İş HukukuSİGORTANIN ASGARİ ÜCRETTEN GÖSTERİLMESİ

Sigorta primlerinin tam ve doğru bildirilmesi işverenin yasal yükümlülüğüdür. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na göre, hizmet akdiyle çalışan her işçinin sigortası zamanında SGK’ya bildirilmeli ve gerçek ücreti üzerinden primleri yatırılmalıdır. Bir işçi kendi isteğiyle sigortanın asgariden ödenmesini veya hiç ödenmemesini talep edemez; bu haktan feragat edemez. İşçi rıza gösterse dahi işverenin primleri tam ve gerçek tutar üzerinden ödeme zorunluluğu devam eder.

“Sigortanın asgari ücretten gösterilmesi”, işverenin işçinin gerçek maaşını gizleyerek sigorta primlerini asgari ücret üzerinden bildirmesi anlamına gelir. Yani işçiye gerçekte daha yüksek bir maaş ödendiği halde SGK’ya daha düşük (çoğunlukla asgari ücret) beyan edilmesidir. Bu şekilde ücretin sigortaya düşük bildirilmesi ve prime esas kazancın düşük gösterilmesi, işçi açısından pek çok hak kaybına yol açarken işveren için de ciddi hukuki ve cezai yaptırımlar doğurur. Özetle, işveren işçinin SGK primlerini gerçek ücreti üzerinden yatırmakla yükümlüdür ve bu yükümlülükten hiçbir koşulda kaçamaz.

Aşağıda, sigortanın asgari ücretten yatırılmasının işçi haklarına etkilerini özetledik:

İşçi HakkıEksik Prim Bildiriminin Etkisi
Sosyal Güvenlik HaklarıEmeklilik, malullük, hastalık, işsizlik gibi sigorta kapsamındaki haklardan tam yararlanamama riski ortaya çıkar. İşçinin uzun vadeli sigorta kollarından elde edeceği menfaatler düşer.
Emekli MaaşıEmekli aylığı hesaplanırken prime esas kazanç ve gün sayısı dikkate alınır. Ücretin düşük bildirilmesi, emeklilik maaşının normalden daha düşük bağlanmasına neden olur.
Kıdem Tazminatıİş sözleşmesi sona erdiğinde kıdem tazminatı son brüt ücret üzerinden hesaplanır. SGK’ya bildirilen ücret düşükse, kıdem tazminatı da daha düşük çıkar.
Diğer Ücretli Haklarİşsizlik ödeneği, yıllık izin ücreti, iş göremezlik ödeneği, doğum parası gibi ödemeler prime esas kazanca göre hesaplanır. Ücretin düşük gösterilmesi bu tür ödemelerin de azalmasına yol açar.

Kısacası sigortanın asgari ücretten gösterilmesi yasal olarak mümkün değildir. İşverenin bu şekilde davranması, sigorta primlerinin eksik yatırılması anlamına gelir ve 5510 sayılı Kanun kapsamındaki sigorta yükümlülüğüne aykırıdır. İşçi bu nedenle önemli hak kayıpları yaşarken, işveren de kanun önünde sorumlu duruma düşer.

İÇİNDEKİLER

İŞVEREN NEDEN İŞÇİNİN SİGORTASINI ASGARİ ÜCRETTEN GÖSTERİR?

Bazı işverenler SGK’ya ödedikleri prim tutarını düşürmek amacıyla işçinin sigortasını asgari ücretten yatırma yoluna gitmektedir. Gerçekte daha yüksek maaş ödense bile SGK’ya düşük bildirim yapılması, işverenin kısa vadede maliyeti azaltma isteğinden kaynaklanır. Özellikle ücretin banka üzerinden sadece asgari ücret kadar kısmı yatırılıp kalanının elden ödeme şeklinde verildiği durumlarda işçi durumu kolayca fark edemeyebilir veya ispatlamakta güçlük çekebilir. İşçiler çoğu zaman primlerinin tam mı eksik mi yattığını, çalışma günlerinin SGK’ya bildirilip bildirilmediğini düzenli olarak takip edememektedir.

Ancak işçiye sigortasız veya eksik sigortalı çalıştırılma durumu, İş Kanunu’na göre işçiye haklı fesih imkânı tanır. Şöyle ki, işverenin işçiyi SGK’ya hiç bildirmemesi, primlerini düşük ücretten yatırması ya da hiç yatırmaması, 4857 sayılı İş Kanunu madde 24/II-(e) uyarınca işçi açısından derhal fesih (istifa) hakkı doğurmaktadır. Bu kapsamda Yargıtay kararları da uygulamada şu durumları haklı fesih sebebi saymaktadır:

  • İşçinin çalışmalarının SGK’ya hiç bildirilmemesi,
  • Sigorta primlerinin daha düşük ücretten yatırılması veya hiç yatırılmaması.

Yukarıdaki hallerde işçi iş sözleşmesini tek taraflı ve derhal, ihbar süresine uymaksızın feshedebilir. Sigortanın asgari ücretten yatırılması, işçinin birçok hakkını aleyhine etkiler. Örneğin:

  • Emeklilik Hakları: Emeklilik aylığı hesaplanırken prim gün sayısı ve prime esas kazanç dikkate alınır. Prime esas kazancın asgari ücretten gösterilmesi, ileride bağlanacak emekli maaşının düşük olmasına sebebiyet verir.
  • İş Göremezlik Geliri: Bir iş kazası veya meslek hastalığı durumunda SGK tarafından bağlanacak sürekli iş göremezlik geliri de son bildirilen kazanç üzerinden hesaplanır. Kazancın eksik bildirilmesi halinde iş göremezlik aylığı daha düşük olacaktır.
  • Kıdem ve İhbar Tazminatları: Kıdem ve ihbar tazminatı hesaplanırken işçinin brüt ücreti esas alınır. Ücret SGK’ya düşük bildirildiyse işçi, hak ettiği tazminatları olduğundan daha az alır.
  • İş Sözleşmesinin Feshi: İş Kanunu m.24/II-e gereğince, işverenin işçinin sosyal güvenlik primlerini gerçek ücreti üzerinden yatırmaması, işçiye haklı nedenle fesih hakkı verir. Nitekim Yargıtay, sigortanın asgari ücretten yatırılmasını işçi açısından haklı fesih sebebi olarak kabul etmektedir.

Görüldüğü gibi, işveren sırf prim maliyetini düşürmek adına sigortayı düşük göstererek işçiyi pek çok haktan mahrum bırakmaktadır. Bu durum hem işçinin geleceğini olumsuz etkiler hem de işverene karşı hukuki ve cezai yaptırımların uygulanmasına yol açar.

SİGORTANIN GERÇEK ÜCRETTEN GÖSTERİLMESİ ZORUNLULUĞU

İşveren, çalıştırdığı işçiyi doğru bildirimle sigortalatmak ve primlerini gerçek ücret üzerinden ödemek zorundadır. Bu, işverenin asli ve vazgeçilmez bir yükümlülüğüdür. Sigorta primlerinin asgari ücretten yatırılması hukuken geçerli bir uygulama değildir; tespit edildiği takdirde işverenin sigorta yükümlülüğünü ihlal ettiğinin kanıtı sayılır.

Eğer işçi, sigorta primlerinin eksik veya asgariden yattığını fark ederse, iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebilir. Bu tür bir fesihte işçi ihbar tazminatına hak kazanamaz ancak kıdem tazminatını talep edebilir. Diğer taraftan işçi, eksik ödenen SGK primlerinin tespiti ve Kuruma yatırılması için işverene karşı hizmet tespit davası da açabilir. Hizmet tespiti davası, iş mahkemesinde işveren ve SGK’ya karşı açılan ve eksik bildirilmiş sigorta sürelerinin/ücretlerinin tespitine yarayan davadır.

İşverenin sigortayı asgari ücretten yatırmasının sonuçları: Bu durum işveren açısından hem idari hem cezai yaptırımlar doğurur. Başlıca yaptırımlar şöyle özetlenebilir:

  • İdari Para Cezaları: SGK inceleme yapıp işçinin sigortasının asgari ücretten bildirildiğini tespit ederse işverene her ay için yüksek tutarlı para cezaları uygular. Nitekim eksik bildirilen her ay için brüt asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası kesilmesi söz konusudur.
  • Geriye Dönük Prim Tahsilatı: SGK’ya eksik bildirilen tüm primler, bu primlere ilişkin gecikme zamları ve faizleriyle birlikte geriye dönük olarak işverenden tahsil edilir. İşveren, geçmişe dönük tüm fark prim borcunu ödemek zorunda kalır.
  • Hapis Cezası: 5510 sayılı Kanun’un 102. maddesi uyarınca, sigorta primlerinin eksik bildirilmesi fiili için işveren hakkında adli para cezası ve gerekirse hapis cezası uygulanabilir. Özellikle SGK’yı zarara uğratacak şekilde kasten prim kaçıran işverenler, kamu kurumunu dolandırmak suçundan da cezai sorumlulukla karşılaşabilir.
  • Kamu İhalelerine Katılamama: Sosyal güvenlik primlerini usulsüz şekilde eksik yatıran işverenler hakkında, belirli süreyle kamu ihalelerinden men gibi yaptırımların uygulanması da gündeme gelebilir. Bu, devletle iş yapma yeterliliklerini kısıtlayacak bir sonuçtur.

Özetle işçinin sigortası mutlaka gerçek ücreti üzerinden gösterilmelidir. İşveren aksi davranıp SGK primlerini asgariden bildirirse kendi açısından ağır idari/cezai sonuçlar doğar. Diğer yandan işçinin de bu durumda kullanabileceği hakları ve başvuru yolları vardır (şikayet, dava, fesih vb.). Aşağıda, sigortanın eksik yatırılması halinde işçiye tanınan hakları detaylandırıyoruz.

SİGORTANIN EKSİK YATIRILMASI DURUMUNDA İŞÇİNİN HAKLARI

Sigortası gerçek maaşından düşük bildirilen (ya da sigortasız çalıştırılan) işçi, kanun ve Yargıtay içtihatları gereği çeşitli hak talep yollarına sahiptir. Bu hakları şöyle sıralayabiliriz:

  • SGK’ya şikâyette bulunma: İşçi durumu ALO 170 Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bilgi Hattı üzerinden veya doğrudan SGK İl Müdürlüğü’ne dilekçeyle bildirebilir. Bu şikâyet üzerine SGK denetmenleri işyerinde inceleme yaparak primlerin doğru yatırılıp yatırılmadığını denetler.
  • Gerçek ücretinin tespitini isteme: İşçi, çalışırken veya işten ayrıldıktan sonra, maaşının gerçekte daha yüksek olduğunun tespiti için hukuki girişimde bulunabilir. Bu genellikle hizmet tespit davası yoluyla sağlanır ve mahkeme kararıyla gerçek ücretin SGK’ya bildirilmesi temin edilir.
  • İş sözleşmesini feshetme: Yukarıda açıklandığı gibi, işçi sigortasının eksik yatırılması nedeniyle 4857 sayılı Kanun md.24/II-(e) kapsamında haklı nedenle derhal fesih hakkını kullanabilir. Bu durumda işçi ihbar süresini beklemeden işi bırakabilir.
  • Yasal alacaklarını talep etme: İşçi, iş sözleşmesini haklı feshettiğinde, çalışma süresine ilişkin tüm işçilik alacaklarını gerçek ücreti üzerinden talep edebilir. Buna başta kıdem tazminatı, kullanılmayan yıllık izin alacakları, ödenmemiş fazla mesai ücretleri, eksik ödenen maaş farkları, hafta tatili ve genel tatil ücretleri gibi kalemler dahildir.

Görüldüğü üzere, sigorta primleri eksik yatırılan işçinin yapabileceği çeşitli işlemler bulunmaktadır. Önemli olan, işçinin hak kaybına uğramamak için bu yollara zamanında başvurmasıdır. Örneğin, işçi önce SGK’ya durumu bildirtip denetim talep edebilir, ardından sonuç alamazsa yargı yoluna gidebilir. Sonuç olarak işçi, şikayet ve dava yollarıyla eksik yatırılan primlerinin doğru hesaplanmasını ve ödenmesini sağlayabilir; işten ayrılırsa da yukarıda sayılan tazminat ve alacaklarını gerçek maaşı üzerinden alma imkânına kavuşur.

EKSİK SİGORTA PRİMLERİ NEDENİYLE HAKLI FESİH

4857 sayılı İş Kanunu’nun 24/II-(e) bendi, işverenin işçinin ücretini kanun hükümlerine veya sözleşme şartlarına uygun hesap edip ödememesi hâlinde işçiye haklı nedenle fesih hakkı tanımıştır. Yargıtay, bu hükmü geniş yorumlayarak ücret kavramına sigorta primlerini de dahil etmiştir. Başka bir deyişle, işçinin sigorta primlerinin hiç yatırılmaması, eksik yatırılması veya düşük ücretten yatırılması da ücretin ödenmemesi kapsamında değerlendirilir ve işçiye derhal fesih hakkı verir.

Bu durumda işçi, ihbar süresini beklemek zorunda kalmadan sözleşmesini sona erdirebilir. İşçinin haklı fesih ile ayrıldığı durumlarda işveren, işçiye ihbar tazminatı ödemek zorunda olmaz (çünkü fesheden işçidir); ancak eksik ödenen sigorta primlerini tamamlama yükümlülüğü doğar. Yani işçi işten ayrıldıktan sonra dahi işveren, SGK’ya eksik yatırdığı tüm primleri gecikme cezalarıyla birlikte ödemek durumundadır. İşveren ödemese bile, SGK veya mahkeme yoluyla bu fark primler tahsil edilip işçinin hesabına işlenir.

Sonuç olarak, işçi sigorta primlerinin eksik yatırılması nedeniyle iş akdini haklı sebeple feshederse kıdem tazminatına hak kazanır. İhbar tazminatı alamasa da, haklı fesih olduğu için işsizlik ödeneği alma hakkı saklı kalır. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin çeşitli kararları da (örneğin 18.01.2010 tarih, 2009/24286 E., 2010/74 K.) sigorta primlerinin eksik bildirilmesini haklı fesih sebebi olarak onamıştır.

EKSİK SİGORTA YATIRILMASI NEDENİYLE KIDEM TAZMİNATI

Sigorta primleri eksik yatırılan bir işçi, koşulları varsa kıdem tazminatını talep edebilir. Haklı nedenle fesheden işçi en az 1 yıllık kıdemi olmak kaydıyla kıdem tazminatına hak kazanır. Kıdem tazminatı hesaplaması, işçinin işyerindeki çalışma süresi ve son brüt ücreti temel alınarak yapılır. Bu nedenle sigortanın düşük ücretten gösterilmesi, normalde alacağı kıdem tazminatını da düşürecektir.

Haklı fesihle ayrılan işçi, kıdem tazminatı haricinde de işverenden bazı alacaklarını talep edebilir. Örneğin eksik ödenen maaş farkları, fazla mesai ücretleri, kullanılmamış yıllık izin ücreti gibi işçilik alacakları da istenebilir. Bu alacakların her biri için zamanaşımı süreleri farklı olmakla birlikte (genellikle fesih tarihinden itibaren 5 yıl), işçi alacak ve tazminat türleri kapsamında değerlendirilen bu talepler hukuken korunmaktadır.

Öte yandan, açılacak hizmet tespit davası sonucunda eksik SGK primleri işveren tarafından SGK’ya yatırılır ve işçinin hizmet kayıtları düzeltilir. Bu sayede işçinin ileride alacağı emekli maaşı ve diğer sosyal haklar da olumlu etkilenir. Ancak unutulmamalıdır ki hizmet tespit davaları, işçinin işten ayrıldığı yılın sonundan başlayarak 5 yıllık hak düşürücü süreye tabidir. İşçi, çalışmasının sona erdiği yılı izleyen 5 yıl içinde dava açmalıdır; aksi halde dava hakkı kaybolur. (Eğer işçi bu süre dolmadan vefat ederse, mirasçıları kendi adlarına hizmet tespit davası açabilir.)

İspat yükü ve deliller: Hizmet tespit davasında ve kıdem tazminatı davasında, işçinin gerçek ücreti ve çalışma süresi konularında ispat yükü işçinin üzerindedir. İşçi, SGK’ya eksik bildirilen ücretini aşağıdaki delillerle kanıtlayabilir:

  • Yazılı Deliller: İş sözleşmesi, ücret bordroları, banka maaş dekontları, puantaj kayıtları, işverenin yasal defter ve kayıtları gibi belgeler.
  • Tanık Beyanları: İşyerinde işçiyle aynı dönemde çalışmış bordro tanıkları veya komşu işyeri çalışanları gibi kişiler tanıklık yapabilir. (Mahkemeler, beyanların tutarlı olması ve tanığın gerçekten aynı zaman diliminde çalışmış olmasına özellikle dikkat eder.)
  • Diğer Deliller: İşverenle yapılan e-posta veya WhatsApp yazışmaları, işyerinde panoya asılan duyurular, güvenlik kamerası kayıtları gibi her türlü hukuka uygun delil sunulabilir.
  • Bilirkişi İncelemesi: Mahkeme gerekli görürse, ücret tespiti ve hesaplamalar için bilirkişi incelemesi yaptırabilir. Özellikle işçinin unvanı, kıdemi, işyeri büyüklüğü ve emsal işçilere ödenen ücretler de dikkate alınarak uzman hesap raporu alınır.

Nitekim yerleşik içtihatlara göre, sigortası düşük ücretten yatırılmış bir işçinin gerçek ücretinin tespitinde; çalıştığı pozisyon, sektör koşulları, emsal işçilerin maaş düzeyi gibi unsurlar değerlendirilerek hakkaniyete uygun bir karar verilmelidir. Tüm bu ispat imkanları sayesinde, işçi hak ettiği ücret seviyesini ortaya koyabilir ve kıdem tazminatı başta olmak üzere tüm alacaklarını gerçek tutar üzerinden hesaplatabilir.

DAVA HARÇ VE MASRAFLARI

Hizmet tespiti, işçilik alacakları veya kıdem tazminatı gibi davalar açılırken belli harç ve masraflar ödenmesi gerekir. Maddi durumu elverişli olmayan işçiler, mahkemeden adli yardım talep ederek bu masraflardan geçici olarak muaf olma imkanına da sahiptir. Avukatlık ücreti ise müvekkil ile avukat arasındaki anlaşmaya bağlıdır. Genel olarak 2025 yılı itibariyle dava açılışında ve süreçte karşılaşılabilecek masraflar şöyle özetlenebilir:

Masraf KalemiTutarı (2025)
Başvuru Harcı615,40 TL
Peşin HarçKarar harcının 1/4’ü (dava açılırken ödenir)
Karar ve İlam HarcıKarar aşamasında ödenen, toplam yargılama harcının kalan 3/4’ü
Bilirkişi Ücreti~2.100 TL
Vekalet Harcı87,50 TL
Baro Pulu138 TL
Gider Avansı1.000 – 1.500 TL (talep ve tebligat giderleri için)
Toplam~4.000 – 4.500 TL

Not: Davayı kazanmanız halinde, yaptığınız tüm yargılama giderleri karşı tarafa yükletilmektedir. Bu nedenle haklı olduğunuz bir davada ödediğiniz harç ve masraflar size iade edilmiş gibi olacaktır.

SİGORTANIN ASGARİ ÜCRETTEN GÖSTERİLMESİ

SİGORTANIN ASGARİ ÜCRETTEN GÖSTERİLMESİ

EKSİK SGK PRİMLERİ NEDENİYLE HİZMET TESPİT DAVASI

Sigorta primlerinin eksik yatırılması (ya da çalışma süresinin SGK’ya hiç bildirilmemesi) durumunda, işçi işten ayrılmak istemiyorsa bile hizmet tespit davası açma yoluna gidebilir. Hizmet tespit davası, fiilen çalıştığı halde SGK’ya eksik gün veya eksik ücret bildirilen işçinin, bu eksik çalışmalarının tespit edilerek sigortalı sayılması amacıyla açtığı davadır. Bu dava, işçinin çalışmasının geçtiği yer veya işverenin merkezinin bulunduğu yerdeki iş mahkemesinde görülür. Davalı taraf işverendir; SGK da davaya fer’i müdahil olarak katılır.

Hizmet tespit davalarında hak düşürücü süre 5 yıldır: İşçi, işten ayrıldığı yılı takip eden yılbaşından itibaren 5 yıl içinde bu davayı açmalıdır. Örneğin 2020 yılında işten ayrılan bir işçi, 2025 sonuna kadar hizmet tespiti için dava açabilir. Bu sürenin geçirilmesi halinde dava dinlenmez. (Belirtelim, bu 5 yıllık süre kamu düzenindendir ancak bazı istisnai durumlar Yargıtay tarafından kabul edilmiştir. Örneğin, SGK müfettiş raporuyla çalışma tespit edilmişse veya işveren prim borcunu icra yoluyla ödemişse, 5 yıllık sürenin aşılması mümkün olabilmektedir.)

Hizmet tespit davası sonucunda işçi ve işveren açısından farklı sonuçlar ortaya çıkar:

  • İşçi bakımından: Mahkeme, işçinin eksik bildirilmiş gün ve kazançlarını tespit ederek SGK kayıtlarına işletir. Böylece işçinin prim gün sayısı artar ve prime esas kazançları gerçek seviyeye yükselir. Bu durum ileride alacağı emekli maaşının yükselmesini sağlar. Ayrıca işçinin işten ayrılması halinde alacağı kıdem tazminatı da gerçek maaş üzerinden hesaplanacağı için daha yüksek olacaktır.
  • İşveren bakımından: Mahkeme kararıyla tespit edilen eksik primleri işveren, SGK’ya gecikme zammı ve faiziyle birlikte ödemek zorundadır. Ayrıca, SGK eksik bildirim yapılan her ay için işverene idari para cezası uygular (her bir ay için aylık brüt asgari ücretin iki katı). Örneğin 12 ay boyunca ücreti düşük bildirilmiş bir işçi için işverene 12 x 2 asgari ücret tutarında ceza kesilebilir.

Görüldüğü gibi hizmet tespit davası, işçi açısından eksik prim günlerinin kazanılmasını ve sosyal hak kayıplarının giderilmesini sağlarken, işverene de geçmişe dönük primleri ödeme ve ceza yaptırımlarına katlanma sonucu doğurur.

SİGORTANIN EKSİK YATIRILMASININ EMEKLİLİĞE ETKİSİ

Sigorta primlerinin düşük ücretten yatırılması, işçinin emeklilik dönemindeki gelirini doğrudan etkiler. Emekli aylığı hesaplanırken prim gün sayısı kadar bildirilen kazanç tutarları da önemli yer tutar. Eğer işveren uzun süre prime esas kazancı asgari ücretten bildirmişse, işçinin emekliliğinde hak edeceği maaş olması gerekenden düşük olacaktır.

Çalışanlar, sigortalarının hangi ücret üzerinden yattığını e-Devlet üzerinden SGK Hizmet Dökümü sayfasından kontrol edebilirler. İşvereninden maaş bordrolarını talep ederek bordroda görünen brüt ücret ile SGK’ya bildirilen kazanç tutarını karşılaştırmak da mümkündür. Bankaya yatan maaşınız ile SGK kayıtlarındaki maaş tutarı farklıysa primleriniz eksik yatıyor olabilir. Böyle bir durum tespit edildiğinde hizmet tespit davası açarak, eksik yatırılan primlerin gerçek ücrete göre yeniden hesaplanmasını sağlayabilirsiniz. Mahkeme kararıyla primleriniz gerçek maaşınız üzerinden SGK’ya kaydedildiğinde, emekli maaşınız da buna uygun şekilde daha yüksek bağlanacaktır.

ASGARİ ÜCRETTEN GÖSTERİLEN MAAŞIN İŞSİZLİK MAAŞINA ETKİSİ

İşsizlik maaşı (işsizlik ödeneği), sigortalı bir işçinin kendi kusuru ve isteği dışında işsiz kalması halinde İŞKUR tarafından belirli süre ve miktarda ödenen bir güvencedir. İşsizlik ödeneğine hak kazanmak için şu şartlar aranır:

  • Kendi istek ve kusuru dışında işsiz kalmış olmak (örneğin işveren tarafından çıkarılma).
  • Hizmet akdinin sona ermesinden önceki son 120 gün boyunca iş akdine tabi çalışmış olmak (kesintisiz).
  • İşten çıkış tarihinden önceki son 3 yıl içinde en az 600 gün işsizlik sigortası primi ödemiş olmak.
  • İşten ayrıldıktan sonraki 30 gün içinde İŞKUR’a şahsen veya elektronik ortamda başvurmak.

Bu koşulları sağlayan sigortalı işsizlere, prim ödeme gün sayılarına göre değişen sürelerle işsizlik ödeneği verilir. Son 3 yılda;

  • 600 gün prim ödeyenlere 180 gün (6 ay),
  • 900 gün ödeyenlere 240 gün (8 ay),
  • 1080 gün ve üzeri ödeyenlere 300 gün (10 ay)
    süreyle işsizlik maaşı bağlanır.

İşsizlik maaşının miktarı, işçinin son 4 aylık brüt kazanç ortalamasının %40’ı olarak hesaplanır. Ancak kanunen aylık işsizlik ödeneği, brüt asgari ücretin %80’ini geçemez. Bu üst sınır, yüksek maaşla çalışanların dahi en fazla asgari ücretin %80’i kadar işsizlik maaşı alabilmesini sağlar. İşsizlik ödeneğinden sadece damga vergisi kesilir, başka bir vergi veya kesinti uygulanmaz.

Örneğin son 4 ay asgari ücretle çalışan bir kişi 2025 yılında yaklaşık aylık 10.323 TL işsizlik maaşı alabilmektedir. Brüt 40.000 TL maaşla çalışan bir kişi ise hesaplamaya göre 16.000 TL hak etse de, yukarıdaki yasal tavan nedeniyle yaklaşık 15.879 TL ödenek alır. Çok daha yüksek ücretle (örneğin brüt 55.000 TL) çalışan birine bile ödenecek işsizlik maaşı, 2025 yılı brüt asgari ücretinin %80’i olan 20.646 TL civarında sınırlı kalacaktır.

Dolayısıyla işsizlik maaşı da prime esas kazanca göre değişmektedir. Eğer işçinin ücretleri SGK’ya asgari ücret üzerinden bildirilmişse, işsizlik ödeneği de düşük kazanç üzerinden hesaplanacak ve işçi daha az işsizlik maaşı alacaktır. Özetle gerçek maaşı yüksek olsa bile SGK’ya asgari ücret üzerinden bildirilen bir işçi, işsiz kaldığında hak edeceği işsizlik ödeneğinde ciddi kayba uğrar.

SIKÇA SORULAN SORULAR

Sigortamı Asgari Ücretten Gösteriyorlar Ne Yapmalıyım?

Öncelikle bu durumun size ileride büyük hak kaybı yaşatacağını bilmelisiniz. İşvereniniz maaşınızı yüksek ödediği halde SGK’ya düşük (asgari) bildiriyorsa, bunu SGK’ya şikâyet ederek ve gerekirse dava yoluna giderek düzeltmelisiniz. İlk etapta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ALO 170 hattını arayarak son bir yıllık sigorta bildirimlerinizin incelenmesini talep edebilirsiniz. Bu idari başvuru sonucunda müfettişler işyerini denetleyip eksik prim tespit ederse, işveren prim farklarını ödemek zorunda kalacaktır. Sonraki aşamada (veya doğrudan) bir hizmet tespit davası açarak, sigorta primlerinizin gerçek maaşınız üzerinden yatırıldığının tescilini mahkemeden isteyebilirsiniz. Bu süreç sonunda hem sigorta kayıtlarınız düzelir hem de eksik yatırılan primler gecikme faizleriyle birlikte işverenden tahsil edilir. Böylece ileride emeklilik maaşınız, kıdem tazminatınız gibi haklarınız korunmuş olur.

Maaşı Asgari Ücretten Göstermek Suç Mu?

İşverenin, işçiye ödediği ücreti gerçekte aldığı tutardan düşük beyan etmesi kanuna aykırı bir davranıştır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu gereği işverenler ücretleri tam bildirmek zorundadır; aksi halde idari para cezası uygulanır. Ayrıca bu durum, SGK’yı eksik prim yatırarak zarara uğratmak anlamına geldiğinden kamu kurumunu aldatmak olarak da değerlendirilebilir. Bu kapsamda, işveren açısından cezai sorumluluk doğabileceği gibi, eksik ödenen primlerin faiziyle tahsili ve idari para cezaları gibi hukuki yaptırımlar da söz konusudur. Kısaca, maaşı düşük göstermek yasal değildir ve hem işçi haklarına hem de kanunlara aykırı bir fiildir.

Sigortalı Çalışanın Maaşı Elden Verilir Mi?

Yasal olarak sigortalı bir çalışanın maaşının elden ödenmesi tavsiye edilmez ve birçok durumda yasaktır. 4857 sayılı İş Kanunu uyarınca, işverenlerin işçiye yaptığı ücret ödemelerini banka aracılığıyla yapması esastır. Özellikle 2016’da yapılan düzenlemeyle, aynı işyerinde 5 ve daha fazla işçi çalışıyorsa ücretlerin bankadan ödenmesi zorunlu hale gelmiştir. Yalnızca 4 veya daha az çalışanı olan küçük işyerlerinde maaşın elden ödenmesine izin verilebilmektedir. Bunun dışında, maaşın elden verilmesi kayıt dışılık oluşturur ve işçinin ileride hak talep etmesini zorlaştırır. Sonuç: Sigortalı bir işçinin maaşı kural olarak banka hesabına yatırılmalıdır, elden ödeme kanuna aykırıdır.

Elden Verilen Maaşı Nasıl İspat Edebilirim?

Ücretini elden alan işçi için ispat yükü işçinin üzerindedir, ancak bunu kanıtlamak için kullanabileceğiniz çeşitli deliller vardır. Tanık ifadeleri, bu konuda en sık başvurulan yöntemdir – işyerinde sizinle aynı dönem çalışmış mesai arkadaşlarınız veya komşu işyeri çalışanları, maaşınızın gerçekte daha yüksek olduğunu ve bir kısmının elden ödendiğini mahkemede ifade edebilir. Ayrıca yazılı belgeler ve kayıtlar da önemli delillerdir: Örneğin elden ödeme yapıldığını gösteren imzalı bir belge, banka hesap hareketleriniz (her ay yatan miktarın asgari ücretle sınırlı olduğunu gösterip kalanını elden aldığınızı dolaylı olarak gösterebilir), işyeri kamera kayıtları veya WhatsApp yazışmaları gibi veriler mahkemeye sunulabilir. Bu tür delillerle maaşınızın gerçekte daha yüksek olduğunu ispat edebilirseniz, SGK primlerinizin düzeltilmesi, eksik ücretlerinizin ödenmesi ve buna bağlı olarak kıdem tazminatı gibi haklarınızın gerçek maaşınız üzerinden hesaplanması mümkün olacaktır.

Elden Maaş Vermenin Cezası Nedir?

Sigortalı bir işçiye maaşının elden ödenmesi, işveren açısından hem hukuki hem idari hem de vergisel sorumluluklar doğurur. Öncelikle işveren, bankadan ödeme yapmayarak SGK’ya eksik bildirim yapmışsa, eksik primleri gecikme zamlarıyla birlikte ödemekle yükümlüdür. Ayrıca 5510 sayılı Kanun’un 102. maddesi gereği, her bir ay için asgari ücretin iki katına kadar idari para cezası uygulanması söz konusudur. Bu, işverene her ay için yüksek tutarda para cezası kesileceği anlamına gelir. Bunun yanında, işveren ücreti kayıt dışı ödediği için vergi kaçırma fiili de oluşur – eksik gelir beyanından dolayı vergi cezası uygulanabilir. Özetle, elden maaş ödeyen işveren hem SGK’ya karşı hem de vergi dairesine karşı cezai yaptırımlarla karşılaşır.

Elden Maaş Ödeme Nereye Şikâyet Edilir?

Maaşın elden ödenmesi, kayıt dışı bir uygulama olduğu için birden fazla mercie şikâyet edilebilir. İlk olarak, ALO 170 hattını arayarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na durumu bildirebilirsiniz. Bu hat üzerinden yapılan şikâyetlerde bakanlık müfettişleri gerekli incelemeyi başlatacaktır. Ayrıca bağlı bulunduğunuz il veya ilçedeki Sosyal Güvenlik Kurumu Müdürlüğü’ne yazılı bir dilekçeyle başvurarak, ücretinizin bankaya değil elden ödendiğini ihbar edebilirsiniz. Bu durumda SGK denetmenleri işyerini teftiş edecektir. Bunların yanı sıra, maaşın elden ödenmesi vergi kaybına da yol açtığından Vergi Dairesi’ne de şikâyette bulunabilirsiniz. Yani hem çalışma mevzuatı hem sosyal güvenlik hem de vergi mevzuatı yönünden haklarınızı arayabilirsiniz.

Sigortamın Asgari Ücretten Yatırıldığını Fark Edersem Ne Yapmalıyım?

Sigorta primlerinizin gerçek maaşınız yerine asgari ücret üzerinden yattığını fark ettiğiniz anda hak kaybına uğruyorsunuz demektir. Bu durumda vakit kaybetmeden harekete geçmelisiniz. Öncelikle ALO 170’i arayarak durumu bildirin; bu, özellikle son bir yıl içindeki eksik bildirimlerin tespit edilmesi açısından faydalıdır. (ALO 170 üzerinden yapılan incelemeler en fazla geriye dönük bir yıllık dönemi kapsayabiliyor.) Eğer sorun devam ediyorsa veya daha eski dönemleri içeriyorsa, bir hizmet tespit davası açmanız gerekecektir. Hizmet tespit davasını kazandığınızda, SGK kayıtlarınız gerçek ücretiniz üzerinden düzeltilecek, işveren geriye dönük tüm prim farklarını faiziyle ödeyecek ve böylece kıdem tazminatınız ile emekli maaşınız gibi haklarınız da olumlu yönde etkilenecektir.

İşveren Maaşımı Yüksek Ödüyor Ama SGK Primimi Asgari Ücretten Yatırıyor, Bu Yasal Mı?

Hayır, kesinlikle yasal değildir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’na göre işveren, işçisinin fiilen aldığı ücreti eksiksiz biçimde SGK’ya bildirmek zorundadır. İşvereniniz maaşınızın bir kısmını bankadan, kalanını kayıt dışı (elden) vererek SGK priminizi sadece asgari ücretten yatırıyorsa bu, prim kaçakçılığı anlamına gelir ve hem sizin haklarınızı zedeler hem de kamu zararına sebep olur. Yasal olarak işveren böyle bir uygulama yapamaz; yakalandığında idari para cezası, prim tamamlama gibi yaptırımlarla karşılaşır (hatta gerekirse TCK kapsamında dolandırıcılık suçlaması ile bile yüzleşebilir). Kısacası, işveren gerçek ödediği maaşı bildirmek zorundadır; aksi takdirde yaptığı açıkça kanun dışıdır.

Sigortanın Asgari Ücretten Gösterilmesi Emekliliği Etkiler Mi?

Evet, son derece olumsuz etkiler. Emeklilikte bağlanacak aylığınız, çalışma hayatınız boyunca SGK’ya bildirilen kazanç tutarlarının ortalaması ile prim gün sayınıza göre hesaplanır. Eğer yıllarca sigorta primleriniz asgari ücret üzerinden yatırıldıysa, emekli maaşınız da maalesef düşük olacaktır. Örneğin gerçek maaşınız yüksek bile olsa SGK kayıtlarında uzun süre asgari ücret göründüyse, emeklilik hesabınıza esas kazanç düşük olacağından alacağınız aylık miktarı düşük kalır. Bu nedenle emeklilik hakkınızı korumak için çalışırken durumu kontrol etmeniz önemlidir. e-Devlet üzerinden hizmet dökümünüzü inceleyerek primlerinizin hangi ücret üzerinden yatırıldığına bakabilirsiniz. İşvereninizden maaş bordrolarınızı alıp oradaki brüt ücretle SGK bildirimlerini karşılaştırabilirsiniz. Eğer fark tespit ederseniz, işten ayrılmayı beklemeden (veya ayrıldıktan sonra) hizmet tespit davası açarak eksik bildirimleri düzelttirebilirsiniz. Böylece emekli maaşınız, hak ettiğiniz düzeyde bağlanacaktır.

Sigortanın Asgari Ücretten Yatırılması Kıdem Tazminatımı Nasıl Etkiler?

İşçinin kıdem tazminatı, işten ayrıldığı tarihteki son brüt maaşına göre hesaplandığı için sigortanın asgari ücretten yatırılması doğrudan doğruya kıdem tazminatını düşürücü etki yapar. Örneğin gerçek brüt maaşınız 10.000 TL iken sigortaya 5.000 TL bildirilmişse, her bir yıl için almanız gereken kıdem tazminatı tutarı yarı yarıya düşük hesaplanır. Bu da toplam kıdem tazminatınızda ciddi kayba yol açar. Dolayısıyla sigorta primlerinizin eksik yatırılması, emekli maaşı gibi uzun vadeli haklarınızın yanı sıra işten ayrıldığınızda alacağınız tazminat miktarını da azaltır. Bu durumla karşılaşmamak için, çalışırken gerek SGK’ya şikayet ederek gerekse ayrıldıktan sonra dava açarak gerçek ücretinizin esas alınmasını sağlamalısınız. Aksi takdirde işveren düşük gösterdiği ücret üzerinden kıdem tazminatınızı ödeyip sorumluluktan kurtulmaya çalışacaktır.

İşverenin Asgari Ücretten Sigorta Yatırması Nedeniyle İşçiye Yaptırımı Var Mı?

Hayır, sigortanın eksik yatırılması durumunda işçi herhangi bir yaptırımla karşılaşmaz. Bu hukuka aykırı fiilin sorumluluğu tamamen işverene aittir. Hatta tam tersine, böyle bir durumda işçi lehine bazı haklar doğar. İşçinin sigortasının asgari ücretten gösterilmesi halinde, işçi işverene karşı çeşitli yasal yollara başvurabilir: Örneğin SGK’ya şikâyet ederek denetim yapılmasını talep etmek, gerçek ücretinin belirlenmesini istemek, iş sözleşmesini haklı nedenle feshederek kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, ücret alacağı, hafta tatili ve genel tatil ücreti gibi alacaklarını talep etmek gibi hakları vardır. Görüldüğü gibi bu durumda işçi aleyhine bir ceza söz konusu değildir; aksine işçi, işvereni şikayet etme ve alacaklarını talep etme hakkına sahiptir.

Sigortamın Eksik Yatırılması Nedeniyle SGK’ya Şikâyette Bulunabilir Miyim?

Evet, sigorta primlerinizin eksik yattığını düşünüyorsanız bunu SGK’ya şikâyet edebilirsiniz. En pratik yol olarak ALO 170 hattını arayarak durumu bildirmeniz mümkündür. ALO 170’e yapacağınız şikayet sonucu Bakanlık müfettişleri işyerinizde inceleme yapacak ve özellikle son bir yıla ait kayıtları kontrol edecektir. (Müfettiş incelemelerinin genellikle geriye dönük 1 yıl için etkin olduğunu tekrar hatırlatalım.) Şikayetiniz üzerine eksik prim ödendiği tespit edilirse işvereniniz idari para cezası alacak ve eksik primleri ödemek durumunda kalacaktır. Eğer eksik primler daha eski dönemleri kapsıyorsa, iş mahkemesinde hizmet tespit davası açarak 5 yıl geriye dönük haklarınızı da arayabilirsiniz. Kısacası SGK’ya şikayet, ilk etapta başvurabileceğiniz ve denetim sağlayabileceğiniz bir yoldur ve hakkınızdır.

Sigortamın Eksik Yatırılması Nedeniyle İş Mahkemesine Dava Açabilir Miyim?

Evet, eksik SGK primi yatırılması durumunda iş mahkemesinde dava açabilirsiniz. Bu tip durumlar için genellikle hizmet tespit davası açılmaktadır. Hizmet tespit davası ile çalıştığınız sürelerin ve ücret kazançlarınızın SGK’ya eksik bildirildiğini mahkeme kararıyla tespit ettirebilirsiniz. Dava, işverenin yerleşim yerindeki veya işyerinin bulunduğu yer iş mahkemesinde açılır. Davada, gerçek ücretinizi ve çalışma sürenizi ispatlamanız gerekecektir. Bunu yukarıda değindiğimiz tanık, belge, bordro vb. delillerle yapabilirsiniz. Dava sonucunda mahkeme, SGK’ya eksik yatırılan prim gün ve tutarlarını tespit ederek kayıtların düzeltilmesine karar verir. Bu karar sayesinde işveren geriye dönük prim borcunu öder ve sigorta kayıtlarınız gerçek haline getirilir. Dolayısıyla iş mahkemesinde dava açmak, eksik yatan sigorta primlerinizin telafisi için etkili bir yoldur.

Sigortam Asgari Ücretten Yatırılmışsa Emekli Maaşım Nasıl Etkilenir?

Bu durumda ne yazık ki emekli maaşınız düşük olacaktır. Emekli aylığı hesabında, tüm çalışma yıllarınızdaki prime esas kazanç ortalamanız belirleyicidir. Eğer bu kazançlar, gerçek maaşınızdan düşük (asgari ücret seviyesinde) bildirildiyse, ortalamanız düşük çıkacak ve sonuçta emekli maaşınız da düşük hesaplanacaktır. Bu etkinin farkına varmak için e-Devlet üzerinden SGK 4A hizmet dökümünüzü inceleyebilirsiniz. Orada her ay için prime esas kazanç tutarlarınızı görebilirsiniz. İşvereninizden aldığınız maaş bordrolarıyla SGK hizmet dökümünüzü karşılaştırın; eğer bordrodaki brüt maaşınız SGK’ya bildirilen kazançtan yüksekse eksik bildirim var demektir. Bu durumda vakit kaybetmeden iş mahkemesinde hizmet tespit davası açarak primlerinizin gerçek ücretiniz üzerinden yatırıldığının tespitini talep edebilirsiniz. Bu davayı kazanmanız halinde, SGK kayıtlarınız düzeleceği için emekliliğinizde alacağınız maaş da buna göre artacaktır. Yani emekli aylığınızın ileride tam olabilmesi için bugünden önlem almalı, eksik prim sorununu yargı yoluyla çözmelisiniz.

Eksik Sigorta Nedeniyle Kıdem Tazminatım Hesaplanırken Hangi Maaş Esas Alınır?

Eğer bir düzeltme yapılmazsa, kıdem tazminatınız ne yazık ki SGK’ya bildirilen (düşük) ücret üzerinden hesaplanacaktır. Yani işveren maaşınızı gerçekte yüksek ödese bile sigortaya asgari ücretten bildirdiyse, çıkışınız yapılırken tazminat bordronuzda asgari ücret tutarı esas alınır. Bu da sizin hak ettiğiniz kıdem tazminatını tam olarak alamamanız demektir. Örneğin 10 yıl çalışmış ve son brüt maaşı 10.000 TL olan bir işçi, doğru hesapla ~10 aylık brüt ücreti kadar tazminat alacakken; asgari ücret üzerinden bildirim yapılmışsa bunun yaklaşık üçte biri tutarında tazminat alabilir. Böyle bir hak kaybı ile karşılaşmamak için, işten ayrılmadan önce durumu tespit edip düzeltmek en iyisidir. Eğer ayrıldıktan sonra fark ederseniz de merak etmeyin, hukuken hala hizmet tespiti yoluna gidip tazminatınızın farkını talep edebilirsiniz. Ancak ideal olan, daha baştan ALO 170 veya dava yoluyla gerçek ücretinize uygun prim bildiriminin sağlanmasıdır.

Sigorta Primlerimin Asgari Ücretten Yatırıldığını Tanıkla İspatlayabilir Miyim?

Evet, tanık beyanları bu durumda sıkça kullanılan ve geçerli bir ispattır. Özellikle hizmet tespit davalarında ve ücret tespiti davalarında mahkemeler, işçinin aynı dönemde birlikte çalıştığı iş arkadaşlarının (bordro tanıkları) ifadesine büyük önem verir. Eğer işyerinde sizinle eş zamanlı çalışmış ve maaşınızın yüksek olduğunu bilen çalışma arkadaşlarınız varsa, bu kişiler tanık olarak dinlenebilir. Yargıtay da tanıkla ispat konusuna olumlu yaklaşmakta ve işçi lehine yorum yapmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken, tanıkların gerçekten sizinle aynı dönem çalışmış olması ve anlattıklarının tutarlı olmasıdır. Tanık ifadesinin yanı sıra yazılı belgelerle de destek sağlanırsa mahkeme sizi haklı bulacaktır. Sonuç olarak, sigorta primlerinizin eksik yatırıldığını tanıklarla ispatlamanız mümkündür ve hukuken kabul görür.

İşveren Sigortamı Gerçek Maaşımdan Yatırmak Zorunda Mı?

Evet, kesinlikle zorundadır. İşvereniniz kanunen, fiilen elinize geçen brüt ücreti SGK’ya bildirmek ve bu tutar üzerinden prim ödemek durumundadır. Bu yükümlülükten kaçınmak söz konusu olamaz. Eğer işveren bu asli görevini ihlal ederse, hem işçi yönünden hem de kamu yönünden zarara sebebiyet vermiş olur. Böyle bir durumda işçiye iş akdini feshetme ve tüm haklarını talep etme hakkı doğar; devlet de prim alacağından mahrum kaldığı için işverene idari para cezaları uygular. Hatta bu fiil ısrarla yapılır ve sahtecilik boyutuna ulaşırsa, işveren hakkında ceza davası bile açılabilir. Özetle, işveren sigortayı gerçek maaş üzerinden yatırmakla mükelleftir. Aksi halde hem sizin geleceğinize zarar vermiş olur hem de ciddi yasal yaptırımlarla karşılaşır.

SGK’ya Eksik Prim Yatıran İşveren İçin Denetim Yapılabilir Mi?f

Evet, çalışanın şikayeti halinde SGK denetim yapabilir. Siz durumu ALO 170 hattına ya da SGK’ya bildirirseniz, Kurumun denetmen ve müfettişleri işyerine giderek inceleme yapar. Denetim sırasında işyerindeki çalışanların ifadeleri alınır, bordro ve kayıtlar incelenir. Eğer gerçekten eksik prim bildirimi yapıldığı tespit edilirse, SGK işverene eksik her ay için idari para cezası uygulayacak ve eksik ödenen primleri gecikme cezalarıyla birlikte tahakkuk ettirecektir. Yani işveren hem ceza ödeyecek hem de eksik prim borcunu kapatmak zorunda kalacaktır. Bu nedenle, sigortanızın eksik yattığını fark ettiğiniz anda ilgili mercilere başvurmanız önemlidir. (Not: Alo 170 hattına yapılan şikayetlerin geriye dönük inceleme süresi sınırlı olabildiğinden, çok eski dönemler için doğrudan hizmet tespit davasına gitmek daha etkin sonuç verebilir.) Ama genel olarak, işverenin usulsüzlüğü denetim yoluyla ortaya çıkarılabilir ve çıkarılmalıdır.

İşveren Sigortamı Eksik Yatırdığı İçin İşyerinden Ayrılabilir Miyim?

Evet, bu durum işçiye derhal ve haklı fesih hakkı verir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24/II-(e) bendine göre işveren, işçinin ücretini (geniş anlamda ücret kavramına sigorta primleri de dahildir) kanuna uygun ödemiyorsa işçi süre beklemeksizin sözleşmeyi feshedebilir. Sigorta primlerinizin eksik yatırılması, Yargıtay tarafından da bu kapsamda değerlendirilmiştir. Dolayısıyla böyle bir durumda ihbar süresini beklemeden istifa edebilirsiniz. İşçinin bu şekilde haklı nedenle ayrılması halinde ihbar tazminatı alamayacağını belirtmiştik; ancak kıdem tazminatı hakkı saklıdır. Yani en az 1 yıl çalışmanız varsa kıdem tazminatınızı alabilirsiniz. Ayrıca fesih gerekçenizi yazılı bir ihtarname ile işverene bildirmeniz veya arabuluculuk sürecinde belirtmeniz ileride delil olacağından faydalı olacaktır. Unutmayın, SGK primleri gerçek maaşı üzerinden ödenmiyorsa işçi haklı nedenle istifa edip kıdem tazminatı alabilir – bu Yargıtay’ca da kabul edilmiş bir haktır. İş sözleşmenizi bu nedenle feshedip ayrıldığınızda, işveren eksik primleri ödemek ve diğer yasal yükümlülükleri yerine getirmek zorunda kalacaktır.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment