Gayrimenkul HukukuEv Sahibi Evi Satacağım Çık Diyor

EV SAHİBİ, KİRACI OTURURKEN EVİ SATABİLİR Mİ?

Mülkiyet hakkının getirmiş olduğu tasarruf yetkisinden malikin yararlanma hakkı vardır. Malik, evini kiraya vermiş olsa dahi onu bir başkasına satmak hakkına sahiptir. Hatta evin içerisinde kiracı varken dahi evi satabilir. Böyle bir durumda kiracı ile aralarında yapmış oldukları sözleşme, evin satılmasıyla birlikte yeni malike geçer ve yeni malik kira sözleşmesinin tarafı haline gelir.   

Ancak ev sahibinin evi satacağım diyerekten kiracıyı doğrudan doğruya evden çıkarması mümkün değildir. Nitekim bu halde sözleşmeye aykırılık meydana gelir ve kiracının bu nedenle uğramış olduğu zararın karşılanması gerekir.

EV SAHİBİNİN EVİ SATMASI HALİNDE KİRACININ HAKLARI NELERDİR?

EV SAHİBİNİN EVİ SATMASI HALİNDE KİRACININ HAKLARI NELERDİR?

EV SAHİBİNİN EVİ SATMASI HALİNDE KİRACININ HAKLARI NELERDİR?

Ev sahibinin kiracı otururken evi satması halinde kira sözleşmesinin tarafı artık yeni malik olur. Nitekim ev satılırken eve ilişkin haklar ve borçlar evi devralana geçer. Dolayısıyla kira sözleşmesi, kiracı ile yeni malik arasında işlemeye devam eder. Burada yeni malikin kiracıdan evi boşaltmasını talep edebilmesi için birtakım şartlar bulunmaktadır. Yeni malikin, evi satın aldığı tarihten itibaren 1 ay içerisinde kiracıya ihtarname göndererek 6 ay içerisinde evi boşaltması gerektiğini bildirmesi gerekir. Dolayısıyla yeni malikin, evi satın aldığı tarihten itibaren 1 ay içerisinde ihtarname göndermemesi halinde kira sözleşmesi uzayacağından kiracının tahliyesi bu sebebe dayanılarak istenemeyecektir. Yine ihtarnamenin süresinde gönderilmiş olmasında da kiracıya 6 aylık müddet verilecektir.  

Konu hakkında daha detaylı bilgi için gayrimenkul alanında uzman avukatlarımızı arayabilir, bilgi ve danışmanlık alabilirsiniz.

YARGITAY KARARLARI

YARGITAY KARARLARI

YARGITAY KARARLARI

  1. HD., E. 2014/13845 K. 2015/910 T. 29.01.2015

“… Davacı, dava dilekçesinde ve yargılama aşamasında oğlu C.’in konut ihtiyacı için tahliye talebinde bulunmuştur. Davalı vekilinin savunmasında söz edilen ve davalı vekili tarafından dosyaya ibraz edilen, davacı asıl tarafından düzenlenerek imza edilen 29/05/2014 günlü yazılı belgenin varlığına davacı taraf karşı koymamış, hatta bu belgenin düzenlendiğini kabul etmişlerdir. Bu belge içeriğine göre davaya konu kiralananın müşterilerine gösterilmek üzere A. M.E. Bürosundan, M. K.’a davacı tarafından yetki verildiği anlaşılmaktadır. Bu yetki belgesine dayalı olarak, emlakçılar tarafından kiralananın alıcı müşterilere gösterildiği davalı tanık anlatımları ile de sabittir. Bu durumda 29/05/2014 tarihli düzenlendiğine karşı çıkılmayan bu belge kapsamına göre davacının yargılama sırasında kiralananı satışa sunduğu anlaşıldığından, davacının ihtiyaç iddiasının gerçek, samimi ve zorunlu olduğundan sözedilemeyeceğinden mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken iş bu belgeye değer verilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir…”

  1. HD., E. 2007/423 K. 2008/343 T. 22.09.2008

“… eski malik ile davalı arasında kurulan sözlü kira sözleşmesinin 1.3.2006 tarihinde sona erdiği konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden davacının kiralananı 29.12.2005 tarihinde satın aldığı, halen kirada oturduğu yerin 18.9.2007 tarihinde satılması üzerine yeni malikin davalıya gönderdiği 21.9.2007 keşide tarihli ihtarname ile ihtiyaç nedeniyle davalının tahliyesini istediği, Kadıköy A1 mahallesinde bulunan 18 nolu bağımsız bölüm dairenin ise müstakilen adına kayıtlı olmayıp 1/4 payının bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacının dinlettiği tanıklarda davacının uzun yıllardır kirada oturduğu yerin satıldığını, ev sahibi tarafından tahliye etmesi için zorlandığını ifade etmişlerdir. Davacı konut ihtiyacı nedeniyle dava açarken ve yargılama sırasında davanın hukuksal dayanağının 6570 Sayılı Yasanın 7/b maddesi olarak açıklamıştır. Davacı taşınmazı 29.12.2005 tarihinde iktisap edip 25.1.2006 tebliğ tarihli ihtarname ile tahliye iradesini davalıya ilettikten sonra kiracının önceki malik ile yaptığı sözleşmedeki sürelerden yararlanarak süre koruyucu ihtarname ile dava açma hakkını korumak suretiyle 16.2.2007 tarihinde süresinde dava açmasında yasaya ve dairemizin yerleşik içtihatlarına göre bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Davacının kirada oturması ihtiyacın varlığına karine teşkil ettiği gibi yukarıda anlatılan olayların akışı, davacının kirada oturduğu yerin satılığa çıkarılması, nitekim yargılama sırasında satılmış olması karşısında iktisap tarihinden 13 ay 17 gün geçtikten sonra dava açması ihtiyacın gerçek ve samimi olmadığını göstermez. Davacının iddiasını doğrulayan belgelerden, tanık ifadelerinden ve tüm dosya kapsamından ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğu anlaşıldığından kiralananın tahliyesine karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır…” 

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak Gerekli alanlar işaretlendi *

Yorum Yap