı davalarda, Danıştay Savcısı (iddia makamı gibi) görüş bildirir. Bu savcı mütalaasına karşı görüş sunma süresi taraflara 30 gün olarak tanınır. Yani Danıştay savcısının görüşü size tebliğ edildiğinde, siz bununla ilgili düşüncelerinizi, itirazlarınızı yine 30 gün içinde Danıştay’a iletebilirsiniz.
- Duruşma davetiyesi süresi: İdari yargıda duruşma yapılması sık olmamakla birlikte, eğer duruşma yapılacaksa mahkeme, duruşma gününü taraflara en az 30 gün önceden tebliğ eder. Duruşma çağrısı tebligatı, duruşma tarihinden 30 gün önce gönderilmiş olmalıdır ki taraflar hazırlığını yapsın.
- Temyiz kararının tebliği: Eğer siz bir temyiz başvurusu yaptıysanız, Danıştay bu konuda karar verdiğinde (örneğin temyiz isteminizi reddetti veya onadı vs.), bu temyiz kararının taraflara tebliği 7 gün içinde yapılmalıdır. Yani Danıştay kararını verdikten sonra en geç 7 gün içinde kararı yazıp tebligata çıkarması beklenir.
- İlanen tebligatta süre: Tebligat Kanunu’na göre, eğer muhatabın adresi bilinmiyorsa veya normal yöntemlerle tebligat yapılamıyorsa, ilan yoluyla tebligat yapılabilir (gazetede ilan vb.). İlanen tebligat yapıldığında, tebligatın yapılmış sayılması için kanunda belirtilen bekleme süresi 15 gündür. Örneğin ilan, Resmi Gazete’de yayımlandıysa, ilanın yayımlandığı tarihi izleyen 15. gün tebligat yapılmış kabul edilir ve süreler o günden sonra işlemeye başlar.
Tebligatla ilgili bu süreler, hem vatandaşlar hem de idareler için önemli. Çünkü bazen bir davada karşınıza “tebligat yapılmış ama adresinize ulaşmamış, ilanen yapılmış” gibi durumlar çıkabilir. Bu yüzden resmi ilanları takip etmek veya adres değişikliklerini bildirmek gibi yükümlülükleriniz olduğunu unutmayın. İdari davalarda sürelerin başlangıcı genellikle tebligata dayandığı için, tebligat usulüne çok dikkat edilmeli; yanlış tebliğ varsa itiraz edilmeli, tebligat hiç elinize ulaşmadıysa öğrenir öğrenmez hareket edilmelidir.
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda Düzenlenen Diğer Özel Süreler
İdari yargılama usulüne ilişkin kanun ve yönetmeliklerde, yukarıda saydığımız temel sürelerin dışında, daha spesifik bazı süre düzenlemeleri de vardır. Bunlar, yargılama sürecinin çeşitli aşamalarına ilişkin özel sürelerdir:
- Eksik harç ve posta ücretini tamamlama süresi: Dava açılırken gereken harç veya tebligat masrafı eksik yatırılmışsa, mahkeme genelde bunu tamamlamanız için 30 gün süre verir. Bu 30 gün içinde eksik miktarı ödemezseniz, davanız işlemden kaldırılabilir.
- Ek posta ücretini tamamlama süresi: Dava devam ederken mahkeme ek tebligat masrafı talep edebilir (örneğin davalı sayısı arttı, ilan yapılması gerekiyor vs.). Bu durumda da 30 gün içinde belirtilen posta giderini yatırmalısınız.
- İşlemden kaldırılan dosyayı yenileme süresi: Harç veya gider eksikliği gibi sebeplerle dava dosyası işlemden kaldırılmışsa (yani geçici olarak kapatılmışsa), dosyayı tekrar aktif hale getirmek için 3 ay içinde başvuru yapmanız gerekir. 3 ay geçerse dosya yenilenemez, dava düşmüş sayılır.
- Duruşma sonrası karar süresi: İdari yargıda duruşma yapıldıktan sonra mahkeme, mümkünse 15 gün içinde kararını vermelidir. (Bu bir hedef süre olup, duruşmanın bittiği tarihten itibaren hakimlerin 15 günde dosyayı karara çıkarması amaçlanır.)
- Yürütmenin durdurulması kararının etkisi ve süresi: Mahkeme yürütmeyi durdurma (YD) kararı verdiyse, bu karar dosya sonuçlanmadan önce belirli bir süre için geçerlidir. Kanuna göre, 4 ay içinde davacı esas hakkında karar çıkarmaz veya YD kararının devamını talep etmezse, YD kararı kendiliğinden kalkar. Yani YD kararları süresiz değildir; verildikten sonra 4 ay geçer ve dava halen sonuçlanmamış olursa, davacı taraf YD’nin devamını isteyip hakimi ikaz etmezse YD kararı hükümsüz kalır. (Bu kural, yargılamanın sürüncemede kalmaması ve YD sayesinde davacının sınırsız süre kazanıp davayı unutmaması için konmuştur.)
- Temyiz aşamasında masrafları tamamlama süresi: Dosyanız temyizde iken Danıştay sizden bazı yargılama giderlerini (örneğin tebligat pulu, harç farkı vs.) tamamlamanızı isteyebilir. Bu durumda genellikle 15 gün süre verilir. Bu sürede eksik ödenmezse temyiz başvurunuz usulen reddedilebilir.
- Yargılamanın yenilenmesi talep süresi: İdari yargıda yargılamanın yenilenmesi (eski hükme karşı olağanüstü itiraz) için, yenilenme sebebini öğrendiğiniz tarihten itibaren 60 gün içinde başvuru yapmanız gerekir. Bu, örneğin davayla ilgili sahte belge olduğunu sonradan öğrendiniz veya yeni bir delil buldunuz, 60 gün içinde yargılamanın yenilenmesini talep etmelisiniz.
- Yargılamanın yenilenmesinde 10 yıllık üst sınır: Bazı yargılamanın yenilenmesi sebepleri için ayrıca bir üst sınır süre konmuştur. Mesela “hiçbir sebep yokken aynı konuda çelişkili karar verilmesi” gibi bir nedene dayanarak yenileme istiyorsanız, kararın kesinleşmesinin üzerinden 10 yıldan fazla geçmişse artık yenileme yoluna gidemezsiniz. Yani yenileme talepleri, sebep sonradan öğrenilmiş olsa bile kesin hükmün üzerinden 10 yıl geçtikten sonra yapılamıyor.
- AİHM kararı sonrası yenileme süresi: Eğer davanızla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nden lehinize bir karar çıkarsa (ihlal kararı), bu karara dayanarak Türk idari yargısında yargılamanın yenilenmesini talep edebilirsiniz. Bu talebi, AİHM kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde yapmalısınız.
Yukarıdaki süreler, çok sık karşımıza çıkmayan, daha özel durumlardır. Fakat özellikle yürütmenin durdurulması kararı süresi ve AİHM kararı sonrası 1 yıllık süre uygulamada önem arz eder. Hak kaybı yaşamamak için, bu özel süreleri de bilmekte fayda vardır.
Sürelerin Son Gününün Tatil Gününe Denk Gelmesi
Diyelim ki idari davada bir işlemi 60 günde dava etmeniz gerekiyor veya size mahkeme 30 gün cevap verme süresi verdi. Peki bu sürenin son günü resmi tatile veya hafta sonuna rastlarsa ne olur? İdari yargıda, sürelerin hesaplanmasında tatil günleri özel olarak dikkate alınır:
- Sürenin başlangıcı: Öncelikle genel kuralı tekrar vurgulayalım: Bir süre, ilgili işlem veya karar size tebliğ edildikten sonraki gün işlemeye başlar. Örneğin karar size 1 Mart’ta tebliğ olduysa, 60 günlük dava açma süresi 2 Mart’tan itibaren sayılır ve 30 Nisan akşamı biter (eğer arada özel bir durum yoksa).
- Son günün hafta sonu olması: Eğer sürenin bittiği gün bir Cumartesi ya da Pazar gününe denk geliyorsa, süre otomatik olarak takip eden ilk iş gününün mesai saati bitimine kadar uzar. Örneğin 60 günlük süreniz 5 Haziran Pazar günü doluyorsa, dava açma için son gün 6 Haziran Pazartesi mesai bitimine kadar uzar.
- Son günün resmi tatil olması: Resmi tatil günleri de aynı şekilde süre sonu olamaz. 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos gibi resmi bayram günleri ile 1 Mayıs (Emek ve Dayanışma Günü) ve 15 Temmuz (Demokrasi ve Milli Birlik Günü) resmi tatil ilan edilen günlerdir. Süreniz bu günlerden birinde doluyorsa, yine bir sonraki iş günü sonuna kadar işlem yapabilirsiniz.
- 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı: Özellikle belirtelim, 29 Ekim ulusal bayramdır ve 28 Ekim öğleden sonra ile 29 Ekim tam gün tatildir. Eğer son gününüz 29 Ekim’e denk gelirse, süre 30 Ekim mesai bitimine uzar (30 Ekim eğer hafta içine denk gelen bir iş günü ise; eğer 30’u da pazar ise 31 Ekim’e uzar, mantık hep sonraki iş günüdür).
- Dini bayramlar: Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı günleri tatil olarak kabul edilir. Ramazan Bayramı arefe günü saat 13.00’ten başlar, bayram 3.5 gün sürer. Kurban Bayramı arefe 13.00’ten başlar, bayram 4.5 gündür. Sürenizin sonu bu günlere denk geliyorsa, bayram bitimini izleyen ilk iş günü akşamı süre dolar.
- Yılbaşı: 1 Ocak günü tatildir. Son gün 1 Ocak ise, 2 Ocak mesai bitimi yeni son gün olur.
- Adli tatil (yargı tatili): İdari yargıda da, adli tatil kavramı (genel yargıdaki gibi) uygulanır. Her yıl 20 Temmuz ile 31 Ağustos tarihleri arası adli tatil dönemidir. Bu süre içinde mahkemeler (özellikle Danıştay ve yargı mercileri) kısmen tatil yapar. Eğer sizin sürenizin son günü adli tatile denk geliyorsa, İYUK’a göre süre 1 Eylül tarihinden itibaren 7 gün uzatılmış sayılır. Yani adli tatil boyunca süre işlemeye devam eder, ancak son gün tatil içine geldiği için 1 Eylül de dâhil 7 gün eklenir. Pratikte bunu şöyle düşünün: Son gününüz örneğin 30 Temmuz ise, adli tatil içinde kaldığı için 1 Eylül + 7 gün = 7 Eylül’e kadar uzar. (Bu kural, uygulamada biraz karışık gelebilir, ama özü budur: Adli tatilde süreniz doluyorsa, Eylül’ün ilk haftası sonuna atar.)
- Mali tatil (vergi yargısı için): Her yıl 1 Temmuz – 20 Temmuz arası mali tatil olarak adlandırılır. Bu dönem, vergi mükelleflerinin beyanname vs. yükümlülükleri için tatil kabul edildiği gibi, vergi davalarıyla ilgili süreler de işlemez. Yani vergi mahkemesinde dava açma süreniz 1 Temmuz ile 20 Temmuz arasında durur. 20 Temmuz bitiminde süre kaldığı yerden işlemeye devam eder (bu dönem, sürenin hesaplanmasında hiç sayılmıyor gibi düşünebilirsiniz).
- Mücbir sebepler: Çok önemli bir nokta: Kanun, bazı özel durumlarda mücbir sebep halinde sürelerin işlemeyeceğine dair hükümler getirebilir. Örneğin Vergi Usul Kanunu’nda deprem, sel gibi afet durumlarında vergiyle ilgili sürelerin durması öngörülmüştür. Eğer ilgili konuda böyle bir hüküm yoksa, genel olarak mücbir sebep olsa bile süreler işlemeye devam eder. Yani kanunda açıkça düzenlenmedikçe, sizin hastalık, kaza, doğal afet gibi durumlardan etkilenmiş olmanız tek başına süreyi uzatmaz. Ancak devletin genel bir kararıyla afet bölgesinde sürelerin durdurulması kararlaştırılabilir, o zaman farklıdır. Yine de, mücbir sebeple süre kaçırdım diyerek tek taraflı olarak hak iddia etmek maalesef idari yargıda mümkün değildir (eski hale getirme müessesesi idari yargıda tanınmamıştır).
Sürelerin tatil günlerine denk gelmesi konusunu özetlersek: Hukuk, bu gibi durumlarda vatandaşın mağdur olmaması için son günü tatil olan süreyi en yakın iş gününün sonuna kadar uzatır. Bu kural basit ama hayat kurtarıcıdır: Eğer son gününüzün bir tatile denk geldiğini fark ederseniz, paniğe kapılmayın, hemen sonraki ilk çalışma gününün mesai bitimine kadar vaktiniz var demektir. Tabii işinizi son güne bırakmamak en iyisi; zira hesap hataları ya da beklenmedik aksilikler olabilir.
Sık Sorulan Sorular
Yukarıda idari yargıda süreler konusunda hemen her detaya değindik. Konunun anlaşılması açısından, önemli noktaları pekiştirmek ve pratik ihtiyaçlara cevap vermek için sıkça sorulan bazı soruları kısa yanıtlarla toparlayalım:
İdari davalarda süreler nedir?
İdari davalarda süreler; dava açma, idareye itirazda bulunma, kanun yollarına başvurma gibi işlemler için kanunda öngörülmüş olan hak düşürücü nitelikteki zaman sınırlarıdır. Belirli bir hakkın kullanılabileceği maksimum zamanı ifade eder. Süre geçtikten sonra o hakkı kullanma imkânı kalmaz.
İdari davalarda süreler ne zaman işlemeye başlar?
Genellikle, süreler ilgili işlemin veya kararın tebliğ edildiği günü izleyen günden itibaren işlemeye başlar. Eğer karar size duruşmada yüzünüze karşı açıklandı (tefhim edildi) ise süre o andan (açıklama tarihinden) başlar. Tebligat ilanen yapıldıysa, ilanın yapılmış sayıldığı tarihten (ilanın son yayın tarihinden 15 gün sonra) itibaren süre sayılır. Yani tebliğ, tefhim veya ilan hangi tarih ise, bir sonraki günden süre hesaplanır.
İptal davası açma süresi ne kadardır?
İdari işlemlere karşı iptal davası açma süresi, işlemin size tebliğini takip eden günden başlamak üzere 60 gündür. Bu süre, istisnai durumlar dışında tüm iptal davalarında uygulanır (örneğin bazı özel kanunlar belirli işlemler için daha kısa süre öngörmediyse).
Tam yargı davası açma süresi ne kadardır?
Tam yargı davaları için de genel dava süresi, tıpkı iptal davasında olduğu gibi 60 gündür (tebligatı izleyen günden itibaren). Ancak tam yargı davasında önce ilgili idareye başvuru zorunluluğu vardır ve bu başvuru süreci 60 günlük dava açma süresini durdurur. İdareden cevap geldikten (veya zımni ret süresi geçtikten) sonra kalan süre içinde dava açılır. Toplamda yine 60 günlük hak düşürücü süre söz konusudur.
Vergi davalarında dava açma süresi ne kadardır?
Vergi mahkemesinde açılacak davalarda (örneğin vergi/ceza ihbarnamesine itiraz davaları) süre, tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 30 gündür. Vergilendirme ile ilgili uyuşmazlıklarda bu 30 günlük süre çok kritiktir; vergi/ceza ihbarnamesini aldıktan sonra bir ay içinde dava açmazsanız, borç kesinleşir.
İdari davalarda süre kaçırılırsa ne olur?
İdari yargıda süreler hak düşürücü olduğundan, süreyi kaçırırsanız o işlemi dava etme hakkınız düşer. Mahkeme, davanızı süre aşımı nedeniyle reddeder ve artık aynı işleme karşı yeniden dava açamazsınız. Genellikle idari yargıda, sürenin kaçırılmasını telafi edecek “eski hale getirme” gibi müesseseler de yoktur. Ancak çok istisnai hallerde (örneğin doğal afet, ağır hastalık gibi mücbir sebepler) kanun veya yargı içtihadı biraz esneklik tanıyabilir; mesela deprem bölgesinde sürelerin durması kararı alınmışsa o durum hariç, kişisel mazeretler süreyi otomatik uzatmaz. Bu yüzden süreleri asla kaçırmamak gerekir.
İdari yargıda bir dava (yargılama) ne kadar sürer?
İdari davaların ne kadar süreceği, işin niteliğine ve yüküne göre değişir, ancak İYUK, davanın makul sürede sonuçlanması için bazı hedef süreler koymuştur. Tekemmül tarihinden (dosya karar verilmek üzere hazır hale geldikten) itibaren 6 ay içinde karar verilmesi öngörülür. Yani tüm dilekçeler verilip deliller toplandıktan sonra mahkemenin en geç 6 ay içinde kararını açıklaması amaçlanır. Pratikte her dosya bu 6 aylık sürede bitmeyebilir, fakat idari yargıda davalar genellikle 6-12 ay arasında bir sürede ilk derece kararı verirler. İstinaf veya temyiz aşamaları da eklendiğinde dosyanın tamamen kesinleşmesi birkaç yılı bulabilir. Yine de, kanunen 6 ay gibi bir hedef koyulmuş olduğunu belirtelim.
Sonuç ve Dikkat Edilmesi Gerekenler
Sonuç olarak: İdari yargıda süreler, idari işlemlere karşı hak arama sürecinin belkemiğidir. Bu sürelerin kaçırılması halinde, çoğu kez geri dönüşü olmayan hak kayıpları yaşanır. Davada ne kadar haklı olduğunuzun bir önemi kalmaz, çünkü usul kurallarına uymadığınız için davanız dinlenmez. Dolayısıyla idari işlemlere itiraz ederken veya dava açarken mutlaka sürelere riayet etmeniz gerekir.
İdari yargıdaki süreler zaman içinde değişime açık ve dinamik bir yapıya sahiptir. Örneğin parasal sınırlar her yıl güncellenebilir, bazı dava türleri için yeni süre kısaltmaları veya uzatmaları getirilebilir. Ayrıca süre hükümleri sadece İYUK’ta değil, vergi usul kanununda, özel kanunlarda veya genel tatil düzenlemelerinde farklı farklı yer alabilir. Bu nedenle güncel mevzuatı takip etmek önemlidir.
Hak kaybı yaşamamak için, süreleri en baştan doğru hesaplamalı ve işlemlerinizi mümkün olduğunca son günü beklemeden yapmalısınız. Emin olamadığınız durumlarda, özellikle önemli bir dava açacaksanız, bir idare hukuku avukatına danışmanız faydalı olacaktır. Uzman bir desteğin, sizin için kritik olabilecek bir zaman hesaplama hatasını veya usul hatasını önleyeceğini unutmayın. Unutmayalım ki idari yargıda “süre”, adalete erişiminiz önündeki ilk engel veya ilk basamaktır; onu doğru zamanlamayla aştığınızda hakkınızı arama yolunda önemli bir adım atmış olursunuz.