Aile HukukuNafaka Kaldırılabilir Mi Nafaka Kaldırılması Şartları

Boşanma sonrası ekonomik dengeyi sağlamak amacıyla mahkeme tarafından hükmedilen nafaka, belirli koşulların oluşması halinde kaldırılabilir mi? Türk Medeni Kanunu’na göre nafaka, boşanma nedeniyle ekonomik olarak zor duruma düşen tarafa verilen maddi destektir. Ancak nafaka yükümlülüğü süresiz ve mutlak bir hak değildir. Zamanla tarafların mali durumlarının değişmesi, nafaka alacaklısının (nafaka alanın) ekonomik bağımsızlık kazanması veya özel hukuki şartların oluşması halinde nafakanın kaldırılması (veya azaltılması) mümkündür.

Peki, nafaka hangi koşullarda sona erer? Nafaka ödeyen taraf (nafaka borçlusu), hangi durumlarda mahkemeye başvurarak nafakanın kaldırılmasını talep edebilir? Mevcut yasal düzenlemeler ve Yargıtay içtihatları ışığında, nafakanın sona erme şartlarını ve hukuki süreçlerini aşağıda tüm detaylarıyla ele alıyoruz.

Nafaka Nedir?

Nafaka, boşanma sürecinde veya sonrasında ekonomik olarak zayıf duruma düşen tarafın mağdur olmaması için mahkeme kararıyla diğer tarafın ödemesine hükmedilen maddi yükümlülüktür. Amaç, eşlerden birinin veya ortak çocukların boşanma öncesi yaşam standartlarının ani düşüşünü önlemek, temel ihtiyaçlarını karşılamaya devam etmelerini sağlamaktır. Türk Medeni Kanunu’nda farklı nafaka türleri düzenlenmiştir:

  • Tedbir Nafakası: Boşanma davası devam ederken, dava sonuçlanıncaya dek geçici olarak bağlanan nafakadır. (Boşanma kararı kesinleşince, tedbir nafakası kendiliğinden sona erer veya mahkeme kararıyla yoksulluk nafakasına dönüşür.)
  • Yoksulluk Nafakası: Boşanma sonrası ekonomik olarak yoksulluğa düşecek eş lehine, süresiz olarak hükmedilebilen nafakadır. (TMK m.175 bu nafakayı düzenler. Kanuna göre, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, diğer taraftan mali gücü oranında süresiz nafaka talep edebilir. Nafaka ödeyecek tarafın kusurlu olup olmamasına bakılmaz.)
  • İştirak Nafakası (Çocuk Nafakası): Velayeti kendisine verilmeyen ebeveynin, boşanma sonrası çocuğun bakım, eğitim ve diğer giderlerine katkı için ödediği nafakadır. (Genellikle çocuk 18 yaşına gelene kadar veya eğitim hayatı devam ediyorsa eğitim süresince ödenir.)
  • Yardım Nafakası: Boşanma konusu olmasa da, hısımlar arasında yoksulluğa düşen aile bireylerine (örneğin anne-babaya) mahkeme kararıyla bağlanabilen nafakadır.

Kanunun temel amacı, boşanma nedeniyle ortaya çıkabilecek ekonomik adaletsizliği gidermek ve mağduriyetleri önlemektir. Nafaka süresiz bir yükümlülük değildir; belirli şartlar gerçekleştiğinde nafaka miktarı yeniden düzenlenebilir veya tamamen kaldırılabilir. Aşağıda, nafakanın kendiliğinden sona erdiği durumlar ile mahkeme kararıyla kaldırılabileceği durumlar ayrıntılı olarak açıklanmaktadır.

Nafakanın Kendiliğinden Sona Erdiği Durumlar

Bazı hallerde nafaka, herhangi bir dava açmaya veya mahkeme kararına gerek kalmaksızın kanunen kendiliğinden sona erer. Türk Medeni Kanunu’nun 176. maddesi uyarınca, nafakanın devamı için nafaka alacaklısının maddi ihtiyacının sürmesi ve nafaka borçlusunun ödeme gücünün devam etmesi gerekir. Ancak aşağıdaki durumlar gerçekleştiğinde nafaka yükümlülüğü otomatik olarak biter:

1. Nafaka Alacaklısının Yeniden Evlenmesi

Nafaka alan eski eşin yeniden evlenmesi halinde, nafaka ödemeleri kendiliğinden durur. Eski eş başka biriyle resmi nikâhla evlendiği anda, nafaka borçlusunun artık ödeme yapmasına gerek kalmaz. Bu durumda nafaka yükümlüsünün mahkemeye başvurmasına gerek yoktur; yeni evlilik gerçekleştiği andan itibaren nafaka yükümlülüğü kanunen sona ermiştir. Nafaka alacaklısı da, evlilik sonrasında nafaka ödenmediği gerekçesiyle herhangi bir talepte bulunamaz.

Not: Nafaka borçlusu olan kişinin (yani nafaka ödeyen eski eşin) yeniden evlenmesi, nafaka yükümlülüğünü otomatik olarak sona erdirmez. Yani nafaka ödeyen taraf evlendi diye, önceki eşine ödediği yoksulluk nafakası kendiliğinden kalkmaz. Ancak nafaka borçlusunun evlenmesi sonucu mali durumunda değişiklikler (örneğin yeni ailesine bakma yükümlülüğü gibi) oluşabileceğinden, nafaka miktarında indirim talebi gerekçesi olabilir. Hakim, TMK m.176/4 uyarınca tarafların yeni mali durumuna bakarak nafakada hakkaniyete uygun bir azaltma yapabilir. Fakat bu durum, nafakanın tamamen kaldırılması için tek başına yeterli bir sebep sayılmamaktadır.

2. Taraflardan Birinin Ölümü

Nafaka, şahsa bağlı bir haktır. Bu nedenle nafaka alacaklısının veya nafaka borçlusunun ölümü halinde, nafaka yükümlülüğü kendiliğinden sona erer. Vefat durumunda dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:

  • Nafaka Alacaklısının Ölümü: Nafaka alan kişinin ölmesiyle birlikte nafaka borcu ortadan kalkar. Bu hak mirasçılara geçmez; yani vefat eden kişinin mirasçıları, sağ kalan eski eşten nafaka talep edemez.
  • Nafaka Borçlusunun Ölümü: Nafaka ödeyen kişinin ölmesi durumunda da nafaka yükümlülüğü son bulur. Ölen borçlunun mirasçıları, nafaka ödeme borcunu devralmaz (ölümle birlikte borç biter).

Bununla birlikte, ölüm gerçekleşmeden önce işlemiş ve ödenmemiş nafaka borçları için farklı bir durum vardır. Nafaka alacaklısının ölmeden önce tahakkuk etmiş ancak ödenmemiş nafaka alacakları varsa, bu tutarlar mirasçıları tarafından nafaka borçlusunun mirasına (veya mirasçılarına) karşı talep edilebilir. Aynı şekilde, nafaka borçlusunun ölmeden önce ödemesi gerekip de ödemediği nafaka borçları varsa, alacaklı taraf bu tutarları ölen borçlunun mirasından talep edebilir. Ancak ölüm anından sonraki dönem için artık nafaka borcu oluşmayacaktır.

3. Çocuk Nafakasının Sona Ermesi (Reşit Olma ve Ekonomik Bağımsızlık)

İştirak nafakası (çocuk nafakası), boşanma sonrasında çocuğun bakım, eğitim ve geçim masraflarına katkı amacıyla, velayeti kendisinde olmayan ebeveynden alınan destektir. Bu nafaka türü süresiz değildir; çocuğun belirli bir yaşa gelmesi veya ekonomik olarak kendi kendine yeterli hale gelmesiyle son bulur. Temel olarak çocuk nafakasının sona erdiği durumlar şöyle özetlenebilir:

  • Reşit Olma (18 Yaş): Türk Medeni Kanunu’na göre çocuk, 18 yaşını doldurduğunda reşit (ergin) kabul edilir. Kural olarak çocuk 18 yaşına girince iştirak nafakası kendiliğinden sona erer. Yani nafaka ödeyen ebeveyn, çocuğun 18. doğum gününden itibaren nafaka ödemekle yükümlü değildir.
  • Eğitim Devam Ediyorsa: İstisnai olarak, çocuk 18 yaşını geçtikten sonra eğitimine kesintisiz devam ediyorsa ve kendi geçimini sağlayamayacak durumdaysa, mahkeme kararıyla nafaka belli bir süre daha devam edebilir. Genellikle üniversite eğitimi boyunca, makul bir yaş sınırına kadar nafakanın sürmesine hükmedilebilir.
  • Engellilik veya Bakıma Muhtaçlık: Çocuk ağır engelli ise veya çalışmasını sürekli engelleyen bir sağlık sorununa sahip olup bakıma muhtaç durumda ise, reşit olsa bile kendi geçimini sağlama imkânı olmayabilir. Bu gibi durumlarda da çocuğun ihtiyaçlarının devam ettiği gerekçesiyle nafaka süresi uzatılabilir. Nafaka, çocuğun bakım ihtiyacı sürdüğü müddetçe (mahkeme kararıyla) devam edebilir.

Özetle, çocuk nafakasının ne zaman biteceği çocuğun durumuna bağlıdır. Mahkemeler, çocuğun sürdürdüğü eğitimi, iş hayatına atılıp atılmadığını ve özel gereksinimleri olup olmadığını göz önünde bulundurarak nafakanın ne zaman son bulacağına karar verir.

📌 Önemli Nokta: Yukarıda belirtilen kendiliğinden sona erme halleri gerçekleştiğinde, nafakanın sona ermesi için ayrıca mahkemeye başvurup dava açmaya gerek yoktur. Kanun gereği nafaka zaten ortadan kalktığı için, bu durumun tespiti için bir dava açılmasına ihtiyaç bulunmaz.

📌 Bu gibi durumlar gerçekleştiğinde nafaka borçlusu, mahkemeye başvurmadan ödeme yapmayı durdurabilir. Örneğin eski eşinizin resmi olarak evlendiğini öğrendiyseniz veya nafaka ödediğiniz çocuğunuz 18 yaşını doldurduysa, ayrıca bir mahkeme kararını beklemeden nafaka ödemelerini kesebilirsiniz. (Tereddüt halinde, durumunuzu bir avukata danışmanız faydalı olabilir.)

Nafakanın Kaldırılabileceği Durumlar (Mahkeme Kararı ile)

Yukarıdaki kendiliğinden sona erme hallerinin dışında, nafaka süresiz bir yükümlülük olarak kalmak zorunda değildir. Türk Medeni Kanunu m.176 uyarınca, belirli şartların oluşması halinde nafaka borçlusu (veya bazen nafaka alacaklısı) nafakanın kaldırılması ya da azaltılması için aile mahkemesine başvurabilir. Nafakanın kaldırılması ancak tarafların mali veya sosyal durumlarında önemli değişiklikler meydana geldiğinde ya da kanunun öngördüğü özel durumlar oluştuğunda mümkün olur. İşte nafakanın mahkeme kararıyla kaldırılmasının talep edilebileceği başlıca durumlar:

1. Fiilen Evlilik Benzeri Bir İlişki (Nafaka Hakkının Kötüye Kullanılması)

Uygulamada bazı nafaka alacaklıları (özellikle yoksulluk nafakası alan eski eş), bu hakkı kaybetmemek için resmi nikâh olmaksızın bir başkasıyla fiilen evli gibi birlikte yaşamayı tercih edebilmektedir. Yani kağıt üzerinde evlenmeden, fiilen karı-koca hayatı sürdürerek nafakanın kesilmesini engellemeye çalışmaktadırlar. Bu durum hukukta hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilir ve kanun koyucu ile Yargıtay içtihatları tarafından nafakanın kaldırılmasını gerektiren bir neden kabul edilmektedir.

Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre, nafaka alacaklısının başka biriyle evliymiş gibi uzun süreli birlikte yaşadığı kanıtlanırsa nafaka kaldırılabilir. Ancak burada önemli olan, birlikteliğin süreklilik arz etmesi ve gerçekten evlilik benzeri bir ortak yaşamın var olmasıdır. Kısa süreli ilişkiler veya geçici birliktelikler nafakanın kaldırılması için yeterli görülmemektedir. Mahkeme, nafaka alan kişinin fiilen evli gibi yaşadığını göstermesi için güçlü ve somut deliller sunulmasını arar.

Devamlılık Şartı: Fiili birliktelik gerekçesiyle nafakanın kaldırılabilmesi için bu ilişkinin süreklilik gösterdiği ispatlanmalıdır. Örneğin sadece birkaç aylık bir ilişki, tek başına nafakayı sonlandırmak için yeterli sayılmaz. Mahkemeler genellikle birlikte yaşama olgusunun devamlı olup olmadığına, ortak bir hayat kurulup kurulmadığına bakar. Bu durumun ispatı için:

  • Beraber yaşama olgusunu doğrulayacak tanık ifadeleri, komşu beyanları,
  • Birlikte oturulan adresin resmi kayıtlara veya kira kontratına yansıması,
  • Beraber çekilmiş fotoğraflar, ortak çocuk veya benzeri güçlü kanıtlar

gibi deliller kullanılabilir. Elbette her somut olayın şartları farklı olacağından, bu konuda kanıt toplamak zor olabilir. Fiili bir ilişkinin evlilik gibi yaşandığını ispatlamak için polis araştırması yapılması, komşuların tanıklığı gibi yollar denenebilir. Yeterli ve ikna edici delil sunulamaması halinde mahkeme, iddianızı reddedebilir.

Örnek Yargıtay Uygulaması: Yargıtay, birçok kararında resmi evlilik olmaksızın fiilen evli gibi yaşandığının tespitini nafakanın kaldırılması için geçerli neden saymıştır. Örneğin bir kararında, boşandığı eşinden nafaka alan kadının başka bir erkekle evlilik dışı birlikte yaşadığı ve bu ilişkiden çocuk sahibi dahi olduğunun anlaşılması üzerine nafakanın kaldırılmasına hükmedilmesi gerektiğine karar verilmiştir. Bu gibi kararlar, fiili evlilik benzeri ilişkilerin nafaka hakkını sona erdirebileceğini göstermektedir.

2. Nafaka Alacaklısının Ekonomik Olarak Güçlenmesi (Yoksulluk Halinin Sona Ermesi)

Yoksulluk nafakası, boşanma nedeniyle maddi olarak zor duruma düşen ve kendi geçimini sağlayamayacak durumda olan eşe bağlanır. Dolayısıyla bu nafakanın devam etmesinin temel gerekçesi, nafaka alan kişinin yoksulluk durumunun sürmesidir. Zaman içinde nafaka alacaklısının ekonomik durumu kalıcı olarak iyileşirse veya başka bir deyişle yoksulluk hali ortadan kalkarsa, nafakanın kaldırılması ya da en azından azaltılması talep edilebilir.

TMK m.176, tarafların mali durumlarında önemli ve kalıcı değişiklikler olursa nafakanın yeniden değerlendirilmesine imkân tanır. Nafaka alıcısının ekonomik olarak güçlenmesi durumunda mahkeme, nafakanın tamamen kaldırılmasına karar verebilir. Bu kapsamdaki örnek durumlar şunlardır:

  • Daha önce işsiz olan nafaka alacaklısının tam zamanlı bir işe girmesi ve düzenli bir gelir elde etmeye başlaması.
  • Nafaka alan kişinin emekli olması ve hatırı sayılır bir emekli maaşı ya da düzenli gelir elde etmesi.
  • Yüklü miktarda miras kalması, değerli mal varlığı edinmesi veya yüksek kazanç getiren bir iş kurması.
  • Düzenli kira geliri veya benzeri pasif gelir kaynaklarına sahip olması (örneğin birden fazla gayrimenkulden gelir elde etmeye başlaması).

Yukarıdaki durumlar, nafaka alıcısının artık yoksul sayılmayacağı bir seviyeye ulaştığını gösterebilir. Bu durumda nafaka borçlusu mahkemeye başvurarak nafakanın kaldırılmasını talep edebilir. Mahkeme, nafaka alacaklısının artık geçimini rahatlıkla sağlayabildiğine kanaat getirirse, sürekli yoksulluk nafakası ödeme zorunluluğunu ortadan kaldırabilir. (Eğer gelir artışı belli bir düzeydeyse fakat tam olarak yoksulluğu bitirmediyse, mahkeme nafakada indirim yapmayı da tercih edebilir.)

Öte yandan, nafaka borçlusunun (nafaka ödeyenin) ekonomik durumunda olumsuz değişiklikler olması hali de bu başlıkla bağlantılıdır. Aslında bu, bir sonraki maddede ayrıca ele alınmıştır; ancak burada kısaca bahsetmek gerekirse: Nafaka ödeyen kişinin geliri ciddi biçimde düştüyse, işsiz kaldıysa veya mali gücünü etkileyen bir gelişme olduysa, mahkemeden nafaka miktarının azaltılmasını isteme hakkı vardır. Hâkim, tarafların güncel ekonomik durumuna bakarak nafakayı hakkaniyete uygun şekilde azaltabilir veya şartlar çok ağırsa tamamen kaldırabilir.

3. Nafaka Borçlusunun Maddi Durumunun Kötüleşmesi

Nafaka miktarı belirlenirken hem nafaka alıcısının ihtiyacı hem de nafaka ödeyenin ödeme gücü dikkate alınır. Boşanma sonrasında zaman içinde nafaka borçlusunun mali durumu başlangıçtaki haline göre kötüleşebilir. Türk Medeni Kanunu m.176/4, tarafların ekonomik durumlarında önemli değişiklikler olması veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde nafakanın yeniden uyarlanabileceğini belirtir. Bu bağlamda, nafaka ödeyen kişinin maddi sıkıntıya düşmesi halinde nafakanın azaltılması ya da tamamen kaldırılması gündeme gelebilir.

Nafaka borçlusunun maddi durumunun bozulmasına örnek teşkil edebilecek durumlar şunlardır:

  • İş Kaybı / Gelir Kaybı: Nafaka ödeyen kişi işini kaybetmişse, işten çıkarılmışsa veya iflas etmişse, dolayısıyla düzenli gelirini yitirmiş ya da ciddi ölçüde azaltmışsa nafaka ödemekte zorlanacaktır. Bu durumda nafakanın mevcut tutarı, borçlu için ağır bir yük haline gelmiş olabilir.
  • Emeklilik veya Gelirin Düşmesi: Nafaka borçlusu emekli olmuş ve çalıştığı döneme kıyasla geliri önemli oranda azalmış olabilir. Emeklilik maaşı, çalışırken aldığı maaştan düşükse, başlangıçta belirlenen nafaka miktarı artık ödeme gücünü aşar hale gelebilir.
  • Ciddi Hastalık veya Sakatlık: Nafaka ödeyen, çalışma gücünü kalıcı veya uzun süreli kaybetmesine yol açan ağır bir hastalığa yakalanmışsa ya da sakatlık yaşamışsa, gelir elde edemeyeceği için nafaka ödeme yükümlülüğü aşırı ağır hale gelir. Sürekli bakım gerektiren sağlık sorunları da gelirini ve çalışma imkânını kısıtlayabilir.
  • Bakmakla Yükümlü Olduğu Kişi Sayısının Artması: Nafaka borçlusu yeniden evlenip yeni çocukları olursa veya başka aile bireylerinin bakım sorumluluğunu üstlenmek durumunda kalırsa (örneğin yaşlı anne-babasına bakmak, engelli bir kardeşinin masraflarını karşılamak gibi), önceki nafaka yükümlülüğü bu yeni sorumluluklar ışığında gözden geçirilebilir. Yeni evlilikten doğan çocukların bakım ve eğitim masrafları, nafaka borçlusunun bütçesini zorlayabilir.

Yukarıdaki gelişmeler, nafaka borçlusu açısından öngörülemeyen ve ödeme gücünü sarsan durumlardır. Bu hallerde nafaka borçlusu, aile mahkemesine başvurarak nafakanın hakkaniyete uygun biçimde azaltılmasını veya tamamen kaldırılmasını talep edebilir. Mahkeme, borçlunun güncel mali durumunu ve mağduriyetini değerlendirerek, gerekiyorsa nafakayı kaldırabilir.

Örnek Yargı Kararı: Yargıtay, nafaka borçlusunun gelirinin önemli ölçüde azalması halinde nafakanın kaldırılabileceğini açıkça belirtmiştir. Bir kararında, boşanma sonrası işini kaybeden ve sağlık sorunları nedeniyle çalışamaz hale gelen bir nafaka borçlusunun, geliri ciddi şekilde düştüğü için ödediği yoksulluk nafakasının kaldırılması veya en azından azaltılması gerektiğine hükmedilmiştir. Bu da gösteriyor ki nafaka ödeyenin ekonomik gücü bariz şekilde sarsılırsa, mahkeme nafaka yükümlülüğünü sonlandırabilir.

4. Nafaka Alan Tarafın Kusurlu veya Ahlaka Aykırı Hayat Sürmesi

Nafakanın temel gerekçesi, nafaka alıcısının yoksulluğunu gidermek ve ekonomik mağduriyetini önlemektir. Ancak nafaka alan kişinin toplumun genel ahlak kurallarına aykırı bir yaşam sürdürdüğü, haysiyetsiz bir hayat yaşadığı tespit edilirse, nafaka borçlusu bu durumu gerekçe göstererek nafakanın kaldırılması için mahkemeye başvurabilir.

Türk Medeni Kanunu’nda “nafaka alacaklısının haysiyetsiz hayat sürmesi” ibaresi, nafakanın kaldırılması sebepleri arasında sayılmıştır. Peki haysiyetsiz hayat ne anlama gelir? Genel olarak toplumun ahlak anlayışına ve hukuka açıkça aykırı, yüz kızartıcı bir yaşam tarzını ifade eder. Yargıtay kararlarında ve yerleşik içtihatlarda aşağıdaki durumlar, haysiyetsiz hayat sürme kapsamında değerlendirilmiştir:

  • Genel ahlaka ve kanuna aykırı faaliyetlerle uğraşmak (örneğin yasa dışı bir iş yapmak, fuhuş gibi toplumca onaylanmayan bir işle meşgul olmak).
  • Uyuşturucu madde kullanmak veya ticaretini yapmak şeklinde çevreye ve kendine zarar veren bir yaşam tarzı benimsemek.
  • Aşırı alkol bağımlılığı ya da devamlı kumar alışkanlığı yüzünden sürekli düzensiz ve problemli bir hayat yaşamak.
  • Sürekli suç işlemek, sabıka kaydının ciddi suçlarla dolu olması (örneğin hırsızlık, dolandırıcılık gibi eylemlere devam etmesi).
  • Toplumca utanç verici kabul edilen, genel ahlak ölçülerinin tamamen dışında kalan bir yaşam sürmek.

Yukarıdaki durumlar, nafaka alan kişinin ahlaki olarak desteklenmeye değer bir durumda olmadığını gösterebilir. Elbette herkesin özel hayatı kendine özgüdür; kişinin sırf lüks yaşaması, gece hayatına düşkün olması veya sık seyahat etmesi gibi durumlar tek başına “haysiyetsiz hayat” kapsamında değerlendirilmez. Burada kastedilen, toplumun ortak ahlak anlayışına göre açıkça yüz kızartıcı veya hukuka aykırı bir yaşam biçimidir. Eğer nafaka alıcısının böyle bir hayat sürdüğü ispatlanırsa (örneğin sabıka kayıtları, tanık ifadeleri vb. delillerle), mahkeme nafakanın kaldırılmasına karar verebilir.

5. Çocuk Nafakasında (İştirak Nafakası) Çocuğun Ekonomik Bağımsızlığını Kazanması

Boşanma sonrasında velayet kendisine verilmeyen ebeveyn tarafından ödenen çocuk nafakası, çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlar. Ancak çocuk büyüyüp kendi ayakları üzerinde durabilecek hale geldiğinde bu nafaka devam etmek zorunda değildir. Çocuğun ekonomik olarak bağımsız hale gelmesi, iştirak nafakasının sona ermesi için geçerli bir nedendir.

Bu kapsamda, çocuğun ekonomik bağımsızlığını kazandığını gösteren durumlara örnek verecek olursak:

  • Tam zamanlı işe başlamak: Çocuk reşit olmasa bile (örneğin 17 yaşında) bir işte çalışmaya başlamış ve düzenli gelir elde ediyorsa, fiilen kendi masraflarını karşılayabilir hale gelmiştir denebilir. Hele ki 18 yaşını doldurmuş ve tam zamanlı bir işi varsa, artık nafakaya ihtiyacı kalmamıştır.
  • Kendi işini kurma: Çocuk belli bir yaşa gelip kendi işini kurmuş veya bir girişimde bulunup kazanç sağlamaya başlamışsa, ekonomik bağımsızlığına kavuşmuştur.
  • Evlilik veya benzeri bir durum: Çocuğun evlenmesi halinde, artık yeni bir aile birliği kurulduğu için anne veya babadan nafaka alma durumu son bulacaktır. Yine, istisnaen çok büyük bir mal varlığı edinmesi (örneğin büyük bir mirasa konması) gibi durumlar da ekonomik bağımsızlık anlamına gelebilir.

Nafaka borçlusu olan ebeveyn, çocuğun artık kendine bakabilecek duruma geldiğini gerekçe göstererek mahkemeye nafakanın kaldırılması talebiyle başvurabilir. Mahkeme, çocuğun geliri, yaşam durumu ve ihtiyaçlarını değerlendirerek nafakanın devam edip etmeyeceğine karar verir.

Örnek Yargıtay Uygulaması: Yargıtay, bir kararında reşit olup çalışmaya başlayan bir çocuğa ödenen iştirak nafakasının kaldırılması gerektiğine hükmetmiştir. Kararda, çocuğun 18 yaşını doldurduğu ve düzenli maaşlı bir işe girdiği tespit edilerek, artık ekonomik olarak kendi geçimini sağlayabileceği vurgulanmıştır. Bu durumda mahkeme, nafakanın kaldırılmasına karar vermiştir. Görüldüğü gibi, çocuğun ergin olup olmamasından bağımsız şekilde, kendi geçimini temin edecek düzeye gelmesi nafakanın sona ermesi için yeterli kabul edilmektedir.

Anlaşmalı Boşanmada Nafakanın Kaldırılması Mümkün mü?

Anlaşmalı boşanma davalarında, taraflar boşanmanın tüm sonuçları konusunda (velayet, mal paylaşımı, tazminat ve nafaka gibi) karşılıklı uzlaşmaya varırlar. Hazırlanan anlaşmalı boşanma protokolünde nafakanın türü, miktarı ve süresi tarafların ortak iradesiyle belirlenir ve hakim tarafından uygun bulunursa onaylanır. Taraflar bu protokolde örneğin belirli bir miktar yoksulluk nafakası ödenmesini kabul etmiş olabilir.

Peki, anlaşmalı boşanmada kararlaştırılan nafaka sonradan kaldırılabilir mi? Genel ilke, tarafların serbest iradeleriyle kabul ettikleri nafaka yükümlülüğünün bağlayıcı olduğudur. Yani normalde, anlaşmalı boşanma protokolünde yer alan nafaka miktarı ve şartları sonraki yıllarda durup dururken değiştirilemez. Hiçbir sebep yokken nafakayı kaldırmaya çalışmak, hukuken “hakkın kötüye kullanılması” olarak değerlendirilebilir ve genellikle mümkün değildir.

Ancak, hayatın olağan akışı içinde tarafların mali ve sosyal durumlarında önemli değişiklikler meydana gelirse, anlaşmalı boşanma ile belirlenen nafaka için de kaldırma veya indirme talebi gündeme gelebilir. Yani protokolde nafaka konusunu düzenlemiş olmanız, sonsuza kadar değişmez bir şekilde o nafakayı ödeyeceğiniz anlamına gelmez. Eğer şartlar ciddi ölçüde farklılaşmışsa, mahkeme müdahalesi istenebilir. Bu konudaki başlıca durumlar şunlardır:

  • Nafaka alacaklısı ekonomik olarak güçlenmişse (örneğin düzenli bir işe girip gelir elde etmeye başlamış, emekli olmuş veya hatırı sayılır bir malvarlığı edinmişse).
  • Nafaka alacaklısı yeniden evlenmişse ya da evlilik benzeri fiili bir birliktelik içine girmişse.
  • Nafaka alacaklısı haysiyetsiz bir hayat sürmeye başlamışsa (yukarıda bahsedilen ahlaka aykırı yaşam örnekleri gibi).
  • Nafaka yükümlüsü (ödeyen taraf) ciddi ekonomik zorluk içine düşmüşse (iflas etmesi, işini kaybetmesi, ağır sağlık sorunları nedeniyle gelir kaybı yaşaması vb.).
  • Tarafların iradesi dışında gelişen olağanüstü durumlar meydana gelmişse ve taraflar arasındaki dengeyi altüst etmişse (örneğin ülke çapında ekonomik kriz, enflasyon patlaması, nafaka borçlusunun beklenmedik şekilde çok büyük borç yükü altına girmesi veya uzun süre hastanede kalması gibi durumlar).

Yukarıdaki koşullar, aslında nafakanın kaldırılması veya azaltılması için genel olarak saydığımız nedenlerin, anlaşmalı boşanma protokolü olsa dahi geçerli olabileceğini göstermektedir. Bu tür önemli değişimler yaşandığında, nafaka borçlusu aile mahkemesine başvurarak protokolde belirlenmiş nafakanın uyarlanmasını (gerekirse kaldırılmasını) talep edebilir.

Örnek Yargıtay Kararı: Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2019 tarihli bir kararında anlaşmalı boşanmada kararlaştırılan nafakanın bazı şartlar altında kaldırılabileceğine işaret etmiştir. Karara konu olayda, taraflar anlaşmalı boşanmada nafaka konusunda anlaşmışlardır; ancak aradan geçen zamanda nafaka ödeyen eski eşin ekonomik durumu ağır şekilde bozulmuş, buna karşılık nafaka alan eski eşin kendi geçimini sağlayabilecek hale geldiği tespit edilmiştir. Yargıtay, bu olağanüstü değişimler nedeniyle mahkemenin nafakayı azaltması veya tamamen kaldırması gerektiğini belirtmiştir. Bu karar, başta kararlaştırılan nafakanın değişmez olmadığını; öngörülemeyen ve tarafların dengesini sarsan gelişmeler karşısında nafakanın kaldırılabileceğini göstermektedir.

Kısacası, anlaşmalı boşanma protokolüyle belirlenmiş bir nafaka olsa bile, yukarıda sıralanan haklı gerekçeler ortaya çıkarsa nafaka yine de mahkeme kararıyla kaldırılabilir veya indirilebilir. Fakat keyfi sebeplerle ya da sadece tek tarafın pişman olmasıyla nafakayı kaldırmak mümkün değildir.

Nafaka Nasıl Kaldırılır? (Nafaka Kaldırma Davası)

Yukarıda sayılan geçerli sebeplerden biri veya birkaçı mevcutsa, nafaka borçlusu yasal olarak nafakanın kaldırılmasını talep edebilir. Peki bu süreç nasıl işler, nafaka kaldırma davası nasıl açılır? İşte izlenmesi gereken adımlar:

  • Yetkili Mahkeme: Nafakanın kaldırılması ya da azaltılması için açılacak dava, Aile Mahkemesi’nde görülür. Yetki bakımından, nafaka alacaklısının (nafaka alan kişinin) yerleşim yeri mahkemesi genellikle yetkilidir. Eğer nafaka alacaklısı bir çocuk ise çocuğun ikametgâhındaki Aile Mahkemesi’ne başvurulmalıdır. (Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesi sıfatıyla davaya bakar.)
  • Dava Dilekçesi: Davacı (nafaka ödeyen taraf), bir dilekçe yazarak nafakanın kaldırılmasını veya indirilmesini talep eder. Dilekçede hangi gerekçeye dayanıldığı açıkça belirtilmelidir. Örneğin “davalı eski eşin fiilen evli gibi yaşadığı” veya “davalı eski eşin tam zamanlı işe girerek yoksulluk halinin ortadan kalktığı” ya da “davacının (nafaka ödeyenin) ciddi sağlık sorunları nedeniyle çalışamaz hale geldiği” gibi somut iddialar net bir şekilde anlatılır.
  • Delillerin Sunulması: İddiaları destekleyen belgeler ve deliller dilekçeye eklenmelidir. Örneğin, eski eşin evlendiği iddiası varsa karşı tarafın evlilik kayıt belgesi sunulabilir. Fiili birliktelik iddiasında fotoğraflar, sosyal medya paylaşımları, tanık listesi gibi deliller gösterilebilir. Nafaka alıcısının işe başladığı iddiası için SGK kayıtları, işyeri belgeleri veya gelir beyanları sunulabilir. Kendi maddi durumunun bozulduğunu iddia eden nafaka borçlusu ise işten çıkarıldığını gösteren belgeler, yeni gelir durumunu kanıtlayan evraklar (maaş bordrosu, işsizlik ödeneği belgesi, hastalık raporları vb.) sunmalıdır.
  • Davanın Görülmesi: Mahkeme, dilekçede belirtilen gerekçeleri ve sunulan delilleri değerlendirir. Gerekirse duruşmalarda tanıklar dinlenebilir, tarafların mali durum araştırmaları yapılabilir. Örneğin fiili birliktelik iddiasında kolluk marifetiyle araştırma yaptırılabilir; gelir durumlarının tespiti için SGK ve vergi kayıtları istenebilir.
  • Karar Aşaması: Mahkeme, tüm bu incelemelerin sonucunda nafakanın kaldırılıp kaldırılmayacağına karar verir. Hakim, kanunun aradığı şartların gerçekleşip gerçekleşmediğine bakar. Eğer şartlar oluşmuşsa nafakanın tamamen kaldırılmasına hükmedebilir. Bazı durumlarda hakim, nafakayı tamamen kaldırmak yerine miktarında indirime gitmeyi tercih edebilir (örneğin nafaka alacaklısının geliri artmış ancak tam olarak kendi kendine yeterli değilse, ya da nafaka borçlusunun durumu kötüleşmiş ama tamamen ödeyemeyecek hale gelmemişse).
  • Kararın Sonuçları: Mahkemenin kaldırma kararı vermesi halinde, karar tarihinden itibaren nafaka yükümlülüğü sona erer. (Genellikle kararın kesinleşmesiyle birlikte nafaka ödemesi durdurulur. Mahkeme, haklı sebebin ortaya çıktığı tarihi geriye dönük olarak başlangıç kabul edebilir veya davanın açıldığı tarih itibariyle nafakayı kaldırabilir. Bu ayrıntı, davadaki talebe ve hakimin takdirine bağlıdır.) Taraflar karara uymazsa, yasal icra yolları ve yaptırımlar devreye girer.

Önemli: Nafaka kaldırma davası, hukuki bir süreç olduğu için usulüne uygun yürütülmesi gerekir. Dava dilekçesinin ve delillerin eksiksiz hazırlanması, kanuni dayanakların doğru belirtilmesi önemlidir. Bu nedenle, bu sürece girerken bir aile hukuku avukatından danışmanlık almak veya davayı avukat aracılığıyla yürütmek hak kaybına uğramamak açısından faydalı olacaktır.

Nafaka Kaldırılabilir Mi Nafaka Kaldırılması Şartları

Nafaka Kaldırılabilir Mi Nafaka Kaldırılması Şartları

Sıkça Sorulan Sorular

Eski eşim yeniden evlenirse nafaka kesilir mi?

Evet, boşandığınız eş yeniden evlendiği anda ona ödediğiniz yoksulluk nafakası kendiliğinden sona erer. Bu durumda nafaka ödemeye devam etmenize gerek yoktur ve nafaka alacaklısı da artık sizden ödeme talep edemez. Yeni evlilik, kanunen nafaka hakkını ortadan kaldıran durumlardan biridir.

Nafaka ödeyen kişinin (nafaka borçlusunun) evlenmesi nafakayı etkiler mi?

Nafaka ödeyen tarafın (eski eşin) yeniden evlenmesi, mevcut nafaka yükümlülüğünü otomatik olarak sona erdirmez. Yani siz evlenseniz bile eski eşinize nafaka ödemeye devam etmek zorundasınız. Ancak, ikinci evlilikle birlikte gelir ve gider dengeniz değişirse, mahkemeye başvurarak ödediğiniz nafakanın indirilmesini talep edebilirsiniz. Hakim, yeni aile sorumluluklarınızı ve maddi durumunuzu değerlendirerek nafaka miktarında hakkaniyete uygun bir azaltma yapabilir.

Eski eşim evlilik yapmadan birisiyle birlikte yaşıyor (fiili birliktelik). Bu durumda nafaka iptal olur mu?

Resmi nikâh olmadan, evliymiş gibi sürekli birlikte yaşama (fiili hayat arkadaşlığı) durumu ispatlanırsa, mahkeme yoksulluk nafakasını kaldırabilir. Ancak bu durumun süreklilik arz etmesi ve gerçekten evlilik benzeri bir birliktelik olduğunun kanıtlanması gerekir. Kısa süreli veya gizli ilişkiler yeterli olmaz; somut delillerle sürekli birlikte yaşadıklarını gösterirseniz nafaka iptal edilebilir.

Yoksulluk nafakası ömür boyu mu ödenir? Süresiz nafaka uygulaması değişti mi?

Yürürlükteki kanunlara göre yoksulluk nafakası için bir süre sınırı yoktur, mahkeme süresiz olarak ödenmesine karar verebilir. “Ömür boyu nafaka” olarak bilinen bu uygulama halen geçerlidir. Ancak bu, nafakanın hiçbir zaman sona ermeyeceği anlamına gelmez. Yukarıda açıklandığı gibi, kanunen belirlenmiş haller gerçekleştiğinde nafaka son bulabilir veya kaldırılabilir. Son yıllarda süresiz nafaka konusunda yasal bir değişiklik yapılacağına dair tartışmalar olsa da 2025 itibariyle henüz kanunen bir süre sınırı getirilmemiştir. Mevcut uygulamada nafaka, mahkemece kaldırılana veya kendiliğinden sona eren bir durum ortaya çıkana kadar devam eder.

Çocuk nafakası (iştirak nafakası) ne zaman biter?

Çocuk nafakası kural olarak çocuk 18 yaşını doldurduğunda (reşit olduğunda) kendiliğinden sona erer. Ancak çocuğun 18 yaşından sonra eğitimi devam ediyorsa ve ekonomik olarak hâlâ aileye bağımlıysa, mahkeme eğitim süresi tamamlanıncaya kadar nafakanın devamına karar verebilir. Örneğin çocuk üniversiteye gidiyorsa, makul bir yaşa veya eğitim bitimine dek nafaka sürebilir. Bunların dışında, çocuk reşit olmadan önce bile kendi geçimini sağlayacak duruma gelirse (tam zamanlı işe girme gibi) ya da evlenirse nafaka yükümlülüğü sona erer.

Eski eşim çalışmaya başlarsa (işe girerse) nafaka kaldırılabilir mi?

Evet, nafaka alan eski eşiniz düzenli bir işe girip yeterli gelir elde etmeye başladıysa yoksulluk nafakasının kaldırılması gündeme gelebilir. Nafaka, karşı tarafın yoksulluğunu gidermek amacıyla verildiğinden, eski eşinizin maddi durumu düzelip kendi kendine yeterli hale gelirse mahkemeye başvurarak nafakanın kaldırılmasını talep edebilirsiniz. Mahkeme, eski eşin gelir düzeyine ve yaşam koşullarına bakarak artık nafakaya ihtiyacı kalmadığı sonucuna varırsa ödemeyi sonlandırabilir.

İşsiz kalmam veya emekli olmam nafakanın kaldırılması için yeterli midir?

Nafaka borçlusunun (ödeme yapanın) işsiz kalması veya gelirinin önemli ölçüde düşmesi, nafakanın azaltılması ya da kaldırılması talebinde bulunmak için güçlü bir gerekçedir. Mahkeme, sizin maddi durumunuzun ciddi şekilde kötüleştiğine ikna olursa, ödediğiniz nafakayı hakkaniyete uygun biçimde azaltabilir veya tamamen kaldırabilir. Özellikle işinizi kaybettiyseniz, iflas ettiyseniz ya da emeklilik nedeniyle geliriniz çok düştüyse bu durumu belgelerle mahkemeye sunmalısınız. Hakim, eski koşullarda belirlenen nafaka tutarının artık sizin için aşırı bir yük olduğu sonucuna varırsa nafaka yükümlülüğünüzü sona erdirebilir. Ancak ufak tefek gelir dalgalanmaları veya geçici işsizlik durumlarında mahkeme tamamen kaldırmak yerine bir süreliğine ara verme ya da miktarı düşürme yoluna da gidebilir. Her durumda, kalıcı ve ciddi bir gelir kaybını ispatlamanız önemlidir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment