İdare HukukuGayrimenkul HukukuİMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ VE REVİZYONU

İmar planı değişikliği ve revizyonu, bölgenin sosyo-ekonomik yapısını, çevresel dengelerini ve kentsel estetiği doğrudan etkileyebilecek kararlar olduğundan, titizlikle yürütülmesi gereken süreçlerdir. İmar planı değişikliği ve revizyonu, mevcut planın ana hatlarına sadık kalınarak ve kamu yararı gözetilerek yapılmalıdır. Ayrıca, bu değişikliklerin hukuki dayanakları, planlama ilkeleri ve yönetmeliklerle uyumlu olması zorunludur. İmar planı değişikliği ve revizyonu sırasında, kazanılmış hakların korunması ve hukuki güvenlik ilkesinin gözetilmesi esastır. Yazımızda imar planı değişikliği ve revizyonunun hukuki çerçevesi, teknik detayları ve uygulamada karşılaşılan zorluklar üzerinde duracağız.

İMAR PLANI NEDİR?

İmar planı, belirli bir yerleşim alanında yapılacak imar uygulamaları hakkında detaylı bilgiler içeren bir plan veya haritadır. Bu planlar, genellikle yerel yönetimler tarafından hazırlanır ve ilgili mevzuata uygun olarak onaylanır. İmar planları, arazi kullanımını, inşaat ve yapılaşma standartlarını, trafik akışını düzenleyen ve çevre düzenlemesi gibi konuları kapsayan kararları içerir.

İMAR PLANININ HUKUKİ NİTELİĞİ NEDİR?

İmar planları, bir bölgenin ya da bir taşınmazın yapılaşma amacını, kullanım şeklini ve yapılaşma koşullarını belirleyen düzenleyici idari işlemlerdir.  3194 sayılı İmar Kanunu’na göre imar planları nazım imar planı ve uygulama imar planından oluşur. İmar planlarının hukuki nitelikleri hakkında idare hukuku açısından doktrinde görüş birliği yoktur. Ancak genel kabul gören görüş, imar planlarının düzenleyici idari işlem niteliğinde olduğudur.

İmar planlarının düzenleyici işlem olduğunun kabul edilmesinde, mevzuatımızda yer alan kuralların, düzenleyici idari işlemlerle oldukça benzerlik göstermesi etkilidir. İmar planlarının ilanının zorunlu olduğu, dava açma süresinin bir aylık askı ilanının son ilan tarihini izleyen günden itibaren başladığı ve imar planının veya imar plan değişikliği ve revizyonunun iptal edilmesinin önceki planın kendiliğinden yürürlüğe girmesini sonuçlandırmadığı gibi faktörler, bu görüşü destekler. Ayrıca, imar planlarına dava açılabilmesi ve bu davada imar planının dava konusu yapılabilmesi de düzenleyici işlem niteliğini vurgular.

Danıştay içtihadında da imar planlarının düzenleyici işlem niteliğinde olduğu kabul edilmiştir. İmar planları, kapsadıkları bölgeye ilişkin hem genel kurallar hem de bu kuralların uygulanmasına gösteren bir şema içeren karmaşık yapılı bir işlem türü oluşturur. Bu nedenle, imar planlarının düzenleyici işlem niteliğinde olduğu görüşü yaygındır.

İMAR MEVZUATINDA İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ VE REVİZYON İMAR PLANI

İmar mevzuatında, imar planı değişikliği ve revizyon imar planı, şehirlerin gelişen ihtiyaçlarına uyum sağlamak ve mevcut şartlara en uygun hale getirmek için önemli araçlardır. İmar planı değişikliği, mevcut planın belli başlı kararlarını değiştirmeyi ifade ederken, revizyon imar planı ise planın tamamının veya önemli bir kısmının yenilenmesini kapsar.

Plan Değişikliği, planın ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğünü ve sosyal ile teknik altyapı dengesini bozmayacak şekilde kullanım amacındaki değişiklikleri içerir. Örneğin, bir alanın konut yerine ticaret alanı olarak değiştirilmesi, plan değişikliği olarak değerlendirilir.

Revizyon İmar Planı, mevcut imar planlarının ihtiyaca cevap vermediği veya uygulamasının mümkün olmadığı durumlar için, planın tamamının veya önemli bir kısmının yenilenmesidir. Bu, genellikle nüfus artışı gibi değişen şartlar veya yeni gelişmeler nedeniyle gerekebilir ve planın güncellenmesini sağlar.

İlave İmar Planı ise, mevcut imar planının gelişme alanları açısından ihtiyaca cevap vermediği durumlarda, mevcut plana bitişik ve uyumlu olarak hazırlanan yeni planlardır.

Bu süreçler, Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği ve ilgili diğer yönetmeliklerle düzenlenmiştir ve imar planı değişikliği ve revizyonunun sebebi, fiili ya da hukuki durumların değişmesidir. Plan yapma yetkisine sahip idareler dışındaki gerçek ve tüzel kişiler de plan değişikliği için talepte bulunabilir.

İmar planlarında değişiklik yapılabilmesi için zorunlu sebeplerin bulunması gerekmektedir. Bu sebepler, yönetmeliklerde sıralanmış olup, imar planı değişikliği ve revizyonu, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına uygun olarak yapılmalıdır.

İMAR PLANININ DEĞİŞMEZLİĞİ ESASI NEDİR?

İmar Planının Değişmezliği Esası, imar hukukunda önemli bir ilkedir ve imar planlarının değiştirilmesi konusunda belirli sınırlamalar getirir. İmar planları, bir şehrin veya bölgenin gelecekteki gelişimini yönlendiren kapsamlı bir belge setidir. Bu planlar, yerleşim alanlarının düzenlenmesi, yapılaşma yoğunluğu, yeşil alanlar, altyapı ve diğer detayları içerir. İmar planlarının değişmezliği esası, aşağıdaki temel prensipleri içerir:

  • Kamu Yararı ve Planın İstikrarı: İmar planları, kamu yararı gözetilerek hazırlanır ve birçok paydaşın ihtiyaçlarını dengeli bir şekilde karşılamalıdır. Bu nedenle planlar, istikrarlı ve sürekli bir şekilde uygulanmalıdır.
  • Planın Hukuki Güvenlik Sağlaması: İmar planları, mülkiyet haklarına, yapılaşma hakkına ve diğer haklara dayalı olarak oluşturulur. Bu nedenle planların değişmezliği, hukuki güvenliği sağlar ve hak sahiplerinin haklarını korur.
  • Zorunlu Durumlar Haricinde Değişiklik Yapılamaz: İmar planı değişikliği ve revizyonu yapılabilmesi için zorunlu durumların varlığı gereklidir. Bu durumlar, mevcut planın eksiklikleri, çevresel etkiler veya diğer özel nedenler olabilir.
  • Kamu Katılımı ve İtiraz Hakkı: İmar planı değişikliği ve revizyonu, kamusal katılımı içermeli ve ilgili kişilerin görüşlerine açık olmalıdır. İtiraz hakkı da bu süreçte önemlidir.
  • Teknik ve Hukuki Değerlendirme: İmar planı değişikliği ve revizyonu, teknik ve hukuki birimler tarafından değerlendirilmeli ve yasalara uygunluğu kontrol edilmelidir.

Bu esaslar, imar planlarının güncellenmesi ve değiştirilmesi sürecinde dikkate alınmalıdır. İmar planlarının değişmezliği, şehirlerin sürdürülebilir gelişimine katkıda bulunurken, hak sahiplerinin haklarını korur.

İMAR PLANLARINDA DEĞİŞİKLİK YAPILABİLİR Mİ?

İmar planlarında revizyon yapılması, şehirlerin gelişimine ve değişen ihtiyaçlarına uyum sağlamak amacıyla mümkündür ve bu süreç, mevzuat ve yönetmeliklerle düzenlenmiştir. İmar planları, kentin mevcut ve gelecekteki imkanlarıyla uyumlu bir şekilde tasarlanır ve bu planların uygulanabilirliği, şehrin gerçek veri ve ihtiyaçlarını karşılayabilmesiyle mümkün olur.

Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği’nin 26. maddesinin 3. fıkrasına göre, imar planlarında bulunan sosyal ve teknik altyapı alanlarının kaldırılması, küçültülmesi veya yerinin değiştirilmesi gibi imar planı değişikliği ve revizyonu zorunluluk olmadıkça yapılamaz. Bu, imar planlarının keyfi olarak değiştirilemeyeceğini ve imar planı değişikliği ve revizyonunun ancak zorunlu durumlarda ve belirli şartlar altında gerçekleştirilebileceğini gösterir.

İmar planlarında revizyon yapılması, çeşitli nedenlerle gerekli olabilir. Örneğin, kentte birbirini izleyen çok sayıda imar değişikliği ve revizyonunun yapılmış olması ve bu değişikliklerin plan bütünlüğünü bozmuş olması, revizyona gidilmesini gerektirebilir. Ancak, revizyon yapılırken dikkat edilmesi gereken husus, revizyon kapsamında yapılan değişikliklerin onaylı imar planına uygun olması gerekliliğidir.

Sonuç olarak, imar planlarında revizyona gidilmesi, mevcut koşulların değiştirilmesinin zaruri olduğu durumlarda ve belirli ilke ve esaslara uygun olarak mümkündür. Bu süreç, şehirlerin sürdürülebilir gelişimine katkıda bulunur ve kamu yararı gözetilerek yapılmalıdır.

İMAR PLANI REVİZYONUNDA GÖZETİLECEK ZORUNLU KURALLAR NELERDİR?

İmar planı değişikliği ve revizyonu, mevcut imar planının ihtiyaca cevap vermediği veya uygulamasının mümkün olmadığı durumlar ile üst kademe plan kararlarına uygunluğunun sağlanması amacıyla planın tamamının veya plan ana kararlarını etkileyecek bir kısmının yenilenmesi anlamını taşır. İşte bu süreçte gözetilmesi gereken zorunlu kurallar:

  • Tekel Niteliğinde Hizmet Sunan Kamu İdarelerinin İhtiyaçlarının Dikkate Alınması: Revizyon imar planı hazırlanırken, kamu hizmetlerinin gereksinimleri göz önünde bulundurulmalıdır. Özellikle eğitim, sağlık, park gibi sosyal donatı alanlarına duyulan ihtiyaçlar ve ulaşım ağının yeniden düzenlenmesi önemlidir.
  • Sosyal ve Teknik Alt Yapı Plan Değişikliklerinde Uyulması Gereken Kurallar: Revizyon imar planı yapılırken, mevcut alanın nüfus artışı gibi değişen ihtiyaçlarına yönelik düzenlemeler yapılmalıdır. Aynı zamanda geleceğe yönelik değişikliklere de yer verilmelidir.
  • Plan Müelliflerinin Belirli Yeterliliğe Sahip Olması: Plan Yapımını Yükümlenecek Müelliflerin Yeterliliği Hakkında Yönetmelik planların yapımını üstlenecek müelliflerin sahip olması gereken yeterlilik belgelerini ve hissedarların meslek gruplarına göre hisse dağılımını tanımlar. Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği Madde 21/4, imar planlarının yeterliliği haiz müellifler tarafından hazırlanmasının zorunlu olduğunu ve bu planların yetkili idarelere sunulması gerektiğini belirtir. Plan müelliflerinin mevzuatta aranan yeterliliğe sahip olmaması halinde imar planı revize edilir.
  • Eşdeğer Yeni Bir Alanın Ayrılması: Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği Madde 26/3/b uyarınca imar planında sosyal ve teknik altyapı alanlarının kaldırılması veya küçültülmesi durumunda, eşdeğer yeni bir alanın ayrılmasını ve bu alanın yüzölçümü ve konum özelliklerinin korunmasını şart koşar.
  • Yatırımcı Kuruluşların Görüşlerinin Alınması: İmar planı değişikliği ve revizyonu ile ilgili yatırımcı Bakanlık veya kuruluşların görüşlerinin alınmasını zorunlu kılar.

Bu kurallar, imar planı değişikliği ve revizyonu yapılmasında uyulması gereken prosedürleri ve standartları belirler. Yeterlilik belgeleri, eşdeğer alan ayrılması ve yatırımcı kuruluşların görüşlerinin alınması gibi konular, planların hukuka uygunluğunu ve uygulanabilirliğini sağlamak için önemlidir. Aksi takdirde, yapılan imar planı değişiklikleri hukuka aykırı olabilir.

İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİNİN KAZANILMIŞ HAKLARA ETKİSİ

İmar planlarının uygulanması ve kazanılmış haklar arasındaki ilişki, idare hukukunun önemli bir konusudur. İmar planı değişikli ve revizyonu, düzenleyici işlemlerin değiştirilmesi veya kaldırılması gibi etkiler doğurur ve bu, bireylerin kazanılmış hakları açısından önemlidir. Düzenleyici işlemler, yürürlükte oldukları süre boyunca bireylerin kazanmış oldukları hakları korur. Ancak, bu hakların düzenleyici işlemler yürürlükten kalktıktan sonra da kullanılabilmesi için, kişisel durumlara dönüşmüş olmaları gerekmektedir.

Danıştay’ın 12. Dairesi’nin 24.02.1996 tarihli kararında, müktesep hakların, mevzuata uygun olarak kazanılmış ve ferdi durumlara dönüşmüş haklar olduğunu belirtmiştir. Bu, imar planlarının doğrudan bireylere hak kazandırmadığı ve düzenleyici işlemlerin birel işlemlere dönüşmesi gerektiği anlamına gelir.

Anayasa Mahkemesi’nin bir kararında ise, kazanılmış haklardan bahsedilebilmesi için, bu hakların yeni yasadan önce yürürlükte olan kurallara göre bütün sonuçlarıyla eylemli olarak elde edilmiş olması gerektiği vurgulanmıştır.

Danıştay’ın kazanılmış haklar konusundaki yaklaşımı, hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak, idari işlemlerin geriye yürümezliği ilkesini ve kazanılmış hakların korunmasını içerir. Kazanılmış hak, objektif bir hukuk kuralının kişilere uygulanmasıyla, genel hukuki durumun kişisel bir işlemle özel hukuki duruma dönüşmesidir. Her olayın özelliğine göre değerlendirilmesi gerektiği ve kazanılmış hak kavramının fonksiyonellik içerdiği kabul edilmektedir.

Sonuç olarak, düzenleyici işlemlerden doğan haklar, bireysel idari işlemler olarak kabul edilir ve bu işlemlerin uygulanması neticesinde ortaya çıkar. İmar planlarının değiştirilmesi durumunda, kazanılmış hakların korunması ve idari işlemlerin hukuka uygunluğu, her somut olayın kendi şartları çerçevesinde değerlendirilmelidir.

İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİNİN ÇED RAPORU İLE İLİŞKİSİ

İmar planları ve bu planlara bağlı olarak gerçekleştirilen ÇED raporları ile arasındaki ilişki, idare hukuku açısından önemli bir konudur. İmar planlarının düzenleyici işlem niteliğinde olması ve bu planlara dayalı olarak yürütülen birel işlemlerin hukuki statüsü, Danıştay içtihatları ve mevzuat çerçevesinde değerlendirilmelidir.

Danıştay 6. Dairesi’nin 11.05.2005 tarihli ve 2005/1682 E., 2005/1740 K. sayılı kararında, imar planlarının iptali durumunda, bu planlara dayalı olarak gerçekleştirilen uygulama işlemlerinin de iptal edilebileceğini belirtmiştir. Ancak, ÇED olumlu kararının, imar planlarının bir uygulama aracı olmadığını ve dolayısıyla ÇED raporlarının düzenleyici işlem niteliğindeki imar planlarına bağlı birel işlemler olarak kabul edilemeyeceğini vurgulamıştır.

Bu bağlamda, imar planlarında yapılan herhangi bir imar planı değişikliği ve revizyonu, ÇED raporlarının hukuki durumunu etkileyebilir. Eğer imar planlarındaki revizyon, ÇED raporlarının işlemlerinin temelini etkileyebilecek nitelikteyse, bu durumda mevcut ÇED raporlarının geçersiz hale gelebileceği ve yeniden düzenlenmesi gerekebileceği sonucuna varılabilir. Ancak, imar planı değişikliği ve revizyonunun ÇED raporlarının esasına etki etmediği durumlarda, bu rapor ve işlemlerin geçerliliğinin devam edeceği söylenebilir.

Sonuç olarak, imar planı değişikliği ve revizyonunun ÇED raporlarına etkisi, her somut olayın kendi şartları çerçevesinde değerlendirilmelidir. Bu süreçte, kazanılmış haklar, kamu yararı ve hukuki güvenlik ilkeleri gözetilerek, idari işlemlerin mevzuata uygunluğu ve şeffaflığı ön planda tutulmalıdır.

İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİNİN İHALE İŞLEMLERİNE ETKİSİ

İmar planı değişikliği ve revizyonunun ihale işlemlerine etkisi, imar planlarının düzenleyici işlem niteliğinde olması ve bu planlara dayalı olarak yürütülen birel işlemlerin hukuki statüsü ile yakından ilişkilidir. İmar planlarının değiştirilmesi, düzenleyici işlemlerin değiştirilmesi veya kaldırılması gibi etkiler doğurur ve bu, bireylerin kazanılmış hakları açısından önemlidir.

Düzenleyici işlemler, yürürlükte oldukları süre boyunca bireylerin kazanmış oldukları hakları korur. Ancak, bu hakların düzenleyici işlemler yürürlükten kalktıktan sonra da kullanılabilmesi için, kişisel durumlara dönüşmüş olmaları gerekmektedir. Örneğin, bir ihale işlemi, imar planına dayalı olarak gerçekleştirilmişse ve plan değişikliği ihale işleminin temelini etkileyebilecek nitelikteyse, bu durumda mevcut ihale işleminin geçersiz hale gelebileceği ve yeniden düzenlenmesi gerekebileceği sonucuna varılabilir.

Her somut olayın kendi şartları çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği için, imar planı değişikliği ve revizyonunun ihale işlemlerine etkisi, konunun uzmanları tarafından detaylı bir şekilde incelenmelidir. İmar planlarının düzenleyici işlem niteliği ve bu planlara dayalı birel işlemlerin hukuki statüsü, hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak, idari işlemlerin geriye yürümezliği ilkesini ve kazanılmış hakların korunmasını içerir.

İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ İLE OLUŞAN DEĞER ARTIŞ PAYI

İmar planı değişiklikleri, taşınmazların mevcut ve potansiyel kullanım değerlerini etkileyebilir ve bu durum, mülkiyet sahipleri için ekonomik bir değer artışı yaratabilir. Bu artış, genellikle “değer artış payı” olarak adlandırılır ve imar planı değişikliği ve revizyonu sonucu oluşan bu ekonomik kazancın, kamu yararına bir kısmının kamu idaresi tarafından talep edilmesi sürecini ifade eder.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun ek 8. maddesi, imar planı değişiklikleri sonucu taşınmazların değerinde meydana gelen artışın, değer artış payı olarak kamuya aktarılmasını düzenlemektedir. Bu düzenleme uyarınca taşınmaz maliklerinin tamamının talep ettiği ada bazındaki imar planı tadilatı neticesinde, değeri yükselen arazinin meydana gelen değer artışının bütünü, değer artış payı olarak kabul edilir.

Bu sürecin uygulama detayları, 15.09.2020 tarihli ve 31245 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “İmar Planı Değişikliğine Dair Değer Artış Payı Hakkında Yönetmelik” ile belirlenmiştir. Yönetmelik, uygulama imar planı değişikliği ve revizyonu sonucu taşınmazda meydana gelecek değer artışının değer artış payı olarak kamuya kazandırılmasında; bu payın kapsamı, tespiti, kesinleşmesi, ödenmesi ve dağıtımına ilişkin iş ve işlemlere yönelik usul ve esasları tanımlamaktadır

Değer artış payının hesaplanması, imar planı değişikliği ve revizyonu öncesindeki taşınmazın değeri ile değişiklik sonrasındaki potansiyel değeri arasındaki farka dayanır. Bu fark, genellikle belirli bir yüzde oranında kamu idaresine ödenir ve bu ödeme, genellikle altyapı gelişimleri gibi kamu hizmetlerinin finansmanında kullanılır. İmar planı değişikliği ve revizyonu ile oluşan değer artış payının adaletli bir şekilde tespit edilmesi ve tahsil edilmesi, planlama sürecinin şeffaflığı ve hukuki düzenlemelere uygunluğu açısından önemlidir. Bu süreç, aynı zamanda, kamu ve özel çıkarların dengelenmesine ve sürdürülebilir kentsel gelişimin teşvik edilmesine katkıda bulunur.

İMAR PLANINDA DEĞİŞİKLİK VE REVİZYONUN KAPSAMI

İmar planı değişikliği, mevcut planlarda belirli parsel veya bölgelerin kullanım amacını, yoğunluğunu veya yapılaşma şartlarını değiştiren bir süreçtir. Bu değişiklikler, genellikle mevcut koşulların yeniden değerlendirilmesi veya planlama hedeflerinin güncellenmesi gerektiğinde yapılır. Öte yandan, imar planı revizyonu, planın bütününün veya önemli bir kısmının, genellikle daha geniş çaplı ve kapsamlı bir şekilde yeniden düzenlenmesini ifade eder. Revizyon süreci, şehirlerin büyüme dinamikleri, demografik değişimler veya çevresel faktörler gibi yeni gelişmeleri yansıtacak biçimde planları günceller. İmar planı değişikliği ve revizyonun kapsamına ise şu durumlar girer:

  1. Kullanım Amaçlarının Dönüştürülmesi:Kamusal menfaatlerin gerektirdiği durumlarda, imar planı değişiklikleri ile bir alanın kullanım amacı dönüştürülebilir. Bu, sıkça rastlanan bir durumdur. Örneğin, bir alana eski imar planında ticari amaçla tahsis edilmişken, kamu yararı ve zorunlu durumlar göz önünde bulundurularak, bu alanın imar planı değişikliği ve revizyonu ile yeşil alana dönüştürülmesi mümkündür.
  2. Kat Sayısı ve Yapı Alanı Değişiklikleri:İmar planlarında, belirlenen kat sayısı ve yapı alanı, artırılabilir veya azaltılabilir. Bu tür bir değişiklikle, mevcut yapıların kat sayısı veya alanı “emsal artışı” adı altında genişletilebilir. Her imar planı değişikliğinde olduğu gibi, bu durumda da kamu yararı esas alınır. İmar planı değişiklikleri ile kat sayısı, yapı yoğunluğu ve yüksekliği, sadece kamu yararı gerektirdiğinde artırılabilir veya azaltılabilir.
  3. Donatı Alanlarının Yeniden Düzenlenmesi:“Donatı”, sosyal ve teknik altyapıyı ifade eder. İmar planlarında, sosyal ve teknik donatı alanlarının yeniden düzenlenmesi için değişiklikler yapılabilir. Sosyal donatılar, birey ve toplumun kültürel, sosyal ve dinlence ihtiyaçlarını karşılamak üzere yapılan eğitim, sağlık, dini, kültürel ve idari tesisler gibi alanları kapsar. Teknik donatılar ise, enerji, ulaşım, haberleşme gibi hizmetlerin sağlanması için yapılan tesisleri içerir.
  4. Teknik İnceleme Eksikliği:İmar planlarının hazırlanma sürecinde gerekli teknik incelemelerin yeterince yapılmaması halinde, imar planı değişikliğine gidilebilir. İmar planları, uzmanlık gerektiren ve detaylı hazırlık ile analizlerin yapılmasını gerektiren işlerdir. Teknik olarak yetersiz hazırlanan imar planlarının düzeltilmesi için, kamu yararını gözeterek değişiklikler yapılabilir.

İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ VE REVİZYONUNDA YETKİLİ İDARE

3194 sayılı İmar Kanunu’nun 8. Maddesine göre belediye sınırları içinde kalan alanlarda nazım ve uygulama imar planlarının hazırlanması ve değişikliği yetkisi, belediye meclislerine aittir. Mücavir alan sınırları dışındaki alanlarda ise bu yetki, il özel idarelerinin karar organı olan il genel meclislerine verilmiştir. İmar Kanunu’nun 9. maddesi uyarınca, mahalli idarelerin yanı sıra, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da imar planı ve imar planı değişikliği ve revizyonu yapma yetkisine sahiptir. Bazı özel durumlarda ise Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da yetkili olduğu belirtilmiştir. Bu, özellikle tarihi, kültürel ve turistik değeri olan alanların korunması ve geliştirilmesi gibi konularda söz konusu olabilir.

İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ VE REVİZYONUNA İTİRAZ SÜRESİ VE İTİRAZ YOLU

İmar planı değişikliği ve revizyonu ilan edildiğinde, vatandaşlar ve ilgili kişiler bir aylık süre içinde bu değişikliğe itiraz edebilirler. İlan, belediye tarafından belirlenen yerlerde ve ilgili idarelerin internet sitelerinde yapılır. İtiraz süresi, ilan tarihinden itibaren başlar ve bir ay boyunca devam eder.

İtiraz, yazılı olarak ilgili idareye yapılır. İtiraz eden kişiler, imar planı değişikliği ve revizyonunun hukuka uygun olmadığını düşündükleri gerekçeleri belirterek itirazlarını iletebilirler. İtirazın reddedilmesi durumunda, dava açma hakkı doğar.

İtirazın reddedilmesi veya itiraz süresinin sona ermesi halinde, vatandaşlar ve ilgili kişiler idari yargıda dava açabilirler. İYUK madde 7’ye göre, idare mahkemelerinde dava açma süresi 60 gündür. İmar planı değişikliği ve revizyonuna karşı dava, ilan tarihinden itibaren 60 gün içinde açılmalıdır. Bu süreç, imar planlarının hukuka uygunluğunun denetlenmesi ve vatandaşların haklarının korunması açısından oldukça önemlidir.

İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİNİN İPTALİ DAVASI

Hukuk devleti prensibi gereği, idari işlemlerin yasallığı yargı denetimine tabidir. İmar planı değişikliği ve revizyonu, idari mahkemeler tarafından denetlenir. Eğer idareler, yasal sınırlar dışında imar planlarını değiştirirse, bu durum mahkemede uyuşmazlık konusu haline gelir.

İmar planı değişikliği ve revizyonuna karşı, hak ve fiil ehliyetine sahip bireyler veya İYUK madde 2 uyarınca hakları ihlal edilen kişiler dava açabilir. İhlal edilen haklar meşru, kişisel ve güncel olmalıdır. Tüzel kişilikler de imar planı değişikliklerine itiraz edebilir.

İmar Kanunu’nun 8/b maddesi gereğince, onaylanan planlar belediye tarafından belirlenen yerlerde ve idarelerin internet sitelerinde bir ay süreyle ilan edilir. Bu süre zarfında ilgililer plana itiraz edebilir. İYUK madde 11’e göre, itiraz edilmesi halinde dava açma süresi durur. İtiraz reddedilirse, dava açma süresi işlemeye başlar. İtiraz etmek zorunlu değildir.

İdari yargıda dava açma süreleri, kamu düzeniyle ilgili olup, hak düşürücü niteliktedir. İYUK madde 7’ye göre, idare mahkemesinde dava açma süresi 60 gündür. İmar planı değişikliği ve revizyonuna karşı dava, değişikliğin ilan edildiği tarihten itibaren 60 gün içinde idare mahkemesinde açılmalıdır. Eğer imar planı değişikliğini yapmaya yetkili idare bir Bakanlık ise, Danıştay Kanunu madde 24 uyarınca, iptal davası Danıştay’da görülür. Diğer durumlarda, İYUK madde 34’e göre, ilgili yerin İdare Mahkemesi yetkilidir. İdare hukuku alanında uzman bir avukatla çalışmak, sürecin sağlıklı ve hızlı ilerlemesine katkı sağlar.

İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ VE REVİZYONU

İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ VE REVİZYONU

HARBİYE HUKUK BÜROSU İDARE HUKUKU İPTAL DAVASI HİZMETLERİMİZ

Harbiye Hukuk Bürosu, idare hukuku konusunda uzmanlaşmış avukatlık bürosudur. İdari işlemlerin hukuka aykırılığı iddiasıyla açılan iptal davaları bireylerin haklarını korumayı amaçlayan önemli davalardır. Bu süreçte Harbiye Hukuk Bürosu, danışmanlık hizmetleri ve dava takibi ile müvekkillerine destek verir.

Haksız veya hukuka aykırı olduğu düşünülen idari işlemlere karşı itiraz etmek, vatandaşların haklarını savunmak ve hukuka uygunluğu denetlemek için önemlidir. Harbiye Hukuk Bürosu, bu alanda uzman idare hukuku avukatları ile profesyonel bir yaklaşım sunarak müvekkillerinin haklarını korumaya yardımcı olur.

SIKÇA SORULAN SORULAR

İmar planı değişikliği yapılabilir mi?

Evet, imar planı değişikliği ve revizyonu yapılabilir. İmar planları, belirli durumlar ve ihtiyaçlar doğrultusunda değiştirilebilir. İmar planı değişiklikleri, mevcut planların ihtiyaca cevap vermediği, uygulamasının problemli olduğu veya üst kademe plan kararlarına uygunluğun sağlanması gerektiği durumlarda yapılabilir.

Hangi durumlarda revizyon imar planı yapılır?

Revizyon imar planı, mevcut bulunan imar planının güncellenmesi için hazırlanan bir plan türüdür. Bu plan, genellikle şehirlerin büyümesi, yerleşim alanlarının değişmesi veya çevre şartlarının değişmesi gibi nedenlerle gereklidir. İmar uygulaması yapılan yerin yapı adalarını, yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulamaya esas olacak diğer bilgileri ayrıntılarıyla gösteren üzerine kadastral durumu da işlenmiş plana revizyon imar planı denir.

Revizyon imar planı yapılırken, mevcut imar planı baştan aşağıya değiştirilmez. Bunun yerine, belirli bir kesim veya tümünün plan yapım tekniklerine uygun olarak yenilenmesiyle oluşturulur. Revizyon imar planları, mevcut planın uygulamalarında sorunlar yaşandığında veya ihtiyaca cevap vermediğinde devreye girer. Bu planlar, geleceğe yönelik değişiklikleri de göz önünde bulundurarak hazırlanır. Örneğin, nüfus artışı gibi faktörler, revizyon imar planlarının gerekliliğini ortaya çıkarabilir. Bu planlar, bölgenin hali hazırdaki ihtiyaçlarına düzenleme getirmenin yanı sıra gelecekteki değişiklikleri de göz önünde bulundurur.

İmar planı değişikliğinden sorumlu idare kimdir?

İmar planı değişikliği ve revizyonundan sorumlu idare, genellikle yerel yönetimlerdir. Sorumlu idareler büyükşehir belediyeleri, ilçe belediyeleri, belediyeler ve mücavir alan sınırları içindeki belediyeleri kapsar. Büyükşehir belediyesi dışındaki alanlarda ise il özel idareleri bu görevi üstlenir. Ayrıca, ilgili mevzuat uyarınca plan yapma ve onaylama yetkisine sahip diğer kurum ve kuruluşlar da imar planı değişikliği ve revizyonu sürecinde rol alabilir.

İmar planı değişikliği ve revizyon imar planı davası nedir?

İmar planı değişikliği ve revizyon imar planı davası, imar planlarının hukuka uygunluğunu ve kamu yararını denetlemek amacıyla açılan idari davalardır. Eğer yapılan imar planı değişikliği ve revizyonun hukuka aykırı olduğu düşünülüyorsa ilgili idare mahkemelerinde dava açabilir. Bu dava, plan değişikliğinin veya revizyonun iptali için yapılır ve genellikle planın ilan edildiği tarihten itibaren 60 gün içinde açılması gerekmektedir.

İmar planı değişikliğinde değer artış payı nasıl hesaplanır?      

İmar planı değişikliği ve revizyonunda değer artış payı, taşınmazın mevcut durumdaki değeri ile imar planı değişikliği ve revizyonu sonrasındaki durum değerlerinin analiz edilmesi sonucunda hesaplanır. Bu hesaplama, idare tarafından yetkilendirilmiş en az iki gayrimenkul değerleme kuruluşuna yaptırılır ve bu kuruluşlar tarafından hazırlanan değerleme raporları esas alınarak yapılır.

İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ İPTAL DAVASI DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

… İDARE MAHKEMESİNE

Yürütmenin durdurulması taleplidir.

DAVACI               :

VEKİLİ                :

DAVALI                : … Belediye Başkanlığı

TEBLİĞ TARİHİ :

KONU         : [İlgili Mahalle/Alan] İmar Planı Değişikliğinin İptali ve Yürütmenin Durdurulması Talebi

AÇIKLAMALAR:

  1. Davacı, … [İlgili Mahalle/Alan] sakinidir ve bu bölgede imar planı değişikliği yapılmıştır.
  2. İlgili imar planı değişikliği, …/…/…. tarihinde … Belediye Meclisi tarafından onaylanmıştır.
  3. Söz konusu imar planı değişikliği, davacının … adresinde bulunan taşınmazın kullanım amacını ve değerini olumsuz yönde etkilemektedir.
  4. İmar planı değişikliği, davacının … adresindeki taşınmazın mevcut sosyal ve teknik altyapısını, yoğunluğunu, ulaşım ağını ve kullanım amacını değiştirmektedir.
  5. Davacı, söz konusu imar planı değişikliğine …/…/… tarihinde itiraz etmiş, ancak itirazı …/…/… tarihinde reddedilmiştir.

HUKUKİ NEDENLER: 3194 sayılı İmar Kanunu, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu ve ilgili diğer yasal mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER: İmar planı, itiraz dilekçesi, red kararı, tapu kaydı ve diğer ilgili belgeler.

SONUÇ VE İSTEM    : Yukarıda açıklanan nedenlerle, … imar planı değişikliğinin iptali ve yürütmenin durdurulması talep edilmektedir …/…/…

DAVACI VEKİLİ

Av.

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak Gerekli alanlar işaretlendi *

Yorum Yap