Miras HukukuMURİS MUVAZAASI DAVASI VE ŞARTLARI

Muris muvazaası basit anlatımla mirastan mal kaçırma durumudur. Bir kişinin vasiyetiyle gerçekleştirilen bir işlemde, gerçek iradesini gizlemek veya değiştirmek amacıyla yapılan bir muvazaadır. Bu durumda, kişi gerçekte istediği şekilde tasarruf etmek yerine, başka bir şekilde görünmektedir. Muris muvazaası, özellikle vefat eden kişinin vasiyetnameyle bıraktığı mal varlığının paylaşımında ortaya çıkar.

MUVAZAA NEDİR?

Muvazaanın sözlük anlamı tarafların üçüncü kişileri yanıltmak ve aldatmak amacıyla gerçek durumu bu üçüncü kişilerden gizleyerek gerçek iradelerine uymayan ve kendi aralarında da geçerlilik arz etmeyen herhangi bir hususta anlaşmalarıdır.

MUVAZAA TÜRLERİ NELERDİR?

Hukukumuza göre muvazaa iki çeşide ayrılır. Bunlar nispi muvazaa ve mutlak muvazaadır.

1.     MUTLAK MUVAZAA

Mutlak muvazaa, taraflar arasında gerçek bir irade birliği olmadığını belirtir ve işlemdeki herhangi bir anlaşmanın sadece sahte olduğunu ifade eder. Bu durumda, taraflar gerçekte bir anlaşma yapmamışlardır ve işlem sadece dışarıdan bakıldığında gerçek gibi gösterilmiştir.

Örneğin, bir kişi malını bir başkasına satmış gibi gözükecek ancak gerçekte hiçbir bedel almadığı ya da vermediği durumlar mutlak muvazaa örneğidir. Bu tür muvazaa, genellikle hukuk sistemlerinde geçersiz kabul edilir ve işlem gerçekleşmiş gibi kabul edilmez.

Hukuki anlamda, mutlak muvazaa altında gerçekleştirilen işlemler, genellikle hükümsüz veya geçersiz sayılır ve tarafların bu işlemlerden kaynaklanan hakları tanınmaz. Bu tür durumlarda, mahkemeler genellikle işlemi iptal eder veya geçersiz kılar.

2.     NİSBİ MUVAZAA

Nispi muvazaa, taraflar arasında gerçek bir irade birliği olmasına rağmen, yapılan işlemin hukuki sonuçları ve yükümlülükleri saklamak veya değiştirmek amacıyla bir başkasını aldatmak için gerçek bir işlemi taklit etmek anlamına gelir. Yani, gerçek bir irade birliği vardır ancak bu irade, hukuki sonuçları değiştirmek amacıyla bir düzenlemeyi içerir.

Örneğin, bir borçlu, alacaklının alacağını almasını engellemek için malını bir üçüncü kişiye devreder, ancak gerçekte borçlu malını elinde tutar. Bu durumda, borçlu ve üçüncü kişi arasında gerçek bir irade birliği olabilir, ancak asıl amaç borçlu ve alacaklı arasındaki ilişkiyi gizlemek ve alacaklıyı alacak talebinden alıkoymaktır.

Nispi muvazaa durumunda, yapılan işlem genellikle gerçekliğini korur, ancak hukuki sonuçlarına müdahale edilir. Bu tür muvazaa durumlarında, mahkemeler genellikle işlemi gözden geçirir ve gerçek niyetleri belirlemeye çalışır. Eğer gerçek niyetler hukuka aykırı ise, işlem geçersiz kabul edilebilir ve hukuki sonuçlarına müdahale edilebilir.

MURİS MUVAZAASI NEDİR?

Muris muvazaası bir nispi muvazaa türüdür. Mirastan mal kaçırma, miras bırakan kişinin diğer mirasçıları, mirastan yoksun bırakmak maksadıyla üçüncü bir kişiye veya mirasçılardan birine karşı yaptığı karşılıksız kazandırmaların, gerçeğe uygun olmayan bir şekilde gösterilmesidir.

Örneğin, bir kişi gerçekte bir miras bırakanın isteği doğrultusunda bir vasiyetname düzenlerken, aslında başka birinin etkisi altında vasiyetnameyi yazıyor olabilir veya başka birinin isteği doğrultusunda hareket ediyor olabilir. Bu durumda, vasiyetnamenin gerçek iradeyi yansıtmadığı ve muris muvazaası olduğu iddia edilebilir.

Muris muvazaası durumunda, mahkemeler genellikle gerçek niyeti belirlemeye çalışır. Eğer bir vasiyetname gerçek niyeti yansıtmıyorsa ve muvazaaya dayanıyorsa, mahkeme vasiyetnamenin geçersiz olduğunu ve mirasın paylaşımında farklı bir yaklaşım benimseyebilir.

MURİS MUVAZAASININ UNSURLARI NELERDİR?

Mirastan mal kaçırma, bir vasiyetname veya miras bırakanın tasarrufunun gerçek niyetini gizlemek veya değiştirmek amacıyla yapılan hileli bir işlemdir. Muris muvazaası iddiasını desteklemek için bazı unsurların varlığına ihtiyaç duyulur. Bu unsurlar şunlardır:

  1. Gizlilik ve Hileli Niyet: Muvazaa iddiası için öncelikle, tasarrufun gerçek niyetinin gizlenmiş veya değiştirilmiş olması gerekmektedir. Bu, tasarruf edenin gerçek niyetinin vasiyetnamede veya diğer tasarruflarda yansıtılmadığı durumları ifade eder.
  2. Başka Birinin Etkisi Altında Olma: Muvazaa iddiasında, tasarruf edenin başka bir kişinin etkisi altında olduğu veya onun yönlendirmesiyle hareket ettiği iddia edilir. Bu, gerçek niyetin yerine getirilmediği ve başka bir kişinin isteklerinin dikkate alındığı anlamına gelebilir.
  3. Taraflar Arasındaki İlişki: Muvazaa iddiasında, tasarruf edenle diğer taraflar arasındaki ilişki de önemlidir. Örneğin, bir miras bırakanın vasiyetiyle gerçekleştirilen bir işlemde, bu kişiyle vasiyetin yararlandığı kişi arasında özel bir ilişki varsa, muvazaaya dayanma olasılığı artabilir.
  4. Saklanan veya Değiştirilen Gerçek Durum: Muvazaa iddiasında, gerçek durumun saklandığı veya değiştirildiği iddia edilir. Bu, gerçek niyetin belirtilmediği veya yanıltıcı bir şekilde sunulduğu durumları ifade eder.

Bu unsurların varlığı, muvazaa iddiasının desteklenmesi için önemlidir.

MURİS MUVAZAASINDA MURİSİN ASIL İRADESİNİN TESPİTİ

Bu noktada önem arz eden husus, miras bırakanın gerçek ve görünen iradesinin farklı olduğunu ispat edilmesidir. Mirastan mal kaçırmaya dayanarak açılmış olan davalarda ispat yükü ise muvazaanın varlığını iddia eden tarafa yüklenmiştir. Bu konuda hem 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. Maddesinde hem de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190/1. Maddesinde bir düzenleme bulunmaktadır. Dolayısıyla miras bırakanın yaptığı temlikteki gerçek irade ve amacının mirasçıdan mal kaçırmak olduğunu, bu hususu ileri süren davacı taraf ispatla mükelleftir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 203/4 uyarınca muvazaalı olan işlemler tanık dahil her türlü delille de ispat edebilmektedir.

MURİS MUVAZAASI OLARAK DEĞERLENDİRİLEN İŞLEMLER

Muris muvazaası (mirastan mal kaçırma) olarak değerlendirilen işlemler genellikle şunları içerebilir:

  1. Vasiyetnamede Değişiklikler: Muvazaa iddiasında, vasiyetnamede yapılan ani veya beklenmedik değişiklikler dikkat çekebilir. Özellikle bu değişiklikler, miras bırakanın sağlık durumunda ani bir değişiklikle aynı döneme denk geliyorsa, muris muvazaası iddiası gündeme gelebilir.
  2. Miras Bırakanın Zihinsel Yeteneklerinde Sorunlar: Muvazaa iddiasında, miras bırakanın zihinsel yeteneklerinde sorunlar olduğu veya başkalarının etkisi altında olduğu iddia edilebilir. Özellikle yaşlılık, hastalık veya zihinsel bozukluk gibi durumlar, muris muvazaası iddiasını güçlendirebilir.
  3. Miras Bırakanın İlişkilerinde Değişiklikler: Muvazaa iddiasında, miras bırakanın ilişkilerinde ani veya beklenmedik değişiklikler de dikkate alınabilir. Örneğin, bir kişinin son zamanlarda bir başkasıyla daha yakın ilişkiler içine girmesi ve vasiyetnamede bu kişiye ayrıcalıklı bir konum vermesi durumunda, muris muvazaası iddiası gündeme gelebilir.
  4. Miras Bırakanın Diğer Mirasçılarla İlişkilerinde Sorunlar: Muvazaa iddiasında, miras bırakanın diğer mirasçılarla ilişkilerinde sorunlar olduğu veya diğer mirasçıların etkisi altında olduğu iddia edilebilir. Özellikle miras bırakanın diğer mirasçılarla arasında uzun süredir devam eden bir anlaşmazlık varsa, muris muvazaası iddiası güçlenebilir.
  5. Vasiyetnamedeki Tutarlılık ve Mantıksızlıklar: Muvazaa iddiasında, vasiyetnamedeki tutarsızlıklar ve mantıksızlıklar da dikkate alınabilir. Örneğin, vasiyetnamede bir mirasçıya ayrılan payın diğer mirasçılara göre aşırı düşük veya yüksek olması durumunda, muris muvazaası iddiası gündeme gelebilir.

Bu gibi durumlar, mahkemelerin muvazaa iddialarını değerlendirirken dikkate aldığı yaygın faktörlerdir. Ancak, her bir durum farklı olduğu için, mahkemeler her bir iddiayı ayrı ayrı değerlendirir ve kararlarını buna göre verirler.

MURİS MUVAZAASI OLARAK DEĞERLENDİRİLMEYEN İŞLEMLER

Muris muvazaası olarak değerlendirilmeyen işlemler genellikle şunları içerebilir:

  1. İşlemde Açık ve Gerçek İrade: İşlemde tarafların açık ve gerçek iradelerinin olduğu durumlarda muvazaa iddiası gündeme gelmez. Yani, işlemde tarafların gerçek niyetleri doğrultusunda hareket ettikleri ve herhangi bir hile veya aldatma olmadığı durumlarda muris muvazaası iddiası ortaya atılmaz.
  2. İşlemde Diğer Mirasçıların Rızası: İşlemde diğer mirasçıların açık rızası ve onayı varsa, muvazaa iddiası gündeme gelmeyebilir. Diğer mirasçıların işleme onay vermesi durumunda, işlemde muvazaalı bir niyet olmadığı kabul edilir.
  3. Miras Bırakanın Zihinsel Sağlığı: Miras bırakanın zihinsel sağlığının yerinde olduğu ve işlemi gerçekleştirdiği sırada sağlıklı bir zihinsel kapasiteye sahip olduğu durumlarda muvazaa iddiası genellikle kabul edilmez.
  4. İşlemin İrade Özgürlüğü İçinde Yapılması: İşlemde tarafların irade özgürlüğü içinde hareket ettikleri ve hiçbir dış etkenin veya baskının bulunmadığı durumlarda muvazaa iddiası gündeme gelmeyebilir.
  5. İşlemin Hukuka Uygun Olması: İşlemin hukuka uygun olması ve yasal prosedürlere uygun olarak gerçekleştirilmiş olması durumunda muvazaa iddiası genellikle kabul edilmez.

Bu gibi durumlar, işlemlerin muris muvazaası (mirastan mal kaçırma) olarak değerlendirilmemesini sağlar.

MURİS MUVAZAASI DAVASI NEDİR?

Mirastan mal kaçırma davası, miras bırakanın gerçek iradesini yansıtmayan ve mirasçılar arasında haksız bir sonuç doğuran işlemlere karşı açılan bir hukuki davadır. Bu dava, miras bırakanın gerçek niyeti dışında yapılan işlemlerin geçersizliğinin tespiti ve iptali için açılır.

Muris muvazaası davası, miras bırakanın miras hukuku düzenlemelerine uygun olarak mirasının tasfiye edilmesini istediği hallerde, gerçek iradesini yansıtmayan ve taraflar arasında bir hile veya aldatma olduğu düşünülen işlemlerle karşılaşıldığında gündeme gelir. Bu işlemler, miras bırakanın gerçek iradesini yansıtmıyor olabilir ve diğer mirasçıların haklarını ihlal edebilir.

Mirastan mal kaçırma davası, miras hukukunda adaletin sağlanması ve miras bırakanın gerçek niyetinin korunması amacıyla açılır. Bu dava, mirasçıların haklarını korumak ve miras bırakanın gerçek niyetine uygun bir şekilde mirasının dağıtılmasını sağlamak için önemlidir.

Davada, miras bırakanın gerçek iradesini yansıtmadığı iddia edilen işlemlerin tespiti ve iptali talep edilir. Mahkeme, tarafların iddialarını ve delillerini değerlendirerek, işlemin gerçekten miras bırakanın isteği doğrultusunda yapılmış olup olmadığını belirler. Eğer işlem mirastan mal kaçırma olarak değerlendirilirse, iptal edilir ve miras bırakanın gerçek niyetine uygun olarak mirasın tasfiyesi yapılır.

MURİS MUVAZAASI DAVASINI KİMLER AÇABİLİR?

Muris muvazaası davasını açma yetkisine sahip olan kişiler, genellikle miras bırakanın diğer mirasçıları veya vasiyet alacaklılarıdır. Bu kişiler, miras bırakanın gerçek iradesini yansıtmayan ve miras hukukuna aykırı olan işlemlerin tespiti ve iptali için muris muvazaası davası açabilirler.

Mirastan mal kaçırma davasını açma yetkisi olan kişiler şunlar olabilir:

  1. Mirasçılar: Miras bırakanın gerçek iradesini yansıtmayan işlemler nedeniyle mirasçılar arasında haksız bir sonuç doğduğunu düşünen diğer mirasçılar bu davayı açabilirler. Ayrıca bu davayı yasal mirasçılar, atanmış mirasçılar veya evlatlıklar da açabilir. Ancak bu davayı mirası reddeden, miras hakkından feragat eden ve mirastan çıkarılan kişiler açamaz.
  2. Vasiyet Alacaklıları: Miras bırakanın vasiyetnamesinde yer alan hükümlere aykırı olarak yapılan işlemler nedeniyle vasiyet alacaklıları bu davayı açabilirler. Bu kişiler, miras bırakanın vasiyetine uygun olarak mirasın dağıtılmasını sağlamak için dava açarlar.
  3. Mirasçılar Dışındaki Üçüncü Kişiler: Miras bırakanın gerçek iradesini yansıtmayan işlemler nedeniyle hakları ihlal edilen üçüncü kişiler de muvazaa davası açabilirler. Ancak bu kişilerin, davada davalı olarak yer alacakları ve davanın sonuçlarından etkilenecekleri durumlar söz konusu olmalıdır.

Bu dava, miras bırakanın gerçek niyetine uygun olarak mirasın dağıtılmasını sağlamak ve adaletin tesis edilmesini amaçlar. Bu nedenle, mirasçılar veya vasiyet alacaklıları gibi doğrudan miras hukukundan etkilenen kişilerin dava açma yetkisi bulunmaktadır.

MURİS MUVAZAASI DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na (HMK) göre, muris muvazaası davaları Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde görülür. Ancak, tapu iptal ve tescil davalarıyla ilgili olarak, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.

Bu durumda, bir muvazaa davası, tapu iptal ve tescil davasıyla ilişkilendirilmişse ve taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi bu konuda yetkilidir. Birden fazla taşınmazın bulunduğu durumlarda, bu taşınmazlardan birinin bulunduğu yer mahkemesinde dava açılabilir. Taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi, ilgili taşınmazın bulunduğu ilçedeki Asliye Hukuk Mahkemesi olacaktır.

MURİS MUVAZAASI DAVASI VE ŞARTLARI

MURİS MUVAZAASI DAVASI VE ŞARTLARI

MURİS MUVAZAASI DAVASINDA SÜRELER VE ZAMANAŞIMI

Muris muvazaası davasında dikkate alınması gereken süreler ve zamanaşımı hükümleri Türk Medeni Kanunu’nda ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilmiştir. İşte bu süreler ve zamanaşımı hükümleri:

  • Muris muvazaası davasının açılması için zamanaşımı süresi: Mirastan mal kaçırma davası, haksız olarak elde edilen bir miras hakkının geçersizliğinin tespit edilmesini amaçlar. Bu nedenle, Türk Medeni Kanunu’na göre, bu dava haksızlık nedeniyle miras hakkının geçersizliğinin tespit edilmesi davası olup herhangi bir zamanaşımına tabii değildir yani her zaman açılabilir.
  • Haksız fiilin bilinmesi ve mirasçının bilme zamanına bağlı olarak zamanaşımı: Muris muvazaası davası, haksızlığın fark edilmesinden itibaren dava açma hakkına sahip olan kişi tarafından belirli bir süre içinde açılmalıdır. Bu süre, haksızlık veya mirasçının haksızlığı öğrenmesiyle başlar. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre, bu tür davalarda genel zamanaşımı süresi 10 yıldır.
  • Zamanaşımının kesilmesi: Zamanaşımı, bir davanın zamanında açılmaması durumunda ortaya çıkan bir durumdur. Ancak, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre, mirasçının haksızlığı öğrenmesinden sonra dava için genel zamanaşımı süresi içinde bir eylemde bulunulursa, zamanaşımı kesilir ve süre yeniden başlar. Örneğin, davanın ön araştırma süreci veya diğer yasal işlemler, zamanaşımını durdurabilir veya kesintiye uğratabilir.

Bu nedenle, bu davayı açmak isteyen kişilerin, davanın konusuyla ilgili yasal sürelerin ve zamanaşımı hükümlerinin yanı sıra, durumu ve davanın niteliğini dikkate alarak zamanında hareket etmeleri önemlidir.

MURİS MUVAZAASI DAVASINDA İSPAT KURALLARI

Bu tür davalarda ispat yükü muvazaanın varlığını iddia eden kişiye aittir. Resmi yazılı şekle tabii olan işlemlerde ispat ancak yazılı delille ispatlanabilmektedir. Örneğin mirastan mal kaçırma işlemi taşınmaz satım sözleşmesi yapıldıysa ve bu işlemin muvazaalı olduğu iddiası varsa işlemin kural olarak resmi yazılı şekle tabii olmasından dolayı bu işlemin muvazaalı olduğunun ispatı yazılı delille sağlanır. Fakat bunun dışında muvazaalı bir işlem her türlü delille ispat edilebilecektir.

MURİS MUVAZAASI HALİNDE İLERİ SÜRÜLEBİLECEK TALEPLER

Muris muvazaası durumunda ileri sürülebilecek talepler genellikle murisin gerçek iradesinin yansıtılmadığına dair olduğu için çeşitli olabilir. Bu tür hallerde ileri sürülebilecek bazı talepler:

  1. Tapu İptali ve Tescil İstemi: Muvazaa iddiasıyla, miras bırakanın gerçek iradesinin yansıtılmadığı bir taşınmazın mirasçılar arasında bölüşülmesine veya devrine ilişkin tapu kayıtlarının iptali ve yeniden tescili talep edilebilir.
  2. Vasiyetnamenin İptali: Muvazaa iddiasıyla, mirasçılar, murisin gerçek iradesini yansıtmayan bir vasiyetname varsa, bu vasiyetnamenin iptal edilmesi talebinde bulunabilirler.
  3. Mirasın Paylaştırılması: Muvazaa iddiasıyla, mirasçılar, mirasın gerçek iradeye uygun bir şekilde paylaştırılmasını talep edebilirler. Bu durumda, murisin gerçek iradesine uygun bir miras paylaşımı yapılabilir.
  4. Malvarlığının Geri Alınması: Muvazaa iddiasıyla, miras bırakanın gerçek iradesinin yansıtılmadığı bir işlemle elde edilen malvarlığının geri alınması talep edilebilir.
  5. Tazminat Talebi: Muvazaa iddiası sonucunda, mirasçılar zarar görmüşlerse, bu zararların tazmin edilmesi için tazminat talebinde bulunabilirler.
  6. Mirasçılığın Reddi: Muvazaa iddiasıyla, mirasçılar mirastan feragat edebilir veya mirasçılığı reddedebilirler.

Bu talepler, durumunda mirasçılar tarafından ileri sürülebilecek genel taleplerdir.

MURİS MUVAZAA DAVASI İLE TENKİS DAVASI ARASINDAKİ FARKLAR

Tenkis davası, Türk Medeni Kanunu’na göre, bir mirasçının yasal miras payını (meşru hissesini) aşan bir pay aldığı iddiasıyla diğer mirasçılar veya miras bırakanın mirasçılarından biri veya birkaçı tarafından açılan bir davadır. Bu dava ile mirasın hukuka uygun bir şekilde paylaşılmadığı iddia edilir ve fazla alınan miras payının geri verilmesi talep edilir. Muris muvazaa davası ile tenkis davası arasında önemli farklar bulunmaktadır. İşte bu farkların ana hatları:

Temel İddia:

  • Muris muvazaa davasında temel iddia, miras bırakanın gerçek iradesinin yansıtılmadığıdır. Bu durumda, miras bırakanın gerçek iradesi dikkate alınarak, mirasçılar gerçek miras paylarını talep edebilirler.
  • Tenkis davasında temel iddia ise, mirasçılardan birinin (genellikle zorunlu mirasçıların) miras hakkının yasal miras payını aşmasıdır. Bu durumda, fazla alınan miras payının diğer mirasçılara geri verilmesi talep edilir.

Dava Yolu:

  • Muris muvazaa davası, miras bırakanın gerçek iradesinin yansıtılmadığı işlemler nedeniyle açılır ve Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülür.
  • Tenkis davası ise, mirasçının aldığı fazla miras payının geri alınması için açılır ve bu durumda da Asliye Hukuk Mahkemesi yetkilidir.

Tarafların Durumu:

  • Muris muvazaa davasında, genellikle mirasçılar miras bırakanın gerçek iradesinin yansıtılmadığını iddia ederler.
  • Tenkis davasında ise, genellikle mirasçılardan biri fazla miras payı aldığı için diğer mirasçılardan biri veya birkaçı tarafından dava açılır.

Tazminat Talebi:

  • Muris muvazaa davasında, miras bırakanın gerçek iradesinin yansıtılmadığı işlemler nedeniyle mirasçılar zarar görmüşse tazminat talep edilebilir.
  • Tenkis davasında ise, fazla miras payı alan mirasçının geri ödeme yapması istenir, ancak genellikle tazminat talep edilmez.

Sonuçlar:

  • Muris muvazaa davasında, miras bırakanın gerçek iradesi dikkate alınarak mirasçılar arasında adil bir miras paylaşımı yapılması sağlanır.
  • Tenkis davasında ise, fazla miras payı alan mirasçının aldığı fazla pay geri alınarak, yasal miras paylaşımı yeniden tesis edilir.

MURİS MUVAZAASINDA ÜÇÜNCÜ KİŞİLERİN DURUMU

Mirastan mal kaçırma, miras bırakanın, gerçek iradesini gizleyerek veya çarpıtarak bir mirasçıyı diğerlerine karşı avantajlı bir konuma getirmek amacıyla gerçekleştirdiği hileli işlemleri ifade eder. Bu durumda, üçüncü kişilerin durumu davanın niteliğine ve mahiyetine bağlı olarak değişebilir. Üçüncü kişiler durumdan şu şekilde etkilenebilirler:

  • Üçüncü Kişilerin Muvazaa İle İlgili Bilgisi Varsa: Eğer üçüncü kişiler, muris muvazaasının gerçekleştiğinden haberdar iseler ve bu muvazaanın bir parçası olarak işlem yapıyorlarsa, bu durumda onlar da muvazaa davasından etkilenebilirler. Davada muris muvazaasının geçerliliği veya işlemin iptali konusunda üçüncü kişilere karşı hükümler alınabilir.
  • Üçüncü Kişilerin Muvazaa İle İlgili Haberi Yoksa: Eğer üçüncü kişiler, muris muvazaasından haberdar değiller ve işlemi iyi niyetle gerçekleştiriyorlarsa, bu durumda muvazaa davası sonucunda üçüncü kişilere karşı bir hüküm verilmez. Ancak, bu kişiler, muris muvazaasının iptali sonucunda gerçekleşen değişikliklere uymak zorunda kalabilirler.
  • Üçüncü Kişilerin Haksız Kazanç Sağladığı Durumlar: Eğer üçüncü kişiler, muris muvazaası nedeniyle haksız kazanç sağladıysa veya bu muvazaadan fayda sağlamışlarsa, bu durumda muvazaa davası sonucunda bu haksız kazançların tazmini veya geri verilmesi talep edilebilir.

Sonuç olarak, üçüncü kişilerin muris muvazaası davasındaki durumu, muvazaa işleminin niteliğine ve davanın şartlarına bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Muvazaa davasının sonucunda, üçüncü kişilere karşı hükümler alınabilir veya onların durumuna uygun tedbirler alınabilir.

HARBİYE HUKUK BÜROSU MİRAS AVUKATI HİZMETLERİMİZ

Miras davaları karmaşık ve hassas hukuki süreçlerdir. Miras avukatı, mirasçıların haklarını korumak ve adaletli bir miras paylaşımını sağlamak için önemli bir rol oynarlar. Hakkınızda açılmış veya sizin açtığınız miras hukukunu ilgilendiren uyuşmazlıklarda kaliteli ve iyi bir hizmet almak her zaman en güveniliridir. Harbiye Hukuk Bürosu olarak uzman ve tecrübeli avukat kadromuzla müvekkillerimizin miras hukukundan doğan uyuşmazlıklarını en hızlı şekilde sonuçlandırmak ve menfaatlerini korumak bizim önceliğimizdir. Miras hukuku uyuşmazlıklarından doğan davalarla mirastan mal kaçırma sebebiyle tapu iptal ve tescil davası gibi pek çok alanda da hizmet vermekte olup müvekkillerimize çok yönlü bir hukuki koruma ve uyuşmazlık çözümü sunmayı amaçlamaktayız.,

SIKÇA SORULAN SORULAR

Muris Muvazaası Nasıl Tespit Edilir?

Muris muvazaası iddiasının ispatı genellikle çeşitli delillerin bir araya getirilmesiyle gerçekleştirilir. Tapu kayıtları, alım satım sözleşmeleri, bağış belgeleri, finansal raporlar ve diğer belgeler gibi ilgili belgeler ve kayıtlar incelenir. Tanıkların ifadeleri, işlemlerin nasıl gerçekleştirildiğine, şartlarına ve niyetlerine ilişkin önemli bilgiler sağlayabilir. Uzman bilirkişilerin raporları, özellikle mülkiyet değerlemesi, ekonomik analiz veya işlem şartlarının değerlendirilmesi gibi konularda faydalı olabilir. Mahkeme tarafından gerçekleştirilen keşifler, olay yerlerinin ziyaret edilmesi veya belirli kanıtların incelenmesi gibi süreçlerle bilgi toplamak için kullanılır.

Davacılar, davalılar ve diğer ilgili kişilerin mahkeme önünde yaptığı açıklamalar ve savunmalar da davanın sonucunu etkileyebilir. Son olarak, ilgili yasal düzenlemeler ve içtihatlar da muvazaanın değerlendirilmesinde dikkate alınır

Muris Muvazaası Şartları Nelerdir?

Muris muvazaasının varlığını kanıtlamak için bazı temel şartlar bulunmaktadır. Öncelikle, miras bırakanın mal varlığının mirasçılardan kaçırılması amacıyla gerçekleştirilen bir mal devri veya hibe olmalıdır. Bunun yanı sıra, gerçek niyetin bağış yapmak olduğu ve miras bırakanın satmak için geçerli bir nedeninin olmadığı kanıtlanmalıdır. Ayrıca, taşınmazı devralan üçüncü kişinin bu taşınmazı satın alacak maddi güce sahip olmadığına dair deliller sunulmalıdır.

Muris Muvazaası Nasıl İspatlanır?

Muris muvazaasının varlığını kanıtlamak genellikle belirli şartların ve delillerin sunulmasıyla gerçekleştirilir. İlk olarak, muvazaaya dayalı olarak yapılan mal devri veya hibenin gerçekleştiği durumun belgelenmesi gerekir. Ardından, bu işlemin asıl amacının mirasçılardan mal kaçırmak olduğunu gösteren deliller sunulmalıdır. Bu deliller arasında, miras bırakanın satmak için geçerli bir nedeninin olmadığını gösteren belgeler ve taşınmazı devralan üçüncü kişinin maddi durumu hakkında bilgi içeren kanıtlar bulunabilir. Tanık ifadeleri, bilirkişi raporları, belgeler ve keşifler gibi çeşitli yasal deliller, muvazaanın varlığını kanıtlamak için kullanılabilir. Bu delillerin toplanması ve mahkemeye sunulmasıyla muris muvazaası iddiası desteklenir ve ispatlanmış olur.

Muris Muvazaasında Ne Talep Edilir?

Muris muvazaası davasında genellikle şu taleplerde bulunulabilir: İlk olarak, muris muvazaası sonucunda gerçekleştirilen hibe veya temlikin iptal edilerek, ilgili mal veya varlıkların mirasın terekesine dahil edilmesi talep edilir. Bu sayede miras bırakanın gerçek iradesine uygun bir şekilde mirasın paylaşılması sağlanabilir. İkinci olarak, dava açıldığında ilgili yasal hak düşürücü sürelerin durdurulması ve bu sürelerin davanın sonucuna kadar işlememesi talep edilebilir. Böylece, davanın sonucuna göre gerekli hukuki işlemlerin yapılması için zaman kazanılabilir.

Üçüncüsü, muvazaa sebebiyle mirasçılara doğan maddi ve/veya manevi zararların tazmin edilmesi talep edilebilir. Bu zararlar, mirasçıların haksız yere malvarlıklarından mahrum bırakılmaları sonucunda ortaya çıkabilir. Son olarak, mirasçıların hukuki haklarının korunması ve miras bırakanın gerçek iradesine uygun bir şekilde mirasın dağıtılması talep edilir. Bu talepler, davanın niteliğine ve ortaya çıkan duruma göre değişiklik gösterebilir.

Muris Muvazaasında Zamanaşımı Var Mı?

Kural olarak mirastan mal kaçırmada zamanaşımı bulunmamaktadır. Çünkü bu tür davalar ayni haklara ilişkindirler ve miras bırakanın ölümünden sonra her zaman bu davanın açılması mümkündür. Ancak haksızlık öğrenildiği tarihten itibaren 10 yıl içinde bu davanın açılması gerekmektedir.

Muris Muvazaasında 3. Kişiye Satış Halinde Ne Talep Edilir?

Muris muvazaası kapsamında miras bırakan, mirasçılarından mal kaçırma amacıyla adına kayıtlı taşınmaz malını gerçekte bağışlamak istediği halde, lehine kazandırma yapmak istediği kişiye satış yapmış gibi göstermektedir.  Bu şekilde tapu siciline yapılmış olan tescil yolsuz tescil hükmünde olacaktır (TMK m. 1024/2). Tapu sicilindeki tescil yolsuz olsa dahi, tapu kütüğüne güven ilkesi gereğince bu yolsuz tescile dayanarak iyi niyetle hak kazanan üçüncü kişilerin kazanımları korunacaktır.

Muris Muvazaası Davası Ne Kadar Sürer?

Muris muvazaası davaları, mirasla ilgili en temel hukuki süreçlerden biridir. Bu davalardaki Yargıtay incelemeleri dahil olmak üzere, en az dört yıl gibi uzun bir süreyi kapsayabilir. Bazı hukuki pratiklerde ise bu sürenin altı yıla kadar uzayabildiği gözlemlenmektedir.

Miras Bırakan Ölmeden Dava Açılabilir Mi?

Miras bırakan hayatta iken, mirasçılar genellikle muvazaalı işlemi gerekçe göstererek dava açamazlar. Dolayısıyla, muris muvazaası davası genellikle miras bırakanın vefatından sonra açılabilir.

Muris Muvazaası Davasında Taşınmazın Hangi Tarihteki Değeri Esas Alınır?

Dava konusu taşınmazın bedeline hükmedilirken, dava tarihindeki değeri üzerinden davacının miras payına isabet eden değerin hüküm altına alınması gerekmektedir.

Nil Külege

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak Gerekli alanlar işaretlendi *

Yorum Yap