İş HukukuŞİRKET ARACINA KESİLEN CEZAYI KİM ÖDER

Şirket aracıyla trafikte ceza yediğinizde, bu cezanın bedelini kimin ödeyeceği konusunda kafa karışıklığı yaşanabilir. Çalışanlar genellikle “Şirket aracına kesilen trafik cezasını işçi mi öder, işveren mi?” diye merak eder. Bu makalede, işveren ile işçi arasındaki sorumluluk paylaşımını yasal düzenlemeler ve emsal kararlar ışığında ele alacağız. Amaç, şirket aracına yazılan trafik cezalarında hangi tarafın ödeme yükümlülüğü altında olduğunu sade ve anlaşılır bir dille açıklamaktır.

ŞİRKET ARACIYLA ALINAN TRAFİK CEZASI

İşverenler, özellikle saha görevleri için çalışanlarına şirket aracı tahsis edebilmektedir. Bu araçlarla seyahat eden çalışanlar ise hız sınırını aşma, park ihlali veya kırmızı ışık ihlali gibi çeşitli nedenlerle trafik cezasıyla karşılaşabilir. Trafik cezaları, kural ihlaline karşı devlet tarafından uygulanan idari para cezalarıdır ve genellikle araç plakasına kayıtlı olan adreslere tebliğ edilir. Yani, şirket üzerine kayıtlı bir aracın plakasına yazılan ceza doğrudan şirkete gönderilir. Bu durum, cezanın ilk bakışta araç sahibi olan şirketi sorumlu kıldığı anlamına gelir.

Trafik cezasının tebliğinden itibaren 15 gün içinde ödeme yapılırsa %25 indirimli ödeme imkânı bulunmaktadır. (Güncel düzenlemeyle bu indirim süresi 30 güne kadar uzatılabilir.) Bu indirimden yararlanmak için ceza, belirtilen süre içinde vergi dairesine, anlaşmalı bankalara veya e-Devlet üzerinden ödenmelidir. Şirket araçlarına kesilen cezalar da bu kapsamda olup, işverenlerin cezayı erken ödeyerek indirim fırsatını değerlendirmesi mantıklıdır. Elbette burada asıl önemli soru, bu ödeme yükümlülüğünün nihai olarak kime ait olduğu konusudur.

Not: Trafik cezaları, plakanın kayıtlı olduğu tüzel kişi (şirket) adına tebliğ edildiği için, ödeme sorumluluğu resmi olarak şirkete aittir. Ancak işveren, bu bedeli işçiye yansıtmak isteyebilir mi? Yazının devamında bu soruya yanıt arıyoruz.

İŞVERENİN SORUMLULUĞU VE YASAL DURUM

İş hukuku ve yargı kararları, şirket aracına kesilen trafik cezalarında ağırlıklı olarak işverenin sorumlu olduğunu ortaya koymaktadır. Özellikle çalışan, aracı işverenin işini görmek amacıyla kullanırken bir trafik kuralı ihlali yapmışsa, ortaya çıkan cezanın işveren tarafından ödenmesi gerektiği vurgulanır. Bu durum, hem 4857 sayılı İş Kanunu’nun “ücretin korunması” ilkesiyle hem de Yargıtay’ın emsal kararlarıyla desteklenmiştir.

Şirket aracıyla trafikte kural ihlali yapılması sonucu kesilen ceza, araç malikine yani şirkete bildirilir. İşveren bu cezayı ödemek durumundadır ve işçinin ücretinden kesinti yaparak cezayı çalışana ödetme yoluna gidemez. Nitekim Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2019 yılında verdiği önemli bir karar, “işçinin, işveren tarafından tahsis edilen aracı görevini ifa ederken aldığı trafik cezasının işveren sorumluluğunda olduğunu” açıkça ortaya koymuştur. Kararda, işverenin işçinin açık rızası olmaksızın trafik cezası bedelini maaştan kesemeyeceği özellikle vurgulanmıştır. Bu, işveren-işçi ilişkilerinde emsal teşkil eden bir yaklaşımdır ve benzer durumlar için yol göstericidir.

İş Kanunu kapsamında da işverenin sorumluluğu belirgindir. Örneğin, şirket aracıyla yapılan ihlaller çoğunlukla işin daha hızlı yapılması gayretinden kaynaklanabilir. Yargıtay kararında da “işçinin aracı kullanırken tamamen işverene karşı iş görme edimini yerine getirme çabası içinde olduğu” belirtilerek, bu gibi durumlarda ceza bedelinin işçiye yüklenemeyeceği ifade edilmiştir. Kısacası, işveren, çalışanın iş amacıyla araç kullanırken ortaya çıkan trafik cezalarını üstlenmelidir.

İŞÇİNİN SORUMLULUĞU VAR MI?

Peki çalışanların hiç mi sorumluluğu yok? Genel kural, çalışan görevini yaparken kesilen cezalarda işçinin doğrudan maddi sorumluluğunun bulunmamasıdır. İşçi, işin ifası sırasında makul bir dikkat göstermesine rağmen bir ihlal yapmışsa, bunu işin riskleri kapsamında değerlendirmek gerekir. İşveren, işi organize ederken bu tür riskleri göze almış sayılır ve bu nedenle ceza bedelini üstlenmelidir.

Ancak bazı istisnai durumlar düşünülebilir. Mesai saatleri dışında, izin almadan ya da şahsi işleri için şirket aracını kullanan bir çalışan trafik cezası alırsa, işveren bu cezayı çalışanına rücu etmek isteyebilir. Örneğin, çalışan şirket aracını hafta sonu kendi özel işi için kullanırken hız limiti aşımı yapıp ceza yerse, bu durumda işveren haklı olarak cezanın bedelini çalışanın ödemesini bekleyebilir. Yine de, cezanın devlete ödenmesi sürecinde muhatap araç sahibi olduğu için, şirket cezayı ödeyip ardından çalışanından talep etme yoluna gidebilir. Böyle bir talep, ancak çalışanın açık hatası veya kötü niyeti olması durumunda gündeme gelir ve bunun da hukuken ispatlanması gerekebilir.

Özetle, işçinin sorumluluğu normal şartlarda doğrudan gündeme gelmez. İşçinin kullanım hatası sonucu şirketin malına zarar verme veya şirketi maddi zarara uğratma durumları dışında, trafik cezasını bizzat üstlenmesi beklenmez. Trafik cezaları, kural ihlaline karşı verilen idari yaptırımlar olup, iş ilişkisi bağlamında işverenin üstlenmesi gereken işletme riskleri arasında sayılabilir.

İŞ KANUNU KAPSAMINDA ÜCRET KESİNTİSİ YASAĞI

İş Kanunu, çalışanların ücretlerinin korunmasına özel bir önem verir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 62. maddesi, işverenin yasal yükümlülüklerini yerine getirmesi veya kanun hükümlerini uygulaması sonucunda işçi ücretinde hiçbir şekilde azaltma yapamayacağını belirtir. Yani işveren, kendi sorumluluğundaki bir yükümlülük nedeniyle çalışan maaşından kesinti yapamaz. Şirket aracına kesilen ceza da, esasen işverenin katlanması gereken bir yükümlülüktür ve bunu çalışan maaşına yansıtmak, kanunun ruhuna aykırıdır.

Ayrıca Türk Borçlar Kanunu’nun 407. maddesi de çalışan ücretinden tek taraflı kesinti yapılamayacağını düzenler. Yargıtay da çeşitli kararlarında “her ne gerekçeyle olursa olsun mahkeme kararı olmadan işçinin ücretinden kesinti yapılamayacağı yönünde hüküm kurmuştur. Bu, trafik cezası gibi durumları da kapsar. İşverenin, çalışanın maaşından tek taraflı bir kararla para kesip bunu ceza ödemesine yönlendirmesi yasal değildir.

Ücret kesme cezası olarak bilinen disiplin cezası ise ancak belirli şartlarla mümkündür. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 38. maddesine göre, iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesinde öngörülen haller dışında işçiye ücret kesme cezası verilemez. Eğer böyle bir disiplin cezası verilecekse de, kesintinin sebebi ve miktarı işçiye derhal bildirilmeli, bir ayda yapılacak kesinti iki günlük ücret tutarını aşmamalı ve kesilen tutarlar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı hesabına yatırılmalıdır. Görüldüğü gibi, kanun koyucu işçinin ücretinden yapılacak en küçük kesintiyi bile sıkı kurallara bağlamıştır. Trafik cezası bedelini işçinin ücretinden düşmek, bu şartlar sağlanmadığında ve işçinin onayı olmadığında açıkça hukuka aykırı olacaktır.

EMSAL YARGITAY KARARLARI

Konuyla ilgili mahkeme kararları, işçi lehine bir tutum sergilendiğini gösteriyor. Özellikle Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin E.2017/13342, K.2019/16167 sayılı kararı, şirkete ait aracı kullanan işçinin sebep olduğu trafik cezalarının işveren tarafından ödenmesi gerektiğini net bir şekilde ortaya koydu. Bu karar, işverenin işçinin yazılı muvafakati olmadan ceza tutarını ücretinden kesemeyeceğini belirterek, ilk derece mahkemesinin aksine işçi lehine hüküm tesis etmiştir. Yargıtay, iş ilişkisi sırasında ortaya çıkan bu tür mali yüklerin işçiye rıza dışında yüklenemeyeceğinin altını çizmiştir.

Diğer yandan, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 2019/9949 sayılı kararı da benzer bir yönde değerlendirme yapmıştır. Bu olayda, iş sözleşmesinde “müşteriden tahsil edilemeyen alacaklar personelin maaşından kesilir” şeklinde bir hüküm bulunmasına rağmen, Yargıtay işçinin kusurundan doğan somut bir zarar ispatlanmadıkça böyle bir kesintinin geçerli olmayacağını ifade etmiştir. Yani iş sözleşmesine konulan tek taraflı bir maddeyle dahi, işveren keyfi kesinti yapamamaktadır. Trafik cezası örneğinde de, işçinin ücretinden kesinti yapılabilmesi için işçinin açık onayı ve ortada gerçekten kusura dayalı bir zarar olması gerekir ki rutin bir hız cezası bu kapsamda değerlendirilemez.

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 2015/9061 sayılı kararında ise daha genel bir prensip vurgulanmıştır: Mahkeme kararı olmadan, çalışan ücretinden yapılan kesintiler hukuka aykırıdır. Somut olayda, işçinin kuruma zarar verdiği iddiasıyla teftiş raporu üzerine maaşından kesinti yapılmış, ancak Yargıtay bu durumu bile yasaya aykırı bulmuştur. Dolayısıyla, yargısal içtihatlar işçi aleyhine yorumlanabilecek gri alanları dahi kapatmakta ve çalışanın kazancını korumaktadır.

Bu emsal kararlar ışığında “trafik cezasını artık işçi değil, patron ödeyecek” şeklinde basına da yansıyan bir sonuç ortaya çıkmıştır. Yani şirket aracıyla kesilen cezaların işçinin maaşından düşülmesi uygulaması, hukuki zeminde kabul görmemektedir. İşverenler, bu tür durumlarda yasal sorumluluğun kendilerinde olduğunu bilmeli; çalışanlar ise haklarının farkında olmalıdır.

ÇALIŞANIN RIZASI VE İÇ ANLAŞMALAR

Elbette, çalışanın rızası kavramı burada kritik bir rol oynar. İşçi, kesilen trafik cezasını kendi üstlenmeyi kabul ediyorsa ve bunu yazılı olarak beyan ederse, işverenin maaştan kesinti yaparak cezayı tahsil etmesi mümkün hale gelebilir. Örneğin, bazı şirketler işe başlangıçta çalışanlara trafik cezalarının çalışan sorumluluğunda olacağına dair belge imzalatmaktadır. Böyle bir belge, çalışan tarafından rıza gösterildiğine dair delil sayılabilir. Ancak, Yargıtay’ın yukarıda bahsedilen kararları, genel bir onay belgesinden ziyade somut her bir olay için açık onayın önemine işaret etmektedir. Yani çalışanın, söz konusu spesifik cezanın kendi ücretinden tahsilini kabul ettiğini net olarak belirtmesi en güvenli yoldur.

Bununla birlikte, işçinin rıza göstermesi dahi her durumda sınırsız bir kesinti yetkisi vermez. İşveren yine de makul davranmak ve işçinin temel haklarını gözetmek zorundadır. İşçi, kendi hatasını telafi etmek adına ceza tutarını karşılamak isteyebilir; bu durumda işveren ve işçi aralarında anlaşıp ödemenin nasıl yapılacağını kararlaştırabilir (örneğin, işçi cezayı kendi kredi kartıyla öder ya da işveren öder ama işçi maaşından belirli taksitlerle geri öder). Önemli olan, bu anlaşmanın zorlayıcı olmaması ve çalışanın serbest iradesine dayanmasıdır.

Eğer iş sözleşmesinde “trafik cezaları çalışana aittir” gibi bir madde bulunuyorsa, bu madde tek başına işverenin otomatik olarak kesinti yapmasına yasal zemin oluşturmaz. Bu tür bir sözleşme hükmü, ancak işçinin kusurunun kesin olduğu ve zararın somut şekilde ortaya çıktığı hallerde dikkate alınabilir. Aksi takdirde, genel nitelikli bir maddeden hareketle işçi ücretinden keyfi kesinti yapılması yasal koruma engeline takılacaktır.

MESAİ DIŞINDA VE ÖZEL DURUMLAR

Şirket aracına kesilen cezaların büyük kısmı, çalışan mesai saatleri içinde görevini ifa ederken gerçekleşir. Peki, mesai dışında meydana gelen ihlallerde durum nedir? Örneğin, çalışan iş çıkışı bir yere uğramak için şirkete ait aracı kullanırken trafik cezası alırsa… Bu durumda ihlalin işle bağlantısı zayıf olduğu için işveren, cezanın bedelini çalışanın üstlenmesini talep edebilir. Hatta bazı işyerleri, şirket araçlarının mesai haricinde kullanımını yasaklayarak bu tür riskleri önlemeye çalışır.

Eğer çalışan, şirket aracıyla şahsi iş yaparken veya izin verilmeyen bir zamanda/aralıkta aracı kullanırken ceza yediyse, burada işverenin onayı dışında bir kullanım söz konusudur. İşveren, bu izinsiz kullanım dolayısıyla uğradığı maddi zararı (trafik cezasını) çalışanından istemekte haklı olabilir. Bu talep doğrudan maaştan kesinti şeklinde değil, çalışana yapılan bir bildirim ve talep şeklinde olmalıdır. İşveren, “Şu tarihte, iznin dışında araçla hız ihlali yaparak 1.000 TL ceza almışsın, lütfen bu tutarı şirkete öde” diyebilir. Çalışan ödemezse, işveren hukuki yollara başvurma hakkına da sahip olabilir; ancak bu gibi durumlar genellikle karşılıklı uzlaşma ile çözülür.

Bunun yanı sıra, eğer trafik cezası çok yüksek tutarlı ve çalışanın ağır kusurundan kaynaklı bir ceza ise (örneğin ehliyetsiz araç kullanma, alkollü araç kullanma gibi daha ciddi ihlaller), işveren bu durumu bir disiplin süreci kapsamında ele alabilir. Böyle bir olay iş yerinde güven sarsıcı bir davranış olarak değerlendirilebilir ve uyarı, kınama, hatta iş akdinin feshi gibi sonuçlar doğurabilir. Ancak yine vurgulayalım: Tek seferlik ve görevi ifa sırasında gerçekleşen basit trafik ihlalleri, kural olarak çalışanın işine son verme sebebi yapılamaz. Yargıtay da küçük disiplin sorunlarının tazminatsız fesih sebebi olamayacağını belirtmektedir[6]. Dolayısıyla, işveren her somut olayı kendi bağlamında değerlendirmeli ve orantısız yaptırımlardan kaçınmalıdır.

TRAFİK CEZASINA İTİRAZ VE ÖDEME SÜRECİ

Şirket aracıyla kesilen bir cezada, cezanın haksız olduğunu düşünüyorsanız itiraz hakkınız bulunmaktadır. Trafik cezalarına itirazlar, cezanın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Sulh Ceza Hakimliği’ne yapılabilir[7]. İtiraz dilekçesinde, cezaya konu olayın ayrıntıları ve neden haksızlık içerdiği açıklanmalıdır. Örneğin, plakanıza gelen bir cezada o aracı o tarihte siz kullanmıyorsanız veya ceza tutanağında bariz bir hata varsa (plaka yanlışlığı gibi) itiraz gerekçenizi sunarak cezanın iptalini talep edebilirsiniz. İtiraz sürecinde, ceza tutanağı, araç ruhsat ve sürücü belgesi fotokopileri gibi belgelerin de sunulması gerekir[8]. Hakim, belge ve savunmaları inceleyerek cezanın hukuka uygun olup olmadığına karar verecektir.

Ödeme süreci açısından, şirket araçlarına gelen cezalar da normal trafik cezalarıyla aynı prosedüre tabidir. Ceza tebliğ edildikten sonra 30 gün içinde ödeme yapılmazsa gecikme faizi işletilir ve ceza tutarı vergi dairesi aracılığıyla tahsil edilir. Bu nedenle, işverenler ceza tebligatını alır almaz e-Devlet üzerinden veya ilgili kurumlar vasıtasıyla ceza sorgulaması yaparak borcu ödemelidir[9]. Eğer işveren, cezayı erken ödemez ve indirim süresini geçirirse, hem %25 fazla ödemek zorunda kalacak hem de gecikme faizi riski oluşacaktır. Bu durum şirket için ek mali yük demektir.

İşverenin cezayı ödememesi, araç muayenesinde veya satışında engel olarak karşısına çıkabilir. Ödenmemiş trafik cezaları, araçların fenni muayeneden geçmesini engelleyebilir ve ayrıca şirketin vergi borcu olarak da kayda girer. Dolayısıyla, ceza kimin tarafından ödenirse ödensin, önemli olan devlete zamanında ödenmesidir. İşveren bu bedeli ödediğinde, yukarıda bahsettiğimiz üzere, işçiye yansıtma yoluna gitmemeli veya gidecekse de hukuka uygun şekilde ve rızaya dayalı olarak yapmalıdır.

SONUÇ

Türkiye genelinde pek çok çalışanı ilgilendiren “şirket aracına kesilen trafik cezasını kimin ödeyeceği” sorusu, hem yasa hem de yüksek yargı kararları ile açıklığa kavuşmuştur. Özetleyecek olursak:

  • Şirket aracına yazılan trafik cezalarının birincil muhatabı işverendir. Araç kayıtlı malik olarak şirket göründüğü için, ceza şirkete tebliğ edilir ve devlet nezdinde ödeme sorumluluğu şirkettedir.
  • İşveren, işçinin maaşından rızası olmadan kesinti yapamaz. İş Kanunu işçiyi korumakta, Yargıtay kararları da bu korumayı desteklemektedir. İşçinin açık onayı ve yasal dayanak olmadan maaştan ceza tutarı kesilmesi hukuka aykırıdır.
  • İşçinin kusuru bulunsa bile, ücretinden kesinti sınırlı ve kontrollü şartlara tabidir. Disiplin cezası şeklinde ücret kesintisi verilecekse bile kanuni sınırlar (aylık 2 gündelik ücret tavanı, yazılı bildirim, bakanlığa bildirme vb.) gözetilmelidir.
  • Çalışanlar, eğer ceza haksız ise itiraz edebilir ve haklarını arayabilir. Ayrıca, işverenin haksız kesinti yapması durumunda yasal mercilere başvurma, hatta haklı nedenle iş akdini feshetme (ücretin ödenmemesi kapsamında) hakları gündeme gelebilir.
  • İşverenler, şirket araçlarıyla ilgili bir ceza durumu yaşandığında konuyu iyi değerlendirmelidir. Çalışanını mağdur etmeden, yasal çerçevede hareket ederek, gerekirse iç prosedürlerle (uyarı, eğitim, hız takibi gibi önlemlerle) benzer durumların tekrarını önlemeye odaklanmalıdır.

Unutulmamalıdır ki iş barışı, böyle hassas konularda adil bir tutum sergilenmesiyle korunur. Çalışan, işini yaparken aldığı bir ceza yüzünden maaşının eksileceği endişesini taşımazsa, işine daha güvenle sarılacaktır. İşveren ise çalışanının haklarını gözeterek hem yasal sorunlardan kaçınır hem de motivasyonu yüksek bir ekip oluşturur.

ŞİRKET ARACINA KESİLEN CEZAYI KİM ÖDER

ŞİRKET ARACINA KESİLEN CEZAYI KİM ÖDER

SIKÇA SORULAN SORULAR

Soru: Şirket aracına kesilen trafik cezasını işçi mi öder, işveren mi?

Cevap: Genel olarak trafik cezasını işveren öder. Şirket araçlarının plakasına gelen cezalar, araç sahibi olan şirket adına tebliğ edilir ve iş hukuku gereği işveren bu maliyeti üstlenmelidir. İşçinin işini yaparken aldığı bir ceza, işverence ödenmeli; işçinin maaşından kesinti yoluna gidilmemelidir.

Soru: İşveren, trafik cezasını işçinin maaşından kesebilir mi?

Cevap: Hayır, kesemez. İş Kanunu’na göre işçinin ücreti koruma altındadır ve işveren tek taraflı kesinti yapamaz. Yargıtay da işçinin açık onayı olmadan trafik cezası bedelinin ücretinden düşülemeyeceğini belirtmiştir. Yani işveren, işçinin maaşından rızası dışında ceza tutarı keserse bu hukuka aykırı olacaktır.

Soru: İşçi, trafik cezasını ödemeyi kabul ederse ne olur?

Cevap: İşçi kendi rızasıyla cezayı ödemeyi kabul ederse, işveren bu bedeli çalışana ödettirebilir. Bu durumda genelde işçi, ceza tutarının maaşından kesilmesine yazılı onay verir veya kendi kredi kartıyla cezayı öder. Önemli olan, bu onayın gerçekten özgür iradeyle verilmiş olmasıdır. Rızayla ödendiğinde hukuken bir sorun çıkmaz; ancak rıza baskı altında alınmışsa işçi sonradan itiraz edebilir.

Soru: Mesai dışında şirket aracıyla ceza yenirse kim öder?

Cevap: Çalışan, mesai saatleri dışında ve özel bir amacı için şirket aracını kullanırken ceza alırsa, işveren cezayı çalışanın ödemesini isteyebilir. Çünkü bu durumda ihlal, işle ilgili bir zorunluluktan değil, çalışanın kişisel kullanımından kaynaklanmıştır. Yine de ceza resmen şirkete gelirse, işveren devlete öder ve sonrasında işçiden bu tutarı talep yoluna gidebilir. En iyisi, böyle durumlarda işçi ve işverenin uzlaşıp aralarında ödeme konusunda anlaşmasıdır.

Soru: Trafik cezası yüzünden işçi işten çıkarılabilir mi?

Cevap: Tek bir trafik cezası nedeniyle işçi kural olarak işten çıkarılamaz. Küçük ihlaller, iş akdinin haklı nedenle feshi için yeterli değildir. Ancak çalışan, işverenden izin almadan sürekli kural ihlalleri yaparsa veya çok ciddi bir kuralı çiğnerse (örneğin alkollü araç kullanmak gibi), işveren bunu disiplin sebebi yapabilir. Yine de işverenin her durumda fesih yerine daha hafif yaptırımları (uyarı, eğitim gibi) denemesi ve fesih yoluna giderse yasal prosedüre uygun davranması gerekir. Haksız bir şekilde işten çıkarılan işçi, işe iade davası açabilir veya tazminat talep edebilir.

Soru: Şirket aracıyla kaza yaparsam masrafları kim karşılar?

Cevap: Şirket aracınızla bir trafik kazası yapmanız halinde devreye genellikle sigortalar girer. Zorunlu trafik sigortası, karşı tarafın zararlarını öder; kasko sigortası varsa şirket aracının hasarlarını karşılar. Kaza nedeniyle oluşan araç değer kaybı gibi zararlar da kusurlu tarafa yüklenebilir. Çalışanın kasıt veya ağır ihmali yoksa, kaza masrafları için işçiden ücret kesintisi yapılması doğru değildir. İşveren, sigorta kapsamında halledemediği masrafları karşılamak zorunda kalırsa, ancak çalışanın kasten veya çok ağır ihmal ile zarara yol açtığını ispat edebilirse çalışanına rücu etmeyi düşünebilir. Normal şartlarda kazanın mali yükü çalışana yansıtılmaz.

Soru: Şirket aracına gelen ceza puanları kime yazılır?

Cevap: Trafik kuralı ihlalinin tespit şekline göre ceza puanı durumu değişir. Radar veya mobese gibi uzaktan tespitlerde, ceza araca/plakaya yazıldığı için ceza puanı uygulanmaz (sadece para cezası gelir). Ancak polis tarafından durdurularak yazılan cezalar sürücüye yani çalışana kesilir; bu durumda ceza puanı da sürücünün ehliyetine işlenir. Yani, şirket aracı kullanırken polise yakalanıp ceza yerseniz, ehliyet ceza puanı sizin hanenize eklenir. Bu puanlar belirli bir limite ulaşırsa (1 yıl içinde 100 puan) sürücü belgenizin geçici süreyle alınması söz konusu olabilir.

Soru: İş sözleşmemde “trafik cezaları işçiye aittir” yazıyor. Bu madde geçerli mi?

Cevap: İş sözleşmesindeki böyle bir madde tek başına geçerli değildir. İş Kanunu’nun emredici hükümleri, sözleşmedeki hükümlerin üzerinde olacaktır. Yargıtay kararları da, sözleşmede yazsa bile somut bir kusur ispatlanmadan ve çalışan onay vermeden cezanın çalışana yüklenemeyeceğini söylüyor. Bu madde, ancak işçinin bariz ve ağır kusuru ile oluşan bir ceza varsa ve bu durum kanıtlanmışsa anlam kazanabilir. Aksi halde, işveren bu maddeye dayanarak otomatik kesinti yapamaz.

Soru: İşveren trafik cezasını ödemez veya maaşımdan keserse ne yapabilirim?

Cevap: İşveren, trafik cezasını ödemeyip sizi borçlu bırakıyorsa veya habersiz şekilde maaşınızdan kesinti yaptıysa, yasal haklarınızı kullanabilirsiniz. Öncelikle işvereni yazılı olarak uyarıp kesintinin iadesini veya cezanın ödenmesini talep edin. Sonuç alamazsanız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na (ALO 170 hattına) şikâyette bulunabilirsiniz.

Ayrıca haksız kesinti, ücretinizin eksik ödenmesi anlamına gelir; bu durum 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24/II-e maddesi gereği sizin için haklı fesih nedeni oluşturabilir. Yani isterseniz iş akdinizi feshedip tüm yasal tazminat haklarınızı talep edebilirsiniz. Bunun yanında, uğradığınız zarar için iş mahkemesinde dava açarak kesilen tutarın tarafınıza ödenmesini de sağlayabilirsiniz.

Soru: Trafik cezasına itiraz edersem süreç nasıl işler?

Cevap: Trafik cezasına itiraz için öncelikle cezanın tebliğinden itibaren 15 gün içinde ilgili Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurmalısınız. İtiraz dilekçesinde cezanın neden haksız olduğunu anlatan gerekçelerinizi belirtirsiniz (örneğin, ceza yazılan yerde kural ihlali yapmadığınızı düşünmeniz veya plakanızın yanlış tespit edilmesi gibi). Dilekçeyle birlikte tutanak, fotoğraf, varsa tanık beyanı gibi delilleri sunabilirsiniz. Hakim, dosya üzerinden inceleme yapar ve itirazınızı haklı bulursa cezayı iptal eder.

İtiraz sürecinde, ceza puanları ve ödeme süresi gibi konular durmaz; bu nedenle cezayı indirimli ödemeyi kaçırmamak için gerekirse önce %25 indirimli ödeme yapıp sonra itiraz etmek de bir strateji olabilir. İtiraz kabul olursa ödediğiniz tutar iade edilir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment