Ziynet eşyaları, geleneklerimizde özellikle düğünlerde gelin ve damada takılan altın, takı ve değerli süs eşyalarını ifade eder. Peki, evlilikte takılan bu ziynet eşyaları kanunen kime aittir ve boşanma durumunda nasıl paylaşılır? Bu sorular, Türkiye’de evlenen çiftlerin ve ailelerin en sık merak ettiği konulardan biridir. Bu yazımızda Türk hukukuna göre ziynet eşyalarının yasal statüsünü, Yargıtay kararları ışığında gelişen uygulamaları ve boşanma halinde takıların akıbetini sade ve anlaşılır bir dille açıklayacağız.
İÇİNDEKİLER
- ZİYNET EŞYASI NEDİR?
- TÜRK MEDENİ KANUNUNA GÖRE ZİYNET EŞYALARI
- EVLİLİKTE DÜĞÜN TAKILARI KİME AİTTİR?
- YARGITAY KARARLARINDA GÜNCEL GELİŞMELER
- BOŞANMA DURUMUNDA ZİYNET EŞYALARININ PAYLAŞIMI
- SIKÇA SORULAN SORULAR
- Düğünde takılan altınlar kime aittir?
- Ziynet eşyası kişisel mal mı, ortak mal mı?
- Boşanmada ziynet eşyaları nasıl paylaşılır?
- Koca, düğün takılarını bozdurup harcadıysa ne olur?
- Ziynet eşyaları mal paylaşımına dahil midir?
- Düğünden sonra birikim amacıyla alınan altınlar kime aittir?
- Yerel örf ve adetler takıların kime ait olacağını etkiler mi?
- Eşler kendi aralarında takılar için anlaşma yapabilir mi?
- Nişanda takılan takılar kime kalır?
- Çeyiz eşyaları kime aittir?
- Ziynet eşyası davası nasıl açılır?
- Damadın ailesinin taktığı altınlar kimin olur?
ZİYNET EŞYASI NEDİR?
Ziynet eşyası, altın veya gümüş gibi kıymetli madenlerden yapılmış, insanların süs için taktığı değerli eşyalardır. Özellikle evlilik törenlerinde gelin ve damada hediye edilen altın takılar bu kapsamdadır. Türk kültüründe düğünlerde takı takma töreni yaygın olup hem gelin hem damada çeşitli takılar takılır. Ziynet eşyalarına örnek olarak şunlar verilebilir:
- Altın bilezik, bileklik, kolye, gerdanlık, takı setleri – Genellikle geline takılan değerli altın takılar.
- Küpe, yüzük – Kadınlar için özel ziynetler (geline hediye olarak).
- Çeyrek altın, yarım altın, tam altın, Cumhuriyet altını – Düğünde hem geline hem damada takılan veya hediye edilen altın paralar.
- Altın kemer, cumhuriyet seti – Bazı bölgelerde geline takılan yüksek değerli ziynetler.
- Saat, kol düğmesi gibi erkek takıları – Damat için hediye edilen değerli eşyalar (örn. altın kaplama saat).
Yukarıdaki tüm bu eşyalar, düğün takısı veya ziynet eşyası olarak kabul edilir. Peki bu takılar yasal olarak nasıl değerlendirilir?
TÜRK MEDENİ KANUNUNA GÖRE ZİYNET EŞYALARI
Türk Medeni Kanunu’nda ziynet eşyalarıyla ilgili açık bir madde bulunmamakla birlikte, hukuki statü bakımından bu takılar kişisel mal sayılmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 220. maddesi, eşlerden birine bağışlanan (hediye edilen) malların onun kişisel malı olduğunu düzenler. Düğünde takılan altın ve takılar da, kural olarak, takıldığı kişiye bağışlanmış kabul edilir. Bu nedenle düğün takıları, kanunen kişisel mal niteliğindedir.
Kişisel mal ne demektir? Kişisel mal, eşlerin evlilik süresince edindikleri ortak malvarlığından ayrı, sadece kendilerine ait olan mal demektir. Örneğin bir eşin mirasla elde ettiği mal veya ona özel hediyeler kişisel mal sayılır. Ziynet eşyaları da bu kapsamdadır. Kişisel mallar, boşanmada ortak malların paylaşımına dahil edilmez. Yani evlilik sırasında takılan altınlar, genellikle eşlerin ortak kazancıyla alınmış mallar gibi yarı yarıya paylaşılan bir malvarlığı unsuru değildir. Başka bir deyişle, ziynet eşyaları evlilikte edinilmiş mal değil, hediye olarak kişisel mal sayıldığı için boşanma halinde normal koşullarda bölüşüme tabi olmaz.
EVLİLİKTE DÜĞÜN TAKILARI KİME AİTTİR?
YERLEŞİK UYGULAMAYA GÖRE (ESKİ İÇTİHAT)
Türk hukuk uygulamasında yıllarca yerleşik bir teamül oluşmuştur: Düğünde takılan her türlü ziynet eşyası, kim tarafından ve kime takılırsa takılsın, kural olarak kadına (geline) bağışlanmış sayılır ve kadının kişisel malı kabul edilir. Yani düğünde takılan altınlar ve takılar üzerinde erkek eşin bir hak iddiası olamayacağı, Yargıtay’ın eski içtihatlarında açıkça belirtilmiştir. Bu görüş, ülkemizde yaygın örf ve âdetlere ve evlilik sonrasındaki ekonomik gerçeklere dayanıyordu. Geleneksel olarak düğün takılarının, kadının evliliğe getirisi ve ileride güvence olması amacıyla kadına takıldığı kabul edilmektedir.
Eskiden mahkemeler, düğün takıları konusunda aksine bir anlaşma veya yöresel adet kanıtlanmadıkça bu genel kuralı uyguluyordu. Örneğin, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi bir kararında “düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından, kime takılırsa takılsın kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır” diyerek altınların kime takıldığının önemsiz olduğunu vurgulamıştır.
Bu nedenle, evlilik sırasında geline takılan bilezik, kolye, altın para gibi ziynetler kadının mülkiyetinde kabul edilmiş; damada takılan takılar da genelde kadına özgü olmayan şeyler olmadıkça yine kadına ait sayılmıştır. Damada takılan altınlar dahi, aksine örf veya anlaşma yoksa kadına ait kabul ediliyordu. Koca tarafının veya başkalarının taktığı altınlar da hediye niteliğinde olduğundan, kimin taktığı mülkiyeti değiştirmez. Özetle, geleneksel uygulamada düğünde takılan tüm takılar kadının sayılırdı.
KOCAYA TAKILAN TAKILAR VE İSTİSNALAR
Eski uygulamada dahi bazı istisnai durumlar olabiliyordu. Eğer damada takılan takılar açıkça erkeğe özgü bir eşya ise (örneğin bir erkek kol saati, kravat iğnesi gibi), bunun erkeğe ait olduğu yorumlanabiliyordu. Fakat genel kural, damada takılan altın bilezik, çeyrek altın gibi takıların bile kadına ait sayılması yönündeydi. Yalnızca, taraflar arasında düğün takılarının paylaşımına dair farklı bir anlaşma varsa ya da bulunduğunuz bölgede farklı bir yerel örf ve âdet uygulanıyorsa, durum değişebilirdi. Mahkemeler, önlerine böyle bir iddia geldiğinde, gerçekten yörede farklı bir gelenek olup olmadığına bakabilir. Örneğin bazı yörelerde, damada takılan takıların damat tarafından alınmasının adet olduğu öne sürülebilir; fakat bunun ispatı gerekir. Genel kuralın dışına çıkılması ancak kanıtlanmış özel bir anlaşma veya adet ile mümkündür.
YARGITAY KARARLARINDA GÜNCEL GELİŞMELER
YENİ İÇTİHATLAR: “TAKI KİME TAKILDIYSA ONDA KALIR” İLKESİ
Son yıllarda Yargıtay, düğün takılarının kime ait olacağı konusunda önemli görüş değişikliklerine gitmiştir. Özellikle 2020’li yıllarda ekonomik ve toplumsal koşulların değişmesiyle, erkek eşin de düğün takılarındaki hakkının tanınması yönünde yeni kararlar ortaya çıktı. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin Nisan 2024 tarihli güncel kararında (2023/5704 E., 2024/2402 K.), önceki yerleşik içtihat terk edilerek yeni bir ilke benimsendi. Bu yeni içtihata göre artık “düğünde eşlere takılan veya verilen ekonomik değer taşıyan her şey, aksi anlaşma veya örf-adet yoksa, kural olarak kime takıldıysa ona aittir.”
Yargıtay’ın getirdiği güncel kuralları özetlemek gerekirse:
- Cinsiyete özgü takılar, o cinsiyetten eşe aittir. Örneğin kadına özgü sayılan bilezik, kolye, küpe gibi ziynetler (damada takılmış olsalar bile) kadına ait olacaktır. Aynı şekilde erkeğe özgü olduğu belli olan bir saat gibi takılar da (geline takılsa dahi) erkeğe ait kabul edilir
- Bunun dışındaki tüm takılar, kime takıldıysa ona ait sayılacaktır. Yani herhangi bir altın, para veya takı, eğer belirli bir cinsiyete has değilse, kimin üzerine takıldıysa onun kişisel malı olacaktır.
- Taraflara takılmak yerine bir takı sandığına veya torbaya konulan hediyeler varsa, bunlar da cinsiyete özgü olmadıkça eşlerin ortak malı (yarı yarıya) olarak kabul edilecektir. Ancak sandığa atılan şey belirgin şekilde sadece kadına ya da erkeğe mahsus bir eşya ise, bu durumda yine o eşyayı cinsiyetine göre ilgili eşe ait saymak gerekir.
Not: Eşler arasında yazılı veya sözlü bir anlaşma varsa ya da yöresel örf ve âdet kuralı ileri sürülüyorsa, yukarıdaki kurallar o özel durumlara göre esnetilebilir. Mahkeme, anlaşmanın geçerliliğini veya örf ve adet iddiasını kanıtlara göre değerlendirir. Aksi ispatlanmadıkça, yukarıdaki prensipler geçerli olacaktır.
YARGITAY KARARLARI ARASINDAKİ DÖNÜM NOKTALARI
Yargıtay’ın bu yeni yaklaşımı, yıllardır süregelen “tüm takılar kadının kişisel malıdır” görüşünden önemli bir sapmadır. 2017-2021 yılları arasında Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bazı kararlarında her iki ihtimali de tartışmış olsa da, 2024 içtihadıyla konu netleşmiştir. Artık Yargıtay, erkeğe takılan ziynet eşyalarının erkeğin, kadına takılanların kadının malı olması yönünde bir görüşe ağırlık vermektedir. Yani damada takılan altınlar damatta, geline takılanlar gelinde kalır anlayışı benimsenmiştir.
Bunun tek istisnası, yukarıda belirtildiği gibi takının açık şekilde karşı cinse özgü olması halidir. Eğer takı her iki cinsiyet tarafından da kullanılabilir türdense (örneğin cumhuriyet altını, para, genel bir altın bileklik vb.), takıldığı kişi mülkiyeti kazanır. Takının hangi cinse özgü olduğu konusunda anlaşmazlık çıkarsa, bilirkişi incelemesi ile bunun tespiti yoluna da gidilebileceği Yargıtay kararlarında belirtilmiştir.
Bu güncel içtihat, uygulamada bazı yenilikler getirmiştir. Artık boşanma davalarında koca da, kendisine takılan takılar için hak talep edebilmektedir. Örneğin damadın yakasına takılan paralar veya çeyrek altınlar, önceki anlayışa göre kadına ait sayılırken, yeni içtihada göre kocanın kişisel malı kabul edilecektir. Yine de, her somut olayın kendi özellikleri olduğundan, mahkemeler Yargıtay’ın bu ilkelerini somut duruma uyarlayacaktır. İlerleyen dönemde Yargıtay’dan çıkacak kararlar, özellikle örf ve adetlerin ispatı ve cinsiyete özgü takıların yorumu konularında daha fazla yol gösterici olacaktır.

Ziynet Eşyalar Kanuna Göre Kime Aittir
BOŞANMA DURUMUNDA ZİYNET EŞYALARININ PAYLAŞIMI
BOŞANIRKEN TAKILAR KİMDE KALIR?
Boşanma sürecine gelindiğinde, ziynet eşyaları genellikle tartışma konusu olmaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere ziynet takıları kişisel mal kabul edildiği için, normalde edinilmiş malların paylaşımına dahil edilmez. Yani mahkeme, eşler arasındaki mal rejimini tasfiye ederken, düğün takılarını herkesin kendi kişisel malı olarak değerlendirir. Bu durumda kadına ait ziynetler kadında kalmalı, erkeğe ait ziynet varsa erkekte kalmalıdır.
Eski uygulamada, hemen her takı kadına ait sayıldığı için koca, eşine takılan altınlar üzerinde hak iddia edemiyordu. Yeni kararla birlikte ise koca, “banada şu kadar altın takılmıştı” diyerek onların kendisine ait olduğunu ileri sürebilir. Eğer eşler bu konuda önceden anlaşmışlarsa, mahkeme o anlaşmaya göre karar verecektir. Anlaşma yok ve taraflar takılar konusunda uzlaşamıyorsa, mahkeme Yargıtay’ın güncel ilkelerine ve varsa ispatlanan yerel adetlere göre bir çözüm getirir. Sonuçta, kimin malı sayıldığı belirlenen ziynetler o eşe verilir, diğer eşin bunu paylaşması söz konusu olmaz.
ZİYNET EŞYALARININ İADESİ NASIL TALEP EDİLİR?
Boşanmada en sık karşılaşılan durumlardan biri, kadının ziynet eşyalarının koca veya ailesi tarafından alınmış ve bozdurulmuş olmasıdır. Uygulamada çoğu zaman düğün sonrasında altınlar bir araya getirilip ihtiyaçlar için harcanabiliyor. Peki boşanma aşamasında kadın kendi altınlarını geri isteyebilir mi? Evet. Eğer kadına ait ziynetler kocada kalmış veya harcanmışsa, kadın bunların iadesini talep edebilir. Hatta Türk Medeni Kanunu’nun 226. maddesi, boşanma sonucunda ziynet eşyaları diğer tarafta kalan eşin dava açarak bu alacağını talep edebileceğini açıkça belirtmiştir. Uygulamada buna “ziynet alacağı davası” denir.
Ziynet alacağı talepleri, genellikle boşanma davası ile birlikte veya ayrı bir dava olarak açılır. Görevli mahkeme, Aile Mahkemesidir. Davacı eş (çoğunlukla kadın), düğünde takılan ve kendisine ait olduğunu iddia ettiği altınların listesini ve değerini mahkemeye sunar. Mahkeme, altınların ne kadar ve ne tür olduğunu belirlemek için delillere başvurur: Düğün video ve fotoğrafları, takı listeleri, şahit beyanları bu noktada önem taşır. Ardından genellikle bir kuyumcu bilirkişiye başvurularak altınların gram ve ayarına göre değeri hesaplanır.
Kadın, ziynet eşyalarının düğünde takıldığını ve sonrasında kocanın veya ailesinin eline geçtiğini ispatlamalıdır. Kural olarak ispat yükü kocadadır: Yargıtay kararları, “düğünde takılan altınlar kim tarafından takılmış olursa olsun kadına bağışlanmıştır; koca bunları bozdurup kullandıysa, kadının bunları iade şartı olmadan verdiğini ispat etmediği sürece geri vermek zorundadır” şeklindedir. Yani eğer koca, altınları evin ihtiyaçları, borçlar veya balayı masrafları için harcadıysa bile, bunların kadının rızasıyla ve tamamen hediye olarak verildiğini kanıtlayamadığı sürece altınların bedelini eşine ödemek zorunda kalır.
Örneğin, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin bir kararında şöyle denmiştir: “Koca tarafından bozdurulan altınların karşılığının hibe edilmediği müddetçe kadına iadesi zorunludur. Ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayıyla bozdurulup harcandığının ispatlanması halinde koca iade yükümlülüğünden kurtulur.”. Bu içtihat, koca açısından ciddi bir ispat yükümlülüğü getirmektedir. Koca, altınların kadın tarafından tamamen kendisine bırakıldığını yazılı bir belge, mesaj veya güvenilir tanıkla kanıtlayamazsa, mahkeme kadına bedel iadesi kararı verebilir.
Sonuç olarak, boşanmada ziynet eşyaları paylaşılmaz, ancak kimin hakkı olduğu tespit edilerek o kişiye iade edilir. Kadın, genellikle kendisine takılan tüm ziynetleri geri alır veya bedelini alır. Erkek de yeni içtihat gereği, kendine ait sayılan takıları alabilir. Burada önemli olan, her bir takının kime ait olduğunun belirlenmesidir. Bu belirleme yapılırken mahkeme, Yargıtay’ın güncel ilkelerini, tarafların iddialarını ve delillerini dikkate alacaktır.

ZİYNET EŞYALARI KANUNA GÖRE KİME AİTTİR
SIKÇA SORULAN SORULAR
Düğünde takılan altınlar kime aittir?
Düğünde takılan altınlar ve takılar, genellikle kural olarak geline aittir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre, kim takarsa taksın düğünde takılan ziynet eşyaları kadına bağışlanmış sayılır. Ancak yeni kararlara göre damada takılan takılar damadın sayılmaya başlamıştır (aksi yönde anlaşma veya adet yoksa). Yani artık genel olarak geline takılanlar gelinin, damada takılanlar damadın malı kabul edilecektir. Eğer takılar içinde açıkça sadece kadının kullanacağı şeyler varsa (örneğin bilezik), onlar yine kadına verilir.
Ziynet eşyası kişisel mal mı, ortak mal mı?
Ziynet eşyaları, Türk Medeni Kanunu’na göre kişisel mal sayılır. Evlilik sırasında eşlerden birine hediye edilen altın, takı gibi eşyalar ortak kazanılmadığı için kişisel mal niteliğindedir. Bu nedenle boşanmada ortak mal rejiminin paylaşımına dahil edilmez. Her eş, kendi kişisel malını geri alır.
Boşanmada ziynet eşyaları nasıl paylaşılır?
Ziynet eşyaları aslında paylaşılmaz, kime ait ise ona verilir. Boşanma davasında mahkeme, takıların hangi eşe ait olduğunu tespit eder. Genellikle kadının ziynetleri kadına iade edilir. Yeni içtihada göre erkeğe ait sayılan takılar da erkeğe verilir. Ortada bir anlaşma yoksa ve örf-adet iddiası da yoksa, düğünde kime takıldıysa ona ait olur prensibi uygulanır.
Koca, düğün takılarını bozdurup harcadıysa ne olur?
Eğer koca, kadına ait altınları bozdurup harcamışsa, bunların bedelini kadına ödemek zorundadır. Koca, bu altınların kadın tarafından kendisine hediye edildiğini veya iade edilmeyeceği şartıyla verildiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilir. Aksi takdirde mahkeme, kocanın bu ziynetleri iade etmesine veya bedelini ödemesine karar verir.
Ziynet eşyaları mal paylaşımına dahil midir?
Hayır, ziynet eşyaları edinilmiş malların paylaşımına dahil edilmez. Çünkü bunlar ortak emekle kazanılmış bir malvarlığı değil, genellikle düğünde hediye edilen kişisel değerlerdir. Bu nedenle mal paylaşımı (mal rejimi tasfiyesi) hesabına katılmazlar; kime aitse ona bırakılırlar.
Düğünden sonra birikim amacıyla alınan altınlar kime aittir?
Eğer eşler, düğünden sonra kendi birikimleriyle altın alıp sakladılarsa (yani düğünde takılanlar dışında sonradan yatırım için altın alındıysa), bu altınlar ziynet eşyası olarak değil, edinilmiş mal olarak değerlendirilir. Düğünde takılan altınlardan farklı olarak, evlilik sürecinde birlikte satın alınan altınlar boşanmada mal paylaşımı kapsamında ele alınabilir. Yani bu tip altınlar, her bir eşin katılma alacağı hesabına dahil edilebilir. Kısaca: Düğün takıları kişisel maldır, ama evlilikte alınan yatırım altınları ortak mal sayılabilir.
Yerel örf ve adetler takıların kime ait olacağını etkiler mi?
Evet, etkileyebilir. Kanunda yazılı bir kural olmadığı için yargı uygulaması örf ve âdet kurallarını da dikkate almaktadır. Eğer bulunduğunuz yörede genel teamül, takıların farklı şekilde paylaşılması ise ve taraflar bunu mahkemede kanıtlayabilirse, hakim örf ve âdete uygun bir karar verebilir. Örneğin bazı yörelerde damada takılan takılar damada verilir gibi bir adet varsa ve bu ispatlanırsa, o adet uygulanabilir. Ancak yaygın ve ülke genelinde kabul gören adet, tüm takıların kadına ait olması yönündedir; dolayısıyla aksi iddia edilmedikçe bu kural geçerli sayılır.
Eşler kendi aralarında takılar için anlaşma yapabilir mi?
Evet. Eşler düğün takılarının kullanımına veya paylaşımına dair aralarında anlaşabilirler. Örneğin “takıları ortak hesapta biriktirelim” veya “şu kadarı sende, bu kadarı bende kalsın” diye bir mutabakatları varsa, boşanmada bu anlaşma dikkate alınabilir. Tabi anlaşmanın yazılı olması ispat açısından daha güçlü olacaktır. Yazılı olmasa bile, tanık beyanları veya mesajlaşmalarla böyle bir anlaşma olduğu gösterilirse hakim bu doğrultuda karar verebilir.
Nişanda takılan takılar kime kalır?
Nişan sırasında takılan takılar da benzer şekilde değerlendirilir, ancak nişan bozulduğunda farklı hükümler vardır. Hukuken nişan bozulduğunda taraflar birbirlerine verdikleri hediyeleri geri isteyebilir. Yargıtay, nişanda takılan takılarda da kural olarak kadına takılanların kadına, erkeğe takılanların erkeğe ait olduğunu kabul etmiştir. Fakat nişan olayı evlilik gibi değildir; nişan bozulursa takılar iade edilmek durumunda da kalınabilir. Konu nişan hukuku çerçevesinde ayrıntılı değerlendirildiğinden, evlilikteki kuraldan biraz farklıdır. Yine de genel adet, nişanda takılan takının takıldığı kişide kalması yönündedir.
Çeyiz eşyaları kime aittir?
Çeyiz eşyaları, kadının evlilik öncesinde getirdiği veya ailesi tarafından verilen ev eşyalarıdır. Bu eşyalar kadının kişisel malı sayılır ve boşanmada kadına iade edilir. Örneğin kadının getirdiği halı, çatal-bıçak takımı, beyaz eşya gibi çeyizler kadına aittir. Koca bu eşyalarda hak iddia edemez. Çeyiz eşyası, ziynet eşyasından farklı olarak maddi değeri olsa da kadının evlilikle birlikte getirdiği şahsi eşyası kabul edilir.
Ziynet eşyası davası nasıl açılır?
Ziynet eşyası davası, bir alacak davası türüdür. Boşanma davasıyla birlikte açılabileceği gibi, ayrı bir dava olarak da açılabilir. Davacı (genelde kadın), düğünde takılan ve kendisinde olmadığı için iadesini istediği ziynetleri listeleyerek karşı taraftan talep eder. Dava, boşanma ile birlikte açılırsa aynı dosya içinde görülür; ayrı açılırsa da Aile Mahkemesi’nde görülür. Davada fotoğraf, video, tanık gibi delillerle bu takıların takıldığı ve şu an karşı tarafta kaldığı ispatlanmalıdır. Mahkeme, gerekli gördüğünde bilirkişi incelemesiyle altınların değerini hesaplar ve karar verir. Eğer dava kazanılırsa, karşı tarafın elinde takılar varsa aynen iadesine, yoksa bedelinin ödenmesine hükmedilir.
Damadın ailesinin taktığı altınlar kimin olur?
Damadın ailesi (kayınvalide, kayınpeder vs.) tarafından takılan altınlar da sonuçta kime takıldıysa ona bağışlanmış sayılır. Yani damadın annesi geline bilezik taktığında, bu bilezik gelinin olur; damada altın taktığında ise bu altın damadın kişisel malı sayılır. Takının kimin ailesinden geldiği, mülkiyeti etkilemez; önemli olan kime takıldığı ve takının niteliğidir.