Hırsızlık suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) 141. maddede tanımlanmıştır. Kanun maddesine göre, “Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.”. Yani basit hırsızlık suçu işleyen kişi, hukuken 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalır. Ancak hırsızlık suçunun işleniş şekline ve koşullarına bağlı olarak ceza miktarı artabilmekte veya azalabilmektedir. Aşağıda, hırsızlık suçunun basit ve nitelikli halleri ile bu hallere ilişkin cezalar ayrıntılı şekilde açıklanmıştır.
İÇİNDEKİLER
- Basit Hırsızlık Suçu ve Cezası (TCK 141)
- Nitelikli Hırsızlık Suçunun Cezaları (TCK 142)
- Hırsızlık Suçunda Daha Az Cezayı Gerektiren Haller (TCK 144)
- Malın Değerinin Az Olması (TCK 145)
- Kullanma Hırsızlığı Suçu (TCK 146)
- Hırsızlık Suçunda Şikâyet ve Yasal Süreç (Mağdurlar İçin)
- Hırsızlık Suçunda Şüpheli/Sanık Hakları ve Avukat Desteği
- Sıkça Sorulan Sorular
- Soru: Nitelikli hırsızlıkta HAGB kararı (hükmün açıklanmasının geri bırakılması) verilir mi?
- Soru: İlk kez hırsızlık yapan bir kişi ne kadar ceza alır?
- Soru: Hırsızlık suçundan nasıl beraat edilir?
- Soru: Nitelikli hırsızlık suçu Ağır Ceza Mahkemesi’ne mi girer?
- Soru: Hırsızlık suçunda tutuklama olur mu?
- Soru: Akraba tarafından yapılan hırsızlıkta ceza uygulanır mı?
Basit Hırsızlık Suçu ve Cezası (TCK 141)
Basit hırsızlık suçu, yukarıda değinilen TCK 141. madde kapsamındaki temel halidir. Bu halde fail, başkasına ait taşınır bir malı sahibinin rızası olmadan alarak kendisine veya bir üçüncü kişiye menfaat sağlamayı amaçlar. Basit hırsızlık suçu için öngörülen cezai yaptırım 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır. Bu ceza aralığı içinde verilecek somut ceza miktarı, mahkeme tarafından suçun özellikleri ve failin durumuna göre belirlenir. İlk kez suç işleyen bir fail hakkında genellikle alt sınıra yakın ceza tayini söz konusu olmaktadır. Kanun, ekonomik bir değeri olan elektrik, doğal gaz gibi enerjileri de “taşınır mal” sayarak hırsızlık kapsamına almıştır. Dolayısıyla elektrik enerjisinin izinsiz kullanılması da hırsızlık suçu olarak değerlendirilir.
Basit hırsızlık suçu, kural olarak şikâyete tabi olmayan (takibi re’sen yapılan) bir suçtur. Mağdur şikâyette bulunmasa dahi savcılık, haberdar olduğu takdirde soruşturma açabilir. Ancak suç, bazı özel durumlarda takibi şikâyete bağlı hale gelebilmektedir (örneğin, belirli akrabalık ilişkileri içinde işlendiğinde veya aşağıda açıklanacak bazı hafifletici haller söz konusuysa). Bu istisnai durumlar yazının devamında ele alınmıştır.
BASİT HIRSIZLIK ÖRNEKLERİ (TCK MADDE 141)
- Cadde üzerinde herhangi bir yere kilitlemeden bıraktığı bisikletinin çalınması (Yargıtay 13. Ceza Dairesi 2014/32284 E. , 2015/16625 K.)
- Kapıları kilitli vaziyette fakat camları 10-15 cm açık olacak şekilde park halinde bıraktığı aracından hırsızlık yapılması (Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2015/13131 E., 2017/11884 K.)
- Kişinin banka ATM’sinden kartı ile çektiği; ancak almayı unuttuğu 140 TL’yi arkasından ATM’ye gelerek alması (Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2020/14159 E. , 2021/15652 K.)
- Açıkta duran stanttan cep telefonu çalması Yargıtay (13. Ceza Dairesi 2018/8950 E. , 2019/746 K.)
- Ağaçtan ceviz çalması (Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2020/8247 E. , 2021/6444 K.)
- İşyeri önüne bırakılan, üzerinde giysi bulunan plastik mankeni çalması eylemi (Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/9797 E. , 2022/4699 K.)
- Camları açık ve kapıları kilitli olmayan araçtan telefonun çalındığı eylem (Yargıtay 13. Ceza Dairesi 2019/9245 E. , 2020/1964 K.)
- Köy içinde bulunan tarladan hayvanların çalınması (Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2014/38228 E., 2017/2719 K.)
- Etrafı açık tarladan ağaç kesme eylemi (Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2016/4023 E. , 2018/11104 K.)
- Açık alanda bulunan masanın üzerinden cep telefonun alınması (Yargıtay 13. Ceza Dairesi 2018/9225 E., 2019/1836 K.)
Nitelikli Hırsızlık Suçunun Cezaları (TCK 142)
Hırsızlık suçunun, daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri TCK 142. maddede belirtilmiştir. Bu haller, hırsızlık fiilinin belirli koşullar altında işlenmesi durumunda uygulanır ve ceza artırımına yol açar. Örneğin TCK 142/1 kapsamında:
- Kamu kurum ve kuruluşlarında, ibadethanelerde veya kamu yararına tahsis edilmiş eşya hakkında hırsızlık yapılması,
- Halkın yararlanmasına sunulmuş ulaşım araçlarında veya istasyon/terminal gibi yerlerde hırsızlık yapılması,
- Afet veya felaket amacıyla hazırlanan eşya hakkında hırsızlık yapılması,
- Adet gereği açıkta bırakılmış (örn. pazar tezgâhı gibi) eşyalar hakkında hırsızlık yapılması,
gibi durumlar hırsızlık suçunun nitelikli halini oluşturur. Bu durumlarda uygulanacak ceza 3 yıldan 7 yıla kadar hapistir, yani temel hale göre daha yüksek bir ceza öngörülür.
TCK 142/2 ise daha da ağır haller sayılmıştır. Örneğin:
- Kişinin kendini koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak hırsızlık (örn. baygın, engelli veya ölmüş kişinin malını çalma),
- Elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle veya özel beceri ile (yani yankesicilik veya kapkaç) hırsızlık,
- Doğal afet veya toplumsal kargaşa ortamından yararlanarak hırsızlık (örneğin deprem, sel, savaş, isyan sırasında),
- Kilitlemek suretiyle korunan eşyalara hırsızlık amacıyla yetkisiz şekilde ulaşma (örneğin kilit kırma, maymuncuk kullanma veya haksız elde bulundurulan anahtarla girme),
- Bilişim sistemlerinin kullanılmasıyla (örneğin internet bankacılığı hırsızlığı),
- Resmî sıfat takınarak veya tanınmamak için tedbir alarak yapılan hırsızlık,
- Büyük veya küçükbaş hayvan hakkında hırsızlık (hayvan hırsızlığı),
- Herkesin girebileceği bir yerde kilit altındaki eşya hakkında hırsızlık (örneğin kapısı kilitli arabadan hırsızlık),
gibi fiiller TCK 142/2 kapsamında nitelikli hırsızlık sayılır. Bu ikinci fıkra kapsamındaki nitelikli hırsızlıkların cezası 5 yıldan 10 yıla kadar hapistir. Görüldüğü üzere, suçun işlenişindeki yöntem ve koşullar ne kadar tehlikeli veya özel ise ceza o kadar ağırlaşmaktadır.
TCK 142/3 hükmünde ise enerji hakkında hırsızlık ayrı bir nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Buna göre suç, elektrik, doğalgaz gibi sıvı veya gaz halindeki enerjilere yönelik olarak ve bunların nakil/işleme tesislerinde işlenirse ceza 5 yıldan 12 yıla kadar hapistir. Eğer hırsızlık suçu bir suç örgütü faaliyeti çerçevesinde işlenmişse, belirtilen cezalara yarı oranında artırım uygulanır ve ayrıca on bin güne kadar adli para cezası verilebilir.
Gece Vakti Hırsızlık ve Cezaya Etkisi (TCK 143)
Hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi, kanunda ayrı bir ağırlaştırıcı neden olarak belirtilmiştir. TCK 143 maddesi uyarınca, suç gece vakti işlenmişse verilecek ceza yarı oranında artırılır. Kanun, geceleri kişilerin dinlenme ihtiyacını ve güvenliğini gözeterek, gece yapılan hırsızlığı daha ağır cezalandırmaktadır. (Kanunda gece vakti, güneşin batışından bir saat sonra başlayıp, doğuşundan bir saat öncesine kadar olan süre olarak tanımlanmıştır.) Örneğin bir evden gündüz vakti hırsızlık yapmanın cezası 3 yıl ise, aynı suç gece yapıldığında ceza yaklaşık 4.5 yıla çıkarılabilecektir.
Hırsızlık Suçunda Daha Az Cezayı Gerektiren Haller (TCK 144)
Kanun koyucu, bazı özel durumlarda hırsızlık fiilini daha az cezayı gerektiren bir hal olarak düzenlemiştir. TCK 144. maddede belirtilen bu haller şunlardır:
- Paydaş veya elbirliği ile malik olunan mal üzerinde hırsızlık (ortak mülkiyete konu malı çalma),
- Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla hırsızlık (örneğin borcunu alamayan kişinin alacaklı olduğu kişiden malını gizlice alması),
Bu iki durumda hırsızlık suçu işlenirse, “şikâyet üzerine, fail hakkında iki aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.”. Yani ceza hem oldukça düşüktür (2 ay – 1 yıl arası hapis veya para cezası) hem de soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi mağdurun şikâyetine bağlıdır. Mağdur şikâyet etmezse devlet bu hallerdeki hırsızlığı takip etmez. Bu durumlar, bir anlamda “daha hafif hırsızlık” olarak değerlendirilebilir. Özellikle aile içi ekonomik anlaşmazlıklar veya ortaklar arası uyuşmazlıklarda meydana gelen ve hukuki alacak iddiasıyla yapılan hırsızlıkları cezalandırırken, kanun daha düşük ceza ve şikâyet şartı öngörmüştür.
Malın Değerinin Az Olması (TCK 145)
Çalınan malın değerinin çok düşük olması, hırsızlık suçunda cezada indirim yapılmasını veya hiç ceza verilmemesini sağlayabilen özel bir durumdur. TCK 145. maddeye göre “hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçilebilir.”. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, malın değerinin gerçekten önemsiz derecede düşük olmasıdır. Mahkeme, hem malın az değerli oluşunu hem de somut olayın özelliklerini değerlendirerek, örneğin cezada belli bir indirim yapabilir veya duruma göre fail hakkında hiç ceza vermeyebilir.
“Malın değerinin azlığı” hali, cezada indirim yapılabilmesi için yeterlidir; fakat ceza vermekten tamamen vazgeçmek daha istisnai olup olayın özelliklerinin bunu haklı kılması aranır. Örneğin fail, değeri çok düşük bir eşyayı çalmış ve pişman olup geri vermişse, mahkeme ceza vermeme yolunu seçebilir. TCK 145 hükmü, özellikle mağdurun zararı önemsiz kaldığında ceza adaletinin daha esnek uygulanabilmesini sağlamaktadır. (Detaylı bilgi için bkz. Harbiye Hukuk Bürosu, Hırsızlık Suçunda Malın Değerinin Az Olması).
Kullanma Hırsızlığı Suçu (TCK 146)
Halk arasında “emanet alıp geri bırakmak” şeklinde tabir edilebilecek kullanma hırsızlığı, TCK’da ayrı bir suç olarak değil, hırsızlık suçunun cezasını azaltan nitelikli bir hali olarak düzenlenmiştir. TCK 146. maddede bu durum şöyle ifade edilmiştir: “Hırsızlık suçunun, malın geçici bir süre kullanılıp zilyedine iade edilmek üzere işlenmesi halinde, şikâyet üzerine, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir. Ancak malın suç işlemek için kullanılmış olması halinde bu hüküm uygulanmaz.”. Bu hükme göre eğer fail, bir malı çalma niyetiyle değil bir süre kullanıp geri verme niyetiyle almışsa ve bu durum kanıtlanabiliyorsa, cezasında önemli bir indirim uygulanır (yarısına kadar). Dikkat edilmesi gereken hususlar:
- Bu indirimden faydalanmak için mağdurun şikâyeti şarttır (kullanma hırsızlığı takibi şikâyete bağlıdır). Mağdur şikâyet etmezse ceza verilmeyebilir.
- Fail, malı kullanıp iade etme amacıyla almalıdır. İade etme kastının varlığı suçun oluşması için yeterlidir; malın fiilen iade edilmesi şart değildir. Örneğin bir aracı izinsiz alıp bir süre kullanıp bırakan kişi, bu madde kapsamında değerlendirilir.
- Ancak mal suç işlemek için kullanılmışsa (örneğin çalınan araba başka bir suça araç olarak kullanıldıysa) bu indirim uygulanmaz.
Kullanma hırsızlığı, uygulamada özellikle tanıdıklar arasında “aldım ama geri verecektim” savunmasıyla gündeme gelir. Kanun, böyle durumlarda cezayı esneterek failin davranışının klasik hırsızlıktan daha az zararlı olduğunu kabul eder. (Detaylı bilgi için bkz. Harbiye Hukuk Bürosu, Kullanma Hırsızlığı Suçu ve Cezası).
Hırsızlık Suçunda Şikâyet ve Yasal Süreç (Mağdurlar İçin)
Mağdurun şikâyeti, hırsızlık suçunun soruşturulması açısından büyük öneme sahiptir. Yukarıda belirtildiği gibi, hırsızlık suçu çoğunlukla şikâyete tabi olmaksızın re’sen kovuşturulur. Yani mağdur şikâyet etmese bile savcılık ihbar veya başka yolla haberdar olduğunda soruşturma açabilir. Ancak, kullanma hırsızlığı (TCK 146) veya TCK 144’teki özel haller gibi şikâyete tabi durumlar söz konusu ise mağdurun şikâyeti olmadan soruşturma yapılamaz. Bu nedenle, böyle durumlarda mağdur 6 ay içinde şikâyet hakkını kullanmalıdır.
Kanun gereği, şikâyete tabi suçlarda “yetkili kimse 6 ay içinde şikâyette bulunmazsa soruşturma ve kovuşturma yapılamaz”. Bu 6 aylık süre, mağdurun suçu ve failin kim olduğunu öğrendiği günden başlar. (Örneğin, hırsızın kim olduğu sonradan tespit edildiyse süre o tarihten itibaren işler.) Eğer hırsızlık suçu şikâyete bağlı değilse (basit hırsızlık gibi), 6 aylık süre şartı yoktur; mağdur yıllar sonra da ortaya çıkıp şikâyetçi olabilir. Ancak bu durumda bile 8 yıllık dava zamanaşımı süresi geçmemiş olmalıdır.
Şikâyet nereye ve nasıl yapılır? Hırsızlık mağduru, olayı öğrendiğinde derhal polise veya jandarmaya haber vermelidir. İlk etapta telefonla 112/155 hatlarını arayabilir veya en yakın karakola başvurabilir. Akabinde Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusu (şikâyet dilekçesi) vererek olayın soruşturulmasını talep edebilir. Dilekçede mağdurun ve varsa şüphelinin kimlik ve adres bilgileri, olayın tarih ve özeti belirtilmelidir. Deliller ve tanıklar da sunulmalıdır. Şikâyet dilekçesi vermek yerine, savcılık veya kollukta sözlü beyan tutanağı ile de şikâyet kayda geçirilebilir.
Hırsızlık suçunun mağduru, aynı zamanda çalınan malın maddi değerine ilişkin tazminat talep etme hakkına da sahiptir. Ceza davası sürerken veya sonrasında failden çaldığı malın bedelini ödemesi istenebilir. Ceza davası aşamasında mahkeme, eğer mağdurun zararı giderilmemişse hükümde manevi veya maddi tazminat konularını da değerlendirebilir. Mağdur, eğer fail bulunamamışsa veya mal geri gelmemişse, sigorta gibi mekanizmalarla zararını telafi etmeye çalışabilir. Tüm bu süreçlerde, bir avukatın hukuki desteği, mağdurun haklarının korunması ve doğru adımların atılması açısından faydalı olacaktır.

HIRSIZLIK SUÇUNUN CEZASI NEDİR
Hırsızlık Suçunda Şüpheli/Sanık Hakları ve Avukat Desteği
Hırsızlık suçu ile itham edilen bir şüpheli veya sanık açısından da dikkat edilmesi gereken önemli hususlar vardır. Öncelikle, kişi soruşturma aşamasında ifade verirken susma hakkı dahil tüm haklarını bilmelidir. Soruşturmanın ilk anından itibaren bir ceza avukatı yardımı almak, sürecin sağlıklı yönetilmesi için kritiktir. Avukat, şüpheliyle birlikte ifade hazırlığı yapabilir, delillerin toplanmasında ve hukuki itirazlarda etkin rol oynayabilir.
Hırsızlıkla suçlanan kişinin, eğer suçlamayı kabul ediyorsa, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanma imkânı bulunmaktadır. TCK 168. madde uyarınca fail, suç sonrası pişmanlık gösterip çalınan malı iade eder veya uğrattığı zararı tazmin ederse cezasında önemli indirimler uygulanabilir. Soruşturma aşamasında (dava açılmadan önce) zararın giderilmesi halinde verilecek ceza 2/3’üne kadar indirilebilir; kovuşturma aşamasında (dava açıldıktan sonra) pişmanlık gösterilirse cezada 1/2 oranına kadar indirim yapılabilir. Dolayısıyla bir hırsızlık şüphelisinin mağdurun zararını karşılaması, kendi lehine olacaktır. Örneğin çalınan eşyayı aynen geri vermek veya bedelini ödemek, mahkemece daha düşük bir ceza takdir edilmesini sağlar.
Şüpheli açısından bir diğer önemli husus, tutuklama ve diğer koruma tedbirleridir. Hırsızlık suçu için kanunen bir tutuklama yasağı bulunmamaktadır; yani şartlar oluştuğunda tutuklama kararı verilebilir. Ancak uygulamada, ilk defa basit hırsızlık suçundan yakalanan kişiler, ağır bir durum yoksa genellikle tutuklanmayabilir (adli kontrol tedbirleri uygulanabilir). Yine de, eğer şüpheli kaçma şüphesi uyandırıyorsa veya sabıkalı ise tutuklama ihtimali vardır. Böyle durumlarda avukat, tutuklamaya itiraz edebilir veya adli kontrolle serbest kalmayı talep edebilir.
Sanığın savunma stratejisi, somut olayın özelliklerine göre değişir. Eğer kişi suçsuz olduğunu iddia ediyorsa, beraat için tüm delilleri ortaya koymalı, olay anında başka yerde olduğunu (alıbi) veya üzerine atılı fiili işlemediğini ispata çalışmalıdır. Ceza yargılamasında, “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi geçerlidir; kesin ve inandırıcı delil olmadan mahkûmiyet kararı verilemez. Sanık veya müdafi, soruşturma evresinde toplanan delillerin hukuka aykırı elde edilip edilmediğini de denetlemelidir. Örneğin, arama işlemlerindeki usulsüzlükler veya ifadelerin baskı altında alınması gibi hususlar savunmada dile getirilebilir.
Hırsızlık suçuyla itham edilen kişiler için uzlaşma müessesesi de söz konusu olabilmektedir. Özellikle mağdur ile fail arasında uzlaştırmacı aracılığıyla görüşme yapılarak, zararın giderilmesi ve mağdurun rızasıyla ceza davasının düşmesi sağlanabilir. 2016 yılında yapılan yasal değişikliklerle birlikte, “soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan hırsızlık suçları” uzlaştırma kapsamına alınmıştır. Bu durumda, fail mağdurun zararını karşılar ve uzlaşma sağlanırsa, ceza yargılaması sonlanabilir.
Sonuç olarak, ister mağdur olun ister şüpheli, hırsızlık suçu sürecinde hukuki danışmanlık almak haklarınızın tam olarak korunmasını sağlayacaktır. Harbiye Hukuk Bürosu olarak hem mağdurların haklarını savunmakta hem de sanık müdafi olarak ceza hukuku alanındaki tecrübemizle hukuki hizmet sunmaktayız.
Sıkça Sorulan Sorular
Soru: Nitelikli hırsızlıkta HAGB kararı (hükmün açıklanmasının geri bırakılması) verilir mi?
Cevap: Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB), belirli şartlar sağlandığında mahkemenin verdiği cezanın açıklanmaması ve bir denetim süresi uygulanmasıdır. Nitelikli hırsızlık suçunda da HAGB kararı verilebilir, ancak bunun için CMK 231. maddedeki şartların tamamlanması gerekir. Bu şartlar arasında, sanığın daha önce kasten işlenmiş bir suçtan mahkûmiyetinin olmaması, mahkemenin failin bir daha suç işlemeyeceğine dair kanaate varması ve mağdurun zararının tamamen giderilmesi sayılabilir.
Örneğin sanık ilk kez suç işlemiş, sabıkasız ve çaldığı malı geri vererek zararı karşılamışsa, mahkeme 2 yıl veya daha az süreli bir ceza takdir ettiğinde HAGB uygulama yoluna gidebilir. HAGB verilmesi halinde sanık hapse girmez; 5 yıl denetim süresi içinde suç işlemezse ceza hiç açıklanmaz. Ancak nitelikli hırsızlık suçunun cezası üst sınırı itibarıyla daha yüksek olabileceğinden, somut ceza 2 yılı aştığı takdirde HAGB uygulanamaz.
Soru: İlk kez hırsızlık yapan bir kişi ne kadar ceza alır?
Cevap: İlk defa hırsızlık suçu işleyen bir kişi için cezanın miktarı olayın niteliğine göre değişir. Basit hırsızlık için kanunda 1-3 yıl arası hapis cezası öngörülmüştür. Failin ilk sabıkası olması, lehine bir durum olarak değerlendirilir ve hakim genellikle alt sınıra yakın bir ceza tayin eder. Eğer suç basit hırsızlık kapsamında ve herhangi bir ağırlaştırıcı unsur içermiyorsa, çoğu zaman 1 yıl civarı hapis cezası verilir. Bu ceza, şartlar uygunsa adli para cezasına çevrilebilir, ertelenebilir veya HAGB uygulanabilir.
Nitelikli hırsızlık durumunda ise ceza aralığı daha yüksek olsa da (üst sınır 7 yıl, 10 yıl veya 12 yıla kadar çıkabilir), ilk suç olduğu için yine alt sınırdan ceza verme eğilimi olacaktır. Örneğin ilk kez nitelikli hırsızlık (örneğin kapkaç) yapan biri somut olayda 5 yıl ceza alabilecek durumda ise, mahkeme ağırlaştırıcı başka bir neden yoksa belki 5 yılın biraz üzerinde bir ceza verebilir. Yine de her durumda hakim, suçun işleniş biçimini, failin pişmanlığını ve kişisel durumunu değerlendirerek bir karar verir.
Soru: Hırsızlık suçundan nasıl beraat edilir?
Cevap: Bir kişinin hırsızlık suçundan beraat etmesi, üzerine atılı suçu işlemediğinin veya suç için gerekli şartların oluşmadığının ortaya konmasıyla mümkündür. Ceza yargılamasında mahkûmiyet kararı verilebilmesi için suçu failin işlediği her türlü şüpheden uzak, kesin ve somut delillerle kanıtlanmalıdır. Dolayısıyla, “yüksek şüphe” dahi mahkûmiyete yeterli değildir. Şüpheli/sanık, suçun işlendiği anda başka bir yerde olduğunu (alıbi) kanıtlayarak veya **olayla ilgisi olmadığını gösteren kamera kayıtları, tanık ifadeleri gibi deliller sunarak beraate ulaşabilir.
Ayrıca, yüklenen fiilin aslında suç oluşturmadığı durumlar da vardır: Örneğin, kişi aldığı malın kendi malı zannediyorsa ortada kast yok demektir (bu halde hırsızlık suçu oluşmaz). Beraat için mahkemede ileri sürülebilecek bazı savunma stratejileri şunlardır:
- Kimlik inkârı: Suçu işleyen kişinin sanık olmadığı, yanlış kişinin yargılandığı savunması.
- Delil yetersizliği: Hırsızlık fiilini sanığın yaptığını ispatlayan yeterli delil olmadığını gösterme. Örneğin parmak izi, kamera kaydı yoksa ve sadece şüphe üzerine yargılanıyorsa beraat istenebilir.
- Hukuka aykırı delil itirazı: Eğer aleyhe tek delil hukuka aykırı elde edilmişse (örneğin izinsiz yapılan aramada bulunan eşya), bu delilin kullanılamayacağını belirterek geri kalan delillerle suçun ispat edilemediğini savunma.
Sonuç olarak, “suçu işlemediğini ispatlayan” veya “suçun ispat edilemediği” bir durum yaratıldığında beraat kararı verilir. Sanığın aktif şekilde savunma yapması ve haklarını kullanması bu sonuca ulaşmada kritiktir.
Soru: Nitelikli hırsızlık suçu Ağır Ceza Mahkemesi’ne mi girer?
Cevap: Hırsızlık suçunun yargılamasında görevli mahkeme, suçun niteliğine ve öngörülen ceza miktarına göre belirlenir. Basit hırsızlık ve bir kısım nitelikli hırsızlık halleri, cezanın üst sınırı 10 yıl veya altı olduğundan Asliye Ceza Mahkemesi’nin görev alanındadır. Ancak daha ağır nitelikli hırsızlık halleri, örneğin TCK 142/3’te belirtilen 5 yıldan 12 yıla kadar ceza öngören enerji hırsızlığı suçu, kanunen Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülür. Nitelikli hırsızlık suçlarının çoğu (3-7 yıl veya 5-10 yıl aralığına girenler) normalde Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanır. Fakat suçun cezası 10 yıldan fazla üst sınıra sahipse (12 yıla kadar hapis öngörülen haller gibi) veya özel kanun hükmüyle ağır ceza mahkemesine bırakılmışsa, o durumda dosya ağır cezada açılır.
Örneğin, bir örgüt faaliyeti kapsamında hırsızlık suçu iddiası da ağır cezada değerlendirilebilir (çünkü örgütlü suçlar genelde ağır cevalıktır). Somut olayda iddianameyi düzenleyen savcılık, suç nitelendirmesine göre davayı ilgili mahkemede açacaktır. Kısaca: Nitelikli hırsızlık suçlarından bazıları Ağır Ceza Mahkemesi’nin görev alanına girmektedir (örn. enerji hırsızlığı), diğerleri Asliye Ceza’da görülür.
Soru: Hırsızlık suçunda tutuklama olur mu?
Cevap: Türk hukukunda hırsızlık suçu için tutuklama kararı verilmesinin önünde yasal bir engel yoktur. CMK 100. madde uyarınca katalog suçlar arasında da sayıldığı için (nitelikli hırsızlık özellikle) gerekli şartlar oluştuğunda tutuklama tedbiri uygulanabilir. Tutuklama için gereken şartlar, suç hakkında kuvvetli şüphe bulunması ve tutuklamayı gerektiren bir nedenin varlığıdır (kaçma şüphesi, delilleri karartma ihtimali gibi). Hırsızlık suçunun basit hallerinde cezanın üst sınırı nispeten düşük olduğundan ve şüphelinin sabit ikametgâhı varsa, uygulamada genellikle tutuklama kararı verilmemektedir.
Özellikle ilk kez basit hırsızlık suçu işleyen kişiler, çoğu zaman tutuksuz yargılanmakta veya adli kontrol şartıyla serbest bırakılmaktadır. Ancak fail çok sayıda hırsızlık sabıkasına sahipse, suçu suçüstü halinde işlemişse ya da kaçma teşebbüsü içindeyse, tutuklama kararı verilebilir. Özetle, hırsızlık suçunda tutuklama olabilir, fakat mahkemeler özellikle basit ve ilk defa işlenen hırsızlıklarda tutuklamadan kaçınma eğilimindedir. Tutuklama yerine adli kontrol (imza verme, yurtdışı çıkış yasağı vb.) gibi daha hafif koruma tedbirleri de sıkça tercih edilir.
Soru: Akraba tarafından yapılan hırsızlıkta ceza uygulanır mı?
Cevap: Türk Ceza Kanunu, belirli yakın akrabalar arasındaki hırsızlık fiillerini şahsi cezasızlık sebebi saymıştır. TCK 167. maddeye göre; eşler arasında (boşanmamış), üstsoy ile altsoy arasında, evlat edinen ile evlatlık arasında veya aynı konutta birlikte yaşayan kardeşler arasında işlenen hırsızlık suçunda ceza verilmez. Yani örneğin bir evlat, anne veya babasının malını çaldığında yahut abi, birlikte yaşadığı kardeşinin eşyasını izinsiz aldığında, kural olarak bu kişiler hakkında ceza uygulanmaz.
Ancak bu durum, “şahsi cezasızlık sebebi” olarak tanımlandığından, soruşturma aşamasında genellikle kovuşturma yapılmasına yer olmadığı kararı verilir. Burada amaç aile içi ilişkiyi cezai yaptırımla germemektir. Şu noktaya dikkat edilmeli: Eğer hırsızlık suçu bu sayılan akraba grupları dışında bir akraba tarafından işlendi ise (örneğin kuzen, yeğen, kardeş ama birlikte yaşamıyorlar ise) bu madde uygulanmaz ve normal cezai süreç işler. Ayrıca akraba olsa bile haklarında ayrılık kararı verilmiş eşler bu kapsamda değildir – boşanmış eşlerin birbirinden mal çalması durumunda ceza uygulanır. Sonuç olarak, yakın akrabalar arasındaki hırsızlıkta kanun ceza öngörmemiştir, fakat bunun dışındaki durumlar normal hırsızlık suçu gibi cezalandırılır.
Harbiye Hukuk Bürosu, ceza hukuku alanında uzman ekibiyle hırsızlık suçu konusunda hem mağdurlara hem de şüpheli/sanıklara hukuki destek vermektedir. Sorularınız ve hukuki ihtiyaçlarınız için bizimle iletişime geçebilirsiniz.