Yabancılar Hukuku

Yukarıda zikredilen Kanun’un 21.maddesinde oturma izni başvurusunun usulü anlatılmıştır. Bu usul şu şekilde işlemektedir:

İkamet izni başvurusu, yabancının vatandaşı olduğu veya yasal olarak bulunduğu ülkedeki konsolosluklara yapılır.

İkamet izni için başvuracak yabancılarda, talep ettikleri ikamet izni süresinden altmış gün daha uzun süreli pasaport ya da pasaport yerine geçen belgeye sahip olmaları şartı aranır.

Başvuru için gerekli olan bilgi ve belgeler eksik ise, başvurunun değerlendirilmesi eksiklikler tamamlanıncaya kadar ertelenebilir. Eksik olan bilgi ve belgeler ilgiliye bildirilir.

Konsolosluklar, ikamet izni başvurularını görüşleriyle birlikte Genel Müdürlüğe iletir. Genel Müdürlük, gerekli gördüğünde ilgili kurumların görüşlerini de alarak başvuruları sonuçlandırdıktan sonra, ikamet izninin düzenlenmesi ya da başvurunun reddedilmesi için konsolosluğa bilgi verir.

Başvurular, en geç doksan gün içinde sonuçlandırılır.

İkamet izni başvurusunun reddine ilişkin işlemler ilgiliye tebliğ edilir.

Bununla beraber bazı istisnai hallerde oturma izni başvuruları valiliklere de yapılabilir. Bu istisnai haller şunlardır:

  1. a) Adli veya idari makamların kararlarında veya talepleri
  2. b) Yabancının Türkiye’den ayrılmasının makul veya mümkün olmadığı durumlar
  3. c) Uzun dönem ikamet izinleri 
  4. ç) Öğrenci ikamet izinleri
  5. d) İnsani ikamet izinleri
  6. e) İnsan ticareti mağduru ikamet izinleri
  7. f) Aile ikamet izninden kısa dönem ikamet iznine geçişler
  8. g) Türkiye’de ikamet izni bulunan anne veya babanın Türkiye’de doğan çocukları için yapacağı başvurular

ğ) Geçerli ikamet izninin verilmesine esas olan gerekçenin sona ermesi veya değişikliğe uğramasından dolayı yeni kalış amacına uygun ikamet izni almak üzere yapılacak başvurular

  1. h) 20’nci maddenin ikinci fıkrası kapsamında yapılacak ikamet izni başvuruları

ı) Türkiye’de yükseköğrenimini tamamlayanların, kısa dönem ikamet iznine geçişleri

 

OTURMA İZNİ UZATILABİLİR Mİ?

OTURMA İZNİ UZATILABİLİR Mİ?

OTURMA İZNİ UZATILABİLİR Mİ?

Oturma izni belli yani sınırlı süreyle tanzim edildiği için süresi dolduğunda geçerliliğini yitirir. Böyle durumlarda yabancının ülkede kalma durumu devam ediyorsa belli şartlara tabi olmak kaydıyla oturma izninin süresi uzatılabilir. Yukarıda zikredilen Kanun’un 24.maddesinde de bu durum düzenlenmiştir. Buna göre;

İkamet izinleri valiliklerce uzatılabilir.

Uzatma başvuruları, ikamet izni süresinin dolmasına altmış gün kalmasından itibaren ve her koşulda ikamet izni süresi dolmadan önce valiliklere yapılır. İkamet iznini uzatma başvurusunda bulunanlara, harca tabi olmayan bir belge verilir. Bu yabancılar, ikamet izni süreleri sona ermiş olsa dahi haklarında karar verilinceye kadar bu belgeyle Türkiye’de ikamet edebilir.

Uzatılan ikamet izinleri, yasal izin sürelerinin bitim tarihinden itibaren başlatılır.

Uzatma başvuruları, valiliklerce sonuçlandırılır.

 

ÖNEMLİ HUSULAR

Tutuklu veya hükümlü olarak cezaevlerinde ya da idari gözetim altında geri gönderme merkezlerinde bulunan yabancıların, buralarda geçirdikleri süreler ikamet izni süresinin ihlali sayılmaz. Bu kişilerin varsa ikamet izinleri iptal edilebilir. Bunlardan, yabancı kimlik numarası bulunmayanlara, ikamet izni şartı aranmadan yabancı kimlik numarası verilebilir.

Konsolosluklardan ikamet ve çalışma izni alarak Türkiye’ye gelen yabancılar, giriş tarihinden itibaren en geç yirmi iş günü içinde adres kayıt sistemine kayıtlarını yaptırmak zorundadırlar.

Ayrıca Çalışma İzni Muafiyet Teyit Belgesi de oturma izni sayılmaktadır.

 

KONUYLA İLGİLİ YARGI KARARLARI

YARGITAY KARARLARI

YARGITAY KARARLARI

Danıştay Kararı- 10. D., E. 2016/12625 K. 2020/5400 T. 25.11.2020

Uyuşmazlıkta; davacının Türk vatandaşı eşi ile yapmış olduğu evliliğe yönelik tahkikat sonucu düzenlenen 03/11/2015 tarihli tutanak incelendiğinde; davacının ikamet adresi olarak beyan etmiş olduğu adrese muhtelif tarih ve saatlerde gidildiği, ancak kapıyı açan kimsenin olmadığı, bunun üzerine adres çevresinde araştırma yapılarak komşular ile görüşüldüğü, bu kişiler tarafından, davacıyı tanıdıkları ve komşuluk ilişkilerinin olduğu, bahse konu adreste ablası, eniştesi ve çocuklarıyla birlikte kaldığı, yine aynı adreste 55-60 yaşlarında bir şahsın yaşadığı, davacının Türk vatandaşı eşi K3 isimli şahsı ise daha önce söz konusu adres ve çevresinde hiç görmediklerinin beyan edildiği, ayrıca davacı ve Türk vatandaşı eş ile ayrı ayrı yapılan mülakatlarda benzer sorulara tutarsız ve çelişkili cevaplar verdikleri, yine evlilikleri ile ilgili aile birliğini gösterir nitelikte hiçbir iz ve emarenin olmadığı hususlarının tespit edildiği görülmektedir. Bu haliyle, yukarıda yer verilen tespitler uyarınca Türk vatandaşı eşi ile evlilik birlikteliği içinde yaşamadığı anlaşılan davacının aile ikamet izni almak amacıyla anlaşmalı evlilik yaptığı sonucuna varıldığından, 6458 sayılı Kanun’un yukarıda yer verilen 37. maddesi hükmüne uygun olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuka uygunluk bulunmamıştır.

Danıştay Kararı- 10. D., E. 2016/522 K. 2021/4454 T. 30.9.2021

Uyuşmazlıkta; dosya içerisinde yer alan davacının Türk vatandaşı ile yapmış olduğu evliliğe yönelik tahkikat sonucu hazırlanan 26/12/2014 tarihli tutanak uyarınca dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmakla birlikte; tutanak tarihi itibariyle 5 yılı aşkın süredir Türk vatandaşı ile evli olduğu ve söz konusu evliliği uyarınca evlilik tarihinden dava konusu işlem tarihine kadar tarafına aile ikamet izni verildiği anlaşılan davacının evliliğine yönelik tahkikatta; davacının oturduğu apartmandaki apartman yöneticisinin, kapıcının, mahalle muhtarının ifadeleri alınıp tutanak altına alınarak davacının evliliğinin ikamet izni alabilme amacıyla yapılıp yapılmadığının açık ve net biçimde ortaya konulması gerekmekte iken, söz konusu kişilerin ifadelerine başvurulmadan yeterli bir araştırma yapılmaksızın dava konusu işlemin tesis edildiği görülmektedir. Bu haliyle, 6458 sayılı Kanun’un yukarıda yer verilen 37. maddesi kapsamında sırf ikamet izni alarak Türkiye’de kalma amacıyla anlaşmalı evlilik yaptığı yönünde somut bir tespit bulunmayan davacının aile ikamet izni başvurusunun reddine ve ülkeden çıkış yapması gerektiğine ilişkin olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık, işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında sonucu itibariyle hukuki isabetsizlik bulunmamıştır.

Danıştay Kararı- 10. D., E. 2016/12432 K. 2021/59 T. 18.1.2021

Uyuşmazlıkta; 15/02/2010 tarihinde Türk vatandaşı ile evlenen ve bu evliliğine istinaden 15/02/2012 tarihine kadar ikamet tezkeresi uzatılan davacının, söz konusu evliliğine yönelik yapılan tahkikat üzerine düzenlenen 19/04/2011 tarihli tutanakta; davacının belirtmiş olduğu adres ve çevresinde yapılan araştırmada, aynı apartmanda oturan … ve … isimli kişilerle yapılan görüşmede, davacının … isimli şahısla birlikte ikamet ettiği, davacının eşi olan … isimli şahsı ise tanımadıklarının beyan edildiği; ayrıca davacı ve Türk vatandaşı eş ile ayrı ayrı yapılan mülakatlarda, benzer sorulara tutarsız ve çelişkili cevaplar verdikleri, davacı ve eşinin birbirlerinin ailelerini tanımadıkları ve görüşmedikleri, nikah fotoğrafları dışında günlük yaşamda birlikte çekilmiş fotoğraf ve video kayıtlarının bulunmadığının tespit edildiği dikkate alındığında; evlilik birlikteliği içerisinde yaşamadığı anlaşılan davacının söz konusu evliliğine istinaden ikamet izni almak için gerekli şartları taşımadığı anlaşıldığından, davacı hakkında (Mülga) 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’un 7. maddesi ve 19. maddesinde yer alan düzenlemelere uygun olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Bu durumda, davanın reddi yolunda verilen temyize konu idare mahkemesi kararında sonucu itibariyle isabetsizlik bulunmamaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak Gerekli alanlar işaretlendi *

Yorum Yap