Miras HukukuORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI (İZALE-İ ŞÜYU)

Ortaklığın giderilmesi davası, diğer adıyla izale-i şüyu davası, paylı veya elbirliği mülkiyetine tabi taşınır ya da taşınmaz mallardaki ortak mülkiyeti sona erdirip kişisel mülkiyete geçişi sağlayan bir dava türüdür【1†】. Bu dava, ortaklar arasında paylaşma konusunda anlaşma sağlanamadığında devreye girer ve malın adil biçimde bölüşülmesini veya değerinin paylaştırılmasını hukuki yolla temin eder. Her ne kadar adı kanun metninde açıkça geçmese de, Türk Medeni Kanunu’nun 698 ve 699. maddeleri (Paylı Mülkiyetin Sona Ermesi başlığı altında) bu davanın temelini oluşturur. Özetle, taraflar mal paylaşımı hususunda uzlaşamazsa, ortaklığın giderilmesi davası ile ortak mülkiyet ilişkisi sona erdirilir.

İÇİNDEKİLER

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ (İZALE-İ ŞÜYU) DAVASI NEDİR?

Türk Medeni Kanunu’nda açık bir başlık halinde düzenlenmemiş olsa da, ortaklığın giderilmesi davası TMK m.698 ve m.699’da belirtilen paylaşma istemi hükümlerine dayanır. Bu dava; paydaşların (ortakların) taşınır veya taşınmaz mallarını anlaşmazlık nedeniyle hukuk yoluyla ve adil şekilde paylaştırmak amacıyla görülür. Uygulamada özellikle miras paylaşımında anlaşamayan mirasçıların, ortaklığın giderilmesi talebiyle mahkemeye başvurduğu görülmektedir. Ancak miras kalan malvarlığı konusunda, miras ortaklığının giderilmesi için Medeni Kanun’un 642. maddesinde özel bir düzenleme mevcuttur. Bu nedenle, mirasçılar arasında paylaşım sorununda doğrudan izale-i şüyu davası açmak yerine TMK 642’ye dayanılarak mirasın mahkeme kararı ile paylaşılması yoluna gidilir. Nitekim mirasçılar yanlışlıkla ortaklığın giderilmesi davası açsa bile, usul ekonomisi gereği hakim davayı reddetmek yerine talebi TMK 642 kapsamında değerlendirmektedir.

KİMLER ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI AÇABİLİR?

Ortaklığın giderilmesi davasını, söz konusu malın paylı veya elbirliği mülkiyetine tabi olması fark etmeksizin her paydaş (ortak) tek başına açabilir. Birden fazla paydaş birlikte de dava açabilir; burada önemli olan davayı açan kişinin o malda pay sahibi olmasıdır. Dava, ortak maldaki diğer tüm paydaşlara karşı açılır ve yargılama esnasında tüm paydaşların mahkemede hazır bulunması gerekir. Eğer paydaşlardan biri dava devam ederken vefat ederse, o kişinin mirasçılık belgesinde belirtilen tüm mirasçıları davaya dahil olmak zorundadır. Özetle, davayı açmak için tek şart malda pay sahibi olmaktır; davalı taraf ise diğer tüm paydaşlar olacaktır.

Not: Miras kalan bir mal söz konusuysa, mirasçılar kendi aralarında anlaşarak yazılı miras paylaşım sözleşmesi yapabilirler. Bu mümkün değilse miras ortaklığının giderilmesi için dava yoluna gidilebilir. Mirasın kapsamı veya malvarlığı değerleri belirsizse öncelikle terekenin tespiti davası açılarak mirasın aktif ve pasifinin belirlenmesi yoluna da gidilebilir.

MİRASÇILAR ARASINDA ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ VE MİRASIN PAYLAŞTIRILMASI

Miras hukuku gereği, mirasçılar mirası aralarında bir sözleşme ile paylaşabilir ve bu sözleşme yazılı yapılmalıdır. Yukarıda değindiğimiz gibi, mirasçılar arasında mal paylaşımı konusunda anlaşmazlık varsa hakim doğrudan TMK 642 hükmünü uygular. Mirasçılar anlaşmalı şekilde mirası paylaşamazsa, sulh hukuk mahkemesinden mirasın paylaştırılmasını talep edebilirler. TMK 642’de belirtildiği üzere her mirasçı, her zaman mirasın paylaşılmasını isteme hakkına sahiptir. Davayı bir mirasçı tek başına açabileceği gibi birkaçı birlikte de açabilir. Miras ortaklığının giderilmesi davasında hakim, mirasçıların talebine ve durumun elverişliliğine göre terekeye dahil malların aynen bölüşülmesine veya satış yoluyla paylaştırılmasına karar verebilir. Mirasın paylaşılması konusunda yetkili mahkeme, TMK 642 gereği murisin (ölen kişinin) son ikametgahı yerindeki Sulh Hukuk Mahkemesi olacaktır.

Örnek: Miras bırakanın mirasçıları, aralarında anlaşarak mirası paylaşabilir (örneğin bir miras paylaşım sözleşmesi ile). Bu anlaşma yapılamıyorsa, mirasçılardan biri sulh mahkemesine başvurarak mirasın yargı yoluyla paylaştırılmasını talep edebilir. Bu süreç, halk arasında miras taksim davası olarak da bilinir. Mirasçılar mirası paylaşamazsa son çare olarak mirasın mahkeme kararı ile satışı davası açılıp miras konusu malın satış suretiyle paylaştırılması sağlanır.

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINDA ARABULUCULUK

Arabuluculuk, uyuşmazlığa düşen tarafların, gönüllü olarak bir arabulucu huzurunda anlaşmaya varmaya çalıştıkları alternatîf çözüm yoludur. Bazı uyuşmazlıklarda kanun koyucu, dava açmadan önce arabulucuya başvurmayı zorunlu tutmuştur. Ortaklığın giderilmesi davaları da 1 Eylül 2023 itibariyle bu kapsama alınmıştır. 5 Nisan 2023 tarihli 7445 sayılı Kanun değişikliği ile, izale-i şüyu davası açılmadan önce arabulucuya başvuru yapmak dava şartı haline gelmiştir. Dolayısıyla, arabuluculuk sürecini tamamlamadan mahkemeye gidilemez; aksi halde dava, esasa girilmeksizin usulden reddedilir.

Zorunlu arabuluculuk sürecinde arabulucu, başvuru tarihinden itibaren 3 hafta içinde anlaşma sağlanıp sağlanamadığını neticelendirecektir (gerekirse bu süre en fazla 1 hafta uzatılabilir). Taraflar arabulucuda anlaşırsa, sağlanan uzlaşma tutanağa bağlanır ve dava açmaya gerek kalmaz. Anlaşma sağlanamazsa, arabuluculuk son tutanağı düzenlenir ve dava açılırken bu tutanak dava dilekçesine eklenir. Arabulucuya başvuru ücreti alınmaz; anlaşma olursa arabuluculuk ücreti kural olarak taraflarca eşit ödenir. Anlaşma olmazsa arabulucunun ilk iki saatlik ücreti devletçe karşılanır.

Not: Zorunlu arabuluculuk süreci tamamlandıktan sonra dava açma aşamasına geçilebilir. İzale-i şüyu davasının açılması ve gerekli belgeler hakkında detaylı bilgi için Ortaklığın Giderilmesi Davası Nasıl Açılır? başlıklı makalemizi inceleyebilirsiniz.

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINDA YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME

Ortaklığın giderilmesi (izale-i şüyu) davasında görevli mahkeme, malın türü ne olursa olsun Sulh Hukuk Mahkemesi’dir. Bu kural kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece resen dikkate alınır. Yani paylı veya elbirliği mülkiyetine tabi bir taşınır ya da taşınmazın ortaklığının sonlandırılması davalarını sulh hukuk mahkemeleri görür.

Yetkili mahkeme ise dava konusu malın niteliğine göre değişir. Dava konusu taşınmaz mal ise, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir (HMK m.12). Örneğin ortaklığa konu arsa, tarla, ev gibi bir taşınmaz için dava, o taşınmazın bulunduğu il/ilçedeki Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılmalıdır. Bu kural kesin yetki kuralıdır; aksi takdirde yetkisizlik kararı verilir. Dava konusu menkul (örneğin araba, ziynet eşyası gibi taşınır) ise genel yetki kuralı geçerli olup davalı paydaşların ikametgahı mahkemesi yetkili sayılır (HMK m.6). Menkuller bakımından ayrıca malın bulunduğu yer mahkemesi de yetkili olabilir (HMK m.10), fakat taşınmazlardaki gibi kesin değildir.

Kısaca:

  • Dava konusu taşınmaz ise: Dava, taşınmazın bulunduğu yer Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılmalıdır (kesin yetki).
  • Dava konusu menkul mal ise: Davalı paydaş(lar)ın yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesi yetkilidir (genel yetki kuralı).

Yetki veya görev kurallarına aykırı olarak açılan davada mahkeme, dava şartı yokluğu nedeniyle davayı usulden reddedebilir ya da dosyayı yetkili/görevli mahkemeye gönderebilir.

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINDA KIYMET TAKDİRİ VE İTİRAZ

Ortaklığın giderilmesi davasında mahkeme, eğer malın aynen taksimi mümkün mü değil mi değerlendirmek isterse bir keşif yapar. Bu keşifte, taşınmaz malın özellikleri ve değeri tespit edilir; bu işleme kıymet takdiri adı verilir. Kıymet takdiri, bilirkişi tarafından hazırlanan ve malın piyasa değerini ortaya koyan bir rapor ile yapılır. Rapor hazırlanıp mahkemeye sunulduktan sonra tüm ilgililere tebliğ edilir. Taraflar, raporun tebliğinden itibaren 7 gün içinde rapora karşı, davanın görüldüğü sulh hukuk mahkemesine itiraz edebilir.

Eğer süresinde itiraz edilmez veya itiraz reddedilirse kıymet takdiri kesinleşir. Kıymet takdiri raporu kesinleştikten sonra satış aşamasına geçilebilir. Bu aşamadan itibaren satış işlemleri, İcra İflas Kanunu hükümleri çerçevesinde icra dairesi tarafından yürütülür. (Örneğin ihale usulü, artırma koşulları, satış ilanı, teminat bedeli gibi hususlar İcra ve İflas Kanunu’na tabidir.)

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINDA SATIŞ YÖNTEMLERİ

Ortaklığın giderilmesi davasında, paydaşlar malın aynen taksimine (fiziken bölüşümüne) karar veremiyor veya bu mümkün olmuyorsa, geriye satış yoluyla ortaklığın giderilmesi seçeneği kalır. Mahkeme, TMK m.699 gereğince paylaşmanın ne şekilde olacağına hükmeder:

  • Aynen Bölüşme: Malın değeri önemli ölçüde azalmadan fiziken bölünebilmesi mümkünse, hakim malın aynen taksim edilerek paylaştırılmasına karar verir. Bölünen parçaların değerleri denk değilse, eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme yapılmasına hükmedilebilir. Bu denkleştirme (ivaz) için ilgili paydaşların rızası gerekir. Hakim, tarafların rızası olmadan kendiliğinden para ekleyerek denkleştirme yapamaz.
  • Satış (Artırma veya Pazarlık): Malın aynen bölünmesi durum ve koşullara uygun değilse veya bölünme halinde mal önemli değer kaybına uğrayacaksa, mahkeme ortaklığın açık artırma yoluyla satışına karar verir. Tarafların tamamı isterse satışın pazarlık usulüyle veya sadece paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına da karar verilebilir. Ancak tüm paydaşların oybirliği yoksa, satış herkese açık artırma usulüyle gerçekleştirilmelidir.

Ayrıca, paydaşların onayı olmadıkça, malın bir kısmı paylı mülkiyette bırakılarak geri kalanı paylaştırılamaz. Örneğin bir taşınmazın belli bir bölümü ortak bırakılıp diğer bölümleri paylaştırılamaz (tam bir çözüm olmalıdır). Aynen taksim kararı verildiğinde dahi, bölünen kısımlardan biri diğerine göre daha düşük değerde kalıyorsa ve taraflar kabul etmiyorsa, mahkeme bu durumda da aynen taksimden vazgeçip satış yoluyla paylaştırmaya dönebilir.

Önemli: Şayet ortaklığa konu taşınmaz üzerinde kat mülkiyeti kurulması mümkünse, mahkeme kural olarak satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar vermez. Örneğin ortaklar arasında paylaşılamayan bir bina, eğer kat mülkiyetine geçilerek bağımsız bölümlere ayrılabiliyorsa, hakim malın satışına değil kat mülkiyetine çevirerek bölüşümüne yönelmelidir. Bu durum Yargıtay içtihatlarında da vurgulanmıştır.

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINDA MUHDESATIN AİDİYETİNİN TESPİTİ

Ortaklığın giderilmesi davası görülürken, taşınmaz üzerinde üçüncü bir kişiye ait yapı veya eklenti bulunduğu iddiası ortaya çıkabilir. Taşınmaz mal üzerinde, o malın sahibi olmayan birine ait yapı bulunmasına muhdesat denir. Eğer davada paydaşlardan biri, “taşınmaz üzerindeki şu yapı bana aittir” diyerek hak iddia ederse, bu kişi ayrı bir muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açmak durumundadır. Bu dava, izale-i şüyu davası için bekletici mesele teşkil eder. Yani ortaklığın giderilmesi davasının sonuçlanabilmesi için öncelikle muhdesat iddiasına ilişkin davanın sonuçlanması beklenir. Muhdesatın kime ait olduğuna karar verildikten sonra ortaklığın giderilmesi davasına devam edilerek, malın geri kalan kısmı o karara göre paylaştırılır.

AÇIK ARTIRMA (MÜZAYEDE) USULÜ İLE SATIŞ NASIL YAPILIR?

Ortaklığın giderilmesi davasında, satış kararı verildiğinde uygulanan usul genellikle açık artırma (müzayede) usulüdür. Bu süreç şu adımlardan oluşur:

  • Satış Kararı: Öncelikle mahkeme, malın satış suretiyle paylaştırılmasına hükmeder. Kararda satışın açık artırma usulüyle yapılacağı belirtilir (ya da tarafların oybirliği varsa pazarlık usulüyle).
  • Satış İlanı ve İcra Müdürlüğü İşlemleri: Mahkeme kararı kesinleşince, dosya icra müdürlüğüne gönderilir. İcra müdürlüğü satış tarihi ve şartlarını belirler. Ardından satış ilanı yayımlanır. İlan, gazete ve elektronik ortamda duyurulur. Belirlenen gün ve saatte taşınmaz, icra dairesince açık artırmaya çıkarılır. İhalede en yüksek teklifi veren alıcı, malı satın almaya hak kazanır.
  • Satış Bedelinin Dağıtılması: Satıştan elde edilen gelir, icra müdürlüğü tarafından mahkeme kararında belirtilen pay oranlarına göre paydaşlara dağıtılır. İcra müdürlüğü, satış bedelini tahsil ederek taraflara düşen tutarı öder.

Satış işlemleri tamamen icra iflas mevzuatı çerçevesinde yürütüldüğünden, icra ihalesine katılım, teminat yatırma, artırmanın feshi gibi konular bu kanun hükümlerine tabidir.

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINDA AYNEN TAKSİM NEDİR?

Aynen taksim, ortak malın fiziksel olarak bölünerek paydaşların her birine müstakil parçalar verilmesi suretiyle ortaklığın sona erdirilmesidir. Örneğin ortaklara ait bir tarlanın sınırlar çizilerek hisseleri oranında bölünmesi ve her ortağa ayrı parsel verilmesi aynen taksime örnektir.

Aynen taksim kararı verilebilmesi için:

  • Malın bölünebilir olması gerekir (yüzölçümü, imar durumu elverişli olmalı).
  • Bölünmenin, malın ekonomik bütünlüğünü ciddi zarara uğratmaması gerekir (bölünürse değerinde aşırı düşüş olmamalı).
  • Paydaşların sayısı ve pay oranları dikkate alınır; herkese adil bir dağılım yapılıp yapılmayacağı değerlendirilir.

Hakim, tüm bu şartları göz önüne alır. Eğer taşınmazın bölünmesi önemli ölçüde değer kaybına yol açacaksa, aynen taksimden vazgeçilir ve satış yoluyla paylaştırma yöntemine geçilir. Aynı şekilde, paydaşların onayı olmadan bir kısım mal ortak bırakılarak diğer kısımlar bölüştürülemez.

Denkleştirme: Aynen taksim sonucunda parçaların değerleri arasında fark oluşursa, düşük değerde kalan parçaya nakit eklenerek denkleştirme yapılabilir. Ancak bunun için tarafların rızası aranır. Rıza gösterilmezse hakim kendiliğinden nakdi denkleştirme uygulayamaz.

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINDA KATILIMLI SATIŞ NEDİR?

Mahkeme, malın aynen taksimine karar veremez ve satışa hükmederse, satış genellikle katılımlı satış yöntemiyle yapılır. Katılımlı satış (ihaleye katılmalı satış), satışın sadece dışarıdan üçüncü kişilere değil, aynı zamanda mevcut paydaşlara da açık olması demektir. Yani hem paydaşlar hem de dış alıcılar ihaleye girerek malı satın almak için teklif verebilirler.

Katılımlı satışın özellikleri şöyle özetlenebilir:

  • Satış işlemi, icra dairesi veya mahkemenin belirlediği satış memuru gözetiminde yapılır.
  • İhaleye katılmak isteyen tüm paydaşlar, diğer katılımcılar gibi şartları yerine getirerek teklif verebilir.
  • En yüksek teklifi veren kişi (paydaş veya üçüncü şahıs) malın tamamının yeni sahibi olur.
  • Satış bedeli tahsil edildikten sonra, elde edilen para paydaşlara payları oranında dağıtılır. Böylece bir paydaş isterse malın tamamını satın alıp tek maliki haline gelebilir (diğer paydaşlar parasını almış olur).

Bu yöntem, paydaşlardan birinin malı dışarıya kaptırmadan bünyesinde toplamasına imkan tanıdığı için pratik bir çözümdür. Örneğin aile arasında kalan bir mülkün, dışarıdan birine satılmasını istemeyen paydaş bu ihaleye girip en yüksek bedeli vererek malı kendi üzerine alabilir.

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINDA ÖNCELİKLİ SATIN ALMA (ŞUFA) HAKKI

Şufa hakkı (önalım hakkı), paylı mülkiyette paydaşlardan birinin kendi payını üçüncü bir kişiye satması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren haktır. Bu hak, paylı mülkiyete tabi taşınmazlarda geçerlidir ve ancak paydaşlar tarafından kullanılabilir.

Ortaklığın giderilmesi davasında ise genellikle önalım hakkı söz konusu olmaz. Çünkü bu davada pay satışları, ortakların anlaşmazlığı nedeniyle cebri icra yoluyla veya ortaklar arasında yapıldığı için, paydaşların birbirine karşı önalım kullanması durumu doğmaz. Zaten Türk Medeni Kanunu’na göre cebri satışlarda önalım hakkı kullanılamaz. Ayrıca paydaşlar birbirlerine satış yaparsa, önalım hakkı diğer paydaşlara karşı değil dış kişilere karşı koruma sağlar. Özetle:

  • Mirasın paylaşılması için açılan izale-i şüyu davalarında, paydaşların paylarını alacak kişi zaten ya bir üçüncü şahıs (ihaledeki alıcı) ya da diğer paydaşlardır. Paydaşlar arasında pay satışı olduğunda önalım hakkı söz konusu değildir.
  • Zorunlu satış (icra ihalesi) durumunda da önalım hakkı işletilemez.

Dolayısıyla bu dava kapsamında şufa hakkı devreye girmez. Payını satmak istemeyen paydaşların başvurabileceği hukuki yollar, önalım hakkından ziyade dava aşamasında aynen taksim talebi gibi yollar olacaktır.

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI NE KADAR SÜRER?

Ortaklığın giderilmesi davalarının süresi; malın türüne, paydaş sayısına ve mahkemenin iş yüküne göre değişiklik gösterir. Genel olarak ilk derece yargılaması ortalama 18-24 ay arasında sonuçlanabilmektedir. Paydaşların çok sayıda olması, yurt dışında yaşayan veya adresi bulunamayan paydaşların varlığı, paydaşlardan birinin vefatı gibi durumlar süreci uzatabilir. İlk karardan sonra dosyanın istinaf incelemesine gitmesi ve oradan da gerekirse temyiz yoluna başvurulması halinde (her ne kadar sulh hukuk davalarında temyiz yolu kapalı olsa da, bazı durumlarda bölge adliye mahkemesi kararına karşı Yargıtay denetimi istenebilmektedir), tüm süreç toplamda 3-4 yılı bulabilir.

Pratik Tavsiye: Ortaklığın giderilmesi davaları hem prosedür hem de teknik aşamalar (bilirkişi, keşif, satış vs.) açısından karmaşık olabilmektedir. Bu süreçte bir gayrimenkul hukuku avukatı yardımı almak, işlemleri hızlandırabilir ve hak kayıplarının önüne geçebilir. Harbiye Hukuk Bürosu’nun uzman gayrimenkul avukatları bu tür uyuşmazlıklarda deneyime sahiptir. Uzun bekleme sürelerini ve karmaşık süreçleri, profesyonel destek ile daha kolay yönetebileceğinizi unutmayın.

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINDA MASRAFLAR VE HARÇLAR

Ortaklığın giderilmesi davasını açarken ve yürütürken belli başlı yargılama giderleri söz konusudur:

  • Harçlar: Bu davalarda genellikle nispi harç alınır. Eğer dava sonucunda malın satışına karar verilirse, satış bedelinden her paydaşa düşen miktar üzerinden binde 11,38 oranında nispi karar ve ilam harcı hesaplanır. Eğer malın aynen taksimine karar verilirse, dava konusu malın toplam değeri üzerinden binde 4,55 oranında nispi harç alınır. (Başvuru harcı ve peşin harç ise maktu olarak dava başında alınır.)
  • Bilirkişi Ücreti: Malın özelliklerine göre bilirkişi incelemesi gerekebilir. Bilirkişi ücreti, bilirkişinin uzmanlık alanına ve işin niteliğine göre değişir. Dava başında bilirkişi avansı yatırılır.
  • Keşif Giderleri: Taşınmazın yerinde incelenmesi (keşif yapılması) gerektiğinde, keşif masrafı peşin alınır. Keşif ücreti, keşif heyetinin ulaşım giderleri vb. kalemleri içerir.
  • İlan Giderleri: Satış kararı verilip açık artırma ilanı yapılacaksa, Resmî Gazete veya yerel gazetede yayımlanan ilanların bedeli masraf kalemine eklenir.
  • Vekalet Ücreti: Davayı avukat aracılığıyla takip eden taraf, karşı vekalet ücreti ve kendi avukatına ödeyeceği ücreti göz önünde bulundurmalıdır. Mahkeme, davanın sonunda vekalet ücretini tarife uyarınca takdir eder.
  • Satış Masrafları: İhale pulu, tellaliye ücreti, tapu harcı gibi satışla ilgili çıkabilecek ek masraflar da söz konusu olabilir.

Başlangıçta tüm bu giderler davayı açan taraf tarafından karşılanır. Mahkeme harç ve giderlerinin ödenmesi dava şartıdır; yatırılmazsa dava usulen reddedilebilir. Davanın sonunda ise mahkeme, yargılama giderlerini paylaştırır. Ortaklığın giderilmesi davalarında genellikle tüm paydaşlar davanın sonucundan eşit şekilde yararlandığı için, ödenen harç ve masraflar payları oranında taraflara yükletilir. Haksız yere itiraz eden veya davayı gereksiz uzatan taraf olursa, hakim bunu da dikkate alarak masraf yükünü düzenleyebilir.

Harç Hesaplaması: Harç oranları her yıl güncellendiğinden, ödenecek harç miktarları değişebilir. 2024 yılı için sulh hukukta izale-i şüyu davası açmanın asgari masrafı (bilirkişi+keşif dahil) birkaç bin TL’yi bulabilmektedir. Güncel harç tutarını öğrenmek isterseniz, Harbiye Hukuk Bürosu’nun dava harcı hesaplama aracı ile yaklaşık bir hesaplama yapabilirsiniz.

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINDA BİLİRKİŞİ RAPORU

Bilirkişi raporu, özellikle aynen taksim talebi varsa kritik önemdedir. Mahkeme tarafından atanan bilirkişi(ler), dava konusu malın teknik özelliklerini, fiilen bölünebilir olup olmadığını, bölünürse her bir parçanın değerini, bölünmenin sosyal ve ekonomik sonuçlarını inceleyerek bir rapor sunar. Raporda taşınmazın yüzölçümü, imar durumu, mevcut kullanımı, üzerindeki yapılar, bölünmesi halinde değer kaybı olup olmayacağı gibi noktalar değerlendirilir.

Hakim, kararını verirken bilirkişi raporunu göz önünde bulundurur; ancak rapor hakimi bağlamaz. Taraflar bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi vererek kendi iddia ve savunmalarıyla uyumsuz kısımları vurgulayabilirler. Önemli olan, bilirkişi raporunun objektif ve bilimsel verilere dayanmasıdır. Rapora göre:

  • Aynen taksim mümkün görülürse, mahkeme bu yönde karar verebilir (gerekirse denkleştirme şartıyla).
  • Aynen taksim uygun değil denirse, satış seçeneği gündeme gelir.

Neticede, bilirkişi raporu tarafların menfaatlerini ve malın durumunu yansıtan en önemli belgedir. Taraflar da bu nedenle raporu dikkatlice incelemeli, gerekirse ek rapor talep etmeli veya hatalı buldukları noktaları itirazla düzeltmeye çalışmalıdır.

İZALE-İ ŞÜYU DAVASINDA İHTİYATİ TEDBİR VE GEÇİCİ HUKUKİ KORUMALAR

Ortaklığın giderilmesi davası devam ederken, dava konusu mal üzerinde tasarrufların kısıtlanması için geçici hukuki korumalar talep edilebilir. Özellikle taşınmaz mallarda, davalı paydaşların dava sürerken malı üçüncü kişilere satmasını veya devretmesini önlemek amacıyla ihtiyati tedbir istenmesi yaygındır. Mahkeme, talep üzerine uygun görürse, tapu kaydına “izale-i şüyu davası açılmıştır” şeklinde bir şerh konulmasına karar verebilir. Bu tedbir şerhi, dava sonuçlanıncaya kadar taşınmaz üzerinde devir ve temlik işlemlerini engeller.

Ayrıca, malın muhafazası için gerekiyorsa, mahkeme satış sürecinde geçici bazı önlemler de alabilir. Örneğin, menkul bir mal söz konusuysa ve yıpranma ihtimali varsa, satışın bekletilmeksizin yapılması için tedbiren değer tespiti yapılıp malın emanete alınması gibi. Taraflar, hak kaybına uğramamak için dava başlarken veya görülürken bu tür tedbir taleplerini dile getirebilir.

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINDA PAYDAŞLARIN ANLAŞMASI

Ortaklığın giderilmesi davasının konusu, paydaşların kendi aralarında anlaşarak malı paylaşamamasıdır. Ancak dava devam ederken dahi paydaşlar uzlaşmaya varabilir. Taraflar mahkeme süreci içinde bir anlaşma protokolü düzenleyip malı aralarında paylaştırdıklarını beyan ederlerse, hakim bu anlaşmayı hukuka uygun bulduğu takdirde onaylar ve dava konusuz kalarak sona erer.

Dava açılmadan önce de elbette taraflar anlaşarak ortaklığı bitirebilir. Örneğin bir paydaş diğerlerinin payını satın alarak malı tek başına sahiplenebilir veya mal satılıp bedel paylaşılabilir. Bu durumda dava yoluna gitmeye gerek kalmaz. Dava açıldıktan sonra anlaşma sağlanırsa, bunu mutlaka yazılı hale getirip mahkemeye sunmak gerekir. Mahkemece tarafların iradesi doğrultusunda ya feragat beyanı alınarak dava düşürülür ya da sulh anlaşması tutanağa geçirilerek karar verilir.

Önemli: Dava sırasında tarafların anlaşması halinde, yatırılan yargılama harç ve giderlerinin iadesi söz konusu olmaz; ancak süreç daha çabuk ve dostane şekilde sonuçlanmış olur. Bu nedenle özellikle aile arasındaki ortaklıklarda, mahkeme aşamasına gelmeden evvel dostane çözüm yollarını tüketmekte fayda vardır.

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI KAZANILDIKTAN SONRA NE YAPILIR?

Mahkeme, ortaklığın giderilmesine karar verip hükmü kesinleştikten sonra işler tamamen bitmez. Özellikle satış kararı verildiyse, kararın icrası için izlenecek bir yol haritası vardır:

  1. Kararın Kesinleşmesi: Mahkeme hükmü taraflara tebliğ edildikten sonra, eğer istinaf veya temyiz edilmezse kesinleşir. Sulh hukuk mahkemelerinin görev alanına giren bu davalarda bölge adliye mahkemesi kararı kesindir (HMK 362/1-b uyarınca temyiz yolu kapalıdır). İstinaf sınırı üzerindeki bir değer söz konusuysa, taraflar tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinafa başvurabilir. Bu süre içinde başvuru olmazsa ya da istinaf kanun yoluna gidilmezse karar kesinleşir.
  2. Dosyanın İcra (Satış) Memurluğuna Gönderilmesi: Kesinleşen karar, taşınmazın bulunduğu yerdeki İcra Müdürlüğü (Satış Memurluğu) tarafından infaz edilir. Mahkeme, kararında genellikle dosyanın satış işlemleri için icra müdürlüğüne gönderilmesine hükmeder. Dosya icraya intikal ettikten sonra satış süreci icra dairesince yürütülür.
  3. Kıymet Takdiri (Ekspertiz) Aşaması: İcra müdürlüğü, satışa geçmeden evvel malın rayiç değerini tespit ettirir. Bunun için bilirkişi görevlendirilir ve yeniden bir kıymet takdiri raporu hazırlanır. (Eğer mahkeme aşamasında yapılan kıymet takdiri üzerinden uzun zaman geçtiyse veya o rapor itiraz görmüşse, icra bu adımı yapar.) Bu rapor da taraflara tebliğ edilir; icra hukuku çerçevesinde 7 gün içinde icra mahkemesine şikayet hakkı vardır. İtiraz olmazsa kıymet takdiri kesinleşir.
  4. Satış İlanı ve İhale: Kıymet takdiri kesinleştikten sonra icra dairesi satış ilanı hazırlar. İlanda artırma tarihi, saati, yeri, muhammen bedeli gibi bilgiler bulunur. Belirtilen tarihte ihale (artırma) yapılır. İhaleye paydaşlar dahil herkes katılabilir. İlk ihalede muhammen bedelin %50’sini geçen bir teklif sunulursa satış gerçekleşir; aksi halde ikinci ihale düzenlenir. İkinci ihalede en yüksek teklifi veren, bedel ne olursa olsun (asgarî bedel koşulu aranmadan) malı alır. Eğer ikinci ihalede de alıcı çıkmazsa satış talebi düşer ve ortaklık devam eder (bu oldukça nadir bir durumdur).
  5. Satış Bedelinin Paylaştırılması: İhale sonucunda mal satılınca, alıcının ödediği satış bedeli icra veznesine yatırılır. Bu bedelden öncelikle satış masrafları, varsa taşınmaz üzerindeki vergi borcu, icra harcı gibi kesintiler yapılır. Kalan tutar, tapu kaydındaki hisselere orantılı biçimde paydaşlara ödenir. İcra müdürlüğü her paydaşa düşen miktarı hesaplar ve ödemeleri yapar. Ödeme genellikle paydaşlar adına açılan banka hesaplarına yatırılmak suretiyle gerçekleştirilir.

Bu adımlar tamamlandığında ortaklığın giderilmesi kararı fiilen icra edilmiş olur. Paydaşlar artık para alacaklısı konumunda olup malları üzerindeki ortaklık sona ermiştir.

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINA İTİRAZ VE TEMYİZ

Ortaklığın giderilmesi davalarında mahkemenin verdiği karar, taşınmaz mülkiyeti gibi temel hakları etkilediği için taraflar açısından önemlidir. İlk derece mahkemesi kararına karşı, eğer dava konusu malın değeri bölge adliye mahkemesine başvuru (istinaf) sınırını aşıyorsa, istinaf yoluna gidilebilir. İstinaf başvurusu, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde yapılmalıdır (bu süre tatil günlerini de kapsar). Bölge adliye mahkemesi (BAM) dosyayı inceledikten sonra esasa girer ve yeni bir karar verir.

Temyiz (Yargıtay) aşaması: Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.362/1-b gereğince, sulh hukuk mahkemelerinin görev alanına giren davalarda BAM kararı kesin olup Yargıtay’a temyiz edilemez. Yani izale-i şüyu davasında BAM kararıyla birlikte hüküm kesinleşmiş olur. Ancak istisnai durumlar olabilir: Örneğin dava sulh hukuk mahkemesinde açılmış olsa da, görevsizlikle asliye hukuk mahkemesine giden bir süreç veya birleşen davalar gibi karma durumlar temyiz yolunu açabilir. Genel kural olarak, ortaklığın giderilmesi davalarında BAM kararı kesindir.

Taraflar, istinaf incelemesi sırasında BAM kararına karşı karar düzeltme yoluna da başvuramazlar. Bu nedenle ilk derece yargılamasının dikkatle yürütülmesi önem taşır. İlk derece mahkemesi, satış kararı verdiyse, istinaf başvurusu satış işlemlerini durdurur; karar kesinleşmeden icra ihalesi yapılamaz. İstinaf mahkemesi kararı onadıktan veya düzelttikten sonra dosya kesinleşir ve icra aşamasına geçilir.

MİRASÇILARIN ANLAŞMALI OLARAK ORTAKLIĞI GİDERMESİ MÜMKÜN MÜ?

Evet, mirasçılar anlaşarak ortaklığı giderebilir. Mirasbırakanın malvarlığı mirasçılar arasında paylaştırılırken taraflar kendi aralarında diledikleri gibi anlaşabilirler. Bu anlaşma mutlaka yazılı olmalı ve tüm mirasçılar tarafından imzalanmalıdır. Anlaşmalı paylaşım yapıldığında, ortaklığın giderilmesi davasına gerek kalmaz. Örneğin kardeşler miras kalan bir evi aralarında satıp bedelini bölüşebilir veya biri diğerine kendi hissesini devredebilir.

Tarafların anlaşmaya varamadığı durumlarda ise her mirasçı yasal hakkı olarak her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilir (TMK 642). Mirasçılar anlaşamazsa, sulh hukuk hakiminden terekenin aynen taksimini veya mümkün değilse satış yoluyla paylaştırılmasını talep edebilir. Bu, dava yoluyla mirasın paylaşılması anlamına gelir. Sonuç olarak, dava açılmadan miras malları paylaşılabilir ancak bunun için tüm mirasçıların uzlaşması şarttır. Uzlaşma olmuyorsa yargı yoluna başvurmak kaçınılmazdır.

MİRASÇILARDAN BİRİ ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİNE KARŞI ÇIKABİLİR Mİ?

Bazı özel durumlarda, bir paydaş ortaklığın giderilmesi talebine geçici veya sürekli olarak itiraz edebilir. Aşağıdaki hallerde ortaklığın giderilmesi davası açılamaz veya ertelenebilir:

  • Sözleşmeyle Ortaklığı Devam Ettirme Yükümlülüğü: Paydaşlar arasında yapılmış bir anlaşma ile malın paylı mülkiyetinin belli bir süre devam ettirileceği kararlaştırılmış olabilir (TMK m.698/2 uyarınca en çok 10 yıl). Bu durumda o süre dolmadan paylaşma istenemez. Örneğin paydaşlar aralarında noterden bir sözleşme yapıp tapuya şerh verdilerse, süre bitimine dek izale-i şüyu istenemez.
  • Paylı Malın Belli Bir Amaca Özgülenmiş Olması: Ortak mal, sürekli bir amaca tahsis edilmişse ve paylı mülkiyetin korunması gerekiyorsa, paylaşma talebi uygun görülmez. Örneğin mal bir vakfa veya hayır işine özgülenmiş olabilir. Ya da bir aile mezarlığı, herkesin hissesi olsa da bölünemez nitelikte olabilir.
  • Uygun Olmayan Zaman: Kanun, “uygun olmayan zamanda paylaşma isteminde bulunulamaz” der (TMK m.698/3). Örneğin ekim yapılmış bir tarlada hasat kaldırılmadan hemen önce ortaklığın giderilmesi istenmesi dürüstlük kuralına aykırı olabilir. Keza taşınmaz üzerinde Aile Konutu Şerhi varsa ve paydaşlardan birinin aile konutu olarak kullandığı bir ev söz konusuysa, zamanlama uygun görülmeyebilir.

Bu gibi durumlarda bir paydaş, davanın reddini veya ertelenmesini talep edebilir. Hakim de şartların varlığına kanaat getirirse davayı reddedebilir ya da uygun bir süre erteleyebilir. Ancak bu haller dışında, hiçbir paydaş tek başına “ben hisselerimi satmak istemiyorum, ortaklık devam etsin” diyerek davayı engelleyemez. Eninde sonunda, kanunun öngördüğü çerçevede ortaklık giderilecektir.

PAYDAŞLARDAN BİRİNE ULAŞILAMAMASI VE İLANEN TEBLİGAT

Dava sürecinde tüm paydaşların usulüne uygun şekilde haberdar edilmesi gerekir. Eğer paydaşlardan birine normal tebligat yapılamıyorsa (adres bilinmiyor, yurtdışında ve adresi tespit edilemiyor, bilinen adresten taşınmış vs.), mahkeme ilanen tebligat yoluna başvurabilir. İlanen tebligat, ilgiliye tebligat metninin gazete ve gerekli hallerde elektronik ilanla duyurulmasıdır. Ülkemizde Basın İlan Kurumu vasıtasıyla gazetede ilan yapmak yaygındır; ayrıca Ulusal Yargı Ağı (UYAP) bilişim sisteminde de ilan yayınlanabilir.

İlan, tebligat hükmündedir ve belirli bir süre sonunda muhatabın tebliği almış sayılması sonucunu doğurur. Bu yöntem, özellikle adresi bilinmeyen veya yurtdışında olup da tebligat yapılamayan paydaşlar için son çaredir. Yurtdışındaki paydaşlar için ise, eğer adres biliniyorsa Adalet Bakanlığı aracılığıyla uluslararası tebligat yapılır; adres bilinmiyorsa yine ilan yolu kullanılır. Tebligat işlemlerindeki aksaklıklar davanın uzamasına yol açabileceğinden, dava açarken tüm paydaşların güncel adreslerini mahkemeye bildirmek önemlidir.

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINDA AVUKATLIK ÜCRETİ

Ortaklığın giderilmesi davalarında avukatlık ücreti, diğer davalardan biraz farklı şekilde ele alınır:

  • Maktu Vekalet Ücreti: Mahkeme, kararında karşı taraf vekalet ücretine hükmederken maktu ücreti dikkate alır. Çünkü bu davada “davanın kazananı-kaybedeni” net olmadığı için nispi vekalet ücreti söz konusu olmaz. 2024 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre sulh hukuk mahkemelerindeki bu tür davalar için belirlenen maktu vekalet ücreti esas alınır (örneğin İstanbul Barosu 2024 tarifesinde izale-i şüyu davaları için en az 54.600 TL olarak belirlenmiştir).
  • Her Tarafa Vekalet Ücreti: Ortaklığın giderilmesi davasında tüm paydaşlar sonuçta ya malın aynen bir kısmını ya da satış bedelinden payını alacağından, davanın kazananı veya kaybedeni olmaz. Bu yüzden mahkeme, davayı avukat ile takip eden her bir paydaş lehine ayrı ayrı maktu vekalet ücretini hükmedebilir. Uygulamada, davayı ilk açan tarafa ve davaya katılan diğer paydaşlara avukatla temsil edilmişlerse tarife gereği vekalet ücreti ödenmesine karar verilir.
  • Avukat-Müvekkil Arasındaki Ücret: Bunlar dışında, paydaşların kendi avukatlarıyla aralarındaki vekalet sözleşmesi uyarınca ödeyecekleri ücretler de vardır ki bu mahkeme kararından bağımsızdır. Avukatla anlaşılan ücret genelde dava değerine veya emeğine göre serbestçe belirlenir.

Sonuç itibariyle, davanın sonunda ortaklığın giderilmesi kararıyla birlikte yargılama giderleri paylaştırılırken, vekalet ücreti de buna dahil edilir. Her paydaş kendi payı oranında bu yüke katlanır. Davayı gereksiz yere uzatan veya haksız talepte bulunan olursa, hakim o tarafa yargılama giderlerinin tamamını da yükleyebilir.

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI (İZALE-İ ŞÜYU)

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI (İZALE-İ ŞÜYU)


SIKÇA SORULAN SORULAR

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Satış Nasıl Olur?

Ortaklığın giderilmesi davasında satış, kural olarak açık artırma usulüyle icra dairesi tarafından gerçekleştirilir. Mahkeme, paylaştırma için satış kararı verdikten sonra dosya icraya gider ve icra müdürlüğü bir satış ilanı yayımlar. İlan edilen tarihte en yüksek teklifi veren kişiye (bu kişi bir paydaş da olabilir, üçüncü şahıs da) taşınmaz satılır. Satış bedeli toplanıp paydaşlara hakları oranında dağıtılır.

Ortaklığın Giderilmesi Davası Hangi Durumlarda Açılır?

Paydaşlar (veya mirasçılar) mallarını kendi aralarında uzlaşarak paylaşamadıklarında ortaklığın giderilmesi davası açılır. Özellikle mirasçılar mirası paylaşamazsa ya da ortaklar arası anlaşmazlık varsa bu dava gündeme gelir. Paylı veya elbirliği mülkiyetin sona erdirilmesi için her paydaş tek başına dava açabilir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Mahkeme Masraflarını Kim Öder?

Davanın başında gerekli harç ve masrafları davayı açan taraf öder. Ancak dava sonunda mahkeme, yargılama giderlerini paydaşlar arasında eşit veya payları oranında paylaştırır. Yani başlangıçta masrafları biri ödemiş olsa bile, karar ile birlikte herkes kendi payına düşeni üstlenir. Bu tür davalarda kazanan-kaybeden ayrımı olmadığından, giderler ortaklaşa karşılanmış olur.

“İzale-i Şüyu Davası, Hissemi Satmak İstemiyorum” Diyen Bir Kişi Ne Yapabilir?

Eğer bir paydaş, ortaklığın satış suretiyle giderilmesini istemiyorsa, kanunun izin verdiği itiraz sebeplerini öne sürebilir. Örneğin paydaşlar arasında malın paylaştırılmasını belli bir süre erteleyen bir sözleşme varsa (maksimum 10 yıl), mal belirli bir amaca tahsis edilmişse (örneğin vakıf malı gibi) veya paylaşma talebi uygunsuz bir zamana denk geliyorsa (örneğin taşınmaz aile konutu ise), bu durumları gerekçe göstererek davaya karşı çıkabilir. Bu nedenler yoksa, istemeyen paydaş dahi satışa razı olmak durumundadır. Satış yerine malın aynen taksimini talep etmek de bir seçenektir; eğer mal bölünebiliyorsa bu yolla hisseyi korumak mümkün olabilir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Avukat Tutmak Zorunlu Mu?

Hayır, avukat tutmak kanunen zorunlu değildir. Taraflar davayı kendileri de takip edebilir. Ancak uygulamada bu davalar teknik detaylar (örneğin tapu kayıtları, bilirkişi raporları, ihale işlemleri) içerdiğinden, deneyimli bir avukatla çalışmak süreci kolaylaştırır. Avukat, hak kayıplarını önlemek ve prosedürü doğru işletmek adına faydalı olacaktır.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Alıcı Çıkmazsa Ne Olur?

Açık artırma usulüyle satışta, ilk ihalede alıcı çıkmaz veya teklifler muhammen bedelin %50’sine ulaşmazsa, ikinci bir ihale düzenlenir. İkinci ihalede de alıcı çıkmazsa, kanunen o satış talebi düşer. Bu durumda mahkeme, malın aynen paylaştırılması imkanı varsa bunu değerlendirebilir. Eğer aynen taksim de mümkün değilse, fiilen ortaklık devam ediyor demektir. Uygulamada ikinci ihalede alıcı çıkmaması çok nadir olup, genellikle bedel düşürülerek dahi olsa satış gerçekleşir.

Ortaklığın Giderilmesi Satış Parası Nereye Yatırılır?

Satış gerçekleştirildikten sonra alıcının ödediği bedel icra dairesinin emanet hesabına yatırılır. İcra müdürlüğü, satış bedelini gelen paradan pay sahiplerine düşen miktarları hesaplar ve her paydaşın parasını banka yolu ile öder. Yani para, güvenli bir biçimde resmi hesaba yatırıldıktan sonra dağıtılır.

Hissedarlardan Biri Satmak İstemezse Ne Olur?

Ortaklığın giderilmesi kararı verildiyse, tüm paydaşların rızası halinde satış paydaşlar arasında yapılabilir (yani biri diğerlerinin payını satın alabilir). Ancak paydaşlardan biri bu yönteme yanaşmıyorsa, satış herkesin katılımına açık olarak yapılır. Bir paydaş “satmak istemiyorum” diyerek süreci durduramaz. Mahkeme, bu yöndeki itirazları reddederek gerekirse malın açık artırma yoluyla satışına hükmeder. İsteyen paydaş, ihalede en yüksek bedeli verip malı kendisi alabilir.

Ortaklığın Giderilmesi Davası Kaç Yıl Sürer?

Ortalama olarak ilk derece mahkemesinin karara bağlaması 1,5 – 2 yıl sürer. Dosyanın niteliğine göre süre kısalıp uzayabilir (örneğin tek paydaşlı basit bir menkul mallı davada 6 ayda sonuç alınabilirken, çok paydaşlı taşınmazlarda 2 yılı aşabilir). Karar sonrası istinafa gidilmezse kesinleşir; istinaf ve olası temyiz süreçleriyle birlikte toplam süre 3-4 yıla kadar uzayabilir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Paylaşım Nasıl Yapılır?

Mahkeme, paylaşım şekline dair kararı verirken ya malın fiziksel bölünmesi (aynen taksim) ya da satılıp bedelin bölüşülmesi seçeneklerini uygular. Fiziken bölünebilen mallar (örneğin bir arsa) parçalara ayrılıp paydaşlara verilir. Bölünemeyen veya bölünmesi değer kaybına yol açan mallar ise satılır; satıştan elde edilen para, tapudaki hisseler oranında paydaşlara dağıtılır.

Hangi Mallar Ortaklığın Giderilmesi Davasına Konu Olabilir?

Hem taşınmaz mallar (arsa, tarla, ev, işyeri gibi) hem de taşınır mallar (araba, ziynet eşyası, hisse senedi, tekne vb.) ortaklığın giderilmesi davasına konu olabilir. Yeter ki mal birden fazla kişiye ait ortak mülkiyette olsun. Taşınmazlar daha yaygın dava konusu olsa da menkuller için de ortaklığın giderilmesi istenebilir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Satış Nasıl Yapılır?

Eğer paydaşlar oybirliği ile aralarında anlaşırsa, mallar kendi aralarında pazarlıkla bir paydaşa veya üçüncü kişiye satılabilir (bu durumda dava konusuz kalır). Anlaşma yoksa, satış icra yoluyla açık artırma şeklinde yapılır. Yani ihaleye herkes katılabilir ve en çok parayı veren alır.

Açık Artırma Usulü ile Satış Nasıl Gerçekleştirilir?

İcra müdürlüğünün ilanında belirtilen gün ve saat aralığında, ilgililer ihale sistemine girerek teklif verir. Genellikle elektronik ortamda teklif alınır, belirli bir saatte ihale sona erer. En yüksek teklifi veren kişi ihaleyi kazanır ve taşınmaz onun adına ihale olunur. Sonrasında alıcının satış bedelini yatırmasıyla tapu devri gerçekleştirilir.

Aynen Taksim Yöntemi Nasıl Uygulanır?

Mahkemenin atadığı bilirkişi, malın aynen taksim edilip edilemeyeceğini araştırır. Eğer mümkünse, paydaşların hisselerine denk gelecek şekilde malı bölecek bir plan sunar. Örneğin tarlayı değer ve büyüklük açısından adil parçalara ayırır. Hakim bu planı onaylayıp karara yazar. Böylece herkesin payına düşen bölüm ayrı birer mülkiyet haline gelir (gerekiyorsa tapuda ifraz ve tescil işlemleri yapılır). Bölünen parçalar arasında küçük değer farkları varsa ve taraflar kabul ederse, eksik kalan değere para eklenerek denkleştirme yapılır.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Mahkeme Masrafları Kim Tarafından Ödenir?

Davanın başında masrafları davacı öder; ancak sonuçta mahkeme masraflarının paylaşımı kararlaştırılır. Hakim, kararında harç, bilirkişi ücreti, vekalet ücreti gibi giderlerin paydaşlara payları nispetinde yükletilmesine hükmeder. Böylece başlangıçta tek tarafça ödenen masraflar, nihai olarak tüm paydaşlar arasında bölüştürülmüş olur.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Şufa Hakkı (Ön Alım Hakkı) Kullanılabilir mi?

Hayır, ortaklığın giderilmesi davasında yasal önalım hakkı uygulanamaz. Şufa hakkı, paydaşlardan biri payını gönüllü olarak bir üçüncü kişiye sattığında diğer paydaşlara tanınan bir haktır. Oysa izale-i şüyu davasında satış, mahkeme kararıyla ve genellikle açık artırmayla yapıldığı için önalım hakkı doğmaz. Ayrıca paydaşlar kendi aralarında satın alacakları için dışarıya satış olsa bile önalım hakkı yine devreye girmez (çünkü cebri satış).

Mirasçılar Anlaşarak Ortaklığı Mahkemeye Gitmeden Sona Erdirebilir mi?

Evet, mirasçılar kendi aralarında anlaşıp mirası paylaşabilir. Bu durumda davaya gerek kalmadan ortaklık sona erer. Ancak yapılan anlaşmanın yazılı olması şarttır (resmi şekil şartı aranmamakla birlikte ispat için yazılı olması önemlidir). Tüm mirasçılar paylaştırma konusunda mutabıksa, miras malları aralarında diledikleri gibi bölüşülebilir veya satılıp parası paylaşılabilir.

Dava Açılmadan Miras Malları Nasıl Paylaşılabilir?

Mirasçılar, aralarında anlaşırlarsa dava açmaksızın miras mallarını paylaşabilirler. Bunun için bir miras paylaşım sözleşmesi düzenleyip imzalamaları yeterlidir. Sözleşmede hangi mal kime kalacak, satılırsa parası nasıl bölünecek gibi hususlar belirtilir. Bu sözleşme uyarınca mallar tapuda devredilebilir, hesaplar bölüşülebilir. Tek dikkat edilmesi gereken, anlaşmanın herkesi kapsaması ve yasal şekle uygun olmasıdır; aksi halde ileride uyuşmazlık çıkabilir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Mirasçılardan Biri Satışa İtiraz Edebilir mi?

Mirasçılardan biri satış yoluna itiraz edebilir; bu durumda mahkemeden aynen taksim talebinde bulunması gerekir. Mahkeme, eğer miras kalan mal bölünebilir ise satış yerine aynen taksime hükmedebilir. Ancak bölünme mümkün değilse veya değer kaybı yaratacaksa, itiraz eden mirasçının istemine rağmen satışa karar verilecektir. Kısacası, haklı bir gerekçe yoksa tek bir mirasçı satış sürecini durduramaz, sadece farklı paylaşım yöntemi teklif edebilir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında İhtiyati Tedbir Kararı Alınabilir mi?

Evet, dava konusu malın üçüncü kişilere devrini önlemek veya mevcut durumun korunmasını sağlamak için hakimden ihtiyati tedbir talep edilebilir. Eğer hakim talebi haklı bulursa, özellikle taşınmazın tapu kaydına “ortaklığın giderilmesi davası vardır, devri tedbiren kısıtlanmıştır” şeklinde bir şerh konulmasına karar verebilir. Bu sayede dava bitene kadar paydaşlar malı satamaz, rehin gösteremez. Bu tedbir, mirasçıların/paydaşların haklarını güvence altına almak için geçici olarak uygulanan bir korumadır.

Mirasçılardan Biri Miras Payını Satabilir mi?

Evet, bir mirasçı kendi miras hissesini diğer mirasçılara veya üçüncü bir kişiye satabilir. Miras payının devri mümkündür; noterde düzenlenecek bir sözleşmeyle mirasçı, payını belli bir bedel karşılığında devreder. Eğer pay bir üçüncü kişiye satılırsa, diğer mirasçıların yasal önalım hakkı doğabilir (taşınmaz varsa). Ancak paydaşlardan birine satış yapıyorsa, bu durumda önalım hakkı söz konusu olmaz.

Ortaklığın Giderilmesi Davası Sonuçlandıktan Sonra Satıştan Elde Edilen Gelir Nasıl Bölüşülür?

Satış tamamlandıktan sonra elde edilen para, icra müdürlüğünce tüm paydaşlar adına bankada açılan bir hesaba yatırılır. Bu hesaptan, öncelikle satış masrafları ve eğer taşınmaz üzerinde varsa ipotek, haciz gibi alacaklar kesilir. Kalan net tutar, tapu kaydındaki hisse oranlarına göre paydaşlara ödenir. Her paydaş, maldaki payı oranında satış gelirine hak kazanır. Ödeme genellikle banka aracılığıyla veya paydaşların bildirdiği hesap numaralarına yapılır. Böylece herkes kendi hissesine karşılık gelen parayı almış olur.


Harbiye Hukuk Bürosu olarak, Türkiye genelinde gayrimenkul hukuku ve miras hukuku alanlarında uzman kadromuzla ortaklığın giderilmesi konusundaki tüm sorularınız ve hukuki ihtiyaçlarınız için yanınızdayız.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment