Yardım nafakası, Türk Medeni Kanunu’na göre geçimini sağlayamayan bir yakına, belirli şartlar altında yakınları tarafından maddi destek sağlanması yükümlülüğüdür. Bu nafaka türü, yalnızca eşe değil; anne, baba, çocuk, kardeş gibi yakın hısımlar arasında da talep edilebilir. Yardım nafakası davası için muhtaçlık, yakınlık bağı ve nafaka yükümlüsünün ödeme gücü şartlarının birlikte bulunması gerekir. Bu yazıda yardım nafakasının yasal dayanağı, kimler isteyebilir, miktarı nasıl belirlenir ve dava süreci tüm yönleriyle açıklanmıştır.
İÇİNDEKİLER
- YARDIM NAFAKASI NEDİR?
- YARDIM NAFAKASI ŞARTLARI
- YARDIM NAFAKASINI KİMLER TALEP EDEBİLİR, KİMLER ÖDER?
- YARDIM NAFAKASI NASIL ALINIR (DAVA SÜRECİ)
- YARDIM NAFAKASI MİKTARI NASIL BELİRLENİR?
- YARDIM NAFAKASI NE KADAR SÜRE DEVAM EDER, NASIL SONA ERER?
- YARDIM NAFAKASI VE YOKSULLUK NAFAKASI ARASINDAKİ FARKLAR
- SIKÇA SORULAN SORULAR
- Yardım nafakası nedir?
- Yardım nafakası hangi akrabalar arasında olur?
- Yardım nafakası almanın şartları nelerdir?
- 18 yaşından büyük çocuk yardım nafakası alabilir mi?
- Kardeşler arasında yardım nafakası talep etmek mümkün mü?
- Yardım nafakası davası nasıl açılır?
- Yardım nafakası ne kadar olabilir, miktarı nasıl belirlenir?
- Yardım nafakası ne zamana kadar devam eder?
- Yardım nafakası ödenmezse ne olur?
- Yardım nafakası ile yoksulluk nafakası aynı mı?
YARDIM NAFAKASI NEDİR?
Yardım nafakası, Türk Medeni Kanunu (TMK) m.364 ve devamında düzenlenen, boşanma ile bağlantısı olmayan özel bir nafaka türüdür. Kısaca, bir kişi yardım etmezse yoksulluğa düşecek durumda olan altsoy, üstsoy veya kardeşlerine karşı mahkeme kararıyla ödenmesine hükmedilen nafakaya “yardım nafakası” denir.
Burada üstsoy terimi anne, baba, büyükbaba, büyükanne gibi kişileri; altsoy ise çocuklar, torunlar gibi kişileri kapsar. Yardım nafakası, aile içi sosyal yardımlaşma amacını taşır ve kanundan doğan ahlaki bir yükümlülük olarak kabul edilir. Boşanma nafakalarından farklı olarak herhangi bir evlilik durumuna dayanmaksızın, tamamen akrabalık ilişkisi ve ihtiyaç durumu temelinde gündeme gelir. Kanun koyucu, muhtaç durumdaki yakınların kaderini aile bireylerinin ve toplum vicdanının insafına bırakmayıp bunu yasal bir ödev haline getirmiştir.
YARDIM NAFAKASI ŞARTLARI
Yardım nafakasına hükmedilebilmesi için kanunda belirli şartlar öngörülmüştür. Temel şartlar şunlardır:
- Yakın Akrabalık İlişkisi: Yardım nafakası sadece kanunda sayılan yakın akrabalar arasında söz konusu olabilir. Bu kapsamda anne, baba, büyükanne, büyükbaba gibi üstsoy; çocuklar, torunlar gibi altsoy ve kardeşler arasında talep edilebilir. Bu sayılanlar dışındaki akrabalar (örneğin amca, dayı, teyze, kayınbirader vb.) yardım nafakası talep etme hakkına sahip değildir. Ayrıca, muhtaç kişiye fiilen bakmakta olan resmî veya kamu kurumları (örneğin bir huzurevi), o kişinin yakınlarına yardım nafakası davası açma hakkına sahiptir.
- Muhtaçlık (Yoksulluk) Durumu: Nafaka talep eden kişinin ekonomik olarak geçimini sağlayamıyor olması, yani yardıma muhtaç durumda bulunması gerekir. Mahkeme, kişinin yardım edilmezse yoksulluğa düşeceğini objektif ölçütlerle değerlendirir. Yargıtay’ın yerleşik içtihadına göre yoksulluk; bir kişinin yeme, içme, giyim, barınma, sağlık, ulaşım, eğitim gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak durumda olması şeklinde tanımlanır. Talep eden kişi kendi geliriyle veya sosyal yardımlarla temel ihtiyaçlarını karşılayabiliyorsa, muhtaç sayılmayabilir ve yardım nafakası talebi reddedilebilir. Özetle, nafaka isteyen kişi, gerçekten korunmaya muhtaç derecede yoksul olmalıdır.
- Ödeme Gücü (Maddi İmkan) Şartı: Nafaka talep edilen (davalı) akrabanın da ekonomik gücünün yerinde olması gerekir. Mahkeme, nafaka ödeyecek kişinin mali durumunu inceleyerek bu yükümlülüğü kaldırmayacak düzeyde bir ödeme gücü arar. Eğer davalı zaten kendi geçimini zor sağlıyorsa veya temel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekiyorsa, nafaka ödeme yükümlülüğü doğmaz ya da çok cüz’i bir miktarda doğabilir. Özellikle kardeşler arasındaki nafaka taleplerinde, kardeşlerden sadece ekonomik durumu “refah içinde” olanlar bu yükümlülüğe tabi tutulabilir. Yani geçim sıkıntısı yaşayan bir kardeşten diğerine nafaka ödemesi beklenmez. Yargıtay kararları da, yardım nafakası yükümlüsünün ödeme nedeniyle kendisinin geçim sıkıntısına düşmemesi gerektiğini vurgulamıştır.
- Yardım Nafakasına Muhtaçlığın Kişinin Kendi Kusurundan Kaynaklanması: Nafaka isteyen kişi kendi hatalı davranışları yüzünden fakir düşmüş olsa bile, bu durum tek başına nafaka talebini ortadan kaldırmaz. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, muhtaç kişinin kendi kusuruyla yoksul duruma düşmesi, davalının nafaka yükümlülüğünü otomatik olarak kaldırmaz. Aynı şekilde, nafaka isteyen ile verecek kişi arasındaki aile bağlarının zayıf veya kopuk olması da yasal nafaka yükümlülüğünü ortadan kaldıran bir neden değildir. Kısaca, aile içi kişisel problemler veya geçmiş anlaşmazlıklar, mahkeme nezdinde bu yükümlülükten kaçınma gerekçesi sayılmaz.
Yukarıdaki şartlar gerçekleştiğinde mahkeme yardım nafakasına hükmedebilir. Türk Medeni Kanunu m.365, yardım nafakası davasının “davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım istemi” olduğunu belirtir. Yani mahkeme, hem talep edenin ihtiyacına hem de karşı tarafın gücüne uygun dengeli bir nafaka miktarı belirler.

YARDIM NAFAKASI NEDİR NASIL ALINIR
YARDIM NAFAKASINI KİMLER TALEP EDEBİLİR, KİMLER ÖDER?
Yardım nafakası, karşılıklı bir hak ve yükümlülük ilişkisi doğurur. Kanuna göre, herkes (maddi gücü elverdiği ölçüde), yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu, altsoyu veya kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Bu kapsamda talep hakkı ve ödeme yükümlülüğü şu şekilde özetlenebilir:
- Anne ve Baba (Üstsoy) ⇄ Çocuklar (Altsoy): Anne-baba, reşit olmayan çocuklarına zaten yasal olarak bakmak zorundadır. Çocuk 18 yaşını doldurunca bu bakım yükümlülüğü kendiliğinden sona erer; ancak eğer çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, Türk Medeni Kanunu m.328/2 gereği anne ve baba durumlarına uygun ölçüde eğitim sona erinceye kadar bakım (nafaka) sağlamaya devam etmek zorundadır. Bu uygulamada “eğitim nafakası” olarak da bilinir ve yardım nafakasının özel bir türüdür. Yargıtay’ın içtihatlarına göre, eğitimine devam eden reşit (yetişkin) bir birey kendi emeği ve geliriyle geçinemiyorsa, anne ve babasından öğrenimi bitene kadar yardım nafakası talep edebilir. Öte yandan, anne veya baba da yaşlılık, hastalık gibi sebeplerle geçim sıkıntısına düşerse, maddi durumu yeterli olan çocuklarından yardım nafakası talep edebilir. Kısaca, çocuk ile anne-baba arasında karşılıklı bir nafaka yükümlülüğü vardır; muhtaç olan, durumu iyi olandan nafaka isteyebilir.
- Kardeşler Arasında: Kardeşler de yardım nafakası kapsamında birbirlerine karşı talepte bulunabilirler ancak bu durumda öncelikle üstsoy-altsoy yükümlülüğünün devreye girmemiş olması gerekir. Yani muhtaç bir kardeşin anne-babası hayatta ve ödeme gücüne sahipse öncelikle onlardan yardım alması beklenir; anne-baba yoksa veya muhtaç durumdaysa, o zaman ekonomik durumu iyi olan diğer kardeş devreye girer. Kanun, kardeşlerin sorumluluğunu ikinci planda tutmuştur ve ancak anne-baba gibi öncelikli yükümlüler yoksa veya sağlayamıyorsa kardeşten nafaka istenir. Ayrıca yukarıda belirtildiği gibi, kardeşlerden nafaka istenebilmesi için nafaka ödeyecek kardeşin refah içinde olması şarttır.
- Diğer Üstsoy ve Altsoy: Yardım nafakası yükümlülüğü hısımlık derecelerine göre genişleyebilir. Örneğin, büyükanne ve büyükbaba, muhtaç durumdalarsa torunlarından nafaka talep edebilir. Tersi durumda, anne-babası olmayan bir çocuk (veya ekonomik gücü yetersiz anne-baba varsa) büyükanne veya büyükbabasından nafaka isteyebilir. Yani üstsoy-altsoy ilişkisi, birinci dereceden (anne-baba evlat) öteye de gidebilir. Ancak uygulamada daha uzak hısımlardan nafaka talebi nadir olup her zaman mirasçılık sırasına uygun şekilde değerlendirilir.
Özetle, yardım nafakası talep edebilecek kişiler; maddi açıdan muhtaç olan anne, baba, büyükanne, büyükbaba, çocuklar, torunlar ve kardeşlerdir. Nafaka ödemekle yükümlü olanlar ise bu kişilerin ekonomik olarak güçlü olan yakın akrabalarıdır. Kanun, nafaka yükümlülerinin sırayla belirlenmesini öngörür: Miras hukukundaki yasal mirasçılık sırası burada yol göstericidir. Örneğin, muhtaç bir büyükbaba nafaka istediğinde önce onun altsoyu olan çocuklarının (davacının çocuklarının) durumu incelenir; eğer çocukları yoksa veya ödeme gücü yoksa torunlarına (daha alt altsoya) bakılır. Yine muhtaç bir kardeş nafaka istediğinde önce anne-baba (üstsoy) olup olmadığına ve maddi durumlarına bakılır, onlar yok veya yetersiz ise diğer kardeşe başvurulur.
Yargıtay kararları da, mirasçılıktaki sıralamaya uyulmadan (öncelikli nafaka yükümlüsü dururken sonraki dereceden birine karşı) açılan yardım nafakası davalarının dinlenemeyeceğini belirtmektedir. Ayrıca birden fazla nafaka yükümlüsü aynı sırada bulunuyorsa (örneğin birden çok çocuk veya birden fazla kardeş), mahkeme nafaka miktarını her birinin ödeme gücüne oranla paylaştırabilir; yükümlülük herkes için eşit miktarda olmak zorunda değildir. Hâkim, her bir akrabanın ekonomik durumuna ayrı ayrı bakarak, bazılarına hiç nafaka yükümlülüğü yüklemeyip, bazılarına yükleyebilir. Bu şekilde adil ve dengeli bir destek sağlanması amaçlanır.
YARDIM NAFAKASI NASIL ALINIR (DAVA SÜRECİ)
Yardım nafakası alabilmek için mahkemeye başvurarak dava açılması gerekir. Bu dava, Aile Mahkemesi’nde görülür; eğer bulunduğunuz yerde ayrı bir Aile Mahkemesi yoksa, Asliye Hukuk Mahkemesi aile mahkemesi sıfatıyla davaya bakar. Yetkili mahkeme, davacının (nafaka isteyen kişinin) ikametgâhının bulunduğu yer mahkemesi veya davalı nafaka yükümlüsünün ikamet yerindeki mahkemedir. Davacı, kendisinin yardıma muhtaç olduğunu ve davalı ile arasındaki akrabalık bağını ortaya koyan dilekçesini ve delillerini mahkemeye sunarak davayı açar.
Dava açılırken ve yargılama sırasında dikkat edilmesi gerekenler:
- Dava Dilekçesi: Yardım nafakası talebi, hazırlanacak bir dava dilekçesi ile yapılır. Dilekçede, nafaka talep eden kişinin muhtaç durumda olduğu, karşı taraftaki akrabanın ise kendisine yardım edebilecek maddi güce sahip olduğu anlatılmalıdır. Ayrıca talep edilen aylık nafaka miktarı da belirtilebilir (hakim koşullara göre farklı bir miktara hükmedebilir).
- Delillerin Sunulması: Mahkeme, karar vermeden önce tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını araştırır. Bu nedenle, davacının gelirinin olmadığını veya yetersiz olduğunu gösteren belgeler (örneğin işsizlik belgesi, maaş bordrosu, SGK dökümü), davalının gelir ve mal varlığını gösteren belgeler (maaş bordrosu, tapu kayıtları vb.), tarafların akrabalık bağına ilişkin belge (nüfus kayıt örneği) gibi deliller sunulmalıdır. Gerekirse tanık beyanlarıyla da tarafların durumu ispatlanabilir.
- Yargılama Süreci: Mahkeme, toplanan delillere göre davacının gerçekten muhtaç olup olmadığını ve davalının ödeyebilme gücünü değerlendirir. Bu amaçla genellikle tarafların Sosyal ve Ekonomik Durum Araştırması (SED) raporu istenir. Hakim, rapor ve belgeler ışığında nafaka şartlarının mevcut olup olmadığına kanaat getirir. Eğer şartlar oluşmuşsa, davanın açıldığı tarihten itibaren geçerli olmak üzere aylık belli bir nafaka tutarının davalı tarafından ödenmesine karar verilir. (Not: Yardım nafakası, davanın açıldığı tarihten itibaren hükmedilir; geçmiş döneme yönelik nafaka talebi kural olarak mümkün değildir. Dolayısıyla ne kadar erken başvurulursa o kadar erken başlayacaktır.)
- Karar ve Sonrası: Mahkeme nafakaya hükmettiğinde, kararın kesinleşmesiyle birlikte davalı akraba, karar doğrultusunda her ay nafaka ödemekle yükümlü hale gelir. Ödeme genellikle her ayın belli bir günü olacak şekilde kararda belirtilir (örneğin her ayın ilk haftası gibi). Nafaka alacaklısı, ödemelerin düzenli yapılmasını takip etmelidir. Karar sonrası şartlar değişirse, taraflar ayrı bir dava ile nafaka miktarının değiştirilmesini veya tamamen kaldırılmasını talep edebilir (aşağıda açıklanmıştır).
Masraflar: Yardım nafakası davaları harca tabi davalardır; ancak dava değeri genellikle yıllık nafaka tutarına göre belirlendiğinden harç miktarı yüksek olmaz. Maddi durumu gerçekten kötü olan davacı, adli yardım talebinde bulunarak geçici olarak harç ve masraflardan muafiyet isteyebilir.
YARDIM NAFAKASI MİKTARI NASIL BELİRLENİR?
Hakim, yardım nafakasının miktarını tayin ederken hem davacının ihtiyacını hem de davalının mali gücünü dikkate alarak bir denge kurar. Kanunda belirli bir nafaka tutarı öngörülmemiştir; her somut olayda koşullara göre hâkim takdir eder. Türk Medeni Kanunu m.366 uyarınca, “hükmedilecek nafaka, nafaka alacaklısının geçinmesine yetecek ve nafaka borçlusuna da ağır bir yük getirmeyecek miktarda olmalıdır” şeklinde yorumlanır. Bu ilke, orantılılık ve hakkaniyet gereğidir.
Mahkemeler, nafaka miktarını belirlerken genellikle şu kriterlere bakar:
- Tarafların Gelir ve Malvarlığı Durumları: Davacının aylık geliri veya gelirsiz oluşu, varsa malvarlığı; davalının düzenli geliri, ek gelirleri, sahip olduğu malvarlığı incelenir. Örneğin davalının lüks bir hayat standardı varken küçük bir miktar nafaka ödemesi beklenebilir, ancak davalının geliri de asgari geçim düzeyindeyse yüksek nafaka yükümlülüğü getirilmez.
- Temel İhtiyaçlar ve Yaşam Standardı: Davacının barınma, gıda, giyim, sağlık gibi asgari geçim giderleri hesap edilir. Yardım nafakasının amacı, muhtaç kişiyi sadece yoksulluktan kurtarmak olduğundan, nafaka tutarı, talep edenin nafaka ödeyen ile aynı yaşam standardına ulaşmasını sağlayacak kadar yüksek olamaz. Yargıtay da, yardım nafakasının, söz konusu sıkıntılı durumu önleyecek kadar olması gerektiğini, yoksa nafaka alacaklısını zenginleştirecek veya nafaka borçlusuyla denk yaşam seviyesine çıkaracak bir miktar olamayacağını vurgulamıştır.
- Hakkaniyet İlkesi: Kanunun genel hükmü olan TMK m.4’deki hakkaniyet çerçevesinde, hakimin takdir yetkisini adil kullanması esastır. Tarafların özel durumları (sağlık durumu, bakmakla yükümlü oldukları başka kişiler, bölgesel ekonomik koşullar gibi) göz önüne alınarak makul bir miktar belirlenir. Gerekirse bilirkişi yardımıyla nafaka miktarı hesaplanabilir.
Örneğin; çalışmayan ve geliri olmayan bir kişinin asgari düzeyde geçinebilmesi için aylık 5.000 TL gerektiği tespit edilsin. Nafaka istenen akrabanın da aylık geliri 10.000 TL olsun. Mahkeme, bu durumda belki 1.000–2.000 TL gibi bir yardım nafakasına hükmedebilir – bu rakam, muhtaç kişinin temel ihtiyaçlarına bir katkı sunarken, nafaka ödeyenin de kalan geliriyle kendi geçimini sürdürebilmesini sağlar. Somut olayın şartlarına göre tutarlar değişecektir.
Nafaka miktarı, ileride tarafların ekonomik durumuna göre artan bir oranda ödenmek üzere de kararlaştırılabilir; ancak bunun için davacı tarafın talepte bulunması gerekir. Örneğin, “her yıl TÜFE oranında arttırılarak ödensin” gibi bir talep mahkemece uygun görülürse hükme konabilir. Hakim, talep olmaksızın kendiliğinden gelecek yıllar için artış kararı veremez.
YARDIM NAFAKASI NE KADAR SÜRE DEVAM EDER, NASIL SONA ERER?
Yardım nafakası, kural olarak süresiz olarak bağlanır; belirli bir süreyle sınırlandırılmadıkça, nafaka alacaklısının muhtaçlığı devam ettiği sürece ödenir. Ancak “ömür boyu” mutlak bir yükümlülük söz konusu değildir. Zamana yayılmış bu nafaka yükümlülüğü, bazı durumlarda sona erebilir veya değiştirilebilir:
- Muhtaçlığın Ortadan Kalkması: Nafaka alacaklısı (nafaka alan kişi) zaman içinde ekonomik durumunu düzeltirse, örneğin düzenli bir işe girip yeterli gelir elde etmeye başlarsa ya da maddi durumunu iyileştiren bir miras, ikramiye vb. elde ederse, nafaka hakkı sona erer. Artık muhtaç olmadığından, nafaka ödenmesine gerek kalmaz. Bu durumda nafaka borçlusu mahkemeye başvurarak nafakanın kaldırılmasını talep edebilir.
- Nafaka Borçlusunun Zor Duruma Düşmesi: Nafaka ödeyen kişinin ekonomik koşulları sonradan kötüleşebilir. Örneğin işini kaybeder, iflas eder veya ciddi bir gelir kaybına uğrarsa, mahkemeden nafakanın azaltılmasını veya tamamen kaldırılmasını talep edebilir. Mahkeme, borçlunun ödeme gücünün kalmadığına kanaat getirirse nafaka miktarında indirim yapabilir ya da yükümlülüğü tümden sona erdirebilir. Burada da önemli olan dengeyi korumaktır; borçluya artık ağır gelen bir nafaka yükümlülüğü devam ettirilmez.
- Taraflardan Birinin Ölümü: Nafaka alacaklısının (muhtaç kişinin) vefatıyla birlikte yardım nafakası zaten kendiliğinden son bulur. Nafaka borçlusunun (ödeyen kişinin) ölümü halinde ise, nafaka yükümlülüğü mirasçılara geçmez ve sona erer; ancak nafaka alacaklısı muhtaç kişi, ölen borçlunun yerine diğer nafaka yükümlüsü olabilecek akrabalarına başvurarak yeniden yardım nafakası talep edebilir (örneğin eş yerine çocuklarına veya diğer kardeşine yönelmek gibi). Yani bir nafaka borçlusu ölse bile muhtaç kişi tamamen çaresiz bırakılmamış, kanun ona başka yükümlülüklere yönelme imkanı tanımıştır.
- Mahkemece Süre Belirlenmesi: Bazı durumlarda, muhtaçlığın geçici olduğu öngörülebilir. Örneğin nafaka isteyen kişi geçici bir rahatsızlık nedeniyle çalışamıyorsa ve belirli bir süre sonra çalışabilecek duruma gelecekse, mahkeme nafaka ödemesini belirli bir süreyle sınırlandırabilir. Süre bitiminde nafaka kendiliğinden sona erer. Bu tür durumlar yaygın olmamakla birlikte, hâkimin takdirindedir.
Yardım nafakasının sona ermesi veya miktarının değiştirilmesi için kural olarak yeniden dava açılması gerekmektedir. Nafaka borçlusu veya alacaklısı, şartların değiştiğini ileri sürerek nafakanın artırılması, azaltılması ya da kaldırılması talebiyle mahkemeye başvurmalıdır. Mahkeme, ileri sürülen yeni durumları inceler; gerçekten nafaka miktarında değişikliği gerektiren koşullar varsa, örneğin hayat pahalılığı artışına karşın nafaka tutarı yetersiz kalmışsa artırabilir veya yukarıda değinilen nedenlerle azaltabilir/kaldırabilir. Bu kararlar da, tıpkı ilk nafaka kararı gibi, geleceğe dönük olarak etkili olur.
YARDIM NAFAKASI VE YOKSULLUK NAFAKASI ARASINDAKİ FARKLAR
Halk arasında sıkça karıştırılan iki kavram olan yardım nafakası ile yoksulluk nafakası, aslında birbirinden oldukça farklıdır. Aralarındaki temel farkları şu şekilde özetleyebiliriz:
- Bağlam ve Amaç: Yoksulluk nafakası, boşanma davası sonrasında ekonomik yoksulluğa düşecek eşe, diğer eş tarafından ödenen nafakadır. Boşanmanın fer’i (yan) sonuçlarından biridir ve evlilik birliğiyle ilgilidir. Yardım nafakası ise boşanmadan tamamen bağımsızdır; evli olmasa da, kan hısımları arasındaki bir destek yükümlülüğüdür. Yardım nafakasının amacı aile içi ekonomik dayanışmayı sağlamak ve muhtaç akrabayı yoksulluktan kurtarmaktır.
- Kimlere Verilir: Yoksulluk nafakası yalnızca boşandığı eşi kapsar (ve kanunen talep edebilmek için boşanmada daha fazla kusurlu olmamak şartıyla). Yardım nafakası ise üstsoy, altsoy ve kardeşler arasında söz konusudur. Yani yoksulluk nafakasında nafaka alacaklısı, evlilik bağı kopmuş olsa da eski eş konumundadır; yardım nafakasında ise nafaka alacaklısı akrabadır (anne, baba, evlat, kardeş gibi).
- Şartlar: Yoksulluk nafakası için boşanma sonucu yoksulluğa düşme ihtimali ve nafaka talep edenin boşanmada ağır kusurlu olmaması şartı aranır. Hakim, evliliğin sona ermesiyle maddi durumu kötüleşecek ve geçinemeyecek duruma gelecek eş lehine yoksulluk nafakasına hükmedebilir. Yardım nafakasında ise yukarıda anlattığımız muhtaçlık ve diğer akrabanın ödeme gücü şartları aranır; boşanma gibi bir koşul veya kusur değerlendirmesi yoktur.
- Süre ve Sona Erme: Her iki nafaka türü de koşullar devam ettiği sürece ödenmeye devam eder. Yoksulluk nafakası, alacaklı eşin yeniden evlenmesi, taraflardan birinin ölümü veya alacaklının ekonomik durumunun iyileşmesi gibi durumlarda sona erer. Yardım nafakası da benzer şekilde muhtaçlığın bitmesi, tarafların ölümü veya mahkeme kararıyla kaldırılma gibi hallerde son bulur. Ancak yoksulluk nafakası yalnızca eşe ödenirken, yardım nafakası daha geniş bir aile çevresini içerir.
Özetle, yoksulluk nafakası boşanma sonrası eşe maddi destek iken, yardım nafakası akraba düzeyinde muhtaç olana destek anlamına gelir. Yasal dayanakları ve koşulları farklı olmakla birlikte, her ikisi de mahkeme kararıyla verilen nafakalardır ve aile hukukunun farklı ihtiyaçlarına çözüm sunarlar.

YARDIM NAFAKASI NEDİR ŞARTLARI
SIKÇA SORULAN SORULAR
Yardım nafakası nedir?
Yardım nafakası, bir kişinin yardımı olmazsa yoksulluğa düşecek durumda olan yakın akrabalarına mahkeme kararıyla ödenmesine karar verilen aylık yardımdır. Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen bu nafaka türü, anne, baba, büyükanne, büyükbaba, çocuk, torun veya kardeşler arasında maddi destek sağlama amaçlıdır. Örneğin ekonomik sıkıntıya giren bir anneye, maddi durumu iyi olan çocuğu mahkeme kararıyla her ay belli bir tutar ödemek zorunda kalabilir.
Yardım nafakası hangi akrabalar arasında olur?
Kanuna göre yardım nafakası üstsoy, altsoy ve kardeşler arasında talep edilebilir. Üstsoy; anne, baba, dede, nine gibi kişinin kendisinden önceki kuşaktaki akrabalarıdır. Altsoy ise çocuklar, torunlar gibi sonraki kuşak akrabalardır. Ayrıca kardeşler de bu kapsama girer. Bunun dışındaki akrabalar (hala, amca, teyze, yeğen vb.) arasında yardım nafakası yükümlülüğü yoktur. Özetle; anne-baba – çocuklar, büyükanne/büyükbaba – torunlar ve kardeşler arasında yardım nafakası ilişkisi doğabilir.
Yardım nafakası almanın şartları nelerdir?
Yardım nafakasına hak kazanmak için nafaka isteyen kişinin muhtaç durumda olması (yani kendi geçimini sağlayamıyor olması) ve nafaka istenen akrabanın da ödeyebilecek maddi güce sahip olması gerekir. Muhtaçlık, kişinin temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak derecede yoksul olması demektir. Öte yandan nafaka yükümlüsü olacak akrabanın da bu yardımı yaparken kendi ailesinin geçimini tehlikeye atmaması, yani gelirinin elverişli olması şarttır. Bu iki ana şart birlikte mevcutsa, mahkeme yardım nafakasına hükmedebilir. Kardeşten nafaka isteniyorsa ayrıca kardeşin refah düzeyi yüksek olmalıdır.
18 yaşından büyük çocuk yardım nafakası alabilir mi?
Evet, belirli durumlarda alabilir. Normalde anne ve babanın çocuklarına bakma yükümlülüğü çocuk ergin olana (18 yaşına) kadardır. Ancak TMK 328/2. maddeye göre, çocuk reşit olduktan sonra eğitimi devam ediyorsa ve kendi geçimini sağlayamıyorsa, anne ve baba durumlarına uygun ölçüde ona yardım etmek zorundadır.
Bu, fiilen eğitimine devam eden 18 yaş üstü çocukların yardım nafakası alabileceği anlamına gelir. Örneğin üniversitede okuyan ve çalışmayan 20 yaşındaki bir genç, maddi durumu iyi olan babasından mahkeme yoluyla yardım nafakası talep edebilir ve eğitimini tamamlayana kadar alabilir. Eğitim dışında, eğer reşit çocuk sağlık durumu veya engellilik gibi nedenlerle çalışamıyorsa, yine anne-babasından nafaka talep edebilir (bu durumda eğitim şartı olmaksızın, TMK 364 kapsamında).
Kardeşler arasında yardım nafakası talep etmek mümkün mü?
Evet, kardeşler de birbirine karşı yardım nafakası talebinde bulunabilir; ancak bu, diğer akraba yükümlüler (anne, baba, çocuklar) yoksa veya onlardan yardım alınamıyorsa gündeme gelir. Yani öncelik her zaman altsoy ve üstsoydadır. Eğer muhtaç durumda olan kişinin anne-babası hayatta değil ya da ekonomik olarak destek olamayacak durumdaysa, bu kez durumu iyi olan kardeşinden yardım nafakası isteyebilir. Burada da kardeşin ekonomik açıdan yeterli durumda olması şarttır (geçim sıkıntısı çeken birinden nafaka beklenmez). Örneğin, işsiz ve gelirsiz bir ağabey, maddi durumu gayet iyi olan kardeşine karşı nafaka davası açarak geçimine katkı talep edebilir.
Yardım nafakası davası nasıl açılır?
Yardım nafakası almak isteyen kişi, ikametgâhının bulunduğu yer Aile Mahkemesi’ne bir dilekçeyle dava açar. Dilekçede, kendisinin muhtaç olduğu ve davalı akrabanın ona yardım edebilecek maddi durumda olduğu belirtilir. Davayla birlikte mümkünse gelirsizlik, işsizlik, sağlık raporu gibi muhtaçlığı gösteren belgeler ile davalının mali durumunu gösteren bilgiler sunulur. Mahkeme, duruşmalar sırasında tarafların ekonomik ve sosyal durumunu araştırır (gerekirse polis aracılığıyla sosyal ekonomik durum araştırması yapar).
Tüm deliller incelendikten sonra şartlar uygunsa mahkeme, davalı akrabanın davacıya aylık belli bir miktar nafaka ödemesine karar verir. Karar verildikten sonra bu nafaka, davanın açıldığı tarihten itibaren geçerli olarak işlemeye başlar.
Yardım nafakası ne kadar olabilir, miktarı nasıl belirlenir?
Belirlenecek nafaka tutarı her olaya göre değişir; sabit bir miktar yoktur. Hakim, nafaka isteyenin temel geçim ihtiyacını karşılayacak, ancak nafaka ödeyecek kişiye de aşırı yük olmayacak bir miktar belirler. Bu miktar hesaplanırken tarafların gelirleri, malvarlıkları, yaşam standartları ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulur.
Örneğin talep eden kişinin aylık 0 geliri varsa ve asgari geçim için 6000 TL’ye ihtiyacı olduğu tespit edildiyse, nafaka ödeyecek akrabanın gelirine bakılarak bu ihtiyacı kısmen karşılayacak bir tutar uygun görülür (mali gücü çok iyiyse belki 3000 TL, değilse 1000 TL gibi – tamamen hakimin takdirine bağlıdır). Nafaka miktarı zamanla yetmez hale gelirse (örneğin enflasyon yüzünden), nafaka alacaklısı ayrı bir dava açıp artırılmasını isteyebilir. Aynı şekilde nafaka borçlusu da kendi durumu kötüleştiyse azaltılması için dava açabilir. Mahkeme, yeni koşullara göre miktarı güncelleyebilir.
Yardım nafakası ne zamana kadar devam eder?
Belirli bir süre belirtilmemişse, yardım nafakası kararları süresizdir; nafaka alacaklısının muhtaçlığı sürdüğü sürece devam eder. Ancak koşullar değiştiğinde nafaka sona erebilir veya azaltılabilir. Örneğin nafaka alan kişi iş bulup kendi geçimini sağlamaya başladıysa nafaka kesilir. Veya nafaka ödeyen kişi işini kaybedip maddi zorluk içine girdiyse mahkeme nafakayı kaldırabilir ya da azaltabilir. Bu tür değişiklikler için mahkemeye başvurmak gerekir; mahkeme yeni durumu değerlendirip nafakayı durdurabilir. Bunun dışında nafaka alan kişi vefat ederse zaten nafaka biter.
Nafaka ödeyen vefat ederse, borç sona erer; muhtaç kişi varsa başka hak sahibine (diğer akrabaya) yönelerek yeni bir nafaka talebi düşünebilir. Ayrıca hakim, geçici bir muhtaçlık söz konusuysa nafakayı en baştan belli bir süreyle kısıtlayabilir; bu durumda süre dolduğunda kendiliğinden sona erer.
Yardım nafakası ödenmezse ne olur?
Mahkemenin bağladığı yardım nafakası, yasal olarak ödenmesi zorunlu bir borç niteliğindedir. Nafaka yükümlüsü (ödeme emri alan akraba) bu ödemeyi yapmazsa, nafaka alacaklısı kişi birkaç hukuki yola başvurabilir:
- İcra Takibi: Öncelikle, ödenmeyen nafaka borcu için İcra Müdürlüğü aracılığıyla icra takibi başlatılabilir. Bu sayede, ödemeyen kişinin maaşına, mal varlığına haciz koydurarak nafaka zorla tahsil ettirilebilir. Nafaka borçları, diğer borçlara nazaran öncelikli kabul edilir ve maaş hacizlerinde belirli oranlara kadar kesinti yapılabilir.
- Tazyik (Zorlama) Hapsi: İcra takibine rağmen nafaka borçlusu ödememekte direnirse, İcra ve İflas Kanunu m.344 uyarınca hakkında tazyik hapsi uygulanması istenebilir. Bu bir ceza değil, borcu ödemesi için uygulanan zorlama aracıdır. Mahkeme, nafaka borcunu ödemeyen kişiyi üç aya kadar hapisle tazyik edebilir. Borç ödendiği takdirde kişi serbest kalır. Bu durum özellikle nafaka borcunu kasıtlı ödemeyenler için caydırıcı bir araçtır.
- Malvarlığına Haciz: İcra takibi kapsamında kişinin maaşı dışında da malvarlığı (ev, araba, banka hesabı gibi) tespit edilip haczedilebilir. Nafaka alacağı, bir mahkeme kararıyla sabit olduğu için devlet gücüyle tahsili mümkündür. Ödeme yapılmadığında birikmiş nafaka borçları faiziyle birlikte tahsil edilir.
Görüldüğü üzere, nafaka borcunu ödememek yaptırımsız kalmaz. Bu nedenle nafaka yükümlülerinin, mahkeme kararına uygun şekilde ödemelerini yapmaları kendi menfaatlerinedir. Aksi halde hem icra takibi masrafları hem olası hapis riski hem de haciz işlemleriyle karşılaşabilirler.
Yardım nafakası ile yoksulluk nafakası aynı mı?
Hayır, bunlar farklı nafaka türleridir. Yoksulluk nafakası, boşanma davası sonucunda maddi olarak sıkıntıya düşecek olan eşe bağlanan nafakadır. Sadece eski eşler arasında söz konusudur ve talep edebilmek için nafaka isteyenin boşanmada daha ağır kusurlu olmaması gerekir. Yardım nafakası ise boşanmayla alakalı değildir; akrabalar (anne, baba, çocuk, kardeş vb.) arasında muhtaçlık halinde ödenen bir nafakadır. Örneğin bir kadın boşandıktan sonra çalışmıyor ve gelir kazanamıyorsa, eski eşinden yoksulluk nafakası talep edebilir.
Ancak aynı kadın, evli olmadığı durumda kardeşinden veya çocuğundan ancak yardım nafakası talep edebilir. Yani biri boşanma hukuku kapsamındayken, diğeri aile hukuku genel yükümlülükleri kapsamındadır. Süre bakımından da yoksulluk nafakası genellikle alacaklı yeniden evlenene veya durumu düzelene kadar sürerken, yardım nafakası muhtaçlık devam ettiği müddetçe sürer. Kısacası, yardım nafakası aile içi dayanışmaya yöneliktir, yoksulluk nafakası ise evlilik birliği sonrasındaki destek için vardır.

