Ceza HukukuMALA ZARAR VERME SUÇU

Mala zarar verme suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 151. maddesinde düzenlenen ve başkasına ait taşınır veya taşınmaz bir mala zarar vermeyi cezalandıran suç tipidir. Kanunda açıkça belirtildiği üzere, “başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkmak, tahrip etmek, yok etmek, bozmak, kullanılamaz hale getirmek veya kirletmek” fiillerinden birini işleyen kişi, mağdurun şikâyeti üzerine 4 aydan 3 yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Bu suçun oluşturulma amacı, bireylerin mülkiyet hakkını korumak ve malvarlığı değerlerine yönelik hukuka aykırı müdahalelerin önüne geçmektir.

Mala zarar verme suçu, Malvarlığına Karşı Suçlar bölümünde (TCK m.151-152) yer alır. Suçun temel (basit) şekli TCK 151. maddede tanımlanmıştır ve bu temel hal şikâyete tabi bir suçtur. Suçun daha ağır neticeler içeren nitelikli halleri ise TCK 152. maddede sayılmış olup bu haller şikâyete tabi değildir (savcılık tarafından resen soruşturulabilir). Aşağıda mala zarar verme suçunun unsurları, ceza süreleri, şikâyet ve zamanaşımı süresi, uzlaştırma durumu, nitelikli halleri ve konuyla ilgili Yargıtay kararları ayrıntılı şekilde ele alınmıştır.

İÇİNDEKİLER

Mala Zarar Verme Suçu Nedir ?

Mala zarar verme suçu; bu suçun failinin bir başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkması, tahrip etmesi, yok etmesi, bozması, kullanılamaz hale getirmesi veya kirletmesi şeklinde vuku bulur. Nitekim bu doğrultuda kanun koyucu mala zarar verme suçuna Türk Ceza Kanunu’nun Malvarlığına Karşı Suçlar bölümünde 151.maddede şu şekilde yer vermiştir:

Mala zarar verme

Madde 151- (1) Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hale getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikayeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

Mala Zarar Verme Suçu İle Korunan Hukuki Değer

Her suç herhalde bir hukuki değeri korumak amacıyla ihdas edilmiştir, diğer bir ifadeyle suç işlendiğinde hukuki değerlerin ihlali söz konusu olur. Ceza hukuku düzenlemeleri bu değerleri koruma altına alma amacı da güder.

Bu suç ile korunan hukuki değer mülkiyet hakkıdır. Mülkiyet hakkı,  Anayasa’nın 35.maddesinde ‘’Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.’’ şeklinde ifadesini bulmuştur. Mülkiyet hakkı, hem taşınır hem de taşınmaz malları kapsamına almaktadır. Bu husus da TCK’nın mala zarar verme suçunu düzenleyen 151.maddesinde ‘’Başkasının taşınır veya taşınmaz malını.. ‘’ şeklinde ifade edilmiştir.

Mala Zarar Verme Suçunun Hareket Unsurları Nelerdir ?

Mala zarar verme suçunun düzenlendiği kanun hükmünde bu suçun birden fazla hareket tarzıyla işlenebileceği ifade edilmiştir ve bu hareketler birbirinin alternatifidir. Yani su suç seçimlik hareketli bir suçtur ve düzenlemede gösterilmiş seçimlik hareketlerden herhangi birinin yapılması ile suç oluşur.

Mala zarar verme suçunu oluşturabilecek hareket tarzları şunlardır:

  • Başkasının taşınır veya taşınmaz malını
  • kısmen veya tamamen yıkmak
  • tahrip etmek
  • yok etmek
  • bozmak
  • kullanılamaz hale getirmek
  • kirletmek

Mala Zarar Verme Suçunun Unsurları

Korunan Hukuki Değer: Mala zarar verme suçu ile korunan hukuki yarar, esas itibariyle mülkiyet hakkıdır. Bir kişinin sahip olduğu malvarlığı değerlerinin (eşyaların) korunması hedeflenir. Bu kapsamda malın bütünleyici parçaları, eklentileri ve doğal ürünleri de mülkiyet kavramına dahildir. Dolayısıyla, bir malın fiziksel olarak zarar görmesi yanı sıra değerinin düşmesi veya kullanım amacına uygun şekilde faydalanılmasının engellenmesi de mala zarar verme suçu kapsamında değerlendirilir. Örneğin, manevi değeri yüksek olsa da maddi değeri düşük bir aile hatırasının yok edilmesi halinde de bu suç oluşabilir.

Suçun Konusu (Mal Kavramı): Suçun konusu, zarar verilen eşyanın kendisidir. Bu suç hem taşınır mallara (örneğin cep telefonu, araba, gözlük) hem de taşınmaz mallara (örneğin ev, arsa) karşı işlenebilir. Önemli olan, zarar verilen malın başkasına ait olmasıdır. Kişi, kendi malına zarar verirse bu suç oluşmaz. Ayrıca sahipsiz veya değersiz (sahipli olmayan) eşyaya zarar vermek de mala zarar verme suçunu oluşturmaz. Kanun, hayvanları da eşya (mal) kapsamında değerlendirmektedir. Bu nedenle sahipli bir hayvana zarar vermek veya öldürmek mala zarar verme suçu sayılmaktadır (evcil hayvanlar hukuken mal niteliğinde kabul edilir). Nakit para da bir malvarlığı değeridir; ancak paranın ortadan kaldırılması genellikle hırsızlık olarak değerlendirilir, zira para yok edilirse mal sahibinin malvarlığına zarar kastı olsa da genellikle yarar sağlama kastı da bulunur.

Fail ve Mağdur: Mala zarar verme suçu herkes tarafından işlenebilir; bu suç açısından failin özel bir sıfatı aranmaz. Suçun mağduru ise malın sahibidir (veya o mal üzerinde fiilî zilyetliği olan, kullanma hakkı bulunan kişi de zarar gören olarak kabul edilir). Tüzel kişiler de (şirketler, kurumlar) maliki oldukları eşya yönünden bu suçun mağduru olabilir. Suçun basit şeklinde kovuşturma mağdurun şikâyetine bağlı olduğu için, mağdurun şikâyet süresi içinde talepte bulunması gerekir (aşağıda açıklanmıştır).

Manevi Unsur (Kast): Mala zarar verme suçu kasıtlı olarak işlenebilen bir suçtur. Kanun, failin bu suçu işlerken özel bir saik veya amaç gütmesini aramaz; genel kast yeterlidir. Yani failin amacı ister intikam almak olsun ister eğlenmek olsun, başkasının malına bilerek ve isteyerek zarar veriyorsa suç oluşur. Taksirle (dikkatsizlik veya ihmal sonucu) mala zarar verme, TCK’da ayrıca suç olarak düzenlenmemiştir; bu nedenle kazara başkasının malına zarar vermek ceza hukuku açısından genellikle suç teşkil etmez (ancak hukuk mahkemelerinde tazminat sorumluluğu doğabilir). Fail, eylemi gerçekleştirdiği anda zarar verdiği malın başkasına ait olduğunu bilmelidir. Eğer fail, hatalı bir şekilde malın kendisine ait olduğunu sanarak o mala zarar verirse ortada kast olmadığı için cezai sorumluluğu olmayabilir (örneğin başkasının bisikletini kendi bisikleti zannedip parçalayan kişi, bu konuda mazur görülebilecek bir hataya düşmüşse sorumlu olmaz).

Hukuka Aykırılık: Failin gerçekleştirdiği zarar verme fiili hukuka aykırı olmalıdır. Bazı durumlarda eylem, hukuka uygunluk sebepleri kapsamında değerlendirilebilir ve bu durumda cezai sorumluluk doğmaz. Örneğin meşru savunma durumunda bir mala zarar verilmişse, zorunluluk hali söz konusuysa veya kanundan doğan bir hakkın kullanılması kapsamında mal zarar görmüşse (örneğin yetkili makamların kanuna uygun müdahaleleri, ya da Medeni Kanun m.740 kapsamında komşunun taşan ağaç dallarını kesmek gibi durumlar) hukuka aykırılık ortadan kalkabilir. Somut olayın özelliklerine göre, bu tür durumlar incelenerek eylemin suç oluşturup oluşturmadığı değerlendirilmelidir.

Mala Zarar Verme Suçunun İşlenme Biçimleri (Seçimlik Hareketler)

TCK 151. maddede mala zarar verme suçu, birden fazla alternatif fiil ile işlenebilen bir suç olarak tanımlanmıştır. Kanunda sınırlı olarak sayılan bu fiiller dışında kalan eylemlerle mala zarar verme suçu oluşmaz. Suçun oluşması için failin aşağıdaki fiillerden en az birini işlemesi yeterlidir:

  • Yıkmak: Bir malı kısmen veya tamamen yıkmak, özellikle taşınmaz mallar bakımından söz konusu olan bir fiildir. Yıkmak, malın bünyesinde önemli ölçüde değişiklik yaparak onu eski kullanım amacına uygun şekilde bir daha kullanılamaz hale getirmek demektir. Örneğin, bir evin dış duvarını yıkmak veya bir barakayı tamamen yıkarak ortadan kaldırmak “yıkmak suretiyle mala zarar verme” fiiline örnektir.
  • Tahrip etmek: Bir malı tahrip etmek, onu kırıp dökmek, harap hale getirmek, ağır hasar vermek anlamına gelir. Malın fiziksel bütünlüğünün ve fonksiyonunun ciddi şekilde bozulmasına yol açan eylemler tahrip etme kapsamında değerlendirilir. Örneğin, bir evin camlarını kırmak, içerideki eşyaları parçalamak veya duvarları balyozla kırarak evi harap etmek tahrip suretiyle mala zarar verme suçunu oluşturur.
  • Yok etmek: Yok etmek, malın maddi varlığını tamamen ortadan kaldırmak anlamına gelir. Yıkma veya bozma fiillerinden farklı olarak, yok etme durumunda malın tekrar onarılması veya eski haline getirilmesi artık mümkün olmaz. Failin eylemi, malın tamamen kaybolmasına ya da kullanılmasının imkânsız hale gelmesine yol açacak derecede ağırsa “yok etme suretiyle mala zarar verme” suçu oluşur. Örneğin, bir aracın çalındıktan sonra parçalanıp geri kalanının yakılması malı yok etmeye örnek sayılabilir.
  • Bozmak: Bir malı bozmak, o malın özgülendiği amaca uygun şekilde kullanılmasını engellemek demektir. Malın niteliğini değiştirerek artık işe yaramaz hale gelmesine yol açan her türlü müdahale “bozma” kapsamında değerlendirilebilir. Örneğin, bir elektronik cihazın iç aksamına zarar verip çalışamaz duruma getirmek veya bir makinenin temel parçalarını söküp işlemez hale getirmek bozmaya örnektir.
  • Kullanılamaz hale getirmek: Bozma fiiline benzer şekilde, bir malı kullanılamaz hale getirmek de malın fonksiyonunu yerine getiremez duruma gelmesine yol açar. Mal tamamen fiziksel olarak yok olmayabilir, ancak artık özgülendiği amaç için kullanılamayacak durumdadır. Örneğin, bir aracın motorunu tahrip etmek suretiyle aracı çalışmaz hale getirmek, evin kapı kilitlerini kırıp eve girilemez hale sokmak bu kapsamdadır. (Not: Kanunda “bozmak veya kullanılamaz hale getirmek” birlikte zikredildiğinden, bu ikisi benzer şekilde değerlendirilir.)
  • Kirletmek: Kirletmek fiili, diğer seçimlik hareketlerden farklı olarak malın fiziksel bütünlüğünü bozmadan da gerçekleşebilir. Kirletmek, bir eşyanın eski haline getirilmesi için önemsiz olmayan bir çaba ve masraf gerektiren, malın değerinde veya görünümünde olumsuz değişiklik yapan davranışlardır. Örneğin, bir binanın duvarına sprey boya ile yazı yazmak veya resim çizmek, başkasının arabasını çizmek, evin duvarlarını pisletmek gibi eylemler malı kirletmek suretiyle zarar verme suçunu oluşturur. Bu durumda mal doğrudan tahrip edilmemiş olsa bile, uğradığı kirlenme nedeniyle temizlik veya onarım masrafı ortaya çıkacaktır. Yargıtay da kararlarında, kirletmek fiilinin “eşyanın kirli hale getirilmesi, pisletilmesi; temizlenmesi için hatırı sayılır bir çaba gerektiren ve malın görünümünde/değerinde azalmaya yol açan davranışlar” olduğunu vurgulamıştır (örneğin, duvara yazı yazmak, aracı çizmek kirletme kapsamındadır).

Yukarıda sayılan fiillerden birini gerçekleştirmek suretiyle başkasının malına zarar veren kişi, mala zarar verme suçunu işlemiş olur. Suç neticesi harekete bitişik bir suç olup zarar sonucu meydana gelmelidir; yani failin eylemi neticesinde malda maddi bir zarar veya değer kaybı oluşmalıdır. Eğer fiil işlendiği halde malda herhangi bir zarar meydana gelmemişse, suçun oluştuğu kabul edilmeyebilir.

Mala Zarar Verme Suçu Şikâyet Süresi, Zamanaşımı ve Uzlaştırma

Şikâyet süresi: Mala zarar verme suçunun basit şekli (TCK 151’de tanımlanan, özel bir nitelikli hal barındırmayan türü) şikâyete tabi bir suçtur. Bu durumda suçun mağduru, failin kim olduğunu ve suçu öğrendiği andan itibaren 6 ay içinde kolluk veya savcılık makamlarına şikâyette bulunmalıdır. 6 aylık süre geçirildiğinde şikâyet hakkı düşer ve artık soruşturma açılamaz (ancak süre kaçırılırsa, fiil nitelikli hallere giriyorsa resen soruşturma ihtimali değerlendirilebilir).

Nitelikli hallerde şikâyet: Mala zarar verme suçunun nitelikli halleri (TCK 152’de sayılan durumlar) için şikâyet aranmaz. Yani suç mağduru şikâyetçi olmasa bile, bu nitelikli bir durum mevcutsa savcılık olayı öğrenerek kendiliğinden soruşturma başlatabilir. Mağdurun daha sonra şikâyetten vazgeçmesi de bu durumlarda davayı düşürmez; zira bu haller kamu düzenini ilgilendiren daha ağır fiiller sayılır.

Uzlaştırma: Basit mala zarar verme suçu (TCK 151 kapsamında kalan haller) uzlaştırma kapsamındadır. Bu, ceza soruşturması veya davası sırasında taraflar arasında uzlaşma prosedürünün işletilmesi gerektiği anlamına gelir. Soruşturma aşamasında savcılık, kovuşturma (dava) aşamasında mahkeme öncelikle dosyayı uzlaştırma bürosuna gönderir. Eğer mağdur ile fail uzlaşırsa, çoğunlukla failin zararı gidermesi koşuluyla, dava açılmaz veya düşer. Uzlaşma sağlanamazsa soruşturmaya veya yargılamaya devam edilerek ceza verilip verilmeyeceğine karar verilir. Nitelikli mala zarar verme suçları ise uzlaştırma kapsamında değildir.

Zamanaşımı: Mala zarar verme suçunun temel halinin cezası üst sınırı 3 yıl olduğu için bu suçta dava zamanaşımı süresi 8 yıl olarak uygulanır. Nitelikli halleri için de (üst sınır 4 yıl hapis) genel olarak 8 yıllık zamanaşımı süresi geçerlidir. Suç tarihinden itibaren 8 yıl içinde soruşturma başlatılmaz veya açılan dava bu süre içinde kesin hükme bağlanmazsa dava zamanaşımından düşer. (Not: Mala zarar verme suçu, bazı nitelikli durumlarda ceza artırımı ile 5 yılı aşabilecek bir cezaya dönüşürse, zamanaşımı süresi de artabilecektir. Örneğin, yakarak mala zarar verme neticesinde ceza bir kat artırılıp 6 yıla çıkarsa, zamanaşımı 15 yıla kadar uzayabilir. Ancak bu detay her somut olayda ayrı değerlendirilir.)

Mala Zarar Verme Suçunun Hırsızlık ile Birlikte İşlenmesi

Hırsızlık suçu (TCK 141) ve mala zarar verme suçu (TCK 151) bazen aynı fiil zinciri içinde birlikte gündeme gelebilmektedir. Bu gibi durumlarda hangi suçtan ceza verileceği, korunan hukuki yararın aynı olup olmadığına ve fiillerin niteliğine göre belirlenir:

  • Eğer fail, aynı mal üzerinde hem hırsızlık hem de zarar verme fiilini birlikte işlemişse (yani zarar verdiği mal, aynı zamanda çalmaya çalıştığı veya çaldığı mal ise), korunan hukuki değer tek olduğundan fail sadece hırsızlık suçundan cezalandırılır. Başka bir deyişle, aynı eşya hem çalınıp hem tahrip edilmişse ayrıca mala zarar verme suçundan ceza verilmez. Örneğin, mağdurun yanında duran çantayı çalan ve kaçarken çantayı sürükleyip yırtarak zarar veren fail, yalnızca hırsızlık suçundan sorumlu tutulacaktır. Burada çanta hem hırsızlık suçunun hem de zarar verme fiilinin konusudur; malvarlığına verilen zarar zaten hırsızlık kapsamında değerlendirilir.
  • Eğer fail, hırsızlık suçu işlediği sırada suça konu mal dışında başka bir eşyaya zarar vermişse, bu durumda ayrıca mala zarar verme suçundan ceza alır. Örneğin, kilitli bir otomobilin camını kırıp içerdeki çantayı çalan kişi hem hırsızlık (çanta için) hem de mala zarar verme (arabanın camı için) suçlarından ayrı ayrı yargılanacaktır. Çünkü burada hırsızlık suçunun konusu çanta iken, mala zarar verme suçunun konusu camdır; zarar gören mal farklıdır.
  • Failin eylemi bazen görünüşte hırsızlık gibi olsa da aslında yarar sağlama amacı değil, zarar verme amacı güdülebilir. Bu durumda fiil hırsızlık değil mala zarar verme sayılır. Örneğin, bir kişi komşusuna kötülük yapmak amacıyla, komşusunun kömürlerini yaz sıcağında alıp sobada yakarak heba ederse; failin amacı kendine yarar sağlamak değil, mal sahibini zarara uğratmaktır. Bu durumda eylem hırsızlık değil mala zarar verme suçu olarak değerlendirilir. Buna karşılık, kışın ısınmak için komşusunun kömürlerini çalıp kullanan kişi hırsızlık suçu işlemiş olur (çünkü burada failin yarar sağlama kastı vardır).

Yargıtay kararları da yukarıdaki ilkeler doğrultusunda uygulama yapılması gerektiğini belirtmektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, yakın tarihli bir kararında (CGK, 2021/123 E.) çalınan malın sonradan herhangi bir suretle zarar görmesi durumunda, korunan hukuki değer tek olduğundan ayrıca mala zarar verme suçunun oluşmayacağını vurgulamıştır. Söz konusu olayda sanıklar, mağdura ait otomobili gece vakti düz kontak yaparak çalmış, daha sonra aracın bazı parçalarını söküp geri kalan kısmını ateşe vermişlerdir. Yargıtay CGK, çalıntı araca sonradan zarar verilmesinin ayrıca bir suç teşkil etmeyeceğini, eylemin bir bütün olarak hırsızlık suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmiştir.

Buna karşılık, Yargıtay 17. Ceza Dairesi bir kararında, hırsızlık suçu işlenirken farklı bir mala zarar verilmesi halinde her iki suçtan da ceza verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Örneğin, suça sürüklenen bir çocuğun kilitli aracın camını kırarak içerdeki çantayı çalması olayında hem hırsızlık hem mala zarar verme suçunun işlendiği kabul edilmiştir. Yerel mahkemenin sadece hırsızlıktan mahkûmiyet verip mala zarar verme suçundan beraat kararı Yargıtay’ca bozma nedeni yapılmıştır (Yargıtay 17. CD, 2019/5275 E.).

Diğer bazı Yargıtay kararlarında, çalınmak istenen mala verilen zararlar ayrıca cezalandırılmaması gereken durumlar olarak gösterilmiştir. Örneğin, Yargıtay 17. Ceza Dairesi 2019/9656 E. sayılı kararında, suça sürüklenen çocuğun çalmak istediği otomobilin camını taş atarak kırması eyleminde, otomobil hırsızlık suçunun konusu olduğu için camın kırılmasından dolayı ayrıca mala zarar verme suçu oluşmadığı belirtilmiş ve yerel mahkemenin bu konudaki mahkûmiyet kararı bozulmuştur. Benzer şekilde Yargıtay 13. Ceza Dairesi 2012/14997 sayılı karar da, çalınmak istenen araca hırsızlık sırasında verilen zararın ayrıca mala zarar suçu oluşturmayacağını ifade etmiştir.

Sonuç olarak; bir eşyaya yönelik fiil aynı anda hem çalma hem zarar verme unsurunu içeriyorsa failin yarar sağlama kastı olup olmadığına ve zarar gören malvarlığı değerinin tek veya farklı olup olmadığına bakılır. Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan eşyaya verilen zararlar ayrıca cezalandırılmaz, ancak hırsızlık dışında başka bir mala verilen zararlar için ayrıca mala zarar verme suçu hükümleri uygulanır. Her somut olayda failin kastının niteliği ve fiilin sonuçları dikkatlice değerlendirilmelidir.

Mala Zarar Verme Suçunun Cezası

Mala zarar verme suçunun cezası, fiilin basit veya nitelikli haline göre farklılık gösterir. Ayrıca suçun işleniş şekline (örneğin yangın çıkararak işlenmesi) göre cezada artırım öngörülmüştür.

Basit Mala Zarar Verme Suçunun Cezası (TCK 151)

Kanunun 151. maddesinde düzenlenen basit (adi) mala zarar verme suçu, özel bir nitelikli hal taşımayan ve genellikle özel mülkiyete tabi sıradan mallar aleyhine işlenen türüdür. Bu halde ceza, 4 aydan 3 yıla kadar hapis veya adli para cezası şeklindedir. Hakim, somut olaya göre fail hakkında ya hapis ya para cezası takdir edebilir; ikisi birden verilmez. Basit mala zarar verme suçunun kovuşturulması mağdurun şikâyetine bağlıdır (yukarıda açıklandığı üzere).

Nitelikli Mala Zarar Verme Suçunun Cezası (TCK 152/1)

TCK 152. maddede, mala zarar verme suçunun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri sayılmıştır. Bu hallerde fiil, sıradan bir mal yerine toplum veya kamu için önemli değerde bir mala yönelmiştir ya da fiilin motivasyonu kamu otoritesiyle ilgilidir. TCK 152/1 fıkrasına göre, aşağıdaki durumlarda suçun cezası 1 yıldan 4 yıla kadar hapis olarak belirlenmiştir (ve bu haller şikâyete tabi değildir):

  • Kamu kurum ve kuruluşlarına ait, kamu hizmetine tahsis edilmiş veya kamunun kullanımına sunulmuş bina, tesis, eşya hakkında işlenirse. (Örneğin devlet dairesindeki mobilyaların kırılması, kamu parkındaki bankların yakılması gibi.)
  • Yangın, deprem, sel gibi doğal afetlere karşı koruma amacıyla hazırlanmış her türlü eşya veya tesis hakkında işlenirse. (Örneğin, deprem toplanma alanında depolanan acil müdahale ekipmanlarının tahrip edilmesi.)
  • Her türlü dikili ağaç, fidan veya bağ çubuğu hakkında işlenirse (Devlet ormanı statüsündeki yerler hariç). Bu bent, tarım ve çevre varlıklarını korumayı hedefler. Örneğin bir şahsın başkasına ait bahçedeki meyve ağaçlarını kesmesi bu kapsamdadır.
  • Sulamaya veya içme suyuna yarayan tesisler hakkında işlenirse. Örneğin, köydeki su deposunun veya sulama kanalının zarar görmesine sebep olmak.
  • Grev veya lokavt sırasında, işçilerin veya işverenlerin ya da sendika ve konfederasyonların maliki olduğu veya kullanımında bulunan bina, tesis veya eşyaya karşı işlenirse. Bu durum, işçi-işveren ilişkilerinde özellikle grev-lokavt sürecinde tarafların malvarlığına zarar verilmesini kapsar.
  • Siyasi partilerin veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının (örneğin barolar, odalar) maliki olduğu veya kullanımındaki bina, tesis veya eşyaya karşı işlenirse. Örneğin, bir siyasi parti binasının camlarının kırılması bu nitelikli haldir.
  • Görevinden dolayı öç almak amacıyla bir kamu görevlisinin zararına olarak işlenirse. Burada failin motivasyonu, kamu görevlisinin yapmış olduğu işle ilgili kin gütme veya intikam alma isteğidir. Örneğin, ceza kesen trafik polisine kızıp polis memurunun şahsi aracını yakmak bu madde kapsamına girer.

Yukarıdaki hallerde ceza 1–4 yıl arası hapis olduğu için adli para cezasına çevirme veya erteleme imkânı hakimin takdirine göre değişebilir (1 yılın altındaki hapis cezaları genellikle ertelenebilir veya para cezasına çevrilebilir, detayları aşağıda “Cezanın ertelenmesi ve HAGB” kısmında ele alınmıştır).

Cezayı Artıran Nitelikli Unsurlar (TCK 152/2 ve 152/3)

Mala zarar verme suçu bazı özel işleniş şekilleriyle gerçekleştirildiğinde, gerek basit gerek nitelikli halinde, ceza temel haddin üstünde artırılarak uygulanır:

  • Yakarak veya yakıcı ya da patlayıcı madde kullanarak mala zarar verilmesi (örneğin bir evi benzin döküp yakmak, molotofkokteyli atmak suretiyle zarar vermek).
  • Toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olmak suretiyle mala zarar verilmesi (örneğin bir seti yıkıp sel basmasına yol açmak).
  • Radyasyona maruz bırakmak veya nükleer, biyolojik ya da kimyasal silah kullanarak mala zarar vermek (bu daha nadir ve ağır bir haldir, örneğin kimyasal bir madde kullanarak bir fabrikanın eşyalarını kullanılamaz hale getirmek).

Yukarıdaki yöntemlerle mala zarar verme suçu işlendiğinde, oluşan suç ister TCK 151 kapsamındaki basit hal, ister 152/1 kapsamındaki nitelikli hal olsun, verilecek ceza bir katına kadar artırılır (TCK 152/2). Bir kat arttırım demek, hakimin cezada iki kata kadar bir yükseltme yapabileceği anlamına gelir. Örneğin, normalde 3 yıl hapis verilecek bir olay yakarak işlendi ise ceza 6 yıla kadar çıkartılabilir.

Ayrıca, mala zarar verme suçu sonucunda haberleşme, enerji, ulaşım gibi kamu hizmetlerinin geçici de olsa aksaması söz konusu olmuşsa (örneğin elektrik hatlarına zarar verilip bölgeye bir süre elektrik verilememesi, demiryolu hattının tahribi sonucu tren seferlerinin aksaması gibi durumlar), kanun cezanın yarısından iki katına kadar artırılabileceğini öngörmüştür (TCK 152/3). Bu düzenleme, mala verilen zararın kamu hizmetlerinde aksama gibi daha büyük çaplı sonuçlara yol açması durumunda daha ağır ceza verilmesini sağlamaktadır.

Mala Zarar Verme Suçu ve Etkin Pişmanlık

Etkin pişmanlık, suçun işlenmesinden sonra failin pişmanlık göstererek oluşan zararı giderip adaletin tam olarak sağlanmasına katkıda bulunması halinde cezada indirim yapılmasını sağlayan bir hukuki imkandır. Mala zarar verme suçu da, malvarlığına karşı suçlar içinde yer aldığı için etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanma imkânı vardır (TCK 168. madde):

  • Eğer fail, suçu tamamladıktan sonra henüz hakkında kamu davası açılmadan (yani savcılık soruşturma yürütüyor olabilir ama iddianame henüz mahkemeye verilmemiş) önce mağdurun zararını tam ve eksiksiz şekilde giderirse, verilecek cezada 1/2’den 2/3’e kadar indirim yapılabilir. Uygulamada genellikle hakim, zararın nasıl giderildiğine ve failin pişmanlık derecesine göre indirim oranını belirler. Örneğin, fail mağdurun kırılan camlarının bedelini veya tamirini dava açılmadan önce karşılamışsa cezasında önemli bir indirim uygulanabilecektir (en fazla 2/3 oranına kadar).
  • Eğer fail hakkında dava açıldıktan sonra, fakat mahkeme henüz hüküm vermeden önce zarar giderilirse (yani yargılama aşamasında pişmanlık gösterip mağdurun zararını karşılarsa), bu durumda kanun indirim oranını 1/2’ye kadar olarak belirlemiştir. Örneğin dava sürerken fail, mağdurun zararını tazmin ederse mahkemece cezasında yarı oranına kadar indirim yapılabilir.

Burada dikkat edilmesi gereken husus, etkin pişmanlığın kendiliğinden gerçekleşmesidir. Yani fail, yakalanmadan önce veya soruşturma sürecinde, kendi isteğiyle zararı karşılamalıdır. Eğer fail örneğin polis takibi sonucu yakalanmış ve mal ele geçirilip iade edilmişse, bu durumda kendi iradesiyle teslim etmediği için etkin pişmanlık indirimi uygulanmaz. Nitekim Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2014/23837 sayılı kararında, sanığın polis takibi sonucu yakalandığı ve bu nedenle çalınan araç ve eşyaların iade edildiği durumda TCK 168’de düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanamayacağını belirtmiştir.

Mala Zarar Verme Suçu: Şahsi Cezasızlık ve Akrabalık Nedeniyle Ceza İndirimi

Türk Ceza Kanunu, bazı yakın akrabalık ilişkileri söz konusu olduğunda, malvarlığına karşı işlenen suçlarda şikâyet koşulu, cezasızlık veya ceza indirimi öngören özel hükümlere yer vermiştir. TCK 167. madde, bu kapsamda mala zarar verme suçu için de uygulanır:

  • Şahsi Cezasızlık Halleri (TCK 167/1): Eşler arasındaki (boşanmamış/e ayrılmamış), üstsoy-altsoy (anne, baba, büyükanne, çocuk, torun gibi) veya bu derece kayın hısımları arasındaki, evlat edinen-evlatlık arasındaki mala zarar verme fiillerinde fail cezalandırılmaz. Yani, örneğin bir eş diğer eşin malına zarar verirse (ve aralarında ayrılık kararı yoksa) veya çocuk ebeveynin malını tahrip ederse, kanun kamusal cezalandırmaya gerek görmemektedir. Bu durumda genellikle kovuşturma yapılmaz, yapılmışsa dahi fail hakkında ceza tayin edilmez. Benzer şekilde, evlatlık ile evlat edinen arasındaki mala zarar verme fiilleri de cezaya tabi tutulmaz.
  • Cezada İndirim ve Şikâyet Koşulu (TCK 167/2): Bazı akrabalar arasında ise suç şikâyete tabi hale gelir ve cezada indirim öngörülür. Ayrılık kararı bulunan eşler, aynı konutta birlikte yaşamayan kardeşler, aynı konutta birlikte yaşayan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci dereceden kayın hısımları bu kapsamdadır. Bu sayılan kişilerden birinin malına zarar verme suçu işlenirse:
    • Öncelikle suç şikâyete tabi olur (mağdur şikâyetçi olmazsa dava açılamaz).
    • Mağdur şikâyetçi olur ve dava sonucunda fail mahkûm olursa, verilecek ceza yarı oranında indirilir. Örneğin ayrılmış eşinin telefonunu kıran bir kişi, eş şikâyet ederse yargılanır ancak ceza diyelim 6 ay hapis ise 3 aya düşürülür.

Yukarıdaki hükümler, aile içi veya yakın akraba arasındaki uyuşmazlıkları ceza yaptırımından ziyade uzlaşma veya özel hukuk yollarıyla çözmeyi amaçlayan istisnai düzenlemelerdir. Bu sebeple, mala zarar verme suçu söz konusu olduğunda olayda tarafların akrabalık durumu mutlaka kontrol edilmeli ve gerekiyorsa TCK 167 hükümleri uygulanmalıdır. Örneğin, Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2019/3228 sayılı kararında, ailevi nedenlerle kayınpederine ait aracı yakmaya teşebbüs eden sanığın eyleminin mala zarar verme suçunu oluşturduğu ancak kayın hısımlığı nedeniyle TCK 167/1-b uyarınca şahsi cezasızlık kapsamında kaldığı belirtilmiş; buna rağmen yerel mahkemenin ceza vermesi hukuka aykırı bulunarak karar bozulmuştur. Bu karar, kanunun akrabalık dolayısıyla öngördüğü cezasızlık halinin önemine işaret etmektedir.

Mala Zarar Verme Suçu Sonrası Cezanın Ertelenmesi, Adli Para Cezası veya HAGB

Mala zarar verme suçu nedeniyle hükmolunacak ceza, genellikle kısa süreli hapis cezaları kapsamında olduğundan, Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenen bazı alternatif yaptırım veya bireyselleştirme hükümlerine elverişlidir:

  • Adli para cezasına çevirme: Eğer mala zarar verme suçundan dolayı hükmedilen hapis cezası 1 yıl veya altında ise (veya bazen 2 yıla kadar da mahkemenin takdirine göre), hakim bu hapis cezasını adli para cezasına çevirebilir. Adli para cezası, belirli miktar paranın devlet hazinesine ödenmesidir ve ödenmezse hapse çevrilir. Basit mala zarar verme suçu için yasa zaten adli para cezasını alternatif olarak öngörmüştür; nitelikli hallerde ise ceza genellikle 1 yıldan yüksek olabildiği için para cezasına çevirme hakimin takdirine ve cezanın süresine bağlıdır.
  • Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB): Eğer fail ilk defa suç işliyorsa ve mahkemece hükmolunan ceza 2 yıl veya daha az ise, mahkeme HAGB kararı verebilir. HAGB, verilen cezanın belli bir denetim süresi içinde hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder. Fail denetim süresinde (genelde 5 yıl) kasıtlı bir suç işlemez ve mahkemenin belirlediği yükümlülüklere uyarsa, bu sürenin sonunda hüküm düşer ve sanık sabıka almamış sayılır. Mala zarar verme suçu, özellikle basit haliyle, HAGB uygulanmasına müsait bir suçtur. Örneğin, ilk kez suç işleyen bir kişi mağdurun malına zarar vermiş ve 5 ay hapis cezası almışsa, mahkeme büyük ihtimalle hükmün açıklanmasını geri bırakacak, böylece kişi hapse girmeyecek ve 5 yıl sorun çıkmazsa ceza tamamen ortadan kalkacaktır.
  • Cezanın ertelenmesi: Mahkemece verilen hapis cezası 2 yıl veya daha az ise (ve fail daha önce kasıtlı bir suçtan 3 aydan fazla hapis cezası almamışsa), hakim cezanın ertelenmesine karar verebilir. Cezanın ertelenmesi, failin cezaevine girmeyip belirli bir denetim süresini serbestçe geçirmesi ve bu süreyi iyi halli tamamlaması halinde cezasının infaz edilmiş sayılması demektir. Mala zarar verme suçunda, özellikle düşük miktarlı zararlar veya genç/faalinin pişman olduğu durumlarda mahkemeler sıkça erteleme yoluna gitmektedir. Erteleme kararı verilirse, mahkeme sanığa bir denetim süresi (1 ila 3 yıl arası) belirler ve gerekirse bu sürede bir yükümlülük (eğitim programına katılma, belli yerlere gitmeme vs.) yükleyebilir. Denetim süresi sorunsuz geçerse ceza infaz edilmiş sayılır; eğer fail bu sürede yeni bir suç işler veya yükümlülüğe uymazsa ertelenen ceza infaz edilir.

Yukarıdaki imkânlar sayesinde, mala zarar verme suçu nedeniyle özellikle ilk kez yargılanan veya pişmanlık gösteren fail, hapse girmeden denetimli bir fırsat elde edebilmektedir. Ancak bu kararların verilip verilmeyeceği tamamen mahkemenin takdirine ve somut olayın şartlarına bağlıdır. Mağdurun zararı ödenmişse veya uzlaşma sağlanmışsa mahkemeler genellikle daha lehe uygulamalara gidebilmektedir.

Sahipli Hayvana Zarar Vermek Mala Zarar Verme Suçunu Oluşturur Mu? 

Sahipli hayvanlara zarar vermekle ilgili olarak TCK 151/2’de ‘’Haklı bir neden olmaksızın, sahipli hayvanı öldüren, işe yaramayacak hale getiren veya değerinin azalmasına neden olan kişi hakkında yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır. Hükmü gereğince bu bent kapsamında suç işleyen de dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.’’ Şeklinde bir hüküm vardı ancak 09.07.2021’de mülga edilmiştir yani artık hükümsüzdür.

Ancak bu durum hayvanlara zarar veren kimselerin bu hareketlerinin hukuk sistemimizde bir karşılık bulmayacağı anlamına gelmez. 5199 sayılı Hayvan Koruma Kanunu’nda 14 ve 28.maddelerde sahipli veya sahipsiz hayvanı öldürme, işkence ve kötü muamelenin cezalandırılacağı yer almaktadır.

Hayvan Koruma Kanunu’nun konuyla ilgili kısmı şu şekildedir:

‘’ Yasaklar

Madde 14- Hayvanlarla ilgili yasaklar şunlardır:

a) Hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, (…)17 dövmek, aç ve susuz bırakmak, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmak, bakımlarını ihmal etmek, fiziksel ve psikolojik acı çektirmek.

….

m) (Ek:9/7/2021-7332/5 md.) Hayvanlara işkence yapmak veya acımasız ve zalimce muamelede bulunmak. ‘’

Maddi Hasarlı Trafik Kazaları Mala Zarar Verme Suçunu Oluşturur Mu?

Trafik kazaları her an her yerde meydana gelebilmekte ve zaman zaman da kazaya karışan araçlar birtakım hasarlar alabilmektedir. İşte bu şekilde gerçekleşen maddi hasarlı trafik kazalarında mala zarar verme suçundan bahsetmek çoğu zaman mümkün olmaz çünkü bu suç kasten işlenebilen bir suçtur. Hayatın olağan akışında insanların kasten trafik kazası yapmayacağı düşünüldüğünde, bu suçun taksirle işlenebilmesi mümkün olmadığından ve trafik kazalarında suçun manevi unsuru eksik kalacağından bu suçun oluşması mümkün değildir.

MALA ZARAR VERME SUÇU

MALA ZARAR VERME SUÇU

MALA ZARAR VERME İLE İGİLİ ÖRNEK YARGITAY KARARLARI

Mala zarar verme suçuna ilişkin yüksek mahkeme (Yargıtay) kararları, uygulamada tereddüt edilen bazı konulara açıklık getirmiştir. Aşağıda sıkça karşılaşılan durumlara dair özet Yargıtay kararlarına yer verilmiştir:

Çalınan Otomobilin Parçalanması ve Yakılması (Hırsızlık ve Mala Zarar Verme İlişkisi)

Yukarıda da değinildiği gibi, hırsızlık suçu ile mala zarar verme suçu çakıştığında failin kastı ve zarar gören malın niteliği önemlidir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2021/123 sayılı kararı, bu konuda emsal teşkil eden bir içtihat ortaya koymuştur. Olayda sanıklar, geceleyin mağdura ait otomobili çalıp (hırsızlık) aracı götürmüş, sonra aracın lastiklerini, kapılarını, camını sökerek geriye kalan gövdeyi ateşe vermiştir. Yargıtay CGK, çalıntı mala sonradan zarar verilmesinin ayrı bir suç oluşturmayacağına hükmetmiştir. Gerekçede, hırsızlık ve mala zarar verme suçlarının ikisinin de malvarlığına karşı suçlar olduğu, korunan hukuki değerin aynı olması nedeniyle tek fiilin içtimaen sadece hırsızlık sayılması gerektiği vurgulanmıştır. Failin, aracı çaldıktan sonra parçalama ve yakma eylemlerinin de hırsızlık suçu kapsamında değerlendirileceği, ayrıca mala zarar verme suçundan ceza verilemeyeceği belirtilmiştir. Bu kararla, aynı mala yönelik ardışık eylemlerin tek bir suç kabul edilmesi gerektiği netleştirilmiştir.

Hırsızlık Sırasında Mala Zarar Verme Durumu

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 21.01.2014 tarihli (2013/2-686 E., 2014/19 K.) kararı, hırsızlık suçu esnasında mala zarar verme fiilinin değerlendirilmesine ilişkindir. Bu kararda, hırsızlık ve mala zarar verme suçlarının her ikisinin de malvarlığına karşı suçlar olduğu hatırlatılarak, aralarındaki farklar ortaya konmuştur. Hırsızlıkta, fail yarar sağlama maksadıyla malı bulunduğu yerden alarak zilyedin hakimiyetini kaldırır; mala zarar vermede ise failin asıl amacı zarar verme düşüncesidir ve mal genelde yerinden alınmaz, zarar verilerek kullanılamaz hale getirilir. Kurul, failde yararlanma kastı aranmasının hırsızlık suçunu mala zarar vermeden ayıran önemli bir unsur olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca kararda, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan mala zarar verilmesi halinde tek hukuki yararın malvarlığı olması sebebiyle ayrıca mala zarar verme suçu oluşmayacağı, ancak hırsızlık suçu işlenirken başka bir eşyaya zarar verilmişse mala zarar verme suçunun da oluşacağı belirtilmiştir. Bu karar, alt derece mahkemeleri için yol gösterici nitelikte olup her somut olayda failin yararlanma kastı bulunup bulunmadığının incelenmesi gerektiğini hatırlatmaktadır.

Hırsızlık Teşebbüsünde Çalınan Eşyaya Zarar Verilmesi

Yargıtay 17. Ceza Dairesi 2019/9656 E. ve benzer nitelikteki kararlarında, çalınmaya teşebbüs edilen veya çalınan eşyaya zarar verilmesi durumunda mala zarar verme suçunun oluşup oluşmayacağı tartışılmıştır. 2019/9656 sayılı olayda, suça sürüklenen çocuk kilitli bir otomobili çalmaya teşebbüs ederken taşla camını kırmıştır. Araç sonuç olarak çalınamamış (teşebbüs aşamasında kalmış) ancak cam hasar görmüştür. Yargıtay, çalınmak istenen eşya bizzat zarar görmüşse hırsızlık suçunun konusunun bu eşya olduğunu, dolayısıyla cam kırılmasının ayrıca mala zarar verme suçu oluşturmayacağını belirtmiştir. Bu nedenle yerel mahkemenin mala zarar vermeden verdiği mahkûmiyet kararı bozulmuş; sadece hırsızlık teşebbüsü yönünden değerlendirme yapılması gerektiği vurgulanmıştır.

Benzer şekilde Yargıtay 17. Ceza Dairesi 2019/8719 E. ve 2019/6717 E. kararlarında da, çalınan motosikletlerin zarar görmesi durumunda, motosikletin zaten hırsızlık suçunun konusu olduğu, ayrıca mala zarar verme suçu oluşmadığı hükme bağlanmış ve yerel mahkemenin aksi yöndeki mahkûmiyet kararları bozularak sanıkların beraatine karar verilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

Sahipli Hayvanı Öldürme Eylemi

Bir başkasına ait sahipli hayvanı öldürme fiili, Türk Ceza Kanunu’nda ayrıca bir suç olarak düzenlenmediğinden, uygulamada mala zarar verme suçu kapsamında değerlendirilmektedir. Zira hukuken evcil hayvanlar “mal” statüsündedir. Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2013/10257 K. sayılı kararında bu konu ele alınmıştır. Olayda sanık, komşusuna ait köpeğin kendi bahçesine girmesi üzerine sinirlenerek av tüfeğiyle ateş etmiş ve köpeği öldürmüştür. Mahkeme, sanığı mala zarar verme suçundan mahkûm etmiştir. Yargıtay da, sahipli hayvan öldürmenin mala zarar verme suçunu oluşturduğunu onaylamıştır. Ancak bu olayda sanık savunmasında, köpeğin sürekli bahçesine girip çocuklarına saldırmasından bıktığını, komşusunu defalarca uyardığını, olay anında komşusunun “cesaretin yok, o köpeği vuramazsın” demesi üzerine tahrik olduğunu belirtmiştir. Katılan (mağdur) da sanığın kendisini uyardığını ve hatta olay günü sanığa “köpeği vuramazsın” diye meydan okuduğunu beyan etmiştir. Bu bilgiler ışığında Yargıtay, sanığın eylemi nedeniyle haksız tahrik indiriminin uygulanması gerektiğine dikkat çekmiştir. Yani sanık her ne kadar mala zarar verme suçundan sorumlu ise de, meydana gelen olayda kısmen mağdurun kışkırtıcı davranışı olduğu için TCK 29 uyarınca cezasından indirim yapılması gerekmektedir. Bu karar, bu tip komşular arası uyuşmazlıklarda tahrik hükümlerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini göstermektedir.

Komşu Arazisine Taşan Ağaç Dallarını Kesme

Mülkiyet hukukunda, bir taşınmaz mal sahibinin arazisine komşu parselden ağaç dalları veya kökleri sarktığında izleyebileceği yollar Medeni Kanun m.740’ta düzenlenmiştir. Önce komşuya uygun süre verilerek dalların kesilmesi istenir, eğer komşu gereğini yapmazsa kendisi bu dalları kesebilir. Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2012/12011 K. sayılı kararında, bu hukuk kuralıyla ceza hukuku arasındaki ilişki değerlendirilmiştir. Olayda, komşu parselle bitişik bahçede yetişen ağaçların dalları sanığın bahçesine taşmakta, sanık defalarca uyarmasına rağmen komşu önlem almamaktadır. Sonuç olarak sanık, kendi bahçesine giren tüm ağaç dallarını kesmiştir. Komşu, ağaçlarına zarar verildiği iddiasıyla şikâyetçi olmuş ve sanık hakkında mala zarar verme suçundan ceza verilmiştir. Ancak Yargıtay, Medeni Kanun 740. madde gereği bu durumda sanığın hareketinin hukuka uygunluk sınırları içinde değerlendirilebileceğine hükmetmiştir. Sanık komşusunu uyarmış, komşu gereğini yapmamıştır; bu halde sanığın taşan dalları kesme hakkı doğmuştur. Dolayısıyla Yargıtay, mala zarar verme suçundan mahkûmiyet kararını bozmuş; bu tür durumlarda ceza hukuku yaptırımı uygulanmaması gerektiğini belirtmiştir. Bu karar, mülkiyetin taşkın kullanımına karşı meşru müdahale sınırlarını göstermesi açısından önemlidir.

ATM Cihazlarına Zarar Verme ve Kamu Malı Kavramı

Mala zarar verme suçunun nitelikli hallerinden biri de zarar verilen malın kamu kurumuna ait veya kamu hizmetine tahsisli eşya olması halidir (TCK 152/1-a). Peki, özel sermayeli bir banka ATM’si kamu malı sayılır mı? Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2012/11338 K. sayılı kararda bu husus tartışılmıştır. Olayda, sanık bir VakıfBank ATM cihazına zarar vermiştir. VakıfBank her ne kadar kamu bankası gibi algılansa da hukuken bir anonim şirket niteliğindedir ve ticari faaliyet yürütür (kâr amacı güden bir şirket). Yargıtay, VakıfBank’ın ATM’sinin kamu malı sayılamayacağı sonucuna varmıştır. Çünkü ATM cihazı kamunun genel kullanımına hizmet etse de, banka ticari bir işletmedir ve cihazlar şirket malvarlığıdır. Ayrıca verilen hizmet de doğrudan bir kamu hizmeti olarak değerlendirilemez (özel bankacılık hizmetidir). Bu nedenle Yargıtay, bu olayda sanığın eyleminin TCK 152/1-a kapsamına girmediğini, basit mala zarar verme suçu olarak cezalandırılması gerektiğini ifade etmiştir.

Buna karşılık, Ziraat Bankası gibi doğrudan kamu bankası statüsünde olan kurumların malları kamu malı sayılır. Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2012/10565 K. sayılı başka bir kararda, sanığın Ziraat Bankası ATM cihazına zarar vermesi değerlendirilmiştir. Ziraat Bankası, hisselerinin büyük bölümü Hazineye ait olan ve kamu bankası niteliğinde bir kuruluştur. Bu nedenle Ziraat Bankası’nın ATM’leri kamu hizmetine tahsis edilmiş eşya kapsamında kabul edilmiş ve sanığın eyleminin nitelikli mala zarar verme (TCK 152/1-a) suçunu oluşturduğuna hükmedilmiştir. Bu iki karar, zarar verilen malın hangi kuruma ait olduğunun cezanın belirlenmesinde nasıl etkili olduğunu ortaya koymaktadır.

Yakarak Mala Zarar Verme ve Fikri İçtima Sorunu

Tek bir fiil ile kanunun birden fazla suç hükmünü ihlal etmesi durumunda, fikri içtima hükümleri uygulanır (TCK 44). Mala zarar verme suçu bazı durumlarda genel tehlike suçlarıyla birlikte gündeme gelebilir. Örneğin, kasten yangın çıkararak hem mala zarar verme suçu hem de genel güvenliği tehlikeye sokma suçu (TCK 170) işlenmiş olabilir. Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2019/4116 K. sayılı kararda böyle bir durum incelenmiştir. Sanık, hükümlü olarak bulunduğu cezaevinin kabul odasındaki yatağı ateşe vermiş, çıkan yangın çevreyi tehdit edebilecek niteliktedir. Bu eylem, yakarak mala zarar verme suçunu oluşturduğu gibi, aynı zamanda genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçunun da unsurlarını taşımaktadır. Yargıtay, burada fikri içtima kuralını uygulamış ve sanığın en ağır cezayı gerektiren fiilden dolayı cezalandırılması gerektiğini belirtmiştir. Somut olayda yakarak mala zarar verme suçu, TCK 152/1-a ve 152/2-a kapsamına giren daha ağır cezalı fiildir. Dolayısıyla Yargıtay, sanığın sadece yakarak mala zarar verme suçundan cezalandırılması, ayrıca genel güvenliği tehlikeye sokma suçundan hüküm kurulmaması gerektiğini ifade etmiştir. Bu kararla, aynı fiille birden çok suç oluşması halinde nasıl hareket edileceği konusunda yol gösterilmiştir.

Mala Zarar Verme Suçunda Şikâyetten Vazgeçme (Nitelikli Hal)

Yukarıda açıklandığı gibi, mala zarar verme suçunun nitelikli halleri şikâyete tabi değildir. Bunun uygulamasına dair Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2018/3809 K. sayılı kararı örnek verilebilir. Olayda, sanık mağdura ait park halindeki aracın üzerine yanıcı madde dökerek aracı yakmış, böylece mala zarar verme suçunu işlemiştir. Bu eylem yakarak mala zarar verme kapsamında olduğundan (TCK 152/2-a) şikâyete tabi olmayan bir nitelikli haldir. Mağdur ilk aşamada şikâyetçi olmuş ancak sonradan şikâyetinden vazgeçmiştir. Yerel mahkeme, şikâyet olmadığı gerekçesiyle davayı düşürmüştür. Yargıtay ise bu kararın hatalı olduğuna hükmetmiştir. Gerekçede, nitelikli mala zarar verme suçlarında şikâyetten vazgeçme davayı düşürmez denilerek, kovuşturmanın resen devam etmesi ve fiilin karşılıksız kalmaması gerektiği vurgulanmıştır. Bu karar, mağdurun vazgeçme beyanının ancak şikâyete tabi suçlarda sonuç doğurabileceğini, kamu adına takip edilen suçlarda ise davanın süreceğini göstermektedir.

Mala Zarar Verme Nedeniyle Manevi Tazminat Talebi

Mala zarar verme suçu, fail ile mağdur arasında maddi bir zarar ilişkisi doğurur. Mağdur, uğradığı zarar için hukuk mahkemelerinde maddi tazminat talep edebilir. Peki, manevi tazminat talep edebilir mi? Yani malına zarar verilen kişi, bu olay nedeniyle duyduğu üzüntü, stres vb. için manevi tazminat alabilir mi? Bu konuda Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2016/5543 E., 2016/7654 K. sayılı karar önemli bir içtihat niteliğindedir. Karara göre, mala verilen zarar tek başına manevi tazminat gerektirmez, çünkü manevi tazminat gerektiren haller kanunda sınırlı olarak sayılmıştır ve genelde kişilik haklarının zedelenmesi şartına dayanır. Mala zarar verme olayında, kişi veya yakınlarının fiziksel bütünlüğüne bir saldırı yoktur; malvarlığı eksilmesi söz konusudur. Bu tür durumlar, tek başına kişinin manevi dünyasında bir acı, elem, ızdırap doğursa bile, hukuken manevi tazminatın konusu sayılmaz. Yargıtay, kararda, Türk Borçlar Kanunu m.49 kapsamında manevi tazminatın ancak kişilik haklarına saldırı, beden bütünlüğünün ihlali, kişinin şerefine yönelik tecavüz gibi durumlarda söz konusu olabileceğini hatırlatmıştır. Eşya zararları, kural olarak, kişinin sosyal veya şahsi değerlerine saldırı oluşturmadığı için manevi tazminat kapsamı dışındadır. Somut olayda davacı, davalının mala zarar verme ve silahla tehdit eylemleri nedeniyle manevi tazminat istemiştir. Yargıtay, mala zarar verme eyleminin manevi tazminat şartlarını tek başına oluşturmadığını, bu nedenle bu kısım talebin reddi gerektiğini belirtmiştir. (Not: Eğer mala zarar verme suçu, aynı zamanda kişinin özel hayatına saldırı gibi bir sonucu doğurmuşsa ya da olay esnasında mağdura hakaret, tehdit vb. yapılmışsa, bu ek fiiller manevi tazminata konu olabilir. Ancak salt malın zarar görmesi, manevi tazminat gerekçesi kabul edilmemektedir.)

  • ….. hırsızlık ve mala zarar verme suçları 5237 sayılı TCK’nun onuncu bölümünde “Mal varlığına karşı suçlar” başlığı altında düzenlenmiş olup her iki suçun koruduğu hukuki değer kişinin mal varlığıdır. Hırsızlık eyleminde fail zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden tamamını veya bir kısmını almak suretiyle, mağdurun mal varlığına zarar vermektedir. Mala zarar verme suçunda ise başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkıp, tahrip etmek ya da yok edip bozmak suretiyle kullanılamaz hale getirip veya kirleterek zarar vermektedir. Her iki suç tipinde de mağdur mal varlığı itibarıyla zarar görmektedir. Hırsızlık suçunda suça konu mal, alıp götürülmek suretiyle mağdurun zilyetliği tamamen ortadan kaldırılmaktadır.
  • Mala zarar verme suçunda ise malın mutlaka alınması gerekli olmayıp, çoğunlukla malın tamamı ortadan kaldırılmamakta, zarar verilerek kısmen veya tamamen kullanılmaz hale getirilmektedir. İki suçu birbirinden ayıran önemli özellik ise; hırsızlıkta fail faydalanma amacıyla eylemini gerçekleştirdiği halde, mala zarar verme suçunda mağdura zarar verme düşüncesiyle hareket etmektedir. Mala zarar verme suçunun konusu ile hırsızlık suçunun konusunun aynı taşınır mal olması halinde, ayrıca mala zarar verme suçundan da ceza verilmemesi gerekmektedir. Ancak hırsızlık eylemi gerçekleştirilirken suça konu mal dışında bir başka eşyaya zarar verilmiş ise, mala zarar verme suçu ayrıca gerçekleşecektir.

2019/11022 E.  ,  2020/1792 K.

  • Bu kararda mala zarar verme ve hırsızlık suçlarının ayırtına dikkat çekilmiştir. Her iki suçta da mağdurun malvarlığı zarar görmektedir ancak ayırt edici nokta faildeki yararlanma amacıdır. Hırsızlık suçunda fail yararlanma amacı ile malı bulunduğu yerden alır. Mala zarar vermede ise zarar verme kastı söz konusudur.
  • Hırsızlık ve mala zarar verme hareketleri bir arada işlendiğinde cezanın hangi suçtan verileceği hususunda ise hareketlerin üzerinde gerçekleştiği mala göre bir ayrım yapılmıştır. Bu iki suçun konusu aynı mal olduğunda ayrıca mala zarar vermeden ceza verilmemesi gerektiği vurgulanmıştır, bu durumda hırsızlıktan ceza verilir. Ancak hırsızlık eylemi gerçekleştirilirken suça konu o mal dışında başka bir eşyaya zarar verilmişse bu durumda mala zarar verme suçu da ayrıca gerçekleşmiş olur ve iki suçtan da ayrı ayrı ceza verilebilir.
  • 2-02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK.nun 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK.nun 151/1. maddesi kapsamındaki mala zarar verme suçunun uzlaştırma kapsamına alındığı nazara alınarak, uzlaştırma işlemi yapılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan mala zarar verme suçu (TCK m. 151/1) yönünden sair yönleri incelenmeksizin, hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 01.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

2018/10311 E.  ,  2018/12020 K.

  • Mala zarar verme suçunun uzlaştırma kapsamına alındığı, uzlaştırma yapılmasının zorunlu olduğu ve yapılmamasının bozmayı gerektireceği ifade edilmiştir.
MALA ZARAR VERME SUÇU

MALA ZARAR VERME SUÇU

SIKÇA SORULAN SORULAR

Soru 1: Mala zarar verme suçu nedir?

Cevap: Mala zarar verme suçu, başkasına ait bir mala kasten zarar vermek şeklinde tanımlanan bir suçtur. TCK 151. maddede düzenlenmiştir. Örneğin bir kişinin arabasını çizmek, camını kırmak, telefonunu parçalamak gibi eylemler mala zarar vermeye girer. Kanunda sayılan “yıkmak, tahrip etmek, bozmak, yok etmek, kullanılamaz hale getirmek veya kirletmek” fiillerinden birini, başkasının eşyası üzerinde gerçekleştiren kişi bu suçu işlemiş olur.

Soru 2: Mala zarar verme suçunun cezası nedir?

Cevap: Suçun basit hali (adi mala zarar verme, TCK 151) için ceza 4 ay ila 3 yıl arası hapis veya adli para cezasıdır. Hakim duruma göre ikisinden birini verir. Nitelikli halleri (TCK 152’de sayılan durumlar) söz konusuysa ceza 1 ila 4 yıl arası hapis şeklindedir (şikâyet aranmaz). Ayrıca fiil yakarak, patlayıcı kullanarak vs. işlenmişse ceza artırılır. Örneğin, birinin malını kundaklayarak yakan kişi için ceza, yukarıdaki temel cezanın bir katına kadar artırılmasıyla belirlenir. Somut olaya göre hakim, TCK’nın ilgili artırım maddelerini uygulayacaktır.

Soru 3: Mala zarar verme suçu şikâyete tabi midir?

Cevap: Suçun basit şekli şikâyete tabidir. Mağdur failin kimliğini ve fiili öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde şikâyette bulunmazsa soruşturma açılamaz. Ancak nitelikli şekilleri (örneğin kamu malına zarar verme, yakarak zarar verme gibi ağır haller) şikâyete tabi değildir. Bu durumlarda devlet, mağdur şikâyet etmese bile olayı öğrenirse resen soruşturma yapar. Mağdurun şikâyetten sonradan vazgeçmesi de nitelikli hallerde davayı düşürmez.

Soru 4: Mala zarar verme suçu uzlaşma kapsamına girer mi?

Cevap: Evet, basit mala zarar verme suçu uzlaştırma kapsamındadır. Soruşturma veya dava sırasında dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir; mağdur ile fail uzlaşırsa (genelde zararın ödenmesi şartıyla) işlem bu aşamada sona erer. Uzlaşma sağlanamazsa yargılamaya devam edilir. Ancak nitelikli mala zarar verme suçları uzlaştırmaya tabi değildir. Örneğin, fail kamu malına zarar vermişse uzlaşma yoluna gidilmez.

Soru 5: Mala zarar verme suçunda zaman aşımı süresi ne kadar?

Cevap: Genel olarak mala zarar verme suçu için ceza zamanaşımı süresi 8 yıldır. Yani suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıl içinde dava açılmaz veya açılan dava sonuçlanmazsa düşer. Hem basit hal (ceza üst sınırı 3 yıl) hem de çoğu nitelikli hal (üst sınır 4 yıl) 8 yıllık dilime girmektedir. Ancak yakarak işleme gibi ceza artırımına yol açan hallerde uygulanabilecek en yüksek ceza 5 yılı aşarsa, zamanaşımı süresi 15 yıla çıkabilir. Bu durum istisnai olup somut olayın ceza miktarına göre değerlendirilir.

Soru 6: Mala zarar verme suçu ile hırsızlık suçu arasındaki fark nedir?

Cevap: Her iki suç da malvarlığına karşı işlenir, ancak failin amacı ve fiilin niteliği farklıdır. Hırsızlıkta fail, başkasının malını yarar sağlamak maksadıyla gizlice alır (zilyedin rızası olmadan). Mala zarar vermede ise failin amacı malı zarara uğratmaktır, genelde malı alıp götürmez, yerinde tahrip eder veya kullanılamaz hale getirir. Eğer fail malı çalmadan sadece zarar veriyorsa mala zarar verme suçu oluşur. Fail malı hem alıp hem zarar verdiyse (örneğin çaldığı eşyayı parçaladıysa), aynı mala yönelik olduğu için tek suç kapsamında değerlendirilir; genellikle hırsızlık olarak cezalandırılır. Fail malı çalarken ayrı bir eşyaya zarar verdiyse iki suç birden oluşur (hırsızlık + mala zarar verme).

Soru 7: Mala zarar verme suçunda etkin pişmanlık indirimi nasıl uygulanır?

Cevap: Fail işlediği suçtan sonra pişman olup zararı giderirse cezasında önemli indirimler yapılabilir. Eğer fail hakkında henüz dava açılmadan zararı karşılarsa cezasının 2/3’üne kadar, dava açıldıktan sonra fakat mahkeme hüküm vermeden önce zararı karşılarsa cezasının yarısına kadar indirilebilir. Bu indirim, TCK 168 kapsamında etkin pişmanlık hükümlerine göre uygulanır. Örneğin, bir kişinin camını kıran fail, mahkemeye çıkmadan önce yeni cam taktırır veya bedelini öderse, hakim 1 yıl verecekse bile bunu 4 aya kadar düşürebilir.

Soru 8: Mala zarar verme suçu nedeniyle manevi tazminat talep edilebilir mi?

Cevap: Manevi tazminat, genellikle kişilik haklarının ihlali, beden bütünlüğünün zarar görmesi, ağır psikolojik travma gibi durumlarda verilen bir tazminattır. Mala zarar verme, bir eşya zararı olduğu için tek başına manevi tazminata konu olmaz. Yargıtay da, salt mal zararının manevi tazminat gerektirmediğini çeşitli kararlarında vurgulamıştır. Ancak mala zarar verme olayına eşlik eden başka fiiller varsa (örneğin hakaret, tehdit, özel hayatın gizliliğinin ihlali vb.), bu fiiller kişilik haklarını zedelediğinden manevi tazminat gündeme gelebilir. Sadece malın zarar görmesi nedeniyle duyulan üzüntü, hukuk düzeninde manevi tazminat kapsamına alınmamıştır. Mağdur, mala verilen zarardan ötürü genellikle maddi tazminat (onarım bedeli, değer kaybı vs.) talep edebilir ama manevi tazminat talebi kabul görmeyecektir.

Mala zarar verme suçu uzlaşmaya tabi mi ?

Bu suç, CMK’nın 253. maddesinde 6763 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonrası uzlaşma kapsamına alınmıştır.

Mala zarar verme suçunda tutuklama olur mu ?

Ceza muhakemesindeki koruma tedbirlerinde biri de tutuklamadır. Tutuklama koruma tedbirini düzenleyen CMK m.100’ e bakıldığında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, tutuklama kararı verilebileceği ifade edilmiştir. Devamındaki hükümlerde ise tutuklama kararı verilemeyecek bazı hallerden bahsedilmiştir:

İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde tutuklama kararı verilemez (CMK md.100/1).

Sadece adli para cezası gerektiren suçlarda tutuklama kararı verilemez (CMK md.100/4).

Hapis cezasının üst sınırı 2 yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez (CMK md.100/4).

CMK m.100/3 ‘te katalog suçlar sayılarak bu suçlar söz konusu olduğunda tutuklama nedeni var sayılabileceği ifade edilmiştir.

Tüm bu bilgiler ışığında, TCK 151 söz konusu olduğunda tutuklama kararı verilebilmesine ilişkin şartları taşımadığından tutuklama kararı verilemeyeceği ancak TCK 152 (nitelikli mala zarar verme suçu) söz konusu olduğunda cezanın üst sınırı dört olduğundan – eğer tutuklama nedeni de varsa- hakim tarafından tutuklama kararı verilebilir.

Mala zarar verme suçu nasıl oluşur ?

Failin bir başkasının taşınır veya taşınmaz malını bilerek ve isteyerek, kısmen veya tamamen yıkması, tahrip etmesi, yok etmesi, bozması, kullanılamaz hale getirmesi veya kirletmesi suretiyle oluşur.

Mala zarar verme suçunda zarar giderilirse ne olur ?

Ortaya çıkan zarar fail tarafından tamamen ve kovuşturmadan önce giderilirse etkin pişmanlık hükümleri devreye girer ve verilecek cezanın üçte ikisi kadar indirime gidilir.  Kovuşturmadan sonraki süreçte zarar giderilirse cezanın yarısı kadar indirime gidilir. Zararın tamamen değil de kısmen giderildiği durumlarda ise etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanabilmek için mağdurun rızası gerekir.

Mala zarar verme cezası paraya çevrilir mi ?

Verilecek cezanın 1 yıl ve daha az olması durumunda ceza adli para cezasına çevrilebilir.       

Sonuç ve Değerlendirme

Mala zarar verme suçu, gündelik hayatta oldukça sık karşılaşılan ve işlenmesi nispeten kolay bir suç tipi olarak karşımıza çıkar. Çoğu zaman küçük çaplı zararlar taraflar arasında halledilmekte veya şikâyete tabi olduğu için birçok olay adli mercilere yansımamaktadır. Ancak, failin ceza sorumluluğu doğuran bu fiili, özellikle kasıtlı olarak gerçekleştirildiğinde hukuk düzeni tarafından yaptırıma bağlanmaktadır. Suçun basit şekli daha hafif ceza öngörüp uzlaşma, şikâyet gibi imkânlar tanırken; nitelikli hallerde daha ağır cezalar verilmekte ve takibat şikâyete bağlı olmamaktadır.

Uygulamada mala zarar verme suçu, bazen dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma, hırsızlık gibi diğer suçlarla iç içe geçebilmektedir. Böyle durumlarda bileşik suç hükümlerinin ya da fikri içtima kurallarının dikkatlice değerlendirilmesi gerekir. Örneğin, dolandırıcılık suçu kapsamında malvarlığına zarar verilmişse ayrı bir mala zarar verme suçu oluşup oluşmadığı veya hırsızlıkla birlikte gerçekleşen zarar fiillerinde tek suç kapsamında değerlendirme yapılıp yapılmayacağı yukarıda değindiğimiz içtihatlara göre çözülmelidir.

Sonuç olarak, mala zarar verme suçuyla ilgili olarak gerek kanuni düzenlemelerin gerekse Yargıtay içtihatlarının ışığında; zarar gören malın niteliği, fail-mağdur ilişkisi, failin amacı ve fiilin sonuçları dikkatlice ele alınmalıdır. Mağdur, karşılaştığı zarar için ceza hukukunun yanı sıra hukuk mahkemeleri vasıtasıyla maddi tazminat yoluna da gidebilir. Fail ise, etkin pişmanlık göstererek zararı tazmin etmesi halinde cezasında önemli indirimler elde edebilir veya uzlaşma sayesinde cezadan kurtulabilir. Bu suçun işlenmesini önlemek açısından bireylerin birbirlerinin mülkiyet haklarına saygı göstermesi, uyuşmazlıkların şiddet veya sabotaj yoluyla değil hukuk yoluyla çözülmesi gerektiği toplumsal bilinç olarak vurgulanmalıdır.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment