Miras Hukuku

Tereke, ölen bir kimsenin ardında bırakmış olduğu tüm hak ve borçların kapsamına verilen bir isimdir. Tereke içerisinde alacak hakları, sınırlı ayni haklar, taşınır-taşınmaz mallar, ölen kişinin borçları gibi hususlar bulunur.

 

TEREKENİN TESPİTİ DAVASI NEDİR?

Miras bırakanın ölümü ile geride mirasçılarına kalacak olan tüm hak ve borçların nelerden oluştuğu mirasçılarca bilinmeyebilir. Mirasçılar, kendilerine kalmış olan mirasın neleri içerdiği hakkında bilgi edinebilmek adına terekenin tespitini isteyebilirler. Terekenin tespiti, adından da anlaşılacağı üzere bir tespit davasıdır ve davalı olarak gösterilebilecek bir hasım bulunmamaktadır. Terekenin tespiti davası neticesinde mahkemece terekenin hangi hak ve borçlardan oluştuğu tespit edilir. Mahkeme, tereke tespitinden sonra tereke defteri tutmaya başlar ve gerekli görürse mühür vurur.  

TEREKE TESPİT DAVASINI KİMLER AÇABİLİR?

Tereke tespit davasını, mirasçılardan her birinin açma hakkı bulunmaktadır. Terekenin tespiti için mirasçılardan birinin bu davayı açması yeterlidir. 

Bununla birlikte terekenin tespitini resen mahkeme de yaptırabilir. Nitekim TMK m.589/1’de ifade edildiği üzere hakim, istem üzerine veya re’sen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır. Dolayısıyla taraflardan birinin talebi olmasa bile mahkemece resen tespit işlemi yapılır.

TEREKE TESPİT DAVASINDA SÜRE

Terekenin tespiti davası için kanunda öngörülmüş herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süre yoktur.

Terekenin tespiti davasını, istemde bulunacak kişinin hukuki yararı bulunduğu sürece açma hakkı vardır. 

“…Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işlemi, kural olarak bir süreye bağlı olmayıp, bu önlemin alınması olanaksız veya yararsız hale gelmedikçe veya tereke paylaşılmadığı sürece istenebilir. Çünkü, koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır…” (14. HD., E. 2016/3699 K. 2018/8222 T. 26.11.2018)

TEREKE TESPİT DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Terekenin tespiti davasında TMK m.589/1 gereğince Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir. Bununla birlikte miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesi bu dava için yetkili mahkemedir.

Görevli Mahkeme 🡪 SULH HUKUK MAHKEMESİ

Yetkili Mahkeme 🡪MİRAS BIRAKANIN SON YERLEŞİM YERİ MAHKEMESİ

YARGITAY KARARLARI

YARGITAY KARARLARI

  1. HD., E. 2016/3699 K. 2018/8222 T. 26.11.2018

“…Talep; Türk Medeni Kanununun 619. maddesinde düzenlenen mirası kabul veya redde esas olmak üzere “resmi defter tutma” değil, aynı Yasanın 589’ncu ve devamı maddelerinde yer olan “koruma önlemi” olarak ölüm tarihi itibariyle terekeyi oluşturan unsurları belirlemek, böylece olası ihtilaflarda başvuru kaynağı oluşturmak, bu sayede terekenin içeriği ile ilgili ölüm anındaki durumu öğrenme imkanını elde etmeye yönelik olarak terekede bulunan mal ve hakların tespitine ilişkindir. Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işlemi, kural olarak bir süreye bağlı olmayıp, bu önlemin alınması olanaksız veya yararsız hale gelmedikçe veya tereke paylaşılmadığı sürece istenebilir. Çünkü, koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır. Bu işlem, tespiti yapılan malvarlığı unsurlarının terekeye ait olduğu, tespit edilmeyenlerin de terekeye ait olmadığına delil teşkil etmez. Mirasçıların, tespit olunanlara “onay” vermeleri veya benimsemeleri, onları tespiti yapılmamış olan borçlara ilişkin sorumluluktan kurtarmayacağı gibi, tespit edilmemiş olan tereke alacakları için de talepte bulunamayacakları anlamına gelmez. Mirasçılar, terekenin tespitine rağmen, birbirlerine yahut üçüncü kişilere karşı tespit edilmiş veya edilmemiş (deftere yazılmış veya yazılmamış) olanları ihtilaf konusu yapabilirler. “Koruma önlemi” olarak tutulan defter (terekenin yazımı), sonradan gündeme gelebilecek mirasın bölüştürülmesine yahut başka bir özel hukuk ilişkisine de esas olmaz. Bu bakımdan Türk Medeni Kanununun 590/3. maddesindeki bir aylık süre, mirasçılar veya diğer ilgililer bakımından “hak düşürücü” bir süre olmayıp, aynı maddenin son fıkrasında yer alan “defter tutma işlemi gecikmeksizin tamamlanır” hükmü de dikkate alındığında, hakime yönelik bir ay içinde kendisine yapılacak başvuruları kabul etme zorunluğunu getiren bir düzenlemedir. Yasanın 590/3. maddesindeki bir aylık süre aşılmış olsa dahi, koruma önlemi olarak terekenin tespiti ve yazımı işlemi, olanaksız veya yararsız hale gelmedikçe, terekenin paylaştırılmasına kadar talep edilebilir.

Öyleyse, mahkemece; resmi kurumlardan mirasbırakanın taşınır ve taşınmaz malvarlığına ilişkin bilgi istenmek, tereke mallarını zilyetliğinde bulunduran veya mirasbırakana borcu olan mirasçıların mirasbırakanın mali durumu ile ilgili bilgi vermekle yükümlü oldukları hatırlatılarak bu hususta mirasçılardan bilgi alınmak suretiyle “Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün” 33. maddesi gereğince; ölüm anı itibarıyla terekedeki (taşınır veya taşınmaz) mal ve hakların tespit edilmesi gerekirken, isteğin reddi doğru bulunmamıştır…”

  1. HD., E. 2016/16219 K. 2019/1812 T. 28.2.2019

“…Dava, terekenin tespiti, korunması ve defter tutulmasına ilişkindir.

Davacı vekili, Muris …’ın 17.04.2016 tarihinde vefat ettiğini, terekesinin tespitini, resmi defterinin tutulmasını, menkul ve gayrimenkul malvarlıkları ve bunlardan elde edilen gelirler için mahkemece uygun görülecek tedbirlerin alınmasını istemiştir.

Mahkeme, mirasbırakanın en son yerleşim yerinin … olduğundan bahisle davanın yetkisizlik nedeni ile usulden reddine karar vermiştir.

Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.

Türk Medeni Kanunu madde 589 “Mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hâkimi, istem üzerine veya re’sen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır.

Bu önlemler, özellikle kanunda belirtilen hâllerde terekede bulunan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir.

Önlemlerle ilgili giderler, ileride terekeden alınmak üzere, başvuran kişi tarafından; önleme hâkimin re’sen karar verdiği hâllerde Devlet tarafından karşılanır.

Mirasbırakan, yerleşim yerinden başka bir yerde ölmüş ise, o yerin sulh hâkimi bu ölümü yerleşim yeri sulh hâkimine gecikmeksizin bildirir ve mirasbırakanın ölüm yerinde bulunan mallarının korunması için gerekli önlemleri alarak bununla ilgili dosyayı ve varsa vasiyetnameyi yerleşim yeri sulh hâkimine gönderir.” düzenlemesini içermektedir.

Somut olayda, mirasbırakanın mahkeme yargı çevresi içinde malvarlığının olup olmadığının araştırılması, bulunması halinde gerekli tedbirlerin alınması, talep edenin mirasın açıldığı yer ile ilgili beyanları doğrultusunda delilleri toplanarak mirasbırakanın son yerleşim yerinin farklı bir yer olması halinde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir…”

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak Gerekli alanlar işaretlendi *

Yorum Yap