Hakaret suçu; TCK’nin şerefe karşı suçlar bölümünde, 125-131. Maddeleri arasında düzenlenen şikâyete bağlı bir suçtur. Hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer kişinin gururu, namusu, haysiyeti ve itibarıdır.
TCK 125. maddeye göre, hakaret suçu, bir kişinin onur, saygınlık veya şerefini zedeleyecek somut bir iddiada bulunma ya da sövme yoluyla işlenir. Bu suç için 3 ay ile 2 yıl arasında hapis cezası veya adli para cezası öngörülmüştür.
Hakaretin alenen yapılması ya da kamu görevlisine görevinden ötürü yöneltilmesi cezayı artıran unsurlardır. Karşılıklı hakaret gibi durumlar ise cezayı hafifletebilir. Hakaret, şikayete tabi bir suç olup soruşturma açılması mağdurun talebine bağlıdır.
Bu yazımızda hakaret suçunu kapsamlı olarak açıklayıp bilmeniz gereken tüm hususlara değindik.
İÇİNDEKİLER
- HAKARET SUÇU NEDİR? CEZASI VE YAPTIRIMLARI
- HAKARET SUÇUNUN UNSURLARI
- TÜRK CEZA KANUNU’NDA HAKARET SUÇU (TCK MADDE 125)
- Hakaret Suçu Nasıl İşlenir? Hangi Sözler Hakaret Sayılır?
- Mağdurun Gıyabında (Yokluğunda) Hakaret Suçu
- İleti Yoluyla Hakaret Suçu (Mesaj, Telefon, Mektup vb.)
- İnternet Yoluyla Hakaret Suçu
- Haksız Fiile Tepki Olarak Hakaret (TCK 129 ve Haksız Tahrik)
- Hakaret Suçunda Mağdurun Belirlenmesi (TCK 126)
- Karşılıklı Hakaret Suçu (TCK 129/3)
- Kamu Görevlisine Karşı Görevinden Dolayı Hakaret (TCK 125/3-a)
- HAKARET SUÇUNUN BASİT VE NİTELİKLİ HALLERİ
- HAKARET SUÇUNUN CEZASI NEDİR?
- Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu ve Cezası (TCK 299)
- HAKARET SUÇUNDA ŞİKAYET VE ZAMANAŞIMI SÜRELERİ
- HAKARET SUÇUNDA UZLAŞMA VE ÖNÖDEME
- HAKARET SUÇUNDA İSPAT VE DELİL TOPLAMA
- SOSYAL MEDYADA HAKARET SUÇU VE ZAMANAŞIMI
- HAKARET SUÇUNDA HAKSIZ TAHRİK VE KARŞILIKLI HAKARET
- HAKARET SUÇUNDA MAĞDURUN HAKLARI VE TAZMİNAT
- HAKARET SUÇLARINDA GÖREVLİ MAHKEME
- HAKARET SUÇLARINDA YETKİLİ MAHKEME
- HAKARET DAVASI NASIL AÇILIR?
- HAKARET SUÇUNDA HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI(HAGB)
- Hakaret Suçu Cezasının Ertelenmesi ve Adli Para Cezasına Çevrilmesi
- Hakaret Suçu ile İlgili Örnek Yargıtay Kararları
- SIKÇA SORULAN SORULAR
- Hakaret suçu tam olarak nedir? Kimlere karşı işlenir?
- Hakaret suçunun cezası ne kadar, hapis cezası var mı?
- Hakaret suçu için şikâyet süresi ne kadardır?
- Hakaret suçu uzlaşmaya veya arabuluculuğa tabi midir?
- WhatsApp, SMS, sosyal medya üzerinden hakaret suç sayılır mı?
- Hangi sözler hakaret sayılmaz?
- Hakaret eden kişiyle uzlaşma veya şikâyetten vazgeçme mümkün mü?
- Hakaret nedeniyle manevi tazminat alabilir miyim?
- Hakaret suçundan mahkûm olursam hapse girer miyim?
- Hakaret içerikli sözlerin delili yoksa ne olur?
- Türk Ceza Kanunu’nda Hakaret Suçu Hangi Maddede Düzenlenmiştir?
- Hakaret Suçunun Cezası Nedir?
- Basit Hakaret ve Nitelikli Hakaret Arasındaki Fark Nedir?
- Hakaret Suçunda Şikayet Süresi Nedir?
- Hakaret Suçu Uzlaşmaya Tabi Midir?
- Hakaret Suçunda Zamanaşımı Süresi Ne Kadardır?
- Sosyal Medya Üzerinden Yapılan Hakaret Suç Sayılır Mı?
- Hakaret Suçu İşlenirken Haksız Tahrik Uygulanır Mı?
- Hakaret Suçunda Karşılıklı Hakaret Durumunda Ceza Nasıl Belirlenir?
- Hakaret Suçunda Delil Olarak Neler Kullanılabilir?
- Hakaret Suçu Nedeniyle Tazminat Talep Edilebilir Mi?
- Hakaret İçeren Mesajlar Delil Olarak Kullanılabilir Mi?
- Hakaret Suçu Nedeniyle Hapis Cezası Uygulanır Mı?
- Hakaret Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) Uygulanır Mı?
- Telefonla Yapılan Hakaret Suç Sayılır Mı?
- Hakaret Davaları Genellikle Nasıl Sonuçlanır?
- Hakaretin Yatarı Nedir?
- Hakaret Davası Kaç Celse Sürer?
- Hakkımda Hakaret Davası Açıldı Ne Yapmalıyım?
- Hakaret Davasında Savunma Nasıl Yapılır?
HAKARET SUÇU NEDİR? CEZASI VE YAPTIRIMLARI
Hakaret suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 125–131. maddeleri arasında “Şerefe Karşı Suçlar” bölümünde düzenlenmiştir. Bir kişinin onur, şeref ve saygınlığını zedeleyici fiil veya sözlerle saldırmak olarak özetlenebilecek bu suç, başlıca iki şekilde işlenebilir:
- Somut fiil veya olgu isnadı (iftira niteliğinde hakaret): Bir kişiye belli bir eylem veya olgu isnat ederek onun onur ve saygınlığını zedelemek. Örneğin “Ayşe, X mağazasından sürekli kıyafet çalıyor” demek, somut bir hırsızlık fiili isnat ederek kişinin toplumdaki itibarını düşürmeye yöneliktir ve bu hakaret suçunu oluşturur.
- Sövme (genel ağır hakaret sözleri): Küfür veya aşağılayıcı genel söz ve davranışlarla bir kişiyi değersizleştirmek, rencide etmek. Örneğin “Yavşak polis, bana neden ceza yazıyorsun?” gibi kaba ve aşağılayıcı ifadeler, muhatabın şeref ve saygınlığını hedef aldığından hakaret suçuna vücut verir.
Hakaret suçu, doğrudan doğruya kişinin kişilik haklarına bir saldırıdır. Kanun bu suç ile toplumda önemli bir değer olan kişinin şerefini ve özsaygısını korumaktadır. Bu nedenle hakaret suçu yalnızca gerçek kişilere karşı işlenebilir. Tüzel kişilere (şirket, dernek, vakıf, parti vb.) yönelik hakaret sözleri bu suçu oluşturmaz. Örneğin “X şirketini … edeyim” şeklindeki küfür, belirli bir gerçek kişiyi hedef almadığı için cezalandırılmaz. Ancak “X şirketinin yöneticilerini … edeyim” dendiğinde, burada hedef alınan yöneticiler gerçek kişi olduğundan hakaret suçu oluşabilir.
Nitekim Yargıtay, hakaret suçunun mağdurunun ancak gerçek kişi olabileceğini, bir tüzel kişilik olan vakfa yöneltilen sözlerden hakaret suçu oluşmayacağını belirtmiş ve bu sebeple vakfa hakaret iddiasıyla verilen mahkûmiyeti bozmuştur (Yargıtay 18. CD, 2019/36).
Hakaret suçu; kişinin saygınlığını, haysiyetini rencide etmek amacıyla somut fiil veya olgu isnadı şeklinde gerçekleşebileceği gibi kişinin saygınlığına, onuruna, gururuna saldırarak sövmek suretiyle de gerçekleşebilir. TCK hakaret suçu için kişinin 3 aydan 2 yıla kadar cezalandırılabileceğini hüküm altına almıştır. Somut fiil/olgu isnadı ile hakaret suçunun oluşmasına örnek olarak kamu görevlisine zimmet suçunu işlediğine dair isnatlar yapılması verilebilir. Sövme şeklindeki hakaret suçuna örnek olarak ise “salak, aptal” gibi ifadeler verilebilir.
HAKARET SUÇUNUN UNSURLARI
TCK 125. Madde ve Hakaret Suçunun Unsurları
Türk Ceza Kanunu md.125, hakaret suçunu ve cezasını şu şekilde tanımlamıştır:
- TCK 125/1: Bir kimseye, onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da sövme yoluyla (genel ağır hakaret sözleriyle) onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Not: Mağdurun yokluğunda (gıyabında) hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek (üçüncü kişilerin duyacağı/öğreneceği şekilde) işlenmesi gerekir.
- TCK 125/2: Hakaret fiili, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle (örneğin mektup, mesaj, telefon konuşması vb.) işlenirse, yukarıdaki fıkradaki aynı ceza uygulanır. Yani ileti yoluyla doğrudan mağdura hakaret etmek, yüzüne karşı sövmek gibi cezalandırılır.
- TCK 125/3: Hakaret suçunun aşağıdaki nitelikli (ağırlaştırıcı) hallerinde cezanın alt sınırı 1 yıldan az olamaz (yani en az 1 yıl hapis veya buna denk adlî para cezası verilir):
- (a) Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret edilmesi,
- (b) Bir kişinin dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce veya kanaatlerini açıklaması, değiştirmesi, yaymaya çalışması veya mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranması nedeniyle hakarete maruz kalması,
- (c) Kişinin mensup olduğu dine göre kutsal sayılan değerler bahane edilerek hakaret edilmesi.
- TCK 125/4: Hakaret alenen (herkesin duyabileceği/ görebileceği şekilde, kamuya açık ortamda) işlenirse, verilen ceza altıda biri oranında artırılır (+%16,7 artış).
- TCK 125/5: Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine (örneğin bir heyet, kurul veya mahkeme üyelerine) görevlerinden dolayı hakaret edilmesi halinde, fiil kurulu oluşturan her bir üyeye karşı işlenmiş sayılır. Bu durumda zincirleme suç hükümleri uygulanır (yani fail tek bir fiille birden çok kişiye hakaret etmiş sayılacağı için ceza, TCK 43’e göre belli oranda artırılır).
Önemli: 5237 sayılı TCK md.125’de düzenlenen hakaret suçu, esas olarak yukarıdaki gibi herkes için geçerlidir. Ancak Cumhurbaşkanına hakaret fiili TCK 299’da ayrıca düzenlenmiştir ve cezası farklıdır. Buna aşağıda ayrıca değinilecektir.
TÜRK CEZA KANUNU’NDA HAKARET SUÇU (TCK MADDE 125)
Hakaret suçu TCK 125.madde ve devamında düzenlenmiştir. Hakaret suçu oluşabilmesi için bir kimseye karşı fiil veya olgu isnadının yahut sövme fiilinin bulunması gerekmektedir. Bu suç 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır. Somut fiil/olgu isnadı birine ‘’hırsız ‘’demek suretiyle olabilir. Sövme ise hakaret içeren sözcüklerin kullanımıyla (gerizekalı, mal vb.) oluşur. Her iki durumda da eylem küçük düşürmeye matuf şekilde gerçekleşmelidir. Huzurda hakaret; kişiyi muhatap alarak yapılan doğrudan gerçekleşen bir fiildir.
Gıyapta hakaret ise kişiye doğrudan olmamakla beraber kişi huzurunda bulunmadan yapılmaktadır ve en az 3 kişiye ihtilat edilerek işlenmesi gerekmektedir. Kişinin huzurunda olmamasına rağmen telefon, mesaj, mektup, telgrafla yapılan hakaretler de huzurda hakaret sayılmakta ve buna göre cezalandırılmaktadır. Hakaret suçunun, kamu görevlisine karşı işlenmesi; sosyal, dini, felsefi inanç ve buna bağlı açıklama veya durumlardan dolayı işlenmesi, dine göre kutsal görülen değerlerden bahisle işlenmesi suçun nitelikli halleridir. Hakaret suçunun alenen yani birden çok kişinin algılayacağı şekilde işlenmesi de nitelikli hallerinden bir tanesidir.
Hakaret Suçu Nasıl İşlenir? Hangi Sözler Hakaret Sayılır?
Kanunda hakaret sayılabilecek sözler tek tek listelenmemiştir; bunun yerine genel bir kriter konulmuştur: Söz, yazı veya davranışın, muhatabı küçük düşürmeye, onur ve itibarını zedelemeye yönelik olması gerekir. Kişiyi toplum içinde değersizleştiren, aşağılayan fiil ve ifadeler hakaret suçunu oluşturur. Aşağıda, Yargıtay kararları ışığında hangi ifadelerin hakaret suçu kapsamına girdiği veya girmediği örneklerle açıklanmıştır:
- Açıkça Hakaret Sayılan İfadeler: Birine “şerefsiz”, “haysiyetsiz”, “geri zekâlı”, “aptal”, “salak”, “hayvan”, “pislik”, “alçak”, “yavşak”, “fahişe” gibi ağır hakaret sözcükleri kullanmak, tartışmasız şekilde hakaret suçunu oluşturur. Keza “hırsız”, “rüşvetçi”, “adi”, “sahtekâr”, “dolandırıcı” gibi bir suç veya ahlaksızlık isnat eden sıfatlar da hakaret kapsamındadır. Bu tür sözler muhatabın şeref ve saygınlığını rencide edici niteliktedir.
- Hayvan İsimleriyle Hakaret: Bir kişiyi “eşek”, “köpek”, “öküz”, “sığır”, “it”, “çakal”, “katır”, “fare”, “sıpa” vb. hayvan isimleriyle anmak da hakaret suçunu oluşturur. Zira bu kelimeler muhatabı değersizleştirme amacı taşır.
- Fiziksel veya Ruhsal Özelliğe Hakaret: Kişinin bir engeline, rahatsızlığına veya benzeri özelliğine vurgu yaparak onu aşağılamak da hakarettir. Örneğin aksayarak yürüyen birine “Allah’ın topal adamı” demek veya görme engelli birine “kör herif” diye seslenmek, fiziksel durumunu aşağılayıcı biçimde dile getirdiği için hakaret sayılır. Benzer şekilde, akıl sağlığı veya hastalık ima eden sözler (örneğin birine “deli”, “psikopat”, “AIDS’li” demek) de onur kırıcı ise suç kapsamına girer.
- Suç isnadının ispatı: Eğer bir kişiye somut bir fiil isnat ediliyor ve bu isnat kişisel bir özellik dışında bir konu ise, isnadın gerçek olması durumunda hakaret suçu oluşmayabilir. Örneğin birine “Sen, Ayşe’nin eşyalarını çaldın” dediğinizde, eğer bu iddia doğru ve ispatlanabilir ise söylenen söz hakaret suçuna vücut vermez (çünkü aslında bir gerçeğin ifadesi olur ve hukuka uygunluk sebebi doğabilir). Ancak, daha önce hırsızlık suçu işlemiş sabıkalı birine “sen hırsızsın” demek hakarettir. İlk durumda belirli bir olaya dair doğru bir itham varken ikinci durumda kişi doğrudan ahlaksız bir sıfatla yaftalanmıştır.
- Söz dışında hakaret fiilleri: Hakaret sadece sözle değil, yazı, resim, işaret, mimik veya davranışla da işlenebilir. Örneğin birinin çalışma masasına insan dışkısı bırakmak, veya birinin yüzüne tükürmek, herhangi bir söz içermese bile o kişiyi aşağılayıcı bir eylemdir ve hakaret suçu sayılır.
- Kaba ve Nezaketsiz Söz/Davranışlar: Her kaba veya nezaketsiz ifade hakaret suçu oluşturmaz. Örneğin “terbiyesiz”, “saygısız”, “riyakar”, “yalancı”, “ulan” gibi sözcükler kaba hitaplar olup inciticidir ancak Yargıtay, yalnızca bu gibi sözlerin kullanımını hakaret suçu kapsamında görmemektedir. Benzer şekilde, birine “Seni parayla satın alırım” demek, “İşyerimden defol git” gibi hakaretamiz bir tabir içermeyen sert çıkışlar, veya bir ortamda bağırarak konuşmak, ayaklarını masaya koymak gibi görgüsüz davranışlar ceza hukuku anlamında hakaret sayılmaz. Kısacası nezaket dışı veya kaba davranışlar, muhatabı onur kırıcı belirli bir sıfatla hedef almadıkça suç kapsamına girmez.
- Olgusal Gerçeklik İfadeleri: Karşı tarafa hakaret kastı taşımadan, olgusal bir gerçeği dile getiren sözler de hakaret teşkil etmez. Örneğin büyük beden kıyafet deneyen birine “Bu kıyafet size olmaz, siz şişmansınız” demek, incitici olsa da objektif bir durum tespiti mahiyetinde olup aşağılayıcı niyet barındırmadığı takdirde suç sayılmaz (elbette bu tür ifadelerin kullanımında nezaket ve kişiye saygı ayrı bir konudur; burada ceza hukuku perspektifiyle değerlendirme yapılmaktadır).
- Beddua (Lanet okuma) İçeren Sözler: Beddualar, yani karşınızdaki kişiye kötülük dileme niteliğindeki sözler hakaret suçu kapsamında değerlendirilmez. Örneğin “Allah belanı versin”, “Cehenneme kadar yolun var”, “Allah seni bildiği gibi yapsın”, “Allah çocuklarından çıkarsın” gibi ifadeler kaba ve rahatsız edici olmakla birlikte, Yargıtay’a göre bir küçük düşürme veya sövme fiili barındırmadığından hakaret suçu olarak kabul edilmemiştir. Bu tür sözler, dini inançla ilgili karşı tarafa beddua niteliğinde görülür.
- Belirsiz Hitaplar (Hedef Göstermeme): Hakaret sayılabilmesi için sözün belli bir kişiye yöneltilmiş olması gerekir. Bu “matufiyet” şartı yoksa ceza olmaz. Örneğin kalabalık bir yerde isim belirtmeden “Hırsız var!” diye bağıran birine, herhangi bir belirli kişiyi hedef almadığı için hakaret suçu yüklenemez. Nitekim Yargıtay, somut olayda kimsenin doğrudan hedef alınmadığı böyle bir durumda sanığa ceza verilemeyeceğine karar vermiştir. Ancak, söz dolaylı da olsa belli bir kişiyi işaret ediyorsa bu durum ayrı değerlendirilir (aşağıda “Mağdurun Belirlenmesi” bölümüne bakınız).
- Hakaretamiz Jest ve Mimikler: Yazı ve söz gibi, el kol hareketleri veya jestlerle de hakaret mümkündür. Örneğin kalabalıkta belirli birine yönelik müstehcen bir el hareketi yapmak hakarettir. Yargıtay bir kararında, sanığın karşı tarafa dudaklarını oynatarak “o… ç…” şeklinde küfür etmesini (ses çıkarmadan anlaşılan “orospu çocuğu” deme hareketi) bile hakaret suçu saymıştır (Yargıtay 4. CD, 2014/12219).
- Eleştiri, İfade Hürriyeti Kapsamı: Bazı ağır söz ve davranışlar, hak arama veya eleştiri kapsamında kaldığında hakaret suçu sayılmaz. Örneğin:
- Bireylerin dilekçe ve şikâyet hakkını kullanırken yetkililere yönelik sözleri (makul sınırlar içinde kaldıkça) cezadan muaf olabilir (TCK 128 iddia ve savunma dokunulmazlığı). Bir vatandaşın, hakkında işlem yapan kamu görevlisine resmi şikâyet dilekçesinde sert ifadelerle yüklenmesi hakaret amacı taşımayan bir hak kullanımı sayılabilir.
- Basının haber verme ve eleştiri hakkı çerçevesinde, özellikle kamu kişileri hakkında yaptığı sert eleştiriler de çoğu zaman suç oluşturmaz. Örneğin bir gazetecinin bir politikacı için ağır bir dille eleştiride bulunması, somut bir onur kırıcı isnat içermedikçe eleştiri hürriyeti kapsamında değerlendirilir.
- Yargılama sırasında iddia veya savunma dokunulmazlığı vardır. Avukatların veya davanın taraflarının, dava konusu ile bağlantılı olarak sert ifadeler kullanması hakaret suçu oluşturmaz. Örneğin avukatın savunmasında karşı taraf için söylediği ağır sözler, dava bağlamında kalıyorsa cezai sorumluluk doğurmaz.
- Kamuya Malolmuş Kişiler Hakkında Eleştiri: Toplumda tanınan, yaptıkları iş gereği kamuoyunun sıkça eleştirisine maruz kalan kişiler (örneğin siyasetçiler, üst düzey yöneticiler, ünlü sanatçılar, sporcular) daha sert ve ağır eleştirilere katlanmak durumundadır. Yargıtay, bu kişilerin normal bireylere nazaran eleştiriye daha açık olmaları gerektiğini vurgulamaktadır. Bu nedenle onlara yönelik bazı kırıcı ifadeler hakaret değil, ağır eleştiri sayılabilir. Örneğin bir siyasetçiye mitingde “Senden bu memlekete hayır gelmez, bütün memleketi sattın!” demek son derece ağır bir itham olsa da, siyasi eleştiri sınırları içinde değerlendirilip hakaret suçu kapsamında görülmeyebilir. (Nitekim Yargıtay bu ifadeyi hakaret değil “ancak ağır eleştiri” olarak nitelemiştir.)
Özetle, hakaret suçunun oluşması için kullanılan ifadelerin muhatabın onurunu hedef alması, onu topluma karşı aşağılaması gerekir. Bu nitelikte olmayan kaba hitaplar, beddualar veya genel rahatsız edici sözler ceza konusu yapılmamaktadır. Her somut olayda sözlerin bağlamı, taraflar arasındaki ilişki, toplumdaki anlamı gibi unsurlar değerlendirilir.
Mağdurun Gıyabında (Yokluğunda) Hakaret Suçu
Huzurda hakaret (yüze karşı hakaret) durumunda, mağdurun hakaret içeren söz veya davranışı o anda öğrenmesi yeterlidir. Fail ile mağdurun fiziksel olarak yüz yüze olması da şart değildir; önemli olan hakaretin mağdura doğrudan ulaşmasıdır. Örneğin telefonda veya bir e-posta ile bizzat mağdura hakaret etmek de mağdurun yüzüne karşı yapılmış sayılır – mağdur bu iletiyi okuyup öğrendiğinde suç oluşur.
Mağdurun yokluğunda (gıyabında) hakaret ise farklıdır: Eğer hakaret edilen ortamda mağdur yoksa, failin hakaret içerikli söz ve davranışlarının en az üç (3) kişi tarafından öğrenilmesi gerekir. Kanun (TCK 125/1) gıyapta hakaretin cezalandırılabilmesi için “fiilin en az üç kişiyle ihtilat edilerek” işlenmesini şart koşar. İhtilat, burada üçüncü kişilerin olaya tanık olması veya duyması anlamındadır.
- Üç kişi şartı hesaplanırken fail ve mağdur bu sayıya dahil edilmez. Yani mağdur yokken hakaret edildiğinde, mağdur dışında en az 3 ayrı kişinin o hakareti duyması veya ondan haberdar olması lazımdır.
- Bu üç kişinin aynı anda aynı yerde bulunması zorunlu değildir; önemli olan, sonuç olarak en az üç farklı kişinin hakaret içerikli sözleri öğrenmiş olmasıdır. Örneğin apartman boşluğunda mağdur yokken “O adam şerefsiz!” diye bağıran failin sözlerini evlerinde oturan 3 komşu duyarsa, gıyapta hakaret suçu tamamlanmış olur. Yine, mağduru hedef alan hakaretamiz bir e-postayı mağdur hariç 3 kişiye göndermek de aynı etkiyi doğurur (3 kişi öğrenmiş olur). Buna karşılık hakaret sözlerini yalnızca 1 veya 2 kişi öğrenmişse, gıyapta hakaret suçu oluşmaz.
- Fiilin işleniş şekli: Gıyapta hakaretin oluşabilmesi için failin, mağdur orada yokken kasıtlı olarak en az üç kişiye ulaşacak şekilde sözlerini sarf etmesi gerekir. Bu, üç veya daha fazla kişiyle yüz yüze konuşarak olabileceği gibi, birden fazla kişiye mektup, e-posta, SMS göndermek veya bir grup konuşmasında mesaj yazmak şeklinde de olabilir. Önemli olan, failin sözlerinin en az üç kişi tarafından gerçekten anlaşılmış ve duyulmuş olmasıdır.
- “Üç kişi” şartının detayları: Yargıtay, üç kişilik şartının gerçek öğrenmeye dayandığını vurgular. Yani hakaret içeren sözlerin sadece “öğrenilebilir” ortamda söylenmesi yetmez, fiilen üç kişinin duyması gerekir. Örneğin fail, üç kişinin bulunduğu bir odada mağdur hakkında hakaretler savursa, oradaki üç kişiden ikisi duyup üçüncüsü kulaklıkla müzik dinlediği için hiçbir şey işitmemişse, üçüncü kişi sözleri öğrenmediğinden gıyapta hakaret suçu oluşmayacaktır. Çünkü kanun, potansiyel olarak üç kişi duyabilir demeyi değil, üç kişinin gerçekten öğrenmiş olmasını aramaktadır.
- Ayrı yer ve zaman: İhtilat edilen üç kişinin aynı yerde ve anda bulunması şart değildir. Hakaret sözlerinin daha sonra başkalarına aktarılmasıyla da üçüncü kişiler öğrenebilir. Ancak eğer aktararak yayılma söz konusuysa, iletilen hakaret sözlerinin aynı veya benzer içerikte olması aranmaktadır. Fail eğer sözlerini birden çok kişiye ayrı ayrı söylüyor veya öyle bir ortamda konuşuyor ki pek çok kişi duyabilir ve fail de bunun bilincinde ise, bu durumda üç kişi şartı gerçekleşmiş sayılabilir (örn. fail, aynı hakareti farklı zamanlarda toplamda 3 kişiye iletiyorsa yine suç oluşabilir). Özetle: Fail, mağdurun yokluğunda hakaret ettiğinde en az üç kişinin bu hakareti duyup anlaması sağlanmış olmalıdır. Aksi takdirde fiil ahlaken kusurlu olsa bile TCK 125 kapsamında cezalandırılmaz.
İleti Yoluyla Hakaret Suçu (Mesaj, Telefon, Mektup vb.)
Teknolojinin gelişmesiyle sesli, yazılı veya görüntülü ileti araçları üzerinden hakaret vakaları yaygınlaşmıştır. TCK 125/2, mağdura ileti yoluyla hakaret edilmesini de suç sayar. Bu kapsama giren iletişim vasıtaları şunları içerir: Mektup, e-posta, SMS, telefon görüşmesi, WhatsApp veya benzeri sohbet uygulamaları (özel mesajlar, grup mesajları), Instagram/Twitter/Facebook gibi platformlardan gönderilen DM’ler vb.
İleti yoluyla işlenen hakaretin cezası, 3 ay – 2 yıl hapis veya adli para cezası olup, bu açıdan yüz yüze yapılan hakaretle aynıdır. Ancak ileti yoluyla hakaret fiili, olayın niteliğine göre huzurda hakaret gibi mi yoksa gıyapta hakaret gibi mi değerlendirilecek, bu ayrıma dikkat etmek gerekir:
- Eğer fail, iletiyi mağdura yönelik ve mağdurun öğreneceğini bilerek gönderdi ise fiil mağdurun yüzüne karşı yapılmış sayılır (kanun 125/2 de bu nedenle “yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur” demiştir). Yani e-posta, mesaj veya telefon görüşmesi doğrudan mağduru hedef alıyorsa, fail sanki o sözleri mağdurun yüzüne söylemiş gibi cezalandırılır. Bu durumda 3 kişi şartı aranmaksızın tek bir mesajla da suç oluşur.
- Eğer fail, hakaret içerikli iletiyi mağdurun dışında birine gönderir ve mağdur bunu sonradan tesadüfen öğrenirse, bu fiil huzurda hakaret olarak değerlendirilemez. Çünkü failin kastı mağdura iletmek değildi. Bu durumda fiil, gıyapta hakaret kategorisine girer ve cezalandırılabilmesi için en az 3 kişinin o hakareti öğrenmesi gerekir. Örneğin fail, bir WhatsApp mesajında A kişisine küfür eder, ancak mesajı yanlışlıkla veya bilmeden B kişisine gönderir ve B bunu A’ya gösterirse – fail A’ya doğrudan hakaret kastıyla hareket etmediğinden – huzurda hakaret oluşmaz. Eğer bu mesaj sadece o B kişisine gitti (yani toplamda 1 kişi öğrendi) ise gıyapta da hakaret oluşmamıştır (3 kişi şartı sağlanmadığı için). Kısacası: İleti yoluyla hakaretin suç sayılması için ya mesajın bizzat mağdura yöneltilmiş olması veya mağdura yöneltilmemişse en az üç kişiye ulaşmış olması gerekir.
- İletme kastı (mağdurun öğrenmesini isteme): Yargıtay, failin mağdurun hakareti öğreneceği yönünde kastı yoksa, ileti yoluyla yapılan eylemi huzurda hakaret olarak kabul etmemektedir. Bu durumda dahi, eylem gıyapta sayılır ve yukarıda belirtildiği gibi 3 kişi koşulu aranır. Örneğin fail, mağdurun yüzüne söylemeyip onun yakınına hakaret içerikli SMS göndermiş ve mağdur bu SMS’i o yakını sayesinde öğrenmiş olsun. Failin iletişim kastı mağdura yönelik olmadığı için bu eylem huzurda hakaret olarak cezalandırılamaz. Eğer o mesaj sadece o bir kişiye gittiyse (mağdur hariç), gıyapta hakaret de oluşmaz. Nitekim Yargıtay, sanığın teyzesinin telefonuna hakaret mesajları atıp, mağdurun bu mesajları teyzesinden öğrendiği bir olayda, sanığın “mağdura iletme kastı olmadığı” gerekçesiyle mahkûmiyet kararını bozmuştur (Yargıtay 18. CD, 2019/12396).
Örnek: Fail, mağdura ağır hakaretler içeren bir e-mail gönderirse doğrudan mağdura hakaret suçu oluşur. Fail, mağduru kötüleyen bir e-maili mağdura değil de başka kişilere gönderir ve bu e-mail bir şekilde mağdur tarafından görülürse, ancak o e-mailin gönderildiği kişiler (veya onlardan duyanlar) en az üç kişi iseler gıyapta hakaret suçundan bahsedilebilir.
İnternet Yoluyla Hakaret Suçu
Günümüzde hakaret fiilleri en çok internet üzerinden işlenmektedir. Sosyal medya paylaşımları, yorumlar, forumlar vb. ortamlarda kişiler bazen hakaret suçunu işleyebilmektedir. İnternet yoluyla işlenen hakaretler, dijital izler bırakıldığı için kanıtlanması nispeten kolay suç tipleridir. E-posta, Facebook, Twitter, Instagram, blog yazıları, çevrim içi forumlar gibi araçlarla doğrudan mağdur hedef alınarak söylenen onur kırıcı sözler de TCK 125 kapsamında cezalandırılır.
Örneğin birine Twitter üzerinden küfür etmek veya Facebook’ta ismen hedef alarak küçük düşürücü ithamlarda bulunmak, internet yoluyla hakaret suçu oluşturur. Hatta bir hakaret içerikli e-postayı başkasından gelip size yönlendirilmiş (forward edilmiş) olsa bile mağdura iletmek, ileten kişi açısından hakaret fiili sayılabilir. Yani başka birinin yazdığı hakareti alıp mağdura tekrar gönderen kişi de bu eylemiyle hakaret suçunu işlemiş olur.
İnternette işlenen hakaretlerde faillerin kimliklerinin tespiti bazen sorunlu olabilse de (ör. sahte hesaplar, yurt dışı servis sağlayıcıları vs.), mağdurun elinde mesajlar, ekran görüntüleri, paylaşımlar gibi delillerin bulunması halinde soruşturma açılabilir. (Aşağıda “Hakaret Suçu Nasıl İspatlanır?” başlığında internet delillerinin nasıl kullanılabileceğine değinilecektir.)
Haksız Fiile Tepki Olarak Hakaret (TCK 129 ve Haksız Tahrik)
Genel ceza hukukunda haksız tahrik (TCK 29) önemli bir ceza indirimi nedenidir. Hakaret suçu özelinde ise TCK 129, haksız tahriki daha spesifik şekilde düzenlemiştir. Eğer hakaret suçu, mağdurun gerçekleştirdiği haksız bir eyleme karşı bir tepki olarak işlenmişse, failin cezasında önemli avantajlar söz konusudur:
- TCK 129/1 (Haksız fiile tepki olarak hakaret): Hakaret, mağdurun herhangi bir haksız fiiline karşı ani bir tepki olarak gerçekleşmişse, hakim faili hiç cezalandırmayabileceği gibi, cezada 1/3’e kadar indirim de yapabilir. Bu maddede “haksız fiil” ifadesi geniş yorumlanır; mağdurun hukuka aykırı herhangi bir davranışı olabilir. Örneğin bir komşusu bahçesindeki ağaca zarar verince öfkelenip komşusuna hakaret eden kişi, haksız fiile tepki olarak hakaret etmiş sayılabilir – bu durumda hakim ceza vermeme veya azaltma takdirine sahiptir.
- TCK 129/2 (Kasten yaralamaya tepki olarak hakaret): Eğer mağdur, failin bedenine yönelik kasten bir saldırıda (darp gibi) bulunmuş ve fail de bu fiziki saldırının etkisiyle mağdura hakaret etmişse, fail hiç cezalandırılmaz. Kanun, bir nevi meşru müdafaa benzeri bir hak tanıyarak, fiziksel saldırıya sözle karşılık veren kişiyi cezasız bırakmaktadır. Örneğin bir kişi tarafından tokatlanıp burnu kanatılan kimsenin karşı tarafa küfretmesi durumunda, bu hakaret için ceza verilmeyecektir.
TCK 129, hakaret suçu açısından özel bir tahrik hükmü olduğu için, şartları oluştuğunda genel haksız tahrik (TCK 29) maddesi uygulanmaz. Bu özel düzenleme, fail lehine daha esnek olduğundan önemlidir. Aralarındaki farklardan bazıları:
- TCK 29’da failin şiddetli elemin veya hiddetin etkisi altında suç işlemesi aranırken, TCK 129’da böyle bir koşul yoktur – sadece tepki olarak işlenmiş olması yeterlidir. Yani failin psikolojik durumu ayrıca değerlendirilmez.
- TCK 29, cezada belirli oranlarda (¼ ila ¾ arası) indirim öngörürken; TCK 129, hakarette fail için ceza vermeme ihtimali bile tanır veya en fazla 1/3 indirim sınırı koyar. Hatta kasten yaralama varsa direkt cezasızlık getirir.
Önemli noktalar:
- Hakaretin haksız bir fiile tepki sayılabilmesi için ortada gerçekten failin maruz kaldığı hukuka aykırı bir fiil olmalıdır. Her türlü memnuniyetsizlik haksız fiil sayılmaz. Örneğin biri size laf attı diye (hukuka aykırı olmasa da kaba) hakaret ederseniz, bu madde uygulanmaz. Failin maruz kaldığı haksız fiil kayda değer ve doğrudan olmalıdır.
- Tepki, mümkün olduğunca eş zamanlı veya kısa süre sonra ortaya çıkmalıdır. Uzun bir süre geçtikten sonra “eski olaya tepki” diyerek hakaret etmek bu kapsamda değerlendirilmez. Yargıtay, aradan epey zaman geçtikten sonra edilen hakaretlerde TCK 129 uygulanamayacağını belirtmiştir.
- Haksız fiil failin kendisine yönelik olmalıdır (başkasına yapılan haksızlık için hakaret etmek, klasik tahrik hükümlerine girebilir ama 129/1 kapsamına girmez). Ve failin hakaretinin hedefi, mutlaka o haksız fiili yapmış kişi olmalıdır. Yani tepkinizi gidip üçüncü kişiye yöneltirseniz, bu madde koruma sağlamaz.
- Eğer mağdurun haksız fiili bizzat hakaret veya yaralama ise, kanun özel olarak 129/2 ve 129/3 ile bunu düzenlediğinden 129/1 uygulanmaz. Örneğin iki taraf birbirine hakaret ediyorsa (karşılıklı hakaret), bu durum ayrıca 129/3 kapsamındadır (aşağıda açıklanmıştır). Veya mağdur önce hakaret etti, fail de ona hakaretle cevap verdiyse bu karşılıklı hakaret hükümlerine girer, haksız fiile tepki kavramı yerine karşılıklı olarak değerlendirilir.
Örnekler:
- Bahçesine girip zarar veren komşusuna sinirle “ahlaksız herif!” diyen ev sahibi, bir haksız fiile (izinsiz zarar verme) tepki olarak hakaret etmiştir; hakim uygun görürse ceza vermeyebilir veya azaltabilir (TCK 129/1).
- Yolda tartıştığı sürücü tarafından yumruklanan bir kişinin de karşı tarafa o an küfretmesi halinde ceza verilmeyecektir (TCK 129/2 gereği).
- Buna karşılık, bir alacağını ödemeyen borçluya aylar sonra telefon açıp küfreden alacaklıya, sırf borç ödenmedi diye hakaret indiriminden yararlanma imkânı tanınmamıştır. Yargıtay, borcun ödenmemesi gibi bir durumu otomatik haksız tahrik olarak görmemiş, özellikle arada hukuki anlaşmazlık varsa bunun hakaret için mazur görülemeyeceğini vurgulamıştır (Yargıtay CGK, 2020/87).
Hakaret Suçunda Mağdurun Belirlenmesi (TCK 126)
Bazen hakaret teşkil eden sözler söylenirken, mağdurun ismi açıkça geçmeyebilir. Hakaretin kime karşı yöneltildiği belli değilse veya muğlak bırakılmışsa, bu belirsizlik ceza verilmemesine yol açabilir. Çünkü ceza hukukunda failin belli bir kişiyi hedef alması şarttır. Ancak TCK 126 bu konuda bir kanıtı kolaylaştırıcı karine getirmiştir:
Eğer söz konusu hakaret ifadeleri, kimin hedef alındığında tereddüt bırakmayacak bir özellik taşıyorsa – yani fail isim vermese bile, söylediği sözden kastedilen kişinin kim olduğu herkesçe anlaşılabilir durumdaysa – o zaman hukuk, sanki mağdurun ismi belirtilmiş gibi kabul eder. Kanun maddesi özetle şöyle der: “Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun kimliği açıkça belirtilmese veya üstü kapalı geçiştirilse dahi, eğer sözlerin niteliğinden ve bağlamından muhatabın kim olduğu tereddütsüz anlaşılıyorsa, isim belirtilmiş ve hakaret açıklanmış sayılır.”
Bu ilke, pratikte failin üstü kapalı ifadeler kullanarak ceza almaktan kaçınmasını engeller. Örneğin bir siyasi mitingde, konuşmacı açıkça isim vermeden ama o sırada görevde olan başbakanı ima ederek ağır ithamlarda bulunabilir. Eğer sarf ettiği sözlerin kime yönelik olduğu herkesçe anlaşılır nitelikteyse, ismi zikretmemiş olsa bile hakaret ettiği kişi belirli sayılır ve suç oluşabilir.
Ancak, eğer sözlerin kime yönelik olduğu konusunda netlik yoksa ya da fail bunu muallak bırakmışsa, bu durumda ceza verilmez. Mağdurun belirlenemediği durumlarda sanık lehine yorum yapılır.
Örnek olarak Yargıtay Ceza Genel Kurulu, bir protesto esnasında kalabalığın “Hırsız var!” diye slogan atması olayında, bu sözlerin o anki başbakana yönelik söylendiğine dair kesin bir kanıt bulunamadığı için sanıklara atılı kamu görevlisine hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığına karar vermiştir (Yargıtay CGK, 2022/653). Yani “hırsız var” şeklindeki bağırışların belirli bir kişiyi hedef alıp almadığı ispatlanamadığından, sanıklar beraat etmiştir.
Karşılıklı Hakaret Suçu (TCK 129/3)
Hakaret suçu karşılıklı olarak (iki tarafın da birbirine hakaret etmesi şeklinde) işlenebilir. TCK 129/3 bu durumu özel olarak düzenlemiştir. İki kişinin karşılıklı hakarette bulunmasına ceza hukukunda “karşılıklı hakaret” denir ve kanun bu halde cezada indirim veya cezasızlık imkânı tanır.
- Karşılıklı hakaret için tarafların hakaret eylemleri aynı anda olabileceği gibi farklı zamanlarda da olabilir. Örneğin, bir gazetede kendisine “maymun” denildiğini öğrenen kişinin ertesi gün çıkıp karşı tarafa “yarasa” demesi de karşılıklı hakaret sayılır. Yani hakaretler arasında kısa bir süre geçmiş olması engel değildir, yeter ki birbirine cevap niteliğinde olsun.
- TCK 129/3’e göre, iki taraf da hakaret etmişse, olayın özelliğine göre hakimin takdir hakkı vardır: Taraflardan her ikisine birden ya da yalnızca birine verilecek cezada üçte birine kadar indirim yapabilir veya istenirse hiç ceza vermeyebilir. Bu, karşılıklı hakaret durumunda aslında iki tarafın da haksız olduğu, biri diğerinden daha ağır hakaret etmiş olabilir gibi durumları değerlendirip adaletli bir çözüm üretmek içindir.
Uygulamada mahkemeler, karşılıklı hakaret tespit ettiklerinde çoğunlukla her iki tarafa da ya ceza vermez (davanın düşmesi gibi) ya da cezada indirim uygularlar. Ancak eğer bir tarafın hakareti diğerinden çok daha ağırsa, sadece bir taraf lehine de indirim yapılabilir.
Örnek: A ve B bir tartışmada birbirlerine hakaret ettiyse, hakim TCK 129/3 uyarınca her ikisine de ceza vermekten vazgeçebilir; veya mesela A’nın hakareti daha ağırsa sadece B’yi cezadan muaf tutup A’ya ceza verebilir (ya da cezasını indirebilir). Kanun bu esnekliği sağlamıştır.
Yargıtay, yerel mahkemelerin karşılıklı hakaret durumlarında bu maddeyi uygulamamasını hata saymaktadır. Örneğin bir davada sanık, müştekiyle karşılıklı küfürleştiklerini, birbirine “şerefsiz” dediklerini kabul etmiş, bu durumda hakim TCK 129/3’e göre değerlendirme yapmalıdır. Karşılıklı hakaret olması nedeniyle gerekirse cezasızlık yoluna gidilebilecekken, sırf sanığın ifadesine dayanarak onu mahkûm edip ceza vermek bozma sebebidir (Yargıtay 4. CD, 2019/13957). Benzer şekilde, her iki tarafın duruşmada karşılıklı hakaret ettiklerini beyan ettikleri bir davada da hakim, kimin önce başlattığı, hakaretlerin etki-tepki şeklinde gelişip gelişmediği gibi hususları değerlendirip TCK 129 hükümlerini uygulayıp uygulamama konusunda karar vermelidir; bunlar yapılmadan her iki sanığı da mahkûm etmek usule aykırıdır (Yargıtay 4. CD, 2020/12418).
Kamu Görevlisine Karşı Görevinden Dolayı Hakaret (TCK 125/3-a)
Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret, TCK 125/3’te belirtilen nitelikli hallerdendir ve cezanın ağırlaşmasına yol açar. Bu durumda fail, 1 yıldan az olmamak üzere (yani 1-2 yıl arası) hapis veya adli para cezasına mahkûm edilir. Bu suçun oluşabilmesi için iki temel koşul vardır:
- Mağdurun kamu görevlisi olması,
- Hakaretin mağdurun göreviyle bağlantılı olarak (görevinden dolayı) yapılmış olması.
Kamu görevlisi kavramı TCK 6/1-c maddesinde tanımlanmıştır: Kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir suretle süreli, sürekli veya geçici olarak katılan kişi kamu görevlisidir. Bu tanım ışığında örnekler:
- Milletvekili, belediye başkanı, belediye meclis üyesi gibi seçilmiş kişiler kamu görevlisidir.
- Hakim, savcı, avukat, bilirkişi gibi yargı görevi yapanlar; tanık gibi yargı sürecine katılanlar da kamu görevlisi sayılır.
- Kaymakam, vali, öğretmen, polis, doktor, tapu memuru vb. atanmış memurlar da kamu görevlisidir.
Yukarıdaki gibi kamu görevlisi statüsündeki kişilere hakaret edildiğinde, eğer hakaret görevlerinden dolayı yapılmışsa fail normalden daha ağır cezaya (min. 1 yıl) çarptırılır. Görevden dolayı ifadesi, hakaret eylemi ile mağdurun kamusal görevi arasında bir illiyet bağının bulunması demektir. Yani failin hakareti kişisel husumet değil, mağdurun yürüttüğü kamu görevi nedeniyleyse bu nitelikli hal uygulanır.
Örnekler:
- Trafik cezası yazan bir polise “şerefsiz polis” diye hakaret edilirse, bu polis memuru görevini yaptığı için hakarete maruz kalmıştır – fail TCK 125/3-a kapsamında cezalandırılır.
- Öte yandan mesai saati dışında, arkadaş ortamında bir memura “senin yapacağın memurluğa …” şeklinde küfretmek görevinden dolayı sayılmayabilir (çünkü o anki hakaret, memurun o ortamda yaptığı bir görevden değil, belki kişisel husumetten kaynaklanıyor olabilir). Bu durumda eylem basit hakaret kabul edilir.
Yargıtay, hakaretin görevle ilgisi konusunda şunu vurgular: Hakaret suçu kişisel nedenlere dayanmamalı, mağdurun kanundan kaynaklanan görevini yerine getirmesiyle bağlantılı olmalıdır. Hakim, her somut olayda hakaretin mağdurun göreviyle alakalı olup olmadığına bakarak fiilin basit mi nitelikli mi olduğuna karar vermelidir. Örneğin bir cumhuriyet savcısı duruşmaya geç kaldı diye bir görevli memur ona sitem ettiğinde savcı öfkelenip memura hakaret etmişse – bu durumda hakaret, o memurun görevini yapmasıyla ilgilidir (savcı, memurun görevini yapış şeklinden rahatsız olup hakaret ediyor). Yargıtay, bu tip durumlarda eylem ile kamu görevi arasında bağlantı olduğunu ve hakaretin görevden dolayı işlendiğini kabul etmektedir (Yargıtay 4. CD, 2021/5111).
Sonuç olarak: Mağdur eğer kamu görevlisiyse ve failin hakareti, mağdurun üstlendiği kamu görevinden kaynaklanan bir hususa ilişkinse, TCK 125/3-a uygulanır ve fail en az 1 yıl ceza alır (bu bir yıl hapis cezası adli para cezasına çevrilse dahi sonuçta bir yıldan aşağı gün karşılığı olamaz). Mağdur kamu görevlisi olsa bile, eğer hakaretin sebebi tamamen kişisel bir husumetse veya görevle ilgisi kurulamazsa, fiil basit hakaret sayılır.
Not: 2022’de yapılan bir yasal düzenlemeyle, sağlık personeline ve yardımcı sağlık personeline karşı görevleri nedeniyle işlenen hakaret suçlarında daha da ağır yaptırım öngörülmüştür. 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu Ek Madde 12’ye göre, bir doktor, hemşire, ebe gibi sağlık çalışanına ya da hasta bakıcı, ambulans şoförü gibi yardımcı personele görevinden ötürü hakaret edildiğinde, TCK 125 uyarınca belirlenen ceza %50 artırılacaktır. Ayrıca bu suça mahkûmiyet halinde hapis cezası ertelenemez. Bu özel hüküm, sağlık çalışanlarını artan şiddet ve hakaret vakalarına karşı korumayı amaçlayan bir tedbirdir.
HAKARET SUÇUNUN BASİT VE NİTELİKLİ HALLERİ
Hakaret suçunun basit halleri kişinin karşısındakini küçük düşürmeye matuf olarak hakaret etmesi ,kişinin gıyabında hakaret edilmesi ve kişiye sesli, görüntülü ,yazılı ileti suretiyle hakaret şeklindedir .Hakaret suçunun nitelikli halleri ;kamu görevlisine karşı görevinden sebeple hakaret edilmesi ;dini, sosyal, siyasi, felsefi inanış sebebiyle düşünce ve kanaatleri açıklanması, yayılması dolayısıyla işlenmesi ,inandığı dinin gereklerini yerine getirmesinden dolayı işlenmesi ,kişinin dini kutsal değerlerinden bahisle hakaret ederek işlenmesi ve alenen hakaret halleri olarak sayılabilir.
HAKARET SUÇUNUN CEZASI NEDİR?
Hakaret suçu için kanunda hem hapis cezası hem adli para cezası seçenekli olarak öngörülmüştür. Hakim somut olaya göre bu yaptırımlardan birini tercih eder (bir arada uygulamaz). Aşağıda hakaret suçunun ceza miktarları, suçun basit veya nitelikli olmasına göre ayrı ayrı ele alınmıştır:
Basit Hakaret Suçu Cezası (TCK 125/1)
Suçun basit halinde (yukarıda tanımlanan genel hakaret fiillerinde), ceza 3 ay ila 2 yıl arası hapis veya adli para cezasıdır. Kanun metnindeki ifadesiyle:
“Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle … saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” (TCK 125/1)
Bu temel yaptırımda hakim ya hapis cezası ya adli para cezası verir; ikisini birden veremez. Hakimin hangi tür cezayı seçtiğini de kararında gerekçelendirmesi gerekir. Uygulamada, failin sabıkasız oluşu, olayın niteliği gibi hususlar dikkate alınarak çoğu zaman adli para cezası tercih edilmektedir. Ancak failin pişmanlık göstermemesi, suçu ısrarla işlemesi gibi nedenlerle mahkeme hapis cezasını da uygun görebilir. Her halükârda, hakim seçenek yaptırımın neden o şekilde uygulandığını açıkça belirtmelidir. Örneğin hiçbir gerekçe göstermeden doğrudan hapis cezası vermek, Yargıtay tarafından bozma nedeni yapılmaktadır.
Nitelikli Hakaret Suçu Cezası (TCK 125/3)
Hakaret suçunun nitelikli halleri (TCK 125/3’te sayılan a, b, c bentleri) işlenmişse, cezanın alt sınırı 1 yıl hapistir. Dolayısıyla ceza 1 yıl ile 2 yıl arası hapis veya bu süreye tekabül eden adli para cezası olacaktır. Nitelikli halleri tekrar hatırlarsak:
- Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret,
- Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç ve düşüncelerden dolayı hakaret,
- Kişinin dinince kutsal saydığı değerlere yönelik hakaret.
Bu hallerde kanun “cezanın alt sınırı 1 yıldan az olamaz” demiştir. Uygulamada örneğin memura görevinden dolayı edilen hakarette mahkeme genellikle 1 yıl hapis cezası temel alarak hüküm kurar (ve gerekiyorsa artırımları uygular).
Yukarıda ayrıca belirttiğimiz gibi, sağlık personeli ve yardımcı sağlık personeline görevleri nedeniyle hakaret edilirse, TCK 125 kapsamında hükmedilecek ceza yarı oranında artırılacaktır (3359 sayılı Kanun Ek Md.12). Ayrıca böyle durumlarda mahkumiyet halinde hapis cezası ertelenemez. Yani bir doktor, hemşire vb. hakarete uğramışsa failin cezası %50 fazla hesaplanacak ve hapis cezası verilirse fail hakkında erteleme hükümleri uygulanamayacaktır. Bu husus, sağlık çalışanlarını korumak için getirilmiş özel bir düzenlemedir.
Alenen Hakaret Suçu Cezası
Hakaret fiili alenen (herkese açık bir ortamda, umuma ulaşacak şekilde) işlenirse, kanun cezanın 1/6 oranında artırılmasını öngörmüştür. Örneğin televizyonda veya sokakta bağırarak birine hakaret etmek aleni hakaret sayılır; diyelim böyle bir fiile 6 ay hapis cezası temel ceza olarak belirlendiyse, aleniyet nedeniyle +1/6 (bir ay) eklenerek ceza 7 ay olur.
Aleniyetten kasıt, fiilin herhangi bir sınırlama olmaksızın belirlenemeyecek sayıdaki kişi tarafından görülme/duyulma ihtimalinin olmasıdır. Olay yerinde birkaç yabancının bulunması genelde aleniyet için yeterlidir, ancak kapalı devre, sınırlı gruplar söz konusuysa her zaman aleni sayılmaz. Örneğin bir evin içinde, sadece tarafların ve belki bir iki tanıdığın olduğu bir ortamda edilen hakaret, herkese açık bir yer olmadığı için aleniyet kapsamında değildir. Aleni sayılmak için fiilin kamuya açık bir mekânda veya herkesin erişebileceği bir ileti ortamında gerçekleşmesi gerekir.
Yargıtay, aleniyet hususunda şöyle demiştir: Hakaretin belirlenemeyecek sayıdaki kişi tarafından algılanabilme olasılığı bulunmalı ve fiil umuma açık bir yerde işlenmelidir. Buna göre, örneğin evin içinde gerçekleşen bir hakaret eyleminde dışarıdan kimsenin duyma ihtimali yoksa aleniyet yoktur. Nitekim böyle bir olayda aleniyet olmadığı halde mahkemenin cezayı artırmasını Yargıtay bozmuştur (Yargıtay 18. CD, 2019/13140).
Özetle: Hakaretin alenen sayılması için hakaret söz veya davranışının belirsiz sayıda kişiye ulaşabilme ihtimali bulunmalıdır. Basına açık söylemler, sosyal medyada genel paylaşımlar, meydanda yüksek sesle bağırma gibi durumlar aleni kabul edilirken; kapalı grup mesajları, özel toplantılar, kapalı mekânda sınırlı kişilerin olduğu ortamlar aleni sayılmayabilir. (Bu konuya ilişkin, aşağıda “Cumhurbaşkanına Hakaret” bahsinde de bir örnek verilmiştir.)
Kurul Halinde Kamu Görevlilerine Hakaret Suçu Cezası
Hakaret suçu, kurul halinde çalışan (heyet olarak görev yapan) kamu görevlilerine karşı işlendiğinde (TCK 125/5), fiil kuruldaki her bir üyeye karşı işlenmiş sayılır. Yani fail aslında tek cümleyle o kurula hakaret etmiş olsa da, hukuken birden fazla mağdur vardır. Bu durumda TCK 43’teki zincirleme suç hükümleri uygulanır.
Zincirleme suç kuralına göre, bir fiille birden çok kişiye karşı aynı suç işlenirse cezada belli oranda artırım yapılır (genellikle %25’ten başlar, olayın niteliğine göre %50, %75’e kadar çıkabilir). TCK 125/5, kurul halinde hakarette doğrudan bu zincirleme uygulamasını emreder. Örneğin: Bir mahkeme heyetine veya bir bilirkişi heyetine topluca hakaret edildiğinde, failin cezası önce kamu görevlisine hakaret suçu kapsamında belirlenir (min 1 yıl), ardından mağdur sayısına göre bu ceza artırılır (heyet üyelerinin sayısına göre %25 ile %75 arası artış).
Yargıtay, kurul halinde sayılabilecek bir grup olup olmadığını belirlemeye de önem vermektedir. Örneğin, olay yerini inceleyen bir otopsi heyetine hakaret edilirse mahkeme TCK 125/5’i düşünüp zincirleme artırım yapmalı; ama birden fazla polis memuruna hakaret edilmiş bir olayda polisler kurul halinde çalışan bir organ olmadığından doğrudan 125/5 uygulanmaz, bunun yerine TCK 43 genel zincirleme maddesi ele alınır (pratikte sonuç aynı artırımı gerektirse de hukuki teknik farklıdır).
Yine, fail “Bu idarenin hepsini …” diye bir kurumu muhatap alarak küfrettiyse, ortada kurul yoksa 125/5 uygulanamaz, doğrudan zincirleme de uygulanmaz (belirsiz bir topluluğa yöneldiği için suç da oluşmayabilir). Bu teknik ayrıntılar, hakaret fiilinin kime yöneldiğine göre ceza hukukunda farklı sonuçlara yol açar.
Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu ve Cezası (TCK 299)
Cumhurbaşkanına hakaret, Türk Ceza Kanunu md.299’da ayrı bir suç olarak düzenlenmiştir. Bu maddede, Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan kişiye yönelik hakaret fiilleri genel hakaret suçundan farklı cezalara tâbi tutulur. Kanun koyucu burada, Cumhurbaşkanının şahsına yönelik hakareti cezalandırarak, toplumun cumhurbaşkanlığı makamına dair saygısını korumayı amaçlamıştır.
Madde 299 kapsamında: Cumhurbaşkanının makamının fonksiyonları veya icra ettiği görevler eleştirilebilir; ancak hukuki olarak korunan değer, Cumhurbaşkanının şahsî şerefidir. Uygulamada, çoğu zaman sert eleştiriler ile hakaret arasındaki çizgi cumhurbaşkanına hakaret davalarında tartışma konusu olur.
- Cezası: Cumhurbaşkanına hakaret suçu işleyen kişi 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Görüldüğü gibi alt sınır normal hakarete göre daha yüksektir.) Suç alenen işlenirse ceza 1/6 oranında artırılır. Örneğin internette herkesin görebileceği bir sosyal medya gönderisiyle cumhurbaşkanına hakaret edilmesi, aleni sayılır ve ceza %16,7 arttırılır.
- Kovuşturma izni: Bu suçtan soruşturma ve dava açılması, Adalet Bakanı’nın iznine tabidir. Yani savcılık bir cumhurbaşkanına hakaret olayı tespit ettiğinde doğrudan iddianame düzenleyemez; Adalet Bakanlığı’ndan izin alması gerekir. Bu, cumhurbaşkanlığı makamı nedeniyle konulmuş prosedürel bir koşuldur.
- Özel durumu: Cumhurbaşkanına hakaret suçu, ceza hukuku ilkeleri bakımından tartışmalıdır. Zira TCK 125 herkes için hakaret suçunu zaten düzenlemekteyken, sadece cumhurbaşkanı için ayrı bir suç tanımı yapılması, bir nevi kişiye özel yasa anlamına gelir. Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olduğu, düşünce ve ifade özgürlüğünü sınırladığı yönünde doktrinde eleştiriler vardır. Yargıtay da gerekçeli kararlarında, TCK 299’un, eleştiri niteliğindeki sözlerin de cezalandırılmasına yol açabildiğini, bu yönüyle ceza hukukunun genel ilkeleriyle bağdaşmadığını ifade etmiştir. Ancak madde yürürlüktedir ve uygulanmaktadır. (Anayasa Mahkemesi 2016’da yapılan iptal başvurusunda maddeyi Anayasaya aykırı bulmamıştır, dolayısıyla yürürlükte kalmıştır.)
- HAGB, erteleme imkânı: TCK 299 uyarınca verilen hapis cezaları, eğer miktar uygunsa adli para cezasına çevrilebilir, hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı verilebilir veya ceza ertelenebilir. Yani bir kişi cumhurbaşkanına hakaretten 1 yıl hapis cezası aldı diyelim, mahkeme şartlar elveriyorsa hükmü açıklamayabilir (HAGB verip 5 yıl denetleyebilir) veya cezayı erteleyip cezaevine girmemesini sağlayabilir. Bu noktada aslında diğer hakaret suçu hükümlülerine tanınan adli seçenekler cumhurbaşkanına hakaret için de geçerlidir.
Özet: Cumhurbaşkanına hakaret suçu, alt sınırı daha yüksek bir özel hakaret suçudur. Bu suçla, cumhurbaşkanının şahsına yönelik ağır saygısızlıklar cezalandırılmakta; ancak maddenin varlığı ifade özgürlüğü kapsamında eleştirilmektedir. Kanunen, cumhurbaşkanına hakaret fiili sabit görülürse 1-4 yıl arası hapis cezası öngörülmüş, suç aleni yapılırsa ceza arttırılmış, ama hükmün açıklanmasının geri bırakılması veya para cezasına çevirme gibi sanık lehine hükümler de uygulanabilir durumdadır.
Not: Cumhurbaşkanına hakarette aleniyet konusu bazen tartışma yaratır. Yargıtay, kapalı bir gruba e-posta göndermek veya şifreli bir platformda paylaşım yapmanın herkese açık sayılmayabileceğini belirtmiştir. Örneğin sanığın özel bir e-posta grubuna cumhurbaşkanına hakaret mesajı iletmesi olayında, bu grup üyeliğinin şifreli ve sınırlı olması nedeniyle aleniyet oluşmadığı ve cezada artırım yapılamayacağı yönünde karar verilmiştir (Yargıtay 16. CD, 2015/3294). Yine benzer şekilde, kullanıcı girişi gerektiren kapalı bir internet grubuna atılan mesajların aleniyet sayılıp sayılmaması somut duruma göre araştırılmalıdır (Yargıtay 16. CD, 2016/4000).
HAKARET SUÇUNDA ŞİKAYET VE ZAMANAŞIMI SÜRELERİ
Hakaret Suçunda Şikâyet Süresi ve Zamanaşımı
Hakaret suçunun basit şekli (TCK 125/1 ve 125/2’de tanımlanan halleri), takibi şikâyete bağlı suçlardandır. Yani mağdurun şikâyeti olmadıkça soruşturma yapılamaz. Mağdur, hakaret fiilini ve failini öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde şikâyette bulunmalıdır. 6 ay içinde şikâyet hakkı kullanılmazsa bu hak yitirilir. Ayrıca, fiilin üzerinden ne kadar süre geçerse geçsin, öğrenme anından bağımsız olarak en geç 2 yıl içinde şikâyet yapılmış olmalıdır; hakaret aradan çok uzun süre sonra öğrenilse bile, olay tarihinden itibaren iki yıl geçtikten sonra artık şikâyet hakkı düşer (TCK 73/2).
Nitelikli hakaret suçları (örneğin kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret – TCK 125/3-a, dini veya dinî değere hakaret – 125/3-b,c, ya da kurul halinde memura hakaret – 125/5) ise şikâyete tâbi değildir. Bu hallerde suç, mağdur şikâyet etmese bile savcılıkça re’sen (kendiliğinden) soruşturulur. Dolayısıyla bu durumlar için 6 aylık şikâyet süresi aranmaz. Ancak genel dava zamanaşımı süresi olan 8 yıl içinde soruşturma açılması gerekir (hakaret suçu bu nitelikli şekillerde 1+ yıl ceza öngördüğünden 8 yıllık zamanaşımı uygulanır).
Hakaret fiilleri nedeniyle açılacak ceza davalarına Asliye Ceza Mahkemesi bakar. Yani hakaret suçu yargılaması asliye ceza mahkemesinin görevine girer.
İşte hakaret suçuna ilişkin 7531 sayılı Kanun ile getirilen değişiklikleri anlatan, intihal içermeyen, özgün ve profesyonelce kaleme alınmış bir metin:
HAKARET SUÇUNDA 7531 SAYILI KANUNLA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER (2024)
15 Kasım 2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda kabul edilen 7531 sayılı Kanun, başta hakaret suçu olmak üzere 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK)’nda bazı önemli değişiklikler getirmiştir. Bu düzenlemeler 14 Kasım 2024 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiştir. İşbu yazımızda, söz konusu kanun ile hakaret suçuna ilişkin yapılan önemli yasal değişiklikleri detaylı şekilde ele alıyoruz.
HAKARET SUÇUNDA ŞİKÂYET SÜRESİNE SINIR GETİRİLDİ
TCK madde 73/2 hükmüne 7531 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yapılan ekleme sonucunda, şikâyete tabi hakaret suçları açısından önemli bir süre sınırlaması getirilmiştir. Buna göre:
Hakaret fiili hangi şekilde işlenmiş olursa olsun, şikâyet süresi olay tarihinden itibaren en fazla 2 yıl ile sınırlı olacaktır.
Yani mağdur bu süre içinde şikâyet hakkını kullanmazsa, artık bu suç nedeniyle ceza davası açılamayacaktır.
GEÇMİŞ DOSYALAR İÇİN ZAMANAŞIMI AYRI UYGULANACAK
CMK’ya 7531 sayılı Kanunun 18. maddesiyle eklenen geçici 7. madde uyarınca:
- 14.11.2024 ve öncesinde soruşturma veya kovuşturma aşamasına geçilmiş hakaret dosyalarında mevcut 8 yıllık dava zamanaşımı süresi uygulanmaya devam edecektir.
- Ancak 14.11.2024 tarihinden sonra başlatılan yeni soruşturmalar için dava zamanaşımı süresi 2 yıl olarak uygulanacaktır.
Bu ayrım, geçmiş işlemlerin korunması ve yeni düzenlemelere uyum açısından önemlidir.
HAKARET SUÇUNDA ÖN ÖDEME UYGULAMASI SINIRLANDIRILDI
TCK’nın 75. maddesinde yer alan ön ödeme kurumu, belirli hafif suçlarda sanığın cezadan kurtulmasına imkân tanımaktadır. Ancak yeni düzenleme ile hakaret suçu bakımından ön ödeme uygulanabilecek hâller daraltılmıştır.
Artık sadece şu durumlarda ön ödeme mümkün olacaktır:
- Sesli, yazılı veya görüntülü şekilde işlenen hakaret,
- Mağdurun dini, felsefi, siyasi veya sosyal görüşlerini açıklaması, yayması, değiştirmesi, mensup olduğu dinin gereklerine göre davranması nedeniyle işlenen hakaret,
- Mağdurun kutsal saydığı değerler nedeniyle işlenen hakaret,
- Alenen (herkesin görebileceği şekilde) işlenen hakaret.
Yukarıda sayılan haller dışında kalan hakaret suçlarında ön ödeme artık söz konusu değildir.
Bu düzenleme de sadece 14 Kasım 2024 tarihinden sonra başlatılan yeni soruşturma ve kovuşturmalar için geçerlidir.
YÜRÜRLÜK TARİHİ VE UYGULAMA ALANI
Tüm bu değişiklikler, 14 Kasım 2024 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe girmiştir. Bu nedenle hem mağdurların hem de şüpheli veya sanıkların haklarını değerlendirirken bu tarihe dikkat edilmesi büyük önem taşımaktadır.
2024 yılı Kasım ayında yürürlüğe giren 7531 sayılı Kanun, hakaret suçu bakımından hem mağdurlar hem de şüpheliler açısından önemli yenilikler içermektedir. Özellikle şikâyet süresi ve ön ödeme uygulamasına getirilen sınırlamalar, bu suçun soruşturulması ve cezalandırılması süreçlerini doğrudan etkilemektedir. Avukat desteğiyle bu değişikliklerin etkisi doğru değerlendirilmeli ve hak kayıpları yaşanmamalıdır.
HAKARET SUÇUNDA UZLAŞMA VE ÖNÖDEME
Hakaret suçunun, mağduru hedef alan bir iletiyle (sesli, yazılı veya görüntülü mesaj yoluyla, örneğin sosyal medya, SMS, e-posta vb.) işlenmesi halinde, şüpheli hakkında önödeme hükümleri uygulanabilir. Önödeme, belirli bir para miktarının devlet hazinesine ödenmesi karşılığında, soruşturma veya davanın düşmesini sağlayan bir ceza hukuku mekanizmasıdır. Uygulamada, özellikle sosyal medya (Twitter, Instagram, Facebook, WhatsApp vb.) üzerinden işlendiği tespit edilen basit hakaret suçlarında, savcılık genelde failin önödeme yapmasına olanak tanır. Fail kendisine bildirilen tutarı ödediğinde, dava açılmadan dosya kapanabilir. Ancak, hakaret fiili kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenmişse önödeme uygulanmaz. Yani kamu görevlisine hakaret suçlarında fail para ödeyerek kurtulamaz, soruşturma normal şekilde yürür.
Uzlaşma (uzlaştırma): Hakaret suçunun temel şekli (TCK 125/1) uzlaştırma kapsamındadır. Bu demektir ki savcılık soruşturma aşamasında dosyayı uzlaştırma bürosuna gönderir; taraflar uzlaşmayı kabul ederse aralarında anlaşma sağlanmaya çalışılır. Uzlaşma başarısız olursa yargılamaya devam edilir. Fakat bazı durumlarda kanun, uzlaşmayı özel olarak engellemiştir:
- İletiyle hakaret (TCK 125/2) durumunda uzlaştırma uygulanmaz. Kanun (CMK 253/3) mağduru muhatap alan iletiyle işlenen hakaret suçunu uzlaşma dışında tutmuştur. Örneğin doğrudan birine SMS veya internet mesajıyla hakaret ettiyseniz, bu fiilde uzlaşma yoluna gidilemez.
- Şikâyete tabi olmayan hakaretler (yani TCK 125/3-a, 125/3-b, 125/3-c ve 125/5 kapsamındaki hakaretler) uzlaşma kapsamında değildir. Zira bu tür fiillerde zaten mağdurun şikâyeti şart değil, dolayısıyla uzlaştırma prosedürü de işletilmez. Buna göre uzlaşma hükümleri şunlar için geçerli değildir:
- Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret (TCK 125/3-a),
- Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç ve düşüncelerden veya dinin emirlerine uymaktan dolayı hakaret (TCK 125/3-b),
- Kişinin dinindeki kutsal değerlere yönelik hakaret (TCK 125/3-c),
- Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine görevden dolayı hakaret (TCK 125/5).
Özetle, basit hakaret suçları (örneğin herhangi bir kişiye yüzüne karşı edilen hakaret) şikâyete bağlı olup uzlaştırma yoluyla çözülebilir. İleti yoluyla hakaretler ve kamu görevlisine/dine yönelik hakaretler ise şikâyet aranmaksızın soruşturulur ve bu türlerde uzlaşma veya önödeme imkânı bulunmaz.
HAKARET SUÇUNDA İSPAT VE DELİL TOPLAMA
Hakaret Suçu Nasıl İspatlanır?
Hakaret suçunun ispatı için çeşitli deliller kullanılabilir. Bu suç genellikle sözle işlendiğinden, somut olayda hakaret içerdiği iddia edilen ifadelerin bir şekilde kayda geçirilmesi veya tanıklarla desteklenmesi gerekir. Uygulamada hakaret suçunda başvurulan başlıca ispat araçları şunlardır:
- Tanık Beyanları: Tanık ifadeleri, ceza muhakemesinde önemli delillerdendir. Hakaret fiilini duyan veya gören kişilerin tanıklığı çoğu zaman belirleyicidir. Örneğin, bir telefon görüşmesinde failin hakaretlerini üçüncü bir kişi hoparlörden duyduysa, bu kişi tanıklık ederek olayı kanıtlayabilir. Yargıtay kararları, tanık beyanının hakaret suçunu ispatta en sık başvurulan delil olduğunu belirtir. Örnek vakada: Fail telefonda müştekiye “sen şerefsizsin” demiş, müşteki sesi hoparlöre vermiş ve yanında bulunan bir kişi bu sözleri duymuş olsun. O kişinin tanıklığı ve telefon kayıtlarının da doğrulamasıyla hakaret suçu ispat edilebilir. Hakaretin olduğu ortamdaki tüm tanıkların ifadesine başvurulması, mahkemenin olayı netleştirmesi açısından gereklidir.
- Telefon Arama Kayıtları (HTS kayıtları): Hakaret suçu, katalog suçlardan olmadığı için telefon dinlemesi (telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesi) tedbirine başvurulamaz. Yani bir kişi hakkında salt hakaret soruşturması yürütülürken mahkeme kararıyla telefonu dinlenemez. Ancak gerçekleşmiş konuşmaların HTS kayıtları (hangi numara hangi numarayla hangi tarihte görüşmüş, ne kadar sürmüş gibi arama dökümleri) istenebilir. Bu kayıtlar, bir iletişimin varlığını ortaya koyarak diğer delillerle birlikte değerlendirilebilir. Örneğin şüpheli “ben o saatte aramadım” derse HTS kaydı aradığını göstererek yalanlayabilir. Unutulmamalı ki HTS kayıtları konuşmanın içeriğini vermez, sadece iletişimin meta verilerini sunar.
- Telefon ve Dijital Cihazların İncelenmesi (SMS, mesajlar): Ceza Muhakemesi Kanunu m.134’e göre savcılık, hakim kararıyla (gecikmesinde sakınca varsa savcı kararı, sonradan hâkim onayıyla) şüphelinin telefonunu, bilgisayarını veya dijital materyallerini incelemeye alabilir. Telefonun içindeki SMS mesajları, WhatsApp yazışmaları, e-postalar, fotoğraf veya videolar, kısacası dijital içerikler inceleme sonucunda tespit edilip tutanağa bağlanarak dosyaya konabilir. Burada usule uygunluk çok önemlidir: Yargıtay, hakim kararı olmadan veya kişinin rızası var diye polis marifetiyle yapılan telefon incelemelerini hukuka aykırı delil saymıştır. Örneğin polisin, şüphelinin gönüllü olarak verdiğini iddia ederek telefonunu karıştırıp ekran görüntülerini alması, CMK 134’e uygun hakim kararı olmadıkça yasal delil sayılmaz. Hakaret soruşturmalarında genellikle mağdurun telefonundaki mesajlar delil olur (çünkü mağdur kendisi yetkililere sunabilir); şüphelinin telefonuna el koyma ise nadiren, örneğin inkar ediyorsa ve mağdurda delil yoksa başvurulan bir yoldur.
- Gizli Ses/Görüntü Kaydı: Taraflardan birinin, diğerinin hakaret içerikli sözlerini gizlice kaydetmesi durumu tartışmalıdır. Genel olarak hukuka aykırı delil sayılma riski vardır; ancak bazı durumlarda kabul edilebilir. Yargıtay’ın içtihadına göre, kendisine yönelik hakaret veya tehdit fiilini başka türlü ispatlama imkanı olmayan kişi, o anki konuşmayı gizlice kaydederse bu kayıt hukuka uygun delil sayılabilir. Önemli olan, kayıt yapmanın sistematik bir planın parçası olmaması ve son çare olarak başvurulmasıdır. Örneğin iki kişi baş başayken, karşı taraf ansızın hakaret etmeye başladı; ortamda başka tanık yok. Bu durumda mağdurun cep telefonuyla kayda alması anlaşılabilir ve bu kayıt mahkemede delil olarak değerlendirilebilir. Ancak bir tarafın diğerini tuzağa düşürmek için bilerek tartışmaya çekip kayıt yapması veya düzenli şekilde ortam dinlemesi yapması hukuka aykırıdır ve bu tür kayıtlar delil değeri taşımaz, hatta kaydı yapan bakımından suç teşkil edebilir. Özetle: Hakaret anının ses veya görüntü kaydının gizlice alınması, eğer ani gelişmiş bir olayın ispatı için son çare ise mahkemece dikkate alınabilir.
- WhatsApp, Telegram vb. Yazışmalar: Günümüzde pek çok hakaret suçu, WhatsApp gibi mesajlaşma uygulamaları üzerinden işleniyor. Bu yazışmalar, ekran görüntüsü veya döküm halinde dosyaya sunulabilir ve delil olarak değer taşır. Mahkemeler, bu tür dijital mesajların dosyaya konulmasını genellikle CMK 134 kapsamında, tarih saat belirtilerek, gerekiyorsa telefonun ekran görüntüleri alınmış resmi tutanaklarla yapılmasını tercih ediyor. Eğer böyle bir tutanak yoksa bile, mağdurun kendi telefonundaki WhatsApp konuşmasını çıktı alıp mahkemeye sunması delil başlangıcı olabilir; karşı tarafın inkâr etmesi halinde mahkeme gerektiğinde teknik inceleme yoluna gidebilir. Önemli olan, bu dijital verilerin manipüle edilmediğinin anlaşılması ve içeriğin hakaret teşkil ettiğinin ortaya konulmasıdır.
- Sosyal Medya Paylaşımları: Facebook, Twitter, Instagram gibi platformlarda yapılan hakaret içerikli paylaşımlar veya yorumlar da delil sayılır. Ancak bu platformlar yurt dışı kaynaklı olduğundan, savcılığın doğrudan bu şirketlere gönderdiği talepler çoğunlukla cevapsız kalmaktadır. Bu nedenle uygulamada, mağdur tarafından sunulan sosyal medya ekran görüntüleri, linkler, kolluk tarafından tespit edilip tutanağa bağlanan içerikler kullanılır. Örneğin bir Facebook gönderisinin altında mağdura küfür eden bir yorumu polis, ekran görüntüsü ile tespit tutanağına bağlayıp dosyaya ekleyebilir. Failin IP adresi gibi bilgiler çoğu kez alınamasa da, eğer failin hesabı veya kimliği belliyse bu paylaşımlar cezaya yeterli olabilir. Sosyal medya üzerinden anonim hesaplarla yapılan hakaretlerde failin kimliğini tespit etmek güç olabilmektedir; ancak failin kendi ismiyle açık paylaşımları veya DM yoluyla mağdura attığı mesajlar delil olarak kullanılabilir.
- Noter Yoluyla Tespit (E-tespit): Türkiye Noterler Birliği’nin e-tespit hizmeti, internet ortamındaki bir içeriği belirli bir anda tespit etmek ve belgelemek için kullanılabilir. Özellikle sosyal medyada veya web sayfalarında hakaret içerikli bir yayın varsa, mağdur bunu Noter e-tespit sistemiyle kayıt altına aldırabilir. Sistem, 7/24 esasına göre çalışır; belirli bir URL’deki içerik taranıp kaydedilir ve başvuru numarası verilir. Sonra başvuran kişi bir notere giderek bu kaydı onaylatır ve içerik resmi belge haline gelir. Bu yöntem, internet üzerinden işlenen hakaret suçlarında içeriğin silinmesi ihtimaline karşı kesin delil sağlar. (Noterler Birliği e-tespit portalı üzerinden bu işlem yapılmaktadır. İlgili link resmi kaynağa yönlendirir.)
SOSYAL MEDYADA HAKARET SUÇU VE ZAMANAŞIMI
Teknolojinin gelişmesiyle beraber günümüzde en sık görülen hakaret türü sosyal medya aracılığıyla yapılan hakarettir. Sosyal mecralar vasıtasıyla kişiye ulaşılabilirlik kolay hale gelmiş ve bu da ilgili suçun artmasına sebebiyet vermiştir. Sosyal medya üzerinden yapılan hakaret suçu TCK 125/2 yani mağduru muhatap alan sesli, yazılı, görsel iletiyle hakaret suretiyle yapılmaktadır. Her ne kadar suçun temel hali şeklinde görülse de sosyal mecralardan sayısız kişinin görüntülemesine açık şekilde yapılan hakaretler alenen hakaret suçunu oluşturur ve ceza altıda bir oranında artırılır. Sosyal medya üzerinden yapılan hakaret suçları şikâyete tabi suçlardan olup fiilin öğrenilmesinden itibaren 6 ay içinde şikayet edilmelidir. Fiilden itibaren 8 yıl içinde de zamanaşımına uğramaktadır.
HAKARET SUÇUNDA HAKSIZ TAHRİK VE KARŞILIKLI HAKARET
Haksız fiil nedeniyle veya karşılıklı hakaret TCK 129.maddede düzenlenmiştir. İlgili maddede hakaret suçunun cezasının azaltılabileceği ve kaldırılabileceği durumlar sayılmıştır. Hakaret suçu haksız fiile tepki olarak işlendiğinde ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi hakim ceza vermekten vazgeçebilecektir. Hakime ceza verip vermeyeceği hususunda bir takdir yetkisi tanınmıştır. Kasten yaralama suçunun karşılığı olarak hakaret edildiyse bu durumda ceza verilmeyecektir. Kasten yaralama suçu ciddi bir suçtur ve kanun koyucu burada menfaat dengesi gözetmiş, vücuda yönelik yapılan hareket daha kusurlu bulunmuştur. Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlendiği durumlarda ise hakim durumu değerlendirecek ve ikisinin de cezasında ayrı ayrı indirebileceği gibi ceza vermekten de vazgeçebilecektir.
HAKARET SUÇUNDA MAĞDURUN HAKLARI VE TAZMİNAT
Hakaret suçunda mağdurun şikayet hakkı bulunmaktadır. Mağdurun ilgili mercilere şikayette bulunması gerekmektedir. Uzlaştırmaya tabi durumlarda uzlaştırmaya gidilebilmekte ve mağdurun zararı karşılanabilmektedir. Mağdurun manevi tazminat hakkı da bulunmaktadır. Manevi tazminat talep edilebilmesi için mağdurun saygınlığı, onuru, gururu ve kişilik hakları zedelenmeli ve bu durum mağdurda acı, elem yaratmalıdır. Sosyal çevrede mağdur yer almakta zorlanmalı prestiji sarsılmalıdır. Hakaret suçunda zamanaşımı; hakaretin öğrenilmesinden itibaren 2 yıl ve her halde 10 yıldır. Ceza yargılamasında ilgili fiilin hakaret olmadığına karar verilse dahi hukuk yargılamasını bağlamaz ve yine manevi tazminat davası açılabilir.
HAKARET SUÇLARINDA GÖREVLİ MAHKEME
Hakaret suçu cezası 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezası şeklinde belirtildiğinden görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir. Cumhurbaşkanına hakaret hususunda ise TCK 299. maddede ‘’cumhurbaşkanına hakaret eden kişi 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır ‘’ hükmünden anlaşılacağı üzere yine görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir.
HAKARET SUÇLARINDA YETKİLİ MAHKEME
CMK 12.madde yetkili mahkeme hususuna açıklık getirmiştir. Buna göre hakaret suçuyla ilgili yargılamayı yürütme yetkisi suçun işlendiği yer mahkemesine aittir. Örneğin İzmir de iki kişi birbirine hakaret ettiyse dava İzmir Asliye Ceza mahkemesinde görülecektir. Sosyal medya üzerinden yapılan hakaretlerde ise görsel, işitsel bir yayım olduğundan CMK 12/5 maddesinin atfıyla CMK 12/3 uygulanır ve yayım yeri yetkili hale gelir. Görsel, işitsel yayım mağdurun yerleşim yerinde işitilmiş ve görülmüşse bu durumda mağdurun yerleşim yeri de yetkili olacaktır. Örneğin A kişisi Sinop ilinde yaşamaktadır.
Twitter aracılığıyla İstanbul’da oturan B kişisine ‘’eskort’’ demiş ve bu görüntüyü “İstanbul” etiketiyle paylaşmıştır. Fiilin işlendiği ve yayım yapılan yer (hakaret eden kişinin yeri) olan Sinop Asliye ceza mahkemesi ve mağdurun yerleşim yerindeki kişilerce de görülüp duyulabileceğinden İzmir Asliye Ceza Mahkemesi yetkili mahkemeler olacaktır.
HAKARET DAVASI NASIL AÇILIR?
Hakaret fiili nedeniyle mağdur iki türlü dava yolu düşünebilir: ceza davası ve tazminat davası. Bu ikisi birbirinden bağımsız yürüyebilir.
- Ceza Davası: Yukarıda şikâyet konusunu anlattığımız üzere, hakaret suçu genelde şikâyete bağlıdır. Mağdur, süresi içinde (6 ay içinde) karakola, savcılığa veya en yakın mahkemeye şikâyet başvurusu yaparak fail hakkında ceza soruşturması başlatabilir. Kamu görevlisine hakaret gibi şikâyete bağlı olmayan hallerde ise savcılık zaten durumu öğrenir öğrenmez re’sen soruşturma açar. Her iki durumda da, savcılık soruşturma sonunda yeterli delil görürse bir kamu davası açar (Ceza davası niteliği kamu davasıdır, çünkü savcı kamusal iddia makamıdır). Ceza davasını açmak ve yürütmek mağdurun değil savcılığın sorumluluğundadır; mağdur sadece şikâyetçi sıfatıyla davaya katılabilir.
- Tazminat Davası: Hakarete uğrayan kişi, ceza davasından bağımsız olarak maddi/manevi tazminat davası da açabilir. Bu, bir özel hukuk davasıdır ve doğrudan mağdur (veya vekili olan avukat) tarafından açılır. Hakaret fiili genellikle manevi zarara yol açtığı için en sık manevî tazminat talep edilir (örneğin onuru zedelendiği için manevi tazminat istemek). Bu dava, karşı tarafa karşı Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılır. Ceza davasından bağımsız olarak değerlendirilir, ancak ceza davasındaki mahkûmiyet kararı tazminat davasını kolaylaştırır (kesin delil olmasa da kuvvetli dayanak oluşturur). Mağdur isterse ceza davasının sonucunu bekleyip sonra tazminat davası açabilir; zamanaşımı sürelerine dikkat etmek şartıyla ikisi aynı anda da yürüyebilir.
Özetle, hakarete uğrayan kişi polise/savcılığa şikâyette bulunarak failin ceza almasını sağlayabilir ve ayrıca hukuk mahkemesinde dava açarak manevi zararının para ile tazminini talep edebilir.
HAKARET SUÇUNDA HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI(HAGB)
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB), mahkemenin verdiği ceza hükmünün belirli bir denetim süresi boyunca açıklanmayarak, sanığın bu süreyi suça karışmadan geçirmesi halinde hiç açıklanmamış sayılmasını ifade eden bir uygulamadır. Kısaca, sanık için 5 yıl “denetimli serbestlik” gibi bir süreç işler, bu sürede kasten yeni suç işlemezse dava düşer ve sabıkası oluşmaz.
HAGB kararı verilebilmesi kanunen bazı şartlara bağlıdır. Bunlardan biri de, suç nedeniyle meydana gelen zararın giderilmiş olmasıdır. Örneğin bir hırsızlık suçunda çalınan mal iade edilirse zararın giderildiği kabul edilir ve HAGB’ye engel kalmaz. Hakaret suçu bakımından ise dikkat edilmesi gereken husus, ortada maddi bir zarar bulunmamasıdır. Hakaret fiili, mağdura doğrudan ekonomik bir kayıp yaşatmadığı için HAGB uygulamasında “zararın giderilmesi” şartı aranmaz. Mağdurun uğradığı zarar manevi bir üzüntü olabilir; ancak manevi zararlar HAGB kapsamında telafi aranan zarar tipi değildir.
Dolayısıyla hakaret suçlarında, eğer diğer koşullar uygunsa (failin sabıkasız oluşu, cezanın 2 yıl veya altı oluşu gibi) HAGB kararı verilebilir ve bu karar için failden herhangi bir tazminat veya özür talep edilmez (maddi zarar olmadığı için). Uygulamada hakimler, mağdurun onurunun zedelenmesi manevi bir zarar olsa da bunu HAGB engeli yapmamaktadır. Yani hakaret sanığı, şartları sağlıyorsa 5 yıllık denetim süresiyle hükmün geri bırakılması avantajından faydalanabilir.
Hakaret Suçu Cezasının Ertelenmesi ve Adli Para Cezasına Çevrilmesi
Adli para cezası, mahkemenin hükmettiği hapis cezasının yerine veya bazen yanında uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Hakaret suçu da Kanun’da seçenekli yaptırım olarak düzenlendiğinden, hakim uygun gördüğünde hapis yerine doğrudan adli para cezası verebilir. Özellikle cezanın kısa süreli olduğu durumlarda veya failin sabıkasız olması halinde, mahkemeler hakaretten adli para cezası vermeyi sıkça tercih etmektedir. Örneğin 3 ay hapis öngörülen bir hakaret fiilinde mahkeme bunu 90 gün adli para cezasına çevirip, günlüğü belli bir TL üzerinden hesaplayarak para cezası verip bitirebilir. Bu, failin hapse girmemesini sağlar ancak parayı ödemediğinde hapse çevrilme riski de vardır.
Hapis cezasının ertelenmesi ise, mahkemenin fail hakkında verdiği hapis cezasının cezaevinde infazından şartlı vazgeçmesidir. Fail, belli bir denetim süresini iyi halli geçirirse cezası infaz edilmiş sayılır, bir daha suç işlerse ertelenen cezası da eklenerek infaz edilir. Hakaret suçunda, hükmolunan hapis cezası genellikle 2 yıl veya altı olduğundan (nitelikli halde bile en fazla 2 yıl), erteleme uygulanması mümkündür. Yani mahkeme örneğin 1 yıl hapis cezası verdiyse, failin sabıkasına ve duruma bakıp bu cezanın infazını 2 yıl süreyle erteleyebilir. Fail 2 yıl boyunca kasıtlı suç işlemezse ceza düşer.
Önemli istisna: Yukarıda belirtildiği gibi, sağlık personeline karşı hakaret suçlarında (3359 s. Kanun Ek Md.12) mahkemelerin erteleme yasağı vardır. Kanun açıkça, sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık çalışanlarına karşı görevleri nedeniyle işlenen hakaret suçunda TCK 51’deki erteleme hükümlerinin uygulanamayacağını belirtmiştir. Bu, fiilin toplumdaki özel hassasiyetine binaen getirilmiş bir sınırlamadır. Dolayısıyla bir doktor veya hemşireye hakaretten mahkûm olan failin cezası ne kadar düşük olursa olsun ertelenemez (ancak HAGB veya adli para cezası seçenekleri mümkün olabilir).
Bunun dışında, kamu görevlisine hakaret gibi diğer nitelikli durumlarda erteleme yasağı yoktur; hakim takdirine göre diğer koşullar uygunsa erteleyebilir.
Hakaret Suçu ile İlgili Örnek Yargıtay Kararları
Hakaret suçunun uygulamasına ilişkin olarak Yargıtay’ın pek çok emsal kararı bulunmaktadır. Bu kararlar, hangi ifadelerin hakaret sayılıp sayılmadığı, yargılama sırasında nelere dikkat edilmesi gerektiği gibi konularda yol göstericidir. İşte bazı önemli Yargıtay karar özetleri:
- Belirsiz Bir Topluluğa Hakaret Suçu: Hakaret suçu, belirli veya belirlenebilir bir kişiye yönelik olmalıdır. Belirlenemeyen geniş bir grup hedef alınarak söylenen sözler hakaret suçu kapsamında değerlendirilmez. Örneğin bir kişi, internette “sizin bu polis memurlarınız ne kadar şerefsiz, rüşvet yiyorlar…” şeklinde bir yorum yazmıştır. Bu ifade, belli bir polis memurunu değil, genel ve sınırlandırılmamış bir topluluğu (bütün polisleri) hedef aldığı için hakaret suçu oluşmaz. Yargıtay 4. Ceza Dairesi, böyle bir durumda tüm polis teşkilatına yönelik sınırsız ifadelerin hakaret suçunu oluşturmayacağını belirtmiş ve aksi yoruma dayalı mahkumiyet kararını bozmuştur (Yargıtay 4. CD, 2014/1432).
- Hapis mi Para Cezası mı? Gerekçelendirme Zorunluluğu: Kanunda hapis veya adli para cezasının seçenekli olarak öngörüldüğü hakaret suçunda, hakim hangi yaptırımı seçtiğini yasal ve yeterli gerekçeyle açıklamalıdır. Yargıtay 4. Ceza Dairesi, bir kararında (2021/2119), mahkemenin gerekçe göstermeden doğrudan hapis cezasını seçmesini bozma nedeni yapmıştır. Yani hakim, neden para cezası yerine hapis verdiğini veya tam tersi, mutlaka kararda ifade etmek zorundadır. Ayrıca temel cezanın alt sınırdan ne kadar uzaklaşılarak verildiği de gerekçeli olmalıdır.
- Tüzel Kişiye (Şirket, Dernek vs.) Hakaret Edilemez: Hakaret suçu sadece gerçek kişi mağdurları korur, tüzel kişiler bu suçun mağduru olamaz. Örneğin bir şirket hakkında hakaretamiz sözler söylendiğinde, ortada gerçek kişi olmadığı için ceza verilemez. Yargıtay 18. Ceza Dairesi, bir icra takibi itiraz dilekçesinde alacaklı şirket aleyhine hakaret içeren ifadeler kullanan sanık hakkında, şirketin tüzel kişiliği hakaret mağduru olamayacağından mahkumiyet verilemeyeceğine hükmetmiştir (Yargıtay 18. CD, 2017/1193). Eğer sözler doğrudan bir şirketi hedef alıyor ve arada hiçbir gerçek kişi bağı yoksa, ceza hukuku kapsamında hakaret oluşmaz.
- İleti Yoluyla Hakaret – Yetkili Mahkeme: Hakaret ve tehdit gibi ileti araçlarıyla işlenen suçlarda, yetkili mahkeme (soruşturma yeri), mağdurun söz konusu iletiden haberdar olduğu yerdir. Örneğin İstanbul’da bulunan mağdura cep telefonundan hakaret mesajları gönderildiyse, bu suça bakmaya İstanbul yargı mercileri yetkilidir. Yargıtay 4. Ceza Dairesi, bir kararında (2020/2695), mesajlar İstanbul’da okunmasına rağmen başka bir yer savcılığının yetkiyi üstlenmesini usule aykırı bulmuştur. Kısacası, ileti yoluyla hakarette mağdurun mesajı aldığı/okuduğu yer önem taşır.
- Hakaret Suçunda Haksız Tahrik Hükümlerinin Yanlış Uygulanması: Yukarıda değindiğimiz gibi, hakarette özel tahrik hükmü (TCK 129) varken genel haksız tahrik (TCK 29) uygulanmamalıdır. Yargıtay 18. Ceza Dairesi bir kararında (2016/15975), mahkemenin hakaret eylemini haksız tahrik altında işlediğini kabul edip TCK 29’e göre 1/4 indirim yapmasını hatalı bulmuş; hakaret suçu için özel düzenleme olan TCK 129 varken genel 29. maddenin uygulanamayacağını belirterek kararı bozmuştur. Bu karara göre, hakaret sanığı bir tahrik altında hareket etmişse, mahkeme TCK 129/1’e göre cezasızlık veya 1/3’e kadar indirim düşünmelidir, 29. maddeyi değil.
- Sosyal Medya Paylaşımını “Beğenmek”: Bir başkasının sosyal medyadaki hakaret içerikli paylaşımını sadece beğenmek (like etmek), eğer o paylaşımı yeniden yayımlama veya başkalarına aktarma gibi bir durum yoksa, tek başına hakaret suçu oluşturmaz. Yargıtay 4. Ceza Dairesi, sanığın Facebook’ta mağdura hakaret eden bir gönderiyi beğenmesi eyleminde, sanığın o mesajı kendisi paylaşmadığı veya başkalarına yaymadığı sürece bunun kişisel bir onay niteliğinde kaldığını ve suç unsuru oluşmadığını belirtmiştir (Yargıtay 4. CD, 2014/33171). Dolayısıyla sosyal medyada bir hakaret yazısını beğenen kişiler, ancak ek bir fiil işlemezlerse (örneğin yorum yazıp küfretmezlerse veya paylaşmazlarsa) ceza almazlar.
- Tek Fiille Birden Fazla Kişiye Hakaret – Zincirleme Suç: Bir hakaret fiili birden çok kişiyi hedef almış olabilir. Örneğin bir cümlede aynı anda iki isme birden hakaret edilmesi veya aynı olay sırasında arka arkaya farklı kişilere hakaretler savrulması gibi durumlar söz konusu olabilir. Bu halde hakaret suçu hukuken tek bir fiil kabul edilebilir ve faile tek ceza verilip mağdur sayısına göre artırılabilir (zincirleme suç hükümleriyle). Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2014 tarihli bir kararında, farklı mağdurlara karşı tek bir iradi karar altında hakaret edilmişse bunun tek bir suç sayılması gerektiğini vurgulamıştır. Bu prensibe göre, fail aynı olay akışı içinde birden fazla kişiye hakaret etmiş olsa bile fiiller bir bütün oluşturuyorsa ayrı ayrı değil, bir suç olarak cezalandırılmalıdır; aksi takdirde adaletsizlik doğar.Örneğin bir kavgada hem polis memurlarına hem olayı ayırmaya gelen doktora hakaret eden sanığın eylemleri tek bir kararla ve bağlantılı şekilde gerçekleşmişse, hepsine tek hakaret suçu deyip zincirleme artırım uygulanmalıdır. Yargıtay CGK, bir olayda sanığın polisleri ve doktoru hedef alan “lan”lı ifadelerini kaba hitap sayıp hakaretten saymamış; ancak aynı olayda sanığın esasen polislere direnme suçu işlediği ve bu fiillerin bütün halinde tek bir suç kabulü gerektiği halde hatalı olarak ayrı ayrı cezalandırıldığını tespit etmiştir (Yargıtay CGK, 2014/498). Ayrıca CGK kararında, sanığın doktora “çek lan elini” ve polise “sen kimsin lan beni kaldırıyorsun” şeklindeki sözlerinin kaba bir hitap tarzı olup onur kırıcı boyutta olmadığı da belirtilerek bu kısımlardan mahkumiyetin bozulmasına hükmedilmiştir. Sonuç olarak, birden fazla kişiye aynı süreçte hakaret varsa hakim bunun tek bir suç mu yoksa ayrı suçlar mı olduğuna dikkat etmeli; genelde aynı zaman dilimindeki devamlılık gösteren hakaretler tek suç sayılıp zincirleme olarak ceza artırımı yapılır (TCK 43 uygulanır).
- “Lan” Kelimesi Hakaret midir? Tek başına “lan” sözcüğü, kaba ve küçümseyici bir üslup olsa da doğrudan hakaret suçu kapsamında değildir. Yargıtay kararlarında, sadece “lan” hitabı kullanılmış ifadeler nezaketsiz ve kaba hitap sayılmış, ancak muhatabın onurunu rencide edecek somut bir itham olmadığı için hakaret olarak değerlendirilmemiştir. Örneğin sanığın polis memuruna “sen kimsin lan” demesi olayında Yargıtay, bu sözlerin rahatsız edici olmakla birlikte kişiyi küçük düşürücü seviyede olmadığına hükmetmiştir (Yargıtay 18. CD, 2020/1765). Aynı şekilde “kimsiniz lan siz” gibi ifadeler de benzer şekilde yorumlanmıştır. Bu kararlar ışığında, “lan” kelimesi eklenmiş ifadeler, eğer yanında hakaretamiz başka kelime yoksa tek başına suç teşkil etmeyebilir.
- Karşılıklı Hakaret ve Haksız Tahrik İndirimi: Karşılıklı hakaret durumlarında (TCK 129/3) mahkeme her iki tarafa ceza vermeyebileceği gibi, haksız tahrik indirimi de gündeme gelebilir. Yargıtay 4. Ceza Dairesi, tarafların duruşmada birbirlerine hakaret ettiklerini savundukları bir olayda, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığı, eylemlerin etki-tepki biçiminde gelişip gelişmediği gibi hususlar araştırılarak gerekiyorsa hem karşılıklı hakaret hem de haksız tahrik (129. maddeye göre) indirimlerinin değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiş ve bunlar yapılmadan verilen mahkumiyetleri bozmuştur (Yargıtay 4. CD, 2020/12418). Yani karşılıklı hakarette mahkeme duruma göre taraflardan birini daha mazur görüp sadece ona cezasızlık uygulayabilir.
- Beddua, Küfür Sayılmaz: Yargıtay Ceza Genel Kurulu, bir sanığın duruşmada hakime sinirlenip “Allah belânı versin” demesini beddua niteliğinde bulmuş ve bu sözün hakaret suçu unsurlarını taşımadığına karar vermiştir (Yargıtay CGK, 2014/386). Aynı şekilde Yargıtay 9. Ceza Dairesi de “Allah hepinizi yaksın, geberin, Allah belanızı versin” şeklindeki toplu beddua ifadelerinin hakaret kapsamına girmediğini vurgulamıştır (Yargıtay 9. CD, 2014/5495). Bu kararlar, beddua tarzı söylemlerin ceza hukuku açısından küfür/hakaret olarak görülmediğini teyit etmektedir.
- Şikayet Hakkını Kullanma – Hakaret Değildir: Bireylerin anayasal şikayet hakkını kullanırken, muhatapları hakkında sarf ettikleri ağır eleştiri içeren sözler, hakaret kapsamında değerlendirilmeyebilir. Örneğin bir vatandaş, bir belediye başkanını Valiliğe şikayet dilekçesinde “zübükzade başkan” gibi aşağılayıcı bir tanımla anmıştı. Yargıtay 18. CD, bu sözün dilekçe hakkı ve iddia dokunulmazlığı sınırlarında kaldığını, somut bir fiil isnadı veya sövme olmadığını, katılanın onur ve saygınlığını rencide edici boyutta görülmediğini belirterek hakaret suçunun unsurları oluşmadığına karar vermiştir (Yargıtay 18. CD, 2015/12196). Yani resmi makamlara şikayette bulunan birinin muhatap hakkında ağır ifadeler kullanması, makul ölçüde kaldığı sürece cezalandırılmaz.
- Kamu Görevlisine Hakaret – Görevle Bağlantı Şartı: Yargıtay Ceza Genel Kurulu, kamu görevlisine “görevinden dolayı” hakaretin kabulü için hakaret eylemi ile yürütülen kamu görevi arasında bir nedensellik bağı olması gerektiğini vurgulamıştır (Yargıtay CGK, 2014/54). Örneğin bir Cumhuriyet savcısı, duruşmaya geç kaldığı için kendisini telefonla arayan yazı işleri müdürüne öfkelenerek “sen emir köpeği misin, çirkin suratını görmek istemiyorum” demiştir. Yargıtay CGK, bu sözlerin, memurun görevini yapması nedeniyle sanık savcı tarafından söylendiğini, dolayısıyla hakaretin görevle ilgili bir nedenden kaynaklandığını ve kamu görevlisine hakaret suçunun nitelikli halinin oluştuğunu belirtmiştir. Bu kararda da görüldüğü üzere, memura edilen hakaret, memurun göreviyle alakalı bir konudan ileri geldiğinde nitelikli sayılıyor. Eğer alakalı olmasa idi (mesela kişisel bir tartışma olsa idi) basit hakaret olurdu.
- Şarta Bağlı İfade – Hakaret Kastı Yok: Yargıtay 18. Ceza Dairesi, bir olayda katılanın sanığa “hakkımı helal etmeyeceğim” demesi üzerine sanığın cevap olarak “… bende hakkın varsa etme, edersen şerefsizsin” demesini inceledi. Burada sanık doğrudan “şerefsizsin” diyerek hitap etmemiş, “eğer helal edersen şerefsizsin” diyerek bir koşula bağlamıştır. Yargıtay, bu gibi şarta bağlı ifadelerde hakaret kastının olmadığı veya sözlerin olasılık ifade ettiğini belirterek, bu sözden dolayı mahkumiyet verilmesini hukuka aykırı bulmuştur (Yargıtay 18. CD, 2016/14515). Yani “şerefsizsin” demek normalde hakaret iken, “şunu yaparsan şerefsizsin” gibi cümleler bir olasılık belirtmektedir ve doğrudan sövme sayılmayabilir; bu da failin kastı olmadığı şeklinde yorumlanabilir.
- Polis Memurlarına Hakaret – Sözlerin Yöneldiği Kişi: Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2015/6598 sayılı kararına konu olayda, sanık bir grup polis memuruna sinirlenerek “…devletin, kaymakamın, savcının anasını … ederim, siz hırsızlarla uğraşın” gibi sinkaflı sözler söylemiştir. İlk bakışta bu sözler “devlet”e veya “kaymakam, savcı” makamlarına yönelmiş gibidir. Yargıtay burada CGK’nın 2008/170 sayılı içtihadına atıfla, sanığın kastettiği muhatabın aslında o sırada karşısındaki polis memurları olduğunu tespit etmiştir. Yani sanığın “devlete küfrediyorum” gibi görünse de esasında, o anda ceza yazan polislerden rahatsız olduğu ve lafını onlara yönelttiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla bu durumda “kamu görevlisine hakaret” suçundan mahkumiyet gerektiği, yanlış bir hukuki değerlendirmeyle beraat kararı verilmesinin hatalı olduğu belirtilmiştir (Yargıtay 18. CD, 2015/6598). Bu karar, failin sözlerinde “devlet” dese bile fiilen oradaki görevliye sövdüğünde, cezadan kaçamayacağını göstermektedir.
- Kamu Görevlisine Hakarette Adli Para Cezası Seçimi: Yargıtay 2. Ceza Dairesi, 2013/14528 sayılı kararında, kamu görevlisine hakaret suçunda da hapis ve adli para cezası seçenekli olduğundan, mahkemenin hapis cezası seçtiyse neden adli para cezası yerine hapis seçtiğini, ardından temel cezayı belirlerken gerekçelerini açıklaması gerektiğini vurgulamıştır. Somut olayda yalnızca hapis cezasının alt-üst sınırları arasında temel ceza belirlenip gerekçelendirildiğini, fakat neden seçenek yaptırım olarak hapis seçildiğinin açıklanmadığını belirterek kararı hukuka aykırı bulmuştur. Bu, yine usule ilişkin bir hatadır ve her kararda dikkat edilmesi gerekir.
- “Terbiyesiz, Saygısız” Sözleri: Yargıtay 18. Ceza Dairesi, “terbiyesiz, saygısız” şeklinde hitapları kaba ve ağır eleştiri kapsamında değerlendirmekte ve bunların tek başına hakaret suçu oluşturmayacağını belirtmektedir (Yargıtay 18. CD, 2016/6745). Bir başka kararda (Yargıtay 4. CD, 2014/32605), cezaevi girişinde memurla tartışan sanığın “terbiyesizlik yapıyorsun” demesi de benzer şekilde kaba bir sitem olup, memurun onurunu rencide edecek boyutta görülmediğinden suç oluşmamıştır. Yani “terbiyesiz, saygısız” demek nezaketsizdir ama hakaret değildir.
- “Pislik yapma, erkeksen yüzüme söyle” İfadesi: Bir kişi tartışmada karşı tarafa “pislik yapma, erkeksen yüzüme söyle” demişse, bu ifadeler de Yargıtay’a göre rahatsız edici ve kaba üslup içerir ama muhatabı onur, şeref ve saygınlığını zedeleyecek düzeyde değildir. Yargıtay 18. CD, 2018/14490 kararında bu sözlerin hakaret suçunun unsurlarını oluşturmadığına hükmetmiştir.
- “Terbiyesiz, Riyakâr, Yalancı” Sözleri: Benzer şekilde “sen çok terbiyesiz, riyakâr, yalancı birisin…” diye başlayan ve devamında karşı tarafa sert eleştiriler yönelten sanığın sözleri de Yargıtay’a göre muhatabı küçük düşürmeye yönelik ağır eleştirilerdir ama onur kırıcı somut isnat içermediği için hakaret suçuna vücut vermez. Bu nedenle böyle sözler sarf eden sanık hakkında mahkumiyet verilmesi bozma nedeni yapılmıştır (Yargıtay 18. CD, 2019/11986).
- “Okumuşsun da adam olamamışsın” Sözü: Bir kişiye “okumuşsun da adam olamamışsın” demek, kaba bir küçümseme ifadesidir ancak Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2020/15390 sayılı kararında belirtildiği üzere, bu söz bir kimsenin onur ve saygınlığını rencide edici boyutta değildir, daha çok ağır bir eleştiri niteliğindedir. Mahkeme bu sözü hakaret sayarak mahkumiyet vermişse de Yargıtay, kararın bozulmasına hükmetmiştir.
- Gıyapta Hakarette 3 Kişi Şartının İncelenmesi: Yargıtay 18. CD, 2018/2719 kararında, sanığın mağdura gıyabında hakaret ettiği iddiasıyla mahkumiyetinde, hakaret sözlerini duyduğu belirtilen kişilerin ifadelerinin çelişkili olduğu ve gerçekten en az üç kişinin duyup duymadığının yeterince araştırılmadığı durumlarda, eksik incelemeyle mahkumiyet kararının bozacağını belirtmiştir. Aynı daire, 2016/15988 kararında ise sanığın icra memuruna arkasından söylediği “iş bilmez, mıymıntı avukat” gibi sözlerin sadece 2 kişi tarafından duyulduğu, üçüncü kimse tarafından öğrenilmediği anlaşıldığından 3 kişi şartı gerçekleşmediği için son soruşturmanın açılmamasının hukuka uygun olduğuna karar vermiştir. Bu örnekler, gıyapta hakarette üç kişi kriterine Yargıtay’ın ne kadar önem verdiğini gösterir.
- Borcun Ödenmemesi – Haksız Tahrik Sayılmaz: Yukarıda da değindiğimiz bir Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararında (2020/87), çalıştığı işten haksız yere çıkarıldığını ve alacaklarının ödenmediğini iddia eden sanığın, işvereni arayarak hakaret etmesi değerlendirildi. Kararda, borcun ödenmemesi veya benzeri anlaşmazlıkların her zaman haksız tahrik sebebi sayılamayacağı vurgulandı. Taraflar arasında bir alacak verecek ihtilafı varken, sırf borç ödenmedi diye yapılan hakaret, TCK 129 kapsamına girmez denildi. Dolayısıyla her ne kadar sanık alacağını alamamış olsa da, bu duruma sinirlenip hakaret etmesi cezasız bırakılmamış; haksız tahrik indirimi de uygulanmamıştır.
- Mahkemeye Yönelik Kaba Söz – Eleştiri Sınırı: Yargıtay 4. Ceza Dairesi, bir sanığın kendisini mahkum eden ağır ceza mahkemesi heyetine kızarak “Sen bu işi bırak, domates sat” demesi olayında, bu sözün sert ve saygısız bir eleştiri olduğunu ancak hakaret suçunun unsurlarını oluşturmadığını belirtmiştir (Karar: 2014/656). Sanık, mahkeme heyetine duyduğu tepkiyi bu şekilde kaba biçimde dile getirmiştir; Yargıtay, kamu gücünü temsil eden yargıca karşı bile olsa, bu ifadenin bir beddua veya nezaketsiz eleştiri olarak kaldığını, onur kırıcı somut bir isnat içermediğini değerlendirmiştir. Sonuçta sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğine hükmedilmiştir.
- Kamu Görevlisine “Emir Köpeği” Demek: Yargıtay Ceza Genel Kurulu, yukarıda bahsettiğimiz Cumhuriyet savcısı – yazı işleri müdürü olayında, savcının memura “emir köpeği misin?” demesini, memurun göreviyle bağlantılı bir hakaret olarak görmüş ve sanık savcının kamu görevlisine hakaret suçundan mahkumiyetini onamıştır (Yargıtay CGK, 2014/54). Bu karar, kamu görevlisine yönelik aşağılayıcı benzetmelerin (örn. köpek benzetmesi) kesinlikle hakaret suçu sayıldığına örnektir.
SIKÇA SORULAN SORULAR
Hakaret suçu tam olarak nedir? Kimlere karşı işlenir?
Hakaret suçu, bir kişiye onurunu, şerefini ve saygınlığını zedeleyebilecek şekilde söz söylemek, yazı yazmak veya davranışta bulunmak suretiyle saldırıda bulunmaktır. Suçun mağduru yalnızca gerçek kişiler olabilir. Tüzel kişiler (şirket, dernek, devlet kurumu vs.) hakaret suçu mağduru sayılmaz; ancak tüzel kişilik adına hareket eden gerçek kişiler o hakaretin hedefi konumundaysa suç oluşabilir. Örneğin bir şirkete küfretmek suç sayılmaz ama o şirketin belirli bir yöneticisine küfretmek suçtur.
Hakaret suçunun cezası ne kadar, hapis cezası var mı?
Basit hakaret suçunun cezası 3 ay ila 2 yıl arasında hapis veya adlî para cezasıdır. Hakim, koşullara göre hapis yerine doğrudan para cezası verebilir. Nitelikli (ağırlaştırılmış) hallerde cezanın alt sınırı 1 yıl hapistir (1–2 yıl arası). Teoride hapis cezası öngörülse de, fiilin ağırlığına ve failin sabıkasına bakarak mahkeme çoğu zaman para cezasına çevirme, hükmün açıklanmasını geri bırakma veya erteleme gibi seçenekleri uygulayabilir. Yine de, özellikle kamu görevlisine hakaret gibi durumlarda mahkemelerin 1 yıldan başlayan hapis cezası öngördüğünü unutmamalısınız.
Hakaret suçu için şikâyet süresi ne kadardır?
Suçun basit halinde mağdur, faili ve hakareti öğrendiği günden itibaren 6 ay içinde şikâyette bulunmalıdır. Bu süre geçerse şikâyet hakkı düşer. Ayrıca fiilin üzerinden 2 yıl geçtikten sonra (geç öğrenilse bile) şikâyet hakkı sona erer. Ancak suç kamu görevlisine hakaret gibi şikâyete tabi olmayan bir hal ise, süre sınırı yoktur; 8 yıllık dava zamanaşımı içinde savcılık resen soruşturma açabilir.
Hakaret suçu uzlaşmaya veya arabuluculuğa tabi midir?
Hakaret suçunun temel şekli (yüze karşı söylenen hakaretler) uzlaştırma kapsamındadır. Bu demek oluyor ki soruşturma aşamasında dosya uzlaştırma bürosuna gider; taraflar uzlaşırsa dava açılmaz. Uzlaşamazlarsa yargılama devam eder. Ancak mağdura iletiyle yapılan hakaretlerde (örneğin WhatsApp’tan hakaret mesajı) kanun özel olarak uzlaşmayı yasaklamıştır. Ayrıca kamu görevlisine hakaret, dinî değerler nedeniyle hakaret gibi şikâyete tabi olmayan hakaret suçlarında da uzlaşma uygulanmaz. Bu haller dışında, taraflar dilerse uzlaşma kapsamında anlaşabilir (örneğin özür dileme, belli bir tazminat ödeme vs. yoluyla).
WhatsApp, SMS, sosyal medya üzerinden hakaret suç sayılır mı?
Evet. Telefon mesajı, WhatsApp yazışması, Facebook yorumu, Twitter paylaşımı gibi araçlarla başkasına hakaret etmek de TCK 125 kapsamındadır. Bu gibi ileti yoluyla hakaretlerde ceza kanunu normal hakaretin cezasını öngörür. Eğer mesaj doğrudan mağdura gönderilmiş bir hakaret ise, yüzüne karşı söylenmiş gibi ceza verilir. Mesaj mağdura değil de üçüncü kişilere gönderilmiş ve mağdur sonradan öğrenmişse, bunun cezalandırılması için en az üç kişiye gönderilmiş olması gerekir (gıyapta hakaret şartı). Sosyal medyada alenen yapılan hakaretler ise herkesin görebileceği ortamda olduğu için aleni hakaret sayılır ve ceza 1/6 artırılır. Özetle, dijital platformlar üzerinden edilen hakaretler de klasik hakaret suçu gibi değerlendirilir ve yeterli delil varsa fail cezaya mahkûm olabilir.
Hangi sözler hakaret sayılmaz?
Kanun hakaret oluşturmayan sözleri tek tek saymamıştır, ancak Yargıtay kararları bazı örnekler vermiştir. Kaba ve nezaketsiz sözler genellikle hakaret suçu oluşturmaz; örneğin “terbiyesiz”, “saygısız”, “ahlaksız”, “köylü” gibi sözler bağlama göre kırıcı olsa da onur kırıcı ağır küfür kapsamında görülmeyebilir. Beddualar (“Allah belânı versin” gibi) hakaret sayılmaz. Eleştiriler de hakaret değildir: Örneğin “işini kötü yapıyorsun, beceriksizsin” demek bir değerlendirme içerir, küfür veya somut isnat yoksa cezalandırılmaz. Tabii her olayın kendi şartlarına göre değerlendirilmesi gerekir; eğer bu sözler muhatabı toplum önünde küçük düşürme amacı güdüyor ve bunu başarıyorsa istisnaen suç sayılabilir. Genel kural, onur, şeref ve saygınlığı rencide edecek derecede ağır olmamalarıdır.
Hakaret eden kişiyle uzlaşma veya şikâyetten vazgeçme mümkün mü?
Evet, basit hakaret suçları uzlaştırma kapsamındadır. Mağdur ile fail anlaşırsa (failin özür dilemesi, belli bir tazminat ödemesi vb. konusunda) savcılık dava açmadan dosyayı kapatabilir. Dava açıldıktan sonra da kovuşturma aşamasında uzlaştırma yapılabilir. Uzlaşma sağlanırsa fail ceza almaz. Uzlaşma dışında, mağdur başlangıçta şikâyetçi olup sonradan şikâyetten vazgeçerse (dava şikâyete bağlı ise) dava düşer. Ancak kamu görevlisine hakaret gibi şikâyete bağlı olmayan suçlarda mağdurun vazgeçmesi davayı düşürmez, savcılık kamu adına yargılamaya devam eder.
Hakaret nedeniyle manevi tazminat alabilir miyim?
Evet. Hakarete uğrayan kişi, uğradığı manevi zararın karşılanması için Türk Medeni Kanunu ve Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca manevi tazminat davası açabilir. Mahkeme, hakaret fiilinin ağırlığına, tarafların konumuna ve yarattığı etkiye göre mağdura uygun bir para miktarının ödenmesine karar verebilir. Özellikle onur kırıcı hakaretler kişinin toplumdaki itibarına zarar verdiyse veya psikolojik olarak yıprattıysa manevi tazminat takdir edilir. Bu dava, ceza davasından bağımsız olarak asliye hukuk mahkemesinde görülür. Ceza davasında fail mahkûm olmuşsa, tazminat davasında bu karar mağdur lehine avantaj sağlar. Sonuçta hakaret failinin, hem ceza alması hem de ayrıca mağdura para ödemesi (manevi tazminat) söz konusu olabilir.
Hakaret suçundan mahkûm olursam hapse girer miyim?
Çoğu durumda hayır, özellikle ilk defa işlenmiş ve ağır bir şekli olmayan hakaret suçlarında failin hapse girmesi nadirdir. Mahkeme genelde ya adli para cezası verir ya da kısa süreli hapis verdiyse HAGB (hükmün açıklanmasının geri bırakılması) kararı verir, böylece siz ceza almamış sayılırsınız. Diyelim 3 ay hapis cezası aldıysanız, bu ceza büyük ihtimalle 90 gün adli para cezasına çevrilir (parayı ödersiniz, hapse girmezsiniz). 1 yıl hapis cezası aldıysanız, sabıka durumunuza göre hakim erteleyebilir veya HAGB uygulayabilir, yine cezaevine girmezsiniz. Ancak istisnai durumlar var: Eğer daha önce kasıtlı suçtan sabıkanız varsa veya hakaret suçu yanında başka suçlar da işlemişseniz, yahut ceza 2 yılı aşıyorsa (örneğin aleni hakaret + görevli memura hakaret birleşip ceza artırılmış olabilir) o zaman erteleme/HAGB olmayabilir ve hapis cezası doğrudan infaz edilebilir. Özellikle sağlık personeline hakaret halinde yeni yasa gereği erteleme yasağı vardır, mahkeme hapis cezasını erteleyemez (fakat paraya çevirebilir). Özetle ilk vukuatınızsa ve çok ağır bir durum yoksa, hakaret mahkûmiyeti genellikle fiilen hapse girmeye yol açmaz.
Hakaret içerikli sözlerin delili yoksa ne olur?
Hakaret suçu çoğu zaman tanık ifadeleriyle ispatlanır. Ses kaydı, video görüntüsü, yazılı mesaj gibi somut deliller yoksa ve olayda da tanık yoksa, ispat güçleşir. Ceza hukukunda “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi geçerlidir. Eğer mağdurun iddiasını destekleyecek hiçbir delil yoksa sadece beyana dayanarak ceza verilmesi mümkün olmaz. Bu nedenle hakarete uğradığınızda mümkünse çevredeki kişileri tanık olarak belirtmek veya hakaret mesajlarını saklamak önemlidir. Delil yokluğunda sanık inkâr ederse cezadan kurtulabilir. Öte yandan bazen mağdurun beyanı, sanığın beyanı ile çelişir durumda kalırsa, mahkeme suçun sabit olmadığı gerekçesiyle beraat kararı verebilir. Bu gibi durumlara mahal vermemek için, hakaret sonrası hemen çevrenizden destek almaya çalışmak (örneğin etraftakilere “duydunuz mu bana ne dedi” diye onaylatmak) yararlı olabilmektedir.
Sonuç: Hakaret suçu, günlük hayatta sık karşılaşılan ancak hukuken de ciddiye alınan bir fiildir. Kimseye karşı onur kırıcı söz ve davranışlarda bulunmamak gerekir; bulunduğunuz takdirde cezai ve hukuki yaptırımlarla karşılaşabilirsiniz. Eğer hakarete uğrarsanız da yasal yollarla hakkınızı arayabilir, failin cezalandırılmasını ve gerekiyorsa tazminat ödemesini sağlayabilirsiniz.
Türk Ceza Kanunu’nda Hakaret Suçu Hangi Maddede Düzenlenmiştir?
TCK hakaret suçu 125.madde ve devamında düzenlenmiştir. Cumhurbaşkanına hakaret suçu ise özel olarak TCK 299.maddede düzenlenmiştir.
Hakaret Suçunun Cezası Nedir?
Hakaret suçu cezası 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezası olarak değişmektedir. Hakaret suçunun alenen hakaret harici nitelikli hallerinde cezanın alt sınırı 1 yıldan az olamazken, alenen hakaret durumunda ceza altıda bir oranında artırılacaktır.
Basit Hakaret ve Nitelikli Hakaret Arasındaki Fark Nedir?
Basit hakaret suçunu düzenleyen 125/1 uzlaştırmaya tabi iken (125/2 sesli, görüntülü, yazılı iletiyle işlenmesi hali hariç) nitelikli hakaret suçu uzlaştırmaya tabi değildir. Ayrıca nitelikli halin cezası daha fazladır.
Hakaret Suçunda Şikayet Süresi Nedir?
Hakaret suçunda şikayet süresi 6 aydır. Kamu görevlisine ve cumhurbaşkanına hakaret durumlarında ise şikayet gerekmemektedir.
Hakaret Suçu Uzlaşmaya Tabi Midir?
Hakaret suçunda yalnızca TCK 125/1 yani hakaret suçunun temel hali uzlaştırmaya tabidir. Mağdura hakaret ve gıyabında hakaret şeklinde işlenmesi gerekmektedir. Mağduru muhatap alan sesli, yazılı, görüntülü iletiler uzlaştırmaya tabi değildir.
Hakaret Suçunda Zamanaşımı Süresi Ne Kadardır?
CMK’ya göre zamanaşımı, belirli sürelerin geçmesiyle devletin cezalandırma hakkının sona ermesidir. İki tür zamanaşımı vardır:
- Dava Zamanaşımı: Suçtan sonra belli bir sürede dava açılmaması veya tamamlanmaması durumunda ceza davası düşer.
- Ceza Zamanaşımı: Kesinleşmiş cezanın belirlenen süre içinde infaz edilmemesi halinde, cezanın uygulanmasından vazgeçilir
Hakaret suçunda zamanaşımı süresi fiilden itibaren 8 yıldır. Şikâyete bağlı olan hakaret suçlarında hakaretin ve failin öğrenilmesinden itibaren 6 ay içinde şikayette bulunulmalıdır.
Sosyal Medya Üzerinden Yapılan Hakaret Suç Sayılır Mı?
TCK 125/2 hakaretin sesli, yazılı, görsel şekilde olabileceğini hüküm altına almıştır. Sosyal medya üzerinden yapılan hakaret suçu bazı durumlarda nitelikli hal sayılabilir. Dikkat edilmelidir ki sosyal medyada yapılan hakareti birden çok kişiye ulaşabilir nitelikte olduğundan alenen hakaret sayılacak ve ceza 1/6 oranında artırılacaktır.
Hakaret Suçu İşlenirken Haksız Tahrik Uygulanır Mı?
Haksız tahrik TCK 129.maddede özel bir şekilde hakaret suçu için düzenlenmiştir. Hakaret suçu işlenmesine sebebiyet veren daha haksız bir fiilin olması ve buna tepki olarak işlenmesi halinde ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi hakim ceza vermekten vazgeç edebilir.
Hakaret Suçunda Karşılıklı Hakaret Durumunda Ceza Nasıl Belirlenir?
Karşılıklı hakaret durumunda taraflardan birinin yahut ikisinin de cezası üçte birine kadar indirilebileceği gibi hakim tarafından ceza verilmemesine karar da verilebilecektir. Hakim menfaat dengesi gözetir Hâkim iki tarafa da ceza vermez veya birinin cezasına indirip diğerine indirimsiz de uygulayabilir.
Hakaret Suçunda Delil Olarak Neler Kullanılabilir?
Hakaret suçunda delil olarak WhatsApp yazışmaları, SMS, telefon kaydı, tanık beyanı, Instagram, Twitter, ekran görüntüleri, IP adresi gibi ispat araçları kullanılabilir.
Hakaret Suçu Nedeniyle Tazminat Talep Edilebilir Mi?
Hakaret suçu şiddetli eleme yol açmış kişinin saygınlığı, gururu zedelenmiş ise manevi tazminat talebine bulunabilir. Manevi tazminat talebi ceza yargılamasından bağımsızdır.
Hakaret İçeren Mesajlar Delil Olarak Kullanılabilir Mi?
Hakaret içeren mesajlar kişiye doğrudan ulaştığından huzurda hakaret sayılır ve sms, WhatsApp vb. yazışmalar, mesajlar delil olarak kullanılır.
Hakaret Suçu Nedeniyle Hapis Cezası Uygulanır Mı?
Hakaret suçu nedeniyle 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya para cezası uygulanabilir. CMK 100/4 gereği hakaret suçunun üst sınırı 2 yıldan fazla olmadığı için tutuklama kararı verilemeyecektir.
Hakaret Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) Uygulanır Mı?
HAGB şartları sağladığı takdirde 5 yıl denetim süresine tabi tutulacak ve bu süreçte suç işlemez ise hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi uygulanmış olacaktır.
Telefonla Yapılan Hakaret Suç Sayılır Mı?
Telefonla yapılan hakaret suç sayılmaktadır ve fail mağdurun fiziken yanında olmasa dahi huzurda yapılan hakaret olarak ele alınmaktadır.
Hakaret Davaları Genellikle Nasıl Sonuçlanır?
Hakaret davaları beraat, adli para cezası, hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi durumlarda sona erebilir. Günümüzde genellikle adli para cezası uygulanmaktadır.
Hakaretin Yatarı Nedir?
Hakaret suçu nedeniyle 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya para cezası uygulanabilir. CMK 100/4 gereği hakaret suçunun üst sınırı 2 yıldan fazla olmadığı için tutuklama kararı verilemeyecektir. Ancak cumhurbaşkanına hakaret durumunda 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilir.
Hakaret Davası Kaç Celse Sürer?
Ceza davaları iddianame hazırlanması ve iddianamenin kabul edilmesi ve sonraki süreç mahkemeye bağlı olup 6 ay ve daha fazla sürebilir. Manevi tazminat talepli hakaret davaları ise 1 yılı bulabilir.
Hakkımda Hakaret Davası Açıldı Ne Yapmalıyım?
Yapmanız gereken şey hakaret davanızın niteliğini tasnif edecek olan ve yargılamada size yol gösterecek, ispat faaliyetini gerçekleştirecek bir avukata danışarak süreci yönetmesini sağlamaktır.
Hakaret Davasında Savunma Nasıl Yapılır?
İlgili fiilin hakaret suçunu oluşturup oluşturmadığı incelenmeli, suç tasnif edilmeli ve buna uygun savunma stratejileri geliştirilmelidir. Hukuka uygunluk nedenleri ve eleştiri sınırında kalıp kalmadığı incelenmeli ve bu noktada bir avukattan destek alınmalıdır.