Yabancılar HukukuTahdit Kodları ve Kodun Kaldırılması Davası

1.TAHDİT KODU NEDİR?

TAHDİT KODU NEDİR?

TAHDİT KODU NEDİR?

6458 Sayılı YUUK’ne göre, yabancı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunmayan kişidir. Tahdit kodu, 6458 Sayılı YUKK’nin ve Göç İdaresi Genel Başkanlığı’nın 10.07.2020 tarihli ve 55560999 sayılı yazısı ile ifade edilen Tahdit İş ve İşlemlerine İlişkin Genelge’nin uygulamaya girmesiyle yabancıların durumlarına ilişkin açıklamaları içeren bir ‘sicil’ olarak oluşturulan ve yabancının durumunu ortaya koyan kodlardır. Bir Diğer bir ifadeyle tahdit kodları Göç İdaresi Başkanlığı tarafından oluşturulan ve tutulan bazı kayıtlardır.

Bu kodlar adeta yabancıların hukuki durumlarının düzenlenmesi ve gerektiğinde yapılacak işlemler için açılıp bakılan sicil benzeri belgeleri ifade eder. Tahdit kodları hakkında ilgili tahdit kodu konulan yabancının Göç İdaresi Başkanlığı sisteminde adli sicil kaydı benzeri bir anlayışla her bir yabancı için ayrı olarak tutulmaktadır.

 Uygulamada ise bu durum teorik kısma nazaran daha sıkıntılı işlemektedir. Özellikle de Göç İdaresi Başkanlığı’nın sadece kod koyulup koyulmadığı konusunda yapılan başvurulara dahi çok güç cevap verdiği gözlenmektedir. İlgilisine bildirilmesi zaruri olan bu kodların bildirilmemesi ve hatta yabancıların başvurduklarında dahi bu kodlardan zar zor haberdar olması da bu sıkıntılı sürecin içindedir.

2. TAHDİT KODLARININ TESİS EDİLMESİ BİR İDARİ İŞLEMDİR

TAHDİT KODLARININ TESİS EDİLMESİ BİR İDARİ İŞLEMDİR

TAHDİT KODLARININ TESİS EDİLMESİ BİR İDARİ İŞLEMDİ

Tahdit kodlarının verilmesi idari işlemdir. Dolayısıyla bu kodların verilmesi idarenin diğer işlemlerinde olduğu gibi idari işlemin beş unsuruna uygun olmalıdır. (Yetki, Şekil-Usul, Sebep, Konu, Maksat). 

Tahdit kodu tesisi açısından yetkili makam Göç İdaresi Başkanlığıdır. Bu kodlar Göç İdaresi Başkanlığı tarafından verildiği için idari işlemin yetki unsuru gerçekleşmiş olur. Ayrıca Göç İdaresi Başkanlığı İçişleri Bakanlığı nezdinde oluşturulan bir başkanlık olduğu için bu kodun tesisi konusunda İçişleri Bakanlığı da yetkilidir. Diğer bir ifadeyle bu kod İçişleri Bakanlığı tarafından verilirse de yetki unsuru sakat olmaz. 

İdari işlemlerde kural olarak yazılı şekil geçerlidir. Bu yazılı şekil ve idari işlemin bildirimi yapılan idari işleme karşı açılacak davalar açısından sürenin başlaması için önemlidir. Dolayısıyla tahdit kodu tesisi de yazılı şekilde yapılmalıdır. Uygulamada bazen ilgili yabancıya tahdit kodu tesis edilmesine rağmen yazılı bildirim bu yabancıya yapılmamaktadır. Bu durum da idari işlemin unsurlarından şekil unsuruna aykırılık yarattığından hukuka aykırılık oluşturmaktadır. 

İdari işlemin bir diğer unsuru olan sebep unsuru idareyi işlem yapmaya iten saiktir. Yani idari işlemin sebep unsuru, idareyi bir işlem yapmaya sevk eder. Aslında doktriner ve detaylı incelemeler yapıldığında idareyi bu işleme iten hiçbir sebep yoktur. Dolayısıyla aslında bu işlem unsurlardan birini taşımadığı için sakattır. Ancak uygulamanın getirdiği zaruriyet bu işlemin yapılmasına sebep olmaktadır.

İdari işlemin dördüncü unsuru konu unsurudur. Konu unsuru idari işlemin hukuk aleminde meydana getirdiği sonuç olarak düşünülebilir. İdari işlemin sebep ve konu öğeleri arasında oldukça sıkı bir bağ mevcuttur. Şöyle ki, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu ile 2575 sayılı Danıştay Kanunu’ndan önce yürürlükten olan Danıştay Kanunu’nda idari işlemin sebep ve konu unsurlar bir bütün olarak değerlendirilmiş ve ‘esas’ adı altında incelenmiştir173. Bu kapsamda sebep ve konu unsur bakımından bir nedensellik bağı mevcuttur. Bu sebeple idari işlemin tesisinde sebep ve konu unsuru bakımından bir nedensellik bağı mevcut değilse idari işlem konu unsuru yönünden sakat olur. Bu açıklamalar yurda giriş yasağı ve tahdit kodları bu kapsamda incelenirse; örneğin bir yabancının bulaşıcı hastalık taşıyan bir kişi olması durumunda idari işlemi tesis etmek için gerekli sebep mevcuttur. Bu durumda idari işlemin konusunu teşkil eden yurda giriş yasağı, yabancının bulaşıcı hastalık taşıması sebebine istinaden tesis edilecek olup böylece sebep ve konu unsuru bakımından illiyet bağı tesis edilmiş olacaktır.

İdari işlemin son unsuru ise amaç unsurudur. Amaç unsuru daima kamu yararıdır. Çalışma bağlamında incelenen tahdit kodlarının da “sicil” işlevi görmesi kamu yararına vücut verir. Dolayısıyla da bu unsurun gerçekleştiği söylenebilir.

Yukarıda da detaylı olarak açıklandığı gibi tahdit kodunun tesis edilmesi bir idari işlemdir. Dolayısıyla tahdit kodunu konu alan işlemler için açılacak davalar idare mahkemelerinde açılmak zorundadır. 

Bazı kodlar sadece bildirici nitelikte iken bazı kodlar icrai netice doğurur. (Giriş yasağı, sınır dışı edilme vb.) Bu kapsamda örneğin Türkiye’de iki ay süre ile kaçak kalmış ve vize ihlali yapmış yabancı hakkında kendiliğinden Ç-101 kodu konulur. Bu kod mevcut bir durumu bildiren, ortaya koyan bir koddur. Bu sebeple bu tip tahdit kodları aleyhine teorik olarak dava açılması mümkünse de tahdit kodunun iptali mümkün değildir.

Ancak bunlar haricinde olan ve icrai niteliği haiz olan kodlar için iptal davası açılabilir. Açılan iptal davası idari yargıya tabii olan diğer iptal davaları gibi 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu uyarınca görülür. 

Tahdit kodu eğer sınır dışı etme kararına istinaden tesis edilmişse, sınır dışı etme kararı valilik tarafından alınmış olduğu için davalı olarak valilik gösterilmelidir. Görevli mahkeme idare mahkemesi olduğu gibi yetkili mahkeme de sınır dışı kararının alındığı valiliğin bulunduğu yer mahkemesidir.

Tahdit kodu eğer sınır dışı etme kararıyla bağlantısız olarak tesis edilmişse dava Göç İdaresi Başkanlığı’na karşı açılmalıdır. Göç İdaresi Başkanlığı Ankara’da olduğu için görevli ve yetkili mahkeme Ankara İdare Mahkemeleridir.

KARAR ÖZETLERİ

Dava dosyasının incelenmesinden, Mısır uyruklu davacı hakkında Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığının 31.10.2014 tarih, 61183277 sayılı yazısına istinaden genel güvenlik nedeniyle 16.02.2015 tarihinde G-87 tahdit kodu veri girişi yapılarak yurda giriş yasağı konulduğu, davacı hakkında tesis edilen 01/09/2014 tarih ve 2014/09/399 sayılı sınır dışı işleminin İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nin 12.05.2015 tarih, E:2014/2564 K:2015/989 sayılı kararıyla iptal edildiği, dava dilekçesinde davacı vekili tarafından; davacının Mısır’da yönetimde bulunan rejime muhalif olduğu, rejim karşıtı “İnşa ve Kalkınma Partisine” üye olduğu, can güvenliği olmadığından ülkemize sığındığı, ülkesine geri gönderilmesi halinde işkence ve idam cezasına tabi tutulmasının muhtemel olduğu, dolayısıyla davacının geri gönderme yasağı kapsamında olduğu iddialarına yer verildiği, davalı idare cevabında; “kamu güvenliğini ciddi şekilde tehlikeye sokacağı değerlendirilen yabancılar hakkında güvenlik tahdit kodları veri girişi yapıldığı, G-87 tahdit kodunun (Genel Güvenlik) Türkiye’nin kamu düzeni veya güvenliği ya da kamu sağlığı açısından Türkiye’ye girmesinde sakınca görülen yabancılar hakkına Türkiye’ye giriş yasağı alınmasında esas alınan veri girişi kodu olduğu, Jeopolitik konumu gereği Türkiye’yi çatışma bölgelerine geçiş yapmak için kullanan yabancıların, ülkeye giriş yapmalarını, ülkeyi güzergah olarak kullanmalarını, ülkede terör faaliyetlerinde bulunmalarını önlemek amacıyla veri girişi yapıldığı, davacı hakkındaki Ç-114 tahdit kodunun ise 04.11.2015 tarihinde otomatik olarak kaldırıldığı” hususlarının belirtildiği, davacı tarafından, hakkındaki tahdit kodlarından kaynaklı giriş yasağının kaldırılması için davalı idareye yapılan 06.01.2016 tarih, 4352 sayılı başvurunun zımnen reddine dair işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, uyuşmazlıkta, kamu güvenliğini ciddi şekilde tehlikeye sokacağı değerlendirilen yabancılar hakkında güvenlik tahdit kodları veri girişi yapıldığı, G-87 tahdit kodunun (Genel Güvenlik) Türkiye’nin kamu düzeni veya güvenliği ya da kamu sağlığı açısından Türkiye’ye girmesinde sakınca görülen yabancılar hakkına Türkiye’ye giriş yasağı alınmasında esas alınan veri girişi kodu olduğu; jeopolitik konumu gereği Türkiye’yi çatışma bölgelerine geçiş yapmak için kullanan yabancıların, ülkeye giriş yapmalarını, ülkeyi güzergah olarak kullanmalarını, ülkede terör faaliyetlerinde bulunmalarını önlemek amacıyla veri girişi yapıldığı belirtildiğinden davacı hakkındaki kamu düzeni ve kamu güvenliğine ilişkin istihbarat birimi raporları dikkate alınmak suretiyle ve hükümranlık yetkisi dahilinde tesis olunduğu anlaşılan dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından dava konusu işlemin iptali yönündeki idare mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Dava dosyasındaki belge ve bilgilerin incelenmesinden; Rusya Federasyonu vatandaşı olan davacının, 15/06/2017 tarihinde yasal yollardan Türkiye’ye geldiği, İstanbul’da iken Emniyet ekiplerince yakalandığı, davacı hakkında akabinde kamu düzeni ve güvenliği açısından sakıncalı görülmesi nedeniyle sınır dışı işlemi tesis edildiği, bu işlemin iptali için İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nde dava açıldığı, İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nin 08/04/2019 tarih, E:2019/337, K:2019/1084 sayılı kararı ile, davacının terör örgütleriyle bağlantılı olduğu ve kamu güvenliği açısından tehdit oluşturduğu hususunun davalı idarece ispatlanamadığı gerekçesiyle, sınır dışı işleminin iptaline karar verilmiştir.

Davacı hakkında Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 02/11/2018 tarihli yazısı ile Ç-141 tahdit kodlu yurda giriş yasağı işleminin tesis edildiği, 26/10/2018 tarihinde Y-26 (yasadışı örgüt faaliyetleri) tahdit kodu konulduğu, davacı vekili tarafından Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne başvuruda bulunularak tahdit kodları ile ilgili bilgi istenildiği , davacı hakkında yurda giriş yasağı olduğunun bildirilmesi üzerine bakılan iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davalı idarece savunmalarında, davacı hakkında Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yazısına istinaden Ç-141 tahdit kodu veri girişi yapıldığı ve devletin hükümranlık yetkisi kapsamında davacı hakkında yurda giriş yasağı kararı alındığı ileri sürülmektedir.

Ç-141 (ülkemize girişi Bakanlık iznine tabii) tahdit kodu, 6458 sayılı kanunun 9.maddesinin birinci fıkrası kapsamında, ülkemizin kamu düzeni veya güvenliği ya da sağlığı açısından Türkiye’ye girmesinde sakınca görülen yabancılar hakkında Türkiye’ye giriş yasağı kararı alınmasında esas alınan veri girişi kodudur. Seyahat hürriyetini düzenleyen Anayasal hüküm ve Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmenin ilgili hükmü incelendiğinde, her iki metnin de benzer düzenlemeler içerdiği, seyahat hürriyetinin vatandaşa tanınan bir hak olduğu başka ifade ile vatandaşın yurda girme ve yurttan çıkma hakkının istisnalar haricinde sınırlanamayacağı üzerinde durulduğu görülmektedir.

Her iki metinde de yabancıların yurda girme hakkının bulunduğuna dair bir hüküm bulunmamaktadır. Yapılan incelemede; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından yapılan soruşturma kapsamında, Abdurrahman kod isimli kişinin adresine yönelik çalışmada, davacının söz konusu adresten çıkarken görüldüğü, bu nedenle yakalanarak ifadesinin alındığı, ayrıca Rusya İnterpol’ünden gelen yazı ve eklerinden davacının (şüpheli / uyarı) amacıyla yeşil bülten ile arandığının belirtildiği, Rusya İnterpol’ünün yazısı üzerine davacı hakkında Ç-kodlu tahdit veri girişi yapıldığı, bu suretle, devletin hükümranlık yetkisi dahilinde tesis edilen işlemde ulusal ve uluslararası mevzuata aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Bu nedenlerle; Anayasa’nın 16’ncı maddesinde; “Temel hak ve hürriyetler, yabancılar için, milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla sınırlanabilir” hükmü ve uluslararası mevzuat göz önüne alındığında istinafa konu dava konusu işlemin iptali kararında hukuka uyarlık bulunmadığından, İdare Mahkemesi kararının kaldırılması yoluna gidilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden, mavi kart sahibi Almanya vatandaşı olan davacı hakkında Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 16.04.2013 tarih ve 82028 sayılı yazısına istinaden N-82 tahdit kodunun konulduğu ve bu kod uyarınca davacının yurda girişinin ön izin şartına bağlandığı, davacı tarafından bu işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Seyahat hürriyetini düzenleyen Anayasal hüküm ve Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmenin ilgili hükmü incelendiğinde, her iki metnin de benzer düzenlemeler içerdiği, seyahat hürriyetinin vatandaşa tanınan bir hak olduğu başka ifade ile vatandaşın yurda girme ve yurttan çıkma hakkının istisnalar haricinde sınırlanamayacağı üzerinde durulduğu görülmektedir. Her iki metinde de yabancıların yurda girme hakkının bulunduğuna dair bir hüküm bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu olayda, Almanya vatandaşı olan davacı hakkında, milli güvenlik aleyhine faaliyette bulunduğu gerekçesiyle hükümranlık yetkisi dahilinde seyahat özgürlüğü kısıtlanmadan tedbir mahiyetinde N-82 tahdit kodu konulmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KAYNAKÇA

  • BAŞCI, Berkay, Türk Hukukuna Göre Yabancılar Hakkında Tesis Edilen Tahdit Kodlarının İncelenmesi, s.18 T.C. Bahçeşehir Üniversitesi, İstanbul, 2022.
  • BAŞCI, Berkay, Türk Hukukuna Göre Yabancılar Hakkında Tesis Edilen Tahdit Kodlarının İncelenmesi, s.19 T.C. Bahçeşehir Üniversitesi, İstanbul, 2022.
  • BAŞCI, Berkay, Türk Hukukuna Göre Yabancılar Hakkında Tesis Edilen Tahdit Kodlarının İncelenmesi, s.87 T.C. Bahçeşehir Üniversitesi, İstanbul, 2022.
  • BAŞCI, Berkay, Türk Hukukuna Göre Yabancılar Hakkında Tesis Edilen Tahdit Kodlarının İncelenmesi, s.96 T.C. Bahçeşehir Üniversitesi, İstanbul, 2022.

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak Gerekli alanlar işaretlendi *

Yorum Yap