Aile HukukuALDATAN KADIN NAFAKA ALIR MI

Eşlerden birinin sadakatsizliği (aldatma, zina) evlilik birliğini temelden sarsan en ciddi boşanma sebeplerindendir. Aldatan kadın nafaka alır mı? sorusu, boşanma aşamasındaki taraflar için önemli bir merak konusudur. Türk hukukunda aldatma fiili artık bir suç olmasa da (Türk Ceza Kanunu’nda zina suçu olarak düzenlenmemiştir), boşanma davasında ağır kusur olarak kabul edilir ve hukuki sonuçları çok ciddi olabilir. Bu sonuçlar arasında, aldatan eşin yoksulluk nafakası hakkını kaybetmesi, maddi-manevi tazminat talep edememesi ve mal paylaşımı sırasında payının azaltılması gibi hak mahrumiyetleri bulunur.

Kısaca söylemek gerekirse, evli kadın kocasını aldatırsa boşanma kaçınılmaz olur; kocasından nafaka ve tazminat alamaz, mal paylaşımında payı da hakkaniyete uygun oranda düşürülebilir. Ancak nafaka kavramının farklı türleri olduğunu ve her birinde kusurun etkisinin farklı değerlendirdiğini unutmamak gerekir. Bu makalede, aldatan kadının hangi koşullarda nafaka alıp alamayacağı ve boşanmanın diğer sonuçları detaylı şekilde ele alınmaktadır.

NAFAKA NEDİR?

Nafaka, boşanma sürecinde veya sonrasında ekonomik olarak zor duruma düşecek kişilerin geçimini sağlamak amacıyla mahkeme kararıyla diğer taraftan alabileceği düzenli ödemeyi ifade eder. Türk Medeni Kanunu’na göre nafaka, kan bağından veya evlilikten doğan bazı yükümlülükler çerçevesinde hükmedilen bir maddi destektir. Eşlerin boşanma sonrasında da birbirlerine karşı sınırlı da olsa yardım yükümlülüğü devam edebilir. Örneğin ekonomik durumu kötüleşecek olan eşe, diğer eş tarafından belli koşullarla nafaka ödenmesi hukukumuzda öngörülmüştür. Nafaka dendiğinde genellikle boşanma kaynaklı ödemeler akla gelse de aslında farklı durumlar için çeşitli nafaka türleri bulunmaktadır. Nafaka nedir? sorusunun cevabını ve nafaka çeşitlerini daha ayrıntılı öğrenmek için hukuk büromuzun ilgili bilgisinden de yararlanabilirsiniz.

BOŞANMA AVUKATA SOR

BOŞANMA AVUKATA SOR

NAFAKA TÜRLERİ

Türk hukukunda nafaka türleri, bağlandıkları döneme ve amaca göre dört çeşittir:

  • Tedbir Nafakası: Boşanma veya ayrılık davası devam ederken, maddi açıdan zorluk yaşayacak eş ve çocuklar için geçici önlem niteliğinde bağlanan nafakadır. Dava açıldığı andan hükmün kesinleşmesine kadar ödenir. Bu nafaka türünde eşlerin kusur durumu gözetilmez; amaç, süreç boyunca ihtiyaç sahibinin temel geçimini sağlamaktır. Tedbir nafakası ile ilgili detaylı bilgi için Tedbir Nafakası Nedir? Kimler İsteyebilir? yazımızı inceleyebilirsiniz.
  • Yoksulluk Nafakası: Boşanma sonrasında maddi olarak yoksulluğa düşecek tarafa, diğer eş tarafından süresiz olarak ödenebilen nafakadır. Türk Medeni Kanunu m.175’e göre, yoksulluk nafakası talep eden eşin boşanmada kusuru daha ağır olmamalıdır. Yani nafaka isteyen taraf, diğerine göre daha az veya en fazla eşit kusurlu olmalıdır. Nafaka yükümlüsü olacak eşin kusuruna ise bakılmaz; ekonomik durumu uygun olduğu ölçüde ödeme yapar.
  • İştirak Nafakası: Boşanma durumunda çocukların bakım ve eğitimi için, velayet kendisine verilmeyen ebeveynin ödemesine karar verilen nafakadır. Bu nafaka doğrudan çocuğun hakkıdır; anne veya babanın kusuru önemli değildir. Velayeti alan taraf (örneğin anne) çocuğun masrafları için, diğer taraftan her ay iştirak nafakası alır. İştirak nafakası, çocuk ergin olana kadar devam eden bir destektir. Boşanma davası sırasında çocuk için hükmedilen geçici nafaka da dava bitene kadar tedbir nafakası olarak ödenir; karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası adını alır.
  • Yardım Nafakası: Bu nafaka türü, boşanma ile ilgili olmayıp, üstsoy-altsoy veya kardeşler gibi yakın akrabalar arasında, bir kişinin yoksulluğa düşmesi halinde ödenen destektir. Örneğin, anne-babanın yoksul düşmesi halinde ekonomik durumu iyi olan evladın onlara yardım nafakası ödemesi gibi. (Yardım nafakası, boşanma konumuz dışında kaldığından aldatan eş bağlamında ayrıca değerlendirilmez.)

Yukarıdaki nafaka türlerinden anlaşılacağı üzere, nafaka kavramı tek boyutlu değildir ve her bir türde farklı koşullar geçerlidir. Özellikle kusur durumu, yoksulluk nafakası bakımından belirleyici iken tedbir ve iştirak nafakalarında belirleyici değildir. Bu temel bilgilerin ardından, aldatan kadının bu nafaka türlerinden hangilerini alıp alamayacağına tek tek bakalım.

ALDATAN KADIN YOKSULLUK NAFAKASI ALIR MI?

Yoksulluk nafakası, boşanma sonrası geçimini tek başına sağlayamayacak derecede ekonomik zorluk yaşayacak eşe, diğer eş tarafından süresiz olarak ödenen nafakadır. Kanun gereği bu nafakayı talep eden tarafın boşanmada ağır kusurlu olmaması şarttır. Aldatma (zina) ise kanunda özel boşanma sebebi olarak sayılmış olup, aldatan eşi tamamen kusurlu (tam kusurlu) kılan bir durumdur. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre de tam kusurlu olan eş lehine yoksulluk nafakasına hükmedilemez.

Dolayısıyla aldatan kadın, boşanma davasında zina fiilinin ispatlanması halinde kocasıyla kıyasla daha ağır kusurlu kabul edilecektir. Bu durumda kendi geçimi için yoksulluk nafakası talep etme hakkı yoktur. Hakim, aldatma nedeniyle boşanmaya karar verdiğinde, aldatan tarafın nafaka talebi varsa bunu reddeder. Örneğin mahkeme kararında “Aldatan eş, boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olduğundan, yoksulluk nafakası talebi reddedilmiştir]” gibi bir hüküm yer alacaktır. Nitekim Türk Medeni Kanunu m.175 de açıkça, nafaka alacaklısının kusurunun diğer eşten ağır olmaması gerektiğini belirtir. Burada “daha ağır olmamak” ifadesi, kusurun eşit veya daha az olması anlamına gelir. Aldatma halinde ise aldatan eş genellikle bariz şekilde daha fazla kusurlu olduğu için bu şart sağlanmaz.

Özetle, aldatan kadın yoksulluk nafakası alamaz. Tam tersine, ekonomik durumu elveriyorsa ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan daha az kusurlu eşi (kocası) varsa, mahkeme kadının kocasına nafaka ödemesine dahi karar verebilir. Nafaka hukuku cinsiyete göre ayrım yapmadığından, erkek eş lehine nafaka kararı verilmesi de mümkündür. (Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Erkek Nafaka Alabilir Mi?.)

ALDATAN KADIN TEDBİR NAFAKASI ALIR MI?

Evet, aldatan kadın tedbir nafakası alabilir. Tedbir nafakası, boşanma davası devam ederken ihtiyaç halinde bağlanan geçici bir nafaka olduğu için, bu nafakaya hükmedilirken kusur durumu dikkate alınmaz. Boşanma süreci boyunca eşlerin evlilik birliğinden doğan yardımlaşma yükümlülüğü devam ettiği kabul edilir. Bu nedenle mahkeme, dava sonuçlanana kadar maddi sıkıntı yaşayacak olan tarafa (kusurlu olsa bile) geçici nafaka bağlayabilir.

Aldatma durumunda, henüz boşanma kararı kesinleşmediği için kadının kusurlu olup olmadığı yargılama sonunda belirlenecektir. Dava süreci boyunca hakim, “tarafların kusur durumu henüz netleşmediğinden, yalnızca mevcut ekonomik ihtiyaçlarına bakarak” tedbir nafakasına karar verir. Örneğin aldatan kadın çalışmıyor ve gelirsiz ise, mahkeme geçici olarak onun ve varsa çocukların geçimini temin için kocanın gelir durumuna göre bir tutar ödenmesine hükmedebilir. Uygulamada da Yargıtay, tam kusurlu eş lehine bile tedbir nafakası verilebileceğini çeşitli kararlarında vurgulamıştır.

Ancak tedbir nafakasının geçici olduğunu unutmamak gerekir. Boşanma hükmü kesinleşince tedbir nafakası sona erer. Eğer karar sonunda kadın tamamen kusurlu bulunup yoksulluk nafakası almaya hak kazanamazsa, dava bittikten sonra kendisi için nafaka ödemeleri de son bulacaktır. Tedbir nafakası sadece dava sürecini kapsayan ara bir önlemdir. Bu nafaka bağlandı diye, kadının haklı olduğu veya kusursuz olduğu anlamına gelmez. Nitekim ara kararlara taraflar itiraz edebilse de (örneğin erkek, kadının lehine tedbir nafakası kararına itiraz edebilir), boşanma davası sonunda kusur tespiti yapıldığında nihai durum ortaya çıkar. Kısaca, aldatan kadın dava sürecinde, talep etmese bile hakimin takdiriyle tedbir nafakası alabilir; ancak dava sonunda kusuru nedeniyle süresiz nafaka (yoksulluk nafakası) kendisine bağlanmayacaktır.

ALDATAN KADIN İŞTİRAK NAFAKASI ALIR MI?

İştirak nafakası, ortak çocuğun ihtiyaçları için velayet kendisine verilmeyen ebeveynin ödediği nafaka olduğundan, aslında nafaka alacaklısı çocuk sayılır. Bu yüzden aldatan kadının çocukları varsa ve velayet kendisine verilmişse, elbette çocukların masrafları için karşı taraftan iştirak nafakası alabilir. Burada kadının aldatmış olması, çocuk nafakası açısından hiçbir engel oluşturmaz. Çünkü Türk hukukunda çocuğun bakımı için ödenecek nafaka, ebeveynin boşanmada kusurlu olup olmamasına bakılmaksızın, çocuğun üstün yararı gözetilerek belirlenir.

Dolayısıyla, aldatan kadın dahi olsa anneye bırakılan çocuklar için baba tarafından nafaka ödenecektir. Hakim, çocuğun bakım, eğitim, sağlık giderlerini dikkate alarak babanın mali gücüne uygun bir iştirak nafakası miktarı belirler. Bu karar verilirken anne-babanın boşanmaya sebep olan kusurları gündeme gelmez. Örneğin mahkeme kararında “müşterek çocukların velayeti anneye verilmiş olup, baba aylık … TL iştirak nafakası ödeyecektir” denir – burada annenin aldatan eş olması sonucu değiştirmez.

Ancak şu nokta önemli: Velayet hakkı her somut olayda çocuğun menfaatine göre belirlenir. Yani aldatma olayı tek başına annenin velayet hakkını ortadan kaldırmaz, fakat kısmen etkili olabilir. Mahkeme, annenin yaşam tarzının çocuğun ahlakı veya bakımı üzerinde olumsuz etkisi olacağını değerlendirirse velayeti babaya verebilir. Fakat sırf zina yaptı diye bir anne otomatik olarak çocuğundan mahrum edilmez; esas olan çocuğun fiziksel ve psikososyal iyiliğidir. Uygulamada genellikle anneler çok ağır başka kusurlar (çocuğa kötü muamele, ihmal, bağımlılık vs.) olmadıkça küçük çocukların velayetini korurlar.

Nitekim Yargıtay kararlarında, annenin ağır kusurlu (örneğin aldatan) olması halinde bile, eğer çocuk küçükse ve anne şefkatine muhtaç ise, salt bu nedenle velayetin babaya verilemeyeceği vurgulanmıştır. Yine de genel bir prensip olarak, boşanmada kusur derecesi velayet kararında tek başına belirleyici olmamakla birlikte, ağır kusurlu eşe karşı diğer eşin velayet şansı daha yüksek görülür. Bu konuda her olayın şartları farklı olduğundan, mahkeme çocuğun menfaatini merkeze koyarak karar verir. Sonuç olarak, aldatan kadın çocuklarının velayetini alabilir; eğer alırsa baba iştirak nafakası ödemek zorundadır. Aldatmanın varlığı sadece, velayet tartışmasında babanın elini bir nebze güçlendiren bir faktör olabilir fakat tek kıstas değildir.

ALDATAN KADIN TAZMİNAT ALABİLİR Mİ?

Boşanma davalarında maddi ve manevi tazminat, kusursuz veya daha az kusurlu eşin, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden uğradığı zararlar için talep ettiği ödeme olup, tamamen kusura dayalı bir hukuki imkândır. Bu açıdan bakıldığında, aldatma eylemiyle ağır kusurlu konumundaki bir kadının, eşinden boşanma nedeniyle manevi veya maddi tazminat talep etmesi mümkün değildir. Zira Türk Medeni Kanunu m.174’e göre, tazminat ödenebilmesi için talep eden tarafın kusursuz ya da daha az kusurlu olması aranır. Aldatan eş konumundaki kadın, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açtığı için kusuru baskın taraftır ve bu nedenle boşanmadan ötürü bir kayıp yaşamış gibi tazminat isteyemez. Aksine, aldatılan eş (koca) hem maddi hem manevi tazminat talebinde bulunabilir. Örneğin mahkeme, sadakat yükümlülüğünü ihlal eden kadının kocasına manevi acı çektirdiği gerekçesiyle kadının manevi tazminat ödemesine hükmedebilir.

Yargıtay’ın kararları da, eşit kusurlu çiftlerin birbirinden tazminat isteyemeyeceği gibi, ağır kusurlu eşin hiç tazminat talep hakkı olmayacağını belirtir. Aldatma tek başına maddi tazminat için de zemin oluşturur: Aldatılan eş, evlilik birliğinden beklediği menfaatlerin zedelenmesi nedeniyle maddi tazminat isteyebilir. Örneğin diğer eşin ihaneti yüzünden sosyal ve ekonomik açıdan zarara uğramışsa (örneğin evi terk etmek zorunda kalmış, itibar kaybı yaşamış, vb.), hakim uygun bir maddi tazminata hükmedebilir. Bu durumda aldatan kadın, kocasına maddi tazminat ödemekle yükümlü duruma düşebilir.

Özetle, aldatan kadın, boşanma davasında kendi lehine maddi veya manevi tazminat kazanamaz. Tam tersine, kusurlu taraf olduğu için kocasının açtığı tazminat davasında borçlu taraf olarak çıkma ihtimali vardır. Burada üçüncü kişiye (yani kadının birlikte olduğu sevgiliye) tazminat davası açılması konusuna da değinmek gerekir: 2018 yılında verilen bir İçtihadı Birleştirme kararıyla, aldatılan eşin, eşinin birlikte olduğu üçüncü kişiden sırf bu ilişki nedeniyle manevi tazminat talep edemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Bu da demektir ki, kocası aldatılan bir kadın da olsaydı, üçüncü kişiye dava açamayacaktı; aynı şekilde kocası tarafından aldatılan bir erkek de karısının sevgilisinden tazminat alamaz. Yani hukuk düzenimiz, cezai yaptırım olmamakla beraber, aldatan eşe karşı boşanma ve tazminat imkânı tanır ama üçüncü kişiye karşı manevi tazminat yolu kapalıdır. Konumuza dönersek: Aldatan kadın, kusuru nedeniyle tazminat hakkından mahrumdur ve daha da önemlisi, kocanın tazminat talepleriyle karşı karşıya kalabilir.

ALDATAN KADININ MAL PAYLAŞIMI HAKKI

Aldatma fiilinin bir diğer önemli sonucu da mal rejimi tasfiyesi aşamasında ortaya çıkar. Türkiye’de evli çiftler için yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimi olduğundan, boşanma durumunda kural olarak her iki eş de evlilik süresince edinilen malların yarısı üzerinde hak sahibidir. Ancak Türk Medeni Kanunu m.236, boşanmanın zina (aldatma) veya cana kast sebebiyle gerçekleşmesi halinde, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakim tarafından hakkaniyete uygun biçimde azaltılmasına veya tamamen kaldırılmasına karar verilebileceğini açıkça düzenlemiştir. Bu yasa hükmü, aldatan eşin mal paylaşımından normalde alacağı %50’lik hakkın, dava koşullarına göre daha düşük bir orana indirilebileceği anlamına gelir.

Uygulamada hakimin takdirine bağlı olarak, aldatılan eşin mal varlığından alacağı pay artırılabilir, aldatan eşinki azaltılabilir. Örneğin Yargıtay kararlarında, “normalde evlilik içinde edinilen mallar yarı yarıya bölünürken, zina nedeniyle boşanmada hakim aldatan eşin payını 1/3’e düşürüp aldatılan eşe 2/3 pay verebilir” şeklinde değerlendirmeler mevcuttur. Yani aldatan kadının mal paylaşım hakkı, hakimin hakkaniyet değerlendirmesine göre önemli ölçüde azaltılabilir. Bu, sadakatsizliğin hukuki bir yaptırımı olarak düşünülebilir. Aldatan tarafa hiçbir pay verilmeyeceği durumlar ise çok istisnai olup, genellikle payın azaltılması şeklinde uygulanır. Neticede, aldatan kadının evlilik boyunca edinilmiş mallardan alacağı para veya mal miktarı, aldatılmayan duruma göre daha az olacaktır. Bu da aldatmanın mali açıdan ciddi bir sonucu olarak karşımıza çıkar.

Örnek vermek gerekirse, evlilik içinde alınmış bir ev varsa ve taraflar normalde değerin yarısını alacakken, aldatma nedeniyle hakim kadının bu evdeki payını %20’ye düşürebilir, erkeğe %80 verebilir. Ya da kadının edinilmiş mallardan doğan katılma alacağı tamamen kaldırılabilir (özellikle çok kısa süreli evliliklerde ve kadının ağır kusurlu olduğu hallerde görülebilmektedir). Burada her somut olayın özelliğine göre karar verilir; hakimin geniş bir takdir yetkisi vardır. Sonuçta aldatan kadın, mal paylaşımı davası neticesinde “normalde alacağı” miktardan daha azını almak durumunda kalabilir. Bu konuda daha kapsamlı bilgiler için Boşanmada Mal Paylaşımı Davası başlıklı makalemizi okuyabilirsiniz.

ALDATAN KADIN NAFAKA ALIR MI

ALDATAN KADIN NAFAKA ALIR MI

SIKÇA SORULAN SORULAR

Aldatan Kadın Nafaka Alır Mı?

Aldatma fiili nedeniyle boşanmada, aldatan kadın kendi geçimi için yoksulluk nafakası alamaz. Mahkeme, kadının diğer eşe göre ağır kusurlu olduğunu tespit ettiğinde, kadın lehine süresiz nafaka bağlanmasını reddeder. Ancak dava sürecinde, ihtiyaç halinde tedbir nafakası alabilir ve çocukların velayeti kendisinde ise onlar için iştirak nafakası alabilir.

Aldatan Kadın Yoksulluk Nafakası Alabilir Mi?

Hayır, alamaz. Yoksulluk nafakası, boşanmada daha az kusurlu veya kusursuz tarafa tanınan bir haktır. Aldatan kadın boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu olduğu için, kendi adına yoksulluk nafakası talebi reddedilir. (Aksine, ekonomik durumu kötüyse kocası daha az kusurlu olmak şartıyla nafaka talep edebilir.)

Aldatan Kadın Tedbir Nafakası Alabilir Mi?

Evet, alabilir. Tedbir nafakası, dava süresince bağlanan geçici bir destektir ve bu aşamada kusur değerlendirmesi yapılmaz. Eğer aldatan kadın boşanma davası devam ederken gelirsiz kalıp yoksulluğa düşecekse, hakim geçici olarak kadına uygun miktarda nafaka bağlayabilir. Bu, boşanma kesinleşene kadar sürecektir.

Aldatan Kadın İştirak Nafakası Alabilir Mi?

Evet. İştirak nafakası çocuk için ödenen bir nafaka olduğundan, annenin aldatan eş olması önemli değildir. Velayet anneye verilmişse, baba çocuk için iştirak nafakası ödemek zorundadır. İştirak nafakası çocuğun hakkı olduğu için, aldatan kadın dahi olsa anne bu nafakayı çocuğu adına alabilir.

Aldatan Kadın Boşanmada Tazminat Alabilir Mi?

Hayır. Boşanmada maddi veya manevi tazminat, daha az kusurlu eşe verilir. Aldatan kadın ağır kusurlu olduğu için, kocasından manevi ya da maddi tazminat alamaz. Tam tersine, mahkeme kadını kusurlu bulursa kocanın talebiyle kadının tazminat ödemesine karar verilebilir (örneğin manevi acı için belirli bir tutar).

Aldatan Kadının Mal Paylaşım Hakkı Azalır Mı?

Evet, azaltılabilir. Eğer boşanma davası zina nedeniyle sonuçlanmışsa, hakim Türk Medeni Kanunu uyarınca aldatan kadının edinilmiş mallardaki payını hakkaniyete uygun şekilde düşürebilir. Örneğin normalde malların %50’sine hak kazanacakken, aldatan taraf olması nedeniyle %20-30 gibi daha düşük bir pay alabilir. Yani aldatan kadının mal paylaşımı hakkı kanunen daha azına indirilebilir.

Aldatan Kadın Çocuğun Velayetini Alabilir Mi?

Aldatma tek başına annenin velayet hakkını tamamen ortadan kaldırmaz. Mahkeme, çocuğun yaşına ve menfaatine bakarak kararı verir. Eğer annenin yaşam tarzı çocuğa zarar vermiyorsa, sırf aldatma nedeniyle velayeti alamaması gibi bir kural yoktur. Uygulamada küçük çocuklar için anne bakımının önemi vurgulanır. Sonuç olarak, aldatan kadın da çocuğun velayetini alabilir, ancak babanın daha az kusurlu olması velayet mücadelesinde ona bir avantaj sağlayabilir.

Aldatan Kadın Kocasına Nafaka Öder Mi?

Evet, bu mümkündür. Boşanmada ekonomik durumu daha zayıf olan ve daha az kusurlu taraf erkek ise, mahkeme kocanın talebi üzerine kadın aleyhine yoksulluk nafakası bağlayabilir. Kanun cinsiyet farkı gözetmez; önemli olan kimin boşanma sonrası yoksulluğa düşeceği ve kimin kusurunun ağır olmadığıdır. Örneğin, aldatan kadın yüksek gelirliyse ve boşanmada daha az kusurlu olan koca geçim sıkıntısına düşecekse, kadın kocasına nafaka ödemek zorunda kalabilir (erkek lehine nafaka kararları uygulamada nadir de olsa görülmektedir).

Aldatan Eşe Nafaka Verilir Mi?

Bu soru genel olarak, aldatan tarafın nafaka hakkı olup olmadığı anlamına gelir. Cinsiyet fark etmeksizin, aldatan eş yoksulluk nafakası alamaz. Çünkü nafaka alacaklısı olabilmek için daha az kusurlu olmak gerekir. Ancak aldatan eş, dava sürecinde tedbir nafakası alabilir ve velayeti onda olan çocuklar için iştirak nafakası alabilir.

Sonuç olarak, aldatan kadın nafaka alır mı sorusunun cevabı, nafakanın türüne göre değişmektedir: Kendi adına sürekli nafaka alamaz, fakat dava sürecinde geçici nafaka veya çocukları için nafaka alması mümkündür. Bu konudaki hak kayıplarını önlemek ve en doğru stratejiyi belirlemek için bir boşanma avukatından hukuki destek almak her zaman faydalı olacaktır. Unutulmamalıdır ki boşanma davaları ve sonuçları, her somut olaya göre farklılık gösterebilir; uzman danışmanlığı haklarınızın korunması açısından önem arz eder.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment