Aile HukukuZiynet Eşyası Nedir? Ziynet Eşyasına Neler Dahildir?

Ziynet eşyası, altın, gümüş gibi kıymetli madenlerden yapılan ve insanlar tarafından takılan süs eşyasıdır. Başka bir tanıma göre, takılan altın, gümüş türünden süs eşyasına ziynet eşyası denmektedir. Bahse konu tanımlara göre, ziynet eşyasının iki unsuru vardır. Bunlar, ziynet eşyasının kıymetli maden türleri kullanılarak yapılmış olması ve insanlar tarafından takılı süs şeklinde kullanılmasıdır. Ziynet eşyası denince akla ilk olarak altın gelmektedir. Ancak, yukarıdaki tanımlardan da anlaşıldığı üzere, ziynet eşyası bununla sınırlı değildir. Gümüş, elmas, yakut, inci gibi takı olarak tasarlanan kıymetli madenler de bu kapsamdadır. Çeyrek, yarım veya tam altın gibi bazı takılar ise, aslında insan tarafından takılıp süs olarak kullanılmadığı için ziynet eşyası kapsamında değildir. Ancak, Yargıtay tarafından ziynet eşyası kavramı geniş olarak anlaşılmakta ve bu tür eşyaya ilişkin talepler de ziynet alacağı davasına konu olmaktadır. Genellikle kadınların taktıkları altın, gümüş türünden süs eşyalarına ziynet denilmektedir. Kural mal rejiminde (yasal mal rejimi-edinilmiş mallara katılma rejimi) evlilik birliğinin devamı süresince eşlerden her birinin gerek kişisel malları gerek edinilmiş malları üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarrufta bulunma hakları kendilerine aittir. Bu sebeple eşlerin ziynet eşyaları üzerinde de yönetim, yararlanma ve tasarrufta bulunma hakları kendilerine aittir. Gerek evlilik birliğinin devamı gerekse sonlanması durumunda eşin ziynet alacağına ilişkin dava açması mümkündür.

1. Düğün Takıları Kime Aittir?

Yargıtay’ın son içtihadına göre (HGK-K.2020/240), düğün takılarının kime ait olacağına ilişkin kurallar şu şekildedir:

  • Kadına Takılan Takılar: Kadına takılan her türlü ziynet eşyası (çeyrek/yarım/tam altın, bilezik, kolye, bileklik, takı seti vs.) ve para gibi ekonomik değerler kadına aittir.
  • Erkeğe Takılan Takılar: Erkeğe takılan ziynet eşyasından kadına özgü olanlar (örn, bilezik, kolye, küpe vs.) erkeğe takılsa bile kadına ait olacaktır. Erkeğe takılan çeyrek, yarım, tam altın gibi takılar ve paralar ise “kadına özgü” olmadıklarından erkeğe ait olacaklardır. Kural olarak erkeğe takılan her türlü takıdan kadına özgü nitelikte olmayanlar, erkeğe ait olacaktır. Erkeğe takılan ziynet eşyaları kadına özgü nitelikte olsa bile (Örneğin, bilezik, kolye, küpe vb.) erkek eş, kadına özgü ziynet eşyalarının kadına ait olduğu konusunda “yerel adet olmadığını” ispatlarsa kadına özgü olan ziynet eşyaları da erkeğe verilir. Yani “kadına özgü” ziynet eşyaları, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından “hangi eşe takılmış olursa olsun” “kadın eşe” bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğindedir (Y8HD-K.2020/5388). Takılan ziynet eşyası erkek ve kadın tarafından kullanılabilen bir şey ise bu şey münhasıran kadına ait olmadığından erkeğe ait olacaktır.

İlk olarak, sadece erkeğin kişisel kullanımına yarayan ziynet eşyasının takılmış olması mümkündür. Meselâ, düğünde erkek künyesi takılmış olabilir. Böyle bir durumda bile, takıların tamamının kadına ait olduğuna yönelik toptancı bir yaklaşım hukukî dayanaktan yoksundur. Zira, TMK. m. 220, b. 1 gereğince, her şeyden önce bu tarz erkeğe özgü takıların onun kişisel malı sayılarak mülkiyetinde bulunduğunu kabul etmek gerekir. Nitekim, Yargıtay’ın bu görüşte olduğu bir kararı da mevcuttur.

  • 22.01.2007, E. 2006/21021 K. 2007/101 “Davalı kocaya ait olması gereken 1 adet erkek künyesi dışındaki dava konusu altınlar ve para yönünden davanın kabulü gerekirken dosya kapsamına uymayan yanlış gerekçeyle davanın reddi usul ve yasaya aykırıdır…” (KBİBB.,4721/m.220).

Paylaşım Anlaşması: Eşler arasında ziynet eşyası ile diğer ekonomik değerlerin (para vb.) nasıl paylaşılacağına dair bir sözleşme yapılmışsa, bu sözleşme geçerli kabul edilecektir.

2. Düğün Takıları (Ziynet Eşyası) Davası Nasıl Açılır?

Düğün takıları ile ilgili talepler, boşanma davası ile birlikte ileri sürülebileceği gibi boşanma davasının kesinleşmesinde sonra ayrı bir dava açma şeklinde de ileri sürülebilir. Düğün takıları ile ilgili açılan davanın terditli (kademeli) dava şeklinde açılmasında yarar vardır. Yani, mümkünse ziynet eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmaması halinde takıların bedelinin ödenmesine karar verilmesi talep edilmelidir.

Düğün takılarının aynen iadesi veya iadesi mümkün değilse bedelinin ödenmesi talebi, boşanmanın eki niteliğinde olmayan bağımsız bir taleptir. Bu nedenle, boşanma davasında ziynet eşyaları talep edildiğinde, bu taleple ilgili ayrıca nispi harç ödenmelidir.

Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 2015/4638 K. Sayılı Kararı;

Davacı; dava dilekçesinde boşanmanın yanı sıra ziynet eşyası alacağı talebinde de bulunmuştur. Dava açılırken alınan başvuru harcı, dava dilekçesindeki isteklerin tümünü kapsar. Davacının ziynet alacağı talebi boşanmanın eki niteliğinde olmayıp ayrıca nispi harca tabidir. Bu talep sebebiyle davanın açılması esnasında nispi harç alınmadığı gibi bu eksiklik yargılama sırasında da giderilmemiştir. Nispi harç tamamlattırılmadan müteakip işlemler yapılamaz. O halde, talep edilen ziynetlerin bedeli üzerinden nispi harcın peşin kısmının yatırılması için davacıya usulüne uygun olarak süre verilmeli, (Harçlar Kanunu madde 30-32) harç noksanlığı giderildiği takdirde, bu talebin esası incelenmeli ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.

3. Düğün Takıları (Ziynet Eşyası) Boşanma Halinde Mal Paylaşımına Dahil Edilir mi?

Düğün takıları kişisel mal olarak kabul edildiği için boşanmada mal paylaşımı hesaplamasına da dahil edilemez. Düğün takılarının evlilik içinde ortak ihtiyaçlara veya düğün masraflarına harcanması, takılarla erkeğin borcunun ödenmesi vb. gibi nedenlerle elden çıkması halinde dahi kadının boşanma halinde düğün takılarını erkek eşten talep hakkı vardır. Kadın, özgür iradesiyle düğün takılarını “iade edilememek” şartıyla erkeğe vermişse, artık takıları geri isteyemez. Ancak erkek, takıların iade edilmemek üzere kadın tarafından kendisine verildiğini ispatlamak zorundadır.

Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 2014/26223 K. Sayılı Kararı;

Düğünde takılan takı paraları ve ziynet eşyaları, taraflar arasında aksine bir anlaşma yoksa kadına ait sayılır. İade edilmeme koşuluyla verildiği kanıtlanmadıkça; bunların koca tarafından borçları için bozdurulup harcanması; onu iade borcundan kurtarmaz. Davacı-davalı koca, kadının takı ve ziynet alacağı taleplerine verdiği cevapta “onların hepsinin nişan, düğün ve ev eşyası borçları için kullanıldığını’’ beyan ve kabul etmiş; takı parasının, kadın tarafından iade edilmemek üzere kendisine verildiğini de ispatlayamamıştır. Bu nedenlerle, kadının takı parası talebine ilişkin davasının kabulü gerekir

 4. Islah Yoluyla Ziynet Eşyaları Talep edilebilir mi?

Boşanma davası dilekçesi ile talep edilmeyen ziynet eşyaları, ıslah dilekçesi verilmek suretiyle talep edilemez. Bu durumda, ıslah yerine ziynet eşyaları için ek dava açılarak açılan davanın boşanma davası ile birleştirilmesi istenmelidir.

Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 2013/21102 K. Sayılı Kararı;

Davacı kadın dava dilekçesinde 20.000,00 TL ziynet bedeli istemiş, düğünde takılan para yönünden talepte bulunmamıştır. Yargılama devam ederken 20.9.2012 tarihinde ziynet talebini ıslah ederken davaya konu yapmadığı düğünde takılan 10.000,00 TL parayı da istemiş, ıslahla yeni bir talepte bulunmuştur. Islahla talep değiştirilebilir, fakat yeni bir talep eklenemez. Kaldı ki; bu konuda yargılama harcı da alınmamıştır. Davacının düğünde takılan paraya dair talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekirken, yazılı şekilde kabulü doğru görülmemiştir

 5. Düğün Takıları (Ziynet Eşyaları) Dava Açma/Zamanaşımı Süresi Nedir?

Düğün takıları (ziynet eşyası), davalının zilyetliğinde bulunuyorsa, yani dava sırasında düğün takıları mevcutsa aynen iadesi için açılan davaya “istihkak davası” denilmektedir. Ziynet eşyasının aynen iadesine ilişkin istihkak davası açmak herhangi bir zamanaşımı süresine tabi değildir, dava her zaman açılabilir. Düğün takıları, davanın açıldığı sırada mevcut değilse ve davacı tarafından ziynet eşyasının aynen iadesi mümkün olmadığı için bedeli talep edilmişse, dava açma süresi 10 yıldır (6098 sayılı BK m.146). Çünkü, ziynet eşyasının aynen iadesi talebi zamanaşımı süresine tabi olmayan bir istihkak davası iken, bedelinin ödenmesi talebi 10 yıllık zamanaşımına tabi tazminat davası niteliğindedir.

Ziynet eşyalarının bedelini talep halinde 10 yıllık zamanaşımı süresi, boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren başlar.

Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 2011/5634 K. Sayılı Kararı;

Eşya davası bu anlamda bir istihkak davası olmakla istem dava konusu eşyaların; aynen iadesi, olmadığı takdirde dava tarihindeki bedelinin verilmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Dava konusu eşyaların mevcut olduğu tespit edilmiş ise uyuşmazlık mülkiyet hakkına dayandığından olayda zamanaşımı söz konusu olamaz. Dava konusu eşyaların var olduğu tespit edilemez ise istem tazminata ilişkin olduğundan Borçlar Kanununun belirlenen on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması ve karı koca arasındaki davalarda Borçlar Kanunu’nun dikkate alınması gerekir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2020/240K. Sayılı Kararı;

Kadına özgü ziynet eşyası niteliğindeki bilezik eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir âdet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu ilkeden hareketle, davalı erkeğin düğünde toplam 12 adet bilezik takıldığını beyan etmiş olması karşısında, bu beyanın 6100 sayılı HMK’nın 188. maddesi gereğince mahkeme önünde ikrar kabul edilmesi gerekir. Bu durumda, düğünde davacı kadına 12 adet bilezik takıldığı hususu çekişmeli olmaktan çıkacaktır. O hâlde mahkemece bu bilezikler yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/17417 K. Sayılı Kararı;

Dava; düğünde takılan ziynet eşyalarının aynen iadesi; bunun mümkün olmaması halinde değerinin nakden tahsili istemine ilişkindir. Kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır.

Ne var ki mahkemece; tarafların düğünlerinde damada takılan 1 adet bilezik , 4 adet yarım altın, 47 adet çeyrek altın damada ait olduğu kabul edilerek sadece kadına takılan altınlar yönünden kabul kararı verilmiştir. O halde mahkemece yapılacak iş; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, düğün sırasında geline ve damada takıldığı tespit edilen tüm takılar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi olmalıdır.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/10755 K. Sayılı Kararı;

Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay İçtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. Somut olayda; davacı, evlilik sonrası 8 adet bileziğin davalı A.’nın babası olan diğer davalı K. tarafından aynen iade edilmek şartıyla alındığını iddia etmiş; ancak bu hususu ispatlayamamıştır. Zira bu hususa ilişkin dinlenen davacı tanıkların beyanları duyuma dayalı olup, sözkonusu tanıkların 8 adet bileziğin davalı K. tarafından iade edilmek üzere alındığına dair görgüye dayalı bilgileri bulunmamaktadır. Davalılar ile davalı tanık beyanları ise; davacı beyanlarında geçen 8 adet bileziğin davacının bilgisi dahilinde düğünde emaneten takılmak üzere kuyumcudan davalı K. tarafından alındığının düğün sonrası yine K. tarafından kuyumcuya götürülerek iade edildiğine ilişkindir. Bu durumda mahkemece; davalı K’ya açılan 8 adet bilezik yönünden davanın reddi gerekirken , yanılgılı değerlendirme ile, davalı K yönünden davanın kabulü isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2021/360 K. Sayılı Kararı;

Uyuşmazlık konusu ziynet eşyaları; rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğu için ziynet eşyalarında olağan olan, bu eşyaların kadın eşin himayesinde bulunmasıdır. Kaldı ki; hayat deneyimlerine göre de olağan olan bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanarak muhafaza edilmesidir. Bunların erkeğin zilyetlik ve korunmasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Bunun aksini iddia eden kadın eş iddiasını ispatla mükelleftir. Ziynet eşyası davalarında, ispat hukuku yönünden öncelikli kural; davacı kadın eş tarafından dava konusu edilen ziynet eşyalarının, cins, sayı, nitelik ve miktar olarak varlığının kanıtlanmış olması gerekliliğine ilişkindir. Ziynetlerin varlığını bu şekilde ispatlayan kadın eşin ikinci olarak ise; bu ziynetlerin evlilik birliği içinde kendisinden alındığını ve tekrar iade edilmediğini veya bu şekilde elinden alındığına dair bir iddiası yoksa evden ayrılırken bu eşyaları yanında götürmesinin mümkün olmadığını ispat etmesi gerekir. Diğer bir ifadeyle ziynet alacağı hakkı olduğunu iddia eden kadın eş, varlığını kanıtladığı dava konusu ziynetlerin kendinde olmadığını şüpheye yer vermeyecek şekilde kanıtlanmakla yükümlüdür. İşte bu anda; kadın eş, fiili karineyle kişisel malı niteliğinde kabul edilen ziynet eşyalarının kendi himayesinden çıkarak, erkek eşin himayesine girdiğini şüpheye yer vermeyecek şekilde ispatlamış ise artık erkek eş; kadın eşe ait olan ziynet eşyalarının iadesiyle yükümlü olmadığı hususunu ispat yükü altındadır. Borçlar hukuku genel hükümleri uyarınca; asıl olan borçlunun aldığı şeyi geri vermekle yükümlü olduğu kuralıdır. İade edilmemek üzere alındığı hususunda ispat yükü ise yukarıda da açıkça üzerinde vurgulandığı gibi, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğuna göre, erkek eş himayesine girdiğini kabul ettiği bu ziynetleri iade etmemek üzere aldığını ispatlamalıdır

6. Ziynet Eşyası Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme

Ziynet eşyası davasında görevli mahkemesi Aile Mahkemesi olup yetkili mahkeme ise Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda genel yetki kuralı olan davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Ancak ziynet eşyası davası boşanma davası ile birlikte açılırsa o halde boşanma davasında yetkili olarak belirlenen mahkemeler de işbu davanın açılmasında yetkili sayılır. Ziynet eşyası usulüne uygun şekilde açılmış bağımsız dava ile istenebilir. Ziynet alacağına ilişkin dava boşanmanın eki niteliğinde değildir.

Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 2015/4638 K. Sayılı Kararı;

Davacı; dava dilekçesinde boşanmanın yanı sıra ziynet eşyası alacağı talebinde de bulunmuştur. Dava açılırken alınan başvuru harcı, dava dilekçesindeki isteklerin tümünü kapsar. Davacının ziynet alacağı talebi boşanmanın eki niteliğinde olmayıp ayrıca nispi harca tabidir. Bu talep sebebiyle davanın açılması esnasında nispi harç alınmadığı gibi bu eksiklik yargılama sırasında da giderilmemiştir. Nispi harç tamamlattırılmadan müteakip işlemler yapılamaz. O halde, talep edilen ziynetlerin bedeli üzerinden nispi harcın peşin kısmının yatırılması için davacıya usulüne uygun olarak süre verilmeli, (Harçlar Kanunu madde 30-32) harç noksanlığı giderildiği takdirde, bu talebin esası incelenmeli ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.

 7. Ziynet Eşyası Davasında İspat ve Delil

TMK m.6. hükmü uyarınca; ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.

Olağan olan dava konusu edilen ziynet eşyasının kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Ziynet eşyasının kendinde bulunmadığını ve diğer eşte kaldığını iddia eden kadın bu hususu ispatlamakla yükümlüdür. Yargıtay’ın vermiş olduğu kararlarda da belirtildiği üzere ziynet eşyası, taşınabilecek bir eşya olarak kabul edildiğinden müşterek evi tasarlayarak terk eden eşin, bu ziynet eşyalarını yanında götürdüğü karine olarak kabul edilir. Fakat dava konusu olayın oluş şekline göre de ispat yükü değişmekte ve diğer eşe geçebilmektedir.

Davacının davasını ispat edebilmesi için bazı araçlara ihtiyacı olacaktır. Ziynet eşyası davasında delil olarak tanık beyanları, yemin, bilirkişi raporu, CD, video görüntüleri, fotoğraf ve benzeri şeyler gösterilebilir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/1799 E.  2019/5672 K. Sayılı Kararı;

“Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi, evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, kadının ispatlaması gerekir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.’’ şeklinde karar vermiştir.

Yukarıdaki Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere ziynet eşyalarının kolaylıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olmasıdır ve genellikle kadının kendi üzerinde veya müşterek konutta saklandığıdır. Hatta herhangi bir ayrılık, evden uzaklaşma gibi durumlarda kadının bu eşyaları yanından götüreceğidir. Dolayısıyla düğün takılarının koca tarafında kaldığının ispatı iade talep eden kadına yükletilmiştir.

8. Ziynet Eşyasının Boşanma Halinde Mal Paylaşımına Dahil Edilip Edilmeyeceği

Düğün takıları kişisel mal olarak kabul edildiği için boşanmada mal paylaşımı hesaplamasına da dahil edilemez. Düğün takılarının evlilik içinde ortak ihtiyaçlara veya düğün masraflarına harcanması, takılarla borcun ödenmesi gibi nedenlerle elden çıkması halinde dahi kadının boşanma halinde düğün takılarını erkek eşten talep hakkı vardır. Kadın, özgür iradesiyle düğün takılarını “iade edilememek” şartıyla erkeğe vermişse, artık takıları geri isteyemez. Ancak erkek, takıların iade edilmemek üzere kadın tarafından kendisine verildiğini ispatlamak zorundadır.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2014/26223 K. Sayılı Kararı;

Düğünde takılan takı paraları ve ziynet eşyaları, taraflar arasında aksine bir anlaşma yoksa kadına ait sayılır. İade edilmeme koşuluyla verildiği kanıtlanmadıkça; bunların koca tarafından borçları için bozdurulup harcanması; onu iade borcundan kurtarmaz. Davacı-davalı koca, kadının takı ve ziynet alacağı taleplerine verdiği cevapta “onların hepsinin nişan, düğün ve ev eşyası borçları için kullanıldığını’’ beyan ve kabul etmiş; takı parasının, kadın tarafından iade edilmemek üzere kendisine verildiğini de ispatlayamamıştır. Bu nedenlerle, kadının takı parası talebine ilişkin davasının kabulü gerekir.

9. Ziynet Eşyasının Bilirkişi İncelemesi ve Fotoğraf Delili ile İspatlanması

Davacı vekili, bilirkişi raporuna karşı itirazlarını içeren dilekçesinde nişan fotoğrafında görülen dizili İngiliz bileziğin bilirkişi raporunda belirtilmediğini, yine fotoğrafta ikiden fazla burma bilezik görünmesine rağmen bilirkişinin eksik gözlem yaparak eksik bilezik sayısı tespit ettiğini belirtmiştir. Dosyada bulunan fotoğraf incelendiğinde bilirkişi raporunda tespit edilen ziynetlerin, fotoğrafta görülen ziynetlerle uyumlu olmadığı görülmüştür. Mahkemece, davacı vekilinin rapora itirazları dikkate alınmadan dosya kapsamı ile uygun düşmeyen rapor doğrultusunda karar verilmesi doğru değildir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/119 K. Sayılı Kararı;

Hal böyle olunca, mahkemece davacı vekilinin rapora itirazları da dikkate alınarak kuyumcu bir bilirkişiden dosya kapsamına uygun bir rapor alınıp sonucu dairesinde hüküm tesisi gerekirken haklı itiraza uğrayan bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/1729 E. ve 2019/3614 K. Sayılı Kararı;

“… Mahkemece herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin 7.500,00 TL ziynet eşyası bedelinin erkekten tahsili ile kadına ödenmesine karar verilmiş ise de bu bedele nasıl ulaşıldığı anlaşılamamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında mahkemece hakimin davayı aydınlatma görevi kapsamında…. talep ettiği ziynetlerin nelerden ibaret olduğu ve değerleri ayrı ayrı açıklattırılıp dava konusu ziynet ve para alacağının bilirkişi marifetiyle dava tarihindeki değerleri belirlenerek ve dosyadaki tüm deliller hep birlikte değerlendirilip gerçekleşecek sonucu uyarınca ziynet ve para alacağına ilişkin bir karar verilmesi gerekirken…”

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi  2017/14028E. , 2018/3703 K. Sayılı Kararı;

Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır. Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz. Dosyada tanığın gerçek olmayan olayları gerçekmiş gibi ifade ettiğini kabule yeterli delil ve olgu yoktur. O halde, tanığın sözlerine değer vermek gerekir. Buna göre davacı kadının, ziynet eşyalarının harcandığı ve iade edilmediği yönündeki iddiasını ispat ettiği anlaşılmaktadır. Davalı, davacı kadının bunları iade edilmemek üzere rıza ile verdiğini kanıtlayamamıştır. O halde, mahkemece; yukarıdaki ilkeler gözetilerek, davacı tarafça varlığı ve bozdurularak harcandığı ispatlanan ziynet eşyaları yönünden davanın kabulüne karar verilmesi; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir

Kaynakça:

– Eşya Hukuku, 10. Baskı, İzmir 2012. Esener, Turhan / Güven, Kudret

-Eşya Hukuku, 5. Baskı, Ankara 2012. Feyzioğlu, Feyzi Necmeddin

– Borçlar Hukuku, Hususî Kısım, Akdin Muhtelif Nevileri, C. 1, 2. Baskı, İstanbul 1970. Gençcan, Ömer Uğur : Ziynet ve Eşya Alacağı Davaları, Ankara 2019 (Kısaltılmışı: Gençcan, Ziy-net). ———- : Boşanma, Tazminat ve Nafaka Hukuku, Ankara 2013 (Kısaltılmışı: Genç-can, Boşanma). Gülcan, Gül — Edinilmiş mallara katılma rejimi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kı-rıkkale 2018. Gümüş, Mustafa Alper : Borçlar Hukuku Özel Hükümler, C. 1, İstanbul 2012. Gürsoy, Kemal T. / Eren, Fikret / Cansel, Erol : Türk Eşya Hukuku, Ankara 1978.