Kurumlar vergisi, Türkiye’de şirketlerin elde ettiği kârlar (kurum kazancı) üzerinden alınan bir gelir vergisi türüdür. Tüzel kişiliğe sahip şirketler (örneğin anonim veya limited şirketler) kazançları üzerinden bu vergiyi ödemekle yükümlüdür. Diğer bir deyişle, gerçek kişiler ve şahıs şirketleri (şahıs işletmeleri) kurumlar vergisi ödemez; onların gelirleri gelir vergisine tabi olur. Bu yazıda kurumlar vergisi kavramını, kapsamını, 2025 yılı itibarıyla geçerli vergi oranı ve ayrıcalıklı oranları, mükelleflerini, istisna kazançları, indirimleri, beyanname verme süresi ile ödeme zamanını, geçici vergi uygulamasını ve uygulamada dikkat edilmesi gereken önemli noktaları sade bir dille açıklayacağız.
İÇİNDEKİLER
- KURUMLAR VERGİSİ NEDİR?
- KAPSAMI
- KURUMLAR VERGİSİ MÜKELLEFLERİ
- 2025 KURUMLAR VERGİSİ ORANLARI
- İSTİSNA KAZANÇLAR
- İNDİRİMLER
- BEYANNAME VERME VE ÖDEME SÜRESİ
- GEÇİCİ VERGİ UYGULAMASI
- UYGULAMADA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
- SIKÇA SORULAN SORULAR
- Kurumlar vergisi nedir?
- Kurumlar vergisini kimler öder?
- 2025 yılı kurumlar vergisi oranı yüzde kaçtır?
- Kurumlar vergisi beyannamesi ne zaman verilir?
- Kurumlar vergisi ne zaman ödenir?
- Geçici vergi nedir ve oranı kaçtır?
- Zarar eden şirket yine de kurumlar vergisi beyannamesi vermek zorunda mı?
- Kurumlar vergisinde geçmiş yıl zararları kaç yıl taşınabilir?
- Hangi kazançlar kurumlar vergisinden istisnadır?
- Kurumlar vergisi ödenirken kâr dağıtımında tekrar vergi alınır mı?
- Asgari kurumlar vergisi nedir?
- Kurumlar vergisi ile gelir vergisi arasındaki fark nedir?
- Kurumlar vergisi beyannamesini elektronik ortamda mı vermek gerekiyor?
- META BAŞLIK VE AÇIKLAMA
KURUMLAR VERGİSİ NEDİR?
Kurumlar vergisi, kurumların (şirketlerin veya benzeri tüzel kişiliklerin) elde ettiği yıllık safi kâr üzerinden hesaplanan bir vergidir. Kurum kazancı, bir şirketin ticari faaliyetleri sonucu elde ettiği vergilendirilebilir net gelir anlamına gelir. Şirket, dönem içindeki hasılatından faaliyet giderlerini ve kanunen kabul edilen diğer indirimleri çıkardıktan sonra kurum kazancı (vergilendirilecek kar) ortaya çıkar. Bu tutar üzerinden belirlenen vergi oranı uygulanarak kurumlar vergisi hesaplanır. Örneğin, 100 TL kazanç elde eden ve genel oran %25’e tabi bir şirket, 25 TL kurumlar vergisi öder.
Kurumlar vergisi, gelir vergisinin kurumsal muadilidir; yani şirketlerin ödediği gelir vergisi türüdür. Bu vergi, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre uygulanır ve Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından tahsil edilir. Kurumlar vergisi, beyan usulüne dayanır; şirketler yıl sonunda kendi kazançlarını beyan eder ve hesapladıkları vergiyi öderler.
KAPSAMI
Kurumlar vergisinin kapsamı, Türkiye’de tam veya dar mükellef olarak faaliyet gösteren kurumların kazançlarını içerir. Tam mükellef kurumlar (kanuni veya iş merkezi Türkiye’de olan şirketler) hem Türkiye içinde hem de yurt dışında elde ettikleri tüm kazançları üzerinden vergilendirilir. Dar mükellef kurumlar (iş merkezi yurt dışında olup Türkiye’de sadece şube, ofis veya benzeri ile kazanç elde edenler) ise yalnızca Türkiye kaynaklı kazançları üzerinden vergi öder.
Kurumlar vergisine tabi kazançlar, Gelir Vergisi Kanunu’nda sayılan gelir unsurlarından oluşur. Yani bir şirketin ticari kazanç kapsamında elde ettiği kârlar, esas olarak kurumlar vergisinin konusudur. Şirketlerin ticari faaliyetten sağladıkları karın yanı sıra varsa zirai kazançları, finansal yatırımlardan elde ettikleri faiz veya temettü gibi menkul sermaye iratları, kira gelirleri gibi gayrimenkul sermaye iratları ve diğer olağandışı kazançları da kurum kazancına dahil edilir. Kısaca, bir şirketin kurum kazancı; ticari faaliyet karı ve diğer tüm gelirlerinin, vergi mevzuatına göre indirilebilecek gider ve istisnalar düşüldükten sonraki kısmıdır. Bu tutar kurumlar vergisine tabidir.
Şahıs işletmeleri ve bireysel girişimler kurumlar vergisi kapsamında değildir. Örneğin, bir esnaf veya serbest meslek erbabı (doktor, avukat vb.) kendi adına işletme açtığında elde ettiği gelir için kurumlar vergisi değil, gelir vergisi öder. Ancak aynı faaliyet bir şirket çatısı altında yapılıyorsa, elde edilen kazanç kurumlar vergisine konu olur.
KURUMLAR VERGİSİ MÜKELLEFLERİ
Kurumlar vergisini ödemekle yükümlü olan mükellefler, Kanun’da belirlenmiştir. Kurumlar vergisi mükellefleri genel olarak aşağıdaki gruplara ayrılır:
- Sermaye Şirketleri: Türk Ticaret Kanunu’na göre kurulmuş anonim şirketler, limited şirketler ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler başta olmak üzere tüm sermaye şirketleri kurumlar vergisi mükellefidir. Bu şirketlerin elde ettiği kurum kazancı tamamen kurumlar vergisine tabidir.
- Kooperatifler: Kooperatif statüsünde kurulan işletmeler de kurumlar vergisi mükellefi sayılır. Kooperatifler, ana sözleşmelerinde belirtilen amaç ve faaliyetlerden elde ettikleri kazançlar üzerinden vergi öderler (kanunda belirtilen muafiyet şartlarını taşımıyorlarsa).
- İktisadi Kamu Kuruluşları: Kamuya ait olup ticari, sınai veya zirai alanda faaliyet gösteren iktisadi devlet teşekkülleri ve benzeri kuruluşlar kurumlar vergisi mükellefidir. Yani devlet, belediye gibi kamu tüzel kişilerinin işletme niteliğindeki kuruluşları kazanç elde ediyorsa vergiye tabidir.
- Dernek veya Vakıflara Ait İktisadi İşletmeler: Kar amacı güden ve dernek veya vakıf bünyesinde kurulan iktisadi işletmeler (örneğin bir vakfa ait iktisadi işletme) kazanç elde ettiğinde kurumlar vergisi mükellefi olur. Bu tür işletmeler, ait oldukları dernek/vakıftan ayrı değerlendirilip ticari kazançları üzerinden vergilendirilir.
- İş Ortaklıkları: İki veya daha fazla şirketin belirli bir proje veya ihaleyi gerçekleştirmek için oluşturduğu geçici ortaklıklar (joint venture olarak da bilinir) da kurumlar vergisi mükellefi kabul edilir. İş ortaklıkları, kendi adına kazanç beyan ederek vergi öder.
Yukarıdaki mükellef grupları dışında kalan bazı kurumlar kanunen kurumlar vergisinden muaftır (örneğin belirli kamu kurumları, sosyal amaçlı kuruluşlar veya kar amacı gütmeyen eğitim kurumları kanunda sayılan şartları taşıyorsa vergi mükellefi olmaz). Ancak genel kural olarak, ticari faaliyette bulunan tüm tüzel kişiler kurumlar vergisi mükellefidir.
2025 KURUMLAR VERGİSİ ORANLARI
2025 yılı itibarıyla kurumlar vergisi oranı genel olarak %25’tir. Yani, aksine bir düzenleme yoksa kurum kazancı üzerinden alınan vergi oranı %25 olarak uygulanır. Ancak bazı sektörler ve kazanç türleri için farklılaştırılmış oranlar mevcuttur. 2023 yılında yapılan yasal düzenlemelerle yürürlüğe giren ve 2025 yılında da geçerli olan oranlar şu şekildedir:
- Genel Oran (%25): Aşağıda sayılan özel durumlar dışındaki tüm kurumlar vergisi mükellefleri için uygulanır. Çoğu şirket için geçerli standart kurumlar vergisi oranı %25’tir.
- Finans Sektörü (%30): Bankalar, 6361 sayılı Kanun kapsamındaki finansal kiralama, faktoring, finansman şirketleri, elektronik ödeme ve para kuruluşları, yetkili döviz büroları, varlık yönetim şirketleri, sermaye piyasası kurumları, sigorta ve reasürans şirketleri ile emeklilik şirketleri gibi finans sektöründe faaliyet gösteren kurumlar için kurumlar vergisi oranı %30 olarak uygulanır. Bu düzenleme finans sektörünün kazançlarına daha yüksek oranda vergi yükümlülüğü getirmektedir.
- Halka Açık Şirketler (%23): Paylarının en az %20’sini halka arz ederek Borsa İstanbul’da ilk defa işlem gören kurumlar için, halka arz edildiği hesap döneminden itibaren üç yıl süreyle kurumlar vergisi oranı %23 olarak uygulanır. Bu, standart orandan 2 puanlık bir indirim demektir ve şirketlerin halka açılmasını teşvik amacı taşır.
- İhracat Gelirleri (%20): İhracat yapan kurumlar ile imalatçı veya tedarikçi olup ihracatını dış ticaret sermaye şirketleri veya sektörel dış ticaret şirketleri aracılığıyla gerçekleştiren kurumların münhasıran ihracattan elde ettikleri kazançlar için kurumlar vergisi oranı %20 olarak uygulanır. Yani ihracat faaliyetlerinden sağlanan kazançlarda 5 puanlık bir vergi avantajı vardır. Bu indirimli oran, ihracatı teşvik etmek amacıyla getirilmiştir.
- Üretim Faaliyetleri (%24): Sanayi sicil belgesine sahip olup fiilen üretim yapan (imalat sektöründe faaliyet gösteren) kurumlar için kurumlar vergisi oranı %24 olarak uygulanır. Üretim sektöründeki şirketler, standart orandan 1 puan daha düşük vergi oranından faydalanır.
- Halka Açık ve İhracatçı (%18): Hem en az %20 oranında halka açık olan ve ihracat faaliyeti yapan kurumlar, yukarıdaki teşvikleri birleştirerek ihracattan elde ettikleri kazançlarda %18 oranında kurumlar vergisi öderler. Bu, mümkün olan en düşük orandır ve iki ayrı teşvikin birleşimi sayesinde standart orandan 7 puan indirim anlamına gelir.
- Halka Açık ve Üretim Yapan (%22): En az %20 halka arz edilmiş olup aynı zamanda sanayi sicil belgesine sahip fiilen üretim yapan kurumlar ise kazançlarına %22 kurumlar vergisi oranı uygularlar. Halka açıklık ve üretim teşviklerinin birleşimiyle standart orandan 3 puanlık indirim kazanırlar.
Yukarıdaki indirimli oranlar, ilgili şartları taşıyan kurumlar için geçerlidir ve genellikle belirli süre veya koşullarla sınırlanmıştır. Örneğin halka arz indirimi ilk üç yıl için uygulanırken, ihracat indiriminden sadece ihracat kazançları yararlanır. Şirketlerin birden fazla indirimli oran kapsamına giren faaliyetleri varsa, her bir faaliyet kazancı için ilgili oran ayrı ayrı uygulanabilir. Bu farklı oranlar sayesinde devlet, belirli sektörleri ve ekonomik faaliyetleri (finans, üretim, ihracat, halka açılma gibi) vergi politikalarıyla yönlendirmeyi amaçlamaktadır.

KURUMLAR VERGİSİ NEDİR ORANLAR VE HESAPLAMA
İSTİSNA KAZANÇLAR
Kurumlar vergisi mevzuatında, bazı kazanç türleri tamamen veya kısmen vergiden istisna edilmiştir. İstisna kazançlar, belirli şartlar dahilinde kurumlar vergisinden muaf tutulur, yani bu kazançlar üzerinden vergi hesaplanmaz. Önemli istisna kazançlardan bazıları şunlardır:
- İştirak Kazançları İstisnası: Tam mükellef kurumların, diğer tam mükellef şirketlerden elde ettikleri kar payları (temettüler) kurumlar vergisinden istisnadır. Örneğin bir anonim şirketin başka bir yerli anonim şirkete ortak olması sonucu elde ettiği kâr payı üzerinden ayrıca kurumlar vergisi ödenmez. (Not: Yabancı iştiraklerden elde edilen kar payları için de belirli şartlarla istisna uygulanabilir; bunun için ilgili yabancı iştirakin en az %10 oranında payına sahip olmak, en az bir yıl elde tutmak ve kar payı dağıtan şirketin bulunduğu ülkede en az %15 vergi yükü olması gibi koşullar aranır.)
- Taşınmaz ve İştirak Hissesi Satış Kazancı İstisnası: Kurumların aktifine kayıtlı bulunan gayrimenkuller (bina, arsa gibi taşınmazlar) veya iştirak hisseleri (başka şirketlerin payları), en az iki tam yıl (730 gün) süreyle elde tutulduktan sonra satılırsa, bu satıştan doğan kazancın %50’lik kısmı kurumlar vergisinden istisna edilir. Başka bir deyişle, şirketler uzun vadeli yatırımlarını elden çıkarırken elde ettikleri karın yarısını vergiden muaf tutabilirler. (Bu istisnadan yararlanmak için satıştan elde edilen kazancın 5 yıl içerisinde pasifte özel bir fon hesabında tutulması ve belirli şartlara uyulması gerektiğini de unutmamak gerekir.)
- Yurt Dışı Şube ve İştirak Kazançları: Tam mükellef Türk şirketlerinin yurt dışında elde ettikleri ve belli şartları taşıyan bazı kazançlar istisna olabilir. Örneğin, yurtdışında faaliyette bulunan bir işyeri veya şube aracılığıyla elde edilen ve bulunduğu ülkede en az %15 vergi yüküne katlanmış kazançlar, Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirildiğinde kurumlar vergisinden istisna tutulabilir. Benzer şekilde, yurtdışı iştirak kazançları da yukarıda bahsedilen koşullar sağlandığında (asgarî iştirak oranı, elde tutma süresi ve asgari vergi yükü şartları) Türkiye’de vergiden muaf olabilmektedir.
- Teknoloji Geliştirme Bölgesi Kazançları: Teknokent olarak da bilinen teknoloji geliştirme bölgelerinde faaliyet gösteren şirketlerin, bölgede gerçekleştirdikleri yazılım, Ar-Ge faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlar 2028 yılına kadar kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. Bu istisna, teknoloji odaklı şirketleri desteklemek amacıyla getirilmiştir (süre bitiminde hükümet gerek görürse uzatabilir).
- Serbest Bölge Kazançları: İhracata yönelik faaliyetlerin teşvik edildiği serbest bölgelerde, üretim ruhsatı almış şirketlerin bölgedeki imalat faaliyetlerinden elde ettiği kazançlar, ilgili kanun çerçevesinde kurumlar vergisinden muaftır. Bu istisna, şirketlerin serbest bölgelerde yatırım yapmasını ve döviz kazandırıcı faaliyetlerde bulunmasını özendirmektedir.
- Emisyon Primi İstisnası: Şirketlerin sermaye artırımı sırasında, hisse senetlerini nominal değerinin üzerinde bir bedelle ihraç etmeleri sonucu oluşan emisyon primleri kurumlar vergisinden istisnadır. Yani şirket, örneğin nominal değeri 1 TL olan payını 5 TL’ye halka arz ettiğinde oluşan 4 TL’lik emisyon kazancı vergiye tabi tutulmaz.
- Diğer İstisna Kazançlar: Kanunda sayılan daha birçok spesifik istisna bulunmaktadır. Örneğin; yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ve teknik hizmetlerden sağlanan kazançlar (belli koşullarla) istisna tutulabilir; finansal kiralama şirketlerinin elden çıkardığı varlıklardan doğan kazançlara ilişkin özel istisnalar; belirli koşullardaki birleşme, devir, bölünme gibi işlemlerde doğan kazanç istisnaları; Ar-Ge projeleri sonucu alınan patentlerin lisans gelirlerinde %50 kurumlar vergisi istisnası (Sınai mülkiyet hakları kazanç istisnası) gibi çeşitli avantajlar mevcuttur.
Yukarıdaki istisnalar, şirketlere vergi planlamasında önemli avantajlar sağlar. Ancak her istisnanın kendine özgü şartları olduğunu unutmamak gerekir. Yanlış veya eksik uygulama durumunda istisna hakkı kaybedilebilir ve zamanında ödenmeyen vergiler için faiz ve cezalar söz konusu olabilir. Bu nedenle, şirketlerin yararlandığı istisna hükümlerinin koşullarını dikkatlice değerlendirmesi önemlidir.
İNDİRİMLER
Kurum kazancının tespitinde veya hesaplanan verginin azaltılmasında rol oynayan bazı indirimler de mevcuttur. İndirimler, istisnalardan farklı olarak kazanç belirlenirken veya beyannamede matrahtan düşülen tutarlar şeklinde uygulanır. 2025 yılı itibarıyla kurumlar vergisi kanunu ve diğer ilgili düzenlemelerde öngörülen belli başlı indirim unsurları şunlardır:
- Ar-Ge ve Tasarım İndirimi: Ar-Ge merkezleri veya tasarım merkezleri bulunan şirketler, buralarda gerçekleştirdikleri araştırma geliştirme ve tasarım harcamalarının %100’ünü (bazı durumlarda ek teşviklerle %100’den fazlasını) kurum kazancından indirebilirler. Bu, Ar-Ge faaliyetlerini teşvik eden önemli bir indirimdir. Örneğin bir şirket yıl içinde 1 milyon TL Ar-Ge harcaması yaptıysa, bu tutarı hem gider yazarak karını düşürür hem de ayrıca Ar-Ge indirimi olarak kurum kazancından istisna edebilir (fiilen çifte indirim imkanı sağlanmış olur). Bu indirim sayesinde Ar-Ge harcaması yapan şirketler daha az vergi öder.
- Sponsorluk Harcamaları İndirimi: Şirketlerin kültürel, sanatsal veya sportif faaliyetlere yaptıkları sponsorluk harcamaları belli oranlarda indirime tabidir. Örneğin amatör spor dallarına yapılan sponsorluk harcamalarının %100’ü, profesyonel spor kulüplerine yapılanların %50’si kurum kazancından indirilebilmektedir. Benzer şekilde kültür ve sanat faaliyetlerine destek sponsorlukları da belirli sınırlar dahilinde indirilebilir.
- Bağış ve Yardım İndirimi: Kamu kurumlarına, okullara, sağlık kuruluşlarına, vakıf ve derneklere yapılan nakdi veya ayni bağışların, kanunda belirtilen oran ve şartlar dahilinde, vergi matrahından indirilmesi mümkündür. Örneğin, gelirinin %5’ine kadar genel ve çeşitli hayır kurumlarına yapılan bağışlar indirim konusu yapılabilir. Eğitim ve sağlık tesislerinin yapımına ilişkin bağışlar veya Türkiye Kızılay Derneği, Yeşilay gibi kuruluşlara yapılan bağışlar ise belirli durumlarda tamamı indirim konusu olabilir. Bu düzenlemeler, şirketlerin sosyal sorumluluk projelerine katılımını teşvik etmektedir.
- Girişim Sermayesi Fonu Ayırma İndirimi: Şirketler, öz kaynaklarından belli bir tutarı girişim sermayesi fonu olarak ayırdıklarında, ayırdıkları tutarı kurum kazancından indirim konusu yapabilirler. Bu indirim, start-up’lara ve girişimlere yatırım yapılmasını teşvik amacı taşır. Ayırılan tutarın belli süre fon hesabında tutulması ve ilgili yönetmeliklere göre kullanılması koşuluyla, kurumlar vergisi matrahı bu tutar kadar azaltılabilir.
- Yurt Dışı Hizmet Kazançları İndirimi: 2017’den itibaren yürürlüğe giren bir düzenleme ile, Türkiye’den yurtdışındaki müşterilere verilen ve döviz olarak ülkeye getirilen belli hizmetlerden elde edilen kazançların %50’si kurumlar vergisi matrahından indirilebilmektedir. Örneğin, yurtdışındaki bir şirkete Türkiye’den danışmanlık, yazılım, tasarım, çağrı merkezi hizmeti sunan bir firma, bu faaliyetlerden elde ettiği karın yarısını beyanname üzerinde indirim kalemi olarak düşebilir. Bu indirim, döviz kazandırıcı hizmet sektörlerini desteklemeyi amaçlamaktadır.
- Koruma Amaçlı İşyeri İndirimi: Engelli bireylerin istihdam edildiği korumalı işyerlerini teşvik için, bu statüye sahip işletmeler, çalıştırdıkları engelli personelin ücret ve sigorta giderlerinin belirli bir kısmını (örneğin %100’ünü, 5 yıl süreyle) kurum kazancından indirebilirler. Bu sayede engelli istihdamı yapan işyerlerinin vergi yükü azaltılır.
- Nakit Sermaye Artırımı İndirimi: Şirketler, ödenmiş sermayelerini nakit olarak artırdıklarında, artırdıkları sermaye tutarının belirli bir oranı üzerinden hesaplanan faiz tutarını kurumlar vergisi matrahından indirebilirler. Bu indirim, özkaynakla finansmanı teşvik eden bir uygulamadır. Örneğin bir şirket 2025 yılında sermayesini nakit olarak 10 milyon TL artırdıysa, her yıl için bu tutarın TCMB tarafından ilan edilen faiz oranı kadarlık kısmını (diyelim %20 faiz kabulüyle 2 milyon TL) kazancından indirebilir. Bu uygulama, şirketleri borç yerine özkaynak kullanmaya yönlendirmeyi amaçlar.
Yukarıda sayılanlar haricinde de beyanname üzerinde indirilebilecek başka kalemler olabilmektedir (örneğin yatırım teşvik belgeli yatırımlardan doğan indirimli kurumlar vergisi avantajı, belli koşullarda geçmiş yıl zararlarının indirimi gibi). İndirimlerin doğru uygulanabilmesi için mevzuattaki sınır ve şartların göz önünde bulundurulması önemlidir. Her indirim kalemi, şirketlerin ödeyeceği vergi tutarını azaltarak finansal yüklerini hafifletmektedir.
BEYANNAME VERME VE ÖDEME SÜRESİ
Kurumlar vergisi, beyan usulüyle tahakkuk eden bir vergidir. Beyanname verme süresi, hesap döneminin kapandığı dönemi izleyen dördüncü ayın sonudur. Takvim yılı (1 Ocak – 31 Aralık) esasına göre faaliyet gösteren şirketler, ilgili yıla ait kurumlar vergisi beyannamelerini izleyen yılın Nisan ayı içinde vermek zorundadır. Beyanname verme dönemi 1 Nisan’da başlar ve 30 Nisan gece yarısı (saat 23:59) sona erer. Örneğin 2024 yılı kazançlarına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesi 1-30 Nisan 2025 tarihleri arasında verilmelidir. Özel hesap dönemine sahip (takvim yılından farklı bir 12 aylık dönemi kullanan) şirketler ise hesap dönemlerinin bitimini izleyen dördüncü ayın sonuna kadar beyannamelerini iletirler.
Kurumlar vergisi beyannamesi, elektronik ortamda ilgili vergi dairesine gönderilir. Beyannamede şirketin ilgili yıldaki mali tablolarına göre hesaplanan kurum kazancı, yapılan indirimler ve istisnalar, hesaplanan vergi ve varsa mahsuplar gösterilir. Beyanname verildikten sonra tahakkuk eden vergi ödenir.
Ödeme süresi: Kurumlar vergisi, beyannamenin verildiği ay içinde ödenir. Yani beyanname verme süresinin son günü ödeme için de son gündür. Takvim yılı kullanan mükellefler için hesaplanan kurumlar vergisi tutarı Nisan ayı sonuna kadar ödenmelidir. (Genellikle uygulamada ödeme için de 30 Nisan akşamına kadar süre vardır.) Ödeme, vergi dairesine veya anlaşmalı bankalara yapılabilir. Özel hesap dönemi olanlar da beyannamelerini verdikleri ayın sonuna kadar vergiyi öderler.
Beyanname verme veya ödeme süresinin resmi tatile denk gelmesi halinde süre, ilk iş gününe uzar. Ayrıca, Maliye Bakanlığı gerekli gördüğünde genel tebliğlerle beyannameler için ek süre verebilmektedir (örneğin deprem, salgın gibi olağanüstü durumlarda). Mükelleflerin süreleri dikkatle takip etmesi ve beyanname verme süresini kaçırmaması gerekir; zira süresinde beyan edilmeyen kazançlar için hem vergi ziyaı cezası hem de gecikme faizi söz konusu olacaktır.
GEÇİCİ VERGİ UYGULAMASI
Türkiye’de kurumlar vergisine tâbi kurumlar, yıl içinde elde ettikleri kazançlardan peşin vergi ödemeleri yaparlar. Buna geçici vergi uygulaması denir. Geçici vergi, üçer aylık kazanç dilimleri üzerinden hesaplanan ve yıl sonunda ödenecek kurumlar vergisine mahsuben peşin olarak ödenen vergidir. Bu uygulama, devletin vergiyi yıl içine yayarak tahsil etmesini, mükellefin de yılsonunda toplu ödeme yükünü hafifletmesini sağlar.
Geçici vergi, cari yıl kazançlarına uygulanan kurumlar vergisi oranı üzerinden hesaplanır (geçici vergi oranı, kurumlar vergisi oranıyla aynıdır). Mükellefler, Ocak-Mart, Nisan-Haziran ve Temmuz-Eylül dönemlerinde elde ettikleri kazançlar üzerinden geçici vergi beyannamesi verirler. Her dönem, kümülatif olarak yıl başından itibaren hesaplanan kazanç esas alınarak beyan edilir. Dönemler ve süreler şu şekildedir:
- Geçici Vergi Dönemi: Ocak-Şubat-Mart ayları kazançlarını kapsar. Beyanname, takip eden ikinci ay olan Mayıs ayının 17. günü akşamına kadar verilir ve ödeme aynı süre içinde yapılır (genelde 17 Mayıs beyan ve ödeme için son gündür).
- Geçici Vergi Dönemi: Nisan-Mayıs-Haziran ayları kazançlarını kapsar. Beyanname verme ve ödeme süresi 17 Ağustos akşamına kadardır.
- Geçici Vergi Dönemi: Temmuz-Ağustos-Eylül aylarını kapsar. Beyanname verme ve ödeme süresi 17 Kasım akşamına kadardır.
Ekim-Kasım-Aralık (4. dönem) için ayrı bir geçici vergi beyannamesi verilmez; bu dönemin kazancı zaten yıllık kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edilir. Geçici vergi dönemleri sonunda ödenen tutarlar, yılsonunda hesaplanan nihai kurumlar vergisinden mahsup edilir. Eğer yıl içinde ödenen geçici vergi tutarı, yıllık hesaplanan vergiden fazla ise, fazla kısım mükellefe iade edilir veya talep edilirse diğer vergi borçlarına mahsup edilir. Bu nedenle, geçici vergi uygulaması bir tür avans vergi niteliğindedir.
Geçici vergi beyannameleri de elektronik ortamda sunulur. Mükellefler, dönemsel mali kârlarını ticari kazanç esaslarına göre hesaplayıp beyan ederler. Geçici verginin zamanında beyan edilip ödenmemesi durumunda, yıllık vergide olduğu gibi gecikme faizi ve usulsüzlük cezaları gündeme gelebilir. Dolayısıyla, yıl içindeki bu ara beyan dönemleri de en az yıllık beyanname kadar dikkatle takip edilmelidir.
UYGULAMADA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
Kurumlar vergisiyle ilgili mevzuat oldukça kapsamlı olup, uygulamada şirketlerin dikkat etmesi gereken çeşitli önemli noktalar vardır. Aşağıda, kurumlar vergisi uygulamasında dikkat edilmesi gereken hususlardan bazıları sıralanmıştır:
- Doğru Kayıt ve Matrah Hesabı: Kurumlar vergisi matrahının (kurum kazancının) doğru hesaplanabilmesi için şirketlerin mali kayıtlarının mevzuata uygun ve düzenli olması gerekir. Ticari bilanço karından vergiye tabi kazanca ulaşırken kanunen kabul edilmeyen giderler (örneğin cezalar, ödenmeyen SGK primleri, bazı özel araç giderleri gibi vergiden indirilemeyen masraflar) kara eklenmeli; indirim ve istisnalar doğru şekilde düşülmelidir. Bu hesaplama hatasız yapılmazsa eksik ya da fazla vergi ödenebilir.
- Geçmiş Yıl Zararları: Şirketler, geçmiş yıllardan devreden mali zararlarını gelecekteki kazançlarından mahsup ederek vergi avantajı elde edebilirler. Mevcut düzenlemeye göre, bir şirket beş yılı aşmamak şartıyla geçmiş yıl zararlarını takip eden yıllarda kurum kazancından indirebilir. Örneğin 2023 yılında zarar eden bir işletme, bu zararı 2024-2028 yılları arasında elde edeceği kârlardan düşebilir. Ancak geçmiş yıl zararlarının indirimi, beş yıldan uzun süre taşınamaz ve her yıl beyanname üzerinde ayrı ayrı gösterilmelidir. Ayrıca, şirket birleşmeleri veya nev’i değişikliklerinde zarar mahsubu konusunda özel şartlar bulunduğundan, bu tür işlemlerde dikkatli olunmalıdır.
- Asgari Kurumlar Vergisi Uygulaması: 2025 yılından itibaren Türkiye’de asgari kurumlar vergisi adıyla yeni bir uygulama başlamıştır. Bu düzenlemeye göre, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancının %10’u tutarında vergi ödenmesi güvence altına alınmıştır. Yani bir şirket çok yüksek istisnalara sahip olsa bile, ödeyeceği kurumlar vergisi, kârının %10’undan az olamayacaktır. Örneğin istisnalar nedeniyle vergi matrahı düşük çıkan bir şirket, normalde 1 milyon TL kâr üzerinden 0 vergi ödeyecek durumda olsa bile, asgari vergi kapsamında 100 bin TL (1 milyonun %10’u) vergi ödemek durumunda kalabilir. Bu uygulama, özellikle çeşitli teşviklerle vergisi çok düşen şirketlerin en azından küçük bir oranda vergi ödemesini sağlamak amacıyla getirilmiştir. Not: İlk defa faaliyete başlayan yeni şirketler, kuruluşundan itibaren 3 yıl süreyle asgari kurumlar vergisinden muaftır (yani ilk üç yıl bu minimum %10 kuralı uygulanmaz).
- Kâr Dağıtımı ve Stopaj: Şirketlerin kurumlar vergisini ödeyip net kâra ulaşmalarının ardından, bu kârı ortaklarına temettü (kâr payı) olarak dağıtmaları halinde, ayrıca bir vergi boyutu daha vardır. Kurumlar vergisi ödendikten sonra dağıtılan kâr payları üzerinden, dağıtım sırasında %10 oranında gelir vergisi stopajı yapılır (2022 öncesinde bu oran %15 idi, güncel mevzuata göre %10 olarak uygulanmaktadır). Bu stopaj, ortak bazında nihai bir vergidir ve genelde ortağın beyanına tabi olmaz (dar mükellef yabancı ortaklar için de %10 nihai vergi olarak kalır, çifte vergilendirme anlaşmaları saklı kalmak kaydıyla). Dolayısıyla, şirket kârları kurum bünyesinde %25 (genel oranda) vergilendirildikten sonra, dağıtım aşamasında da bir miktar vergi kesintisine uğrar. Şirket ortaklarının bu ikinci vergi aşamasını da göz önünde bulundurarak kâr dağıtımı planlaması yapmaları önemlidir.
- Transfer Fiyatlandırması ve Örtülü Kazanç: Şirketlerin ortakları veya ilişkili kişilerle yaptıkları mal veya hizmet alım satımlarında, bedellerin emsallere uygun olması gerekir. Transfer fiyatlandırması denen bu konuda kurallara uyulmazsa ve şirket kârını ilişkili kişiler lehine düşük gösterecek şekilde fiyatlar uygulanırsa, bu durum örtülü kazanç dağıtımı sayılabilir. Vergi otoritesi, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtıldığını tespit ederse, eksik ödenen vergileri ceza ve faiziyle birlikte tarh edebilir. Bu nedenle, özellikle grup şirketleri arasındaki işlemlerde ve ortaklarla para-alışverişlerinde piyasa koşullarına uygun fiyatlama yapılması kritik bir husustur.
- Örtülü Sermaye: Şirketin ortaklarından veya ortaklarla ilişkili kişilerden aldığı borçların öz sermayesine oranla çok yüksek olması durumunda, belli şartlarda bu borçların aşan kısmı örtülü sermaye sayılır. Örtülü sermayeye isabet eden faiz ve kur farkları, kurum kazancından indirilemez ve kanunen kabul edilmeyen gider yazılır. Şirketlerin finansman yapılarını düzenlerken öz kaynak ve borç dengelerine dikkat etmeleri, vergi avantajı açısından önem taşır.
- Zamanında Beyan ve Ödeme: Vergi mevzuatında belirtilen sürelerin kaçırılması, idari para cezalarına ve faize yol açar. Kurumlar vergisi beyannamesinin geç verilmesi durumunda usulsüzlük cezası, verginin geç ödenmesi durumunda ise günlük gecikme faizi uygulanır. Geçici vergi dönemleri için de benzer şekilde cezai yaptırımlar söz konusudur. Şirketlerin her yıl vergi takvimini takip etmeleri ve beyan/ödeme yükümlülüklerini zamanında yerine getirmeleri temel bir sorumluluktur. Gerekirse profesyonel mali müşavirlik desteği alarak bu yükümlülüklerin takvimi düzenli şekilde yönetilmelidir.
- Mevzuat Değişikliklerinin Takibi: Vergi oranları, istisna ve indirimler zamanla değişikliğe uğrayabilir. Örneğin 2023 yılında oranlarda önemli değişiklikler yapılmış ve bazı yeni indirim uygulamaları gelmiştir. Bu nedenle şirket sahipleri ve finans yöneticileri, her yıl yürürlüğe giren yeni vergi düzenlemelerini takip etmelidir. Resmi Gazete’de yayımlanan kanun ve Cumhurbaşkanı kararları ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın tebliğleri, kurumlar vergisinde güncel uygulanacak oran ve istisnaları belirler. Güncel bilgileri takip etmemek, ya fazla vergi ödenmesine ya da ceza riskine yol açabilir.
Yukarıdaki hususlar, kurumlar vergisi uygulamasının sağlıklı ve sorunsuz yürütülebilmesi için önem taşımaktadır. Şirketler, vergi planlamalarını yasal çerçevede yaparak hem avantajlardan yararlanmalı hem de yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmelidir.
SIKÇA SORULAN SORULAR
Kurumlar vergisi nedir?
Kurumlar vergisi, şirketlerin (tüzel kişilerin) elde ettikleri yıllık safi kâr üzerinden devlete ödedikleri bir vergi türüdür. Bir anlamda şirketlerin gelir vergisi olarak da tanımlanabilir.
Kurumlar vergisini kimler öder?
Anonim, limited gibi sermaye şirketleri, kooperatifler, iktisadi kamu kuruluşları, dernek/vakıf işletmeleri ve iş ortaklıkları kurumlar vergisi mükellefidir. Şahıs işletmeleri ve bireyler kurumlar vergisi ödemez, onların kazançları gelir vergisine tabidir.
2025 yılı kurumlar vergisi oranı yüzde kaçtır?
2025 itibarıyla genel kurumlar vergisi oranı %25’tir. Ancak banka, finans kurumları gibi bazı sektörlerde oran %30 uygulanmaktadır. Ayrıca ihracat kazançlarına %20, üretim faaliyetlerine %24, halka açık şirketlere %23 gibi özel oranlar da mevcuttur.
Kurumlar vergisi beyannamesi ne zaman verilir?
Kurumlar vergisi beyannamesi, normal hesap dönemleri için yıl bitimini takip eden dördüncü ay olan Nisan ayında verilir. Takvim yılı esas alan şirketler, ilgili yıla ait beyannamelerini 1-30 Nisan tarihleri arasında elektronik ortamda vermek zorundadır.
Kurumlar vergisi ne zaman ödenir?
Hesaplanan kurumlar vergisi, beyannamenin verildiği ay içinde ödenir. Yani Nisan ayı içinde verilen beyannamede çıkan vergi tutarı yine Nisan sonuna kadar ödenmelidir. Özel hesap dönemli şirketler de beyannamenin ait olduğu ay içinde ödeme yaparlar.
Geçici vergi nedir ve oranı kaçtır?
Geçici vergi, şirketlerin yıl içindeki kazançları üzerinden üçer aylık dönemlerle peşin ödedikleri vergidir. Yıl sonunda hesaplanacak kurumlar vergisine mahsup edilir. Oranı, kurumlar vergisi oranıyla aynıdır (genel olarak %25, finans sektörü için %30 vb). Ocak-Mart dönemi vergisi 17 Mayıs’ta, Nisan-Haziran dönemi 17 Ağustos’ta, Temmuz-Eylül dönemi 17 Kasım’da beyan edilip ödenir.
Zarar eden şirket yine de kurumlar vergisi beyannamesi vermek zorunda mı?
Evet, zarar eden (yani ilgili yıl kazancı olmayan veya negatif olan) şirketler de yıllık kurumlar vergisi beyannamesini vermelidir. Beyannamede zarar beyan edilir ve vergi hesaplanmaz, ancak beyanname verme yükümlülüğü sıfır kazançta dahi devam eder. Bu beyan edilen zarar sonraki yılların kârlarından mahsup edilebilir.
Kurumlar vergisinde geçmiş yıl zararları kaç yıl taşınabilir?
Bir şirketin geçmiş yıllardan devreden mali zararları, en fazla 5 yıl süreyle ileriye taşınabilir. Bu zararlar, beyanname üzerinde sonraki kârlı yılların kazançlarından düşülebilir. Her yılın zararı, izleyen beş dönem içinde kullanılmazsa hakkı kaybolur.
Hangi kazançlar kurumlar vergisinden istisnadır?
Kanunda sayılan birçok istisna kazanç bulunmaktadır. Örneğin şirketlerin başka yerli şirketlerden elde ettiği kar payları (temettüler) vergiden muaftır. En az 2 yıl elde tutulan gayrimenkul ve iştirak hissesi satış kazançlarının %50’si istisnadır. Teknoloji geliştirme bölgeleri ve serbest bölgelerdeki belirli kazançlar geçici süreyle vergiden muaftır. Ayrıca yurtdışındaki şube kazançları veya iştirak kazançları belirli şartlarla istisna olabilmektedir.
Kurumlar vergisi ödenirken kâr dağıtımında tekrar vergi alınır mı?
Kurumlar vergisi şirket kârı üzerinden alınan vergidir ve ödendikten sonra kalan net kâr şirket ortaklarına dağıtılabilir. Ancak kâr dağıtımı esnasında, ortaklara ödenen tutar üzerinden ayrıca %10 oranında gelir vergisi stopajı yapılır (gerçek kişi ortaklar için). Bu, şirket düzeyinde değil ortak düzeyinde bir vergileme olduğundan, kurumlar vergisinden ayrı bir aşamadır. Yani şirket kârından önce %25 kurumlar vergisi, ardından dağıtımda %10 stopaj kesintisi söz konusu olabilir.
Asgari kurumlar vergisi nedir?
Asgari kurumlar vergisi, 2025 yılında uygulanmaya başlayan ve şirketin kazancına uygulanan istisna/indirimler sonucu ortaya çıkan efektif vergi oranının çok düşmesini engelleyen bir düzenlemedir. Buna göre, indirim ve istisnalar hariç hesaplanan kazancın %10’u kadar vergi ödenmesi güvence altına alınır. Örneğin istisnalar nedeniyle vergi matrahı kalmasa bile, şirket asgari %10 oranında vergiyi ödemek durumunda kalır. Yeni kurulan şirketler ilk 3 yıl bu uygulamadan muaftır.
Kurumlar vergisi ile gelir vergisi arasındaki fark nedir?
Kurumlar vergisi, kurum kazançları üzerinden alınırken, gelir vergisi gerçek kişilerin elde ettiği kazanç ve iratlar üzerinden alınır. Kurumlar vergisinde oranlar sabittir (2025’te genelde %25), gelir vergisinde ise artan oranlı bir tarife uygulanır. Ayrıca şahıs işletmeleri gelir vergisi mükellefiyken, sermaye şirketleri kurumlar vergisi mükellefidir. Basitçe, şirketlerin ödediği vergi kurumlar vergisi, kişilerin ödediği vergi gelir vergisidir.
Kurumlar vergisi beyannamesini elektronik ortamda mı vermek gerekiyor?
Evet, günümüzde tüm kurumlar vergisi mükellefleri beyannamelerini elektronik ortamda (Gelir İdaresi Başkanlığı’nın İnternet Vergi Dairesi sistemi üzerinden veya hazır beyan sistemleri aracılığıyla) vermek zorundadır. Kağıt ortamında beyanname kabul edilmez. Elektronik beyanname ile süreç daha hızlı ve hatasız yürütülür.
META BAŞLIK VE AÇIKLAMA
Meta Başlık: Kurumlar Vergisi Nedir? 2025 Oranları, Beyanname Süresi ve İstisnalar
Meta Açıklama: Kurumlar vergisi hakkında 2025 yılı güncel bilgileri: kurumlar vergisi nedir, kapsamı, %25 genel vergi oranı ve finans sektörü için %30 oran detayı, beyanname verme süresi (ne zaman beyan edip ödenir), kurumlar vergisi mükellefleri kimler, kurum kazancı nasıl vergilendirilir, hangi istisna kazançlar ve indirimler var, geçici vergi uygulaması nasıl işler – hepsi sade bir dille anlatılıyor.