Gayrimenkul HukukuAile HukukuKATILMA ALACAĞI DAVASI (KATKI PAYI)

 KATILMA ALACAĞI DAVASI NEDİR?

Katılma alacağı, evlilik birliği içerisinde edinilmiş malların paylaşımı sırasında, evlilik birliğine katkıda bulunan eşe sağlanan hakka denir. Bu hak, evlilik süresince bir eşin diğerine yaptığı katkılarının mali değeri olarak ifade edilir. Katılma alacağı, evlilik sona erdiğinde veya mal rejimi sonlandığında uygulamaya konur. Genellikle evlilik boyunca edinilen malların değer artışı ve artan varlıkların paylaşımı için kullanılır. Katılma alacağı, eşlerin evlilik boyunca kazançları, gelirleri ve diğer mallara yaptıkları katkılarına dayanarak hesaplanır ve paylaşılır. Bu hak, bir eşin diğerine yaptığı katkının adil bir şekilde değerlendirilmesini sağlar ve mal paylaşımında adaleti temin eder. Katılma alacağı 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 218 ve devamı maddelerde düzenlenmektedir. Bu yazımızda katılma alacağı davasının ne olduğu ne sağ kalan eşin katılma alacağının ne olacağı üzerinde duracağız.

KATILMA ALACAĞI NEDİR?

Katılma alacağı, evlilik birliği içerisinde eşler arasında mevcut olan edinilmiş mallara katılma rejiminin sona ermesi durumunda ortaya çıkan bir alacak türüdür. Bu alacak, edinilmiş malların değeri üzerinde diğer eşin kanundan doğan hakkı olarak tanımlanır.

Katılma alacağı, edinilmiş mallara katılma rejiminin sona ermesiyle birlikte, özellikle boşanma veya ölüm gibi durumlarda gündeme gelir. Bu rejimde, evlilik birliği süresince kazanılan malların ve elde edilen kazançların eşler arasında paylaşılmasını öngörür. Katılma alacağı, bu paylaşımın adil bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlar

Eşler arasında edinilmiş malların paylaşımında kullanılan katılma alacağı, eşlerden birinin, diğer eşin edinilmiş mallarına katılma hakkı olarak tanımlanır. Bu, evlilik birliği süresince kazanılan malların veya elde edilen kazançların eşler arasında eşit bir şekilde paylaşılmasını temin eder. Katılma alacağı, edinilmiş malların değeri üzerindeki eşlerin hakkını ifade eder ve genellikle evlilik birliğinin sona ermesi durumunda ödenir.

DEĞER ARTIŞ PAYI VE KATKI PAYI NEDİR?

743 sayılı eski Medeni Kanun’da, bir eşin diğerinin aldığı mallara karşılıksız katkı sunması durumunda katkı payı alacağı talep etme hakkı bulunmamaktaydı. Ancak, Yargıtay kararlarıyla uygulamada bu durum kabul edilerek “katkı payı alacağı davası” olarak adlandırılan bir davaya imkan tanınmıştır.

1.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Medeni Kanun ile “katkı payı alacağı” kavramı, “değer artış payı” kavramı altında düzenlenmiştir. Bu düzenlemeyle, bir eşin diğer eşin malına karşılıksız katkı sunması durumunda, malın değer artışı oranında alacak hakkına sahip olması öngörülmüştür.

Uygulamada, “katkı payı alacağı” ve “değer artış payı alacağı” kavramları karıştırılmakta ve bu durum faiz ve zamanaşımı konularında karışıklığa neden olmaktadır. Ancak, Yargıtay kararlarıyla bu konuda açıklık getirilmiştir. Buna göre, bir eşin diğer eşin malına yaptığı katkı 01.01.2002 tarihinden önceyse “katkı payı alacağı” kavramı, bu tarihten sonra yapılan katkılar için ise “değer artış payı” kavramı kullanılmalıdır.

Şu anda yürürlükte olan mal ayrılığı rejiminde, “değer artış payı alacağı” talep edilememekte ve bunun yerine sadece “katkı payı alacağı” talep edilebilmektedir. Değer artış payı alacağı ve katkı payı alacağı arasındaki fark, hesaplama yöntemlerinde ve faiz uygulamasında ortaya çıkmaktadır. Katkı payı alacağı hesaplanırken, malın dava tarihindeki değeri dikkate alınırken, değer artış payı alacağında karar tarihine en yakın sürüm değeri göz önünde bulundurulur. Değer artış payı alacağında faiz karar tarihinden itibaren işlemeye başlar.

EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ NEDİR?

01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile aksine bir anlaşma yapılmadıkça evliliklerde edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanacağı kabul edilmiştir. Edinilmiş mallara katılma rejimi, eşlerin evlilik süresince kazandıkları mallara diğer eşin ortak olmasıdır. Edinilmiş mallara katılma rejimi, evlilik birliği içerisinde kazanılan malların paylaşımını düzenleyen bir hukuk kurumudur. Bu rejime göre, evlilik birliği içerisinde edinilen malların, eşler arasında eşit şekilde paylaşılması esas alınır.

Edinilmiş mallar, evlilik birliği içerisindeki süreçte kazanılan ve ortak yaşamdan elde edilen malları ifade eder. Bu mallar, evlilik boyunca kazanılan maaşlar, emlak, araçlar, banka hesapları, birikimler ve diğer gelir ve mal varlıklarını içerebilir. Edinilmiş mallar, evlilik sırasında kişisel miraslar veya önceden sahip olunan mal varlığı ile elde edilen malları kapsamaz.

Edinilmiş mallara katılma rejimi, birçok ülkede evlilik birliği içindeki mülkiyet hukuku konusunda temel bir prensip olarak kabul edilir. Bu rejim, evlilik birliğinin sona ermesi durumunda malların paylaşımını ve boşanma veya ölüm gibi durumlarda ortaya çıkan mal paylaşımı anlaşmazlıklarını düzenlemeyi amaçlar.

Edinilmiş mallara katılma rejimi, evlilik birliğinin sona ermesi durumunda edinilmiş malların eşit şekilde paylaşılmasını sağlayarak adil ve dengeli bir mülkiyet düzeni oluşturmayı hedefler. Bu rejim, evlilik birliği içinde yapılan katkıların ve kazanılan malların her iki eş tarafından da eşit şekilde değerlendirilmesini sağlar.

KİŞİSEL MAL NEDİR?

Kişisel mal, bir kişiye ait olan ve edinilmiş mallara katılma rejimi kapsamında değerlendirilmeyen mallardır. Bu mallar genellikle evlilik birliği dışında, önceden sahip olunan veya kişisel çabalarla elde edilen varlıklardır. Kişisel mal kapsamına genellikle şu ögeler girer:

  • Evlilik öncesi edinilmiş mallar: Evlilik öncesinde sahip olunan ve evlilik birliği içinde ortak hale gelmeyen mallar kişisel maldır. Bu, örneğin, evlilikten önceki miraslar, bağışlar, kişisel tasarruflar veya mal varlığıdır.
  • Kişisel hediye malları: Evlilik dışında bir kişiye hediye edilen mallar genellikle kişisel mal olarak kabul edilir. Bu, kişinin evlilik dışındaki ilişkilerinde aldığı hediyeleri içerebilir.
  • Miras yoluyla elde edilen mallar: Evlilik sürecinde değerlendirilmeyen miras yoluyla gelen varlıklar kişisel mal olarak kabul edilir.
  • Kişisel işletme mal varlığı: Eğer bir eşin işlettiği kişisel işletme varsa ve bu işletme evlilik süresince edinilmiş değilse, işletme mal varlığı genellikle kişisel mal olarak kabul edilir.

Bu gibi mallar, evlilik birliği içerisinde paylaşılmaz ve edinilmiş mallara katılma rejiminin dışında tutulurlar.

BOŞANMADA MAL PAYLAŞIMI NASIL YAPILIR?

Boşanma durumunda mal paylaşımı, evlilik süresince edinilen malların nasıl bölüşüleceğini belirler. Evlilik dönemi öncesi elde edilen mallar genellikle bu paylaşıma dahil edilmez. Evlilik dönemi boyunca edinilen malların paylaşımı genellikle eşit olarak yapılır, ancak bazı uygulama esasları bu oranı değiştirebilir. Boşanma sırasında malların paylaşımı şu adımları izler:

  1. Her eş kendi kişisel mallarını geri alır ve bu mallar genellikle paylaşıma dahil edilmez. Kişisel mal olarak kabul edilen mallar şunlardır:
    • Evliliğin başlangıcında bir eşin sahip olduğu mallar veya sonradan miras, bağış veya karşılıksız kazanç yoluyla edinilen mallar,
    • Eşlerin üçüncü kişilerden olan manevi tazminat alacakları,
    • Yalnızca bir eşin kişisel kullanımına ayrılan eşyalar,
    • Kişisel malların geliri (örneğin, bir malın kira geliri),
    • Kişisel malların yerine geçen değerler (örneğin, satış veya takas yoluyla elde edilen para veya diğer değerler).
  2. Her eş kendi kişisel mallarını aldıktan sonra, evlilik boyunca elde edilen “edinilmiş mallar” eşit şekilde paylaşılır. Edinilmiş mallar şunları içerir:
    • Çalışma karşılığında edinilen değerler,
    • Kişisel malların gelirleri,
    • SGK veya sosyal yardım kurumlarından yapılan ödemeler,
    • Çalışma kaybı nedeniyle yapılan maddi tazminatlar,
    • Edinilmiş malların yerine geçen değerler.
  3. Bir eşin kişisel mallarından evlilik döneminde edinilmiş mallara veya edinilmiş mallardan kişisel mallara yapılan ödemelerin denkliği sağlanmalıdır.
  4. Eşler, hangi malların kişisel mal sayılacağını evlilik sırasında bir anlaşma yaparak belirleyebilirler. Örneğin, işletme kazançları veya mesleki kazançlar gibi bir eşin kişisel mal saydığı mallar, boşanma sırasında paylaşımdan muaf olabilir.
  5. Bir eşin kişisel mal olduğunu iddia etmesi durumunda, bu iddiayı kanıtlaması gerekir. Genellikle evlilik döneminde edinilen mallar edinilmiş mal olarak kabul edilir ve sadece kişisel mal olduğu ispat edilen mallar paylaşımdan muaf tutulur.

Mal paylaşımının tasfiye tarihi, mahkemenin karar tarihini temsil eder. Tasfiyeye dahil edilen malların değeri, mahkeme karar tarihine en yakın değerlere göre hesaplanır ve yasal faiz bu tarihten itibaren işlemeye başlar.

ANLAŞMALI BOŞANMADA MAL PAYLAŞIMI

Anlaşmalı boşanma durumunda, mal paylaşımı eşlerin kendi aralarında anlaşmasıyla gerçekleşir ve bu anlaşma boşanma protokolüne eklenir. Eşler, anlaşmalı boşanma protokolüyle mal paylaşımını belirlemek için istedikleri bir yöntemi veya oranı seçebilirler. Örneğin, malları yarı yarıya paylaşabilirler veya istedikleri bir oranda paylaşabilirler.

Anlaşmalı boşanma protokolüyle bir eş, mal paylaşımıyla ilgili tüm haklarından feragat edebilir. Ancak, eğer feragat edilecekse, bu feragat beyanı protokole açıkça yazılmalıdır.

Anlaşmalı boşanma protokolünde, tarafların mal paylaşımını yaptıklarına dair açık bir ifade bulunmazsa, taraflar boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren başlayan 10 yıllık dava zamanaşımı süresi içinde boşanma mal paylaşımı davası açabilirler.

KATILMA ALACAĞI HANGİ DURUMLARDA İSTENEBİLİR?

Katılma alacağı, evlilik birliği içinde edinilen malların paylaşımı sırasında ortaya çıkan bir hak türüdür. Bu hak, evlilik birliği içindeki katkılar dikkate alınarak belirlenir. Katılma alacağı genellikle aşağıdaki durumlarda istenebilir:

  1. Boşanma Durumunda: Boşanma davası sonucunda, evlilik birliği içinde edinilen malların paylaşımı sırasında katılma alacağı talep edilebilir. Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanma sonucunda evlilik birliği içinde edinilen malların paylaşımı yapılırken, eşlerden birinin diğerine katılma alacağı hakkı doğar.
  2. Ölüm Durumunda: Eşlerden birinin ölümü durumunda, evlilik birliği içinde edinilen malların mirasçılar arasında paylaşımı sırasında katılma alacağı talep edilebilir. Ölen eşin mirasçıları, ölen eşin payına düşen mal varlığına karşılık katılma alacağı talep edebilirler.

Katılma alacağı, evlilik birliği içinde edinilen malların değer artışı üzerinden hesaplanır ve evlilik boyunca eşlerin katkı oranına göre dağıtılır. Bu hak, Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddelerine göre belirlenir ve evlilik birliğinin sona ermesi durumunda talep edilebilir.

SAĞ KALAN EŞİN KATILMA ALACAĞI

Sağ kalan eşin katılma alacağı eşlerden birinin ölümü durumunda, mirasın paylaşılması ve evlilikten kaynaklanan mal paylaşımı davaları farklı mahkemelerde görülmelidir. Mirasın paylaşılması davası Sulh Hukuk Mahkemesi’nde, evlilikten kaynaklanan alacaklar için açılan mal paylaşımı davası ise Aile Mahkemesi’nde görülmelidir.

Sulh Hukuk Mahkemesi, mirasın paylaşılması işlemlerini yürütürken, sağ kalan eşin katılma alacağı evlilikten kaynaklanan alacaklarını belirleyen Aile Mahkemesi’nin kararını bekletici mesele yapmalıdır. Aile Mahkemesi tarafından tespit edilen sağ kalan eşin katılma alacağı öncelikle ölen eşin mirasından ödenmelidir. Daha sonra kalan miras payı ile kalan malvarlığı arasında paylaşım yapılmalıdır.

Sağ kalan eş hem mirasçı hem de evlilikten kaynaklanan alacaklar nedeniyle alacaklıdır ancak mirasçı sıfatı nedeniyle de borçludur. Dolayısıyla, sağ kalan eşin katılma alacağı evlilikten kaynaklanan alacak miktarı, miras payı oranında azaltılmalıdır. Örneğin, Aile Mahkemesi tarafından tespit edilen 100.000 TL’lik katılma alacağı hakkı olan sağ kalan eş, mirasta 1/4 oranında pay sahibi olduğunda, miras payı oranında alacak miktarı azaltılmalıdır. Bu durumda, mirasçı olan sağ kalan eşin katılma alacağı 1/4 azaltılarak terekeden 75.000 TL ödenmelidir. Daha sonra kalan malvarlığı, mirasçılar arasında paylaştırılmalıdır.

KATILMA ALACAĞI DAVASINDA İSPAT

Katılma alacağı davasında ispat yükünün kimde olduğu TMK’nın 222. Maddesinde şu şekilde ifade edilmektedir:

TMK Md. 222- Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar, onların paylı mülkiyetinde kabul edilir. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir. İspat yükü üzerinde olan tarafın iddiasını kanıtlayamaması bozma sebebidir.

KATILMA ALACAĞI DAVASINDA ZAMANAŞIMI SÜRESİ

Katılma alacağı davasının, 01.01.2002 tarihinden önceki katkı payı alacağı, değer artış payı alacağı (01.01.2002’den sonraki katkı payı) davalarında zamanaşımı süresi, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıldır. Boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl içinde mal paylaşımı davası açmayan eşin bu hakkı zamanaşımına uğrar (6098 sayılı BK md.146).

Yabancı mahkemelerde verilen boşanma kararları açısından zamanaşımı başlangıcın yanlış algılanması uygulamada hak kayıplarına yol açmaktadır. Hemen belirtelim ki, yabancı mahkeme kararının kesinleşme etkisi, bu kararın ilgili ülke kanunlarına göre kesinleşmesiyle sonuçlanır (MÖHUK md.59). Yargıtay’a göre, yabancı mahkemelerce verilen boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte, mal rejimi boşanma davasının yabancı ülkede açıldığı tarihte tasfiye olmaktadır. Mal paylaşımı nedeniyle zamanaşımı süresinin başlangıcı da yabancı ülke boşanma kararının verildiği tarih itibariyle başlar.

KATILMA ALACAĞININ AZALTILMASI VEYA KALDIRILMASI

Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma durumunda, hakim, kusurlu eşin katılma alacağını, yani artık değerdeki pay oranını adil bir şekilde azaltmaya veya bu hakkı tamamen kaldırmaya karar verebilir (MK m. 236/2). Bu hüküm uygulanabilmesi için boşanma kararının kesinlikle zina veya hayata kast gibi nedenlere dayanması gerekmektedir.

Zina veya hayata kast nedeniyle verilen boşanma kararının, aldatan veya cana kasteden eşin katılma alacağının azaltılması veya bu hakkın tamamen ortadan kaldırılması, sadece edinilmiş mallara katılma rejiminde mümkündür (MK m. 218-241). Diğer mal rejimlerinde, örneğin mal ayrılığı rejiminde zina veya hayata kast katkı payı alacağı üzerinde herhangi bir etki doğurmaz.

Zina (aldatma) veya hayata kast nedeniyle katkı payı veya değer artış payının azaltılması veya bu hakkın kaldırılması hiçbir mal rejiminde geçerli değildir. Bu hak sadece ‘artık değere katılma alacağı (MK m. 236)’ için ve edinilmiş mallara katılma rejiminde geçerlidir.

Zina veya hayata kast nedeniyle pay oranının adil bir şekilde azaltılması veya ortadan kaldırılması kararı verilebilmesi için öncelikle, aldatan veya hayata kasteden tarafın artık değere katılma alacağının incelenerek tespit edilmesi gerekir. Yapılan tespit sonucunda, aldatan veya hayata kasteden tarafın katılma alacağı mevcut ise, hakim deliller ışığında katılma alacağını azaltma veya kaldırma yetkisini kullanabilir.

KATILMA ALACAĞI DAVASI İHTİYATİ TEDBİR

İhtiyati tedbir, bir hak veya alacağın dava sonunda elde edilmesinin sağlanması amacıyla davacı lehine geçici olarak alınan bir koruma önlemidir (HMK md.389 vd.). İhtiyati tedbir kararı, dava konusu olan malvarlığı değerleri (gayrimenkul, araç, altın, para vb.) ile ilgili olarak verilir. Davayla ilgisi olmayan veya dava konusu olmayan üçüncü kişilere ait malvarlığı değerleri için ihtiyati tedbir kararı verilemez.

Mahkeme, ihtiyati tedbir kararı ile dava konusu mal veya hakkın korunmasını sağlar ve üçüncü kişilere devredilmesini engeller veya zararın doğmasına yol açacak her türlü durumu önlemek için gerekli tedbirleri alabilir (HMK md. 391). Bu tedbirler arasında, taşınmazlara tapu kaydıyla şerh konulması, araçların trafik kaydına şerh konulması, davalının banka hesabının bloke edilmesi, altınların muhafaza altına alınması gibi önlemler yer alabilir.

Katılma alacağı ve katkı payı alacağı (değer artış payı) talebiyle açılan mal paylaşımı davasında, dava konusu olan malvarlığı değerleri için ihtiyati tedbir kararı verilebilir (Yargıtay 8.HD – 2012/1778 karar). Ancak, bu karar, katılma alacağı davasının sonucunda elde edilecek hak ve alacağa uygun olmalıdır. Örneğin, davalının evlilik süresince elde ettiği 10 daire varsa ve sadece katılma alacağı davası açılmışsa, hakkaniyete uygun olarak 6 daireye ihtiyati tedbir konulabilir.

Katılma alacağı ve katkı payı alacağı (değer artış payı) davası kapsamında ihtiyati haciz kararı verilemez. Çünkü, İİK md.257’ye göre ihtiyati haciz kararı, muaccel (vadesi gelmiş, talep edilebilir) alacaklar için verilir. Ancak, mal paylaşımı davası sonucunda elde edilecek hak ve alacaklar üzerinde yargılama tamamlandıktan sonra alacak muaccel hale gelir. Bu nedenle, mal paylaşımı davalarında ihtiyati haciz kararı verilemez; davacının hakları sadece ihtiyati tedbir kararıyla korunabilir.

KATILMA ALACAĞI DAVASINDA FAİZ BAŞLANGICI

Medeni Kanun’a göre, katılma ve değer artış payı alacağına tasfiyenin sona ermesinden itibaren faiz yürütülmesi gerekmektedir (MK md.239). Mal rejiminin tasfiye tarihi, mahkeme kararının verildiği tarihtir. Dolayısıyla, katılma ve değer artış payı alacağına sadece mahkemenin karar tarihinden itibaren yasal faiz uygulanabilir. Bazı mahkemelerin ıslah veya dava tarihi itibariyle yasal faiz işlettiği görülmekle birlikte, bu uygulama kanuna ve Yargıtay kararlarına açıkça aykırıdır.

Eski Medeni Kanun döneminde, yani 01.01.2002 tarihinden önce satın alınan mallara yapılan katkı nedeniyle açılan katkı payı alacağı davalarında; dava dilekçesinde talep edilen miktar için dava tarihinden, ıslah dilekçesi ile talep edilen miktar için ise ıslah tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmalıdır (Yargıtay 8.HD- 2014/13918 K). Ayrıca, mevcut Medeni Kanun hükümlerine göre mal ayrılığı rejimi uygulanan evliliklerde de boşanma durumunda mal ayrılığı rejimine özgü katkı payı alacağına (MK md.249) dava ve ıslah tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmalıdır.

KATILMA ALACAĞI DAVASI YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME

Katılma, katkı payı ve değer artış payı alacağına dayanan mal paylaşımı davasına bakmakla görevli olan mahkeme, 4787 sayılı kanunla kurulan aile mahkemesidir.

Davanın hangi mahkemede, yani nerede açılacağı ise şu şekilde belirlenir (MK md.214):

  • Eşlerden birinin ölümü nedeniyle mal rejimi sona ermişse, ölenin son ikametgahı mahkemesi katılma, katkı payı ve değer artış payı alacağı davasına bakmakla yetkilidir.
  • Evliliğin sona ermesi mahkeme kararıyla gerçekleşmişse veya devam eden bir boşanma davası varsa, boşanma davasına yetkili olan mahkeme mal rejiminin tasfiyesini yapmakla da görevlidir.

Yukarıdaki iki durum dışındaki diğer tüm hallerde davalı eşin ikametgahı mahkemesi mal paylaşımı davasına bakmakla yetkilidir.

HARBİYE HUKUK BÜROSU BOŞANMA AVUKATI HİZMETLERİMİZ

Aile hukuku davaları karmaşık ve hassas hukuki süreçlerdir. Hakkınızda açılmış veya sizin açtığınız aile hukukunu ilgilendiren uyuşmazlıklarda kaliteli ve iyi bir hizmet almak her zaman en güveniliridir. Harbiye Hukuk Bürosu olarak uzman ve tecrübeli avukat kadromuzla müvekkillerimizin miras hukukundan doğan uyuşmazlıklarını en hızlı şekilde sonuçlandırmak ve menfaatlerini korumak bizim önceliğimizdir. Aile hukuku uyuşmazlıklarından doğan davalarla boşanma davası, katılma alacağı davası, sağ kalan eşin katılma alacağı gibi pek çok alanda da hizmet vermekte olup müvekkillerimize çok yönlü bir hukuki koruma ve uyuşmazlık çözümü sunmayı amaçlamaktayız.

KATILMA ALACAĞI DAVASI (KATKI PAYI)

KATILMA ALACAĞI DAVASI (KATKI PAYI)

SIKÇA SORULAN SORULAR

Katılma alacağı davasında neler talep edilir?

Katılma alacağı davasında öncelikle, evlilik birliği içinde edinilmiş malların ve bu mallara ilişkin borçların belirlenmesi ve hesaplanması talep edilir. Davacı taraf, eşler arasındaki malvarlığının belirlenmesinin ardından, sağ kalan eşin katılma alacağı miktarının hesaplanmasını talep eder. Bu hesaplama, edinilmiş malların toplam değerinden bu mallara ilişkin borçların çıkarılması ve kalan artık değerin yarısının sağ kalan eşe ödenmesini içerir. Talepler arasında, hesaplanan katılma alacağının ya malvarlığı üzerinden sağlanmasını ya da nakit tazminat olarak ödenmesi de bulunabilir. Ayrıca, katılma alacağı miktarının belirlenmesiyle birlikte, yasal faizlerin hesaplanması ve davacının yasal masraflarının tazmin edilmesi de talep edilebilir.

Katılma alacağı nasıl hesaplanır?

Mal rejimi süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden, bu mallara dair borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır. Katılma alacağı, Yasa’dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.

Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır. Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir. Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar, onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir. Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.

Katılma alacağı davası ne kadar sürer?

Katılma alacağı davalarının süresi, bir dizi faktöre bağlı olarak değişebilir. Bu faktörler arasında davanın karmaşıklığı, taraflar arasındaki anlaşmazlık, mahkemenin iş yükü ve davanın görüldüğü mahkemenin verimliliği yer alır.

Genel olarak, katılma alacağı davaları ülkemizde diğer davalara kıyasla daha uzun sürebilir çünkü bu tür davalar malvarlığı değerlemesi, belge toplama, bilirkişi raporları ve taraflar arasında yapılan uzlaşma girişimlerini içerebilir. Bununla birlikte, yargılama süreci hızlandırılmıştır ve bazı durumlarda mahkemeler alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerini teşvik etmektedir.

Katılma alacağı davalarının tamamlanma süresi davanın karmaşıklığına ve taraflar arasındaki uzlaşma seviyesine bağlı olarak değişir. Basit vakalarda dava birkaç ay içinde sonuçlanabilirken, daha karmaşık davalarda süre birkaç yıla kadar uzayabilir. Ancak, ülkemizde genel olarak hukuk sisteminin işleyişi ve yargılama süreçlerinin hızlandırılması çabalarıyla birlikte, dava süreçlerinin daha hızlı sonuçlanması için çaba gösterilmektedir.

Katılma alacağı davasını kim açar?

Katılma alacaklısı eş veya katılma alacağından kendisine pay düşen mirasçılar, karşılıksız kazandırma yapılan üçüncü kişiye ya da onun mirasçılarına karşı bu davayı açabilme hakkına sahiptir. Ancak istisnai durumlar mevcuttur. Katılma alacağı davası hakkına sahip eşin mirasçıları da kanuna göre bu hakkın sahibi olabilmektedir.

Katılma alacağı hangi tarihe göre hesaplanır?

Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki değerleri esas alınır. Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak Gerekli alanlar işaretlendi *

Yorum Yap