Aile HukukuANLAŞMALI BOŞANMA PROTOKOLÜNDEN DÖNÜLEBİLİR Mİ

Anlaşmalı boşanma protokolü, evlilik birliğinin sona erdirilmesi (boşanma) sırasında eşlerin, boşanmanın mali sonuçları ve varsa ortak çocukların durumu konusunda uzlaşmaya vardıkları hususları yazılı olarak düzenledikleri belgedir. Bu protokol, tarafların boşanma ve sonuçları üzerinde tam bir anlaşmaya vardığını gösterir. Protokolün imzalanıp mahkemeye sunulmasıyla birlikte anlaşmalı boşanma davası süreci başlamış olur. Peki, bu noktadan sonra taraflar kararlarından cayabilir mi? Başka bir deyişle, anlaşmalı boşanma protokolünü sunmuş olan eşler daha sonra bu anlaşmadan dönebilir mi? Hukuken anlaşmalı boşanmadan dönmek (vazgeçmek) mümkündür ancak bunun belirli koşulları vardır. Yazımızın devamında, anlaşmalı boşanmanın yasal dayanağından başlayarak protokol hazırlarken dikkat edilecek hususlara ve anlaşmalı boşanmadan vazgeçme konusundaki kritik bilgilere değineceğiz.

İÇİNDEKİLER

Anlaşmalı Boşanmanın Hukuki Dayanağı

Anlaşmalı boşanma davaları, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir. Bu hüküm, en az bir yıldır evli olan eşlerin birlikte mahkemeye başvurmaları veya açılmış bir boşanma davasında davalının davayı kabul etmesi durumunda, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılacağını öngörmektedir. Yasa, bu halde boşanma kararı verilebilmesi için hakimin bazı şartları yerine getirmesini de zorunlu kılar. Kanuna göre hakim, eşleri bizzat dinleyerek onların boşanma iradelerini özgürce açıkladıklarına kanaat getirmeli ve ayrıca boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hakkında tarafların üzerinde anlaştığı düzenlemeyi uygun bulmalıdır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini gözeterek gerek görürse bu anlaşmada değişiklikler yapabilir. Eğer yapılan değişiklikler taraflarca kabul edilirse boşanmaya hükmolunur.

Özetlemek gerekirse, Türk Medeni Kanunu m.166/3 anlaşmalı boşanmaya özel bir imkân tanımaktadır. Ancak bu imkândan yararlanabilmek için evlilik birliğinin en az 1 yıl sürmüş olması başta olmak üzere bazı koşulların mevcut olması gerekir. Bu koşullar ve anlaşmalı boşanmanın hangi durumlarda mümkün olabileceği aşağıda açıklanmıştır.

Anlaşmalı Boşanma Hangi Durumlarda Mümkündür?

Evlilik birliğinin artık sürdürülemez hale geldiği kanaatinde olan ve boşanma konusunda mutabık kalan eşler, kanunun şartlarını taşımak kaydıyla anlaşmalı boşanma yoluna gidebilirler. Anlaşmalı boşanmanın mümkün olabilmesi için şu şartların bir arada bulunması gerekmektedir:

  1. Evlilik Süresi: Evliliğin en az bir yıl sürmüş olması şarttır. (Bir yıldan kısa süren evliliklerde anlaşmalı boşanma yolu açılamaz.)
  2. Boşanma ve Sonuçlarında Mutabakat: Eşler boşanma konusunda ve boşanmanın tüm mali sonuçları ile çocukların velayeti ve durumu konusunda tam bir uzlaşmaya varmış olmalıdır. Bu uzlaşma, yazılı bir anlaşmalı boşanma protokolü ile ortaya konulur.
  3. Hakimin Eşleri Bizzat Dinlemesi: Mahkeme hakimi, duruşmada tarafları bizzat dinleyerek, her iki tarafın da boşanma iradesini herhangi bir baskı altında kalmaksızın özgürce açıkladığına kanaat getirmelidir.
  4. Protokolün Hakim Tarafından Uygun Bulunması: Hakim, tarafların sunduğu anlaşmalı boşanma protokolünü, özellikle boşanmanın mali sonuçları (nafaka, tazminat vs.) ile çocukların velayeti ve kişisel ilişki düzeni hususlarında, hukuk ve hakkaniyet ölçüsünde uygun bulmalıdır. Protokol bu yönleriyle hakim tarafından onaylanabilir olmalıdır.
  5. Hakimin Gerek Görürse Değişiklik Yapabilmesi: Hakim, kamu düzenini veya çocuğun üstün yararını gözeterek protokolde gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu durumda, yapılan değişikliklerin taraflarca kabul edilmesi (Örneğin hakim, çocuğun velayetine ilişkin maddede değişiklik önerebilir; her iki eş de bu değişikliği kabul ederse dava anlaşmalı şekilde sonuçlanabilir.)

Yukarıdaki şartlar eksiksiz şekilde sağlandığında anlaşmalı boşanma kararı verilmesi mümkündür. Kısaca, evlilik en az 1 yıl sürmüş olmalı, eşler boşanma ve sonuçları konusunda anlaşmalı bir protokol imzalamış olmalı ve duruşmaya birlikte katılıp hâkimi, özgür iradeleriyle anlaştıklarına ikna etmelidirler.

Anlaşmalı Boşanmada Mahkemede Bizzat Hakim Karşısına Çıkmak Gerekir mi?

Evet. Anlaşmalı boşanma davasında, kanun hükmü gereği eşlerin duruşmada bizzat hakim karşısına çıkmaları zorunludur. Türk Medeni Kanunu m.166/3, hakimin boşanma kararı verebilmesi için tarafları bizzat dinlemesini ve iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesini şart koşar. Bu nedenle, anlaşmalı boşanmalarda her iki eş de duruşmaya fiilen katılmak zorundadır. Tarafların avukatla temsil edilmesi durumu değiştirmez; avukatları olsa bile eşlerin kendileri mahkemede hazır bulunup boşanma iradelerini hakim huzurunda sözlü olarak teyit etmelidir. Aksi takdirde, hakim tarafları görmeden ve dinlemeden anlaşmalı boşanma kararı veremez. Dolayısıyla eşlerden biri duruşmaya gelmez ya da gelmek istemezse, anlaşmalı boşanma gerçekleşmez.

Anlaşmalı Boşanma Şartları Sağlanmazsa Ne Olur?

Yukarıda belirtilen şartlar sağlanmadan anlaşmalı boşanma davası açılamaz veya açılsa bile anlaşmalı olarak sonuçlandırılamaz. Böyle bir durumda boşanmak isteyen taraflar, anlaşmalı boşanma yerine çekişmeli (uyuşmazlıkla) boşanma yoluna başvurabilirler.

Örneğin evlilik süresi henüz bir yılı doldurmadıysa ya da eşler boşanmanın nafaka, tazminat, velayet gibi kritik konularında uzlaşmaya varamadıysa anlaşmalı boşanma şartları oluşmamış demektir. Bu durumda, anlaşmalı boşanma davası açmak mümkün olmayacaktır. Eşler doğrudan çekişmeli boşanma davası açabilirler. Keza, anlaşmalı boşanma davası açıldıktan sonra duruşmada taraflar protokoldeki bazı maddeler üzerinde anlaşmazlığa düşerler veya hakim tarafından önerilen değişiklikleri kabul etmezlerse, dava artık anlaşmalı olmaktan çıkar ve çekişmeli boşanma davasına dönüşür.

Anlaşmalı olarak başlayan bir dava, tarafların anlaşmadan vazgeçmesi halinde otomatik olarak çekişmeli hale gelebilir. Bu durumda yargılama, genel boşanma usulüne göre devam eder ve hakim, delilleri inceleyerek kusur durumu vs. gibi hususları değerlendirip bir karara varır. Kısaca, anlaşmalı boşanma şartları herhangi bir aşamada ortadan kalkarsa, ya dava çekişmeli olarak yürütülür ya da taraflar isterse hiç devam etmeyip davayı sonlandırabilirler.

Anlaşmalı Boşanma Protokolü Hazırlanırken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Anlaşmalı boşanma protokolü, oldukça dikkatle ve hukuka uygun şekilde hazırlanması gereken bir belgedir. Protokol, hem kanunlara ve ahlâka uygun olmalı hem de olası belirsizliklere yer vermeyecek açıklıkta düzenlenmelidir. Hazırlık aşamasında özellikle şu hususlara dikkat edilmelidir:

  • Hukuka ve Ahlâka Uygunluk: Protokoldeki hükümlerin Türk Medeni Kanunu ve ilgili diğer yasalara aykırı olmaması gerekir. Aynı zamanda ahlâk ve kamu düzenine aykırı şartlar içerilmemelidir.
  • Açık ve Net İfadeler: Protokol maddeleri, hakimin karar verirken tereddüt yaşamayacağı açıklıkta olmalıdır. Her bir konuda tarafların neye anlaşarak karar verdikleri net şekilde yazılmalıdır.
  • Boşanmanın Temel Konuları: Protokolde mutlaka boşanma iradesi, çocukların velayeti, çocuklarla kişisel ilişki (görüşme) düzeni, nafaka (yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası), maddi ve manevi tazminat talepleri ve mal rejimi (mal paylaşımı) gibi konular yer almalıdır. Eşler, bu konuların her birinde anlaşmaya vardıklarını açıkça protokole yazmalıdır.
  • Serbest İrade ve İmza: Protokol, eşlerin özgür iradesiyle hazırlanıp imzalanmış olmalıdır. Her iki taraf da metni okuyup anladığını ve kendi rızasıyla kabul ettiğini imzalarıyla teyit eder. (İleride herhangi bir baskı iddiası olmaması için bu çok önemlidir.)
  • Uzman Desteği: Protokol hazırlarken küçük ayrıntılar bile hak kaybına yol açabilir. Bu nedenle, mümkünse alanında uzman bir boşanma avukatının hukuki desteği alınarak protokolün hazırlanması tavsiye edilir. Avukat, hem yasanın aradığı şekil şartlarına uygun bir metin hazırlamaya yardımcı olacak hem de müvekkillerinin menfaatlerini koruyacak şekilde düzenlemeler yapacaktır.

Unutulmamalıdır ki iyi hazırlanmış bir anlaşmalı boşanma protokolü, davanın hızlı ve sorunsuz şekilde sonuçlanmasını sağlar. Eksik veya hatalı hazırlanan protokoller ise mahkemede sorun çıkarabilir, davanın uzamasına veya anlaşmalı boşanmanın gerçekleşmemesine sebep olabilir.

Anlaşmalı Boşanma Protokolünün İçeriği

Bir anlaşmalı boşanma protokolünde, boşanmanın tüm önemli sonuçlarına yer verilmelidir. Özellikle protokol içeriğinde bulunması gereken konular şunlardır:

  • Tazminat: Eşlerin birbirlerinden maddi veya manevi tazminat talebi olup olmadığı, olacaksa miktarı ve ödeme şekli belirtilmelidir.
  • Nafaka: Boşanma sonrasında eşlerden birine verilecek yoksulluk nafakası talebi varsa miktarı ve ödeme periyodu açıkça yazılmalıdır. Varsa çocuklar için iştirak nafakası (çocuk nafakası) miktarı ve ödeme şekli de belirlenmelidir.
  • Velayet: Ortak çocuk varsa, çocuğun velayetinin hangi ebeveynde kalacağı protokolde yer almalıdır.
  • Kişisel İlişki (Görüşme) Düzeni: Velayet kendisine verilmeyen ebeveynin çocukla ne şekilde ve hangi aralıklarla görüşeceği (örneğin her hafta sonu, bayram tatilleri dönüşümlü vs.) detaylandırılmalıdır.
  • Mal Paylaşımı: Eşler edinilmiş malların paylaşımı konusunda anlaştılarsa, bu anlaşmanın temel esasları protokolde belirtilebilir. (Örneğin ev, araba, banka hesapları gibi mal varlıklarının kime kalacağı ya da nasıl bölüşüleceği konusunda anlaşma sağlanmışsa protokolde yazılabilir.)

Protokolde mal paylaşımı veya iştirak nafakası gibi hususlar yazmasa bile, bunlar ileride ayrıca dava konusu yapılabilir. Örneğin eşler çocuk için iştirak nafakasını protokole koymamışsa, velayeti alan eş daha sonra çocuk nafakası talebiyle dava açabilir. Yine, mal rejiminin tasfiyesi protokolde düzenlenmediyse, mal paylaşımı için ayrı bir dava yoluna gidilebilir.

Mahkeme, anlaşmalı boşanma davası sırasında özellikle çocukların durumu ile ilgili hususlarda protokolü inceleyerek çocuğun üstün yararını gözetecektir. Hakim, çocuğun velayeti veya ona ödenecek nafaka gibi konularda protokoldeki düzenlemeyi uygun bulmazsa, bu noktada değişiklik yapılmasını isteyebilir. Örneğin protokolde çocuğun anneye verileceği yazılıysa ancak hakim babanın koşullarını daha uygun görürse, velayetin babaya verilmesi gerektiği yönünde bir kanaat belirtip protokolün bu kısmını değiştirilmesini talep edebilir. Bu durumda taraflar, hakimin öngördüğü değişikliği kabul ederlerse boşanma kararı verilebilir. Eğer taraflar hakimin yaptığı değişikliği kabul etmezlerse, anlaşmalı boşanma gerçekleşmez ve süreç çekişmeli boşanma şeklinde devam edebilir.

Son olarak belirtelim ki, protokolde kararlaştırılmış ve mahkemece onaylanmış olsa bile çocuğun velayeti, çocukla kişisel ilişki düzeni ve iştirak nafakası gibi konular mutlak surette değişmez değildir. Çocuğun üstün yararının gerektirdiği hallerde, boşanma kesinleştikten sonra da bu konularda yeni bir dava açılarak değişiklik istenmesi (örneğin velayetin değiştirilmesi davası, nafaka miktarının artırılması davası gibi) mümkündür.

Anlaşmalı Boşanmadan Dönmek (Vazgeçmek) Mümkün mü?

Tarafların en çok merak ettiği konulardan biri de anlaşmalı boşanmadan vazgeçme meselesidir. Kısaca söylemek gerekirse, boşanma kararı kesinleşinceye kadar anlaşmalı boşanmadan dönmek mümkündür. Eşlerden herhangi biri, boşanma hükmü henüz kesinleşmeden önce fikrini değiştirip “anlaşmadan vazgeçtiğini” beyan edebilir. Bu durumda dava artık anlaşmalı boşanma olarak devam etmez. Ancak boşanma kararı bir kez kesinleştiğinde (yani yasal itiraz süreleri geçirilip karar nüfusa işlendiğinde) artık anlaşmalı boşanmadan dönmek mümkün değildir.

Anlaşmalı boşanma protokolünden veya anlaşmadan cayma, uygulamada çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Şu durumlarda anlaşmalı boşanmadan dönülebilir:

  1. Dava Açılmadan Önce Vazgeçme: Taraflar protokolü imzalayıp henüz mahkemeye başvurmamışlarsa, bu aşamada boşanmaktan vazgeçmeleri mümkündür. Protokol imzalanmış olsa bile mahkemeye hiç başvurmayarak evliliği devam ettirebilirler. Protokolü imzalamış olmak tek başına tarafları boşanmaya zorlamaz; mahkemeye sunulmadığı sürece bağlayıcılık kazanmaz.
  2. Dava Devam Ederken Vazgeçme: Dava açıldıktan sonra, duruşma sırasında veya duruşma gününe kadar taraflardan biri boşanma anlaşmasından vazgeçebilir. Bu durumda, mahkemeye bir vazgeçme dilekçesi sunarak ya da duruşmada hakime sözlü olarak anlaşmadan vazgeçtiğini bildirerek bunu gerçekleştirebilir. Örneğin duruşmada eşlerden biri, protokoldeki şartları artık kabul etmediğini beyan ederse hakim anlaşmalı boşanma kararı veremez. Hakim bu durumda davanın çekişmeli boşanma olarak sürdürülüp sürdürülmeyeceğini taraflara sorabilir. Eşler isterlerse davayı çekişmeli olarak devam ettirebilir veya tamamen feragat edip davayı sona erdirebilirler.
  3. Karar Verildikten Sonra (Kesinleşmeden Önce) Vazgeçme: Mahkeme anlaşmalı boşanma kararı verdikten sonra da henüz karar kesinleşmemişse vazgeçme imkânı vardır. Kararın tebliğinden itibaren kanunda öngörülen süre içinde istinaf kanun yoluna başvurmak (bölge adliye mahkemesine itiraz etmek) suretiyle kararın kesinleşmesi engellenebilir. Örneğin, boşanma kararına karşı süresi içinde istinaf dilekçesi veren bir taraf, aslında anlaşmadan vazgeçmiş demektir; dosya üst mahkemeye gideceği için anlaşmalı boşanma kararı kesinleşmeyecek ve süreç çekişmeli olarak devam edecektir.

Yukarıdaki hallerden birinin gerçekleşmesi durumunda, anlaşmalı boşanma protokolü hükümlerinin artık bağlayıcılığı kalmaz. Taraflardan biri anlaşmadan vazgeçtiğinde ne olur? Bu durumda, eğer diğer eş de boşanmaktan vazgeçiyorsa dava düşer ve taraflar evlilik birliğini devam ettirebilir. Fakat genellikle bir taraf boşanmak isterken diğeri vazgeçme kararı alırsa, süreç çekişmeli boşanma olarak devam eder. Yani anlaşma sağlanamadığı için hakim, dosyayı genel boşanma yargılamasına çevirir ve tarafların kusur durumu, delilleri gibi konuları değerlendirerek karar verir.

Anlaşmadan vazgeçmenin sonuçlarından biri de sürecin uzaması ve masrafların artmasıdır. Çekişmeli boşanma davaları, anlaşmalı boşanmaya kıyasla çok daha uzun sürer ve yıpratıcı olabilir. Ayrıca, halihazırda yapılmış olan masraflar (dava harçları, avukatlık ücreti vs.) varsa, vazgeçen tarafın yargılama giderlerini üstlenmesi gerekebileceğini de unutmamak gerekir.

Önemli bir husus olarak, anlaşmalı boşanmadan vazgeçmek ileride yeniden boşanma davası açmaya engel değildir. Taraflar, anlaşmadan caydıkları için mevcut davadan sonuç alamazlarsa, daha sonra aynı boşanma sebeplerine dayanarak yeniden (bu kez çekişmeli) bir boşanma davası açabilirler. Bu konuda Yargıtay’ın da içtihadı, anlaşmalı boşanmadan vazgeçilmesinin yeni bir dava açılmasına mani olmadığı yönündedir. Kısacası, protokolde kararlaştırılan şartların sonradan kabul edilmemesi, hukuken bir engel teşkil etmez; sadece o anki davanın anlaşmalı olarak bitmesini engeller.

ANLAŞMALI BOŞANMA PROTOKOLÜNDEN DÖNÜLEBİLİR Mİ

ANLAŞMALI BOŞANMA PROTOKOLÜNDEN DÖNÜLEBİLİR Mİ

Anlaşmalı Boşanma Davasında Hakim Ne Sorar?

Anlaşmalı boşanma duruşmalarında hakim, taraflara protokolde anlaştıkları konularla ilgili çeşitli sorular yöneltir. Hakimin temel amacı, tarafların gerçekten anlaşma sağladığını ve hür iradeleriyle boşanmak istediklerini teyit etmektir. Tipik olarak hakim tarafından sorulabilecek sorular şunlardır:

  • Boşanma İradesi: Hakim öncelikle her iki tarafa da “Boşanmakta kararlı mısınız? Bu kararı kendi özgür iradenizle mi aldınız?” benzeri sorular sorarak, evliliği bitirme konusundaki niyetlerinin kesin ve baskıdan uzak olup olmadığını anlamaya çalışır.
  • Nafaka Talepleri: Eşlere, birbirlerinden nafaka talep edip etmedikleri Talep varsa nafakanın türü (yoksulluk nafakası ve/veya iştirak nafakası), miktarı ve ödeme yöntemi hakim tarafından netleştirilir. Örneğin “Eşinizden aylık … TL yoksulluk nafakası almayı kabul ediyor musunuz?” gibi.
  • Tazminat Talepleri: Hakim, maddi veya manevi tazminat konusunda bir talepleri olup olmadığını taraflara tek tek sorar. Protokolde örneğin manevi tazminat yer almışsa, “… TL manevi tazminatı karşı tarafın ödemesini kabul ediyor musunuz?” şeklinde her iki tarafa da onayları teyit ettirilebilir.
  • Mal Paylaşımı ve Mal Rejimi: Protokolde mal paylaşımına dair hükümler varsa hakim genelde bunlara müdahale etmez, ancak yine de duruşmada taraflara mal rejiminin tasfiyesi konusunda anlaşıp anlaşmadıklarını sorabilir. Özellikle anlaşmanın dışında kalan herhangi bir mal veya alacak kalıp kalmadığını, katkı payı veya değer artış payı talepleri olup olmadığını öğrenmek isteyebilir.
  • Velayet ve Çocukla İlişki: Ortak çocuk varsa, hakimin en önem verdiği konulardan biri budur. Hakim, “Çocuğun velayetinin anneye/babaya verilmesi konusunda anlaştınız mı?” diye sorar ve diğer ebeveyne de “Çocukla kişisel ilişki konusunda protokoldeki süreleri (örneğin her hafta sonu veya belirli tatillerde görüşme gibi) kabul ediyor musunuz?” şeklinde sorular yöneltebilir. Bu noktada ayrıca iştirak nafakası miktarı da hakim tarafından çocuk için yeterli görülüp görülmediği açısından teyit edilebilir.

Hakim tüm bu soruları genellikle her iki eşe ayrı ayrı yöneltir. Yani protokolde yazılı olan her kritik maddeyi, tarafların yüzüne karşı okuyup “Bunu kabul ediyor musunuz?” diye tek tek sorabilir. Bunun amacı, tutanağa tarafların beyanlarını geçirerek ilerde “Ben aslında kabul etmemiştim” gibi itirazların önüne geçmektir. Hakim, özellikle çocukların haklarını ve tarafların rızasını göz önünde bulundurarak bu sorularla protokolün sağlam bir zemine oturduğunu teyit ettikten sonra karar verecektir.

Anlaşmalı Boşanma Davasında Hakimin Onay Vermediği Durumlar

Kural olarak, anlaşmalı boşanma davasında hakim tarafların sunduğu protokole göre karar verir. Yani, tarafların üzerinde mutabık kaldığı konulara mahkeme saygı gösterir. Ancak bazı durumlarda hakim, protokoldeki belli hükümlere onay vermeyebilir veya müdahale etme ihtiyacı hissedebilir. Özellikle boşanmanın mali sonuçları (nafaka, tazminat vs.) ve çocukların menfaati söz konusu olduğunda, hakim protokolü uygun bulmak zorundadır. Eğer uygun bulmazsa anlaşmalı boşanma gerçekleşmez.

Hakimin onay vermediği durumlara birkaç örnek verebiliriz:

  • Çocukların Menfaati: Protokolde çocuğun velayeti veya çocukla kişisel ilişki konusunda yapılan düzenleme, hakim tarafından çocuğun yararına aykırı görülürse hakim bunu onaylamaz. Örneğin 3 yaşındaki bir çocuğun velayetinin, koşulları uygun olmayan bir ebeveynde kalması yönünde anlaşma varsa, hakim değişiklik yapılmasını isteyebilir.
  • Yetersiz Nafaka veya Adaletsiz Tazminat: Protokolde eşlerin biri için öngörülen nafaka miktarı, o eşin geçimini sağlamaktan çok uzak ve hakkaniyete aykırı derecede düşükse hakim bunu uygun bulmayabilir. Aynı şekilde, taraflardan biri bariz kusurlu olmasına rağmen diğerine hiç tazminat ödenmemesi veya çok düşük bir tazminat belirlenmesi gibi durumlarda da hakim, karar vermeden önce bu konuları yeniden taraflarla değerlendirebilir.
  • Kanuna Aykırı Hükümler: Protokolde kanuna aykırı herhangi bir kayıt varsa (örneğin velayet konusunda, velayeti alan tarafın diğer ebeveyni çocukla görüştürmeyeceğine dair bir madde gibi, ki bu yasal değildir), hakim bunu kesinlikle kabul etmeyecektir.

Hakim, uygun görmediği noktaları tespit ederse duruşmada bu hususlara müdahale eder. Türk Medeni Kanunu m.166/3 gereği, hakimin boşanma kararını verebilmesi için protokoldeki düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Bu nedenle hakim, gerekli gördüğü değişiklikleri protokole yansıtmak isteyebilir. Eğer taraflar da hakimin önerdiği değişiklikleri kabul ederlerse, protokol revize edilir ve anlaşmalı boşanma kararı verilir. Fakat taraflar değişikliği kabul etmez ya da bazı maddelerde ısrarla uzlaşamazlarsa, hakim anlaşmalı boşanmayı onaylamaz. Bu durumda dava ya düşer ya da çekişmeli olarak devam eder.

Özetle, hakimin onaylamadığı durumlar genellikle taraf ve çocuk menfaatine aykırı veya yasal düzenlemelere uymayan durumlardır. Bu gibi hallerde hakimin müdahalesi, anlaşmalı boşanma sürecinin bir parçasıdır ve esasen hem tarafların hem çocukların geleceğini korumaya yöneliktir.

Anlaşmalı Boşanma Kararı Sonrasında Nüfus Kaydına Yansıması

Boşanma kararı mahkemece verilip kesinlaştıktan sonra, bunun resmi kayıtlara geçmesi aşaması vardır. Anlaşmalı boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte, kararın nüfus kayıtlarına işlenmesi için mahkemece resen (kendiliğinden) işlem yapılır. Tarafların ayrıca bir talepte bulunmasına gerek kalmaksızın, davanın görüldüğü mahkemenin yazı işleri müdürlüğü kesinleşen boşanma ilamını ilgili Nüfus Müdürlüğü’ne gönderir.

Nüfus Müdürlüğü, mahkemeden gelen kesinleşmiş boşanma kararını genellikle bir hafta içinde nüfus kayıtlarına işler. Yani karardaki bilgiler (boşanmanın gerçekleştiği, evliliğin sona erdiği tarihi vs.) tarafların nüfus kaydına yansıtılır. Bu işlem otomatik olarak yapıldığı için, tarafların ayrıca nüfus idaresine gidip bir şey yaptırmalarına gerek yoktur.

Ancak, kimlik belgelerinin güncellenmesi için tarafların şahsen başvuru yapmaları gerekir. Boşanma ile birlikte kadın bekarlık soyadına dönecekse yeni kimlik kartı çıkarmalıdır; erkek için de medeni halinin “bekar” olarak güncellenmesi yeni kimlikte yer alacaktır. Yeni kimlik kartı veya varsa aile cüzdanının değiştirilmesi gibi işlemler, boşanan kişilerin nüfus idaresine müracaatı ile gerçekleştirilir. Mahkeme kararıyla nüfus kaydı değişse bile, kimlik kartı kendiliğinden posta ile gelmez; kişinin bizzat başvurup yeni kartı alması gerekir.

Boşandıktan Sonra Yeniden Evlenme Meselesi

Anlaşmalı boşanma davası sonucunda mahkeme kararı kesinleştikten sonra taraflar resmi olarak artık evli değildirler. Bu durumda, gerek birbirleriyle gerekse başkalarıyla yeniden evlenmelerinin önünde ne gibi engeller vardır, bu da merak edilen bir konudur.

Eski Eşlerin Birbirleriyle Yeniden Evlenmesi: Boşanma kesinleştikten sonra, eşlerin tekrar birbirleriyle evlenmelerine ilişkin kanunen bir engel yoktur. Hatta taraflar dilerlerse boşanma kararının kesinleşmesinin hemen ardından yeniden nikâh masasına oturabilirler. Türk hukukunda boşanan eşlerin yeniden evlenebilmesi için belirli bir bekleme süresi öngörülmemiştir. (Bu durum, bazı yabancı ülkelerdeki “boşandıktan sonra tekrar aynı kişiyle evlenmek için süre beklenmesi” uygulamasından farklı olarak, Türkiye’de söz konusu değildir.)

Kadının Başka Biriyle Evlenmesi: Boşanan kadın açısından, başka bir erkekle evlenebilmesi için kanunen tek kısıtlama iddet müddeti denilen bekleme süresidir. Türk Medeni Kanunu’na göre boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 300 gün geçmedikçe kadın yeniden evlenemez. Bu kuralın amacı, olası bir hamilelik durumunda çocuğun nesebinde karışıklık olmamasını sağlamaktır. Ancak kadın bu bekleme süresini beklemek istemezse, Aile Mahkemesi’ne başvurarak iddet süresinin kaldırılması talebinde bulunabilir. Genellikle, kadının hamile olmadığına dair resmi sağlık raporu alması halinde mahkeme iddet süresini kaldırmakta ve böylece kadın 300 gün dolmadan da yeni evlilik yapabilmektedir. Ayrıca boşanan kadın 300 gün dolmadan doğum yaparsa, bu durumda da iddet süresi kendiliğinden sona erer (çünkü çocuk evlilik birliği sona erdikten sonra doğmuştur).

Erkeğin Başka Biriyle Evlenmesi: Boşanan erkek için ise herhangi bir bekleme süresi veya kısıtlama yoktur. Erkek, boşanma kesinleşir kesinleşmez yeni bir evlilik yapmak üzere resmi başvuruda bulunabilir.

Özetle, anlaşmalı boşanma ile evlilik birliği sona erdikten sonra tarafların yeniden evlenmesi mümkündür. Eski eşler hemen evlenebilirken, kadının başka biriyle evlenebilmesi için iddet süresine dikkat etmesi gerekmektedir.

Anlaşmalı Boşanma İçin Avukat Gerekli mi?

Türk hukuk sisteminde, davalarda avukat tutma zorunluluğu yoktur; kişiler davalarını kendi başlarına da yürütebilirler. Bu kural anlaşmalı boşanma davaları için de geçerlidir. Yani anlaşmalı boşanma davası açmak için bir avukat tutmak yasal olarak mecburi değildir. Taraflar dilekçelerini kendileri hazırlayıp, protokolü kendileri düzenleyerek ve duruşmada bizzat ifade vererek de süreci tamamlayabilirler.

Bununla birlikte, anlaşmalı boşanma sürecinin usulüne uygun yürütülmesi ve hak kaybı yaşanmaması adına bir boşanma avukatından destek almak son derece faydalı olacaktır. Çünkü anlaşmalı boşanma protokolünün hatasız ve kanuna uygun şekilde hazırlanması, davanın hızlı sonuçlanabilmesi için kritik önem taşır. Avukat, tarafların üzerinde anlaştığı hususları yasal bir metne doğru şekilde aktararak, ileride sorun çıkmasını engeller. Ayrıca dava prosedürünün (dilekçelerin yazılması, duruşma hazırlığı, hakime sunulacak beyanların planlanması gibi) uzman bir rehberlikle yürütülmesi, tarafların stresini azaltır ve haklarının tam olarak korunmasını sağlar.

Sonuç olarak, anlaşmalı boşanma protokolünden dönülebilir mi sorusunun cevabı evettir; ancak bunun zamanlaması ve yöntemi çok önemlidir. Boşanma hükmü kesinleşene dek taraflar anlaşmadan vazgeçebilirler. Böyle bir durumda davanın seyri değişecek, anlaşmalı boşanma yerine çekişmeli sürece geçilecektir. Bu kritik süreçte ve genel olarak boşanma işlemlerinde doğru adımlar atabilmek için profesyonel hukuki yardım almak her zaman en doğru yaklaşımlardan biri olacaktır.

Anlaşmalı Boşanmadan Dönülebilir mi? Sık Sorulan 20 Soru ve Cevap

Anlaşmalı boşanmadan dönülebilir mi?

Evet, anlaşmalı boşanmadan belirli koşullar altında dönülebilir. Taraflardan biri ya da her ikisi birlikte, boşanma kararı kesinleşmeden önce anlaşmalı boşanmadan vazgeçebilir. Bu durumda boşanma davası artık anlaşmalı şekilde sonuçlanmaz. Eşlerden birinin fikrini değiştirmesiyle süreç çekişmeli boşanma davası haline gelebilir veya her iki taraf da vazgeçiyorsa dava tamamen düşebilir. Özetle, anlaşmalı boşanma davası<sup>*</sup> kesin hüküm kazanmadığı sürece geri adım atmak mümkündür.

Anlaşmalı boşanmadan vazgeçmek ne demektir?

Anlaşmalı boşanmadan vazgeçmek, basitçe söylemek gerekirse, tarafların başlatmış oldukları anlaşmalı boşanma sürecini durdurmaları demektir. Bu durumda dava sanki hiç açılmamış gibi kabul edilir ve taraflar evli kalmaya devam eder. Davadan vazgeçme, genellikle davacı eşin talebiyle ve (dava karşı tarafa tebliğ edilmişse) davalı eşin onayıyla gerçekleşir. Böylece mahkeme, anlaşmalı boşanma davasının geri alınmasına karar verir. Özetle, anlaşmalı boşanmadan vazgeçmek, boşanma talebinden dönmek ve dava dosyasını kapatmaktır. Bu durum ileride tekrar boşanma davası açılmasına engel teşkil etmez; hatta aynı konuda yeniden dava açılabilmesini mümkün kılar (aşağıda bu konudaki istisnalara değineceğiz).

Anlaşmalı boşanma protokolü iptal edilebilir mi?

Boşanma protokolü, tarafların nafaka, mal paylaşımı, velayet gibi konularda anlaşma şartlarını içeren belgedir. Bu protokol, hüküm kesinleşmeden önce taraflardan biri veya her ikisi tarafından iptal edilebilir. Yani mahkeme kararının verilmesinden ve boşanmanın kesinleşmesinden önce, eşler protokolden dönebilirler. Pratikte protokolün iptali demek, eşlerin artık anlaştıkları şartları kabul etmemeleri anlamına gelir. Bu durumda hakim, anlaşma şartları ortadan kalktığı için anlaşmalı boşanma protokolünü geçersiz sayacaktır.

Hatta hakimin kendisi de, protokol kanuna veya çocukların menfaatine aykırıysa protokolü iptal edip taraflara düzeltme için süre verebilir. Eğer protokol düzeltilmez veya uygun bulunmazsa, anlaşmalı boşanma davası reddedilir ve çekişmeli boşanma sürecine geçilir.

Eşlerden biri anlaşmalı boşanmadan vazgeçerse ne olur?

Taraflardan sadece biri fikrini değiştirip anlaşmalı boşanmadan vazgeçerse, dava otomatik olarak anlaşmalı olmaktan çıkar. Bu durumda mahkeme, davacı eşe davaya çekişmeli boşanma davası olarak devam etmek isteyip istemediğini sorar. Eğer davacı eş boşanma davasını sürdürmek isterse, hakim davacıya uygun bir süre vererek çekişmeli boşanma için gerekli dilekçesini ve delillerini sunmasını ister. Yani anlaşmalı olarak başlayan dava, bu noktadan sonra anlaşmalı boşanmanın çekişmeli boşanmaya dönüşmesi sürecine girer. Bu süreçte taraflar, iddia ve savunmalarını ileri sürer, delillerini sunar ve boşanma çekişmeli usule göre devam eder. Eğer davacı eş davayı devam ettirmek istemezse, mahkeme davanın düşmesine (reddine) karar verir ve dosya kapanır. Kısaca, tek taraflı vazgeçme durumunda ya dava çekişmeli olarak uzar ya da tamamen sona erer.

Her iki eş de anlaşmalı boşanmadan vazgeçerse ne olur?

Eğer her iki taraf da anlaşmalı boşanmadan vazgeçerse, yani boşanma konusunda birlikte geri adım atarlarsa, dava büyük olasılıkla düşecektir. Bu durumda mahkeme, tarafların boşanma talebinden vazgeçtiklerini kayıt altına alır ve dava işlemden kaldırılır (dava iptal edilmiş sayılır). Her iki eş de boşanmaktan vazgeçtiği için evlilik hukuken devam eder. Bu senaryoda ne çekişmeli boşanmaya geçilir ne de başka bir yaptırım söz konusu olur – taraflar evlilik birliğini sürdürmeye karar vermiş sayılır.

Yalnız, eğer ileride tekrar boşanmak isterlerse, yeniden bir boşanma davası açmaları gerekecektir. Özellikle anlaşmalı boşanmada iki taraf da vazgeçtiğinde, ortada çözümlenmesi gereken bir uyuşmazlık kalmadığı için mahkeme dosyayı kapatır. Ancak unutulmamalıdır ki, her iki tarafın da duruşmaya gelmemesi durumunda da dava düşebileceğinden, birlikte vazgeçme kararının mahkemeye belirtilmesi önemlidir (aksi halde dosya zımnen işlemden kalkabilir).

Anlaşmalı boşanma davası hangi aşamada iptal edilebilir?

Anlaşmalı boşanma davası, hüküm verilene kadar ve karar kesinleşene kadar iptal edilebilir. Yani dava sürecinin hangi aşamasında olursa olsun, karar kesinleşmeden vazgeçme mümkündür[6]. Özellikle duruşmada hakim henüz kararını açıklamamışsa veya açıkladıktan sonra iki haftalık istinaf süresi dolmamışsa, taraflar davayı sonlandırabilir. Uygulamada en sık, duruşma günü gelip de taraflardan biri boşanmaktan vazgeçtiğini beyan ettiğinde dava iptal olur ya da çekişmeliye döner.

Hakim karar verdikten sonra bile, karar kesinleşmeden (yani temyiz/istinaf süresi bitmeden) önce süreçten dönülebilir. Özetle, anlaşmalı boşanma davası, boşanma kararı kesin hüküm halini almadan iptal edilebilir.

Mahkeme onayından önce anlaşmadan vazgeçilebilir mi?

Evet, hakim boşanmayı onaylamadan (karar vermeden) önce taraflar anlaşmadan vazgeçebilir. Anlaşmalı boşanmada hakimin karar verebilmesi için tarafları duruşmada bizzat dinlemesi ve protokolü onaylaması gerekir. Duruşma esnasında, karar açıklanmadan önce eşlerden biri “boşanmaktan vazgeçtim” derse hakim artık anlaşmalı boşanma kararı veremez. Bu durumda ya süreç çekişmeliye döner ya da davacı istemezse dava düşer, yukarıda belirttiğimiz gibi. Yani mahkeme onayı gelmeden önce vazgeçmek mümkündür ve oldukça sık karşılaşılan bir durumdur. Uygulamada taraflardan biri duruşmaya gelmezse ya da gelip de fikrini değiştirip onay vermezse, anlaşmalı boşanma gerçekleşmez. Hakim bu durumda ya duruşmayı erteler ya da davayı düşürür. Kısaca, hakim kararı vermeden hemen önce bile taraflar anlaşmadan dönebilir, bu tamamen onların iradesine bağlıdır.

Hakim anlaşmalı boşanmayı onaylamazsa ne olur?

Bazı durumlarda hakim, tarafların sunduğu anlaşmalı boşanma protokolünü uygun bulmayabilir veya tarafların gerçekten özgür iradeleriyle boşanmak istemediğini düşünebilir. Hakimin anlaşmayı onaylamaması halinde, anlaşmalı boşanma gerçekleşmez. Hakim, protokolde kanuna veya çocukların yararına aykırı gördüğü noktalar varsa, öncelikle taraflara bunları düzeltmeleri için süre verebilir[3]. Taraflar, hakimin istediği değişiklikleri yapıp yine anlaşırsa boşanma onaylanabilir.

Ancak taraflar değişiklik yapmaz veya anlaşamazsa hakim anlaşmalı boşanma talebini reddeder[3]. Bu durumda dava otomatik olarak çekişmeli usule geçer; yani boşanma davası düşmez, fakat anlaşmalı olarak da sonuçlanmaz. Hakim dosyayı çekişmeli boşanma prosedürüne çevirerek devam ettirir veya taraflar isterse ileride yeni bir anlaşmalı boşanma denemesi yapabilir. Özetle, hakimin onaylamadığı anlaşmalı boşanma, çekişmeli boşanma davasına dönüşür ve normal boşanma yargılaması gibi yürütülür.

Anlaşmalı boşanma davası nasıl çekişmeliye dönüşür?

Anlaşmalı boşanma davasının çekişmeliye dönmesi, eşlerden birinin protokole uymaması, vazgeçmesi veya duruşmaya katılmaması gibi hallerde gerçekleşir. Örneğin, taraflar protokol imzaladıktan sonra boşanma şartlarında anlaşmazlığa düşerlerse veya biri duruşmada boşanmak istemediğini belirtirse, hakim anlaşmanın bozulduğuna kanaat getirir. Bu durumda dava, en başta anlaşmalı açılmış olsa bile çekişmeli boşanma davası olarak devam eder. Hakim, taraflara çekişmeli yargılama usulüne geçildiğini bildirerek, dilekçeler ve deliller için süre verir.

Taraflar da iddia ve savunmalarını içeren dilekçelerini, varsa nafaka, tazminat, velayet taleplerine dair belgelerini sunarak hazırlık yaparlar. Sonrasında dava, tıpkı en baştan çekişmeli açılmış bir boşanma davası gibi yürütülür; tanıklar dinlenir, deliller değerlendirilir ve hakim uyuşmazlığı çözer. Anlaşmalıdan çekişmeliye dönen davada süreç uzar ve tek celsede boşanma avantajı kaybolur (artık genellikle birden fazla duruşma yapılır). Ayrıca, anlaşmalı boşanma protokolündeki şartlar da bağlayıcı olmaktan çıkar; hakim boşanmanın sonuçlarını (nafaka, velayet, mal paylaşımı vb.) tarafların sunacağı taleplere ve delillere göre karara bağlar.

Anlaşmalı boşanmadan vazgeçmek için bir süre sınırı var mı?

Belirli bir süreden değil, daha çok davanın durumuna göre bir sınırdan bahsedilebilir. Anlaşmalı boşanmadan vazgeçmek için en önemli sınır, boşanma kararının kesinleşmesinden önce olmasıdır. Yani boşanma kararı kesinleşinceye kadar her zaman vazgeçmek mümkündür. Bu da pratikte, karar verilip taraflara tebliğ edildikten sonra 2 haftalık istinaf süresi içinde anlamına gelir. Eğer bu süre içinde taraflardan biri itiraz ederse (veya davacı feragat ederse), karar kesinleşmez ve anlaşmalı boşanma durur. Dolayısıyla anlaşmalı boşanmadan vazgeçmek isteyen taraf, mahkeme kararının kesinleşmesini beklememelidir. Özetle, kanunen bir süre sınırı yoktur, ancak karar kesinleştikten sonra artık vazgeçme imkânı kalmaz. Taraflar mümkün olduğunca karar öncesinde veya karar tebliğinden hemen sonra (iki hafta içinde) vazgeçme haklarını kullanmalıdır.

Boşanma davasından feragat etmek ne anlama gelir?

Davadan feragat, davacı tarafın açtığı davadaki talebinden vazgeçmesidir. Feragat edildiğinde, mahkeme kararıyla dava sona erer ve genellikle davanın konusu hakkında bir daha dava açılamaz. Feragat, tek taraflı bir irade beyanıdır; davacının hakkından vazgeçmesidir. Örneğin boşanma davasından feragat eden kişi, o dava kapsamında boşanma talebini tamamen geri çekmiş olur. Feragat işlemi, dilekçeyle veya duruşmada sözlü beyanla yapılabilir. Davadan feragat ile davayı geri alma (davadan vazgeçme) kavramları bazen karıştırılır.

Feragat, davacının tek taraflı kararıdır ve davalı onayına ihtiyaç duymaz; ancak feragat edildiğinde aynı sebeple aynı taraflar arasında tekrar dava açılamayabilir. Davayı geri alma (vazgeçme) ise davalı tarafın onayıyla olup dava açılmamış sayılır; bu halde ileride aynı konuda dava açma imkânı vardır. Kısaca feragat, davayı kökten bitirmek anlamına gelir. Boşanma davasından feragat edildiğinde, mahkeme “davanın feragat nedeniyle reddine” dair karar verir ve karar kesinleştiğinde süreç tamamen kapanır. (Feragat ile vazgeçme farkları için bkz. Davadan Feragat Nedir? sayfamız.)

Vazgeçilen boşanma davası tekrar açılabilir mi?

Genellikle evet. Anlaşmalı boşanmadan vazgeçilen durumlarda dava açılmamış sayıldığı için, taraflar dilerse yeniden boşanma davası açabilir. İlk davadan vazgeçmek, boşanma hakkından tamamen feragat edildiği anlamına gelmez; sadece o anki davadan vazgeçildiği anlamına gelir. Bu nedenle ileride eşlerin tekrar boşanmak istemesi halinde yeni bir dava başvurusu yapmaları mümkündür. Ancak burada önemli bir istisna var: Eğer ilk boşanma davasında öne sürülen boşanma sebebi zina, hayata kast, pek kötü muamele gibi özel ve affedilmesi zor bir nedense, bu nedene dayanarak tekrar dava açmak mümkün olmayabilir.

Çünkü uygulamada böyle ağır sebeplerle dava açıp da vazgeçen kişinin, eşini affettiği kabul edilebilir. Örneğin eşine zina gerekçesiyle dava açan taraf, dava sonuçlanmadan vazgeçerse daha sonra aynı zina olayına dayanarak yeniden dava açamaz; bu olay affedilmiş sayılır. Fakat bunun dışındaki genel sebeplerle (şiddetli geçimsizlik gibi) dava açılmış ve vazgeçilmişse, yeni ortaya çıkan problemlerle tekrar dava açılabilir. Özetle, vazgeçilen anlaşmalı boşanma davası sonrası yeniden boşanma davası açmak mümkündür, fakat önceki davadaki sebepler ve koşullar yeni davada sınırlayıcı rol oynayabilir.

Anlaşmalı boşanmadan vazgeçmenin sonuçları nelerdir?

Bu durumun hem hukuki hem de pratik birkaç sonucu vardır. Öncelikle, davadan vazgeçildiğinde mahkeme davanın açılmamış sayılmasına karar verir[6]. Bu, taraflar için hukuki bir hak kaybı veya ceza oluşturmaz – evlilik birliği devam eder ve boşanma gerçekleşmediği için mevcut hak ve yükümlülükler sürer[6]. Ancak yargılama giderleri konusunda bir sonuç doğacaktır. Genellikle davadan vazgeçen (veya anlaşmalıdan çekişmeliye dönmesine sebep olan) taraf, o ana kadar yapılan mahkeme masraflarını üstlenmek durumunda kalır[16].

Mahkeme, davacı vazgeçtiyse harç ve giderlerin iadesini talep etmediği sürece bu masrafları iade etmez; yapılan masraflar davacı üzerinde kalır. Ayrıca, eğer karşı tarafın avukatı varsa, vazgeçen taraf karşı tarafın avukatlık ücretinin bir kısmını ödemek zorunda kalabilir[16]. (Genellikle Avukatlık Kanunu m.6 uyarınca tarifeye göre avukatlık ücretinin yarısı ödetilir.) Bunun yanında, anlaşmalı boşanmadan vazgeçildiğinde boşanma gerçekleşmediği için taraflar evli kalmaya devam eder ve önceki protokolle talep edilen nafaka, tazminat gibi hususlar karara bağlanmaz.

Yani o anlaşmalı protokol hükümleri uygulanmaz. Eğer boşanma davası çekişmeli olarak devam edecekse, taraflar yeni şartlar öne sürebilir ve hâkim bunları değerlendirecektir. Sonuç olarak, vazgeçmenin en önemli sonucu davanın hızla bitmemesi (sürecin uzaması) ve yargılama giderlerinin vazgeçen tarafa yüklenmesidir. Herhangi bir hak kaybı olmamakla beraber, ilk davada ileri sürülen ağır boşanma nedenleri affedilmiş sayılabileceğinden, bir sonraki davada kullanılamayabileceğini de unutmamak gerekir.

İpucu: Boşanma davalarında masraflar ve bunların paylaştırılması hakkında detaylı bilgi için Boşanma Davası Açma Masrafları yazımıza göz atabilirsiniz. Bu yazıda hangi tarafın ne zaman masraf ödeyeceği ayrıntılı şekilde açıklanmıştır.

Anlaşmalı boşanmadan vazgeçmek için avukat gerekli mi?

Hukuken, bir boşanma davasından vazgeçmek veya anlaşmalıdan çekişmeliye dönmek için avukat tutma zorunluluğu yoktur. Taraflar kendi başlarına da vazgeçme beyanında bulunabilir ya da dilekçe verebilirler. Ancak bir boşanma avukatı desteği almak son derece faydalı olabilir. Özellikle anlaşmalı boşanma sürecinden vazgeçip çekişmeliye dönen davalarda usul kuralları devreye girer ve sürelerin, dilekçelerin takibi önem kazanır. Bu noktada deneyimli bir boşanma avukatı sürecin doğru ilerlemesine yardımcı olur. Uygulamada da, avukat olmadan davadan vazgeçmek isteyen kişilerin mahkeme prosedürlerinde zorluk yaşaması mümkündür. Bir avukat, vazgeçme dilekçesinin hazırlanmasında, karşı tarafın onayının gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesinde veya davanın çekişmeliye dönmesi halinde hak kayıplarının önlenmesinde kritik rol oynar. Özetle avukat gerekmese de, haklarınızı korumak ve süreci sorunsuz yönetmek için bir avukatın yardımından faydalanmanız önerilir. Bu, ileride doğabilecek hak kayıplarının önüne geçecek ve dava prosedürünün doğru işlemesini sağlayacaktır.

Anlaşmalı boşanma protokolü değiştirilebilir mi?

Evet, taraflar isterlerse boşanma protokolünde değişiklik yapabilirler; hatta bazen hakim de değişiklik önerebilir. Anlaşmalı boşanma protokolü, her iki tarafın mutabakatıyla mahkemeye sunulmuş bir anlaşmadır. Boşanma davası devam ederken, taraflar karşılıklı anlaşarak protokol maddelerini güncelleyebilir veya yeni şartlar ekleyebilirler. Örneğin, nafaka miktarında ya da çocukla kişisel ilişki günlerinde bir revizyon yapmak isteyebilirler. Bu durumda yeni bir protokol hazırlanarak imzalanır ve mahkemeye sunulur.

Ayrıca duruşma sırasında hakim, protokolde bazı düzenlemeleri uygun bulmazsa, “şu hususta değişiklik yapın” diyebilir[19]. Taraflar hakimin önerdiği bu değişiklikleri kabul ederlerse, protokol o şekilde değiştirilmiş olur ve hakim anlaşmalı boşanmaya onay verebilir[19]. Ancak taraflardan biri bile bu değişiklikleri kabul etmezse, artık anlaşma sağlanamadığı için dava çekişmeliye döner[19]. Yani protokolü değiştirmek mümkün ama iki tarafın da onayı şarttır. Uygulamada sıkça, hakim protokolde çocukların velayeti veya nafaka ile ilgili düzeltmeler ister; taraflar da kabul ederse protokol değiştirilmiş sayılır ve boşanma onaylanır. Özetle, anlaşmalı boşanma protokolünde değişiklik, her iki eşin rızasıyla ve gerekiyorsa hakimin yönlendirmesiyle yapılabilir. Değişiklik sonrası taraflar yeniden tam anlaşmaya varırsa, boşanma yine anlaşmalı şekilde sonuçlanacaktır.

Anlaşmalı boşanma kararı ne zaman kesinleşir?

Mahkemenin anlaşmalı boşanma kararı verdikten sonra, kararın kesinleşmesi belli bir süre ve prosedüre bağlıdır. Genel olarak, aile mahkemesinin boşanma kararı taraflara tebliğ edildikten sonra 2 haftalık yasal itiraz (istinaf) süresi beklenir[20]. Bu süre içinde taraflardan hiçbiri istinaf yoluna başvurmazsa, sürenin bitimiyle birlikte karar kesinleşir[20]. Anlaşmalı boşanmalarda genellikle taraflar karara itiraz etmediği için, karar tebliğinden itibaren iki hafta sonunda boşanma kararı kesinleşmiş olur.

Karar kesinleştikten sonra mahkeme ilamı (boşanma ilamı) nüfus müdürlüğüne gönderilir ve nüfus kaydına boşanma durumu işlenir. Bu aşamadan sonra taraflar resmi olarak boşanmıştır ve yeni medeni durumları “boşanmış” olarak kayıtlıdır. Özetle, anlaşmalı boşanma kararı genelde 1-2 hafta içinde kesinleşir (taraflar itiraz etmezse)[20]. Ancak taraflar kararı istinaf ederse kesinleşme süreci uzar; bölge adliye mahkemesinin incelemesi ve olası temyiz süreci derken boşanmanın kesinleşmesi birkaç ayı bulabilir. İtiraz olmaması halinde ise anlaşmalı boşanmanın sağladığı hız avantajı ile çok kısa sürede kesinleşme sağlanır.

Anlaşmalı boşanma kararı nasıl iptal edilir?

Mahkemenin verdiği anlaşmalı boşanma kararından pişman olunduğunda, bu kararı tamamen geri döndürmek (iptal etmek) hukuken kolay değildir. Ancak karar kesinleşmeden önce bazı yollarla etkisiz hale getirilebilir. Öncelikle, tarafların her birinin boşanma kararına karşı istinaf yoluna başvuru hakkı vardır[21]. Boşanma kararı tebliğ edildikten sonra 2 hafta içinde istinaf dilekçesi vererek karara itiraz edilebilir[21]. Bu itiraz, anlaşmalı boşanma iradesinden vazgeçme anlamına gelir ve dosya bölge adliye mahkemesine gideceği için yerel mahkeme kararı kesinleşmez. İstinaf mahkemesi dosyayı inceledikten sonra genellikle, taraflardan biri artık anlaşmalı boşanmak istemediği için ilk kararı bozar ve dosyayı aile mahkemesine geri gönderir. Böylece boşanma kararı iptal edilmiş (ortadan kalkmış) olur ve dava kaldığı yerden çekişmeli boşanma olarak devam eder[23].

Bir diğer yöntem de, özellikle davacı taraf için, karar kesinleşmeden davadan feragat etmektir. Davacı eş, hüküm açıklandıktan sonra istinaf süresi içinde mahkemeye bir feragat dilekçesi sunarak “davamdan vazgeçiyorum” diyebilir. Bu durumda aile mahkemesi ek bir karar ile, daha önce verdiği boşanma hükmünü ortadan kaldırır ve “davanın feragat nedeniyle reddine” karar verir. Bu ek karar kesinleştikten sonra artık boşanma gerçekleşmez, evlilik aynen devam eder. Feragat yolu, davayı tamamen düşürdüğü için adeta kararı iptal ettirmiş gibi olursunuz. Ancak bu yöntemi sadece davayı açan taraf (davacı) kullanabilir; davalı eş, anlaşmalı boşanmada davayı açan taraf olmadığı için feragat yoluyla kararı tek başına kaldıramaz.

Özetle, anlaşmalı boşanma kararını iptal ettirmenin iki ana yolu vardır: (1) Taraflardan birinin istinaf (temyiz) başvurusu yapması, (2) Davacı tarafın feragat dilekçesi vererek davadan vazgeçmesi. Her iki durumda da boşanma kararı kesinleşmez ve evlilik birliği devam eder. Ancak karar zaten kesinleşmiş ise, hukuken artık “iptal” mümkün değildir; sadece taraflar yeniden evlenmeyi düşünebilirler (kesinleşmiş boşanma kararı hukuki sonuç doğurmuştur). Bu nedenle, anlaşmalı boşanma kararından dönmek isteyenlerin, kararı aldıktan hemen sonra hukuki yollara başvurması gerekir.

Anlaşmalı boşanmadan vazgeçince hak kaybı yaşar mıyım?

Genel anlamda, anlaşmalı boşanmadan vazgeçmek tek başına bir hak kaybına yol açmaz; zira boşanmaktan vazgeçen taraf evli kalmaya devam ettiği için mevcut haklarında bir eksilme olmaz. Örneğin, eşler boşanma protokolü ile belirledikleri nafaka veya tazminat taleplerinden vazgeçmiş olsalar bile, boşanma gerçekleşmediği için aslında bu talepleri kaybetmiş sayılmazlar – ileride boşanma olursa yeniden talep edebilirler. Ancak bazı dolaylı hak kaybı riskleri mevcuttur:

  • İlk açılan davada ileri sürülen boşanma sebepleri bakımından bir hak kaybı olabilir. Yukarıda belirttiğimiz gibi, eğer affedilmeyecek derecede ciddi bir nedene dayanarak boşanma davası açmış ve sonra vazgeçmişseniz, o nedene dayalı haklarınız (örneğin zina nedeniyle tazminat isteme hakkı) düşebilir. Çünkü vazgeçme, karşı tarafı affettiğiniz şeklinde yorumlanabilir[15]. Bu durumda aynı olaya dayanarak tekrar dava açılamaz ve bu sebepten hak talep edilemez.
  • Anlaşmalı boşanma protokolünde anlaştığınız bazı avantajları kaybedebilirsiniz. Örneğin protokolde size bırakılacağı kararlaştırılan mal varlığı veya velayet hususu varsa, vazgeçip çekişmeliye döndüğünüzde bu konular yeniden tartışmaya açılır. Mahkeme, artık protokole değil mevcut delil ve durumlara göre karar verecektir. Dolayısıyla protokolle elde etmeyi umduğunuz bir hak, çekişmeli yargı sonunda aynı şekilde karara bağlanmayabilir. Bu bir nevi risk olmakla birlikte, hak kaybı değil de belirsizlik olarak nitelendirilebilir.
  • Süre yönünden bakıldığında ise, anlaşmalı boşanmadan vazgeçmek sizi zamansal bir hak olan çabuk boşanma imkanından mahrum bırakır. Anlaşmalı boşanma sayesinde belki 1-2 ayda boşanabilecekken, çekişmeliye dönünce dava yıllarca sürebilir. Bu da örneğin yeniden evlenme planı olan biri için vakit kaybı anlamına gelir.

Sonuç olarak, teknik anlamda kanuni bir hak kaybı yaşanmasa da (mevcut evlilikten doğan mal rejimi haklarınız, miras haklarınız vb. devam eder), boşanma sebebi affı gibi durumlar nedeniyle geleceğe dönük bazı hak arama imkanları sınırlanabilir. Ayrıca daha önce anlaşma ile elde edeceğiniz bazı menfaatleri mahkeme sürecine bıraktığınız için bunları garanti olmaktan çıkarırsınız. Bu nedenle, anlaşmalı boşanmadan vazgeçmeden önce ikinci defa düşünmek ve mümkünse bir hukuk danışmanına başvurmak önemlidir.

Anlaşmalı boşanma davasından nasıl vazgeçilir?

Anlaşmalı boşanma davasından vazgeçmek için izlenebilecek iki yol vardır: duruşmada sözlü olarak beyan etmek veya dilekçe ile başvurmak. Eğer duruşma günü geldi ve taraflardan biri vazgeçmek istiyorsa, mahkeme huzurunda “anlaşmalı boşanmadan vazgeçiyorum” şeklinde sözlü beyanda bulunması yeterlidir. Hakim, bu beyanı tutanağa geçirir ve diğer tarafa davaya çekişmeli olarak devam etmek isteyip istemediğini sorar. Sözlü beyan yöntemi, en pratik yoldur ve anında etkisini gösterir; hakim o duruşmada anlaşmalı boşanma kararı vermez.

Davanın duruşması henüz yapılmadan vazgeçilecekse veya duruşma dışında vazgeçme düşünülüyorsa, yazılı bir dilekçe ile de bu mümkündür. Bu dilekçede davacı taraf (anlaşmalı davayı açan eş), davadan vazgeçtiğini belirtir. Ancak dava dilekçesi henüz karşı tarafa tebliğ edilmemişse, davacı tek taraflı dilekçeyle davayı geri alabilir. Dava tebliğ edilmiş ve taraflar duruşmaya çağrılmışsa, davalının bu vazgeçmeyi kabul etmesi gerekir ki mahkeme davayı düşürebilsin[12]. Uygulamada genellikle her iki eş de vazgeçme konusunda anlaştıysa, bunu birlikte (veya avukatları aracılığıyla) mahkemeye bildirirler. Hatta birçok kez duruşmaya gelmeyerek de zımnen vazgeçmiş olurlar; hakim her iki taraf da gelmediğinde dosyayı işlemden kaldırır.

Özetle, anlaşmalı boşanmadan vazgeçmek için resmi olarak yapmanız gereken, duruşmada vazgeçme iradenizi açıklamak veya mahkemeye bir vazgeçme (feragat) dilekçesi sunmaktır. Dilekçe yönteminde, mümkünse davalı eşin de “kabul ediyorum” diye beyanı alınmalıdır ki süreç hızlı tamamlansın. Bu işlemleri yaptıktan sonra mahkeme, HMK m.123 uyarınca davayı açılmamış sayarak sonlandıracaktır[6]. Unutmayın, vazgeçme kararı ciddi sonuçlar doğurabileceğinden (örneğin feragat ederseniz aynı konuyu yeniden dava edemeyebilirsiniz), bu adımı atmadan önce hukuki danışmanlık almanızda fayda vardır.

Eşlerden biri anlaşmalı boşanma duruşmasına gelmezse ne olur?

Anlaşmalı boşanma davasında her iki eşin de duruşmada hazır bulunması ve hakimin huzurunda protokolü onaylaması zorunludur[26]. Eğer eşlerden biri duruşmaya gelmezse, mahkeme o celsede anlaşmalı boşanma kararı veremez. Gelmeyen taraf, fiilen anlaşmadan vazgeçmiş sayılabilir. Bu durumda hakim genellikle duruşmayı erteler; çünkü belki geçerli bir mazeret vardır diye ikinci bir şans tanınabilir. Ancak ertelenen duruşmada da ilgili eş gelmez veya gelmeyeceğini bildirirse, artık anlaşmalı boşanma ihtimali ortadan kalkar.

Hakim, davacıya davayı çekişmeliye çevirip çevirmeyeceğini sorabilir ya da her iki taraf da yoksa dosyayı işlemden kaldırabilir. Uygulamada sıkça görülen senaryo şudur: Eşlerden biri duruşmaya gelmeyerek anlaşmalı boşanmaktan vazgeçmiş olur, davacı taraf devam etmek isterse boşanma davası çekişmeli boşanma davası olarak sürer[27]. Eğer davacı da artık ısrarcı değilse, dava düşer. Neticede tek tarafın duruşmaya katılmaması, anlaşmanın bozulduğunu gösterir. Tek celsede boşanma imkânı ortadan kalkar ve süreç uzar[27]. Bu nedenle anlaşmalı boşanmak isteyen tarafların duruşmaya mutlaka katılması gerekir; aksi halde emek verdikleri protokol ve anlaşma boşa gidecektir.

Bu 20 soru ve cevap, anlaşmalı boşanmadan dönme konusu ile ilgili merak edilen temel noktaları açıklamaktadır. Hem hukuki çerçevede hem de pratikte sıkça karşılaşılan durumlara değindik. Unutmayın ki her boşanma süreci kendine özgüdür. Eğer siz de benzer bir durumla karşı karşıyaysanız veya anlaşmalı boşanmadan vazgeçmeyi düşünüyorsanız, bir uzmana danışmanız en doğrusu olacaktır. Daha fazla bilgi için Harbiye Hukuk Bürosu’nun aile hukuku ile ilgili diğer makalelerine göz atabilir veya bizimle iletişime geçebilirsiniz. Umarız bu rehber niteliğindeki içerik, Google’da aradığınız sorulara yanıt olabilmiştir ve sürecinize ışık tutar. Sonraki yazılarda görüşmek üzere.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment