İş HukukuARABULUCULUK NEDİR KİME DENİR

Arabuluculuk; bir özel hukuk uyuşmazlığının tarafı olan kişilerin, özgür iradeleriyle seçtikleri tarafsız ve uzman bir üçüncü kişinin (arabulucu) hakemliğinde, dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra başvurdukları bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Arabuluculuk, uyuşmazlığın mahkeme dışı, hızlı ve kesin bir şekilde çözülmesini amaçlayan bir usul hukuku kurumudur.

Arabuluculuk, “zorunlu arabuluculuk” ve “ihtiyari arabuluculuk” olmak üzere ikiye ayrılmaktadır:

a) Zorunlu Arabuluculuk: Bazı uyuşmazlıklar için mahkemeye dava açmadan önce arabulucuya gitme zorunluluğu vardır. Zorunlu arabuluculuk, bu uyuşmazlıklar açısından dava şartıdır. Yani, arabulucuya gitmeden açılan dava, dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilir. Ticari davalar ve iş davalarına konu olan bazı talepler (kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, maaşlar vb.) zorunlu arabuluculuk kapsamına alınmıştır.

b) İhtiyari Arabuluculuk: İhtiyari arabuluculuk, tarafların bir arabulucuya gitme zorunluluğu olmadığı halde uyuşmazlığın çözümü için dava açmadan önce arabulucuya başvurmayı tercih etmesidir. Taraflar üzerinde tasarruf edebilecekleri her türlü özel hukuk uyuşmazlığıyla ilgili ihtiyari arabuluculuk yoluna başvurabilir. Suç teşkil eden fiillerle bağlantılı uyuşmazlıklar, arabuluculuk yoluyla değil; Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre uzlaştırma/uzlaşma hükümleri uygulanarak her savcılık bünyesinde bulunan uzlaştırma büroları tarafından çözülür.

İÇİNDEKİLER

1. Arabulucu Kimdir? Nasıl Arabulucu Olunur?

Arabulucu; hukuk fakültesi mezunu, mesleğinde en az 5 yıllık deneyime sahip olan, arabuluculuk, iletişim ve görüşme teknikleri konularında uzmanlık eğitimi almış kişidir (Arabuluculuk Kanunu md. 20). Avukatlar da arabulucu olabildiğinden halk arasında “arabulucu avukat” şeklinde deyimler de kullanıldığı görülmektedir.

Arabulucular, hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra arabuluculuk faaliyeti ile ile ilgili temel bilgiler, iletişim teknikleri, müzakere ve uyuşmazlık çözüm yöntemleri, davranış psikolojisi vb. gibi teorik ve pratik bilgileri içeren bir mesleki eğitim alırlar. Mesleki eğitimden sonra yapılan arabuluculuk sınavı ile mesleki yeterlilik ölçülür. Arabuluculuk sınavını başarıyla geçen arabulucular faaliyette bulunabilmek için arabuluculuk listesine kayıt yapmak zorundadır.

Özellikle belirtelim ki; sadece Adalet Bakanlığı tarafından tutulan arabuluculuk listesine kayıtlı kişiler arabuluculuk faaliyeti yürütebilir.

2. Ticari Davalarda Zorunlu Arabuluculuk Nedir?

6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/a maddesine göre, TTK’nın 4. maddesinde belirtilen tüm ticari davalar ile diğer özel kanunlarda yer alan ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Yani, arabulucuya başvurulmadan bu tür davalar doğrudan asliye ticaret mahkemesine açılamaz.

Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.

3. İş Hukukunda Zorunlu Arabuluculuk Nedir?

İş hukukunda işçi ve işveren arasındaki yıllık izin ücreti, fazla çalışma (fazla mesai) ücreti, maaş vb. gibi işçilik alacakları ile ihbar tazminatı, kıdem tazminatı vb. gibi tazminatlardan kaynaklanan uyuşmazlıklar 01.01.2018 tarihinden itibaren zorunlu arabuluculuk yoluyla çözülecektir (7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m.3).

İşçi ve işveren aralarındaki hukuki sorunu gidermek için öncelikle zorunlu olarak arabulucuya başvurmak zorundadır. Arabulucuya başvurmadan iş mahkemesinde açılan iş davaları “dava şartı yokluğu” nedeniyle usulden reddedilecektir.

İşçi ve işveren, iş hukuku ile ilgili hukuki sorunun çözümü için bir arabulucu üzerinde anlaştıkları takdirde, uyuşmazlığı her iki tarafın da kabul ettiği arabulucu çözmeye çalışır. Taraflar, bir arabulucu üzerinde uzlaşamadıkları takdirde, her adliyede bulunan “arabuluculuk merkezi” listeye kayıtlı arabulucular arasından seçeceği bir arabulucuyu uyuşmazlığı çözmek üzere görevlendirir.

İş hukukunda “dava şartı” olarak kabul edilen arabuluculuğun uygulama alanları şu şekildedir:

a) İşe İade Davalarında Zorunlu Arabuluculuk: İşe iade davaları, iş sözleşmesinin hukuka aykırı feshedilmesi halinde işçinin işine geri dönmesini sağlayan bir iş davası türüdür. İşçi, iş akdi feshedildikten sonra işe iade davası açmadan önce uyuşmazlığın arabuluculuk yoluyla çözülmesi için arabulucuya başvurmak zorundadır. İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle, İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri uyarınca arabulucuya başvurmak zorundadır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabilir. Taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede iş mahkemesi yerine özel hakeme de götürülebilir. Arabulucuya başvurmaksızın doğrudan dava açılması sebebiyle davanın usulden reddi hâlinde ret kararı taraflara resen tebliğ edilir. Kesinleşen ret kararının da resen tebliğinden itibaren iki hafta içinde arabulucuya başvurulabilir (4857 sayılı İş Kanunu m.20/1).

b) Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların, işçinin işe başlatılması konusunda anlaşmaları hâlinde: İşe başlatma tarihini, Ücret ve diğer hakların parasal miktarını, İşçinin işe başlatılmaması durumunda tazminatın parasal miktarını, belirlemeleri zorunludur. Aksi takdirde anlaşma sağlanamamış sayılır ve son tutanak buna göre düzenlenir. İşçinin kararlaştırılan tarihte işe başlamaması hâlinde fesih geçerli hâle gelir ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur (4857 sayılı İş Kanunu m.21/5).

Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığı hâlinde işe iade talebiyle arabulucuya başvurulduğunda, anlaşmanın gerçekleşebilmesi için işverenlerin arabuluculuk görüşmelerine birlikte katılmaları ve iradelerinin birbirine uygun olması aranır (7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m.3/15).

  • Kıdem Tazminatında Zorunlu Arabuluculuk: Kıdem tazminatı, belli koşulların sağlanması halinde işyerinde çalıştığı süre boyunca kazandığı kıdeminin karşılığı olarak işverence işçisine ödenen tazminattır. Kıdem tazminatına hak kazanabilmek için aynı işverenin işyerlerinde en az 1 yıl çalışmak gereklidir. Kıdem tazminatı hakkı elde ettiği halde, alacağını işverenden alamayan işçi öncelikle arabulucuya başvurarak uyuşmazlığın giderilmesini talep edecektir.
  • İhbar Tazminatında Zorunlu Arabuluculuk: İhbar tazminatı, önceden bildirimde bulunulmaksızın iş akdi haksız feshedilen işçiye işyerinde sahip olduğu kıdeme göre değişen oranlarda ödenen tazminattır. İhbar tazminatı alacağına hak kazanılıp kazanılmadığı, tazminatın miktarı ve ödeme şekli nedeniyle işçi ile işveren arasında çıkan uyuşmazlıklar dava açılmadan önce “zorunlu arabuluculuk” kurumu yoluyla çözülecektir.
  • Fazla Çalışma (Mesai) Ücretinde Zorunlu Arabuluculuk: Fazla çalışma ücreti, iş kanununun belirlediği çerçevede ve şartlarda işçinin işyerinde haftalık 45 saati aşan çalışmalarıdır. İşveren, haftalık 45 saati aşan her saatlik çalışma için normal saat ücretinin %50 fazlası kadar fazla mesai ücreti ödemek zorundadır. Fazla çalışma ücreti, uygulamada mahkemeleri en çok meşgul eden uyuşmazlıktır. Fazla çalışma ücreti alacağı için de iş mahkemesinde dava açmadan önce “zorunlu arabuluculuk” kurumuna başvurulması gerekir. Yıllık ücretli izin, maaş (işçilik aylık ücreti veya yevmiye ücreti), genel tatil ücretleri, milli ve dini bayram tatil ücretleri için de dava açılmadan önce uyuşmazlığın “zorunlu arabuluculuk” yoluyla çözümü için başvurulması zorunludur.

c) İşçi ile İşverenin Birbirine Hakaret Etmesi: Çalışma hayatında işçi ve işveren arasında en sık yaşanan sorunlardan biri tarafların birbirine hakaret etmesidir. İşçi ve işverenin birbirine hakaret etmesinden kaynaklanan tazminat istemleri de zorunlu arabuluculuk kapsamına alınmıştır. Taraflar, iş ilişkisinden kaynaklanan nedenlerle birbirine hakaret etmişse doğrudan dava açamayacak, önce arabuluculuk yöntemiyle sorunu çözmeye çalışacaktır.

İşyerindeki iş malzemelerine veya mallara zarar verilmesinden kaynaklanan tazminat istemleri de öncelikle zorunlu arabuluculuk yoluyla çözülmelidir.

Hemen belirtelim ki; iş kazaları veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davaları ile bu konulara ilişkin tespit, itiraz ve rücu davalarında arabuluculuk yoluna gidilmesi zorunluluğu aranmamaktadır. Bu davalar doğrudan iş mahkemesine açılabilir.

Arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır (7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m.3/16).

d) Arabuluculuk Bürosuna Başvurulması Halinde İş Davalarında Zamanaşımı: İş sözleşmesinden kaynaklanmak kaydıyla hangi kanuna tabi olursa olsun, aşağıda belirtilen tazminat ve ücretlere ilişkin zamanaşımı süresi 5 yıldır (4857 sayılı İş Kanunu Ek Madde):

  • Yıllık izin ücreti,
  • Kıdem tazminatı,
  • İş sözleşmesinin bildirim şartına uyulmaksızın feshinden kaynaklanan ihbar tazminatı,
  • Kötüniyet tazminatı,
  • İş sözleşmesinin eşit davranma ilkesine uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat.

Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından, son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez. Uyuşmazlığın arabulculuk yoluyla çözülemediğine ilişkin son tutanağın düzenlendiği tarihte zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar.

e) İş Davalarında Arabuluculuk Başvurusu Nereye Yapılır: İşçi ve işveren arabuluculuk siciline kayıtlı bir arabulucu üzerinde anlaşamadıkları takdirde, arabuluculuk bürosu, iş hukuku uyuşmazlığını çözecek arabulucuyu kendisi görevlendirir.

Zorunlu arabuluculuk için başvuru, şu şekilde yapılır (7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m.3/5):

Arabuluculuk için başvuru işçi tarafından yapılacaksa; işverenin ikametgahının bulunduğu veya işin yapıldığı yerdeki arabuluculuk bürosuna başvurulabilir. Arabuluculuk için başvuru işveren tarafından yapılacaksa; işçinin ikametgahının bulunduğu veya işin yapıldığı yerdeki arabuluculuk bürosuna başvurulabilir. Arabuluculuk bürosu olmayan adliyelerde arabuluculuk bürosunun görevi sulh hukuk mahkemesi yerine getirir.

Arabuluculuk bürosu kendisine gelen başvuru üzerine uyuşmazlığı çözmek için bir arabulucu görevlendirir. Arabulucu, görevlendirmeyi yapan büronun yetkili olup olmadığını kendiliğinden dikkate alamaz. Karşı taraf en geç ilk toplantıda, yerleşim yeri ve işin yapıldığı yere ilişkin belgelerini sunmak suretiyle arabuluculuk bürosunun yetkisine itiraz edebilir. Bu durumda arabulucu, dosyayı derhâl ilgili sulh hukuk mahkemesine gönderilmek üzere büroya teslim eder. Mahkeme, harç alınmaksızın dosya üzerinden yapacağı inceleme sonunda yetkili büroyu kesin olarak karara bağlar ve dosyayı büroya iade eder. Mahkeme kararı büro tarafından taraflara tebliğ edilir. Yetki itirazının reddi durumunda aynı arabulucu yeniden görevlendirilir. Yetki itirazının kabulü durumunda ise kararın tebliğinden itibaren bir hafta içinde yetkili büroya başvurulabilir. Bu takdirde yetkisiz büroya başvurma tarihi yetkili büroya başvurma tarihi olarak kabul edilir. Yetkili büro, yeniden arabulucu görevlendirir.

f) İş Davasının Arabuluculuk Yoluyla Çözülmesinde Süre: Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilir (7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m.3/10).

Arabuluculuk, hızlı ve etkin bir uyuşmazlık çözüm yolu olduğundan uyuşmazlığın süresi içinde çözülememesi halinde dosya kapatılır. Arabulucu, taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması yahut yapılan görüşmeler sonucunda anlaşmaya varılması veya varılamaması hallerinde arabuluculuk faaliyetini sona erdirir (7036 sayılı Kanun m.3/11).

g) İş Hukuku Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Ücretinin Ödenmesi: Tarafların arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaları hâlinde, arabuluculuk ücreti, aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanır. İşe iade talebiyle yapılan görüşmelerde tarafların anlaşmaları durumunda, arabulucuya ödenecek ücretin belirlenmesinde işçiye işe başlatılmaması hâlinde ödenecek tazminat miktarı ile çalıştırılmadığı süre için ödenecek ücret ve diğer haklarının toplamı dikkate alınarak arabuluculuk asgari ücret tarifesi ikinci kısmına göre belirlenir.

Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hallerinde, iki saatlik ücret tutarı Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanır.

Hemen belirtelim ki, Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, iş mahkemesinde dava açılması halinde yargılama giderlerinden sayılır (7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m.3/14).

h) Arabuluculuk Aşamasından Sonra İş Mahkemesinde Dava Açılması: Arabuluculuk yoluyla uyuşmazlığın çözülememesi halinde iş mahkemesine dava açılabilir. Davacı, arabuluculuk yoluyla uyuşmazlığın çözülemediğinde dair tutulan son tutanağı veya tutanağın örneğini dava dilekçesine ekleyerek iş mahkemesinde dava açmalıdır.

Uyuşmazlığın arabuluculuk yoluyla çözülemediğine ilişkin son tutanak dava dilekçesine eklenmediği takdirde iş mahkemesi davacıya son tutanağın bir haftalık kesin sürede mahkemeye ibraz edilmesini, aksi takdirde davanın reddedileceğini ihtar eder. Mahkeme ihtarının gereği yerine getirilmezse dava dilekçesi karşı tarafa gönderilmeden dava usulden reddedilir.

4. Arabuluculuk Toplantısına Katılmayan Tarafın Hukuki Sorumluluğu Nedir?

Arabuluculuk görüşmelerine taraflar bizzat, kanuni temsilcileri veya avukatları aracılığıyla katılabilirler. İşverenin yazılı belgeyle yetkilendirdiği çalışanı da görüşmelerde işvereni temsil edebilir ve son tutanağı imzalayabilir (7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m.3/18).

Arabuluculuğa tabi iş hukuku uyuşmazlıkları ile ilgili bir tarafın arabuluculuk yapılması için başvurması halinde, her iki tarafın da belirlenen ilk toplantıya katılması yükümlülüğü vardır. Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf iş mahkemesinde dava açılması halinde kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin (dava avukatlık ücreti, harçlar, bilirkişi ücreti vb. giderler) tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca ilk toplantıya katılmayan bu taraf lehine avukatlık vekalet ücretine de hükmedilmez.

Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır. Yani, her iki taraf yaptığı masrafları ve harçları kendisi öder. Ancak bu halde haklı çıkan taraf lehine yasal avukatlık ücretine hükmedilebilir.

5. İhtiyari Arabuluculuk: Hangi Uyuşmazlık ve Davalar İçin Arabuluculuğa Başvurulabilir?

İş davalarında zorunlu arabuluculuk uygulaması dışında herhangi bir özel hukuk uyuşmazlığının tarafları da zorunlu olmadığı halde arabulucuya başvurabilir. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri tüm özel hukuk uyuşmazlıkları, işleri ve davaları arabuluculuk yasası uygulaması ile çözüme kavuşturulabilir (Arabuluculuk Kanunu md.1/2).

Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıklar, genel olarak kamu düzenini ilgilendirmeyen, taraflar dışındaki kişilerin, özellikle kamu kurumlarının haklarına zarar vermeyen uyuşmazlıklardır. Örneğin, iş hukukunda kıdem tazminatı arabuluculuk konusu olabilirken, hizmet tespiti davasının konusu olan uyuşmazlıklar arabuluculuk yoluyla çözülemez. Çünkü, hizmet tespiti davası kişinin üzerinde tasarruf edemeyeceği sosyal güvenlik haklarının yanı sıra kamu idaresinin bazı haklarını (prim alma vs.) da etkileyecek niteliktedir.

Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri ve arabuluculuğa elverişli bazı dava ve işler şunlardır:

Kural olarak ticaret hukuku ve sigorta hukukuna ilişkin her türlü iş ve dava,

Maddi ve manevi tazminat davası,

Mirasta mal paylaşımı, miras hukukundan kaynaklanan saklı pay nedeniyle tenkis davası, muris muvazaası gibi hukuki uyuşmazlıklara dair davalar,

Boşanmada mal paylaşımı, boşanma davası kesinleşmişse boşanmada maddi ve manevi tazminat talepleri, katkı veya katılma alacağına dair talep ve davalar,

İş hukukundan kaynaklanan, kıdem tazminatı , ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti alacakları; iş kazası nedeniyle maluliyet veya ölümden kaynaklanan tazminat, destekten yoksun kalma tazminatı vb. gibi her türlü tazminat talepleri,

Gayrimenkul hukukundan kaynaklanan; vekalet görevinin (vekillik yetkisinin) kötüye kullanılması, muris muvazaası nedeniyle açılan davalar, usulsüz tasarruf vb. gibi nedenlerle nedenlerle açılan tapu iptal ve tescil davası, gayrimenkule yapılan müdahalenin men-i (tecavüzün önlenmesi) davası, işgal tazminatı (ecrimisil) davası, önalım (Şufa) davası , ortaklığın giderilmesi/izale-i şüyu davaları, kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile ilgili uyuşmazlıklar.

6. Hangi Uyuşmazlık ve Davalar İçin Arabuluculuğa Başvurulamaz?

Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri hukuki sorunlara ilişkin uyuşmazlıklar arabuluculuk yoluyla çözülemez. Tarafların üzerinde tasarruf edemeyeceği uyuşmazlıklar çoğunlukla kamu hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklardır. Kamu hukukunun yanı sıra aile hukuk gibi özel hukuk alanlarına ilişkin bazı hukuki problemler de arabuluculuk yoluyla çözülemez.

Önemle belirtelim ki, Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre uzlaştırma/uzlaşma kapsamında olan bir suç ile bağlantılı uyuşmazlıklar da arabuluculuk kanunu dışındadır. Bu uyuşmazlıklar için Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre uzlaşma yoluna gidilerek tüm uyuşmazlık savcılıklara bağlı uzlaştırma büroları tarafından çözülmelidir.

Tarafların arabulucuya gidemeyecekleri diğer uyuşmazlıklar şunlardır:

  • Ceza davaları ,
  • Nüfus kaydının düzeltilmesi veya değiştirilmesi davaları,
  • Çocuğun velayeti,
  • Aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıklar,
  • İdari yargının yetkisine giren tam yargı davası ve iptal davası,
  • Vergi hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklar,
  • İş hukukundan kaynaklanan hizmet veya iş kazasının tespiti vb. gibi tüm tespit davaları.

7. Arabulucuya Başvuru Süresi Nedir?

Uyuşmazlığın tarafları gerek dava açılmadan önce gerekse dava açıldıktan sonra arabulucuya başvurmak konusunda anlaşabilirler (6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu md.13). Bu nedenle, taraflar arabulucuya gitme konusunda anlaştığı müddetçe uyuşmazlığın her aşamasında arabuluculuk kurumuna başvurulabilir.

Dava açılması halinde mahkeme de tarafları arabulucuya başvurmak konusunda bilgilendirebilir veya teşvik edebilir. Uyuşmazlığın taraflarından biri, dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra, diğer tarafa arabulucuya başvurma konusunda bir teklif sunabilir. Arabulucuya başvurma konusunda karşı tarafa iletilen teklif, 30 gün içinde olumlu cevaplanmazsa reddedilmiş kabul edilir. (md.13)

Dava açıldıktan sonra tarafların birlikte arabulucuya başvuracaklarını beyan etmeleri halinde yargılama, mahkemece üç ayı geçmemek üzere ertelenir. Bu süre, tarafların mahkemeye yeniden birlikte başvurusu üzerine üç aya kadar uzatılabilir (md.15).

8. Arabuluculuk Sürecinde Tarafların Hak ve Yükümlülükleri Nelerdir?

Arabuluculuk, mahkeme dışı bir çözüm yöntemi olmasına rağmen, tarafların uzlaşma sürecinde bazı hak ve yükümlülükleri vardır. Arabuluculuk sürecinin bir anlaşmayla neticelenmesi halinde anlaşmanın uygulanabilesi; anlaşma sağlanamadığı takdirde, tarafların ileride dava hakkını hak kaybına yol açmadan kullanabilmesi için bazı güvence mekanizmaları oluşturulmuştur.

Arabuluculuk Sürecinde Gizlilik İlkesi

Arabuluculuk süreci gizli yürütülmelidir (Arabuluculuk Kanunu md.4). Arabulucu, arabuluculuk yapması nedeniyle kendisine verilen veya başka bir şekilde elde ettiği tüm bilgi, belge ve kayıtları gizli tutmak zorundadır. Taraflar da gizliliğe riayet etmek zorundadır. Arabuluculuk faaliyeti sırasında hiç kimse fotoğraf çekemez, ses veya görüntü kaydedemez (Arabuluculuk Yönetmeliği md. 6). Arabuluculuk faaliyeti yapılırken gizliliğe aykırı hareket eden ister arabulucu olsun ister taraflar olsun 6 aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır (Arabuluculuk Kanunu md.33). Ayrıca, arabulucunun arabuluculuk sicilinden silinmesi de gündeme gelecektir. Müzakereler sırasında veya tarafların bir araya geldiği herhangi bir ortamda ses veya görüntülerin kaydedilmesi halinde, Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi veya Kayda Alınması Suçu işlenmiş olur. Arabulucunun yanında çalışan veya ilişkili olduğu kişileri de gizlilik ilkesine riayet etmek zorundadır.

Arabuluculuk Uygulamasında Eşitlik ve İradilik İlkesi

Arabuluculuk sürecin tarafların özgür iradesiyle başlayan bir süreçtir. Taraflar, arabulucuya başvurmak veya başvurduktan sonra süreci devam ettirip ettirmemek konusunda tamamen özgürdür. Taraflar, hiçbir şekilde bu sürece katılmaya zorlanamayacağı gibi uyuşmazlığı arabuluculuk yoluyla çözmekten her aşamada vazgeçebilirler. Taraflar, gerek arabulucuya başvururken gerekse süreç boyunca eşit haklara sahiptirler. Taraflardan biri arabuluculuk sürecinin dışında bırakılamayacağı gibi söz hakkı da diğerine göre kısıtlanamaz (Arabuluculuk Kanunu md.5).

ARABULUCULUK NEDİR KİME DENİR

ARABULUCULUK NEDİR KİME DENİR

9. Arabulucunun Seçimi, Tarafsızlığı ve Arabuluculuk Sürecinin Yürütülmesi

Arabulucu, arabuluculuk siciline kayıtlı arabulucular arasında tarafların özgür iradesiyle seçilir. Taraflar hangi arabulucu ile çalışmak istiyorlarsa, o arabulucu ile çalışabilirler.

Arabulucu, arabuluculuk sürecine katılan herkese tarafsız ve eşit davranmak zorundadır. Arabulucu, tarafsızlığı hakkında şüphe doğuracak işlem, tutum ve davranışlarda bulunamaz (6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu md.8).

Arabulucu, arabuluculuk faaliyeti başlar başlamaz, tarafları arabuluculuğun ne anlama geldiği, temel ilkeleri, sürecin nasıl yürütüleceği ve sonuçları hakkında bilgilendirmekle yükümlüdür (Arabuluculuk Kanunu md.11).

Arabulucu tarafların her biriyle ayrı ayrı görüşebileceği gibi her iki tarafla birlikte de görüşebilir. Önemli olan tarafların hak ve menfaatlerinin dengelenmesi, uyuşmazlığın çözülmesi için en uygun metodla hakemlik yapılmasıdır. Taraflar, bu görüşmelere avukatları ile birlikte de katılabilirler (Arabuluculuk Yönetmeliği md.11/1).

Mahkemeler tarafından kullanılması gereken yargısal bir yetkinin kullanımı şeklindeki işlemler arabulucu tarafından yapılamaz (Arabuluculuk Kanunu md.15). Örneğin, tanık dinleme, keşif yapma, bilirkişi raporu alma gibi işlemler ancak mahkemeler tarafından yerine getirilebilir, arabulucunun bu işlemleri yapma yetkisi yoktur.

Arabulucu görevini bizzat kendisi yerine getirmek zorundadır. Arabulucu bu görevini kısmen dahi olsa bir başkasına devredemez, arabuluculuk görevinin başkası tarafından yerine getirilmesini . Arabulucu, tarafsızlığından şüpheye düşülmesine neden olabilecek durumların varlığı hallerinde tarafları bilgilendirmekle yükümlüdür. Örneğin; arabulucu ile uyuşmazlık konusu iş arasında sosyal bir ilişki olması, taraflardan birini tanıması vs. gibi sayısız sebeple tarafsızlık konusunda şüphe doğabilir. Arabulucunun bilgilendirmesine rağmen taraflar, arabulucunun görevine devam etmesini birlikte talep isterlerse, arabulucu görevine devam edebilir (Arabuluculuk Yönetmeliği md.12).

Arabulucu, bu sıfatla görev yaptığı uyuşmazlık ile ilgili olarak açılan davada, daha sonra, bilirkişilik veya avukatlık yapamaz.

Arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi halinde, arabulucu, elinde bulunan belgeleri ve arabuluculuk faaliyeti neticesinde düzenlenen tutanağı beş yıl süre ile saklamak zorundadır (Arabuluculuk Yönetmeliği md. 15).

10. Arabuluculuk Neticesinde Tarafların Anlaşması (Arabuluculuk Kanunu md.18)

Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaştıkları, anlaşamadıkları veya arabuluculuk faaliyetinin nasıl sonuçlandığı bir tutanak ile belgelendirilir. Arabulucu tarafından düzenlenecek bu belge, arabulucu, taraflar, kanuni temsilcileri veya avukatlarınca imzalanır. Belge taraflar, kanuni temsilcileri veya avukatlarınca imzalanmazsa, sebebi belirtilmek suretiyle sadece arabulucu tarafından imzalanır (Arabuluculuk Kanunu m.17/2).

Arabuluculuk neticesinde taraflar uyuşmazlığın çözümü noktasında bir anlaşmaya varmışsa, arabulucu tarafından bu anlaşmanın tüm unsurları yazılı hale getirilir. Arabuluculuk yasası, tarafların üzerinde uzlaştığı konuların yer aldığı belgeyi “anlaşma belgesi” olarak tarif etmektedir. Arabulucu tarafından düzenlenen anlaşma belgesi, taraflar ve arabulucu tarafından imzalanarak hukuki değer kazanır (6325 sayılı Arabuluculuk Yasası md. 18).

11. Arabuluculuk Anlaşmasına İcra Edilebilirlik Şerhi

Taraflar, anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesini görevli ve yetkili mahkemeden talep edebilirler. Anlaşma belgesi, icra edilebilirlik şerhi olmadan da geçerlidir. Ancak, icra edilebilirlik şerhi içeren anlaşma belgesi, mahkeme tarafından verilen bir karar gibi, yani ilam niteliğindeki bir belge gibi işlem görür.

Anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhi vermeye yetkili ve görevli mahkeme; Dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuşsa, arabulucunun görev yaptığı yer sulh hukuk mahkemesi olarak belirlenmiştir (Arabuluculuk Kanunu m.17/2).

Davanın görülmesi sırasında arabuluculuğa başvurulması durumunda ise anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilir.

İcra edilebilirlik şerhi, çekişmesiz yargı işi olup inceleme dosya üzerinden yapılarak şerh konusunda karar verilir. (6325 sayılı Arabuluculuk Yasası md.18/3). Mahkemenin inceleme yetkisi sadece anlaşma içeriğinin arabuluculuğa ve cebri icraya elverişli olup olmadığıyla sınırlıdır. Mahkemenin anlaşma içeriğini değiştirme, hüküm ekleme veya çıkarma yetkisi yoktur.

Taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesi, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılır (Arabuluculuk Yasası m.18/4). İcra edilebilirlik şerhinin fonksiyonu arabuluculuk anlaşma belgesine mahkeme kararı (ilam) niteliği kazandırmasıdır. Tarafların avukatları ile birlikte imzaladıkları arabuluculuk anlaşması belgesi kendiliğinden mahkeme kararı gibi bir işlevi yerine getirmketedir.

Özellikle belirtelim ki, arabuluculuğa elverişli olan aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda inceleme mutlaka duruşmalı olarak yapılır.

12. Arabuluculuk Konusu Beyan veya Belge Davalarda Kullanılamaz Nedir?

Arabuluculuk faaliyetinin gizli yapılmasının neticesi olarak; taraflar arabuluculuk süreci sonunda bir anlaşmaya ulaşamadıklarında, arabuluculuk sürecinde ifade edilen beyanlar veya ileri sürülen belgeler mahkemelerde delil olarak kullanılamaz. Uyuşmazlığın arabulucudan sonra tahkim yoluna götürülmesi halinde dahi bu belge ve beyanlar delil olarak kullanılamaz (6325 sayılı Arabuluculuk Yasası md.5).

Taraflar, arabulucu veya üçüncü bir kişi, uyuşmazlıkla ilgili olarak hukuk davası açıldığında veya tahkim yoluna başvurulduğunda, aşağıdaki beyan veya belgeleri delil olarak ileri süremez ve bunlar hakkında tanıklık yapamaz (md.5):

Taraflarca yapılan arabuluculuk daveti veya bir tarafın arabuluculuk faaliyetine katılma isteği,

Uyuşmazlığın arabuluculuk yolu ile sona erdirilmesi için taraflarca ileri sürülen görüşler ve teklifler,

Arabuluculuk faaliyeti esnasında, taraflarca ileri sürülen öneriler veya herhangi bir vakıa veya iddianın kabulü,

Sadece arabuluculuk faaliyeti dolayısıyla hazırlanan belgeler.

Hukuk davasında veya tahkim yolunda delil olarak ileri sürme yasağı, beyan veya belgenin şekline bakılmaksızın uygulanır.

Arabuluculuk sürecinde ileri sürülen beyan veya belgelerin açıklanması mahkeme, hakem veya herhangi bir idari makam tarafından istenemez. Bu beyan veya belgeler, arabuluculuk yasası hükümlerine aykırı bir şekilde delil olarak sunulmuş olsa dahi sunulan mahkeme tarafından hükme esas alınamaz.

Beyan veya belgelere dair yukarıda açıkladığımız unsurlar saklı kalmak koşuluyla, hukuk davası ve tahkimde ileri sürülebilen deliller, sadece arabuluculukta sunulmaları sebebiyle kabul edilemeyecek deliller haline gelmez (6325 sayılı Arabuluculuk Yasası md.5/5).

13. Arabulucunun Ücreti Nasıl Ödenir?

Arabulucu, yaptığı hizmet karşılığında bir ücret alır (Arabuluculuk Kanunu md.7). Taraflar başka türlü kararlaştırmamış ise; arabulucunun ücreti, faaliyetin sona erdiği tarihte yürürlükte bulunan Arabulucu Asgari Ücret Tarifesi uygulanarak belirlenir.

Arabulucunun ücreti ve diğer tüm masraflar aksi taraflarca kararlaştırılmamışsa eşit olarak karşılanır. Örneğin; konusu para ile ölçülebilen uyuşmazlıklarda her iki taraftan toplam uyuşmazlık konusunun %6’sı kadar bir oranla başlayan ve taraflarca eşit miktarda ödenen bir arabuluculuk ücreti söz konusudur.

14. Aile Hukukuna İlişkin Arabuluculuk Sistemi

Arabuluculuk, Türkiye’de henüz gelişim aşamasındadır. Tasarı halinde olup henüz kanunlaşmayan düzenlemeye göre aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklar da arabuluculuk yoluyla çözülecektir. Aile hukukuna ilişkin arabuluculuk; kadına karşı şiddet içeren vakıalar hariç olmak üzere şu uyuşmazlıkları kapsamaktadır: Boşanma davası, Velayet davası, Nafaka davası, Boşanmada maddi ve manevi tazminat, Boşanmada mal paylaşımı, yani katılma alacağı, katkı payı alacağı veya değer artış payı alacağı, Ev eşyalarının paylaşımı.

Arabuluculuk Hakkında En Sık Sorulan 20 Soru ve Cevap

Arabuluculuk nedir?

Arabuluculuk, taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlıkların, tarafsız ve uzman bir üçüncü kişi (arabulucu) yardımıyla dostane bir şekilde çözümlenmesini sağlayan alternatif bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Bu süreçte arabulucu, hakim veya hakem gibi karar veren kişi değildir; taraflara çözüm dayatmaz. Aksine, arabulucu tarafların iletişim kurmasına, çıkar ve beklentilerini anlamalarına yardımcı olur ve çözümü tarafların kendilerinin bulmasını teşvik eder. Arabuluculuk gönüllülük ve gizlilik esasına dayanır; taraflar sürece katılmakta ve anlaşma sağlamakta özgürdür. Anlaşmaya varıldığında, tarafların üzerinde uzlaştığı konular yazılı hale getirilir ve gerektiğinde mahkeme onayıyla ilam (mahkeme kararı) niteliğinde belge haline gelir. Arabuluculuk, daha hızlı, düşük masraflı ve dostane bir çözüm imkanı sunması nedeniyle mahkemeye kıyasla taraflara önemli avantajlar sağlar.

Arabulucuya nasıl başvurulur?

Arabulucuya başvurmak için genellikle adliyelerde bulunan Arabuluculuk Bürolarına müracaat edilir. Her adliyede, Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı arabuluculuk büroları kurulmuştur. Başvuru ücretsizdir; adliyedeki arabuluculuk bürosuna bir dilekçe veya form ile müracaat ederek süreci başlatabilirsiniz. Başvuru sırasında uyuşmazlığınızın türü ve tarafların iletişim bilgileri alınır. Ardından büro, sistemde kayıtlı resmi arabulucular listesinden bir arabulucu atar. Taraflar dilerse, listedeki belirli bir arabulucu üzerinde anlaşarak onu seçebilirler. Arabuluculuk bürosu olmayan yerlerde ise sulh hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğü, arabuluculuk bürosu sıfatıyla başvuruları kabul eder. Alternatif olarak, taraflar kendi aralarında anlaşıp bir arabulucu belirleyerek doğrudan da arabuluculuk sürecine başlayabilirler. Başvuru yapıldıktan sonra atanan arabulucu taraflarla iletişime geçerek ilk toplantı zamanını ve yerini belirler.

Arabuluculuk süreci nasıl işler?

Arabuluculuk süreci, başvurudan sonra arabulucunun taraflara ulaşmasıyla başlar. Önce arabulucu, taraflara kendisini tanıtır ve arabuluculuk sürecinin kurallarını açıklar (örneğin gizlilik ilkesi, gönüllülük esasları). Daha sonra genellikle ilk toplantıda taraflar bir araya gelir. Arabulucu, taraflara söz vererek her birinin uyuşmazlığı kendi açısından anlatmasını ister. Taraflar birbirlerini dinledikten sonra arabulucu, tarafların çıkarlarını ve anlaşmazlığın temelini anlamalarına yardımcı olacak sorular sorar. İhtiyaç duyulursa arabulucu, taraflarla ayrı ayrı da görüşebilir. Bu görüşmelerde amaç, ortak bir çözüm zemini bulmaktır. Taraflar, arabulucu eşliğinde müzakere ederek çözüm önerileri geliştirir. Anlaşmaya varılırsa, arabulucu tarafından bir “anlaşma tutanağı” hazırlanır ve taraflarca imzalanır. Anlaşma tutanağı, avukatlarınız da imzalamışsa doğrudan icra edilebilirlik (mahkeme kararı gibi bağlayıcılık) kazanır; eğer sadece taraflar imzalamışsa, sulh hukuk mahkemesinden icra edilebilirlik şerhi alınarak mahkeme ilamı gücünde belge haline gelir. Anlaşma sağlanamazsa, arabulucu “anlaşmama tutanağı” düzenler ve süreç sona erer. Bu tutanak ile birlikte artık yargı yoluna, yani mahkemeye başvurabilirsiniz. Arabuluculuk süreci tamamen gizlidir; taraflar bu süreçte ileri sürdükleri herhangi bir teklifi veya beyanı, daha sonra mahkemede birbirine karşı delil olarak kullanamaz. Genel olarak arabuluculuk, dostane bir ortamda, esnek ve taraf odaklı şekilde ilerleyen bir süreçtir.

Arabuluculuk ne kadar sürer?

Arabuluculuk süreci, mahkeme yargılamalarına göre oldukça kısa sürede tamamlanır. Uyuşmazlığın niteliğine göre bazen tek bir toplantıda, birkaç saat içinde anlaşma sağlanabilir. Daha karmaşık durumlarda birkaç oturum yapılabilir, ancak yine de çoğu arabuluculuk dosyası birkaç hafta içinde sonuçlanır. Kanun, dava şartı (zorunlu) arabuluculuk hallerinde bir süre sınırı öngörmüştür: Arabulucu, atandığı tarihten itibaren 3 hafta içinde süreci sonuçlandırmalıdır; gerektiğinde bu süre en fazla 1 hafta uzatılabilir. Yani en fazla yaklaşık 4 hafta içinde arabuluculuk görüşmeleri tamamlanır. Bu yasal süre sınırı özellikle iş, ticaret, tüketici gibi zorunlu arabuluculuk kapsamındaki uyuşmazlıklar içindir. Gönüllü (ihtiyari) arabuluculukta ise tarafların anlaşıp süreci uzatmasında sakınca yoktur, ancak taraflar genelde hızlı çözüm istedikleri için süreç kısa tutulur. Sonuç olarak, arabuluculuk, aylarca ya da yıllarca sürebilen mahkeme davalarına kıyasla çok daha hızlı bir şekilde neticelenir.

Arabuluculuk ücreti ne kadar?

Arabuluculuk ücreti, her yıl Adalet Bakanlığı tarafından yayınlanan Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi’ne göre belirlenir. Ücretin miktarı, uyuşmazlığın türüne ve değerine göre değişir. Örneğin para ile ölçülebilen uyuşmazlıklarda (alacak, tazminat vs.), arabuluculuk ücreti genellikle anlaşma sağlanan miktar üzerinden belirli bir yüzde oranında hesaplanır. Para ile ölçülemeyen konularda ise saat ücreti esas alınır (tarifede belirtilen saatlik ücret, taraf sayısına göre ödenir). Arabuluculuk sürecine başlanırken başvuru aşamasında herhangi bir ücret ödenmez. İlk oturum sonunda anlaşma olmazsa, kanunen arabulucuya ödenecek 2 saatlik ücret Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır[6]. Anlaşma sağlanırsa, arabulucu ücreti taraflarca tarifeye göre ödenir. Ücretin tam tutarı, uyuşmazlığın kapsamına göre değişeceği için burada kesin bir rakam vermek doğru olmaz; ancak sıradan bir işçi alacağı veya tüketici uyuşmazlığı için arabuluculuk ücreti genellikle birkaç yüz TL ile birkaç bin TL arasında olabilir. Daha yüksek meblağlı ticari uyuşmazlıklarda ise tutara göre oransal bir ücret çıkabilir. Taraflar arabulucuyla görüşme öncesinde ücret konusunda bilgilendirilir ve ücret genellikle anlaşma tutanağı imzalanırken tahsil edilir. Unutmayın, arabuluculuk mahkeme masrafları, harçlar, bilirkişi ücretleri gibi giderleri ortadan kaldırdığı için çoğu durumda daha ekonomiktir.

Arabuluculuk ücretini kim öder?

Arabuluculuk ücretinin kim tarafından ödeneceği, tarafların anlaşmasına ve uyuşmazlığın sonucuna göre değişebilir. Kural olarak, taraflar aksi bir anlaşma yapmadıkça arabulucu ücreti ve süreç masraflarını eşit olarak paylaşırlar. Örneğin iki taraflı bir uyuşmazlıkta ücret yarı yarıya bölüşülür. Ancak uygulamada taraflar arasında farklı bir düzenleme yapılması da mümkündür: Taraflardan biri ücretin tamamını veya büyük kısmını üstlenmeyi kabul edebilir. Özellikle işçi-işveren uyuşmazlıklarında, uygulamada çoğunlukla işveren tarafı arabuluculuk ücretinin tamamını ödeyebilmektedir. Zorunlu arabuluculuk kapsamındaki davalarda anlaşma sağlanamazsa taraflar ücret ödemez; ilk iki saate kadar olan arabulucu ücreti devlet tarafından karşılanır. Anlaşma sağlanırsa, belirlenen ücret (tarifeye göre) genellikle taraflarca eşit ödenir, aksi kararlaştırılmadıkça. Ayrıca, işçi alacakları gibi konularda arabuluculuk yapılıp da anlaşma olmaz ve dava açılırsa, dava sonunda işçi haklı bulunursa arabuluculuk ücretinin karşı tarafa (işverene) yüklenmesi de söz konusu olabilmektedir. Kısaca, arabuluculuk ücretini genelde taraflar paylaşır, ama anlaşmazlık halinde ilk görüşme masrafı taraflara yansımaz, anlaşma durumunda ise ödeme şekli tarafların anlaşmasına veya yasal düzenlemelere göre belirlenir.

Arabuluculuk zorunlu mu?

Arabuluculuk her durumda zorunlu değildir, ancak Türk hukuk sisteminde belirli uyuşmazlıklar için dava açmadan önce arabulucuya başvurma zorunluluğu (dava şartı) getirilmiştir. Yani bazı hukuk alanlarında mahkemeye gidebilmek için önce arabuluculuğu tüketmiş olmanız gerekir. 2018 yılından bu yana iş hukuku uyuşmazlıklarının bir kısmında, 2019’dan itibaren ticari alacak davalarında ve yakın dönemde tüketici, kira ve bazı diğer özel hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk, davadan önce zorunlu olarak uygulanmaktadır. Bunun dışında kalan birçok uyuşmazlıkta arabuluculuk isteğe bağlıdır (ihtiyaridir). Örneğin komşular arasındaki küçük bir anlaşmazlık veya bir alım-satım sözleşmesinden doğan ihtilaf, dava şartı kapsamında değilse taraflar arabulucuya başvurmakta serbesttir. Zorunlu olmayan hallerde de mahkeme sürecine göre avantajlı olduğu için taraflar genellikle arabuluculuğu denemektedir. Özetle, arabuluculuk bazı durumlarda zorunlu bir adımdır, ancak her uyuşmazlıkta otomatik olarak zorunlu değildir. Aşağıdaki soruda arabuluculuğun zorunlu olduğu başlıca davaları bulabilirsiniz.

Hangi davalarda arabuluculuk zorunludur?

Kanunen arabuluculuk şartı getirilen (dava açmadan önce arabulucuya başvurulması zorunlu olan) başlıca uyuşmazlıklar şunlardır:

  • İş hukuku uyuşmazlıkları: İşçi ve işveren arasındaki işe iade talepleri, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret, fazla mesai alacağı gibi bireysel veya toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan işçilik alacakları ve tazminatları için dava açmadan önce arabulucuya başvurmak 1 Ocak 2018’den beri zorunludur. İş kazası veya meslek hastalığından doğan maddi-manevi tazminat davaları ise şu an için dava şartı kapsamında değildir (ihtiyari arabuluculuğa tabiidir).
  • Ticari davalar: Türk Ticaret Kanunu kapsamında olup konusu bir miktar para olan alacak ve tazminat talepleri, örneğin şirketler arası alacak davaları, kira bedeli alacağı, ticari tazminatlar gibi konular, 1 Ocak 2019’dan itibaren dava şartı arabuluculuk kapsamındadır. Ayrıca, çek, senet gibi kambiyo ilişkisinden doğan itirazın iptali, menfi tespit, istirdat gibi ticari davalarda da arabuluculuğa başvuru 2023 itibarıyla zorunlu hale getirilmiştir.
  • Tüketici davaları: Tüketici ile satıcı/sağlayıcı arasındaki tüketici işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda, tüketici mahkemesinde dava açmadan önce arabulucuya başvurmak zorunludur. Bu düzenleme, 2020 yılında 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a eklenen 73/A maddesi ile getirilmiştir. Uygulamada 2020’lerden itibaren tüketici davalarının çoğu arabuluculuk dava şartına tabi kılınmıştır. Ancak Tüketici Hakem Heyeti’ne gitmesi zorunlu olan küçük uyuşmazlıklar (belirli parasal sınırın altındaki uyuşmazlıklar) arabuluculuk kapsamına girmez. Yine, tüketici hakem heyetinin kararlarına itiraz niteliğindeki davalar da arabuluculuk şartı dışındadır.
  • Kira uyuşmazlıkları: Konut ve işyeri kiralarından kaynaklanan davalarda da 1 Eylül 2023 tarihinden itibaren arabuluculuğa başvuru dava şartı haline gelmiştir. Özellikle kira bedelinin uyarlanması, kira alacağı, depozito iadesi, tahliye gibi konularda taraflar önce arabulucuya gitmek zorundadır. Sadece, İcra İflas Kanunu’na göre ilamsız icra yoluyla kiracının tahliyesi gibi özel bazı prosedürler bu kapsamın dışındadır.
  • Diğer bazı özel uyuşmazlıklar: 2023 yılı düzenlemeleriyle, taşınmazların paylaştırılması ve ortaklığın giderilmesi davaları, kat mülkiyetinden (apartman ve site yönetimi) doğan davalar ve komşu hakkından kaynaklı uyuşmazlıklar da dava şartı arabuluculuk kapsamına alınmıştır. Ayrıca tarımsal üretim sözleşmelerinden doğan bazı uyuşmazlıklarda da arabuluculuk şartı getirilmiştir.

Yukarıda sayılanlar dışındaki hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk genellikle ihtiyaridir (isteğe bağlı). Örneğin miras paylaşımı veya iş kazası tazminatı gibi konularda mahkeme yoluna gitmeden önce arabulucuya başvurmak zorunlu değildir (ama başvurulabilir). Özetle, iş, ticaret, tüketici, kira ve belirli diğer özel hukuk konularında kanun arabuluculuğu dava şartı yapmıştır. Bu şartın olduğu davalarda, arabulucuya gitmeden doğrudan dava açarsanız, davanız “dava şartı yokluğu” nedeniyle usulden reddedilecektir.

Arabuluculuk hangi uyuşmazlıklarda uygulanır?

Arabuluculuk, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği tüm özel hukuk uyuşmazlıklarında uygulanabilir. Basitçe ifade etmek gerekirse, tarafların kendi aralarında çözebilecekleri, kamu düzenini ilgilendirmeyen konular arabuluculuğa elverişlidir. Örneğin ticari sözleşme ihtilafları, alacak-borç meseleleri, işçi-işveren anlaşmazlıkları, tüketici sorunları, kiracı-kiraya veren uyuşmazlıkları, ortaklık veya miras taksimi ihtilafları arabuluculukla çözülebilir. Buna karşılık, kanun gereği tarafların kendi anlaşmalarıyla çözmesi mümkün olmayan konular arabuluculuğa uygun değildir. Ceza hukuku kapsamındaki suçlar, nüfus kayıtlarıyla ilgili davalar (örneğin soybağı, velayet, vesayet gibi kişi hallerine ilişkin konular) veya boşanma, velayet gibi aile hukukunu ilgilendiren konular arabuluculuğa elverişli sayılmaz. Örneğin, eşlerin boşanması bizzat arabuluculukla gerçekleştirilemez çünkü hakim kararı gerektirir ve kamu düzeni söz konusudur. Yine çocukların velayeti veya vesayet altına alınması gibi hususlar arabuluculukla çözülemez. Ancak bu konuların yanı sıra boşanmaya bağlı maddi-manevi tazminat, mal paylaşımı, nafaka gibi tarafların anlaşabileceği konular varsa, bunlar hakkında taraflar arabuluculuk yaparak uzlaşmaya varabilir ve bu uzlaşmayı mahkemedeki davaya sunabilirler. Özetle, arabuluculuk özellikle özel hukuktan doğan ve para veya tazminat gibi tarafların serbestçe karar verebileceği anlaşmazlıklarda uygulanır; ceza, idare veya kişiler hukuku gibi alanlardaki kamu düzenini ilgilendiren uyuşmazlıklar arabuluculuk kapsamı dışındadır.

Arabuluculukta anlaşma sağlanamazsa ne olur?

Arabuluculuk görüşmeleri sonunda taraflar anlaşamazsa, bu durum bir “anlaşamama tutanağı” ile belgelenir. Arabulucu, tarafların uzlaşamadığını belirten son tutanağı hazırlar ve taraflara verir[32]. Bu tutanak aslında sürecin tamamlandığını ve uzlaşma olmadığını gösteren resmi belgedir. Anlaşma sağlanamadığında, taraflar hiçbir yaptırımla karşılaşmaz – arabuluculuk gönüllülük esasına dayalı olduğu için uzlaşamamak da doğal bir sonuçtur. Ancak eğer arabuluculuğa başvurmak dava şartı ise (örneğin iş, ticaret, tüketici, kira gibi zorunlu hallerde), anlaşamama tutanağı almak mahkemeye başvurabilmenin ön koşuludur. Bu durumda arabulucudan alınan tutanak, dava dilekçesine eklenerek mahkemeye sunulmalıdır. Tutanak sunulmadan dava açılırsa, mahkeme eksikliği tamamlamanız için süre verir; yine sunulmazsa dava usulden reddedilir. Anlaşma olmadığında taraflar haklarını mahkemede aramaya devam edebilir. Yani arabuluculuk süreci sonuçsuz kalırsa, uyuşmazlık çözülmemiş demektir ve aynı konuda dava açılması serbesttir[10]. Arabuluculuk görüşmelerinde ortaya konan öneriler veya kabuller, mahkeme aşamasında bağlayıcı değildir ve ileri sürülemez (gizlilik ilkesi gereği). Kısacası, arabuluculukta anlaşma sağlanamazsa, mevcut durum korunur; taraflar isterlerse yargı yoluna giderek uyuşmazlığı mahkeme önünde çözmeye çalışabilirler.

Arabuluculukta anlaşma sağlanırsa ne olur?

Arabuluculuk süreci sonunda anlaşma sağlanırsa, taraflar arabulucunun da katkısıyla üzerinde uzlaştıkları tüm koşulları yazılı bir anlaşma belgesine dökerler. Bu belge, arabulucu ve taraflar (ve varsa avukatları) tarafından imzalanır. Arabuluculuk anlaşma belgesi, tarafların nihai uzlaşmasını içerir ve bu konular hakkında artık mahkemeye başvurulamaz. Yani anlaşmaya varılan hususlar için uyuşmazlık kesin olarak çözülmüş olur. Peki bu anlaşma belgesinin hukuki bağlayıcılığı nedir? Eğer belge taraflar ve avukatları tarafından imzalanmışsa, doğrudan mahkeme ilamı (kararı) gücündedir ve icra dairesinde aynen bir mahkeme kararı gibi işleme konulabilir. Taraflar avukatsız ise veya avukatları belgeyi imzalamadıysa, bu durumda anlaşma belgesinin icra edilebilmesi için mahkemeden “icra edilebilirlik şerhi” alınması gerekir. Bu, sulh hukuk mahkemesinden genellikle kısa sürede alınabilen bir onaydır ve verildiğinde arabuluculuk anlaşması ilam niteliğinde belge halini alır, tıpkı mahkeme kararı gibi icra edilebilir olur. Anlaşma belgesi bu şekilde hukuki koruma kazandıktan sonra, taraflardan biri yükümlülüklerini yerine getirmezse, diğeri icra takibi yaparak zorla uygulatma imkanına sahip olur. Arabuluculuk anlaşması sağlanınca, artık aynı uyuşmazlık konusunda mahkemeye gitmeye gerek kalmaz (ve kanunen de gidilemez). Sonuç olarak, anlaşma sağlanması durumunda taraflar hızlı bir şekilde kesin çözüme kavuşmuş olur ve anlaşılan şartlar yasal olarak bağlayıcı hale gelir.

İşçi arabulucuya gitmek zorunda mı?

Evet, bir işçi (veya işveren) iş ilişkisinden doğan belirli türdeki uyuşmazlıklar için dava açmadan önce arabulucuya gitmek zorundadır. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu uyarınca, işçi ve işveren alacakları ile tazminat talepleri (kıdem, ihbar, maaş, izin ücreti, fazla mesai, iş kazası dışındaki tazminatlar gibi) ve işe iade talepleri için arabuluculuk dava şartıdır. Yani örneğin işten çıkarılan bir işçi kıdem tazminatı veya ihbar tazminatı için mahkemede dava açmadan önce mutlaka arabulucuya başvurmak zorundadır; aksi halde davası usulden reddedilir. Bu düzenleme 1 Ocak 2018’den beri yürürlüktedir. Ancak tüm iş uyuşmazlıkları için arabuluculuk zorunlu değildir. İş kazasından doğan maddi-manevi tazminat davaları ve hizmet tespiti davaları gibi bazı istisnalar vardır; bunlarda arabuluculuk dava şartı değildir. İşçi ile işveren arasında arabuluculuk görüşmesi yapıldığında, genellikle işçi taleplerini ortaya koyar, işveren de bir teklifte bulunur ve orta yol bulmaya çalışılır. İşçi arabuluculuğa gitmezse ne olur? Fiilen, işçi dava açmak istiyorsa başvurmak zorundadır; gitmediği takdirde dava açamaz. Arabuluculuk görüşmesi sonucunda anlaşma olmazsa, işçi anlaşamama tutanağı alarak davasını açabilir. İşçi için arabuluculuk avantajlı mı? Genellikle evet, çünkü mahkeme sürecine göre çok daha kısa sürede sonuç alınabilir ve masrafsızdır. Ancak arabuluculukta anlaşma sağlamak tamamen işçinin kendi isteğine bağlıdır; hiçbir işçi, haklı olduğu alacaklarından feragat etmeye zorlanamaz. Arabuluculuk sırasında işçinin haklarını doğru değerlendirebilmesi için bir avukat ile görüşmesi de faydalı olacaktır.

Ticari davalarda arabuluculuk zorunlu mu?

Evet, birçok ticari dava için arabuluculuk zorunludur. Özellikle konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri, dava açmadan önce arabulucuya başvurulması gereken davalardır. Bu kapsam, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi olarak eklenen düzenleme ile 1 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Örneğin, iki şirket arasındaki sözleşmeden doğan bir alacak uyuşmazlığında, veya ticari bir satıştan kaynaklanan tazminat talebinde dava açmak istendiğinde önce arabulucuya gitmek şarttır. Ticari davalara örnek olarak, şirketler arası borç-alacak davaları, rekabetten doğan tazminatlar, haksız rekabet kaynaklı alacaklar, ticari satış/tedarik sözleşmeleri uyuşmazlıkları, franchising veya distribütörlük sözleşmesi ihtilafları gibi konular sayılabilir. Bu gibi para talepli tüm ticari davalar arabuluculuk şartına tabidir. Ayrıca 2023’te yapılan değişikliklerle itirazın iptali, menfi tespit, istirdat gibi ticari nitelikteki bazı davalar da arabuluculuk kapsamına alınmıştır. Ticari davalarda arabuluculuk süreci, işleyiş olarak diğerlerinden farklı değildir; ancak genellikle şirket avukatları veya vekilleri sürece katılır ve uyuşmazlık rakamları yüksek olabileceğinden görüşmeler daha teknik olabilir. İstisna olarak, ticari davalardan fikri mülkiyet hukuku (marka, patent davaları) veya iflas, konkordato gibi bazı davalar para alacağı olsa bile özel düzenlemeye tabi olduğundan arabuluculuk kapsamı dışında tutulmuştur. Genel kural ise: Eğer dava ticari ilişkiye dayanıyor ve para talebi içeriyorsa, büyük ihtimalle arabulucuya başvurmak zorunludur.

Tüketici davalarında arabuluculuk zorunlu mu?

Evet, birçok tüketici davası için arabuluculuk 2020 yılından bu yana zorunludur. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a eklenen 73/A maddesi uyarınca, tüketici ile satıcı/sağlayıcı arasındaki uyuşmazlıklarda tüketici mahkemesinde dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartıdır. Örneğin, ayıplı mal veya hizmetten doğan tazminat isteği, tüketici sözleşmesinden kaynaklanan ücret iadesi talebi, abonelik (telefon, internet vs.) sözleşmesinden kaynaklı uyuşmazlıklar gibi konularda tüketici mahkemesine gitmeden önce arabuluculuğa gitmek zorunludur. Ne zamandan beri? Bu zorunluluk, 28 Temmuz 2020’de yürürlüğe giren yasa değişikliğiyle getirilmiştir. Uygulamada 2020 sonlarından itibaren tüketici mahkemelerinde arabuluculuk dava şartı olarak uygulanmaya başlanmıştır. Ancak burada önemli bir ayrım vardır: Tüketici Hakem Heyeti’nin görev alanına giren uyuşmazlıklar (belirli bir parasal sınırın altındaki tüketici ihtilafları) için arabuluculuk aranmaz; tüketici doğrudan hakem heyetine başvurur. 2023 yılı itibarıyla hakem heyeti sınırı 66.000 TL’dir (bu miktar her yıl güncellenir). Yani örneğin 10.000 TL’lik bir ayıplı mal bedeli iadesi talebinde önce hakem heyetine gidilir; arabuluculuk devreye girmez. Hakem heyetinin kararlarına karşı tüketici mahkemesinde itiraz davası açılırken de arabulucuya gitme şartı aranmamaktadır. Özetle, tüketici mahkemesinin görev alanına giren çoğu dava arabuluculuk kapsamındadır ve tüketici de satıcı/sağlayıcı da dava öncesi bu yolu tüketmelidir. Arabuluculukta anlaşma olmazsa, tutanakla birlikte dava açılabilir. Bu düzenleme, tüketici uyuşmazlıklarının daha hızlı, masrafsız çözülmesini ve mahkemelerin iş yükünün azalmasını amaçlamaktadır.

Kira davalarında arabuluculuk zorunlu mu?

Evet, kira ilişkisinden kaynaklanan birçok uyuşmazlıkta 1 Eylül 2023 tarihinden itibaren arabulucuya başvuru zorunluluğu getirilmiştir. Özellikle kiracı ve kiraya veren arasındaki anlaşmazlıklarda (konut ya da işyeri olsun fark etmez) dava açmadan önce arabuluculuk yapılması şarttır. Örnek olarak, kira bedelinin artırılması veya indirilmesi davaları, ödenmeyen kira bedellerinin tahsili, depozito iadesi, kira sözleşmesinin uyarlanması gibi konular sayılabilir – bu tür davalar için artık mahkemeden önce arabulucuya başvurmak gerekmektedir. Tahliye (kira sözleşmesinin sona erdirilmesi) konuları da arabuluculuk kapsamındadır; ancak burada bir istisna vardır: Eğer kiraya veren, kiracıyı doğrudan icra yoluyla tahliye etmek istiyorsa (örneğin ödenmeyen kira nedeniyle icra takibi başlatıp tahliye talep etmek), bu özel prosedürde arabuluculuk aranmaz. Onun dışında, kira sözleşmesinden doğan davaların büyük çoğunluğu arabuluculuk kapsamındadır. Bu düzenleme, 2023’te Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/B maddesiyle getirilmiştir. Kira uyuşmazlıklarında arabuluculuk, kiracı ve ev sahibi arasında hızlı bir uzlaşma zemini oluşturmayı amaçlar. Özellikle artan kira bedelleri konusunda son dönemde yaşanan anlaşmazlıklarda mahkeme yerine arabuluculukla daha kısa sürede sonuç alınması hedeflenmiştir. Kira davalarında arabuluculuğa gitmezseniz ne olur? Eğer kapsam dahilindeki bir konuyu arabuluculuğa götürmeden dava açarsanız, dava dilekçeniz eksik dava şartı nedeniyle reddedilecektir. Bu yüzden kira uyuşmazlıklarında önce arabuluculuk sürecini tamamlamak zorunidir.

Boşanma davalarında arabuluculuk uygulanır mı?

Hayır, boşanma ve velayet gibi çekirdek aile hukuku konularında arabuluculuk zorunlu değildir ve hatta bu konular arabuluculuğun kapsamı dışında kabul edilir. Çünkü evlilik birliğinin sona ermesi (boşanma) veya çocukların velayeti gibi hususlar, kamu düzenini ilgilendiren kişilik haklarıyla alakalıdır ve tarafların serbest iradesine tamamen bırakılamaz[31]. Türk hukukunda boşanma davası ancak mahkeme kararıyla gerçekleşir; hakim, kamu düzenini ve özellikle çocukların menfaatini gözeterek karar verir. Bu nedenle arabulucu, eşlerin boşanmasına karar veremez. Ancak, boşanma sürecinde ortaya çıkan bazı mali ve özel konularda arabuluculuk mümkün olabilir. Örneğin boşanacak eşler, nafaka miktarı, mal paylaşımı, tazminat gibi konularda kendi aralarında anlaşmak isteyebilirler. Bu tür konular, aslında tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği hususlardır. İster dava öncesi ister dava sırasında, eşler bir arabulucu yardımıyla bu yan konularda uzlaşıp protokol hazırlayabilir ve bunu mahkemeye sunabilirler. Aile arabuluculuğu kavramı bazı ülkelerde uygulanmakla birlikte, Türkiye’de henüz boşanma davası açısından yasal bir arabuluculuk zorunluluğu bulunmamaktadır. 2018’de Adalet Bakanlığı bünyesinde “Aile Arabuluculuğu” pilot çalışmalarından bahsedilmiş olsa da, halen hukuki olarak boşanma, velayet, nafaka davalarında dava şartı arabuluculuk uygulaması yoktur. Sonuç olarak, boşanma davalarında arabulucuya gitmek diye bir zorunluluk yoktur. Yalnızca, boşanmaya bağlı yan uyuşmazlıklar için taraflar dilerse arabuluculuk yapabilir ve ulaştıkları anlaşmayı boşanma davasında hakime sunabilirler.

Karşı taraf arabuluculuk görüşmesine gelmezse ne olur?

Arabuluculuk sürecinin sağlıklı ilerleyebilmesi için her iki tarafın da görüşmelere katılması önemlidir. Peki taraflardan biri, özellikle de davalı diyebileceğimiz karşı taraf arabuluculuğa gelmezse ne olur? Bu durumda arabulucu, gelmeyen taraf için bir ilk toplantıya katılmama tutanağı düzenler ve süreci sona erdirir. Kanun, ilk toplantıya mazeretsiz katılmayan taraf aleyhine bazı müeyyideler öngörmüştür: Eğer karşı taraf arabuluculuğa gelmez ve diğer taraf daha sonra dava açmak zorunda kalırsa, dava sonunda gelmeyen taraf tamamen haklı çıksa bile yargılama giderlerinin tamamını ödemek zorunda bırakılabilir; ayrıca o taraf lehine vekalet ücreti de hükmedilmez. Bu kural, zorunlu arabuluculuk kapsamındaki davalar için getirilmiştir ve amacı, tarafları arabuluculuğa teşvik etmektir. Örneğin bir işveren, arabuluculuk toplantısına katılmazsa ve işçi dava açıp kazansa da kazanmasa da, işveren mahkeme masraflarını üstlenir ve kendi avukatına vekalet ücreti alamaz. İlk toplantıya katılmamak böyle olumsuz sonuçlar doğurabileceği için, tarafların arabuluculuk davetini ciddiye alması önemlidir. Eğer gerçekten geçerli bir mazeret varsa (hastalık, şehir dışında olma vb.) bunu arabulucuya bildirerek toplantı için yeni bir zaman talep edilebilir. Sonuç olarak, karşı taraf gelmezse arabuluculuk görüşmesi tek taraflı yapılamayacağı için süreç biter; anlaşma sağlanamadığına dair tutanak alınarak dava yoluna devam edilir. Fakat gelmeyen taraf, yukarıda bahsedilen yaptırımlarla karşılaşabileceğini unutmamalıdır. Bu nedenle, arabuluculuk davetine icabet etmek her iki tarafın da yararınadır.

Arabuluculukta avukat gerekir mi?

Arabuluculukta avukat bulundurmak zorunlu değildir, ancak taraflar dilerlerse avukatları aracılığıyla sürece katılabilirler. Birçok kişi arabuluculuk görüşmelerine kendi başına (bizzat) katılmayı tercih eder ve hukuken buna engel yoktur. Arabuluculuk, resmi bir mahkeme duruşması olmadığı için avukat olmadan da sürdürülebilen bir müzakere sürecidir. Bununla birlikte, özellikle haklarınızın kapsamını daha iyi değerlendirmek, ileride hak kaybına uğramamak için bir avukat desteği almak faydalı olabilir. Avukat, arabuluculuk sürecinde sizin adınıza müzakereleri yürütebilir veya görüşmelerde yanınızda bulunarak danışmanlık yapabilir. Tarafın avukatla katılması halinde, avukatın arabuluculuk yetkisini içeren özel bir vekaletnamesi olması gerekir. Bazı durumlarda, örneğin kurumsal şirketler veya hukuki bilgisi sınırlı kişiler, bir avukat aracılığıyla arabuluculuğa katılmayı tercih eder. Bu, tekliflerin değerlendirilmesi ve anlaşma metninin doğru şekilde yazılması açısından avantaj sağlayabilir. Özetle: Avukat tutmak mecburi değildir, arabuluculuk tarafların rahatça kendi dilleriyle konuşabildiği bir ortamdır. Fakat hukuki destek almak isteyenler için avukat bulundurmak mümkündür ve genellikle tavsiye edilir. Unutmayın, arabuluculuk anlaşması yapıldıktan sonra artık mahkemeye gidilemeyeceği için, özellikle büyük haklar söz konusuysa anlaşma şartlarının bir hukukçu tarafından görülmesi yararınıza olabilir.

Arabuluculuk ile uzlaştırma arasındaki fark nedir?

Arabuluculuk (mediasyon) ile uzlaştırma (ceza hukukunda uzlaşma) terimleri sıklıkla karıştırılır, ancak bunlar farklı kurumlardır. Arabuluculuk, özel hukuk uyuşmazlıklarında (örneğin alacak verecek, tazminat, sözleşme ihtilafları vb.) tarafların kendi iradeleriyle başvurdukları veya bazı davalarda zorunlu olan bir müzakere sürecidir. Uzlaştırma (uzlaşma) ise ceza adalet sistemine ait bir kurum olup, suç teşkil eden fiillerde mağdur ile failin uzlaştırmacı aracılığıyla anlaştırılmasını ifade eder. Başka bir deyişle, uzlaştırma bir ceza soruşturması veya davası içinde, savcılık tarafından yönetilen bir süreçtir; arabuluculuk ise tamamen medeni (sivil) uyuşmazlıklar içindir.

Arabuluculuk ve uzlaştırmanın farklarını ana hatlarıyla şöyle özetleyebiliriz:

  • Kapsam ve Yasal Dayanak: Arabuluculuk, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile düzenlenmiştir ve özel hukuk (medeni hukuk) alanındaki uyuşmazlıklarda uygulanır. Uzlaştırma ise Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253-255. maddelerinde düzenlenmiştir ve ceza hukuku kapsamındaki belirli suçlar için uygulanır.
  • Gönüllülük vs. Zorunluluk: Arabuluculuk esasen gönüllü bir süreçtir (bazı davalarda dava açmak için zorunlu başvuru şartı olsa bile, tarafların anlaşmaya varması tamamen gönüllüdür). Uzlaştırma da tarafların (mağdur ve şüpheli/sanık) anlaşmasına dayanır, ancak uzlaştırma prosedürü, suç uzlaştırma kapsamındaysa savcılık tarafından zorunlu olarak denenir. Yani savcı, uzlaştırmacı atar ve tarafların uzlaşıp uzlaşamayacağını görmek zorundadır. Uzlaşma olmazsa ceza davası normal seyrine devam eder.
  • Süreç İşleyişi: Arabuluculukta taraflar arabulucuyu kendileri seçebilir veya listeden atanır; uzlaştırmada uzlaştırmacı genellikle savcılık tarafından listeden atanır. Arabuluculuk görüşmeleri tarafların kontrolünde, daha serbest bir pazarlık sürecidir. Uzlaştırma görüşmeleri ise genelde mağdur ile failin, uzlaştırmacı aracılığıyla suçun sonuçlarını telafi etme üzerine odaklandığı bir süreçtir.
  • Amaç ve Sonuç: Arabuluculuğun amacı, tarafların menfaatlerini gözeten kazan-kazan temelli bir çözüm bulmaktır (çoğu zaman tazminat ya da ödeme ile sonuçlanır). Uzlaştırmanın amacı ise ceza soruşturmasında mağdurun zararının giderilmesi ve failin ceza almaktan kurtulmasıdır. Uzlaştırma sonucunda anlaşma olursa şüpheli için ceza davası açılmaz veya düşer; adli sicile işlenmez. Arabuluculuk sonucunda anlaşma olursa, bu bir sözleşme hükmünde olup icra edilebilir bir uzlaşma doğar ve mahkemeye gitmeye gerek kalmaz.
  • Kullanıldığı Alanlar: Arabuluculuk, boşanma hariç aile hukuku uyuşmazlıklarından iş ve ticari uyuşmazlıklara kadar geniş bir yelpazede uygulanır (yukarıda değindik). Uzlaştırma ise sadece kanunun belirlediği uzlaşmaya tabi suçlar için geçerlidir – örneğin basit yaralama, hakaret, mala zarar verme, tehdit (belirli sınırların altındaki) gibi şikayete tabi veya kanunda sayılan suçlar uzlaştırma kapsamındadır.

Özetle, arabuluculuk medeni yargının, uzlaştırma ceza yargısının bir kurumudur. Her ikisi de alternatif çözüm yolları olsa da, biri hukuk uyuşmazlıklarını, diğeri suçları ele alır. Bu nedenle, örneğin bir alacak verecek meselesinde uzlaştırma değil arabuluculuk; bir basit yaralama suçunda ise arabuluculuk değil uzlaştırma gündeme gelecektir. Her iki süreç de tarafların kendi anlaşmalarına vardıkları dostane çözümler üretmeyi hedeflese de, hukuki statü ve prosedür olarak birbirinden ayrılır.

Yukarıdaki sorular ve cevaplar, güncel mevzuat ve uygulamalar dikkate alınarak hazırlanmıştır. Arabuluculuk ile ilgili daha detaylı bilgi veya profesyonel destek için Harbiye Hukuk ile iletişime geçebilirsiniz.