Ceza HukukuSuçlu ve Suçu Evme Suçu

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 215.maddesinde “suçu ve suçluyu övme suçu” düzenlenmiştir. Kanuni tanım aynen şu şekildedir:

#image_title

ÖNEMLİ HUSUSLAR

Suçu ve suçluyu övme suçunun getirilmesindeki en temel amaç, işlenmiş ve toplumdaki var olan düzeni bozmuş suçun alenen övülmek suretiyle bir anlamda meşrulaştırılmasını bir anlamda da normalleşmesini önlemektir. Zira suçun övüldüğü bir toplumda ne kadar ağır cezalar getirilirse getirilsin, infazlar ne kadar kuvveti olursa olsun toplum daima suç işlemeye yeltenir bir pozisyonda olacaktır.

Kanuni metne baktığımızda en önemli göze çarpan husus övmenin alenen yapılmasıdır. Bu anlamda mesela yayın kitlesi geniş bir televizyon programında haber spikerinin işlenmiş bir suça ilişkin methiyeler düzmesi bu suçu oluşturur. Ancak arkadaş arasında bu övme fiilinin gerçekleşmesi suçu ve suçluyu övme suçuna vücut vermez. Dolayısıyla ilk olarak aleniyet şartının gerçekleşmesi gerekmektedir.

Diğer önemli husus, işlenmiş bir suçtan dolayı bu övmenin yapılmasıdır. Keza işlediği suçtan dolayı bir kişiyi övmek de bu kapsama girer. Bu bağlamda, henüz vücut bulmamış bir suç açısından övme fiilinin gerçekleştirilmesi, suçu ve suçluyu övme suçuna vücut vermez. 

Kamu düzeni açısından yakın ve açık bir tehlikenin ortaya çıkması ise suç açısından objektif cezalandırılabilme koşuludur. Objektif cezalandırılabilme koşulu, suçun unsurlarından bağımsızdır ve sadece failin cezalandırılabilmesiyle alakalıdır. Bununla beraber kamu düzeni açısından yakın ve açık bir tehlikenin nasıl yorumlanacağı muallaktır. Hiç şüphe yoktur ki bunun takdiri yargılamayı gerçekleştiren hâkime aittir.

KONUYA İLİŞKİN YARGI KARARLARI

Sanık K3’in (X1) facebok sayfasında, dosyadaki bilgilere göre F1 örgütü mensubu olup 14 Temmuz 1982 de ölüm orucu sonucu yaşamını yitiren ve amcası olan K4 anısına yazılan K2 isimli 05:41 dakikalık videoyu paylaştığı, söz konusu parçanın sözlerinin Cezaevinde ölen K4’in ölümü nedeniyle ona ithafen yazıldığı anlaşılmış ise de; videonun içeriğinde terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek, övecek yada bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek nitelikte herhangi bir ibare içermediği ayrıca K4 ile ilgili dosyada kesinleşmiş bir mahkumiyet bulunmadığı gibi 5237 Sayılı TCK’nin 215. maddesinin unsuru olan ve bu paylaşım nedeniyle kamu düzeni açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıktığına dair dosyada herhangi bir belirlemenin de olmadığının anlaşılması karşısında; sanığın eyleminin 5237 Sayılı TCK’nin 215. maddesinde düzenlenen suçu ve suçluyu övme suçunu da oluşturmayacağından, verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.

Sanık K4′ nın , BİJİ SEROK APO (Yaşasın Başkan Apo) şeklinde slogan attığı, sanık K1’in , BE SEROK JİYAN NA BE (Başkansız Yaşam Olmaz) ve BİJİ SEROK APO (Yaşasın Başkan APO) şeklinde sloganlar attığının sabit olduğu , fakat atılan sloganların terör örgütün cebir , tehdit ve şiddet içeren eylemlerini öven meşru gösteren yada bu yöntemlere başvurulmasını teşvik eden bir özellik göstermediğinin anlaşılması karşısında terör örgütü propagandası suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı, ancak gerçekleştirilen nevruz etkinliğinde terör örgütüne yakın yayın organlarının yaptığı yayının etkisi ile terörist başı Abdullah Öcalan’ın resimlerinin taşındığı, terörist başı ve terör örgütünü övücü sloganlarının atıldığı, terör örgütü amblem ve işaretlerinin taşındığı bu haliyle Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2007/9-69-99 sayılı ve Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 05.06.2002 tarih 5079-6668 sayılı kararlarında da işaret olunduğu üzere kamu düzeni açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıktığı , bu haliyle TCK’nın 215. maddesinde düzenlenen suçu ve suçluyu övme suçunu oluşturduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesinin hükümlerinin kaldırılarak sanıkların ayrı ayrı suçu ve suçluyu övme suçundan cezalandırılması yoluna gidilmiştir.

Sanığın cezaevinde yaşadığı bazı sorunlar üzerine, müdüre hakaret etmesi nedeniyle açılan disiplin soruşturması dolayısıyla, değişik kurumlara ve Cezaevi Disiplin Kurulu’na gönderdiği dilekçelerle TCK’nın 215. maddesinde düzenlenen suçu işlediği gerekçesiyle hakkında dava açılmış ise de; anılan maddede “alenen” kavramına yer verilmesi ve dilekçelerin ilgili makamlara savunma amaçlı verilmesi karşısında, atılı suçun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, beraati yerine yazılı gerekçelerle mahkumiyetine karar verilmesi…

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak Gerekli alanlar işaretlendi *

Yorum Yap