Miras HukukuMİRASTAN MAL KAÇIRMA MURİS MUVAZASI

Muris muvazaası (mirastan mal kaçırma), miras bırakanın mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla yaptığı bağışları, satış ya da ölünceye kadar bakma sözleşmesi olarak göstermesidir. Muris muvazaasının söz konusu olabilmesi için miras bırakanın, mirastan mal kaçırma kastıyla hareket etmiş olması gerekmektedir.

Muvazaa; sözleşme veya başka bir hukuki işlem yapan tarafların görünürde yaptıkları işlemin arkasında başka hukuki sonuçlar konusunda anlaşmalarıdır.

Muvazaa şartlarının gerçekleşmesi için aşağıdaki üç koşulun bir arada bulunması gerekir:

  • Tarafların gerçek amaçları ile yaptıkları işlemler arasında bilerek ve isteyerek yapılan bir uyumsuzluk olmalı,
  • Üçüncü kişileri aldatma amacı olmalı,
  • Tarafların muvazaalı işlem yapma konusunda aralarında anlaşmaları gerekmektedir.

MURİS MUVAZAASI, MİRASTAN MAL KAÇIRMA

Muris muvazaası, miras bırakanın mirasçılardan birine veya üçüncü bir kişiye terekeden mal kaçırmak amacı ile aslında bağışlamak istediği taşınmazını sanki bir satış sözleşmesi yapmış gibi göstererek temlik etmesidir. Muris muvazaasında, miras bırakanın mirasçılarını aldatma ile onlardan mal kaçırma amacı bulunmaktadır. Miras bırakanın asıl amacı, mirasçılarından biri veya üçüncü bir kişiye taşınmazını bağışlamak olmasına karşın ilerde mirasçılarının tenkis davası açarak miras paylarını almalarını önlemektir. Bunun için mirasçılarından mal kaçırabilmek için yapmak istediği bağışlamayı satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapıyormuş gibi göstererek gizlemektedir.

Miras bırakanın mirasçılarından biri veya üçüncü bir kişiyle yapmış olduğu görünürdeki işlem olan satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi, tarafların gerçek iradelerine uygun olmadığından dolayı muvazaalıdır ve geçersizdir. Taraflar arasındaki gizli sözleşme olan bağışlama sözleşmesi ise şekil şartlarına uygun olmaması nedeniyle geçersizdir.

Yargıtay 1.4.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile “Bir kimsenin; mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği tapu sicilinde kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmiş bulunması halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların, görünürdeki satış sözleşmesinin Borçlar Kanununun 18. maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabileceklerine ve bu dava hakkının geçerli sözleşmeler için söz konusu olan Medeni Kanunun 507 ve 603. maddelerinin sağladığı haklara etkili olmayacağına” karar vermiştir.

İSTANBUL MİRAS HUKUKU AVUKATI

MİRASTAN MAL KAÇIRMANIN ŞARTLARI VE UNSURLARI

Bir işlemin muris muvazaası olarak kabul edilebilmesi için belirli şartların varlığı gereklidir.

1- Görünürdeki İşlem

Muris muvazaasında görünürdeki işlem, miras bırakanın mirasçılarını aldatmak ve mal kaçırmak amacıyla mirasçılarından biri veya üçüncü bir kişiyle yapmış olduğu ve tarafların gerçek iradelerine uymayan, hüküm ve sonuç doğurmasını istemedikleri işlemdir.

Miras bırakanın üçüncü kişi veya mirasçılarından biri ile yapmış olduğu görünürdeki işlem, mirasçıları aldatmak ve mirasçılardan ve terekeden mal kaçırmak için gerçekte yapmış oldukları sözleşmeyi gizlemeyi amaçlamaktadır. Muris muvazaasında en sık karşılaşılan görünürdeki işlemler satış ve ölünceye kadar bakma sözleşmeleridir.

2- Muvazaa Anlaşması

Muvazaa anlaşması, tarafların görünürdeki işlemin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapıldığı bu nedenle görünürdeki işlemin aralarında hüküm ve sonuç doğurmayacağını belirttikleri; asıl sonuç doğurmak istedikleri işlemin gizli işlem olduğunu kabul ettikleri ve buna yönelik yapmış oldukları anlaşmadır.

Muvazaa anlaşması herhangi bir şekil şartına bağlı değildir, bu nedenle sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Bu anlaşma miras bırakan tarafından veya miras bırakanın temsilcisi tarafından yapılabilir. Muvazaa anlaşması, görünürdeki işlemin yapılmasından önce veya en geç görünürdeki işlemle birlikte yapılmalıdır.

3- Mirasçılardan Mal Kaçırma Amacı

Muris muvazaasının söz konusu olabilmesi için miras bırakanın, mirasçılarından mal kaçırma amacı bulunması gerekmektedir. Miras bırakan, muvazaalı işlemi mirasçılarından biri ile yapıyorsa diğer mirasçılarını aldatma amacı aranır. Muvazaalı işlem üçüncü kişi ile yapılıyorsa bütün mirasçıların aldatılması amacı aranır. Miras bırakan mirasçılarını değil de üçüncü kişileri aldatma amacı ile işlem yapıyorsa taraf muvazaası söz konusu olur.

4- Gizli İşlem

Gizli işlem, miras bırakanın gerçek iradesini yansıtan ve görünüşteki işlemin ardına gizlenen sözleşmedir. Miras bırakan, gerçekte muvazaaya konu taşınmazını bağışlamak istediği halde, mirasçılarından mal kaçırmak ve tenkis davası açılmasını engellemek için bu işlemi görünürdeki işlem olan satış sözleşmesinin arkasına gizlemektedir. Burada sözleşmenin niteliği mirasçılardan gizlenmektedir.

Gizli işlem, tarafların iradelerine uygundur. Gizli işlem, kanunda belirtilen şekil kurallarına uygun olarak yapılırsa geçerli olur. Gizli işlemin görünürdeki muvazaalı işlemin arkasına gizlenmiş olması, onu geçersiz kılmaz.

MURİS MUVAZAASININ HUKUKİ NİTELİĞİ

Muris muvazaası, görünürdeki sözleşmenin arkasında gizlenen gizli bir sözleşme olmasından dolayı TBK’nun 19. Maddesinde düzenlenen nispi muvazaanın özel bir türüdür.

Muvazaalı sözleşmenin hiç hüküm doğurmaması mutlak muvazaa, görünürdeki sözleşmenin arkasına başka bir sözleşmenin gizlenmesi durumu nispi muvazaa olarak adlandırılmaktadır.

Nispi muvazaa Yargıtay tarafından “nispi muvazaada, tarafların aralarında akdettikleri bir muameleyi kendi iradelerine uymayan ve dışa karşı yaptıkları başka bir muamele ile gizleme durumunun söz konusu olduğu” şeklinde açıklanmıştır.

MİRASTAN MAL KAÇIRMA YOLLARI

  • Tapulu Taşınmazın Mirasçılardan Birine Satış Olarak Gösterilmesi: Miras bırakan, tapulu taşınmazını aslında bağışlamış olmasına rağmen göstermelik olarak tapuda satış olarak göstermesi.
  • Tapulu Taşınmazın Ara Malik Kullanılarak Satışının Yapılması: Miras bırakan tapuda kendi adına kayıtlı olan taşınmaz malını ara bir malik olarak adlandırılan bir kişiye devreder. Ardından, ara malik bu taşınmazı düşük bir bedelle mirasçıya veya başka bir üçüncü kişiye satış yapar. Bu şekilde, miras bırakan mirasçılardan malını şeklen kaçırmış gibi görünmezken, aslında taşınmaz mal üzerindeki hakimiyetini korur.
  • Görünürdeki İşlem Olarak Ölünceye Kadar Bakım Sözleşmesi: Miras bırakan, tapulu taşınmazını aslında bağışlamış olmasına rağmen göstermelik olarak ölünceye kadar bakım sözleşmesi yapar.
  • Görünürde İşlem Olarak Yapılan Bağışlama: Miras bırakanın diğer mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla, tapulu taşınmazını bağışlama olarak göstermesi işleminde de tarafların gerçek iradelerine uyulmadığından geçersizdir.

MİRASTAN MAL KAÇIRMA OLARAK DEĞERLENDİRİLEN İŞLEMLER

  • Tapulu Taşınmazın Mirasçılardan Birine Satış Olarak Gösterilmesi
  • Tapulu Taşınmazın Ara Malik Kullanılarak Satışının Yapılması
  • Görünürdeki İşlem Olarak Ölünceye Kadar Bakım Sözleşmesi
  • Görünürde İşlem Olarak Yapılan Bağışlama

MİRASTAN MAL KAÇIRMA OLARAK DEĞERLENDİRİLMEYEN İŞLEMLER

Muris muvazaası sayılmayan haller genel olarak şöyledir:

  • Muris, taşınmazını mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla değil gerçekten bakıp gözetilmek amacıyla temlik etmişse işlemin muvazaa nedeniyle iptali istenemez.
  • Ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesine dayanarak infaz yapılmadan tapu sicil kaydı oluşmadığı için sözleşmenin iptali istenmeden muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davasının dinlenmesi olanağı yoktur.
  • Murisin sağlığında açtığı tapu iptal ve tescil davası reddedilmiş ve bu hüküm kesinleşmişse, artık mirasçılardan mal kaçırma amacı olmadığından daha sonra mirasçıları açtığı muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil davası reddedilir.
  • Murisin, mallarını mirasçıları arasında bölüştürmek kastı ile hareket ettiğinin anlaşılması durumunda muris muvazaası nedeniyle mirasçı tarafından açılan davanın reddi gerekir.
  • Taşınmaz satışının bedelli olduğu ve tapuda gösterilen satış bedelinin gerçeğe yakın olduğu belirlenmişse muvazaa davası reddedilir.
  • Taşınmaz tapuda yöntemine uygun bağışla temlik edildiğinde ortada geçersiz bir işlem bulunmadığı için muvazaa davasının reddi zorunludur.
  • Murisin sağlığında 3. kişiden parasını ödeyerek satın aldığı taşınmazı tapuda eşi ya da bir başka kişi üzerine kaydettirmesi halinde, danışıklı işlemin tarafı olmadığı için bu işleme karşı muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil davası açılamaz.
  • Satışın gerçek olduğu kanıtlanmışsa muvazaa nedeniyle açılan iptal davası reddedilir.
  • Muris, kadastro tespiti sırasında taşınmazın zilyedi adına tespit ve tescil edilmesini bildirmişse muvazaa ileri sürülemez.
  • Karayolları Trafik Kanunu’na göre trafik siciline tescili zorunlu olmayan araçların devrinde bağış sözleşmesi şekle bağlı değildir. Dolayısıyla muris muvazaası davasına konu edilemez

MURİS MUVAZAASI NASIL İSPATLANIR?

Muris muvazaası ispat yükümlülüğü davacı tarafa yani mirasçıya aittir. Bu nedenle davacının davayı kazanabilmesi için muvazaayı ispat etmesi gerekmektedir.  Davacı taraf, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenen ispat kuralları çerçevesinde ispat araçları elde etmelidir. Kanunda özel olarak ispat araçları düzenlenmeyen hallerde hukuka uygun her türlü delil kullanılabilir. Mirastan mal kaçırma davası için özel bir ispat kuralı düzenlenmediği için muris muvazaası için davacı taraf her türlü ispat aracını kullanabilir. Şunu da belirtmek gerekir ki, hukuka uygun olmayan yollarla elde edilmiş delillere dayanamazlar.

Muvazaayı ispat edebilecek hususlar,

  • Kişinin paraya ihtiyacı olmaksızın satış yapmış olması,
  • Satılmış olan taşınmazın değerinin altında satılmış olması,
  • Satış işleminin kişinin ölümüne yakın bir zamanda yapılmış olması gibi durumlardır.

Davacı tarafından bu tarz hususlar ispat edildiği takdirde muris muvazaası ispat edilmiş olacak ve dava kazanılacaktır.

Konuyla alakalı olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.2.2021 tarihli, E. 2018/19-1013 , K. 2021/105 sayılı kararında bu husus şu şekilde hükme bağlanmıştır:

“………Mirasçılar, miras bırakanın yapmış oldukları hukuki işlemlerde kural olarak halef sıfatıyla taraf sayılırlar. Bunun sonucu olarak, mirasçılar ancak miras bırakanın sahip olduğu ispat imkanlarından faydalanabilirler. Ancak, miras bırakanın muvazaalı borç senedi düzenlemesi, mirasçılar aleyhine bir işlem olup, mirasçılar ile miras bırakanın hukuki menfaatleri çatışmaktadır. Bu nedenle, mirasçılar, muvazaalı borç senedinin hükümsüzlüğü talebiyle açacaklar davayı üçüncü kişi sıfatıyla her türlü delille ispatlayabilirler ( Arslantürk, s. 91 ). Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.04.1978, 1976/13-3608 E., 1978/338 K.; 12.04.1985 tarihli ve 1983/4-558 E., 1985/317 K. sayılı kararlarında da değinilmiştir.

YARGITAYIN MURİS MUVAZAASI OLARAK KABUL ETTİĞİ DURUMLAR NELERDİR?

Miras bırakanın yapmış olduğu işlemin muris muvazaası olarak değerlendirilebilmesi için, miras bırakanın tapuda kayıtlı olan taşınmazının bulunması gerekmektedir. Tapuda kayıtlı olan bu taşınmaza ilişkin gerçekte bağışlama iradesi bulunmasına karşın lehine tasarrufta bulunmak istediği kişiyle satış sözleşmesi yapılmalıdır. Miras bırakanın, taşınmazını satmaya yönelik iradesini tapu memuru önünde beyan etmesi gerekmektedir. Son olarak, miras bırakanın bu işlemi yaparken mirasçılarından ve terekeden mal kaçırma niyeti olması gerekmektedir. Muris muvazaasının ve Mirastan mal kaçırma görünürdeki işlemi olan satış sözleşmesi tarafların iradelerine uygun olmadığı için, gizli işlem olan bağışlama sözleşmesi ise şekle aykırı olduğu için geçersiz olacaktır.

YARGITAYIN MURİS MUVAZAASI OLARAK KABUL ETMEDİĞİ DURUMLAR NELERDİR?

1.Taşınırların Devri İşlemleri

  1. Tapusuz Taşınmazların Devri
  2. Vasiyetname Yolu ile Yapılan Kazandırmalar
  3. Bağışlama Yolu ile Yapılan Kazandırmalar
  4. Gizli Bağış Yoluyla Yapılan Kazandırmalar
  5. Kooperatif ve Şirket Ortaklık Payının Devri
  6. Miras Bırakanın Haricen Sattığı Taşınmazın Tapuya Tescil Ettirilmesi
  7. İntifa Hakkı Tesisi
  8. Uzun Süreli Kira Sözleşmesi Yapılması
  9. Muvazaalı Borç Senedi Düzenlenmesi
  10. Kadastro Tespitinde Miras bırakanın İrade Beyanı
  11. İyiniyetli Üçüncü Kişilere Yapılan Devirler

MİRASTAN MAL KAÇIRMA DURUMUNA KARŞI BAŞVURULABİLECEK HUKUKİ YOLLAR

Muris muvazaasına karşı hak kaybına uğrayan tüm mirasçılar, mirastan mal kaçırma davası açmalıdır. Mirastan mal kaçırma nedeniyle açılan davada mirasçılar, mirastan mal kaçırmak maksatlı olarak yapılan satış ya da ölünceye kadar bakma sözleşmesi sonucunda yapılan taşınmaz devrinin ispatını yaparak tespitini talep eder. Bunun yanında haksız olarak yapılan kaydın iptalini talep ederler.

Muris muvazaası davası oldukça kapsamlı bir davadır. Belirli önemli ispat araçlarının hazırlanması ve mahkemeye sunulması gerekir.  Ayrıca tapuda birkaç işlemin yapılması gerekir.

Bu kapsamda muris muvazaası ve mirastan mal kaçırma ile ilgili uyuşmazlıklarda tecrübeli bir miras avukatından hukuki yardım alınması kişinin yararına olacaktır.

MİRASTAN MAL KAÇIRMA NEDENİYLE TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASI

Tapu iptali ve tescil davası, gerçek hak durumuna dayanmayan yolsuz tescilin söz konusu olduğu hallerde tapu kaydının gerçek hak durumunu gösterir hale getirilmesi için açılan davadır. Tapuda görülen hak durumu ile gerçek hak durumu birbiri ile uyuşmuyorsa mevzuat bu durumu yolsuz tescil olarak tanımlar. Yolsuz tescil Medeni Kanun (MK) md. 1024/2’ye göre iki şekilde söz konusu olabilir; a) Bağlayıcı olmayan bir hukuki sebebe dayanarak hak kazanmak, b) Hukuki sebebe dayanmadan hak kazanmak. Bu tür durumlarda, Medeni Kanun md 1025’e göre hakkı ihlal edilen her kişi tapudaki tescilin yolsuz olduğunu iddia ederek ilgililere karşı dava açabilir. “Tapu iptal ve tescil davası” konusunda ayrıntılı bilgi için ilgili makalemize tıklayarak okuyabilirsiniz.

Mirastan mal kaçırma olayında, muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açılması gerekmektedir. Muris muvazaası davası tapu iptali ve tescili davası niteliğinde bir dava sayılır. Mirastan mal kaçırma nedeniyle açılan davada miras bırakanın yaptığı işlemin muvazaalı olup olmadığı araştırılacaktır.

Miras bırakan gerçek bir satış işlemi yapmış da olabilir. Bu nedenle murisin gerçek iradesinin araştırılması gerekli olur. Yargıtay, murisin gerçek iradesinin tespit edilmesinde birtakım kriterler öngörmektedir:

  • Murisin mali durumu
  • Devralan mirasçının mali durumu
  • Gelenek ve görenekler
  • Toplumsal eğilimler
  • Murisin sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin olup olmadığı
  • Satış bedeli ve gerçek bedel arasındaki fark
  • Aile içi ilişkiler
  • Olayların olağan akışı

MİRASBIRAKANIN MİRASDAN MAL KAÇIRMA AMACIYLA YAPTIĞI TASARRUFLARIN NEDENLERİ:

  • Miras Bırakanın Ölümünden Çok Kısa Bir Süre Önce Temlik Yapması
  • Yaşlı ve Hasta Kimselerin Yakınlarının Baskılarına Karşı Koyamaması
  • Erkek Çocukların Kız Çocuklara Üstün Tutulması
  • İkinci ya da Son Eş Faktörü
  • Mali Yönden Zayıf Durumda Olan Mirasçının Güçlendirilmesi
  • Psikolojik Etkenler

BAĞIŞ YAPILAN TAPU BOZULUR MU?

Taraflar arasında Kanun’daki şekil şartlarını sağlayan geçerli bir bağışlama bulunduğu takdirde muris muvazaası sebebiyle tapu iptal ve tescil isteminde bulunulamaz. Bu nedenle geçerli bir bağışlama sonucunda bağış yapılan tapu bozulamaz. Ancak geçerli bir bağışlama yoksa gizli bağış sözleşmesi görünüşteki işlem ardına saklandıysa muris muvazaası nedeniyle tapunun iptali ve tescili istenebilir.

‘Bu durumda, görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu’nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.’ (Yargıtay 1. Hukuk dairesinin 2016/13269 esas 2019/5778 karar ve 11.11.2019 tarihli kararı)

MURİS MUVAZAASI DAVASI NASIL AÇILIR?

Muris muvazaası diğer adıyla mirastan mal kaçırma, miras bırakanın mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla yaptığı bağışları, satış ya da ölünceye kadar bakma sözleşmesi olarak göstermesidir. Muris muvazaasının söz konusu olabilmesi için miras bırakanın, mirastan mal kaçırma kastıyla hareket etmiş olması gerekmektedir.

Muris muvazaası davası sadece tapuya kayıtlı taşınmazlar için açılabilir. Muris muvazaası davası ve Mirastan mal kaçırma nedeniyle açılan dava tapu iptali ve tescil veya alacak talebi ile Asliye Hukuk Mahkemesinde açılır. Yetkili mahkeme muvazaalı işleme konu taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Yetkili ve görevli mahkemeye sunulacak dava dilekçesi ile mirastan mal kaçırma davasını açabilirsiniz. İlgili dava dilekçesi bir takım unsurları ihtiva etmelidir.

Dava dilekçesinde muris muvazaasına olgu ve delilleri açıklanmalı talep kısmında davacının miras payı oranında tapu iptali ve tescili talep edilmelidir.  Muris muvazaasının varlığının söz konusu olduğu durumlarda hak kayıplarının engellenebilmesi için tapu iptal ve tescil davası mirasçı tarafından açılabilir.

MURİS MUVAZAASI DAVASINDA ZAMANAŞIMI

Mirastan mal kaçırma davası, zamanaşımı veya herhangi bir hak düşürücü süreye tabi değildir. Muris muvazaası davasının açılma süresi ile ilgili tek kural, Muris muvazaası davasının, miras bırakanın ölümünden sonra açılabilecek olmasıdır. Miras bırakan kişi hayatta iken mirasçılar muvazaa iddiasında bulunamazlar.

Ancak miras bırakan kişinin vefatından sonra herhangi bir zamanaşımı süresi söz konusu olmadığı için her zaman muris muvazaası davası açılabilecektir.

MİRASTAN MAL KAÇIRMA DAVASINI KİMLER AÇABİLİR?

Mirastan mal kaçırma Yargıtay kararları içerisinde çokça konu olan bir uyuşmazlıktır. Saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen her mirasçının bunu dava edebileceğini ve muvazaayı her türlü delil ile ispatlayabileceğini belirtilmiştir. Bu davayı yasal mirasçılar, atanmış mirasçılar veya evlatlıklar da açabilir. Miras bırakanın, muvazaalı işlemi yaptıktan sonra evlat edindiği, ana rahmine düşen veya murisle evlenen kişiler de miras bırakanın mirasçısı olarak muvazaalı işlemden etkilendikleri için muris muvazaası kapsamında iptal davası açma hakları olacaktır. Ancak bu davayı mirası reddeden, miras hakkından feragat eden ve mirastan çıkarılan kişiler açamaz.

Mirasçılardan her birisi kural olarak tek başına muris muvazaası davası açma hak ve yetkisine sahiptir. Terekenin iştirak halinde olması buna engel değildir ve her bir mirasçı diğerlerinin olurunu almadan kendi payı oranında Tapu İptal ve Tescil Davası açabilir. Ancak tek başına açılan muris muvazaası davası, ilgili taşınmazın yalnızca kendi payı oranında açılabilecek bir tapu iptal tescil davası niteliğinde olur. Mirasçı kendi payı oranında değil de taşınmazın terekeye dönmesini istemişse dava dışı diğer mirasçıların da olurunu almak ya da temsilci ile davaya devam etmek zorundadır.

Miras bırakanın ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyetine tabidir. Davacı dışında başkaca mirasçısının bulunduğu dosya kapsamı ile sabittir. Terekeye karşı yapılan mülkiyetten kaynaklanan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası ve el atmanın önlenmesi gibi davaların dışında ehliyetsizlik, vekalet görevinin kötüye kullanılması hata-hile-gabin vs. gibi davalarda terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca, mirasçılardan birisinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçılarının davada muvafakatlarının sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği (T.M.K. 640 md.) tartışmasızdır (Y1HD-K.2020/3302).

MİRASTAN MAL KAÇIRMA DAVASINI KİMLER AÇAMAZ?

Mirastan mal kaçırma davasını yasal mirasçılar, atanmış mirasçılar veya evlatlıklar da açabilir.

Muris muvazaası davasını beraber reddi miras yapan kişiler, mirasçılıktan çıkarılan kişiler veya miras hakkından miras sözleşmesi ile feragat eden kişiler açamazlar. Bu kişilerin davacı olma hakkı kabul edilmemiştir.

MİRASTAN MAL KAÇIRMA DAVASI KİME KARŞI AÇILIR?

Muris muvazaası davasında davalı olarak muvazaalı sözleşmenin tarafı olan ve lehine devir yapılmış kişi gösterilmektedir. Yani bu davada davalı olarak taşınmazı devralan kişi gösterilmelidir. Taşınmazın bu kişide bulunuyor olması muris muvazaası davasının başarıya ulaşması bakımından kişilere kolaylık sağlar. Ancak her zaman için muvazaalı işlem ile alınan taşınmazın üçüncü kişilere devredilmiş olma ihtimali bulunmaktadır.

Mirastan mal kaçırma işlemi ile taşınmazı elinde bulunduran kişi, geçerli olmayan bir sözleşme ile taşınmazı devraldığı için tapudaki tescil yolsuz olur. Muvazaalı işlem ile taşınmazı devralan kişi, taşınmazı üçüncü bir kişiye devretmiş ise üçüncü kişinin yaptığı alımın korunması için kişinin iyiniyetli olması ve önceki işlemin muvazaalı olduğunu bilmemesi gerekmektedir

Bu durumda iyiniyetli bu kişiye karşı dava açarak taşınmazı elinden almak mümkün olmaz. Muris muvazaası davası taşınmazı geri almayı konu edindiği için artık iyiniyetli üçüncü kişiye karşı dava açılamaz.

MURİS MUVAZAASI DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Muris muvazaası davasında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Muris muvazaası davası özel yetki kuralı gereğince taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır. Yani mirasçılardan mal kaçırmak maksadı ile devri gerçekleştirilen taşınmazın olduğu yerdeki asliye hukuk mahkemesi yetkilidir. Yetki konusunda destek almak için adli rehbere tıklayabilirsiniz.

MURİS MUVAZAASI DAVASININ SONUÇLARI

Muris muvazaası davasında muvazaanın kanıtlanması sonucunda, dava konusu taşınmazın davacının miras payı oranında tapu iptal ve tescil kararı verilir. Dava sonucunda dava konusu taşınmazın tapu kaydı tamamen iptal edilemez ve tüm mirasçılar adına karar verilemez.

Tapu kaydı miras payı oranında davacı adına tescil edilir. Tereke temsilcisi tarafından açılan davalarda ise iptal kararı verildikten sonra dava konusu taşınmazın terekeye iadesine ve tüm mirasçıların miras payı oranında tescil edilmesine karar verilir. Bu bakımdan muris muvazaası sonuçları itibariyle önemli bir dava olup bu noktada alanında uzman bir avukattan destek almak kaçınılmazdır.

MURİS MUVAZAASI VE TENKİS ARASINDAKİ FARKLAR

Tenkise konu işlerde, mirasbırakan bir malını veya hakkını karşılıksız veya saklı pay kuralını aşmak amacıyla gerçek bedelinden az bir bedelle devretmektedir. Mirasbırakan, devir iradesinde samimi olup, tarafların gerçek iradeleri sözleşmeye yansımıştır

Muris muvazaasında ise mirasbırakan aslında bağışladığı tapulu bir taşınmazını satış veya ölünceye kadar bakma akdi ile temlik etmektedir. Bu halde taraflar yaptıkları muvazaa sözleşmesi ile görünüşteki sözleşmenin niteliğini tamamen değiştirmektedirler.

Muris muvazası davasının konusunu oluşturan sözleşmeler, baştan itibaren hükümsüz olduğu halde, tenkis davasının konusu oluşturan sözleşmeler ise geçerlidir. Tenkis davası, mirasbırakanın gerçek iradesi ile kanunlara uygun olarak yaptığı, ancak tasarruf nisabını aşan, geçerli, tasarrufi veya temliki işlemler hakkında açılmaktadır.

Muris muvazaasına dayalı davalar herhangi bir süreye bağlı değildir, her zaman açılabilir. Tenkis davaları ise saklı payın ihlal edildiğini öğrenme tarihten itibaren bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıllık hak düşürücü süre içinde açılmalıdır.

Muris muvazaası davası, saklı pay sahibi olsun veya olmasın tüm mirasçılar tarafından pay oranında açılabildiği gibi, tereke temsilcisi tarafından terekeye iade istemli de açılabildiği halde, tenkis davası kural olarak sadece saklı pay sahibi mirasçılar tarafından açılabilir.

Muvazaa davası, tenkis davasına nazaran daha kapsamlı ve hak sahibine daha fazla yarar sağlayan bir davadır. Zira, muvazaanın varlığı halinde sözleşmenin geçersiz olması sebebiyle, tapu kaydının tamamen iptaline karar verilirken, tenkis davasında saklı paya aşan kısmın tenkisine karar verilir.

Muvazaa davası, dava açan mirasçı ya da mirasçılara ayni hak sağlar iken, tenkis davası saklı pay sahibi mirasçıya şahsi bir hak sağlar. Tenkis davasında koşulların varlığı halinde sözleşme konusu taşınmazın mülkiyetinin kazanılması da bu davanın niteliğini değiştirmez.

Taşınmazlar hakkında açılan muvazaa davası taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılırken, tenkis davasının ise miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerekir.

MİRASTAN MAL KAÇIRMA DAVASINDA AVUKATTAN YARARLANMANIN ÖNEMİ

Muris muvazaası davası oldukça kapsamlı bir davadır. Belirli önemli ispat araçlarının hazırlanması ve mahkemeye sunulması gerekir.  Ayrıca tapuda birkaç işlemin yapılması gerekir. Bu kapsamda muris muvazaası ile ilgili uyuşmazlıklarda Harbiye Hukuk Bürosu’nun tecrübeli avukatlarından hukuki yardım alınması kişinin yararına olacaktır. Harbiye Hukuk Bürosu, deneyim sahibi, ilgili, çözüm odaklı yaklaşımı ile haklarınızın korunmasında sizlere yardımcı olmaya hazır. Mirastan mal kaçırma davasında büromuzun tecrübeli avukatları ile irtibata geçmek için buraya tıklayabilir, ilgili avukatlarımızdan destek alabilirsiniz.

MİRASTAN MAL KAÇIRMA MURİS MUVAZASI

MURİS MUVAZAASI HAKKINDA SIKÇA SORULAN SORULAR

Muris Muvazaası Nedir? Mirastan mal kaçırma

Muris muvazaası; murisin, mirasçılarını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla yaptığı karşılıksız kazandırmaları satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi göstermesidir.

Muris Muvazaası Geriye Dönük Kaç Yıl?

Muris muvazaası davası herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir. Dolayısıyla muris muvazaası davası murisin ölümünden sonra her zaman açılabilir.

Mirastan Mal Kaçırma Zamanaşımı Nedir?

Mirastan mal kaçırma davasında herhangi bir zamanaşımı süresi söz konusu değildir. İlgililer murisin vefatından sonra her zaman bu davayı açabilir.

MURİS MUVAZAASI ve MİRASTAN MAL KAÇIRMA İLE İLGİLİ YARGITAY KARARI

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi -Karar: 2019/6018

Somut olaya bu ilkeler ışığında bakıldığında, mirasbırakan yaşadığı sürece bakılmadığı iddiası ile bir dava açmadığına göre davalının bakım borcunu yerine getirdiğinin kabulü zorunludur. Kaldı ki, taraf tanıkları mirasbırakana davalının baktığı konusunda hemfikir olup, bu husus mahkemenin de kabulündedir. Bu durumda, mirasbırakanın mal kaçırma düşüncesi olsa idi tüm taşınmazlarını temlik edebileceği, hayatının son deminde hastalıklar ile uğraşan mirasbırakanın davacı çocuklarının da kendisiyle ilgilenmemesi üzerine çaresiz hissettiği, bir ömür çalışıp edindiği taşınmazlarından bir kısmını devretmek suretiyle kendisine baktırma amacı taşıdığı, aksinin de davacılar tarafından ispat edilemediği hususları gözetilerek akdin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmadığı anlaşılmaktadır.

DİLARA GÜL ERBAŞ

İSTANBUL MİRAS HUKUKU AVUKATI

Mirastan Feragat Sözleşmesi

Miras Hukuku

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak Gerekli alanlar işaretlendi *

Yorum Yap