Tazminatını alamayan işçiler, işten ayrıldıktan sonra hak ettikleri kıdem tazminatı veya ihbar tazminatı gibi yasal hakları ödenmeyen çalışanları ifade eder. Türkiye’de işçi hakları kanunlarla güvence altına alınmıştır ve işverenin, kanunen ödemek zorunda olduğu tazminatları geciktirmesi veya ödememesi hukuka aykırıdır. Peki, böyle bir durumda mağdur olan işçiler hangi adımları izleyerek haklarına kavuşabilir? Tazminatını alamayan işçi vakit kaybetmeden arabuluculuk yoluna başvuru yapmalı ve hala ödenmezse dava açmalıdır. Bu makalede, tazminatını alamayan işçilerin ne yapması gerektiği adım adım açıklanmaktadır. Ayrıca, işçi alacakları konusunda güncel yasal süreçlere ve zorunlu arabuluculuk gibi yeni uygulamalara değinilerek, izlenecek yolların neler olduğu ele alınmaktadır. Amaç, hak kaybına uğramadan işçi haklarının nasıl aranacağını, iş mahkemesi ve diğer mercilere başvuru yöntemlerini anlaşılır şekilde ortaya koymaktır.
İşveren tarafından ödenmeyen tazminatlar genellikle kıdem tazminatı (işçinin belirli koşullarla işten ayrılması halinde hak ettiği toplu ödeme) ve ihbar tazminatı (fesih önellerine uyulmadan yapılan çıkarma sonucunda ödenen tutar) şeklindedir. Eğer işçi, yasalar gereği bu tazminatlara hak kazanmış olmasına rağmen işvereni ödeme yapmıyorsa, kanun önünde hakkını arayabilir. İş Kanunu’na göre kıdem tazminatı, iş sözleşmesinin sona erdiği anda peşin olarak ödenmelidir. Zamanında ve tam olarak ödenmeyen kıdem tazminatı, bankaların mevduata uyguladığı en yüksek faiz ile birlikte ödenmek zorundadır. Yani işveren geciktikçe, işleyecek yasal faiz sebebiyle işçinin alacağı tutar da artacaktır. Bu nedenle, tazminatını alamayan işçi bekledikçe maddi kayba uğramaz; aksine faiz işleyeceği için hak ettiği tutar artabilir. Ancak yine de zamanaşımı süresi dolmadan harekete geçmek çok önemlidir. 25 Ekim 2017 sonrası işten ayrılmalarda kıdem ve ihbar tazminatı alacakları için 5 yıllık zamanaşımı süresi uygulanmaktadır. Bu sürenin sonunda dava açma hakkı zaman aşımına uğrar ve işçi, yasal olarak alacağını talep edemez. Dolayısıyla, hak kaybına uğramamak için işçiler vakit kaybetmeden aşağıdaki adımları izlemelidir.
İÇİNDEKİLER
TAZMİNAT HAKKI VE ÖDENMEME DURUMU
İşçiler, 4857 sayılı İş Kanunu ve ilgili mevzuat uyarınca belirli koşullar gerçekleştiğinde kıdem ve ihbar tazminatı gibi haklara sahip olurlar. Kıdem tazminatı, aynı işverene bağlı iş yerlerinde en az 1 yıl çalışmış işçilerin, iş sözleşmesinin kanunda sayılan haklı fesih sebepleriyle sonlanması halinde hak ettikleri tazminattır. Örneğin, işverenin haksız şekilde işten çıkarması veya işçinin kanunda öngörülen haklı bir nedenle (maaşın ödenmemesi, fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi, sağlık sebepleri, evlilik, askerlik vb.) işi bırakması durumlarında kıdem tazminatı doğar. İhbar tazminatı ise belirsiz süreli iş sözleşmelerinde, fesih için kanundaki ihbar sürelerine uyulmadan işçinin işten çıkarılması halinde ödenmesi gereken tutardır. İşveren haklı sebep olmaksızın aniden işten çıkardığında veya işçi haber vermeden işi bıraktığında, karşı tarafa ihbar tazminatı doğar.
Öncelikle işçinin gerçekten bu tazminatlara hak kazanıp kazanmadığını değerlendirmesi gerekir. Eğer işçi kendi isteğiyle istifa etmiş ve bu istifası kanunen haklı bir nedene dayanmıyorsa, kural olarak kıdem tazminatı alma hakkı olmayabilir. Örneğin, sadece kişisel tercih ile işten ayrılan bir işçi ne kıdem ne de ihbar tazminatı talep edebilir. Ancak istifa bir haklı nedene dayanıyorsa (maaşların ödenmemesi, fazla mesai ücretlerinin verilmemesi, SGK primlerinin yatırılmaması gibi), işçi istifa etse bile kıdem tazminatına hak kazanabilir. Benzer şekilde, ihbar tazminatı sadece işverenin feshi durumunda söz konusu olduğundan, kendi isteğiyle ayrılan işçi ihbar tazminatı alamaz. Dolayısıyla, “tazminatımı alamadım” diyen bir işçi önce kendi durumunun yasal olarak tazminata uygun olup olmadığını netleştirmelidir. Eğer işten çıkarılmışsa veya haklı nedenle işi bırakmışsa, kıdem tazminatı hakkı doğmuş demektir. İşveren bu durumda ödeme yapmamışsa aşağıdaki yollara başvurarak hakkını arayabilir.
Ödenmeyen tazminat sadece işçinin cebini değil, aynı zamanda adalet duygusunu da zedeler. Kanun koyucu, işçinin bu gibi durumlarda hakkını araması için çeşitli yol ve mekanizmalar öngörmüştür. Aşağıda sıralanan adımlar, tazminatını alamayan işçiler için izlenecek yol haritasını oluşturmaktadır. Bu adımlar sırasıyla uygulanmalı ve mümkünse uzman yardımı alınarak yürütülmelidir. Özellikle son yıllarda getirilen zorunlu arabuluculuk şartı, dava açmadan önce uyulması gereken bir prosedürdür ve işçiler bu konuda bilinçli olmalıdır.
ÖDENMEYEN TAZMİNAT İÇİN İZLENECEK ADIMLAR
Tazminatını alamayan bir işçi, hakkını alabilmek için belli bir süreç izlemelidir. Bu süreçte işçinin bireysel girişimleri olduğu gibi, resmi mercilere başvuru ve dava aşamaları da bulunmaktadır. İşte adım adım izlenecek yollar:
1. İŞVERENE YAZILI İHTAR GÖNDERMEK
İlk olarak, işverenle doğrudan iletişime geçmek ve ödenmeyen tazminatı talep etmek önemlidir. Bunu en etkili şekilde yapmanın yolu, noter aracılığıyla ihtarname göndermektir. Noter ihtarnamesi, işçiden işverene resmi bir yazılı bildirim olup, içinde ödenmeyen tazminat tutarının yasal faizleriyle birlikte ödenmesi talebi ve bir ödeme süresi bulunur. Bu ihtarname, ileride açılacak davada işçinin talebini kanıtlaması açısından çok faydalıdır. Harbiye Hukuk uzmanlarına göre kıdem tazminatının ödenmediğini iddia eden işçi, öncelikle işverene noter kanalıyla ihtarname göndermelidir. Bu ihtarda, alacak tutarı ve ödeme için makul bir süre (örneğin 7 gün) belirtilebilir. İhtarnamenin işverene tebliğ edilmesiyle birlikte, işveren çoğu zaman sorumluluğunun farkına vararak ödemeyi yapabilir. Eğer işveren bu ihtara rağmen ödeme yapmazsa, işçinin iyi niyetli girişimleri belgelenmiş olacak ve bir sonraki adımlara zemin hazırlanacaktır.
İç Bağlantı: Noter aracılığıyla ihtar çekme konusunda detaylı bilgi almak için İşçinin Haklı Nedenle Fesihte Uygulayacağı Usul başlıklı yazımıza bakabilirsiniz. İhtarname örnekleri ve usul hakkında bu kaynakta ayrıntılı açıklamalar bulabilirsiniz.
2. ÇALIŞMA VE İŞ KURUMU’NA (İŞKUR) ŞİKAYET BAŞVURUSU
İhtarnameye rağmen sonuç alınamadıysa, işçiler resmi merciler nezdinde girişimde bulunabilir. Bunların başında Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlükleri’ne şikayet başvurusu gelmektedir. İşçi, işyerinin bulunduğu yerin bağlı olduğu İş Kurumu (İŞKUR) il müdürlüğüne giderek, ödenmeyen tazminatları ile ilgili şikayette bulunabilir. İŞKUR’un şikayet masalarında yapılan bu başvuru sonrasında, kurum genellikle işveren ile temasa geçip bir uzlaştırma girişiminde bulunur. İŞKUR yetkilileri, işverenin yükümlülüklerini hatırlatarak sorunu çözmeye çalışır. Bu idari başvurunun en büyük avantajı, işveren üzerinde bir kamu otoritesi baskısı oluşturması ve bazen daha hızlı sonuç alınabilmesidir.
Ancak İŞKUR şikayet sürecinin her zaman kesin çözüm getirmeyebileceğini unutmamak gerekir. Bazı işverenler bu girişimleri dikkate almayabilir veya uzlaşma sağlanamayabilir. Yine de yapılan şikayet ve bu süreçteki gelişmeler, ileride açılacak dava için delil niteliği taşıyacaktır. Örneğin, işverenin İŞKUR’daki uzlaşma toplantısına katılmaması veya orada borcunu kabul etmesi gibi hususlar tutanak altına alınır ve mahkemede işçinin iddiasını destekleyebilir. Bu nedenle, sonuç alınamasa bile İŞKUR’a başvurmuş olmak işçinin lehine olacaktır.
İç Bağlantı: İşçi haklarıyla ilgili kamu kurumlarına şikayet yolları hakkında daha fazla bilgi için İşçi Hakları Danışma Hattı ve Şikayet Yolları makalemizi inceleyebilirsiniz. Bu kaynakta, Alo 170 hattı ve Çalışma Bakanlığı’na şikayet süreci detaylıca anlatılmaktadır.
3. ZORUNLU ARABULUCULUK BAŞVURUSU
2018 yılından itibaren, işçi alacakları ve tazminatlarıyla ilgili davalarda dava şartı olarak arabuluculuk uygulaması getirilmiştir. Bu şu anlama gelir: İş mahkemesinde dava açmadan önce, işçi ile işverenin bir arabulucu eşliğinde görüşerek anlaşma yolunu denemesi zorunludur. İşte bu nedenle tazminatını alamayan işçinin dava açmadan önce Arabuluculuk Başvurusu yapması gerekmektedir. Arabulucuya başvurmadan dava açılırsa, mahkeme dava şartı eksikliğinden davayı usulden reddedecektir. Dolayısıyla, İŞKUR şikayeti yapılsa da yapılmasa da, iş mahkemesine gitmek isteyen her işçi önce arabuluculuk sürecini tamamlamak zorundadır.
Arabuluculuk başvurusu nasıl yapılır? İşçi, işvereninin veya işyerinin bulunduğu yer adliyedeki Arabuluculuk Bürosu’na şahsen başvurabilir. Başvuru sırasında işçi temel bilgilerini ve işvereni bildirir; bir arabulucu genellikle aynı gün veya birkaç gün içinde görevlendirilir. Arabulucu, taraflara ulaşarak bir toplantı günü ve saati belirler. Toplantı genellikle tarafların uzlaşıp uzlaşamayacağını görmek amacıyla yapılır. Taraflar bu görüşmeye kendileri katılabileceği gibi vekilleri (avukatları) aracılığıyla da katılabilir. Arabuluculuk süreci en fazla 3 hafta içinde tamamlanır; zorunlu hallerde arabulucu bu süreyi 1 hafta daha uzatabilir. Görüşmeler gizlilik esasına göre yürütülür ve arabulucu her iki tarafa da eşit mesafede olmak zorundadır.
Arabuluculuk görüşmesi sonucunda anlaşma sağlanırsa, taraflar bir anlaşma belgesi imzalar. Bu belge mahkeme kararı hükmündedir ve içindeki ödeme taahhütleri doğrudan icra edilebilir. Yani işveren, arabulucuda ödemeyi kabul ederse ve belirlenen sürede ödemezse, işçi doğrudan icra yoluna giderek bu belgeyi icraya koyabilir. Arabuluculuk süreci sonunda anlaşma sağlanamazsa, arabulucu bunu bir son tutanak ile belgelendirir. İşte bu tutanak, dava açarken dava dilekçesine eklenecek önemli bir belgedir. İşçi, arabulucuda anlaşamadığı takdirde artık yasal yollardan hakkını aramak üzere iş mahkemesinde dava açma hakkına sahip olur.
İç Bağlantı: Arabuluculuk süreci ve başvuru adımları hakkında ayrıntılı bilgi için Arabuluculuk Başvurusu Nasıl Yapılır? başlıklı rehber niteliğindeki yazımızı okuyabilirsiniz. Bu rehberde arabuluculuğun zorunlu olduğu durumlar, başvuru yolları ve sürecin işleyişi adım adım anlatılmaktadır.
4. İŞ MAHKEMESİNDE TAZMİNAT DAVASI AÇMAK
Zorunlu arabuluculuk aşaması tamamlanıp anlaşma sağlanamadığında, işçi haklarını alabilmek için artık yargı yoluna başvurabilir. Bu aşamada izlenecek yol, iş mahkemesinde alacak davası açmaktır. Arabulucuda anlaşma olmamışsa veya işveren görüşmeye katılmamışsa, arabulucunun düzenlediği anlaşmama tutanağı ile birlikte işçinin yetkili iş mahkemesine başvurması gerekir. Dava dilekçesine bu son tutanak eklenmelidir; aksi halde mahkeme dava şartı eksikliğinden davayı reddedebilir.
Yetkili ve görevli mahkeme neresidir? İşçilik alacakları davalarında görevli mahkeme, iş mahkemeleridir. İş mahkemesinin bulunmadığı yerlerde dava, asliye hukuk mahkemesinde açılır (iş mahkemesi sıfatıyla). Yetki konusunda ise, davalı işverenin yerleşim yeri mahkemesi veya işçinin işini yaptığı yer mahkemesi arasında seçim yapılabilir. İşçi, genellikle işyerinin bulunduğu yer mahkemesinde davayı açmayı tercih eder. Dava dilekçesinde işçi, ödenmeyen kıdem ve/veya ihbar tazminatı tutarını (ve varsa diğer işçilik alacaklarını) talep eder. Ayrıca yasal faiz talebi de dilekçede belirtilir. Kanunen, ödenmeyen kıdem tazminatı için işe fesih tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiz talep etme hakkı vardır. Mahkeme, işçinin davasını haklı bulursa, kararında bu faizle birlikte ödemeye hükmeder.
İş mahkemesinde dava açan işçi, kıdem veya ihbar tazminatının yanı sıra, eğer bunlar da ödenmemişse yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, hafta tatili ve genel tatil ücretleri gibi diğer tüm işçilik alacaklarını da aynı dava içinde talep edebilir. Uygulamada genellikle işten ayrılan işçiler, kıdem ve ihbar tazminatı davası açtıklarında bu diğer alacaklarını da dahil ederek toplu bir alacak davası açarlar. Mahkeme sürecinde işçi, hak ettiği tutarları ispatlamak için işyeri kayıtları, bordrolar, tanık beyanları gibi delillere başvuracaktır. İşverenin savunması alınacak ve gerekirse bilirkişi hesaplaması yapılacaktır.
Dava ne kadar sürebilir? İlk derece iş mahkemesinde bir tazminat davasının sonuçlanma süresi, yargı çevresinin iş yüküne göre değişmekle birlikte ortalama 6 ay ile 1,5 yıl arasıdır. Yargıtay’a (istinaf ve temyiz) gidilmesi halinde süreç 2-3 yılı bulabilmektedir. Ancak dava devam ederken de taraflar sulh anlaşması yapıp dosyayı kapatabilirler.
İş mahkemesi kararı işçi lehine çıktığında, işveren kararda belirtilen tutarı ödemek zorundadır. Karar kesinleştikten sonra ödeme yapılmazsa, işçi icra dairesi aracılığıyla ilamlı icra takibi başlatıp haciz yoluyla alacağını tahsil edebilir. Burada da uzman bir iş hukuku avukatı desteğiyle, işverenin banka hesapları veya malvarlığı üzerinde haciz uygulanarak tazminat tutarı faiziyle birlikte tahsil edilebilecektir.
İç Bağlantı: İş mahkemesinde dava süreci ve süreleri hakkında detaylı bilgi edinmek isterseniz İş Davaları Ne Kadar Sürer? başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz. Bu içerikte iş mahkemelerinin yargılama süreleri, davanın aşamaları ve süreci hızlandırmak için ipuçları yer almaktadır.
SONUÇ VE İŞÇİLERE TAVSİYELER
Tazminatını alamayan işçiler, yukarıda belirtilen yolları izleyerek yasal haklarına kavuşabilirler. İlk etapta işverenle iletişim kurmak ve noter kanalıyla ihtarname göndermek çoğu zaman sorunu çözebilir. Çözülmezse, İŞKUR’a yapılan şikayet ve sonrasında zorunlu arabuluculuk süreci, dava öncesi aşamaları oluşturur ve işçinin çözüm için tüm yolları denediğini gösterir. Arabuluculuk görüşmesinde anlaşma olmazsa, işçi için mahkeme yolu açılır. Yargı sürecine gitmekten çekinmemek gerekir, zira mahkemeler işçinin haklı olduğu durumda alacaklarını faiziyle birlikte tahsil etmesini sağlayacaktır. Ayrıca, işverenin tazminatı ödememesi halinde işçinin 5 yıl içinde dava açma hakkı bulunduğunu unutmamak önemlidir. Bu süre zarfında harekete geçilmezse hak zamanaşımına uğrar.
İşçiler bu süreçte mümkünse hukuki destek almalıdır. Alanında uzman bir iş hukuku avukatı sürecin her aşamasında (ihtarname hazırlama, arabuluculuk görüşmesi, dava dilekçesinin yazılması ve icra takibi gibi) doğru adımları atmanıza yardımcı olacaktır. Nitekim işçilik alacakları davalarında usul kuralları ve ispat yükümlülükleri teknik detaylar içerir. Deneyimli bir avukat, hem arabuluculuk görüşmelerinde işçinin çıkarlarını koruyacak hem de dava sürecinde güçlü bir dosya hazırlayacaktır. Unutulmamalıdır ki, işçi hakları yasalarla korunan ve titizlikle takip edilmesi gereken haklardır. Hiçbir işverenin, işçinin alın teriyle hak ettiği tazminatı ödememe lüksü yoktur. Bu nedenle, hakkınız olan tazminatı alamıyorsanız, yasal yolları kararlılıkla kullanarak hakkınızı aramaktan çekinmeyin.
İç Bağlantı: İşten çıkarılma ve tazminat konularında daha fazla bilgi ve örnek olaylar için İşten Çıkarılan İşçinin Hakları makalemizi de okuyabilirsiniz. Bu yazıda haksız fesih durumunda işçinin açabileceği davalar ve talep edebileceği haklar kapsamlı şekilde ele alınmıştır.

TAZMİNATINI ALAMAYAN İŞÇİLER NE YAPMALI
SIKÇA SORULAN SORULAR
Tazminatımı Alamadım Ne Yapmalıyım?
Tazminatınızı alamadıysanız öncelikle işverene noter ihtarı çekerek resmi talepte bulunun. Ödeme yapılmazsa, İŞKUR’a şikayet edip ardından arabulucuya başvurmanız gerekir. Arabulucuda anlaşma sağlanamazsa iş mahkemesinde dava açmalısınız. Bu süreçte mümkünse bir iş hukuku avukatından destek almak hak kaybını önler. Yukarıdaki adımları izleyerek haklarınızı arayabilirsiniz.
Arabuluculuk Süreci Kaç Gün Sürer?
İş hukuku uyuşmazlıklarında arabuluculuk süreci kanunen 3 hafta (21 gün) içinde tamamlanır. Arabulucu gerekli görürse bu süreyi en fazla 1 hafta daha uzatabilir. Genellikle başvurudan sonra arabulucu birkaç gün içinde tarafları toplantıya çağırır ve tek bir oturumda çözüm arar. En geç 4 hafta içinde süreç sonuçlanmak zorundadır. Bu süre sonunda anlaşma olursa tutanak imzalanır, olmazsa son tutanak düzenlenir.
Tazminat Davası Zamanaşımı Süresi Kaç Yıl?
Kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarında zamanaşımı süresi 5 yıldır. İş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren 5 yıl içinde dava açılmazsa, tazminat talep etme hakkı zamanaşımına uğrar. 25 Ekim 2017’den önce sona eren iş ilişkilerinde eski zamanaşımı süresi 10 yıldı; ancak bu tarihten sonra sona eren tüm iş sözleşmeleri için 5 yıllık süre geçerlidir. Bu nedenle tazminatını alamayan işçinin, işten ayrıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde yasal yollara başvurması gerekir.
Mahkeme Tazminata Faiz Uygular Mı?
Evet, iş mahkemesi kararlarında ödenmeyen tazminatlara yasal faiz uygulanır. Kıdem tazminatı için kanunen fesih tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiz işletilir. İhbar tazminatında ise temerrüt (dava) tarihinden itibaren yasal faiz uygulanır. Yani işveren tazminatı zamanında ödemezse, mahkeme kararıyla birlikte faizini de ödemek zorunda kalır. Bu durum işçinin uğradığı gecikme zararını telafi etmeyi amaçlar.
Arabulucuda Anlaşma Olmazsa Ne Olur?
Arabuluculuk görüşmesinde anlaşma sağlanamazsa, arabulucu bunu belgeleyen bir son tutanak düzenler. Bu tutanak ile birlikte işçi, iş mahkemesinde dava açabilir. Anlaşmama tutanağı dava dilekçesine eklenmek zorundadır. Arabulucuda uzlaşma olmadığı için süreç yargıya taşınır ve mahkeme, tarafların beyan ve delillerine göre karar verir. Kısaca, arabulucuda sonuç çıkmazsa bir engel yoktur; doğrudan dava açma hakkınızı kullanabilirsiniz.
İhbar Tazminatı Ödenmezse Ne Yapılır?
İhbar tazminatı, işveren tarafından işçiye belirlenen ihbar sürelerine uyulmadan işten çıkarıldığında ödenmesi gereken tutardır. İşveren ihbar tazminatını ödemezse, işçinin izleyeceği yol kıdem tazminatına benzer. Önce ihtarname ile talep, ardından gerekirse arabuluculuk başvurusu ve son olarak iş mahkemesinde dava açılması şeklindedir. İhbar tazminatı davası açmadan önce de arabulucuya başvurmak zorunludur. Mahkeme sürecinde işçi, işe başlama ve çıkış tarihleri ile ihbar sürelerine uyulmadığını ispatlayarak alacaklı olduğu tutarı talep eder. İhbar tazminatında da zamanaşımı 5 yıldır ve mahkeme kararıyla birlikte yasal faiz işleyecektir.