Asli kusur nedir? Kısaca, bir kazaya veya zarara birinci derecede sebebiyet veren, en ağır ihlali yapan tarafın kusuru asli kusur olarak adlandırılır. Hukuken, bir kişinin kusurlu (hatalı) davranışıyla başkasına zarar vermesi durumunda zararı tazmin yükümlülüğü doğar. Asli kusur, özellikle trafik kazalarında ve iş kazalarında, olayın esas sorumlusunu belirlemek için kullanılır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 84. maddesine göre kazaya yol açan başlıca kural ihlallerini gerçekleştiren sürücüler “asli kusurlu” sayılır. Bu kavram, tazminat davalarından ceza yargılamalarına kadar birçok alanda büyük önem taşır; çünkü kusurun derecesi, tazminat sorumluluğu, sigorta kapsamı ve cezai yaptırımlar üzerinde doğrudan etkilidir.
Asli kusur kavramı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m.49 gereği haksız fiil sorumluluğunun temelini oluşturur. Yani bir kazada asıl kusuru bulunan kişi, meydana gelen zararı gidermekle yükümlüdür. Bu nedenle, “asli kusur nedir” sorusu hem teorik hem pratik açıdan önemli olup, hukuki süreçlerde hakkaniyetli kararlar verebilmek için yanıtlanması gerekir.
İÇİNDEKİLER
- Asli Kusur ile Tali Kusur Arasındaki Fark
- Asli Kusurun Tespiti Nasıl Yapılır? (Bilirkişi Raporları ve Mahkeme Süreci)
- Trafik Kazalarında Asli Kusur – Örnekler ve Sonuçları
- İş Kazalarında Asli Kusur
- Sigorta Hukuku Açısından Asli Kusurun Etkisi
- Ceza Hukuku Yönünden Asli Kusurun Değerlendirilmesi
- Yargıtay Kararlarıyla Desteklenen Açıklamalar
- Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Asli Kusur ile Tali Kusur Arasındaki Fark
Hukuk uygulamasında kusur genellikle asli (birincil) kusur ve tali (ikincil) kusur olarak ayrılır. Asli kusur, olayın meydana gelmesinde birinci derecede etkili olan ağır ihlali ifade ederken; tali kusur, destekleyici veya ikincil derecede etkili kural ihlallerini ifade eder. Başka bir deyişle, kazanın asıl nedeni olan kural ihlalini yapan taraf asli kusurlu, daha hafif ihlaller yapan taraf ise tali kusurlu kabul edilir.
Oran olarak: Uygulamada uzmanlar ve sigorta şirketleri, kusur dağılımını genellikle yüzdelerle belirler. Örneğin iki taraflı bir kazada biri asli kusurlu diğeri tali kusurlu ise, çoğu zaman asli kusurlu tarafa %75, tali kusurlu tarafa %25 kusur oranı verilir. Eğer her iki taraf da benzer düzeyde ağır kusur işlediyse (örneğin ikisi de asli kusur sayılan ihlaller yaptıysa) kusur dağılımı %50 – %50 olarak kabul edilir. Benzer şekilde, iki taraf da sadece hafif kusur (tali kusur) işlemişse yine %50 – %50 veya durumun özelliğine göre paylaştırma yapılabilir. Kusur oranları, kazanın koşullarına göre %0 ile %100 arasında değişebilmektedir. Örneğin, bir taraf tamamen kusursuz %0 iken diğer taraf %100 kusurlu (tam asli kusur) olabilir.
Bu ayrım önemlidir çünkü asli kusur oranları yüksek (çoğunlukla %70 ve üzeri) olduğunda, o tarafın hukuki sorumluluğu çok daha fazladır. Tali kusur ise daha düşük oranda (%30 ve altı) sorumluluk anlamına gelir. Böylece, hem tazminat miktarlarının hesaplanmasında hem de cezai sorumluluğun değerlendirilmesinde, kimin asli kimin tali kusurlu olduğunun belirlenmesi adil bir sonuca ulaşmayı sağlar.
Asli Kusurun Tespiti Nasıl Yapılır? (Bilirkişi Raporları ve Mahkeme Süreci)
Asli kusurun tespiti, olayın türüne göre farklı süreçler izlese de genel olarak uzman incelemeleri ve hukuki değerlendirmelerle gerçekleştirilir. Özellikle trafik kazalarında, kaza anında düzenlenen Kaza Tespit Tutanağı (KTT) ilk adımdır. Taraflar anlaşarak kendi aralarında tutanak tutabilir veya polis/jandarma tutanak düzenler. Bu tutanakta kazanın oluş şekli ve tarafların ilk kusur değerlendirmesi yer alır. Ardından, tutanak ve deliller sigorta şirketlerine iletilir. Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi (TRAMER) sistemi üzerinden uzmanlar, fotoğraflar ve raporlar ışığında kusur oranlarını belirler. Bu komisyonda genellikle trafik kuralları ve Karayolları Trafik Kanunu madde 84’teki “asli kusur sayılan haller” dikkate alınır. Eğer taraflar sigorta aşamasındaki kusur dağılımına itiraz ederlerse, dosya itiraz komisyonuna veya gerekirse yargıya taşınabilir.
Bilirkişi raporları: Hem trafik kazalarında hem iş kazalarında mahkemeler sık sık bilirkişi incelemesine başvurur. Bilirkişiler, trafik mühendisleri, makine mühendisleri veya iş güvenliği uzmanları olabilmektedir. Örneğin, ağır bir trafik kazasında mahkeme, olay yeri krokisi, araçlardaki hasar, fren izleri gibi teknik delilleri inceleyerek kusur oranı tespiti için bilirkişiden rapor ister. Raporlarda, hangi tarafın hangi kuralı ihlal ettiği ve bu ihlalin kazaya etkisi belirtilir. Eğer raporda bir tarafın eylemi kazanın ana nedeni olarak görülürse bu tarafa asli kusur atfedilir. Diğer tarafın daha hafif ihlali varsa tali kusur olarak belirtilir. Bazı bilirkişi raporlarında yalnızca “asli kusurlu” veya “tali kusurlu” şeklinde nitelendirme yapılıp kusur yüzdesi belirtilmeyebilir; ancak son yıllarda mahkemeler oran belirtmeyi de talep etmektedir.
Mahkeme süreci: Kusur tespiti, hukuk davalarında (tazminat davaları) ve ceza davalarında (trafik kazası nedeniyle yaralama/ölüm) mahkemelerin kararını doğrudan etkiler. Hakim, bilirkişi raporunu değerlendirerek bir tarafın asli kusurlu olduğuna kanaat getirirse, tazminatın tamamını veya büyük kısmını o tarafın ödemesine hükmeder. Ceza yargılamasında da sanığın kusur derecesi, verilecek cezanın belirlenmesinde önemlidir (örneğin, taksirle ölüme neden olma suçunda, kusurun ağırlığı cezanın alt sınırdan mı üst sınırdan mı verileceğine etki edebilir).
Özetle, asli kusurun tespiti teknik analiz ve hukuki değerlendirmeyi bir arada gerektirir. Trafik kazalarında polis tutanakları ve TRAMER kayıtları başlangıç noktasıdır; anlaşmazlık halinde mahkeme sürecinde bilirkişi raporları belirleyici olur. İş kazalarında ise çoğu zaman SGK müfettiş raporları ve ardından iş mahkemelerinde alınan bilirkişi raporları ile kusur paylaşımı yapılır. Her durumda amaç, meydana gelen zararın asıl sorumlusunu tespit ederek adaletli bir kusur dağılımı yapmaktır.
Trafik Kazalarında Asli Kusur – Örnekler ve Sonuçları
Trafik kazalarında hangi durumların asli kusur sayıldığı hem yasal düzenlemelerle belirtilmiş hem de yüksek yargı kararlarıyla pekişmiştir. Karayolları Trafik Kanunu madde 84, trafik kazalarında sürücülerin asli kusurlu sayılacağı halleri tek tek listeler. Bu hallere örnek olarak:
- Kırmızı ışıkta geçmek: Kırmızı ışık ihlali, klasik bir asli kusur durumudur. Bu kuralı çiğneyen sürücü, kazanın oluşumunda birincil derecede sorumlu kabul edilir. Örneğin kavşakta kırmızı ışıkta durmayıp geçen bir sürücü kazaya neden olursa, diğer taraf tüm kurallara uysa bile kırmızı ışık ihlali yapan sürücü asli kusurlu olur.
- Alkollü araç kullanmak: Alkollü olarak direksiyon başına geçip kaza yapmak da genellikle asli kusur olarak değerlendirilir. Kanunda “alkollü araç kullanma” doğrudan listelenmemiş olsa da, alkollü sürücüler çoğunlukla başka bir temel kuralı (örneğin şerit ihlali veya hız sınırını) ihlal ederek kazaya sebebiyet verirler. Aşırı alkollü olmak, fiilin ağırlığını artırdığı için sürücünün kusuru “ağır kusur” düzeyine de çıkabilir (aşağıda sigorta bölümüne bakınız). Sonuç olarak, alkollü sürücüler kazalarda hem cezai hem mali sorumluluk açısından en kusurlu taraf sayılır.
- Hız sınırını aşmak ve hatalı sollama: Örneğin şehir içinde çok yüksek hızla giderek veya geçme yasağı olan yerde sollama yaparak kazaya neden olmak asli kusur kapsamındadır. Bu tür ihlaller, kaza riskini çok yükselten ciddi kural ihlalleri olduğu için kazanın temel nedeni sayılır.
- Şerit ihlali ve karşı şeride geçme: Bölünmüş yolda ters yöne girmek veya sollama yaparken karşı şeride geçerek çarpışmaya sebep olmak da asli kusurdur. Benzer şekilde arkadan çarpma (öndeki araca takip mesafesini korumayıp çarpışmak) çoğunlukla arkadan vuran aracın asli kusuru sayılır – istisnai durumlar hariç (örneğin öndeki aracın aniden ve kuraldışı fren yapması gibi durumlar ayrı değerlendirilir).
- Geçiş önceliğine uymamak: Kavşaklarda “dur” veya “yolver” kuralına uymayarak geçiş üstünlüğü olan araca çarpan sürücü de asli kusurludur. Örneğin kontrolsüz kavşakta gelen araca yol vermeyip kaza yapan taraf, kazanın asli kusurlusu kabul edilir.
Yukarıdaki örnekler “asli kusur sayılan haller” olarak kanunda belirtildiği için, bu fiilleri yapan sürücüler genellikle kazadan doğan zararın büyük bölümünden sorumlu olur. Sonuçları: Asli kusurlu sürücü, kazada oluşan maddi hasarları ve bedeni zararları karşı tarafa ödemek durumunda kalabilir. Trafik kazalarında Türk Borçlar Kanunu m.49 uyarınca kusurlu taraf, zararı tazmin etmekle yükümlüdür. Ayrıca asli kusurlu sürücü hakkında trafik idari para cezaları ve ehliyete el koyma, puan silme gibi idari yaptırımlar da uygulanır (örneğin alkollü araç kullanan sürücüye hem ceza puanı hem belirli süre ehliyet iptali uygulanır). Eğer kazada yaralanma veya ölüm meydana gelmişse, asli kusurlu sürücü taksirle yaralama veya taksirle öldürme suçlarından ceza mahkemesinde yargılanır.
Yargıtay kararları da trafik kazalarında asli kusurun sonuçlarını vurgulamıştır. Örneğin, Yargıtay bir kararında kırmızı ışık ihlali yapan sürücünün sigorta şirketine karşı “ağır kusurlu” olmadıkça poliçe kapsamında kalabileceğini belirtmiştir. Bu, “kırmızı ışıkta geçmek” gibi asli kusur oluşturmasına rağmen her durumda sigorta teminatının dışında kalmayabileceğini, kusurun ağırlığına göre değerlendirme yapıldığını gösterir (aşağıda sigorta bölümünde detaylı açıklanacaktır).
Kısacası, trafik kazalarında asli kusur örnekleri genellikle en tehlikeli kural ihlalleridir. Bu ihlalleri yapan sürücüler, gerek tazminat hukuku gerek ceza hukuku açısından en ağır sonuçlarla karşılaşır. Asli kusur nedir sorusunun trafik kazaları özelindeki cevabı: kazanın asli nedeni olan kural ihlali ve bu ihlali yapan sürücüdür.
İş Kazalarında Asli Kusur
İş kazaları, çalışma sırasında işçi veya işveren kaynaklı ihmaller sonucunda meydana gelebilen ve hem işçi sağlığı hem de işveren sorumluluğu açısından hukuki sonuçlar doğuran olaylardır. İş kazalarında “asli kusur”, çoğunlukla işverenin temel yükümlülüklerini yerine getirmemesinden kaynaklanır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve ilgili mevzuat, işverene işçilerin güvenliğini sağlamak için gerekli önlemleri alma, eğitim verme ve uygun çalışma ortamını temin etme yükümlülüğü yükler. Eğer işveren bu yükümlülüklere aykırı davranır ve bu nedenle bir kaza meydana gelirse, işveren asli kusurlu kabul edilir. Örneğin:
- İşçiye yüksekte çalışma eğitimi verilmemesi ve gerekli emniyet kemeri, halat gibi teçhizatın sağlanmaması sonucu işçinin yüksekten düşmesi. Bu durumda işveren asli kusurludur çünkü temel güvenlik önlemini almamıştır.
- Fabrikada makineye koruyucu sistem takılmaması nedeniyle işçinin uzuv kaybı yaşaması. Gerekli iş güvenliği tedbirlerini almayan işveren asli kusur taşır.
- İşyerinde yeterli denetim ve eğitim olmadan tehlikeli bir işi yaparken işçinin kaza geçirmesi. İşverenin gözetim yükümlülüğünü ihlal etmesi asli kusur sayılır.
Bununla birlikte, işçinin kendi kusuru da iş kazalarında rol oynayabilir. Eğer işçi, işverenin tüm talimatlarına ve sağlanan ekipmana rağmen ağır ihmalkar veya kurallara aykırı davranmışsa (örneğin koruyucu ekipman verildiği halde kullanmamak, açıkça tehlikeli bir hareket yapmak), o zaman işçi tali kusurlu veya durumuna göre asli kusurlu da sayılabilir. Ancak Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre işveren, işçinin tali kusuru bulunsa dahi, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almak zorunda olduğundan sorumluluktan tamamen kurtulamaz; sadece tazminat miktarında indirim yapılabilir.
Örneğin, bir Yargıtay kararında işçinin %40 kusurlu olması halinde bile işverenin %60 kusuruyla sorumlu tutulduğu görülmüştür (bu oransal paylaşım her duruma göre değişir). Hatta işçinin %100 kusurlu olduğu istisnai haller dışında, işveren genellikle kısmen sorumlu kabul edilir ki bu da işverenin asli kusur kavramıyla bağlantılıdır.
İş kazası tazminatlarında asli kusur belirlemesi, tazminatın kimin tarafından ve hangi oranda ödeneceğini ortaya koyar. İş kazası tazminatı davasında mahkeme, kusur raporlarıyla işverenin ve işçinin kusur oranlarını tespit eder. İşveren asli kusurlu bulunduğunda, işçiye veya yakınlarına maddi ve manevi tazminat ödemek zorunda kalır. İşçinin de kusuru varsa TBK m.86 uyarınca tazminattan indirim yapılabilir. Örneğin, %80 işveren kusuru, %20 işçi kusuru olan bir ölümle sonuçlanan iş kazasında, işveren ödenecek destekten yoksun kalma tazminatının %80’inden sorumlu olur; işçinin kendi %20 kusuru için tazminat ödenmez.
Ayrıca, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), iş kazası sonucu işçiye bağlanan sürekli iş göremezlik geliri veya ölüm geliri sonrasında, kazadaki kusur durumuna göre işverene rücu davası açabilir. İşveren asli kusurlu ise SGK, yaptığı ödemelerin büyük kısmını işverenden talep eder. İşçi asli kusurluysa (tamamen kusuru ile kazaya sebep olduysa) SGK işverene rücu etmez, hatta işçinin kendisine bile kusur oranına göre gelir bağlanmasında kesinti yapar.
Özetle, iş kazalarında asli kusur genellikle işverene atfedilen, kazanın esas nedeni sayılan ihmal veya tedbirsizliklerdir. İşçinin kusuru tali kalabilir. Asli kusur nedir sorusunun iş kazaları özelindeki cevabı: kazanın meydana gelmesinde belirleyici olan ve çoğunlukla işverenin iş güvenliği önlemlerini almamasından kaynaklanan kusurdur. Bunun tespiti, hem tazminat sorumluluğunu hem de olası cezai sorumluluğu (ihmal sonucu yaralanma/ölüm durumunda TCK 85 ve 89 kapsamında) belirlemek açısından kritiktir.
Sigorta Hukuku Açısından Asli Kusurun Etkisi
Sigorta hukuku, özellikle trafik kazalarında kusur durumuna göre farklı sonuçlar doğurur. Burada iki ayrı perspektif vardır: zorunlu trafik sigortası (karşı tarafa verilen zararları karşılayan) ve kasko (kişinin kendi aracındaki zararları karşılayan) sigortası.
Zorunlu Trafik Sigortası (Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası): Bu sigorta türü, kazada kusurlu olan sürücünün üçüncü kişilere verdiği zararları (maddi hasar, yaralanma, ölüm) poliçe limitleri dahilinde öder. Önemli bir nokta, sigorta teminatının kusura bakılmaksızın işlemesidir; yani sürücü %100 asli kusurlu dahi olsa, sigorta şirketi karşı tarafın zararını ödemekle yükümlüdür. “Asli kusurlu olanın sigortası ödeme yapar mı?” sorusunun cevabı evet – sigorta şirketi mağdur üçüncü kişilere ödeme yapar.
Ancak burada kusurun niteliği, sigorta şirketinin daha sonra kusurlu sürücüye rücu edip etmeyeceğini belirler. Eğer sürücünün fiili kasten veya “ağır kusur” derecesinde ise (örneğin ağır alkollü araç kullanma, ehliyetsiz ve bilinçli taksir sayılabilecek şekilde kural ihlali), sigorta şirketi ödediği tazminatı sürücüye rücu edebilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bir kararında, “Asli kusurun varlığı teminat kapsamında kalabileceği gibi, sonucun gerçekleşme şekli ağır kusuru gösteriyorsa, tali kusur halinde dahi teminat dışında kalma söz konusu olabilir” diyerek her asli kusurun sigorta teminatı dışında bırakılmadığını vurgulamıştır.
Yani mevzuatta “asli kusur teminat dışıdır” şeklinde bir kural yoktur. Örneğin kırmızı ışıkta geçen sürücü kusurludur, ama bu tek başına sigortanın ödememe sebebi değildir; ancak sürücünün kusuru kasta yakın ağır bir kusur ise (örneğin kasten kırmızı ışık ihlaliyle ağır hasar oluşturmak gibi durumlar) o zaman sigorta şirketi sürücüye rücu edebilir. Özetle, asli kusur kavramı sigortanın işlemesi bakımından, normal durumlarda teminatın devam etmesini engellemez. Sigorta şirketi, poliçe şartlarına göre sadece ağır kusur veya kasten sebebiyet hallerinde sorumluluktan kurtulabilir ya da ödeme yapıp sonradan sorumlu sürücüye dava açabilir.
Trafik sigortasının kendi aracınıza etkisi: Zorunlu trafik sigortası, kendi aracınızın zararını hiçbir koşulda karşılamaz – bu sigorta üçüncü kişilere yöneliktir. Dolayısıyla, kazada asli kusurlu iseniz, kendi aracınızdaki hasarı trafik sigortasından talep edemezsiniz. Bu noktada kasko sigortası devreye girer. Kasko poliçeniz varsa, kusurunuz olsa bile poliçe koşullarına göre aracınızın zararını karşılayabilir. Ancak kasko poliçelerinde de ağır kusur/kast istisnaları bulunabilir; örneğin alkollü araç kullanma sonucu kaza yapmışsanız, birçok kasko poliçesi hasarı ödememekte veya limitli ödemektedir. Yine de genel kural, kasko sigortasının kusur durumuna bakmadan hasarı karşılaması, sonrasında eğer şartlar varsa rücu yoluna gitmesidir.
Tazminat taleplerine etkisi: Asli kusurlu bir sürücü, kendi zararları için karşı tarafa tazminat talebi yöneltemez (çünkü zararın sorumlusu kendisidir). Örneğin, tamamen sizin hatanızdan (asli kusurunuzdan) ötürü kaza olduysa, sizin aracınızda ve bedeninizde oluşan zararlardan karşı taraf sorumlu değildir. Bu durumda kendi zararlarınızı ancak kendi sigortalarınızdan (kasko, ferdi kaza sigortası vb.) talep edebilirsiniz. Eğer kusur paylaşımı varsa (örneğin %70 siz asli kusurlu, %30 karşı taraf tali kusurlu), bu durumda karşı tarafa yöneltebileceğiniz tazminat talebi de sadece karşı tarafın kusuruna denk gelen kısım için olabilir. Örneğin %30 karşı taraf kusurlu ise, toplam zararınızın %30’unu talep etme hakkınız olabilir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi bir kararında, karşı taraf asli kusurlu olsa bile tamamen tazminat alamayabileceğini, manevi tazminat gibi konularda kusurun dağılımının miktarı etkilediğini vurgulamıştır. Hatta, davacının asli kusurlu olması manevi tazminat istemesine tamamen engel teşkil etmeyip sadece takdir edilecek miktarı azaltır demiştir. Yani, bir kişi kısmen de olsa zarar gördüyse ve diğer tarafın da kusuru varsa, tamamen kusurlu olmasa bile uygun bir maddi/manevi tazminat alabilir, fakat asli kusuru olduğundan daha düşük bir miktar takdir edilir.
İş kazalarında sigorta: İş kazaları bakımından, çalışanlar iş kazası sigortası kapsamında SGK’dan belli yardımlar alır. Eğer işveren asli kusurlu ise, SGK yaptığı bu yardımları işverene rücu edebilir (çünkü işverenden kaynaklı bir kusurla fon zarar görmüştür). Diğer yandan, işçi asli kusurlu ise (örneğin tamamen kendi hatasından kaza geçirdiyse), SGK sürekli iş göremezlik gelirinde indirime gider veya bazı ödemeleri keser. Özel sigorta poliçelerinde de (örneğin işverenin üçüncü şahıs mali mesuliyet sigortası gibi) ağır kusur durumunda sigorta şirketinin sorumluluktan kaçınma hakkı bulunabilir.
Sonuç olarak, sigorta hukuku açısından asli kusur kavramı, kimin zararını kimin sigortasının karşılayacağı ve sigorta şirketinin rücu hakkı noktasında önem kazanır. Asli kusur sigorta ilişkisi şu şekilde özetlenebilir: Zorunlu trafik sigortası, asli kusurlu olsanız bile karşı tarafın zararını öder (ancak ağır kusur varsa sizden tahsil eder); kendi zararlarınız için ise kusurluysanız, karşı tarafa değil kendi sigortalarınıza güvenmek durumundasınız. Bu nedenle, kazalarda kusur durumunuzu doğru değerlendirmek ve haklarınızı buna göre aramak önemlidir.
Ceza Hukuku Yönünden Asli Kusurun Değerlendirilmesi
Ceza hukuku bakımından “asli kusur” kavramı, doğrudan kanunda tanımlanmış bir terim olmamakla birlikte, taksirli suçlar dediğimiz istemeden (ihmal veya dikkatsizlik sonucu) işlenen suçlarda fiilen önem taşır. Özellikle trafik kazaları ve iş kazaları, taksirle yaralama (TCK m.89) veya taksirle öldürme (TCK m.85) suçlarına vücut verebilir. Mahkemeler, bu suçlarda sanığın kusur oranını ve derecesini değerlendirirken olayın oluşumuna kimin ne ölçüde etki ettiğine bakar – bu da pratikte asli veya tali kusur ayrımına benzer bir değerlendirmedir.
Trafik kazalarından doğan cezai sorumluluk: Bir trafik kazasında eğer bir kişi tamamen kendi ihmal ve kural ihlaliyle başkasının ölümüne neden olmuşsa, o kişi taksirle öldürme suçundan cezalandırılır. Burada başka bir fail yoksa zaten kusurun tamamı sanıktadır. Ancak birden fazla sürücünün karıştığı kazalarda, ceza hakimi her sürücünün kusurunu ayrı ayrı değerlendirir. Örneğin iki araçlı bir kazada her iki sürücü de kısmen kusurlu ise, genelde her ikisi hakkında da taksirle yaralama/öldürme davası açılabilir.
Fakat mahkeme, kusur oranlarına göre cezada hükmün bireyselleştirilmesine gider. Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararları, taksirli suçlarda asli kusur-tali kusur ayrımının ceza sorumluluğunda da göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtmiştir. Bu, örneğin iki kişinin neden olduğu bir kazada birinin kusuru çok ağır (asli) diğerinin daha hafif (tali) ise, her ikisi de mahkum olsa bile alacakları ceza miktarında veya hükmün ertelenip ertelenmemesinde farklılık olacağı anlamına gelir. Hatta bazı durumlarda, tali kusurlu tarafın eylemi hafif bir ihlal olarak görülür ve cezai yaptırıma gerek olmadığı değerlendirilerek ceza verilmeyebilir; veya ceza verilse bile hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi seçenekler uygulanabilir.
İş kazalarından doğan cezai sorumluluk: Ağır iş kazalarında (ölümlü veya ağır yaralanmalı) savcılık hem işveren yetkilileri hem de varsa iş güvenliği uzmanı, formen gibi sorumlular hakkında TCK 85 (taksirle ölüme neden olma) veya TCK 89 (taksirle yaralamaya neden olma) kapsamında soruşturma açabilir. Burada da asli kusur kimin üzerindeyse, genelde o kişi(ler) hakkında cezai yaptırım daha yüksek olur. Örneğin işveren gerekli güvenlik önlemlerini almayarak asli kusurlu ise, ceza davasında temel kusur onundur.
İşçinin de kusuru varsa, bu ceza davasında genelde mağdurun kusuru olarak değerlendirilir; sanık konumundaki işverenin cezasında indirim nedeni olabilir (TCK 22/3 uyarınca mağdurun veya üçüncü kişinin kusuru, taksirli suçlarda cezada indirim yapılabilmesini düzenler). Basitçe söylemek gerekirse, eğer ölen işçi kendi davranışıyla kazaya %50 sebebiyet vermişse, işverenin cezası belirlenirken bu durum hafifletici olarak dikkate alınabilir.
Ceza hukukunda asli kusur-tali kusur ayrımı en belirgin şekilde trafik ceza davalarında kullanılan bilirkişi raporlarında görülür. Trafik kazası sonrasında ceza yargılaması yapılırken, bilirkişi “filanca sürücü asli kusurlu, diğeri tali kusurlu” gibi bir rapor verir. Bu rapor, hakimin kusurun payını anlamasına yardımcı olur.
Örneğin bilirkişi A sürücüsünü %70 kusurlu (asli), B sürücüsünü %30 kusurlu (tali) bulduysa, hakim A sürücüsüne verilecek cezada daha ağır bir yaklaşım izlerken B sürücüsü belki daha az cezai sorumlulukla (hatta bazı durumlarda cezasızlıkla) kurtulabilir. Yargıtay da “bir kazada birden fazla kişi sorumlu ise herkes kendi kusuruna göre ceza sorumluluğu taşır, kusurun ağırlığı ceza miktarını etkiler” yönünde kararlar vermiştir.
Özetle, ceza hukuku yönünden asli kusur demek, taksirli bir suçun meydana gelmesinde esas ihmali yapan fail demektir. Bu kişi, sonuçtan birincil derecede sorumlu olduğu için daha yüksek ceza alabilir. Tali kusurlu fail ise daha az sorumlu kabul edilip cezası daha hafif düzeyde kalabilir. Ancak unutulmamalıdır ki, ceza hukukunda kusurun tamamen diğerine yüklenmesi bazen mümkün olmaz; herkes kendi fiilinden sorumludur. Dolayısıyla bir kazada iki taraf da kuralları ihlal etmişse, “ben tali kusurluyum ceza almam” diyemez – sadece ceza takdirinde lehine bir durum oluşabilir.
Örnek: Alkollü ve hızlı (asli kusurlu) bir sürücü ile, karşı tarafta emniyet kemeri takmayan (tali kusurlu, çünkü kendi zararını artırmış) bir yolcunun bulunduğu bir kazada, alkollü sürücü taksirle ölüme neden olma suçundan üst sınırdan cezaya çarptırılırken, tali kusur sayılabilecek ihlalle kendi zararını artıran mağdurun durumu sürücünün cezasında indirim sebebi olabilir. Sonuç olarak, ceza yargılamasında asli kusur kavramı, hakkaniyete uygun bir ceza belirlemenin aracıdır; failin kusurunun derecesi ne kadar yüksekse, cezanın da o derece ağırlaştırılması beklenir.
Yargıtay Kararlarıyla Desteklenen Açıklamalar
Yukarıda değindiğimiz kavramlar, yüksek yargı kararlarıyla da somutlaştırılmıştır. İşte Yargıtay kararlarından bazı satır başları ve bu yazıda ele aldığımız noktalarla ilişkileri:
- HGK 2003/11-756 E., 2003/743 K. (10.12.2003) – Bu Hukuk Genel Kurulu kararında Yargıtay, asli kusur ile sigorta teminatı ilişkisini netleştirmiştir. Kararda “Asli kusurun varlığı teminat kapsamında kalabileceği gibi… ‘Asli kusur teminat dışıdır’ gibi bir ayrıma gidilmemiştir” denilerek, asli kusurlu sürücülerin zorunlu trafik sigortası kapsamında korunmaya devam edebileceği belirtilmiştir. Bu, sigorta hukuku açısından asli kusur bölümünde anlattığımız, kusurun derecesi ile sigortanın rücu hakkı arasındaki dengeyi gösteren önemli bir içtihattır. Yine aynı kararda kırmızı ışık ihlalinin her durumda “ağır kusur” (kasta yakın kusur) anlamına gelmeyeceği belirtilmiştir – yani her kırmızı ışık ihlali yapanın sigortası ödeme yapmaktan kaçınamaz, somut olayın özellikleri değerlendirilmelidir.
- Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 1.7.2004 T. 1754/8664 K. – Bu kararda Yargıtay, kazada davacının asli kusurlu olmasının manevi tazminat almasına engel olmayacağını, ancak miktarı azaltacağını ifade etmiştir. Bu oldukça önemli bir noktadır: Tamamen kusurlu (asli kusurlu) olan taraf dahi kazada yaralanmışsa, uygun görülürse belli bir manevi tazminat alabilir; çünkü uğradığı beden bütünlüğü zararı vardır. Ancak kusuru ağır olduğu için, bu manevi tazminat makul ve daha düşük bir düzeyde tutulmalıdır. Bu içtihat, “Asli kusurlu olan tazminat alabilir mi?” sorusuna Yargıtay’ın verdiği bir yanıttır: Evet, tamamen kusurlu olsa bile manevi tazminat talebi tümden reddedilmemeli, indirilerek de olsa değerlendirilmelidir.
- Yargıtay Ceza Genel Kurulu çeşitli kararları – Ceza Genel Kurul kararlarında da taksirli suçlarda asli-tali kusur ayrımının önemi vurgulanmıştır. Örneğin bir CGK kararında, birden fazla failin bulunduğu taksirli trafik kazasında, mahkemenin her bir failin kusur derecesini ayrı tartışması gerektiği, kusurun ağırlığına göre ceza tayini yapmasının zorunlu olduğu belirtilmiştir. Bu, ceza hukuku açısından asli kusur bölümünde değindiğimiz ilkelerle paraleldir. Yani Yargıtay, ceza davalarında da kusurun paylaştırılmasını ve kişinin kendi kusuruna göre sorumlu tutulmasını öngörmektedir.
- Yargıtay 17. Hukuk Dairesi (Trafik kazaları ile ilgili daire) – Birçok kararında, Karayolları Trafik Kanunu md.84’te sayılan ihlallerin (örneğin kırmızı ışıkta geçme, hatalı sollama vb.) kazanın oluşumuna etkisi varsa sürücünün asli kusurlu sayılacağını onaylamıştır. Ayrıca, kusur raporlarının teknik ve hukuka uygun olması konusunda da Yargıtay denetime tabi ilkeler belirlemiştir. Örneğin, raporlar çelişkili ise mahkeme yeniden rapor almalı, kusur paylaşımını netleştirmelidir.
Yukarıdaki Yargıtay değerlendirmeleri, bu yazıda ele aldığımız asli kusur nedir, nasıl belirlenir, tazminat ve sigorta ilişkisi, ceza hukuku boyutu gibi konulara ışık tutmaktadır. Yargıtay kararları özetle şunu gösteriyor: Asli kusur, hukukun her alanında sonuçları etkilese de, her somut olaya özgü adil bir değerlendirme yapılmalıdır. Kusurun oranı ve niteliği, tazminatın paylaştırılmasından sigorta şirketinin sorumluluğuna, verilecek cezanın miktarından manevi tazminatın takdirine kadar pek çok kararda belirleyici olmaktadır.

ASLİ KUSUR NEDİR
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Soru 1: Asli kusur ne demek, kısa tanım?
Cevap: Asli kusur, en basit ifadeyle bir kazada veya olayda birincil derecede hatalı olma durumu demektir. Yani meydana gelen zararın asıl sebebi olan kural ihlaline “asli kusur” denir. Örneğin bir trafik kazasında kırmızı ışıkta geçen sürücünün kusuru asli kusurdur çünkü kaza esasen o ihlal yüzünden olmuştur.
Soru 2: Asli kusurlu olan tazminat alabilir mi?
Cevap: Tamamen (100%) asli kusurlu olan kişi, kendi uğradığı zararlar için karşı taraftan maddi tazminat talep edemez, çünkü kazanın sorumlusu kendisidir. Ancak kusurun tamamı değil de bir kısmı kendisinde ise (örneğin %70 kusurlu, karşı taraf %30 kusurlu), o orana denk gelen kısmi tazminatı talep edebilir. Manevi tazminat konusunda Yargıtay, asli kusurlu olsa bile kişinin uğradığı manevi zarar için tamamen sıfır tazminat yerine cüzi de olsa bir miktar takdir edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Özetle, asli kusurlu taraf tazminat ödeyen konumundadır, alamaz; ancak ortak kusur durumunda kendi kusuru dışındaki kısım için talepte bulunabilir. Tam kusurlu kişi de manevi açıdan acı çekmişse, kusuru dikkate alınarak çok sınırlı bir manevi tazminat alması mümkün olabilir.
Soru 3: Kusur oranı nasıl belirlenir?
Cevap: Kusur oranı, olayın incelenmesi sonucunda uzmanlar ve/veya mahkeme tarafından belirlenir. Trafik kazalarında ilk olarak kaza tespit tutanağı tutulur ve sigorta eksperleri TRAMER sistemi üzerinden tarafların kusur oranını (genellikle %0, %25, %50, %75, %100 şeklinde) belirler. Anlaşmazlık olursa, bilirkişi raporları devreye girer; aracın fren izleri, hasar durumu, yol koşulları, tanık beyanları gibi deliller incelenerek kimin ne ölçüde kusurlu olduğu saptanır. Mahkeme, gerekirse birden fazla bilirkişi raporu alarak hakkaniyete uygun bir oran belirler.
Örneğin A aracı hız limitini çok aştı, B aracı da sinyal vermeden şerit değiştirdi ve kaza olduysa, bilirkişi A’yı %80 kusurlu (asli kusur), B’yi %20 kusurlu (tali kusur) gibi değerlendirebilir. Kusur oranı belirlenirken Karayolları Trafik Kanunu md.84’teki asli kusur halleri özellikle dikkate alınır; fakat birden fazla kural ihlali varsa oranlama yapılır. İş kazalarında da iş güvenliği uzmanlarının raporları ve gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı değerlendirilerek kusur oranları tespit edilir.
Soru 4: Asli kusur durumunda sigorta ödeme yapar mı?
Cevap: Evet, zorunlu trafik sigortası, kazada asli kusurlu olsanız dahi karşı tarafın zararlarını öder. Sigorta şirketi, sizin kusurlu olmanızdan bağımsız olarak mağdurlara poliçe limitleri çerçevesinde ödeme yapmak zorundadır. Ancak siz ağır kusurlu iseniz (örneğin yüksek promil alkollüydünüz veya kasten bir fiil yaptınız), sigorta şirketi yaptığı ödemeyi size rücu edebilir.
Kendi aracınızın hasarı ise trafik sigortasından karşılanmaz; bunu ancak kasko sigortanız varsa temin edebilirsiniz. Kasko sigortası, genelde sürücünün kusuruna bakmadan hasarı öder ama alkollü olma gibi ağır kusur hallerinde ödeme yapmama veya ödese bile regres (rücu) hakkı saklı olabilir. Kısaca, asli kusurda sigorta diğer tarafa öder, sizin zararınızı ise sizin sigortalarınız yoksa kimse ödemez. Bu yüzden asli kusurlu sürücü kendi hasarını üstlenmek durumunda kalır, karşı tarafın hasarını da trafik sigortası üzerinden gidermek zorundadır.
Soru 5: Asli kusur oranları nelerdir?
Cevap: Asli kusur için sabit bir oran yoktur; ancak uygulamada belirli oranlar ortaya çıkmıştır. Genellikle, bir taraf asli kusurlu diğer taraf tali kusurluysa, asli kusura %75 veya %100, tali kusura %25 veya %0 oranı verilir. İki taraf da eşit derecede ağır kusurluysa ikisine de %50 verilebilir (asli-asli kusur durumunda).
Örnek kusur dağılımları şöyle olabilir: “asli %100 – karşı taraf %0”, “asli %75 – tali %25”, “%50 – %50” gibi dağılımlar mümkündür. Önemli olan, bu oranların bir uzlaşma aracı olduğudur; zira asli kusur kavramı ikili bir ayrım olsa da, pratikte bir taraf diğerinden biraz daha kusurlu olabilir. Dolayısıyla hakim veya sigorta eksperi, kusur durumunu oransal olarak ifade ederek paylaştırma yapar. Asli kusur oranı yüksek olan taraf, zararın büyük bölümünden sorumlu olur.
🎯 Sonuç ve Profesyonel Destek: Kusur dağılımı ve özellikle asli kusur tespiti, hem hukuki süreçleri hem de sigorta/tazminat haklarını doğrudan etkileyen kritik bir konudur. Her olayın şartları farklı olduğundan, hak kaybına uğramamak için uzman görüşü almak önemlidir. Harbiye Hukuk Bürosu olarak trafik kazaları, iş kazaları, tazminat ve ceza davaları alanlarında deneyimli avukatlarımızla hizmet veriyoruz. Asli kusur nedir, kusur oranlarına itiraz nasıl yapılır, tazminat haklarınız neler ve sigorta süreçlerinde neler yapmanız gerekir gibi sorularınız için bize danışabilirsiniz. Haklarınızı korumak ve etkin bir hukuki destek almak için bizimle iletişime geçmekten çekinmeyin. Unutmayın, doğru adımlar ve zamanında hukuki yardım ile zararlarınızı en aza indirebilir, hak ettiğiniz tazminata ulaşabilirsiniz.
İç Bağlantılar: Bu konularla ilgili daha detaylı bilgiler için sitemizdeki şu yazılara göz atabilirsiniz: Araç Değer Kaybı Nasıl Alınır? (trafik kazası sonrası araç değer kaybı talepleri), Trafik Kazası Tazminat Davası (trafik kazalarında maddi-manevi tazminat süreçleri), İş Kazası Tazminatı (iş kazası geçirenlerin hakları ve tazminat yolları) ve ceza hukuku konusunda Ceza Avukatı hizmetlerimiz sayfası.
Harici Kaynaklar: Resmî mevzuat için bkz. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu m.84 (asli kusur halleri), 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu m.85-89 (taksirle öldürme ve yaralama suçları) ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m.49 (haksız fiilde kusur sorumluluğu). Ayrıca Yargıtay kararları için örnek: Yarg. 4. HD 1.7.2004 T. 1754/8664 K. (manevi tazminat – asli kusur ilişkisi) ve Yarg. HGK 10.12.2003 T. 2003/743 K. (sigorta rücu – asli/ağır kusur ayrımı). Bu kaynaklar, konu hakkında daha derin yasal bilgiyi merak eden okuyucular için yararlı olacaktır.