İcra ve İflas HukukuTazminat HukukuUSULSÜZ TEBLİGAT NEDİR SONUÇLARI VE İTİRAZ

Usulsüz tebligat, Tebligat Kanunu’nda belirtilen usule uygun yapılmayan ve bu nedenle kural olarak hukuki sonuç doğurmayan tebligattır. Tebligatın usulüne uygun yapılması, hukuki süreçlerdeki belirlilik ve güvenlik için oldukça kritiktir. Bu nedenle, tebligat işlemlerinin usulüne uygun yapılması ve herhangi bir usulsüzlük durumunda hızlı hareket edilmesi büyük önem taşır. İşte bu yazımızda, usulsüz tebligatın ne olduğunu, nasıl tespit edileceğini ve usulsüz tebliğ şikayetinde nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini detaylı bir şekilde ele alacağız.

TEBLİGAT NEDİR?

Tebligat, bir hukuki işlemin veya kararın, ilgili taraflara yasal olarak bildirilmesi ve bu bildirimin resmi kayıtlara geçirilmesi sürecini ifade eder. Bu süreç, ilgili kişilerin hukuki haklarını kullanabilmeleri için önemlidir ve genellikle bir mahkeme kararı, idari bir emir veya benzeri hukuki belgelerin ilgili kişilere ulaştırılmasını içeren bir usuli işlemdir. Tebligatın usulüne uygun yapılması, hukuki sürecin adil ve düzenli işlemesini sağlamak için gereklidir.

Tebligat işlemleri, 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve bu kanunun uygulanmasına dair çıkarılan yönetmeliklerle düzenlenmiştir. Tebligatın usulüne uygun yapılması, kanun ve ilgili yönetmeliklerde belirtilen prosedürlere göre gerçekleştirilmesini gerektirir. Bu düzenlemeler, tebligat işleminin yasal geçerliliğini ve ilgili tarafların haklarının korunmasını sağlamak amacıyla yapılmıştır.

7201 sayılı Tebligat Kanunu, tebligatın nasıl yapılacağını ve tebligat sırasında uyulması gereken kuralları içerir. Ayrıca, 25.01.2012 tarihli Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik, tebligat işlemlerinin uygulama detaylarını belirler. 06.12.2018 tarihinde yapılan Elektronik Tebligat Yönetmeliği ise, elektronik ortamda yapılacak tebligat işlemlerine ilişkin usul ve esasları düzenlemektedir.

TEBLİGATIN AMACI

Tebligatın amacı, hukuk ve idari alanda gerçekleştirilen işlemlerin muhataplara yasal olarak bildirilmesi ve bu bildirimin belgelendirilmesidir. Bu süreç, muhatapların haklarını korumak ve onlara hukuki süreçlerde hareket etme fırsatı vermek için esastır. Tebligat, aşağıdaki temel amaçlara hizmet eder:

  1. Bilgilendirme: Muhatapların, kendilerini ilgilendiren hukuki veya idari işlemlerden haberdar olmalarını sağlar.
  2. Belgelendirme: İşlemin yasal olarak yapıldığını ve ilgili taraflara duyurulduğunu resmi olarak kayıt altına alır.

Tebligatın dolaylı amaçları ise şunlardır:

  • Hukuk Güvenliği: Hukuki işlemlerin belirli bir düzen ve güven içinde yürütülmesini sağlar.
  • Adil Yargılanma Hakkı: Herkesin hukuki süreçlerde bilgi sahibi olmasını ve adil bir şekilde yargılanmasını garanti altına alır.
  • Hak Kayıplarının Önlenmesi: Muhatapların, bilgisizlik nedeniyle hak kaybına uğramalarını önler.
  • Kamu Kaynaklarının İsrafının Önlenmesi: Usulsüz işlemler nedeniyle kamu kaynaklarının boşa harcanmasını engeller.
  • İdari Makamlarda Zaman Kaybının Önlenmesi: Hukuki süreçlerin hızlı ve etkin bir şekilde ilerlemesini sağlar.

Ayrıca, tebligat, yargı kararlarının ve idari işlemlerin hüküm ve sonuç doğurabilmesi için zorunludur. Yani, bir yargı kararı veya idari işlem, ancak muhataplarına tebliğ edildiğinde hukuki anlamda tamamlanmış sayılır.

TEBLİGAT ÇEŞİTLERİ NELERDİR?

7201 sayılı Tebligat Kanunu ve ilgili yönetmelikler, Türkiye’de tebligat işlemlerinin nasıl yapılacağını düzenleyen temel hukuki metinlerdir. Bu kanun ve yönetmeliklerde belirtilen üç ana tebligat türü şunlardır:

  1. Kazai (Yargısal) Tebligat: Mahkemeler ve diğer yargı organları tarafından yapılan tebligatları kapsar. Tebligat Kanunu’nun 34-44. maddeleri ve Tebligat Yönetmeliği’nin 56-66. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
  2. İdari Tebligat: İdari makamlar tarafından yapılan tebligatları içerir. Tebligat Kanunu’nun 45-49. maddeleri ve Tebligat Yönetmeliği’nin 67-70. maddeleri arasında yer alır.
  3. Mali Tebligat: Vergi daireleri ve diğer maliye organları tarafından yapılan tebligatları ifade eder. Tebligat Kanunu’nun 50-51. maddeleri ve Tebligat Yönetmeliği’nin 71-72. maddeleri ile düzenlenmiştir.

TEBLİGAT USULLERİ

Tebligat usulleri, tebligatın yasal olarak nasıl yapılacağını belirleyen yöntemlerdir. Tebligat Kanununa göre uygulanan başlıca tebligat usulleri şunlardır:

  1. Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi Vasıtasıyla Tebligat: Bu usulde, tebligatlar PTT aracılığıyla yapılır. PTT, tebligatı muhatabın adresine ulaştırır ve tebligatın yapıldığına dair bir belge düzenler.
  2. Memur Vasıtasıyla Tebligat: Resmi bir memur tarafından yapılan tebligat usulüdür. Memur, tebligatı doğrudan muhataba veya yetkili bir kişiye iletir ve işlemi belgelendirir.
  3. Doğrudan Tebligat: Tarafların birbirlerine doğrudan tebligat yapmalarını sağlayan usuldür. Bu yöntemde, tebligatı yapan taraf, tebligatı doğrudan diğer tarafa ulaştırır ve bu işlemi bir tebliğ mazbatası ile belgelendirir.
  4. İlan Yoluyla Tebligat: Muhatabın adresi bilinmiyorsa veya muhatap adresinde bulunamıyorsa kullanılan bir yöntemdir. Tebligat, resmi bir ilan aracılığıyla kamuoyuna duyurulur ve bu şekilde tebligatın yapıldığı kabul edilir. İlan yoluyla tebligat, son ilan tarihinden itibaren 7 gün sonra yapıldığı kabul edilir. Bu süre, gerektiğinde on beş güne kadar uzatılabilir.
  5. Elektronik Tebligat: Elektronik ortamda, ilgili elektronik tebligat adreslerine gönderilerek yapılır. Tebligat muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen 5. günün sonunda yapıldığı kabul edilir.

TEBLİGATIN YAPILIŞI

Tebligat, muhatabın bilinen son adresinde yapılır. Eğer bu adrese tebligat yapılamıyorsa, muhatabın adres kayıt sistemine kayıtlı yerleşim yeri, muhatabın son adresi sayılır ve tebligat buraya yapılır. Fakat, kendisine tebliğ yapılacak kişinin başvurusu veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması da mümkündür.

Tebliğ yapılacak kişiye yine de ulaşılamıyorsa, yeniden tebligat hazırlanarak ve gerekli şerhler düşülerek ilgili evrak muhtara, ihtiyar heyeti üyelerinden birine veya zabıtaya imza karşılığında teslim edilir. Bu durumda, memur, teslim alan kişinin adresini gösteren ihbarnameyi, muhatabın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebellüğ tarihi sayılır.

Muhatap, adresini değiştirirse, yenisini hemen bildirmelidir. Bu durumda, bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.

Tebligat, muhatabın bizzat kendisine yapılır. Fakat, muhatap adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır. Ancak bu kişilerin de görünüş itibariyle 18 yaşından aşağıda ve bariz bir şekilde ehliyetsiz olmamaları gerekir. Bunun haricindeki kişilere yapılacak tebliğler, usulsüzdür.

Vekil tarafından takip edilen işlerde tebligat mutlaka vekile yapılır. Böyle bir durumda muhatabın bizzat kendisine yapılan tebligat, usulsüz tebligattır. Eğer bir kişi birden fazla vekil ile temsil ediliyorsa tebligatın birine yapılması yeterlidir. Ama yine de tebligat birden fazla vekile yapılmışsa, tebliğ tarihi olarak ilkine yapılan tebligatın tarihi esas alınır. Avukata yapılacak tebligatın resmi çalışma gün ve saatleri içinde yapılması şarttır. Ayrıca, avukata yapılacak tebligatın elektronik ortamda yapılması da zorunludur.

Tüzel kişilere yapılacak tebligat tebligatın tüzel kişinin yetkili temsilcilerine yapılması esastır. Eğer birden fazla yetkili temsilci varsa, tebligatın herhangi birine yapılması yeterli kabul edilir. Yetkili temsilcilerin ulaşılamaması veya tebligatı alamamaları halinde ise, tebligat tüzel kişinin diğer memur veya çalışanlarına yapılabilir. Bu durum, tebligatın tüzel kişiye usulüne uygun olarak yapıldığının kabul edilmesi için yeterlidir.

USULSÜZ TEBLİGAT

Usulsüz tebligat, Tebligat Kanunu’nda belirtilen usule uygun yapılmayan ve bu nedenle hukuki sonuç doğurmayan tebligattır. Ancak, muhatap tebligatı öğrenmişse, Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca tebligat geçerli sayılır ve muhatabın öğrendiğini beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Bu durumda, tebligatın içeriği muhatap tarafından öğrenildiği için, usul hatası önemini yitirir ve tebligat hukuki sonuçlarını doğurmaya başlar.

Tebligat Kanunu Yönetmeliği’nin 53. maddesine göre, muhatabın tebliği öğrendiği tarihin iddia ve ispatı gerekmez; muhatabın beyanı esas alınır. Ancak, muhatap tebligatı öğrendiğini çok sonra beyan ederse, bu durum hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebilir. Eğer muhatap usulüne aykırı yapılmış tebligatı öğrenemezse, tebligat yapılmamış sayılır ve bu, adil yargılanma hakkının korunması açısından önemlidir.

Usulsüz tebligat, tebligatın kişi, yer veya zaman bakımından kanunun belirlediği usule uygun olarak yapılmaması durumudur. Bu tür bir tebligat, kural olarak geçersiz sayılır ve hukuki sonuç doğurmaz. Ancak, muhatap tebligatı öğrenmişse ve bu durumu beyan etmişse, tebligat geçerli kabul edilir ve tebliğ tarihi olarak muhatabın öğrendiğini beyan ettiği tarih esas alınır. Bu, tebligatın amacının muhatabın haberdar edilmesi olduğu ve bu amacın gerçekleşmiş olması durumunda, usul hatasının önemini yitirdiği anlamına gelir.

Örneğin, bir ödeme emri borçlunun kendisine değil, ailesinden bir başkasına tebliğ edilmişse ve borçlu bu durumu öğrenmişse, ödeme veya itiraz için 7 günlük süre, borçlunun öğrendiğini icra dairesine bildirdiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Bu, tebligatın amacının, muhatabın haberdar edilmesi olduğu ve bu amacın gerçekleşmiş olması durumunda, usul hatasının önemini yitirdiği anlamına gelir.

USULSÜZ TEBLİGAT HALLERİ

7201 Sayılı Tebligat Kanunu, tebligatın usul ve esaslarını belirlemiştir. Bu kanuna göre, tebligatın geçerli olabilmesi için genellikle doğrudan muhataba yapılması gerekmektedir. Ancak, kanunun belirli maddelerinde muhatap dışında tebellüğe yetkili diğer şahıslar da tanımlanmıştır. İşte bu maddelerde belirtilen durumlar dışında yapılan tebligatlar usulsüz kabul edilir. Usulsüz tebligat hallerine şunlar örnek verilebilir:

  • Tebligatın muhataba değil, yanlış bir kişiye yapılması
  • Tebligatın muhatabın bilinen en son adresine değil, yanlış bir adrese yapılması
  • Tebligatın muhatabın yaşadığı yerdeki yetkili olmayan bir kişiye yapılması
  • Tebligatın, muhatabın var olan bir vekiline değil, doğrudan muhataba yapılması
  • Muhatabın kendisine değil de komşusuna tebligatın haber verilmesi
  • Postacının tebligatı kapıya yapıştırdığını belirtmesine karşın, evrakların daire kapısı yerine apartman kapısına yapıştırılması
  • Muhatabın adreste bulunmama sebebinin ve geçici olarak bulunmadığına dair bilgilerin, bilmesi muhtemel kişilere sorulmadan tebligatın muhtara yapılması
  • Tebligatı teslim alan kişinin adresinin ihbarnameye yazılmaması
  • Muhatap olmasa bile, adreste tebellüğe yetkili kimsenin bulunup bulunmadığının tespit edilmemesi

Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca, usulsüz yapılmış olsa bile, tebligatın muhatabı tarafından öğrenilmiş olması durumunda tebligat geçerli sayılır ve muhatabın öğrendiğini beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Bu, tebligatın asıl amacının muhatabın haberdar edilmesi olduğu ve bu amacın gerçekleşmiş olması halinde, usul hatasının önemini yitirdiği anlamına gelir.

Tebligat Kanunu Yönetmeliği’nin 53. maddesi ise, muhatabın tebliği öğrendiği tarihin iddia ve ispatının gerekmediğini, muhatabın beyanının esas alınacağını belirtir. Ancak, muhatap tebligatı öğrendiğini çok sonra beyan ederse, bu durum hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebilir.

Eğer muhatap usulüne aykırı yapılmış tebligatı öğrenemezse, tebligat yapılmamış sayılır ve bu, adil yargılanma hakkının korunması açısından önemlidir.

USULSÜZ TEBLİĞ ŞİKAYETİ

Usulsüz tebliğ şikayeti, Tebligat Kanunu’na uygun yapılmayan bir tebliğin muhatabı tarafından yapılan itiraz işlemidir. Şikâyet, ilgili mahkemeye sunulan bir dilekçe ile yapılır ve şikâyet dilekçesinde, tebliğin usulsüz olduğu gerekçeleri ve talepler detaylı bir şekilde belirtilir. Usulsüz tebliğin düzeltilmesi, geçersiz sayılması veya tebliğin muhataba ulaşmadığı tarihten itibaren yeni bir süre tanınması gibi talepler şikâyet dilekçesinde yer alabilir.

Şikâyet dilekçesinde genellikle aşağıdaki bilgiler bulunur:

  • Başvuru sahibinin adı, adresi ve iletişim bilgileri
  • Usulsüz tebliğ şikayetinde bulunulan tebligatın detayları (tebligatın yapıldığı tarih, içeriği, vs.)
  • Şikayetin nedeni ve tebligatın neden usulsüz olduğu açıklaması
  • Belirli bir sonucun talep edilmesi (örneğin, tebligatın geçersiz sayılması, itirazın süresi içerisinde sayılması)

Eğer usulsüz tebliğle ilgili bir şikâyetiniz varsa, bir avukatla görüşerek hukuki süreci başlatmanız önerilir. Avukatınız, durumunuza özel bir şikâyet dilekçesi hazırlayarak ilgili mahkemeye sunacaktır. Bu süreçte, tebligatın usulsüz olduğuna dair kanıtların toplanması ve dilekçede sunulması önemlidir.

USULSUZ TEBLİĞ ŞİKAYETİ NEREYE YAPILIR?

Usulsüz tebliğ şikayetinin yapılacağı yer, tebligatın türüne ve yapıldığı işleme göre değişiklik gösterir. Genel olarak, usulsüz tebliğ şikayetinin yapılacağı yerler şunlardır:

  • Yargılama Sırasında: Usulsüz tebligat, yargılama sırasında gerçekleştiyse, şikayet doğrudan tebliği çıkaran makama, yani ilgili mahkemeye yapılmalıdır.
  • İcra İşlerinde: İcra ve İflas Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca, icra ve iflas dairelerinin yaptığı işlemler hakkında, kanuna aykırı olmasından dolayı icra mahkemesine şikayet edilebilir. Şikayet, usulsüz işlemin öğrenildiği tarihten itibaren yedi gün içinde yapılmalıdır.

Usulsüz tebligatın adil yargılanma hakkını ve hukuki dinlenilme hakkını zedelediği durumlarda, icra memurunun kamu düzenine aykırı işlemleri nedeniyle süresiz şikayet yoluna başvurulabilir. Bu görüşe göre, usulsüz tebliğ şikayeti, icra takibi bitene kadar her zaman yapılabilir.

Bu süreçte hukuki destek almak ve doğru adımları atmak için bir avukatla çalışmak faydalı olacaktır. Avukatınız, durumunuza özel bir usulsüz tebliğ şikayeti dilekçesi hazırlayarak ilgili mahkemeye sunabilir ve sürecin doğru yönetilmesini sağlayabilir.

USULSÜZ TEBLİGATA DAİR EMSAL KARARLAR

Anayasa Mahkemesi’nin 2016/2595 başvuru numaralı ve 21.03.2019 tarihli kararında, tebligat işlemlerinin usule uygunluğu ve mahkemeye erişim hakkı konuları ele alınmıştır. Kararda, başvurucunun adresine tebligat çıkarılmadan veya yeterli araştırma yapılmadan yargılamanın sonlandırılmasının ve temyiz talebinin reddedilmesinin öngörülebilir olmadığı belirtilmiştir. Ayrıca, bu durumun başvurucunun mahkemeye erişim hakkına orantısız bir müdahale teşkil ettiği ve Anayasa’nın 36. maddesinde öngörülen adil yargılanma hakkının ihlal edildiği ifade edilmiştir. Bu sebeple, Anayasa Mahkemesi yeniden yargılama yapılması için dosyayı ilk derece mahkemesine göndermiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin 2013/6102 başvuru numaralı ve 14.04.2016 tarihli kararında da usulsüz tebligat iddiaları ele alınmıştır. Bu kararda, tebligatın usulsüzlüğü ve adresin yanlış olması gibi hususlar nedeniyle, başvurucunun mahkemeye erişim hakkının zedelendiği sonucuna varılmıştır. Bu karar, usulsüz tebligatın yargı sürecindeki önemini ve bireylerin adil yargılanma hakkını nasıl etkileyebileceğini göstermektedir. Ayrıca, tebligatın usulüne uygun yapılmasının, hukuki süreçlerdeki belirlilik ve güvenlik için ne kadar kritik olduğunu vurgulamaktadır.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2022/7290 E., 2022/9215 K. sayılı kararında ise satış ilanının borçluya usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği ve bu durumun dikkate alınarak şikâyetin süresinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Kararda, şikâyetin süresi ve esası hakkında doğru bir değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiş, şikâyetin süreden reddi yönünde verilen hüküm isabetsiz bulunmuştur. Bu karar, tebligat işlemlerinin yargılama sürecindeki önemini ve bireylerin adil yargılanma hakkını nasıl etkileyebileceğini göstermektedir. Ayrıca, tebligatın usulüne uygun yapılmasının, hukuki süreçlerdeki belirlilik ve güvenlik için ne kadar kritik olduğunu vurgulamaktadır.

USULSÜZ TEBLİGAT YAPILMASI VE USULÜNE AYKIRI TEBLİĞİN HÜKMÜ

Usulsüz tebligat, Tebligat Kanunu’na uygun olmayan şekilde yapılan ve bu nedenle hukuki sonuç doğurmayan tebligattır. Ancak, muhatap tebligatı öğrenmişse ve bu durumu beyan etmişse, Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca tebligat geçerli sayılır ve muhatabın öğrendiğini beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilir.

Tebligatın usule uygun yapılıp yapılmadığı, Tebligat Kanunu ve ilgili yönetmeliklerde belirtilen usullere göre değerlendirilir. Usulsüz tebligatın hüküm ve sonuç doğurmaması, tebligatın hukuki işlemleri başlatmak veya tarafları bilgilendirmek gibi temel işlevlerini yerine getirememesi anlamına gelir. Ancak, muhatap tebligatın içeriğinden haberdar olduysa, usulsüzlük hukuki sonuçları engellemez ve tebligat geçerli kabul edilir.

Tebligat Kanunu Yönetmeliği’nin 53. maddesi, muhatabın tebliği öğrendiği tarihin iddia ve ispatının gerekmediğini, muhatabın beyanının esas alınacağını belirtir. Bu, muhatabın tebligatı öğrendiğini beyan etmesi durumunda, bu beyanın doğrudan kabul edileceği ve ayrıca araştırılmayacağı anlamına gelir.

Eğer muhatap usulüne aykırı yapılmış tebligatı öğrenemezse, tebligat yapılmamış sayılır ve bu, adil yargılanma hakkının korunması açısından önemlidir.

HARBİYE HUKUK BÜROSU USULSÜZ TEBLİĞ ŞİKAYET HİZMETLERİ

Usulsüz tebligatta avukatın önemi, hukuki süreçlerin doğru yönetilmesi ve hak kayıplarının önlenmesi açısından büyüktür. Avukatlar, tebligatın usulüne uygun yapılıp yapılmadığını değerlendirebilir, usulsüz tebligat durumunda gerekli itirazları zamanında yapabilir ve müvekkillerinin haklarını koruyabilirler.

Harbiye Hukuk Bürosu özellikle icra takipleri gibi karmaşık hukuki süreçlerde alanında uzman avukat kadrosuyla, sürecin her aşamasında müvekkillerini temsil ederek, usulsüz tebligat sonucu oluşabilecek olumsuz sonuçlardan müvekkillerini koruyarak olası hak kayıplarını önlemektedir.

USULSÜZ TEBLİGAT NEDİR SONUÇLARI VE İTİRAZ

USULSÜZ TEBLİGAT NEDİR SONUÇLARI VE İTİRAZ

SIKÇA SORULAN SORULAR

Tebligat nedir?

Tebligat, bir hukuki işlemin veya kararın, ilgili taraflara yasal olarak bildirilmesi ve bu bildirimin resmi kayıtlara geçirilmesi sürecini ifade eder. Bu süreç, ilgili kişilerin hukuki haklarını kullanabilmeleri için önemlidir ve genellikle bir mahkeme kararı, idari bir emir veya benzeri hukuki belgelerin ilgili kişilere ulaştırılmasını içeren bir usuli işlemdir.

Tebligat nasıl yapılır?

Tebligat, muhatabın bilinen son adresinde yapılır. Eğer bu adrese tebligat yapılamıyorsa, muhatabın adres kayıt sistemine kayıtlı yerleşim yeri, muhatabın son adresi sayılır ve tebligat buraya yapılır. Fakat, kendisine tebliğ yapılacak kişinin başvurusu veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması da mümkündür. Tebliğ yapılacak kişiye yine de ulaşılamıyorsa, yeniden tebligat hazırlanarak ve gerekli şerhler düşülerek ilgili evrak muhtara, ihtiyar heyeti üyelerinden birine veya zabıtaya imza karşılığında teslim edilir. Bu durumda, memur, teslim alan kişinin adresini gösteren ihbarnameyi, muhatabın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebellüğ tarihi sayılır.

Usulsüz tebligat nedir?

Usulsüz tebligat, Tebligat Kanunu’nda belirtilen usule uygun yapılmayan ve bu nedenle hukuki sonuç doğurmayan tebligattır. Ancak, muhatap tebligatı öğrenmişse, Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca tebligat geçerli sayılır ve muhatabın öğrendiğini beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Bu durumda, tebligatın içeriği muhatap tarafından öğrenildiği için, usul hatası önemini yitirir ve tebligat hukuki sonuçlarını doğurmaya başlar.

Usulsüz tebligat nereye şikayet edilir?

Usulsüz tebliğ şikayeti, Tebligat Kanunu’na uygun yapılmayan bir tebliğin muhatabı tarafından yapılan itiraz işlemidir. Şikâyet, ilgili mahkemeye sunulan bir dilekçe ile yapılır ve şikâyet dilekçesinde, tebliğin usulsüz olduğu gerekçeleri ve talepler detaylı bir şekilde belirtilir. Usulsüz tebliğin düzeltilmesi, geçersiz sayılması veya tebliğin muhataba ulaşmadığı tarihten itibaren yeni bir süre tanınması gibi talepler şikâyet dilekçesinde yer alabilir.

Usulsüz tebligat nasıl anlaşılır?

Tebligatın usule uygun yapılıp yapılmadığı, Tebligat Kanunu ve ilgili yönetmeliklerde belirtilen usullere göre değerlendirilir.

Usulsüz tebligat halinde ne olur?

Usulsüz tebligat, Tebligat Kanunu’na uygun olmayan şekilde yapılan ve bu nedenle hukuki sonuç doğurmayan tebligattır. Ancak, muhatap tebligatı öğrenmişse ve bu durumu beyan etmişse, Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca tebligat geçerli sayılır ve muhatabın öğrendiğini beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilir.

Usulsüz tebligat nasıl ispat edilir?

Tebligatın usule uygun yapılıp yapılmadığı, Tebligat Kanunu ve ilgili yönetmeliklerde belirtilen usullere göre değerlendirilir. Tebligat Kanunu Yönetmeliği’nin 53. maddesi, muhatabın tebliği öğrendiği tarihin iddia ve ispatının gerekmediğini, muhatabın beyanının esas alınacağını belirtir. Bu, muhatabın tebligatı öğrendiğini beyan etmesi durumunda, bu beyanın doğrudan kabul edileceği ve ayrıca araştırılmayacağı anlamına gelir

Usulsüz tebligatı kim ileri sürebilir?

Usulsüz tebligatı, tebligatın muhatabı olan kişi veya kurum ileri sürebilir. Tebligatın usulsüz olduğunu düşünen muhatap, tebligatın yapıldığı idareye veya ilgili mahkemeye başvurarak tebligatın usulsüzlüğünü bildirebilir ve itirazda bulunabilir.

İcra dairesi usulsüz tebligatı kendiliğinden dikkate alabilir mi?

İcra dairesi veya icra mahkemesi, tebligat usulsüzlüğünü ancak açıkça ileri sürüldüğü takdirde dikkate alabilir. Usulsüz tebligatı belgeleyen bir icra mahkemesi kararı getirilmediği sürece, icra dairesi tebligatın usulsüz yapıldığını kendiliğinden dikkate alamaz.

Usulsüz tebligat satışı durdurur mu?

Usulsüz tebligat, satış işlemini doğrudan durdurmaz. Ancak, usulsüz tebligatın muhatap tarafından öğrenildiği tarihten itibaren geçerli sayılır ve bu tarihten sonra muhatap, tebligatın içeriğinde belirtilen işlemleri yapmakla yükümlüdür. Eğer muhatap, usulsüz tebligatı öğrendikten sonra gerekli itirazları yapmazsa, satış işlemi devam edebilir ve muhatap hak kaybına uğrayabilir.

Mahkemeden gelen tebligat alınmazsa ne olur?

Mahkemeden gelen tebligat alınmazsa, tebligatın içeriğinde belirtilen hak düşürücü süreler geçmiş sayılabilir ve bu durum hakkınızı kullanamamanıza yol açabilir. Eğer tebligat muhtara bırakılmışsa ve sizden habersizse, tebligat muhtara bırakıldığı tarih itibarıyla size tebliğ edilmiş sayılır ve bu durumda da belirtilen süreler işlemeye başlar.

Usulsüz tebligat geçersiz tebligat farkı nedir?

Usulsüz tebligat, tebligatın kişi, yer veya zaman bakımından usule uygun olarak yapılmamasıdır. Usulsüz tebligat, muhatap tarafından öğrenildiği anda geçerli kabul edilir ve muhatap, bu tarihten itibaren tebligatın içeriğinde belirtilen işlemleri yapmakla yükümlüdür. Geçersiz tebligat ise tebligatın yazılı bildirim ve belgelendirme unsurları eksik olduğunda ortaya çıkar ve tebliğ yokluğu olarak adlandırılır. Bu durumda tebligat hukuki bir işlem olarak kabul edilmez ve herhangi bir hukuki sonuç doğurmaz.

Usulsüz tebligat şikayet süresi           

İcra hukukunda usulsüz tebligat durumunda, tebligatın usulsüz olduğunun öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içinde şikayette bulunulması gerekmektedir.

Aynı konutta yakına teslim usulsüz tebligat

Tebligat Kanunu’nun 16. maddesine göre, kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa, tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılabilir. Ancak, tebligatın alacak kişinin asıl kişi ile aynı konutta yaşaması gerektiği, komşuya veya binada bulunan herhangi bir görevliye yapılan tebligatın usulsüz olduğu belirtilmiştir. Eğer evde bulunan kişiler (aşçı, temizlik görevlisi, bahçıvan vb.) sürekli aynı evde ise, bu kişilere tebligat yapılabilir. Bu nedenle, eğer tebligat, muhatap ile aynı konutta yaşamayan bir yakına yapılmışsa, bu durum usulsüz tebligat olarak değerlendirilebilir.

Davada usulsüz tebligat

Davada usulsüz tebligat, tebligatın kişi, yer veya zaman bakımından usule uygun olarak yapılmaması anlamına gelir. Usulsüz tebligat, muhatap tarafından öğrenildiği anda geçerli kabul edilir ve muhatap, bu tarihten itibaren tebligatın içeriğinde belirtilen işlemleri yapmakla yükümlüdür. Eğer usulsüz tebligat yapıldığı tespit edilirse ve muhatap bu durumu öğrendiyse, tebligatın usulsüz olduğunu bildirmek ve usulsüz tebliğ şikayetinde bulunmak için kanuni süre içinde hareket etmesi gerekmektedir.

Usulsüz tebligatta postacının sorumluluğu nedir?

Usulsüz tebligatta postacının sorumluluğu, tebligatın muhataba ulaştırılmasında önemli bir rol oynar. Tebligat Kanunu’na göre, tebligatın usulüne uygun yapılması gerekmektedir ve bu, postacının sorumluluğu altındadır. Eğer tebligat, tebellüğe yetkili olmayan bir kişiye yapılırsa, bu durum usulsüz tebligat olarak kabul edilir ve postacı bu usulsüzlükten sorumlu tutulabilir. Ayrıca, tebligat yapılacak kişinin görünüşüne göre on sekiz yaşından küçük olmaması ve bariz bir şekilde ehliyetsiz bulunmaması gerektiği belirtilmiştir.

Usulsüz tebligat şikayet yetkili mahkeme

Usulsüz tebligat, yargılama sırasında gerçekleştiyse usulsüz tebliğ şikayeti doğrudan tebliği çıkaran makama, yani ilgili mahkemeye yapılmalıdır. İcra hukukunda ise usulsüz tebliğ şikayeti, ilgili icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesine yapılmalıdır.

USULSÜZ TEBLİĞ ŞİKAYETİ DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

… İCRA HUKUK MAHKEMESİNE

(Şikayetin Yapılacağı Yer)

ŞİKAYETÇİ              : (T.C. Kimlik No, Adı Soyadı, Adresi, Telefonu)

VEKİLİ                     : (Avukatın Adı Soyadı, Adresi, Telefonu)

ŞİKAYET EDİLEN : (Tebligatı Yapan Kurum/Kişi Adı ve Adresi)

KONU                       : Usulsüz tebligat şikayeti hakkındadır.

AÇIKLAMALAR    :

  1. (Usulsüz tebligatın detayları ve neden usulsüz olduğuna dair açıklamalar)
  2. (Hukuki dayanaklar ve kanuni referanslar)

TALEPLER             :

  1. (Usulsüz tebligatın iptali ve/veya itirazın süresi içerisinde sayılması gibi talepler)
  2. (Diğer talepler)

EKLER                    :

  1. (Şikayet konusu tebligatın örneği)
  2. (Destekleyici diğer belgeler)

Şikayetçi Vekili

İmza

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak Gerekli alanlar işaretlendi *

Yorum Yap