Marka Ve Rekabet Hukuku; bir markanın veya fikrin ticari piyasalarda güvence altında olması, ticarette yer edinmesi gibi amaçlarla düzenlenen; esasen Fikri ve Sınai hukukun alt başlığı olan bir hukuk dalıdır.
Randevu Alın
Marka ve Rekabet Hukuku Hakkında Yazılarımız
Marka Hukuku Nedir? Tanımı Ve Kapsamı
Marka ve Rekabet Hukuku başlığındaki, Marka Hukuku Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 4. Maddesi’nin 1. Fıkrasında yer almaktadır. Bir ticari markanın tescili, korunması ve kullanılması ile alakalı yasaları ve yönetmelikleri kapsar. Nitekim bu yasalar da marka sahibinin haklarının korunmasına, marka haklarının korunmasına, diğer şahıs/şirketlerin bu markaları kullanmasının önüne geçmeye yarar.
Marka Tescili Nedir? Süreci Ve Önemi
Marka kendi başına bir işletmenin gelişmesi ve varlığını sürdürebilmesi için önemli bir role sahiptir. Bu varlığın sürebilmesi ise yasal olarak güvence altına alınmasına bağlıdır. Bu aşamada karşımıza marka tescili başlığı çıkar. Tescil edilmemiş bir markanın ve marka sahibinin yasal haklarının korunması mümkün değildir.
Markanın başka şahıslar tarafından taklit edilmesinin veya o markanın sağladığı avantajlardan bazı kötü niyetli şahısların yararlanmasının önüne geçilmesinin tek yolu tescilden geçmektedir. Aksi halde en çok zararı gören de yine marka ve marka sahibi olacaktır. Unutulmamalıdır ki, ne kadar emek harcanmış olursa olsun tescil edilmemiş bir markanın başkası tarafından tescil edilmesi ve dolayısıyla marka haklarının da başkasına geçmesi ihtimali vardır.
Marka Tescil sürecine bakacak olursak karşımıza 3 aşama çıkar. Öncelikle markanın çalışma alanı olan benzer sektörlerde markanın adına veyahut logosuna benzeyen başka bir marka olup olmadığı araştırılır. Tabi ki bu araştırmalar için kıstas alınan unsurlar vardır. Onlar da Marka vekillerince, Türk Patent Enstitüsü tarafından belirlenmiştir.
Türk Patent Kurumu’na yapılacak başvuru için karşımıza iki yol çıkar:
- Bireysel başvuru
- Atanılan Vekil ile yapılan marka tescil başvurusu
Marka tescil başvurusu için ise gerekli bazı belgeler vardır. Bu belgeler şu şekildedir:
- Vekâlet Belgesi
- Başvuru yapan kişinin açık bilgilerini içeren belgeler
- Başvurusu yapılan ürün veya hizmetin açıklamalı listesi
- Başvuru ücretinin ödendiğini gösterir belge
- Rüçhan hakkı talep edildi ise rüçhan hakkının ücretinin ödendiğini gösterir şartname
Belgelerin eksiksiz olması ve eksiksiz teslim edilmesi akabinde teslim tarihi itibari ile Marka Tescil süreci başlar. Eğer, tescil süreci sonunda “red” yanıtı alınmaz ise süreç 8-10 ay içerisinde olumlu olarak sonuçlanır. Bu kısma başvuru aşaması denmektedir.
Son olarak karşımıza Tescil Süreci çıkar. Marka tescil edilir ve 10 yıl marka tescil belgesiyle korunur. Şayet “red” yanıtı alınmış ise TPE itiraz izlekleri ile itiraz süreci başlatılır.
Marka Hakkının İhlali Durumunda Yapılabilecekler
Yukarıda da açıkladığımız üzere; marka tescil hakkı marka sahibine korunma sağlamaktadır. Bu güvence başta Marka ve Rekabet Hukuku olmak üzere çeşitli hukuki hak ve yetkiler ile sağlanır. 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29. maddesinde yer alan durumların gerçekleşmesi halinde marka hakkına tecavüz kavramı gerçekleşmiş olur. Marka hakkının sahibi, marka hakkının ihlali durumunda tespit için dava açabilir. Aynı zamanda marka hakkına tecavüzün durdurulması, önlenmesi veya kaldırılması için de mahkemeden talepte bulunabilir. Tüm bunların yanı sıra marka sahibi, marka hakkını ihlal eden kişiden tazminat talebinde de bulunabilir.
Marka İhlali Davası Nasıl Açılır? Şartları Ve Süreçleri
Sınai Mülkiyet Kanunu’nda Marka ve Rekabet Hukuku başlığı altında işlenen Marka hakkına tecavüz sayılan aşağıda yer verdiğimiz fiillerin gerçekleşmesi halinde, marka sahibi, Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 149, 150, 151. Maddelerinde yer alan koruma davaları yollarına gidebilir.
Madde 29- Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
- Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7.maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
- Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
- Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
- Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
Öncelikle marka sahibi bir ihlalin var olduğunu düşünüyor ise Tecavüzün Tespiti Davası açmalıdır. İhlalin tespit edilmesinin ardından ise ihlali gerçekleştiren kişi hakkında maddi ve manevi tazminat talebi ile dava açabilir. Şayet marka hakkı ihlali ( tecavüzü ) yok ise fakat ihlalin gerçekleşme ihtimali daha yüksek ise marka sahibi bu durumu engellemek için Tecavüzü Önleme Davası açmalıdır. Marka hakkı ihlali gerçekleşmiş ise ve ihlal devam ediyorsa marka hakkı sahibi Tecavüzün Durdurulması Davası açmalıdır ve ihlalin durdurulmasını sağlamalıdır. Eğer bu ihlal durdurulmamış ve ortadan kaldırılmamışsa Tecavüzün Kaldırılması Davası açılır ve ihlalin kaldırılması sağlanır.
Marka Davalarında Tazminat Talep Etme Hakkı
Sınai Mülkiyet Kanunu uyarınca marka tescilinin sağladığı haklar doğrudan o markanın sahibine aittir. Markasına karşı bir ihlalde bulunulan marka sahibi ihlali gerçekleştiren kişi veya kişilere karşı hukuk davası açma hakkına sahiptir. Nitekim marka sahibi ihlalden ötürü maddi, manevi itibar tazminatı haklarına sahip olacaktır.
- Maddi Tazminat
Marka ve Rekabet Hukuku gereği Marka sahibi, Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 150/1. Maddesi uyarınca ihlali gerçekleştiren kişiden maddi tazminat talep edebilir. Buradaki maddi tazminat hem ihlal sonucundaki fiili zarar için hem de yoksun kalınan kazanç için bir telafi yöntemidir.
Bu aşamada fiili zarar ile kast edilen bu ihlal eylemi sonucunda marka sahibinin malvarlığındaki azalmaya sebep olan harekettir. Fiili zarar hesaplanırken Türk Borçlar Kanunu genel hükümleri uygulanır.
- Manevi Tazminat
Sınai Mülkiyet Kanunu 149. Madde 1. Fıkrası uyarınca markanın ihlal edilmesinden ötürü ya da markanın itibar kaybetmesinden ötürü marka sahibinin ticari faaliyetleri ve ticaret hayatı sekteye uğrayacaktır. Dolayısıyla kişisel yaşantısında da olumsuz durumlarla karşılaşacaktır. Bu noktada hem Marka ve Rekabet Hukuku hem Ticaret Hukuku hükümleri hak sahibini koruma altına alarak bir telafi mekanizması olarak manevi tazminat seçeneğini marka sahibine sunar.
- İtibar Tazminatı
Dikkat etmek gerekir ki bu noktada marka sahibi yalnızca maddi tazminat ve manevi tazminat haklarına sahip değildir. Sınai Mülkiyet Kanunu madde 150, 2. Fıkra uyarınca itibar tazminatı hakkı da vardır. İtibar tazminatı ile hedeflenen husus, işletmenin ticari itibarını korumaktan ziyade markanın itibarını korumak yani markanın uğramış olduğu zararı gidermektir. Markanın kurulduğu zamandan bu yana oluşturmuş olduğu saygınlık, reklam giderleri dâhil marka itibarı için gösterilen tüm çaba göz önüne alınır.
Taklit Ve Sahtecilik Davaları
Taklit ve sahtecilik suçu Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 30. Maddesinde işlenmiştir. Bu tür bir ihlalle karşılaşan marka sahibi savcılığa suç duyurusunda bulunabileceği gibi marka hakkına tecavüzün tespiti, marka hakkına tecavüzün kaldırılması, durdurulması, önlenmesi gibi diğer hukuk davalarını da açma hakkına sahiptir. Nitekim yukarıda da açıkladığımız üzere; saydığımız hukuk davalarını açma hakkının yanı sıra, marka sahibinin tazminat davalarından açma hakkı da mevcuttur.
Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 30. Maddesine göre; “Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal ya da ihraç eden, ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.”
- Marka koruması olduğunu belirten işareti mal veya ambalaj üzerinden yetkisi olmadan kaldıran kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
- Yetkisi olmadığı hâlde başkasına ait marka hakkı üzerinde devretmek, lisans veya rehin vermek suretiyle tasarrufta bulunan kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
- Bu maddede yer alan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde ayrıca bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
- Bu maddede yer alan suçlardan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın Türkiye’de tescilli olması şarttır.
- Bu maddede yer alan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.
- Başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı, satışa arz eden veya satan kişinin bu malı nereden temin ettiğini bildirmesi ve bu suretle üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş mallara el konulmasını sağlaması hâlinde hakkında cezaya hükmolunmaz.
Yeri gelmişken belirtmekte fayda var ki, Marka hakkının ihlali sebebiyle açılan hukuk davalarında fikri ve sınai hukuk mahkemeleri görevli mahkeme iken, fikri ve sınai hukuk mahkemelerinin olmadığı yerlerde asliye hukuk mahkemeleri görevli mahkemedir. Marka hakkından doğan ihlale ilişkin ceza davalarında da fikri sınai ceza mahkemeleri görevlidir.
Rekabet Hukuku Nedir? Tanımı Ve Temel İlkeleri
Rekabet hukuku ile hedeflenen nokta piyasadaki; rekabeti bozacak ya da rekabeti etkileyecek uygulamaların engellenmesidir. Dolayısıyla anlaşılacağı üzere; Marka ve Rekabet hukukunun temel ilke ve amacı etkili ve adil rekabetin sağlanması ile pazarın devamlılığının yani iktisadi etkinliğin sürekliliğinin sağlanmasıdır. 4056 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4. Maddesi uyarınca “Belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır.” İfadesine yer verilmiştir. Kanun hükmünden de görüleceği üzere; Rekabetin engellenmesinin önüne geçilmeye çalışılmış, bu doğrultuda çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Nitekim yaptırım gücü ile de rekabet hukuku, şirket tekelleşmelerinin bir diğer tabirle de kartelleşmelerin önüne geçmektedir. Rekabet ihlallerinde ilişkin yaptırımlar 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesinde düzenlenmiştir.
Rekabet Hukuku İhlalleri Ve Cezai Yaptırımları
Rekabeti bozacak ve engelleyecek davranışların çeşitli yaptırımlara maruz kalacağını ve buradaki amacın; Rekabet ortamının korunması ve Rekabeti engelleyici eylemlerin önüne geçilmesi olduğunu izah etmiştik. Bu yaptırımlar sivil yaptırımlar ve cezai yaptırımlar olmak üzere ikiye ayrılır:
- Sivil Yaptırımlar: Rekabet ihlali sebebiyle hak kaybına uğrayan tarafın tüm tazminat taleplerini içerir.
- Cezai Yaptırımlar: Ceza yaptırımı somut olaya ve somut olayın niteliklerine göre değerlendirilir. İhlalin boyutu, şirketin ticaret hayatındaki etkileri kapsamlı olarak göz önüne alınır. Cezai yaptırımların caydırıcı etkisi benzer ihlallerin yapılmasını engelleme amacı taşır.
Rekabet İhlali Davalarında Yargılama Süreci
Marka ve Rekabet Hukukuna dayalı hilaller Kanuni güvence altına alınmıştır buradan anlaşılmaktadır ki kanunda yer verilen unsurların ihlal edilmesi çeşitli yaptırımlara bağlanmıştır. Bu yaptırımların insan eli ile değil devlet eli ile uygulanması hukuk devleti için bir zorunluluk olduğundan mağduriyet yaşayan kişiler Türk Ticaret Kanunu madde 4’e göre haksız rekabete ilişkin davalar için Ticaret Mahkemelerinde başvurabililer. Ancak unutulmamalıdır ki, Ticaret Mahkemesinin bulunmadığı yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli mahkemedir. Haksız rekabete maruz kalan ve zarara uğrayan kişi için kanunda yer alan ve zarara uğrayan kişinin zararını hafifletmeye yarayan birçok düzenlemeler vardır.
- İhtiyati Tedbir Hakkı
Türk Ticaret Kanunu madde 61’e göre; “Hak. Sahibinin yetkilerine tecavüz oluşturması hâlinde cezayı gerektiren haksız rekabet konusu mallara, ithalat veya ihracat sırasında hak sahibinin talebi üzerine, gümrük idareleri tarafından ihtiyati tedbir niteliğinde el konulabilir.” İhtiyati tedbir talebi, eğer dava açılmadan önce verilmişse; hak sahibinin 2 hafta içinde dava açması gerekmektedir. Dava açmaması halinde tedbir kalkacaktır.
- Tespit Davası
Tespit davası bir çeşit durum tespitidir. Bahsi geçen konunun hukuk önünde açıklığa ulaşması amaçlanır. Marka ve Rekabet Hukuku bakımından da tespit davasının önemi büyüktür. Zira ihlalin belirlenmesinde veya ihlalin boyutunun belirlenmesinde tespit davası rol oynar.
- Önleme Davası
Önleme davası eda davası niteliği taşır. Haksız rekabeti oluşturan ve daha devam eden fiilin önlenmesi veya tekrarlamasının engellenmesi talep edilir. Men yani önleme davalarında zamanaşımı yoktur.
- Haksız Rekabetin Refi Davası
Eski hale getirme davası niteliği taşır. Marka ve Rekabet Hukuku bakımından Haksız rekabetin sonucu olan maddi zararın ortadan kaldırılması amaçlanır ve gerçek hali ile düzeltilmesi talep edilir.
- Tazminat Davası
Haksız rekabet sonrası meydana gelen zarardan ötürü maddi manevi tazminat davaları açılabilir. Maddi tazminat davası açılması için kusur şartı vardır.Haksız rekabete sebep olan kişinin kusurlu hareketinden dolayı bir zarar meydana gelmelidir, yani zarar ile kusur arasında nedensellik bağı bulunmalıdır.
Haksız Rekabet Ve Hukuki Yaptırımları
Haksız Rekabet kavramı Türk hukuk sisteminde hem Türk Borçlar Kanunu’ndan hem de Türk Ticaret Kanununda kendisine yer edinmiştir. Türk Borçlar Kanununun 57.Maddesi “Gerçek olmayan haberlerin yayılması veya bu tür ilanların yapılması ya da dürüstlük kurallarına aykırı diğer davranışlarda bulunulması yüzünden müşterileri azalan veya onları kaybetme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu davranışlara son verilmesini ve kusurun varlığı hâlinde zararının giderilmesini isteyebilir. Ticari işlere ait haksız rekabet hakkında Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklıdır.” ifadesi ile Haksız Rekabet kavramını açıklığa kavuşturmuş, ve Türk Ticaret Kanunu ile bağlantısını kurarak Ticari işler bakımından da yasal güvenceye alındığının altını çizmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 54. Maddesi uyarınca haksız rekabete ilişkin düzenlemelerin asıl amacı dürüst, dış faktörlerin etkisinde kalmayan bir rekabet ortamının yaratılmasıdır. Dolayısıyla kanun koyucu tarafından haksız rekabeti engellemeye çalışan kişiler için caydırıcılık içeren cezai ve hukuki yaptırımlar düzenlenmiştir. Haksız rekabet suçu Türk Ticaret Kanunu’nun 55. Maddesi ile 62. Maddelerinde düzenlenmiştir. Türk Ticaret Kanunu’nun 62. maddesinde dört fıkra halinde haksız rekabet içeren davranışlar sayılmıştır. Haksız rekabet suçu, şikâyete tabi suçlardandır. Şikâyet süresi ise suçun işlendiği ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 6 aydır.
Özetle, Haksız rekabet suçunu işleyen fail ya da failler hakkında, Yukarıda yazmış olduğumuz Türk Ticaret Kanunu’nun 55. Maddesi ile 62. Maddelerinde yer alan fıkralar ile 2 yıla kadar hapis cezası veyahut adli para cezası yaptırımları öngörülmüştür. Haksız rekabet konusu ile hukuk davası açma hakkı bulunan kişi veya kurumlar; bu suç suçu nedeniyle şikâyette bulunup; asliye ceza mahkemelerinde dava açma hakkına sahiptirler.
Rekabet Kurumu’nun Görevleri Ve Yetkileri
7 Aralık 1994 tarihli Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ile kurulan Rekabet Kurumu işleyiş yönünden Ticaret Bakanlığı’na bağlıdır. Marka ve Rekabet Hukuku’nun adil bir şekilde uygulanması amacı ile kurulmuştur.
Rekabet Kurumu, Ticaret piyasasındaki rekabetin önüne geçmeye çalışan engelleyici eylemlerin, Marka ve Rekabet Hukukuna aykırılık teşkil eden eylemlerin, rekabeti bozan veya kısıtlayan faaliyetlerin yaşanmaması için teşebbüsleri denetler, yapmış olduğu bu denetimler akabinde inceleme ve soruşturmalar yürüterek yaptırım uygular.
Rekabet Kurumunun teşkilat yapısı, yönetim kurulu, çalışma kurul ve yöntemleri “Rekabet Kurumu Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” ile düzenlenmiştir. Kurulun görev ve yetkileri ayrıntılı olarak ilgili yönetmeliğin 14. Maddesinde yer almaktadır.
Marka Ve Rekabet Hukuku Avukatı Olarak Verdiğimiz Hizmetler
Harbiye Hukuk Bürosu olarak, Marka ve Rekabet Hukuku, Fikri ve Sınai Haklar, Ticaret Hukuku gibi birçok hukuk dalında yetkin kadromuz ile müvekkillerimizin dava süreçlerinde profesyonel destek sağlıyoruz.
Sıkça Sorulan Sorular
Marka Hukuku Nedir?
Öncelikle Marka kavramının ne olduğuna bakacak olursak marka, bir ticari işletmenin mal veya sunduğu hizmet yönünden bir reklam unsurudur. Diğer ticari işletmelerden ayırt edilmesini sağlayan her türlü işaret, sembol, ifade markanın tanımına girer. Marka Hukuku ise Marka ve rekabet hukuku kavramının bir alt başlığı olarak karşımıza çıkar.
Tanımda anlatılan hali ile Markalaşma süreci ve tescil süreci tamamen marka hukukun içerisindedir. Nitekim marka hakkının korunması, haksız rekabetin engellenmesi de marka hukuku ile alakalıdır.
Marka Hakları Nedir?
Marka, hak sahibine birçok hak tanımaktadır ve dolayısıyla da çevredeki olumsuz durumlardan korunması gerekmektedir. Örneğin gerçek hak sahibinin, bir marka üzerinde haksız yere hak iddia eden bir şahsın önünde korunması gerekmektedir. Bu bağlamda marka ve Rekabet Hukukuna dayalı haklar 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ile koruma altına alınmıştır.
Marka Hakkı Kaç Yıl Geçerli?
Her ne kadar marka hakkının tescil belgesinin düzenleme tarihinden itibaren geçerli olduğu sanılsa da Marka hakkının korunma süresi tescil belgesinin düzenleme tarihinden itibaren değil, başvuru tarihinden itibaren başlar. Şayet, marka sahibi markanın yenilenmesini istiyor ise marka korunma süresi dolmadan önceki 6 ay içinde Rekabet Kurumu’na talebini sunmalı ve ücretini yatırmalıdır. Bu süreler, Sınai Mülkiyet Hukuku madde 23/1 ve Markaların Korunması Hükmündeki Kanunnamenin 40. Maddesinin 1. Fıkrasından hareketle uygulamaya başlanmıştır.
Marka İhlali Nedir?
Marka ihlali, marka hakkının sahibinin izni olmadan marka hakkına tecavüz denen eylemlerin gerçekleşmesi ile karşımıza çıkan bir durumdur. Bu eylemlere örnek vermek gerekirse; marka sahibinin marka hakkından doğan haklarının izinsiz olarak kullanılması, markanın taklit edilmesi veya çok benzerinin kullanılması marka ihlalini oluşturur. İhlalin gerçekleşmesi ile marka sahibinin başvurabileceği birçok yasal hak mevcuttur.
Marka Hükümsüzlük Davası Nedir?
Marka ve Rekabet Hukuku temelinde Marka hükümsüzlüğü, Tescil edilen markanın esasında tescil için gerekli şartlara sahip olmaması sebebiyle dava yoluyla iptal edilmesi ve böylikle daha önceden elde edilmiş marka hakklarının sonlandırılması anlamına gelmektedir.
Marka Davalarına Hangi Mahkeme Bakar?
Marka ve Rekabet Hukukundan doğan hilaller veya çeşitli marka hakkına dayalı davalar için görevli mahkeme Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesidir. Marka hakkına tecavüz davalarında da görevli mahkeme Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesidir.
Rekabet Hukuku Neleri Kapsar?
Rekabet Hukuku ticarette haksız rekabet uygulamalarını engellemeyi hedefleyen kanunlar bütünüdür. Tekelleşmenin önüne geçmek, rekabeti bozacak ilişki ve anlaşmaları engellemek ve kamuya ait ihalalerin açık yapılması gibi uygulamaları kapsar.
Rekabet İhlali Nedir?
Marka ve Rekabet Hukuku’nun kapsadığu alana giren yasal düzenlemeler adil bir Rekabet ortamı yaratmak için oluşturulmuştur. Yine de rekabetin önüne geçmeye çalışan birçok kişi/kurum mevcuttur Rekabet İhlali de Rekabeti engelleyici davranışlara verilen isimdir. Örnek vermek gerekirse; bir markanın kendi ürünlerinin kalitesi ile alakalı vatandaşı yanıltıcı reklamlarda bulunması veya bir markanın aslında sahip olmadığı bazı niteliklere sahipmiş gibi reklamlar yapması Rekabeti ihlal eden davranışlardandır.
Haksız Rekabeti Önlemek İçin Hangi Dava Açılır?
Haksız Rekabeti Önlemek için açılabilecek davalar şu şekildedir:
- Men Davası (Haksız Rekabetin önlenmesi için açılan bir davadır)
- Refi Davası (Haksız Rekabetin meydana getirdiği maddi sonuçların kaldırılması içindir)
- Maddi Tazminat Davası
- Manevi Tazminat Davası
Haksız Rekabet Nereye Şikâyet Edilir?
Haksız Rekabet ile karşılaşıldığı zaman birkaç şikayet yolu ile bu durumu bildirmek mümkündür. CİMER (Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi) üzerinden Rekabet Kurumuna yapılacak başvurular ile çeşitli konulardaki şikayetleri ilgili mercilere iletme seçeneği vardır.
Nitekim bir hak İhlali ile karşı karşıyaysanız Asliye Ceza Mahkemelerinde dava yoluna gitmek Haksız Rekabet ile karşılaşma durumunuzda başvurabileceğiniz yasal bir seçenektir.
Haksız Rekabet durumunda, Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemeleri Kanunu gereği yetkili mahkeme suçun işlendiği yer olacaktır.
Haksız Rekabet Cezası Nedir?
Haksız Rekabetin cezası, Türk Ticaret Kanunu’nun 62. Maddesi gereği gerçek kişiler açısından 2 yıla kadar hapis cezası ya da adli para cezasıdır. Buradaki hapis cezası veya adli para cezası hususu seçimlik yaptırımlardandır. Dolayısıyla hakimin takdirine göre hapis cezasına ya da adli para cezasına hükmedilebilir.
Marka ve Rekabet Hukuku İle İlgili Yargıtay Kararları
1) Yargıtay Kararı – HGK., E. 2017/73 K. 2017/1048 T. 31.5.2017
“Somut olayda davalının TAMEK FURITY ibarelerinden oluşan markasında her iki sözcüğün de yazı tipi, büyüklük ve görünüm bakımından markanın asli unsuru niteliğinde olduğu, gerek davalı yanca tescili talep edilen ibarenin gerek davacıların tescilli markalarının 32 inci sınıftaki emtiaları kapsadığı dikkate alındığında markaları oluşturan işaretlerin benzer oldukları ve markaların halk tarafından karıştırılma ihtimali bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece “fruity” ibaresinin markanın asli unsuru olmadığı ve bu haliyle davacı markası bakımından iltibas oluşturmadığından söz edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de yukarıda açıklanan nedenlerle direnme yerinde görülmemiştir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında fruity ibaresinin meyve, meyveli gibi anlamlarda ve bir çok alanda kullanıldığı, davacıların tekeline bırakılamayacağı; davalının “TAMEK” markasının zaten tescilli olduğu ve tanındığı, “fruity” ibaresinin sırf yazı karakterlerinin aynı olması nedeniyle davalının tescil talep ettiği marka bakımından asli unsur sayılamayacağı ve markaların bir arada değerlendirilmesinde tüketiciler nezdinde iltibas yaratmayacağı ve hükmün onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.”
2) T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO:2024/77 Esas – KARAR NO:2024/270
DAVA TARİHİ: 16/04/2024 KARAR TARİHİ: 07/11/2024
“… davacı tarafın——- ibareli markanın hak sahibi olduğu, bu marka altında araç satışı yaptığı, incelenen davalı tarafa ait ——– yukarıda incelemesi yapılan ancak halihazırda açılmayan, fakat arşiv kayıtlarına ulaşılabilen ——–sitesinin orijinal hali olduğu, sayfadaki tüm menü ve alt sekmelerin açıldığı, satışı yapılan araçlarla detaylı bilgi, açıklama ve tanıtım videolarına yer verildiği, teknik bilgilerinin yazılı olduğu ve görselleri ile birlikte gösterildiği, ——— sitesinden farklı olarak, haber alanında daha güncel haberler bulunduğu, geriye kalan kısımların tamamının neredeyse birebir aynı olduğu, bu haliyle İnternet sitesinin davacı tarafa ait orijinal İnternet sitesi ile birebir kopyalanmak suretiyle ve markasal kullanım ile marka hakkına tecavüz oluşturulduğu kabul edilmiş ve marka hakkına tecavüz dolayısıyla tecavüzün tespiti, men’i ve engellenmesi ile ——sitesine erişimin engellenmesine karar vermek gerekmiştir.”