İdari yargı kararlarının zamanında, tam ve doğru biçimde uygulanmaması hukuk devleti ilkesinin ihlalidir. Ancak uygulamada, iptal, tam yargı ve yürütmenin durdurulması kararlarının idare tarafından geç, kısmi ya da şeklen yerine getirildiği sıkça görülmektedir. Bu durum, hem bireylerin hak arama özgürlüğünü zedeler hem de idarenin hukuka bağlılığına olan güveni sarsar. Anayasa’nın 138. maddesi ve İYUK’un 28. maddesi uyarınca kararların 30 gün içinde uygulanması zorunludur; aksi hâlde idare ve sorumlu kamu görevlileri maddi–manevi tazminat yükümlülüğüyle karşı karşıya kalabilir.
İÇİNDEKİLER
- İDARİ YARGI KARARLARI NEDİR? KISA TANIM VE ÖNEMİ
- HUKUKİ DAYANAK: ANAYASA M.138 – İYUK M.28 (30 GÜN KURALI)
- HANGİ KARARLAR UYGULANMAK ZORUNDA?
- “KARAR UYGULANMADI” SAYILAN HALLER
- SÜRELER NASIL İŞLER?
- İDARE UYGULAMAZSA YOL HARİTASI
- TAZMİNAT HAKKI (MADDİ–MANEVİ) VE FAİZ BAŞLANGICI
- KAMU GÖREVLİSİNİN SORUMLULUĞU
- GÖREVLİ–YETKİLİ MAHKEME VE ZAMANAŞIMI SÜRELERİ
- UYGULAMADA SIK ALANLAR
- BELGE–DELİL CHECKLİST (TEBLİĞ, YAZIŞMALAR, ZARAR İSPATI)
- SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
- SIKÇA SORULAN SORULAR
- İdari Yargı Kararları Kaç Gün İçinde Uygulanmalı?
- 30 Günlük Süre Karar Tarihinden Mi Tebliğden Mi Başlar?
- Yürütmenin Durdurulması Kararı Uygulanmazsa Ne Yapmalıyım?
- İptal Kararının “Geriye Yürümesi” Ne Demektir?
- Kararın Kısmen/Şeklen Uygulanması Yeterli Midir?
- İmkânsızlık Savunması Kabul Edilir Mi?
- Uygulanmama Nedeniyle Maddi–Manevi Tazminat Alabilir Miyim?
- Faiz Ne Zamandan İşler?
- Dava Nereye Açılır? Görevli–Yetkili Mahkeme Hangisi?
- Zamanaşımı Süreleri Nelerdir?
- Memura Mı İdareye Mi Dava Açılır? (İYUK M.28/4)
- Vergi Mahkemesi Kararlarının Uygulanmaması Farklı Mı İşler?
- Personel/Özlük İşlemine İlişkin Karar Uygulanmazsa Haklarım Neler?
- Başvuru Dilekçesinde Hangi Bilgiler Ve Ekler Olmalı?
İDARİ YARGI KARARLARI NEDİR? KISA TANIM VE ÖNEMİ
İdari yargı kararları, idarenin işlem ve eylemlerine karşı açılan davalar sonucunda idari yargı mercileri tarafından verilen yargı kararlarıdır. Bu kararlar, idarenin hukuka bağlılığını ve bireylerin idare karşısındaki hak arama özgürlüğünü güvence altına alır.
Hukuk devleti ilkesinin bir sonucu olarak, idari yargı kararlarının idare tarafından eksiksiz ve gecikmeksizin uygulanması gerekmektedir. Zira yargı kararlarının uygulanmaması veya geciktirilmesi hem yargı bağımsızlığını hem de vatandaşın devlete duyduğu güveni zedeler. Bu nedenle idari yargı kararları, sadece somut bir uyuşmazlığı çözmekle kalmaz; idarenin hukuka uygun hareket etmesini sağlayarak hukuk düzeninin sürekliliğini de sağlar.
HUKUKİ DAYANAK: ANAYASA M.138 – İYUK M.28 (30 GÜN KURALI)
İdari yargı kararlarının uygulanmasına ilişkin temel hukuki dayanak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 138. maddesi ve İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesidir.
Anayasa’nın 138. maddesinin son fıkrasında, “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” hükmü yer almaktadır. Bu düzenleme, kuvvetler ayrılığı ilkesinin bir gereği olarak yargı kararlarının bağlayıcılığını ve üstünlüğünü güvence altına alır.
İYUK’un 28. maddesi ise idari yargı kararlarının uygulanma süresini açıkça belirlemiştir.
Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez.
Buna göre, idare mahkemelerince verilen kararların tebliğ tarihinden itibaren en geç otuz gün içinde idare tarafından yerine getirilmesi zorunludur. Bu süre, idarenin keyfi davranmasını önlemeyi ve yargı kararlarının etkinliğini sağlamayı amaçlar.
HANGİ KARARLAR UYGULANMAK ZORUNDA?
(İPTAL / YD / TAM YARGI)
İdari yargı organları tarafından verilen her karar, kesinleştikten sonra idare açısından bağlayıcıdır ve idare bu kararlara aynen ve süresi içinde uymakla yükümlüdür. Uygulanması gereken kararlar temel olarak üç ana grupta toplanır:
1-İptal Kararları : İptal kararları, hukuka aykırı bulunan idari işlemi geçmişe etkili biçimde ortadan kaldırır. İdare, iptal edilen işlemin sonuçlarını gidermekle ve işlemin uygulanması nedeniyle doğan hukuki durumları eski hâline getirmekle yükümlüdür. Örneğin; hukuka aykırı bir atama işlemi iptal edildiğinde, idare bu kişiyi eski görevine iade etmek zorundadır.
2-Yürütmenin Durdurulması (YD) Kararları: Bu kararlar, dava konusu işlemin uygulanması hâlinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ihtimaline karşı, davanın esası hakkında karar verilene kadar geçici koruma sağlar. Yürütmenin durdurulması kararları da derhâl uygulanmak zorundadır. İdarenin bu kararlara uymaması hem açık bir hukuk ihlali hem de görev suçu oluşturur.
3-Tam Yargı Kararları: Tam yargı davaları, idarenin işlem veya eylemleri nedeniyle kişisel hakları ihlal edilenlerin zararlarının tazmini amacıyla açılır. Mahkemenin verdiği tazminat kararları da kesinleştiğinde, idare tarafından otuz gün içinde yerine getirilmelidir. Tazminatın ödenmemesi hâlinde, ilgililer icra yoluna veya tazminatın ödenmemesi nedeniyle ayrıca dava yoluna başvurabilir.
İster iptal, ister yürütmenin durdurulması, isterse tam yargı kararı olsun; tüm idari yargı kararları, idare bakımından bağlayıcıdır ve uygulanması zorunludur. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi, hem idari sorumluluk hem de kişisel sorumluluk doğurabilir.
“KARAR UYGULANMADI” SAYILAN HALLER
(HİÇ / KISMİ / GEÇ / ŞEKLİ / İMKÂNSIZLIK)
İdari yargı kararlarının uygulanması, yalnızca “kararın yerine getirildiğinin bildirilmesi” ile değil, kararın gereğinin fiilen ve hukuken tam olarak yerine getirilmesiyle mümkündür. Aksi hâlde, idare tarafından yapılan işlem, uygulama değil “uygulamama” sayılır. Bu kapsamda uygulamama halleri beş ana başlık altında incelenir:
- Hiç Uygulanmama:
İdarenin, mahkeme kararını hiçbir şekilde yerine getirmemesi hâlidir. Bu durumda kararın gereği yapılmaz, işlem veya eylem aynen devam eder. Bu tür durumlar, en ağır “karar uygulanmama” örnekleridir ve hem idari hem cezai sorumluluk doğurur. - Kısmen Uygulama:
İdare, mahkeme kararını kısmen yerine getirir; ancak kararın özüne dokunan veya sonuçlarını değiştiren eksik bir uygulama yapar. Örneğin, mahkeme kararıyla göreve iade edilmesi gereken kişinin yalnızca maaş ödemesinin yapılması, ancak fiilen göreve başlatılmaması gibi durumlar kısmi uygulama sayılır. - Geç Uygulama:
Kararın 30 günlük yasal süresi geçtikten sonra yerine getirilmesidir. İYUK m.28’e göre idare, kararın tebliğinden itibaren 30 gün içinde gereğini yapmak zorundadır. Bu süre aşıldığında karar uygulanmış sayılsa bile, hukuka aykırı gecikme nedeniyle idarenin tazmin sorumluluğu doğabilir. - Şekli Uygulama (Görünüşte Uygulama):
İdare, mahkeme kararını uygulamış gibi gösterir ancak fiilen karara aykırı veya etkisiz bir işlem yapar. Örneğin, mahkemece iptal edilen bir disiplin cezası yerine, aynı fiile dayanarak benzer içerikte yeni bir ceza verilmesi bu duruma örnektir. Bu tür işlemler, yargı kararının ruhuna ve bağlayıcılığına aykırıdır. - İmkânsızlık Hali:
Bazı durumlarda, mahkeme kararının objektif olarak uygulanması mümkün olmayabilir. Örneğin, yıkımı iptal edilen bir binanın fiilen yıkılmış olması veya göreve iadesi gereken kurumun tamamen kapatılmış olması gibi. Bu hâllerde idare, kararı aynen uygulayamazsa doğrudan tazmin yükümlülüğü doğar.
Netice itibariyle bir kararın tam anlamıyla uygulanmış sayılabilmesi için, mahkeme hükmünün hem şeklen hem de esasen yerine getirilmiş olması gerekir. Aksi takdirde, idarenin yaptığı her türlü eksik, gecikmiş ya da biçimsel işlem, “kararın uygulanmaması” kapsamında değerlendirilir.
SÜRELER NASIL İŞLER?
(TEBLİĞDEN BAŞLAYAN 30 GÜN, İSTİSNALAR)
İdari yargı kararlarının uygulanmasına ilişkin süreler, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, idare, kendisine tebliğ edilen mahkeme kararlarını tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yerine getirmekle yükümlüdür. Bu süre, kararın kesinleşmesini beklemeksizin, kararın idareye tebliğiyle birlikte işlemeye başlar. 30 günlük süre, idareye tanınmış azami süredir. Bu sürenin aşılması, kararın geç uygulanması anlamına gelir ve idare açısından hem hukuki hem mali sorumluluk doğurur. Özellikle yürütmenin durdurulması kararlarında “derhâl uygulama” esası, yargı kararlarının etkili olabilmesi için büyük önem taşır.
Bu genel kuralın bazı önemli istisnaları bulunmaktadır:
- Yürütmenin Durdurulması Kararları: Yürütmenin durdurulması kararlarında 30 günlük bekleme süresi yoktur. Bu kararlar, derhâl ve gecikmeksizin uygulanmalıdır. Zira yürütmenin durdurulması kararı geçici bir nitelik taşır ve gecikme, kararın amacını ortadan kaldırabilir.
- Kararın Kesinleşmesi Gerekli Olan Haller: Bazı özel mevzuatlarda, kararın uygulanabilmesi için kesinleşmiş olması şartı öngörülmüştür. Örneğin disiplin cezalarına ilişkin bazı düzenlemelerde, kararın uygulanması kesinleşmeye bağlanabilir. Ancak genel kural olarak idari yargı kararları, kesinleşmeden de uygulanabilir.
- Fiilî veya Hukuki İmkânsızlık Hali: Kararın tebliğinden itibaren 30 gün geçmiş olsa da, kararın fiilen yerine getirilmesi objektif olarak mümkün değilse (örneğin bina yıkılmışsa), süre bu durumda uygulanabilirliğini yitirir ve idare, tazmin sorumluluğuyla karşılaşır.
İDARE UYGULAMAZSA YOL HARİTASI
(BAŞVURU–CEVAP–DAVA)
İdari yargı kararlarının süresi içinde uygulanmaması durumunda, ilgililer öncelikle idareye yazılı başvuruda bulunarak kararın gereğinin yerine getirilmesini istemelidir. Bu başvuru, hem idareye hatırlatma niteliği taşır hem de sonraki aşamada açılabilecek davalar için zorunlu bir ön koşul niteliğindedir.
Eğer idare, yapılan başvuruya rağmen kararı uygulamaz veya cevap vermezse, ilgililer İYUK m.28/3 uyarınca “kararın yerine getirilmemesi nedeniyle tazminat davası” açabilirler. Ayrıca, idare mahkemesinden “kararın yerine getirilmesi yönünde emir verilmesini” de talep edebilirler.
Süreç genel olarak şu şekilde işlemektedir:
- Başvuru Aşaması: Tebliğden itibaren 30 günlük yasal sürenin dolmasına rağmen karar uygulanmamışsa, kişi idareye yazılı olarak başvurarak kararın gereğini yerine getirmesini talep eder. Başvuruda, kararın tarih ve sayısı belirtilmeli, karar örneği eklenmeli ve hangi işlemin yapılmadığı açıkça ifade edilmelidir. Başvuru bizzat veya posta yoluyla yapılabilir.
- İdarenin Cevabı: İdare, yapılan başvuruya 30 gün içinde cevap vermek zorundadır (2577 sayılı Kanun m.10). Cevap verilmezse, bu durum “zımnen red” olarak kabul edilir ve kişi dava açma hakkı kazanır. İdare olumsuz cevap verirse veya kararı uygulamamakta ısrar ederse, yargısal aşamaya geçilir.
- Dava Aşaması: İdarenin kararı uygulamaması hâlinde İdare Mahkemesinde “uygulamama nedeniyle tazminat davası”, Gerekirse kararın icrasının sağlanması talebiyle yeni bir dava açabilir. Ayrıca Danıştay ve idare mahkemeleri, kararı yerine getirmeyen kamu görevlileri hakkında Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulmasına da karar verebilir.
Yazılı Başvuruda Bulunması Gerekenler (Özet Maddeler)
- Başvuru sahibinin adı, soyadı, T.C. kimlik numarası ve adresi
- Mahkeme kararının tarih, esas ve karar numarası
- Kararın hangi idari işlem veya eyleme ilişkin olduğu
- Kararın idareye tebliğ tarihi (varsa tebligat örneği)
- “İYUK m.28 uyarınca kararın 30 gün içinde yerine getirilmesi gerekirken henüz uygulanmadığı” ifadesi
- Kararın derhal ve aynen uygulanması talebi
- Ekler: Mahkeme kararının örneği, tebliğ belgesi, varsa önceki yazışmalar
- Başvuru tarihi ve imza
Bu süreçte dikkat edilmesi gereken en önemli husus, başvuru tarihinin belgelenmesi ve tüm yazışmaların resmî kayıt altında tutulmasıdır. Böylece, idarenin kararı uygulamadığı açıkça ortaya konabilir ve tazminat davasında güçlü bir delil oluşturulur.
TAZMİNAT HAKKI (MADDİ–MANEVİ) VE FAİZ BAŞLANGICI
İdarenin mahkeme kararını hiç, eksik ya da geç uygulaması hem hukuka aykırı bir eylem hem de tazminat sorumluluğu doğuran bir işlem niteliğindedir. İdarenin, idari yargı kararlarını süresi içinde ve tam olarak uygulamaması durumunda, bu ihlal nedeniyle zarara uğrayan kişiler, İYUK m.28/3 uyarınca tazminat talebinde bulunma hakkına sahiptir. Bu tazminat hem maddi hem de manevi zararları kapsar.
- Maddi Tazminat
İdarenin kararı uygulamaması sonucunda doğrudan ekonomik bir kayıp meydana gelmişse, bu zarar maddi tazminat kapsamında değerlendirilir. Örneğin; İptal kararıyla göreve iadesine hükmedilen bir kişinin, karar geç uygulandığı için alamadığı maaş ve özlük hakları, yürütmenin durdurulması kararına rağmen devam eden uygulama nedeniyle uğranılan ekonomik zararlar, fiilen uygulanmayan tazminat kararının geç ödenmesi nedeniyle uğranılan faiz kayıpları örnek olarak gösterilebilir.
Bu zararlar, tam yargı davası yoluyla talep edilir. Zararın miktarı, somut delillerle (maaş bordrosu, hesap dökümleri, vb.) ispatlanmalıdır.
- Manevi Tazminat
İdari kararın uygulanmaması, sadece ekonomik değil, aynı zamanda kişisel itibarı, huzuru veya mesleki saygınlığı zedeleyen sonuçlar doğurabilir. Örneğin; Mahkeme kararıyla haksız yere görevden uzaklaştırıldığı tespit edilen bir kamu görevlisinin, karar uygulanmadığı için uzun süre göreve dönememesi, yargı kararına rağmen hukuka aykırı işlem altında bırakılmak suretiyle psikolojik baskı yaşanması örnek olarak gösterilebilir. Bu tür durumlarda, manevi tazminat talep edilebilir. Danıştay içtihatlarına göre, idarenin yargı kararını uygulamamakta ısrar etmesi, manevi zararın varlığını karine olarak kabul ettirir.
- Faiz Başlangıcı
Faiz başlangıcı, zararın niteliğine göre değişiklik gösterir.
Tazminat (para) alacağına ilişkin kararların uygulanmaması hâlinde, faiz genellikle kararın idareye tebliğinden itibaren 30 günlük sürenin bitiminden başlar. Eğer idare, bu süreden sonra ödeme yaparsa, gecikilen her gün için yasal faiz uygulanır.
Maaş, ücret, hakediş gibi süreğen alacaklarda, faiz, her bir alacağın muaccel olduğu (ödenmesi gereken) tarihten itibaren işler.
Manevi tazminat taleplerinde ise, faiz genellikle dava tarihinden başlatılır Danıştay içtihatları bu yöndedir.
KAMU GÖREVLİSİNİN SORUMLULUĞU
İdari yargı kararlarının uygulanmaması, yalnızca idarenin değil, kararın icrasını engelleyen bireysel kamu görevlilerinin de disiplin ve ceza sorumluluğunu doğurur. Bu durum, hukuk devleti ilkesinin kişisel sorumluluk boyutunu güçlendirir.
- Disiplin Sorumluluğu: Mahkeme kararlarını süresi içinde yerine getirmeyen veya uygulamayı kasıtlı olarak geciktiren kamu görevlileri hakkında, “görevi savsaklamak” veya “emre itaatsizlik” gerekçesiyle disiplin soruşturması yapılabilir. Bu eylem, kamu görevlisinin görev gereklerine ve hukuk devleti ilkesine aykırı davranışı olarak değerlendirilir.
- Ceza Sorumluluğu: Türk Ceza Kanunu’nun m.257 hükmü uyarınca, görevini kötüye kullanan kamu görevlileri hakkında “görevi kötüye kullanma” suçu oluşur. Mahkeme kararının kasten uygulanmaması veya geciktirilmesi bu kapsamda değerlendirilir. Ayrıca, Danıştay ve idare mahkemeleri, kararın yerine getirilmemesi durumunda Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunabilir .
GÖREVLİ–YETKİLİ MAHKEME VE ZAMANAŞIMI SÜRELERİ
İdari yargı kararlarının uygulanmaması durumunda, ilgililerin başvuracağı mahkeme ve dava açma süreleri İYUK m.28 ile genel idari yargı kurallarına göre belirlenmiştir.
- Görevli Mahkeme
Kararın uygulanmaması nedeniyle açılacak davalarda görevli mahkeme, kararı veren idare mahkemesidir. Eğer karar ilk derece olarak Danıştay tarafından verilmişse, davaya yine Danıştay’ın ilgili dairesi bakar. Karar vergi mahkemesi veya bölge idare mahkemesi tarafından verilmişse, aynı yargı kolundaki mahkeme görevlidir.
- Yetkili Mahkeme
Yetki bakımından, genel kural dava, kararı uygulamayan idari merciin bulunduğu yer idare mahkemesinde açılır.
- Zamanaşımı (Dava Açma) Süresi
İdarenin kararı uygulamaması nedeniyle açılacak tam yargı davası, belirli süre sınırlarına tabidir:
- Başvuru Şartı: Öncelikle ilgili kişi, idareye yazılı başvuru yaparak kararın uygulanmasını istemelidir (İYUK m.28/3, m.10).
- Cevap Süresi: İdare 30 gün içinde cevap vermezse (zımnen red), bu sürenin bitiminden itibaren dava açma süresi başlar.
- Dava Açma Süresi:
- İdare olumsuz cevap verirse → cevabın tebliğinden itibaren 60 gün içinde,
- İdare hiç cevap vermezse → 30 günlük bekleme süresinin bitiminden itibaren 60 gün içinde dava açılabilir. Vergi mahkemelerinde 30 günlük bekleme süresinin bitiminden itibaren 30 gün içinde dava açılabilir.
- Tazminat Talepleri Açısından: Eğer zararın farkına varıldığı tarih açıkça belirlenebiliyorsa, bu tarihten itibaren 1 yıl, her hâlükârda olayın gerçekleştiği tarihten itibaren 5 yıl içinde dava açılması gerekir (İYUK m.13).

İDARİ YARGI KARARLARININ UYGULANMAMASI
UYGULAMADA SIK ALANLAR
(VERGİ, PERSONEL, RUHSAT/İMAR, EĞİTİM)
İdari yargı kararlarının uygulanmaması, teorik olarak her alanda mümkün olmakla birlikte, pratikte bazı alanlarda daha sık karşılaşılmaktadır. Bu alanlar, hem idarenin yoğun iş yükü hem de kararların uygulanmasının karmaşıklığı nedeniyle öne çıkar.
- Vergi İşlemleri
Vergi alanında idari yargı kararlarının uygulanmaması sık karşılaşılan bir durumdur. Özellikle, vergi tarhiyatları veya tahsilâtlarla ilgili iptal kararlarının idare tarafından zamanında yerine getirilmemesi, hem bireysel mağduriyet hem de kamu güveni açısından sorun yaratır.
- Personel / Kamu Görevlileri İşlemleri
Personel işlemlerinde, idari yargı kararlarının uygulanmaması doğrudan kamu görevlilerini etkiler. Göreve iade, disiplin iptali veya özlük hakları gibi konularda kararların geç veya eksik uygulanması sık rastlanan bir sorundur.
Örnek: Haksız yere verilen disiplin cezası veya görevden uzaklaştırma kararının iptali ve göreve iade kararlarının uygulanmaması. Maaş ve özlük haklarının eksik ödenmesi, göreve başlatmama, kısmi uygulama veya gecikmeli uygulama gibi durumlar gösterilebilir.
- Ruhsat ve İmar İşlemleri
Ruhsat ve imar alanında kararların uygulanmaması, genellikle işlemlerin karmaşıklığı ve idarenin yetki dağılımından kaynaklanır. Mahkeme kararının gecikmeli veya eksik uygulanması, hem hukuka aykırılık hem de vatandaşın mağduriyetine yol açar.
İmar planı veya ruhsat iptali kararlarının yerine getirilmemesi, hukuka aykırı yapıların yıkımının geciktirilmesi. Yetkili belediyenin mahkeme kararını görmezden gelmesi, eksik uygulamalar veya fiilen uygulanamayan kararlar. Örnek olarak gösterilebilir.
- Eğitim ve Öğretim İşlemleri
Eğitim alanında da idari kararların uygulanmaması sık rastlanan bir sorundur. Özellikle öğrenci hakları ve öğretmenlerin göreve iadesi gibi konular, kararın gecikmesi veya eksik uygulanması hâlinde doğrudan kişisel mağduriyet oluşturur.
Uygulamada sık görülen sorunlar arasında öğrencilerin kayıt hakkının geciktirilmesi, öğretmenlerin göreve iade edilmemesi, burs ve özlük haklarının ödenmemesi durumları vardır.
BELGE–DELİL CHECKLİST (TEBLİĞ, YAZIŞMALAR, ZARAR İSPATI)
İdari yargı kararlarının uygulanmaması hâlinde hak arama sürecinde belgelerin eksiksiz ve düzenli tutulması büyük önem taşır. Mahkemeler, başvuru ve davalarda idarenin gecikmesini veya eksik uygulamasını kanıtlamak için somut deliller ister. Aşağıdaki checklist, bu süreci güvence altına almak için temel bir rehber niteliğindedir:
- Tebliğ Belgeleri
- Mahkeme kararının idareye resmî tebliğ belgesi
- Tebliğ tarihi ve muhatap kişinin açıkça görüldüğü belgeler
- Elektronik tebliğler veya posta alındı belgeleri
- Kararın ilgili dosya numarası ve karar tarihi
- Yazışmalar ve Başvurular
- İdareye yapılan yazılı başvuruların aslı veya fotokopisi
- Başvurunun gönderildiği tarih ve kanıt
- İdarenin verdiği cevap yazıları veya cevap vermediğine dair kanıtlar
- Önceki yazışmaların kronolojik sıralaması
- Her yazışmada başvuru sahibinin iletişim bilgilerinin açıkça yer alması
- Zararın İspatı
- Maddi zararlar için: Maaş bordrosu, banka dekontları, ödeme belgeleri, faturalar
- Faiz hesaplamaları için: Yasal faiz oranının ve gecikme süresinin hesaplandığı dökümler
- Manevi zararlar için: Tanık beyanları, psikolojik raporlar veya iş ve eğitim ile ilgili belgeler
- Zararın doğrudan kararın uygulanmamasından kaynaklandığını gösteren kanıtlar
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
İdari yargı kararlarının uygulanmaması, yalnızca bireysel bir mağduriyet değil, aynı zamanda hukuk devleti ilkesine yönelik ciddi bir ihlaldir. Kararların süresinde, eksiksiz ve hukuka uygun şekilde yerine getirilmesi, vatandaşın devlete olan güveninin temelidir. Ancak uygulamada, idarelerin kararları geciktirmesi veya eksik uygulaması hâlinde, kişilerin hak kaybına uğraması kaçınılmaz olmaktadır.
Kararların 30 günlük yasal süre içinde uygulanmasını sağlamak, idarenin keyfî tutumuna karşı haklarınızı korumak ve uğradığınız zararın giderilmesini temin etmek için profesyonel bir hukuki destek almak büyük önem taşır. Hakkınızı ertelemeden, süreci hukuki zeminde ilerletmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

SIKÇA SORULAN SORULAR
İdari Yargı Kararları Kaç Gün İçinde Uygulanmalı?
İdare, karar tebliğ edildikten sonra 30 gün içinde mahkeme kararını yerine getirmekle yükümlüdür (İYUK m.28).
30 Günlük Süre Karar Tarihinden Mi Tebliğden Mi Başlar?
Süre, kararın idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren başlar; karar tarihi değil, tebliğ tarihi önemlidir.
Yürütmenin Durdurulması Kararı Uygulanmazsa Ne Yapmalıyım?
Yürütmenin durdurulması kararları derhâl uygulanmalıdır. Uygulanmazsa, idareye yazılı başvuru yapabilir, gerekirse idare mahkemesinde uygulamama nedeniyle dava açabilirsiniz.
İptal Kararının “Geriye Yürümesi” Ne Demektir?
İptal kararı, kararın dayandığı işlemin başlangıcına dönük olarak geçersiz sayılması anlamına gelir. İdare, iptal edilen işlemin sonuçlarını ortadan kaldırmakla yükümlüdür.
Kararın Kısmen/Şeklen Uygulanması Yeterli Midir?
Hayır. Kararın hem esasen hem de şeklen yerine getirilmiş olması gerekir. Kısmi veya görünüşte uygulama, uygulanmama sayılır. Tazminat gündeme gelebilir.
İmkânsızlık Savunması Kabul Edilir Mi?
Kararın fiilen uygulanması objektif olarak mümkün değilse, idare doğrudan tazminat yükümlülüğü ile sorumlu olur. Ancak imkânsızlık iddiası somut ve belgeli olmalıdır.
Uygulanmama Nedeniyle Maddi–Manevi Tazminat Alabilir Miyim?
Evet. Maddi zararlar belgelenmeli; manevi zararlar ise psikolojik etkiler, itibara zarar veya görev engeli gibi durumlarla desteklenmelidir.
Faiz Ne Zamandan İşler?
Faiz, genellikle 30 günlük yasal sürenin bitiminden itibaren işlemeye başlar. Ödenmemiş maaş veya tazminat alacaklarında gecikme faizi ayrıca hesaplanır.
Dava Nereye Açılır? Görevli–Yetkili Mahkeme Hangisi?
Dava, kararı veren idare mahkemesinde açılır; yetkili mahkeme iptale konu kararı veren yer mahkemesidir.
Zamanaşımı Süreleri Nelerdir?
Başvurudan sonra idare cevap vermezse, 30 gün zımni red süresinin bitiminden itibaren 60 gün içinde dava açılabilir. Tazminat taleplerinde, olayın öğrenilmesinden itibaren 1 yıl, her hâlükârda olayın gerçekleştiği tarihten itibaren 5 yıl içinde dava açılmalıdır.
Memura Mı İdareye Mi Dava Açılır? (İYUK M.28/4)
Uygulanmayan karar nedeniyle dava, idareye karşı açılır. Memura dava açılmaz zira kanun maddesi açıktır. Mahkeme kararlarının süresi içinde kamu görevlilerince yerine getirilmemesi hâlinde tazminat davası ancak ilgili idare aleyhine açılabilir.
Vergi Mahkemesi Kararlarının Uygulanmaması Farklı Mı İşler?
Temel kural aynıdır; yalnızca dava açma süresi başvurudan sonra 30 gün içinde olması yönüyle değişiklik göstermektedir.
Personel/Özlük İşlemine İlişkin Karar Uygulanmazsa Haklarım Neler?
Maaş, özlük hakları, göreve başlatma gibi alacaklar için tam tazminat talep edilebilir. Manevi zarar ve gecikme faizi de talep edilebilir.
Başvuru Dilekçesinde Hangi Bilgiler Ve Ekler Olmalı?
- Başvuru sahibinin adı, T.C. kimlik no, adres
- Mahkeme kararının tarih, esas ve karar numarası
- Kararın uygulanmadığı işlem
- Tebliğ tarihi ve tebliğ belgesi
- Kararın aynen uygulanması talebi
- Ekler: Mahkeme kararı, önceki yazışmalar, zarar belgeleri
- Başvuru tarihi ve imza

