İcra ve İflas HukukuÖLEN KİŞİNİN BORÇLARI MİRASÇILARA KALIR MI

Bir kişinin vefatı sonrasında geriye sadece mal varlığı değil, aynı zamanda borçlar da kalabilir. Peki ölen kişinin borçları mirasçılara geçer mi? Mirasçılar bu borçlardan sorumlu mudur, yoksa borçları ödemekten kaçınmanın yolları var mıdır? Bu yazımızda miras hukuku kapsamında, borçlu ölen kişinin borçlarının akıbetini ve mirasçıların yükümlülüklerini tüm yönleriyle ele alacağız. Hedefimiz, bu konuda Google’da soru soran tüm okuyuculara güncel ve anlaşılır bir rehber sunmaktır.

Not: Türk Medeni Kanunu ve ilgili mevzuatta 2025 itibarıyla geçerli düzenlemeler esas alınmıştır. Ayrıca, yazı içerisinde miras hukukuna dair sıkça sorulan sorular ve cevaplarına da yer verilecektir.

1. BORÇLU ÖLEN KİŞİNİN BORÇLARI NE OLUR?

Türk hukuk sistemine göre bir kişinin ölümüyle birlikte terekesi (mirası) bir bütün olarak yasal mirasçılarına geçer. Tereke, ölen kişinin bıraktığı mal varlığı değerlerinin (taşınır ve taşınmaz mallar, para, alacaklar vb.) ve borçların tamamını ifade eder. Kanunun benimsediği küllî halefiyet ilkesi gereği, mirasçılar murisin (ölen kişinin) ölümü anında kendiliğinden onun malvarlığı haklarını devraldıkları gibi borçlarını da üstlenmiş olurlar.

Dolayısıyla ölen kişinin borçları da mirasçılara geçmektedir. Miras denildiğinde akla çoğu zaman mal varlığı gelse de murisin bıraktığı borçlar da mirasın “pasif” kısmını oluşturur ve aktiflerle birlikte mirasçıya intikal eder. Başka bir deyişle miras, mirasçılara aktif ve pasifiyle bir bütün hâlinde geçer. Mirasçılar yalnızca mal varlığını alıp borçları reddedemez; mirası kabul etmek, borçlarıyla birlikte kabul etmek anlamına gelir.

Önemli Not: Mirasçılar elbette bu borçları üstlenmek zorunda değillerdir. Borçları üstlenmek istemeyen mirasçılar, yasal haklarını kullanarak “mirasın reddi” işlemiyle borç yükümlülüğünden kurtulabilirler. (Bu konuya aşağıda Mirasçılar Borçlardan Kaçınabilir mi? başlığı altında detaylı değineceğiz.)

Borçların mirasçılara geçmesi somut olarak şu anlama gelir: Ölen kişinin bıraktığı taşınmazlar, araçlar, banka hesapları gibi tüm varlıklar mirasçılarına geçtiği gibi, kredi borcu, kredi kartı borcu, vergi borcu, senet veya kefalet borcu gibi tüm borçları da mirasçılara geçer. Mirasçılar mirası reddetmez ve kabul ederlerse, bu borçları ödeme yükümlülüğü altına girerler.

2. ÖLEN KİŞİNİN BORÇLARINDAN KİMLER SORUMLUDUR?

Ölen kişinin borçlarından öncelikle yasal mirasçıları sorumludur. Yasal mirasçılar Türk Medeni Kanunu’na göre, murisin kan hısımları ve sağ kalan eşidir (çocukları, torunları, anne-babası, kardeşleri, büyükanne-büyükbabası gibi derece sırasına göre belirlenen akrabalar) ve varsa evlatlıklar ile sağ kalan eş yasal mirasçılardır. Bunların yanı sıra, muris bir vasiyetname ile atanmış mirasçılar belirlediyse, onlar da mirasçı sıfatıyla borçlardan sorumlu olabilirler.

Özetle: Ölen kişinin en yakın yasal mirasçıları (eşi, altsoyu veya yoksa üstsoyu vb. sıralı mirasçıları) mirası kabul ettikleri takdirde, murisin borçlarını da üstlenmiş olurlar. Mirasçı sıfatını kazanan herkes –kanuni veya atanmış mirasçı– kural olarak tereke borçlarından sorumludur.

Mirasçıların Sorumluluğunun Kapsamı (Kişisel ve Sınırsız Sorumluluk)

Mirasçılar, ölen kişinin borçlarından kendi kişisel malvarlıklarıyla sorumludur. Bu sorumluluk, miras bırakanın borçlarının tutarıyla sınırlı değildir; mirasçı, mirasla intikal eden malvarlığı değerlerini aşan borçlar için de kendi kişisel malvarlığından ödeme yapmak durumunda kalabilir. Kanun, mirasçıların borçlardan sorumluluğunu sınırsız olarak öngörmüştür. Yani mirasçı mirası kabul ettiğinde, murisin tüm borçlarından sanki kendi borcuymuş gibi sorumlu olur. Borcun kaynağının da önemi yoktur – ölenin kredi borcu, kredi kartı borcu, kira veya sözleşme borcu, tazminat borcu ya da haksız fiil kaynaklı borcu fark etmeksizin mirasçı hepsini üstlenmiş olur.

Ancak burada mirası kabul eden mirasçıların kendi aralarındaki sorumluluğun nasıl paylaşıldığını da anlamak gerekir. Eğer birden fazla mirasçı varsa, Türk Medeni Kanunu müteselsil sorumluluk kuralını kabul etmiştir. Mirasçılar, tereke borçlarından müteselsilen (elbirliğiyle) sorumludur. Bu şu anlama gelir: Alacaklılar (ölenin borç verdiği kişiler veya kurumlar), murisin borcunun tamamını mirasçılardan herhangi birinden talep edebilirler. Örneğin, ölen kişinin banka borcu varsa ve üç mirasçısı varsa, banka alacağı için mirasçılardan sadece birine de başvurabilir ve borcun tamamını isteyebilir. Borcu ödeyen mirasçı daha sonra diğer mirasçılardan payları oranında kendi ödediği tutarı isteyebilir (rücu edebilir).

Örnek: Murisin 90.000 TL borcu ve 3 mirasçısı olsun. Alacaklı, yasal olarak mirasçılardan herhangi birine karşı icra takibi başlatıp 90.000 TL’nin tamamını ondan talep edebilir. Bu mirasçı borcu ödedikten sonra, diğer mirasçıların her birine 30.000’er TL için rücu edebilir (çünkü normalde üç mirasçı, borç yükünü 1/3 oranında taşımalıdır). Ancak alacaklı, ilk etapta kimin ne kadar miras payı aldığına bakmaksızın dilediği mirasçıya gidebilir – bu müteselsil sorumluluğun bir sonucudur.

5 Yıl Kuralı: Mirasçılar Arasındaki Sorumluluğun Süresi

Türk Medeni Kanunu uyarınca mirasçılar arasındaki müteselsil (ortak) sorumluluk, mirasın resmi paylaşımından itibaren 5 yıl süreyle devam eder. Miras paylaştırıldıktan sonra beş yıl geçtikten sonra hala ödenmemiş bir borç ortaya çıkarsa, mirasçılar o borçtan artık müteselsilen değil, kendi miras hisseleri oranında sorumlu olurlar. Yani 5 yıllık sürenin bitiminden sonra alacaklılar her bir mirasçıdan, onun mirastaki payına düşen tutarı talep edebilir. Bu kural, mirasın paylaştırılmasından uzun süre sonra ortaya çıkan borçlar için adil bir yük dağılımı öngörmektedir.

Not: 5 yıllık süre bir zamanaşımı süresi değildir, özel bir sorumluluk süresidir. Genel olarak miras bırakanın borçlarına ilişkin alacak talepleri, borcun niteliğine göre (örneğin sözleşmeden doğan borçlar için) 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tabi olabilir. Ancak burada bahsedilen 5 yıl, müteselsil sorumluluğun süresidir. Süre sonunda dahi borç tamamen ortadan kalkmaz; sadece mirasçıların sorumluluğunun şekli ortak sorumluluktan paylı sorumluluğa dönüşür.

3. MİRASÇILAR BORÇLARDAN KAÇINABİLİR Mİ?

Evet, mirasçılar ölen kişinin borçlarını ödemek zorunda değillerdir şart o ki yasal süresinde mirası reddetsinler. Miras hukukumuzda mirasçılara, kendilerine geçen mirası kabul etmeme (reddetme) hakkı tanınmıştır. Bu işleme halk arasında “reddi miras” denir (kanundaki terimle mirasın reddi). Mirasın reddi usulüne uygun şekilde yapıldığında, mirasçı mirası hiç almamış sayılır ve hiçbir borçtan sorumlu olmaz.

Mirasın Reddi (Reddi Miras) Nedir?

Mirasın reddi, mirasçının ölen kişinin mirasını –içinde tüm haklar ve borçlar dahil– istemediğini beyan eden hukuki işlemdir. Miras bırakanın ölümünden itibaren mirasçılar bu hakkı kullanabilir. Reddi miras işlemi için dikkat edilmesi gereken önemli noktalar şunlardır:

  • Süre: Mirasın reddi, ölüm tarihinden itibaren üç ay içinde yapılmalıdır. Türk Medeni Kanunu madde 606, “Miras, üç ay içinde reddolunabilir.” demektedir. Bu süre miras bırakanın ölümünü öğrenme tarihinden başlar (eğer mirasçı daha sonra haberdar olduysa ispat ettiği tarihten başlatılabilir). Vasiyetnameyle atanmış mirasçılar için üç aylık süre, atamanın kendilerine resmi olarak bildirildiği tarihten başlar.
  • Usul: Reddi miras, miras bırakanın son yerleşim yerindeki Sulh Hukuk Mahkemesi’ne yapılacak sözlü veya yazılı beyanla gerçekleştirilir. Noter aracılığıyla doğrudan reddi miras yapılamaz; mutlaka sulh mahkemesine başvurmak gereklidir.
  • Kesinlik: Mirasçı reddi miras beyanını kayıtsız ve şartsız yapmalıdır. Şartlı veya kısmi ret beyanı geçersizdir. Yani “borçları reddediyorum ama bazı malları istiyorum” gibi bir durum söz konusu olamaz – miras ya tamamen kabul ya tamamen reddedilir.
  • Sonuç: Süresi içinde usulüne uygun yapılan reddi miras beyanı ile mirasçı, en baştan mirasçı olmamış sayılır. Böylece murisin tüm borçlarına karşı sorumluluktan kurtulur. Reddettiği miras payı, varsa kendi altsoyuna (çocuğuna) geçer; eğer reddeden mirasçı miras bırakanın tüm mirasçıları tarafından yapılmış bir toplu red ise miras iflas hükümlerine göre tasfiye edilir veya devlete intikal eder (aşağıda açıklanmıştır).

Mirasın hükmen reddi: Kanunumuz bazı durumlarda mirasçı beyanına bile gerek kalmadan, mirasın kendiliğinden reddedilmiş sayılacağını öngörür. Türk Medeni Kanunu 605/2. maddesine göre:Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi (borca batık olması) açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.”. Yani muris ölmeden önce borca batıksa ve bu durum resmi belgelerle sabitse, mirasçılar 3 ay içinde ayrıca bir beyan vermeseler bile mirası reddetmiş kabul edilirler. Bu hüküm, özellikle borçları varlıklarından çok fazla olan kişilerin mirasçılarının korumasını amaçlar – aksi takdirde kimse istemediği halde büyük bir borç yükünün altına girebilirdi. Hükmen reddedilen mirasta mirasçılar hiç sorumlu olmaz; miras, sanki iflas etmiş bir şirketin tasfiyesi gibi resmi tasfiye yoluyla kapatılır.

Reddi Mirasın Sonuçları ve Dikkat Edilmesi Gerekenler

Mirasın reddi sayesinde mirasçılar borçlardan kurtulabilir; ancak bunun da miras hukuku açısından bazı sonuçları vardır:

  • Mirası reddeden, mirastan pay alamaz ve sanki o mirasçı hiç yokmuş gibi, miras diğer hak sahiplerine geçer. Örneğin, babasının mirasını reddeden bir evlat, hiçbir malvarlığı kazanamayacağı gibi borçlardan da kurtulur; ancak onun payı kendi çocuklarına geçebilir (eğer onun altsoyu varsa) veya diğer mirasçılar arasında paylaştırılır.
  • Tüm mirasçılar mirası reddederse ne olur? Böyle bir durumda miras tamamıyla reddedilmiş olur. Bu halde miras bırakanın alacaklıları devreye girebilir. Kanun gereği, tüm mirasın reddi durumunda miras bırakana ait tereke, iflas hükümlerine göre tasfiye edilir (resmen tasfiye yapılır). Yani mahkeme, terekeyi bir iflas masasındaymış gibi ele alır; murisin malvarlığı resmi tasfiye memurlarınca satılıp alacaklılara paylaştırılır. Eğer bu tasfiye sonunda malvarlığından bir artakalan olursa, o para mirası reddetmiş bile olsalar mirasçılarına verilir. Malvarlığı borçları karşılamıyorsa, alacaklılar karşılanamayan alacakları için mirasçılara başvuramaz ve bu borçlar düşer. Reddedilmiş mirasın son tahlilde sahipsiz kalması durumunda ise, miras devletin mülkiyetine geçer (bir anlamda devlete kalır); ancak devlet murisin borçlarından sorumlu olmaz.
  • Süre geçtikten sonra red mümkün mü? Üç aylık yasal süre kaçırıldıysa, miras otomatik olarak kabul edilmiş sayılır (hükmen reddi gerektiren özel bir durum yoksa). Ancak bazı haklı sebepler varsa mahkemece ek süre tanınması mümkün olabilir. Örneğin, mirasçı mirasın borca batık olduğunu süre dolduktan sonra öğrenmişse, durumu fark eder etmez hemen mahkemeye başvurup eski hale getirme (sürenin geri verilmesi) talep edebilir. Yargıtay, miras bırakanın borçlu olduğunu bilmeyen ve bu nedenle süresinde reddi miras yapamayan mirasçıların, sonradan öğrendiklerinde derhal harekete geçmeleri halinde, mazeretlerini kabul edilebileceğini belirtmiştir. Yine de bu oldukça teknik bir süreçtir ve hukuki danışmanlık alınmasını gerektirir.
  • Kısmi ödeme veya tereke işleriyle uğraşma: Bazı mirasçılar iyi niyetle, mirası henüz resmi olarak reddetmeden önce küçük bazı borç ödemeleri yapabilir veya terekenin acil işlerini (cenaze masrafları, günlük rutin ödemeler gibi) halledebilir. Kanun der ki: Mirasçı, ret süresi dolmadan tereke işlerine gereğinden fazla karışırsa (örneğin tereke mallarını işletmeye devam ederse veya mal saklarsa), artık mirası reddedemez. Ancak cüzi (ufak) işlemler veya zorunlu bakım işlemleri, mirası kabule işaret etmeyebilir. Bu ince çizgiye dikkat etmek gerekir; mirası reddetmeyi düşünüyorsanız, bu süreçte terekeye dair mümkün olduğunca işlem yapmamak en doğrusudur.

İç Bağlantı: Mirasın reddi ile ilgili ayrıntılı bilgi ve süreçler için 【23†Harbiye Hukuk – Reddi Miras Nedir? Miras Nasıl Reddedilir?】 başlıklı makalemizi inceleyebilirsiniz. Bu yazıda reddi mirasın şartları, sonuçları, dilekçe örneği ve Yargıtay kararları gibi detaylara yer verdik.

4. MİRASI REDDETMEYEN MİRASÇILAR NE KADAR BORÇ ÖDER?

Mirasçı mirası reddetmez ve kabul ederse, borçları ödeme konusunda hiçbir sınırlama olmaksızın sorumlu olur demiştik. Peki bu ne anlama geliyor? Miras bırakanın borçlarının toplamı, bıraktığı malvarlığından fazla olabilir. Böyle bir durumda mirasçı kendi cebinden de borç ödemek zorunda kalır. Örneğin, murisin 50.000 TL malvarlığı ve 100.000 TL borcu varsa, mirası kabul eden mirasçı 50 bin TL’lik malı alıp borcun tamamı olan 100 bin TL’yi ödemek zorundadır – eksik kalan 50 bin TL’yi kendi kişisel parasından karşılar. Kanun mirasçıyı bu durumda korumaz, tek koruma mekanizması mirasın reddidir.

Mirası reddetmeyen mirasçılar borçları öderken genelde öncelikle tereke mallarını kullanırlar. Yani murisin bıraktığı nakit, banka hesabı veya satılabilir mallar varsa, bunlar borçları ödemek için harcanabilir. Ancak borçların tamamı bu yolla ödenemezse, mirasçılar kendi malvarlıklarıyla da borcu kapatmak durumundadır.

Mirasçılar birden fazlaysa ve hepsi mirası kabul etmişse, birinin borcun hepsini ödemesi halinde diğerlerine payları oranında rücu edebileceğini yukarıda belirttik. Bu iç ilişkide her mirasçı aslında miras payı oranında borç yükünü taşır. Örneğin bir mirasçı mirasın %70’ini aldıysa, borçların da %70’inden nihai olarak o sorumlu olmalıdır; ama alacaklılar 5 yıl boyunca herkesten her şeyi isteyebildiği için, pratikte belki %10 payı olan bir mirasçı borcun %100’ünü öder ve sonra diğerlerine dağıtır. Bu teknik detaylar mirasçıların kendi aralarında halledeceği durumlardır.

Özetle: Mirası kabul eden mirasçılar, murisin tüm borçlarını ödemek zorundadır. Borçların tutarı miras kalan malvarlığından fazla ise, fazla kısım da ödenir; borçlar mirasçıların kişisel malvarlığına geçerek tahsil edilir. Eğer mirasçılar borcu ödemezse alacaklılar yasal yollara (icra takibi, dava vb.) başvurarak mirasçıların malvarlıklarına haciz koydurabilirler.

İpucu: Miras bırakanın borçları çok fazla ise ve reddi miras süresi de geçtiyse, mirasçılar yine de bir çözüm yolu olarak mahkemeden terekenin resmi tasfiyesini isteme hakkına sahip olabilir. Resmi tasfiye talebi, mirasçının mirası kabul etmekle birlikte, terekenin tıpkı bir iflas masası gibi yargı gözetiminde tasfiye edilmesini istemesidir. Bu durumda mirasçıların sorumluluğu tereke ile sınırlı kalabilir (örneğin alacaklılar sadece tereke mallarına başvurup, mirasçıların kendi mallarına dokunamaz). Ancak resmi tasfiye teknik bir süreç olup genellikle uzman hukukçular aracılığıyla yürütülür ve her durumda mümkün olmayabilir. Mirasçılar bu yola gitmeyi düşünüyorlarsa, bir miras hukuku avukatı ile görüşmeleri önerilir.

5. BANKA KREDİSİ OLAN KİŞİ ÖLDÜĞÜNDE NE OLUR?

Ölen kişinin banka kredisi borcu varsa (örneğin ihtiyaç kredisi, konut kredisi, taşıt kredisi gibi), bu borç da mirasçılara intikal eder. Banka, kredi borcunun kalan taksitlerini veya bakiyesini mirasçılardan talep edebilir. Uygulamada bu konuda birkaç özel durum ortaya çıkabilir:

  • Hayat sigortası varsa: Birçok banka, kredi kullandırırken borçluya hayat sigortası yaptırır. Eğer vefat eden kişi kredi alırken bir hayat sigortası poliçesi yaptıysa ve bu poliçe halen geçerliyse, borcun kalan kısmını sigorta şirketi ödeyebilir. Bu durumda mirasçılar kredi borcundan fiilen kurtulmuş olur, çünkü sigorta tazminatı borcu kapatır (genellikle poliçede lehdar banka olur ve ödeme doğrudan bankaya yapılır). Dikkat: Sigortanın ödeme yapması için poliçe şartlarının karşılanması gerekir. Örneğin, sigorta bazı istisnalar koymuş olabilir (intihar, ağır hastalık beyanı vs. gibi konular). Şayet sigorta, ölüm halinde borcu ödemeyi kapsıyorsa, mirasçılar sigorta şirketi ile irtibata geçmelidir.
  • Hayat sigortası yoksa: Kredi borcu, miras hukukunun genel kuralları çerçevesinde mirasçılara kalan normal bir borç haline gelir. Banka, mirasçılara karşı yasal takibe geçerek borcun tahsilini isteyebilir. Mirasçılar eğer mirası reddetmemişlerse, bu borcu ödemek zorundadırlar.
  • Kredi borcunun teminatı: Konut kredisi veya taşıt kredisi gibi borçlarda, alınan malvarlığı üzerine ipotek/rehin konulmuş olabilir. Örneğin, konut kredisinde evin üzerinde ipotek vardır. Mirasçılar borcu ödemez ve mirası da reddetmezse, banka ipotekli evi sattırıp alacağını tahsil yoluna gidebilir. Eğer satıştan elde edilen para borcu karşılamazsa, kalan kısım için yine mirasçıların kişisel malvarlığına başvurulur.

Kredi Kartı Borçları: Kredi kartı borçları da mirasçılara geçer. Genellikle kredi kartı borçları için hayat sigortası yaptırılmaz (kredi kartı borcu olan kişiler için ayrı bir poliçe nadir görülür). Dolayısıyla vefat edenin kredi kartı borcu varsa, bu da mirasın pasifine dahil olup mirasçılar tarafından ödenmelidir. Banka, kredi kartı borcu için de mirasçılara karşı icra takibi yapabilir. Ancak mirasçılar mirası reddederse, kredi kartı borcundan da kurtulurlar.

Özet: Ölen kişinin banka borçları (kredi, kredi kartı vb.), sigorta teminatı yoksa mirasçılara intikal eder. Mirasçılar borcu üstlenmek istemiyorsa üç ay içinde mirası reddetmelidir. Aksi halde borcun ödenmemesi durumunda yasal faizler işler ve banka borcun tahsili için mirasçılara karşı icra yoluna gidebilir.

ÖLEN KİŞİNİN BORÇLARI MİRASÇILARA KALIR MI

ÖLEN KİŞİNİN BORÇLARI MİRASÇILARA KALIR MI

6. VERGİ VE DİĞER DEVLET BORÇLARI MİRASÇILARA GEÇER Mİ?

Ölen kişinin vergi borçları veya devlete olan başka mali yükümlülükleri de mirasçılara intikal eder. Vergi Usul Kanunu’nun 12. maddesi bu konuda özel bir düzenleme içermektedir: “Ölüm halinde mükellefin vergi ödevleri, mirası reddetmemiş mirasçılarına geçer. Ancak mirasçılardan her biri, ölünün vergi borçlarından miras hisseleri nispetinde sorumlu olurlar.”.

Bu hükme göre mirasçılar, vefat eden kişinin vergi borçlarını kendi miras payları oranında üstlenirler. Müteselsil ( müşterek ) sorumluluk, vergi borçları için uygulanmaz; her mirasçı miras payına düşen kadarlık vergi borcunu ödemekten sorumludur. Örneğin, murisin 30.000 TL vergi borcu ve iki mirasçısı varsa (eşit paylı), her mirasçı 15.000 TL’den sorumlu olur. Vergi dairesi de genelde veraset ilamındaki pay oranlarına göre mirasçılara ayrı ayrı ödeme emirleri düzenler.

Vergi cezaları ve idari para cezaları: Ölen kişinin vergi borcu gibi kamu borçları mirasçılara geçse de, vergi cezaları veya idari para cezaları (trafik cezası, idari para cezaları gibi) kişiye sıkı sıkıya bağlı cezalar olduğundan mirasçılardan tahsil edilmez. Anayasa’nın 38. maddesindeki “cezaların şahsiliği” ilkesi gereğince, bir kişinin işlediği fiil nedeniyle kesilen idari para cezaları onun ölümüyle düşer. Örneğin, murise hayattayken kesilmiş ve ödenmemiş bir trafik cezası varsa, bu ceza mirasçılardan talep edilmez; devlet bu cezayı takipten vazgeçer. Benzer şekilde vergi cezaları da (usulsüzlük cezası, vergi ziyaı cezası gibi) mirasçılara geçmez – yalnızca verginin aslı mirasçılardan istenebilir. Bu ayrım, borç ile ceza arasındaki hukuki farktan kaynaklanır: Borç (vergi borcu gibi) mirasçılara geçer, ceza ise kişiye özeldir ve ölümle birlikte borç olmaktan çıkar.

Diğer devlet borçları: Ölen kişinin SGK prim borcu, idari harç borcu, adli para cezasından dönme borcu gibi kamusal nitelikteki borçları da kural olarak mirasçılara intikal eder (ceza niteliğinde olmadıkları sürece). Örneğin, emlak vergisi borcu, motorlu taşıt vergisi borcu, SGK prim borcu mirasçılardan talep edilebilir. Yine bu noktada mirasçılar reddi miras haklarını kullanarak bu tür borçlardan kurtulabilirler.

Dikkat: Devlet alacakları (vergi, SGK borcu vs.) 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında takip edilir. Bu yasa gereği, mirasçıların mirası reddetme süresi dolana kadar (3 ay) vergi dairesi takip işlemlerini bekletir. Miras reddedilmemişse süre sonunda mirasçılara ödeme emirleri gönderilir. Eğer miras reddedildiyse, vergi borcu takibi durdurulur ve mirasçıya geçmez.

7. ÖLEN KİŞİNİN BORCUNU ÖDEMEMEK İÇİN NE YAPILMALI?

Ölen bir akrabanızın veya yakınınızın yüklü borçları olduğunu öğrendiyseniz ve bu borçları ödemek istemiyorsanız, yapmanız gereken en önemli şey yasal süre içinde mirası reddetmek olacaktır. Yukarıda anlattığımız reddi miras prosedürü, borçlardan kurtulmanın birincil yoludur. Mirası reddederek, murisin tüm borçları için sorumluluktan kurtulursunuz.

Borçlardan korunmak için şu adımlara dikkat edin:

  • Mirası kabul etmeden önce araştırma yapın: Yakınınız vefat ettiğinde onun borç durumunu olabildiğince çabuk öğrenmeye çalışın. Banka hesapları, kredi durumları, e-Devlet üzerinden vergi borcu sorgusu gibi yöntemlerle murisin borçlu olup olmadığını araştırın. Eğer büyük miktarda borç olduğunu görürseniz, mirası düşünmeden reddetmek mantıklı olabilir.
  • Üç aylık süreyi geçirmeyin: Redd-i miras için kanunen tanınan süre 3 aydır. Bu süreyi kaçırmamaya özen gösterin. Eğer borçlar sonradan ortaya çıkarsa ve süre geçmişse, durum daha karmaşık hale gelir.
  • Sulh hukuk mahkemesine başvurun: Mirası reddetmek isteyen mirasçı, herhangi bir avukat tutmak zorunda değildir ancak usulü doğru takip etmek önemlidir. Son yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesine bir dilekçe ile başvurarak veya sözlü beyanda bulunarak mirası reddettiğinizi bildirmeniz gerekir. Bu işlemi yaptıktan sonra mahkeme size bir tutanağa bağlanmış ret belgesi verecektir. Bu belgeyle mirasçı sıfatınız kalmadığını ispatlayabilirsiniz.
  • Diğer mirasçılarla iletişim kurun: Özellikle tüm mirasçıların birlikte hareket etmesi işleri kolaylaştırır. Bir kısmınız mirası reddeder, bir kısmınız kabul ederse, tereke paylaşımı farklı yollarla ilerler. Borç çoksa herkesin reddetmesi en temiz çözümdür. Aksi takdirde, reddedenlerin payı diğerlerine geçeceği için borç yükü de onların üzerinde kalabilir.
  • Hukuki destek alın: Miras ve borçlar konusu bazen çok karmaşık hale gelebilir (özellikle ticari borçlar, şirket ortaklığı, kefalet gibi durumlar mevcutsa). Bu gibi durumlarda bir miras hukuku avukatından danışmanlık almak hak kaybını önler. Yanlış veya geç yapılacak bir işlem, istemeden borçlu duruma düşmenize yol açabilir.

Eğer mirası reddetme süresi geçti ve borçlarla karşı karşıya kaldıysanız, hâlâ terekenin resmi tasfiyesi gibi yöntemlerle en azından kişisel malvarlığınızı koruma yoluna gidebilirsiniz. Bu durumda mahkemeye başvurarak terekenin resmi tasfiyesini talep edebilir, böylece alacaklılar önce tereke mallarından tatmin edilmeye çalışılır. Yine de bu yöntemin başarıya ulaşıp ulaşmayacağı somut duruma bağlıdır.

Unutmayın, borçlu ölen kişinin borcunu ödememenin en garantili yolu mirasçı olmamaktır. Mirasçı olmamanın yolu da mirası süresinde reddetmektir. Bu hakkınızı hukuka uygun şekilde kullandığınızda ne banka borçları, ne de özel şahıs alacakları için sizden herhangi bir şey talep edilemeyecektir.

8. SONUÇ: BORÇLU ÖLEN KİŞİNİN BORÇLARI MİRASÇILARA KALIR MI?

Ölen kişinin borçları kural olarak mirasçılara kalır. Mirasçılar, murisin ölümüyle birlikte tıpkı malvarlığı gibi borçları da devralır ve kişisel malvarlıklarıyla sınırsız sorumluluk altına girerler. Birden fazla mirasçı varsa, alacaklılar 5 yıl boyunca borcun tamamını herhangi bir mirasçıdan talep edebilir; 5 yılın sonunda ise her mirasçı kendi payı oranında sorumlu olur. Mirasçılar, borçlardan korunmak isterlerse mirası reddetmelidirler. Üç ay içinde yapılan reddi miras beyanı ile mirasçı tüm borç yükünden kurtulur ve miras dışı kalır.

Ölen kişinin kredi borçları, kredi kartı borçları, vergi borçları gibi tüm borçları mirasın pasifini oluşturur ve miras reddedilmediği takdirde mirasçılarına geçer. Vergi borçlarında mirasçılar hisseleri nispetinde sorumlu tutulurken, özel borçlarda müteselsil sorumluluk esastır. İdari para cezaları gibi şahsa bağlı cezalar ise mirasçılara geçmez.

Kısaca özetlemek gerekirse: Eğer bir kişi borçlu olarak vefat etmişse, mirasçıları mirası kabul ederlerse borçları da kabul etmiş olurlar ve ödemek zorundadırlar. Mirasçılar bu durumdan kaçınmak istiyorlarsa yasal haklarını kullanıp mirası reddederek kendilerini koruyabilirler. Her durumda, miras ve borç ilişkisi karmaşık olabileceğinden bu süreçte tereddüt yaşayanların uzman görüşü alması faydalı olacaktır.


SIKÇA SORULAN SORULAR

Soru: Ölen kişinin kredi borcu silinir mi?

Cevap: Hayır, vefat eden kişinin bankaya olan kredi borcu otomatik olarak silinmez. Borç, mirasın bir parçası olarak mirasçılara geçer. Ancak eğer krediye ilişkin bir hayat sigortası yapılmış ve poliçe borcu kapsıyorsa, sigorta şirketi kalan borcu ödeyebilir. Sigorta yoksa veya teminat kapsamı dışındaysa, mirasçılar mirası reddetmezlerse krediyi ödemek zorundadır.

Soru: Ölen kişinin kredi kartı borcu ne olur?

Cevap: Kredi kartı borcu da diğer borçlar gibi mirasçılara intikal eder. Banka, borcun tahsili için mirasçılara başvurabilir. Genellikle kredi kartı borçlarında hayat sigortası bulunmadığından, borcun tamamı mirasçılara kalır. Miras reddedilmemişse mirasçılar bu borcu ödemek durumundadır. Eğer mirasçılar reddi miras yaparlarsa, kredi kartı borcu nedeniyle ödeme yapmak zorunda kalmazlar.

Soru: Reddi miras süresi ne kadardır?

Cevap: Mirasçılar mirasın kendilerine geçtiğini öğrendikleri tarihten itibaren 3 ay içinde mirası reddetmelidir. Kanun bu süreyi açıkça belirlemiştir. Süresi içinde reddedilmeyen miras, kabul edilmiş sayılır. (İstisna olarak, muris borca batıksa miras otomatik hükmen reddedilmiş sayılır.) Üç aylık süreyi haklı bir sebep olmaksızın kaçıran mirasçı daha sonra mirası red yoluna genellikle gidemez.

Soru: Ölen kişinin vergi borcu mirasçılardan alınır mı?

Cevap: Evet, murisin ödenmemiş vergi borçları mirasçılara geçer ve mirasçılar bu borçları ödemekle yükümlüdür. Ancak vergi borçlarında mirasçılar borcun tamamından değil, kendi miras payları oranında sorumludur. Örneğin, murisin vergi borcu 10.000 TL ise ve iki mirasçısı eşit paylı ise, her biri 5.000 TL öder. Vergi cezaları ise mirasçılara geçmez; ölümle birlikte terkin edilir (silinir).

Soru: Tüm mirasçılar mirası reddederse borçlara ne olur?

Cevap: Eğer mirasçıların tamamı mirası reddederse, artık ortada mirası kabul eden kimse kalmadığı için murisin tüm malvarlığı ve borçları resmen tasfiye yoluna gider. Mahkeme, terekeyi iflas hükümlerine göre tasfiye ederek murisin varsa mallarını satar ve alacaklılara paylaştırır. Tasfiye sonucunda borçlar tamamen ödenemezse kalan borçlar düşer, mirasçılardan istenemez. Miras paylaşılacak bir mirasçı kalmadığı için de geriye bir artık kalırsa (borç ödemeleri sonrası malvarlığı artığı) devlet hazinesine geçer. Bu durumda mirasçılar borç yükümlülüğünden tamamen kurtulmuş olurlar.

Soru: Mirasçı, ölenin borcunu ödemek istemiyorsa ne yapmalı?

Cevap: Yapılması gereken en etkili şey mirası reddetmektir. Miras reddedilirse borçları ödeme zorunluluğu da ortadan kalkar. Reddetme süresi olan 3 ay kaçırılmamalıdır. Eğer süre geçtiyse, mümkünse terekenin resmi tasfiyesi talep edilerek borçların tereke sınırında ödenmesi sağlanabilir. Ancak bu, her durumda işe yaramayabilir. En garanti yol, baştan mirasçı olmamak (reddetmek) ve borçları üstlenmemektir. Mirasın reddi konusunda emin olunamıyorsa bir hukuk uzmanına danışılması tavsiye edilir.


Kaynaklar:

  • 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) md. 599, 605, 606, 641, 681 (Mirasın geçişi, mirasın reddi ve mirasçının sorumluluğu ile ilgili hükümler).
  • 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK) md. 12 (Mirasçının vergi borçları karşısındaki sorumluluğunu düzenleyen hüküm).
  • Yargıtay kararları ve doktriner eserler (mirasçının sorumluluğu konusunda).
  • Harbiye Hukuk Bürosu Makaleleri: Miras Hukuku Nedir?, Reddi Miras Nedir? (2025) – Miras ve borçlar konusunda detaylı açıklamalar.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment