İdare HukukuTAM YARGI DAVASI NEDİR NASIL AÇILIR

TAM YARGI DAVASI NEDİR?

Tam yargı davası idare mahkemelerinde açılan bir dava türüdür. Tam yargı davasının tanımı idari yargılama usulü kanunu madde 2/1-b’de açıkça tanımlanmıştır. Bu tanıma göre tam yargı davası idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan ihlal olanlar tarafından açılan davalardır. Tam yargı davası hizmet kusurundan ya da kusursuz sorumsuzluktan kaynaklanan işlemler nedeniyle zarara uğrayan kişilerin zararlarının tazmini amacıyla idare aleyhine açılan bir tazminat davasıdır.

İstanbul İdare Hukuku Avukatı

TAM YARGI DAVASI ÇEŞİTLERİ

İdare aleyhine açılan tam yargı davalarının çeşitleri dava konusuna göre belirlenmektedir. Buna göre tam yargı davaları idare aleyhine açılan tazminat davaları, geri alma davaları ve idari sözleşmelerden doğan davalardır. İdare hukukunda tazminat davası, bir idari işlem veya eylemin neden olduğu maddi veya manevi zararın tazmini amacıyla açılan bir dava olup tam yargı davasıdır. Vergi mahkemelerinde açılan vergi miktarına ya da esasına yönelik itiraz davaları da tam yargı davası olarak görülür.

İdare yargıda tam yargı davası olarak açılan geri alma davası, bir idari işlemin, hukuka aykırı veya yetkisiz olarak yapıldığı gerekçesiyle iptal edilmesi veya geri alınması için açılan bir tür davadır. Bu dava, idareyi, hukuka aykırı veya yetkisiz bir şekilde gerçekleştirdiği işlemi iptal etmeye veya geri almaya zorlamayı amaçlar. Geri alma davası, idari işlemdeki hukuka aykırılığın veya yetkisizliğin ortaya çıktığı tarihten itibaren belirli bir süre içinde açılmalıdır. Bu dava ile idari işlem, hukuka uygun bir şekilde geri alınarak hukuki güvenlik ve adalet sağlanmaya çalışılır.

İdari yargıda tam yargı davası olarak açılan idari sözleşmelerden doğan davalar, idare ile kişiler arasında yapılan sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümü için açılan davaları ifade eder. Bu tür sözleşmeler genellikle kamu hizmetlerinin yürütülmesi veya kamu kaynaklarının kullanımıyla ilgilidir. İdari sözleşmelerden doğan davalar genellikle taraflar arasındaki sözleşmenin ihlali, sözleşmenin geçersizliği veya sözleşmenin hükümlerinin yorumlanması gibi konuları içerebilir.

TAM YARGI DAVASI İLE İPTAL DAVASI FARKI

Tam yargı davası ile iptal davası aynı yargılama usulüne tabi olan idari yargı dava türleridir. İkisi de idari yargılama hukuku davalarından olsa da dava konusu itibariyle birbirinden farklı iki dava türüdür. İdare hukukunda tam yargı davası ile iptal davası arasındaki temel farklar şunlardır:

  1. İptal Davası: İdarenin yaptığı bir işlem veya eylemin hukuka aykırılığını belirlemek ve bu işlemi geçersiz kılmak amacıyla açılan bir davadır. İptal davası, idari işlemdeki hukuka aykırılığı gidermeyi ve işlemi yok etmeyi hedefler.
  2. Tam Yargı Davası: İdarenin yaptığı bir işlem veya eylemin neden olduğu zararın tazmini için açılan bir davadır. Tam yargı davası, idari işlem veya eylemin hukuka aykırı olup olmadığından bağımsız olarak, zarar gören kişinin uğradığı zararın tazmin edilmesini amaçlar.

Özetle iptal davası idari işlemin hukuka aykırılığını belirlemeyi ve işlemi geçersiz kılmayı amaçlarken, tam yargı davası ise idari işlem veya eylemin neden olduğu zararın tazmin edilmesini sağlamayı hedefler.

HİZMET KUSURU NEDENİYLE TAM YARGI DAVASI

İdarenin yürüttüğü işlem ve eylemlerinin denetime tabi olduğu Anayasa’da hüküm altına alınmış bir haktır. Bu sebeple idarenin kamu hizmetini yerine getirmek için yaptığı işlem ve eylemleri hakkında sorumsuz olduğu düşünülemez. Kamu hizmetini yürütürken gerçekleştirdiği işlem ve eylemler nedeniyle herhangi bir hak kaybına neden olmuşsa ya da zarara neden olmuşsa idare bundan sorumlu olur.

Hizmet kusuru nedeniyle idare mahkemelerinde açılan tam yargı davaları, idarenin kamu hizmetlerini yerine getirirken gösterdiği ihmali veya kusuru sonucunda zarar gören kişilerin, bu zararlarının tazmini için açtığı davaları ifade eder. Bu tür davalar genellikle idarenin hizmetlerini yerine getirirken gösterdiği kusurun sonucunda maddi veya manevi zarara uğrayan kişiler tarafından açılır.

Örneğin, bir kamu hizmeti sırasında idare tarafından gösterilen ihmalden dolayı bir kişi yaralanmışsa veya mal varlığına zarar gelmişse, bu kişi idareye karşı tam yargı davası açarak zararının tazmin edilmesini talep edebilir. Bu tür davaların amacı, idarenin gösterdiği kusur nedeniyle zarar gören kişilerin haklarının korunması ve zararlarının telafi edilmesidir.

TAM YARGI DAVA DİLEKÇESİNDE OLMASI GEREKENLER

İdari davaların açılması, idare mahkemeleri, vergi mahkemeleri ya da Danıştay’a hitaben yazılmış dilekçelerle olur. İdari yargılama usulü kanunu madde 3/2’de idare mahkemelerinde açılacak tam yargı dava dilekçelerinde bulunması gereken unsurlar açıkça yazılmıştır. Bu düzenlemeye göre dilekçede bulunması gerekenler:

  • Tarafların ve varsa vekillerinin ya da temsilcilerinin adı ve soyadı, unvanları, adresleri ve T.C. kimlik numaraları,
  • Dava konusu, sebepleri ve davanın dayandığı deliller,
  • Davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihi,
  • Uyuşmazlık konusu miktar dilekçede mutlaka gösterilir.

Dava konusu kararın, belgelerin ya da işlemin asılları ya da örnekleri de dilekçeye eklenir. Dilekçeler ile dilekçeye eklenen her türlü ek örneği karşı tarafın sayısından bir fazla olmadır.

TAZMİNAT DAVASI NİTELİĞİNDE TAM YARGI DAVASI

Tazminat davası niteliğinde açılan tam yargı davası idarenin işlem ve eylemlerinden dolayı kişilerin zarar görmesi sonucu idare aleyhine açtıkları ve maddi ve manevi zararlarının giderilmesini talep ettikleri tam yargı davasıdır. Tazminat davası niteliğinde tam yargı davasında, idare tarafından yapılan hukuka aykırı bir işlem veya eylem sonucunda kişilere zarar gelmişse, zarar gören kişiler bu zararlarının karşılanması için idareye karşı tazminat talep edebilirler. Tazminat davaları genellikle idarenin hukuka aykırı eylemleri sonucunda ortaya çıkan maddi kayıpların yanı sıra manevi zararlar için de açılabilir. Bu tür davalar, idarenin hukuka uygun ve adil bir şekilde zararları karşılaması ve haksız uygulamaların telafi edilmesi amacıyla açılır.

TAM YARGI DAVA ŞARTLARI

İdari yargıda idare aleyhine tam yargı davası açmanın kanunda öngörülmüş birtakım koşulları vardır. Yerine getirilmesi gereken koşullar ise şöyledir:

  1. Tam yargı davası yetkili ve görevli mahkemede açılmalıdır. Tam yargı davasında görevli mahkemeler olan idare mahkemeleri yerine adli yargıda dava açılırsa davanın görev noktasından reddi kararının kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılması gerekir.
  2. Tam yargı davasına konu olacak, gerçekleşmiş bir idari işlem ya da eylem olmalıdır.
  3. İdarenin gerçekleştirdiği işlem ya da eylemden dolayı kişinin kişisel bir hakkı doğrudan ihlal edilmiş olmalı ve bunun neticesinde bir zarar doğmalıdır.
  4. Oluşan zarar ile idarenin işlemi arasında nedensellik bağı mutlaka bulunmalıdır.
  5. İdare aleyhine tam yargı davası açmadan önce zorunlu idari başvuru yolunun tüketilmiş olması gerekmektedir.

TAM YARGI DAVASINDA İDAREYE BAŞVURU ŞART MI?

Tam yargı davalarında idari yargıda dava açmadan önce dava konusu işlemi ya da eylemi tesis eden idareye başvurmak şarttır. İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 13’te düzenlendiğine göre idarenin işlem ve eylemlerinden dolayı hakları ihlal edilenler idari makamlara karşı tam yargı davası açmadan önce “bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir”.

İlgili idareye başvurmadan doğrudan idari yargıda tam yargı davası açılması idari merci tecavüzü olarak değerlendirilir ve idari merci tecavüzü olduğu dava dilekçelerinin ilk incelemesi aşamasında tespit edilirse dilekçe ilgili idareye tevdi edilir. İYUK madde 15/1-e bendinde dilekçenin dava açılan mahkemece ilgili idareye tevdi edileceği hüküm altına alınmıştır.

TAM YARGI DAVASI NASIL AÇILIR?

Tam yargı davası, zorunlu idari başvuru tamamlandıktan ve idarece hakkın yerine getirilmesi reddedildikten sonra idare mahkemesine hitaben yazılmış imzalı dilekçe ile açılır.

TAM YARGI DAVASI AÇMA SÜRESİ NEDİR?

Tam yargı davalarında dava açma süresi İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 7’de açıkça düzenlenmiş olup hak düşürücü sürelerdir. İlgili düzenlemeye göre dava açma süresi Danıştay ve idare mahkemelerinde altmış gün, vergi mahkemelerinde ise otuz gündür. Altmış günlük dava açma süresi idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlar.

İYUK madde 7/3’e göre adresleri belli olmayan kişilere ilanen bildirim yapıldığı takdirde dava açma süresi son ilan tarihini izleyen günden itibaren on beş gün sonra işlemeye başlar. Kanunda düzenlenmiş olan bu süreler kesin olup hak düşürücü niteliktedirler. İdari yargıda tam yargı davası açmadan evvel dava konusu işlemin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl ve her halde beş yıl içinde işlemi tesis eden idareye başvurulması da bir dava açma süresi niteliğindedir.

TAM YARGI DAVALARINDA SÜRELER NE ZAMAN BAŞLAR?

Tam yargı davalarında dava açma süreleri kişisel hakkın muhtel olmasına neden olan işlem veya eylemin hakkında yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlar. İdareni işleminden dolayı zarar gören kişi öncelikle bu işlemin yapıldığı veya bu işlemin yapıldığını öğrendikten itibaren bir yıl içinde ilgili idareye başvurup hakkın yerine getirilmesini istemelidir. İlgili idare kişinin bu talebini açıkça reddederse ya da bu talebi karşısında susup 30 gün cevap vermezse, 30 günlük sürenin bitiminden itibaren dava açma süresi içinde dava açabilecektir.

TAM YARGI DAVASINDA YETKİLİ MAHKEME

İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 32/1’de düzenlendiğine göre tam yargı davasında yetkili idare mahkemesi dava konusu olan idari işlemi veya idari sözleşmeyi yapan idari merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesidir. Kanunda düzenlenen bu yetki kamu düzeninden olup kesin yetkidir ve taraflarca yetki sözleşmesi ile aksi kararlaştırılamaz.

TAM YARGI DAVASINDA YÜRÜTMENİN DURDURULMASI

Tam yargı davalarında yürütmenin durdurulması kararı alınabilmesi için İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 27’de düzenlenen yürütmenin durdurulması kararı şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir. İlgili düzenlemeye göre yürütmenin durdurulması kararı için idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

TAM YARGI DAVASINDA İDARENİN HUKUKİ SORUMLULUK NEDENLERİ

Tam yargı davalarında ve genel olarak idari yargıda açılan davalarda idarenin hukuki sorumluluk nedenleri iki türlüdür. Bunlar hizmet kusuru nedeniyle idarenin sorumluluğu ve kusursuz sorumluluk nedeniyle idarenin sorumluluğudur. İdare, özel hukuk kişisi olarak yaptığı sözleşmelerden kaynaklı bir sorumluluk altında olduğu gibi salt idare olarak yaptığı işlem ve eylemlerden kaynaklı da bir sorumluluk altındadır.

TAM YARGI DAVASINDA İDARENİN KUSUR SORUMLULUĞU

Tam yargı davasında idarenin kusur sorumluluğu hizmet kusuru olarak da adlandırılan bir sorumluluk halidir. İdare bir işlem veya eylemi ile kamu hizmetini yerine getirirken bir zarara neden oluyorsa ya da kamu hizmetini eksik yerine getiriyor, geç yerine getiriyor ya da hiç yerine getirmiyorsa idarenin hizmet kusurundan bahsedilir. İdarenin kusur sorumluluğu yani hizmet kusuru, idare hukukuna özgü olan, objektif ve özel hukuktaki kusurlu sorumluluktan farklı bir durumdur.

Tam yargı davasında idarenin hizmet kusurunun varlığı bir tazminat nedenidir. Kamu hizmeti organize edilirken ve yerine getirilirken meydana gelen hizmet kusurundan dolayı vatandaşların zarar görmesi, tazmini gerektiren bir durumdur. Zira T.C. Anayasa’da madde 125 son fıkra açıkça idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunu düzenlemektedir.

TAM YARGI DAVALARINDA İDARENİN KUSURSUZ SORUMLULUĞU

Tam yargı davalarında idarenin kusursuz sorumluluğu, idarenin belirli durumlarda, herhangi bir kusur veya ihmal olmaksızın tehlike ve risk sorumluluğu kapsamında meydana gelen zarardan yasal olarak sorumlu tutulabilmesidir. İdarenin kusursuz sorumluluğu, idarenin faaliyetlerinden kaynaklanan zararların tazmin edilmesi amacıyla ortaya çıkmış bir ilkedir.

Bir örnek vermek gerekirse, devletin yürüttüğü bir hizmet sonucunda ortaya çıkan bir zarar durumunda, idarenin herhangi bir kusuru olmasa bile, zarar gören kişilere tazminat ödenmesi gerekebilir. Bu, genellikle idarenin yürüttüğü hizmetin kamusal bir görev olduğu ve bu görevi yerine getirirken ortaya çıkan zararlardan idarenin sorumlu tutulması gerektiği fikrine dayanır.

Tam yargı davasında idarenin kusursuz sorumluluk haline dayanılarak tazminat isteminde idarenin işlemiyle yürütülen kamu hizmetiyle meydana gelen zarar arasında nedensellik bağının kurulması yeterlidir. Burada ayrıca idarenin kusurlu olup olmaması araştırılmaz. Bir de sosyal risk faktörü ilkesi nedeniyle idarenin kusursuz sorumluluğu hali vardır. Sosyal risk ilkesi tamamen idare hukukuna özgü olup, yargı içtihatları ile geliştirilen bir sorumluluk kapsamıdır.

Sosyal risk faktörü ilkesinde meydana gelen zarar ile idarenin yürüttüğü kamu hizmeti arasında nedensellik bağının kurulamadığı durumlarda değerlendirilen bir kusursuz sorumluluk halidir ve genellikle ülkede gerçekleşen terör saldırılarından zarar gören kişilerin ve yakınlarının zararlarının tazmini için idareye başvurularında gündeme gelir.

TAM YARGI DAVALARINDA İDARENİN SORUMLULUĞUNU ORTADAN KALDIRAN VEYA AZALTAN NEDENLER

Tam yargı davalarında idarenin sorumluluğunu ortadan kaldıran ya da azaltan haller, idarenin normalde sorumlu tutulabileceği durumlarda belirli koşulların gerçekleşmesi halinde sorumluluğun azalması ya da tamamen ortadan kalkmasının sağlayan hallerdir. İdarenin sorumluluğunu azaltan ya da kaldıran başlıca haller şunlardır:

  • Mücbir Sebep (Force Majeure): doğal afetler, savaş, isyan, salgın hastalık gibi olağanüstü durumlar mücbir sebep olarak adlandırılır. Bu tür durumlar idarenin kontörlü dışında gerçekleştiğinden buna bağlı olarak zararlardan idarenin sorumlu tutulması beklenemez. Tam yargı davasında da mücbir sebebin varlığı idarenin sorumluluğunu ortadan kaldırır.
  • Beklenmeyen Durum: Beklenmeyen durumda zarara sebep olan olay idarenin eylemi ya da işlemi çerçevesinde gerçekleşmiştir ve burada idarenin bu olayı öngörmesi kendisinden beklenmeyecek niteliktedir. Genellikle kaza durumları olan beklenmeyen hal söz konusu olduğunda tam yargı davasında idarenin sorumluluğu azalır ya da ortadan kalkar.
  • Zarar Görenin Kusurunun Varlığı: idarenin kamu hizmetini yürütürken meydana gelen zararda zarar görenin bir kusuru varsa, yani zarar gören kendi eylemiyle bu zararın doğmasına sebebiyet vermişse bu durumda da artık idarenin sorumluluğuna gidilemeyecektir. Tam yargı davasında zarar görenin bir kusuru olduğu tespit edilirse idarenin sorumluluğu azalır veya ortadan kalkar.
  • Üçüncü Kişinin Kusurunun Varlığı: Eğer meydana gelen zarar üçüncü şahısların kusurlu davranışından kaynaklanıyorsa ve idarenin bunu öngörmesi beklenmiyorsa bu durum idarenin sorumluluğunu etkileyecektir. Tam yargı davasında üçüncü kişinin kusuru hizmet kusuru durumunda kusuru azaltan bir neden iken kusursuz sorumluluk halinde idarenin sorumluluğunu azaltmaz ya da kaldırmaz.
TAM YARGI DAVASI NEDİR NASIL AÇILIR

TAM YARGI DAVASI NEDİR NASIL AÇILIR

TAM YARGI DAVASININ SONUÇLARI

Tam yargı davasının sonuçları, mahkemenin idarenin kamu hizmetini yürütürken ya da işlem veya eylemi neticesinde meydana gelen zarar ile nedensellik bağının kurulabilmesine göre değişmektedir. Buna göre tam yargı davası neticelendiğinde ulaşılabilecek başlıca sonuçlar şunlardır:

  • Mahkeme, idarenin işlemi veya eylemi nedeniyle sorumlu olduğunu ya da kusursuz sorumluluk halinin varlığını tespit edip zararın tazmin edilmesine hükmedebilir. Bu esasında tam yargı davası ile alınmak istenen esas sonuçtur çünkü tam yargı davalarının asıl amacı idarenin işlem ve eylemleriyle neden olduğu zararın giderilmesidir.
  • Mahkeme, dava sürerken Yürütmenin Durdurulması talebine karşı koşulların varlığı halinde Yürütmenin Durdurulması kararı verebilir. Böylece dava sonuçlana kadar dava konusu işlem askıda kalır. Dava sonucunda işlemin hukuka aykırı olduğuna hükmedilirse, idarenin ilgili işlemi geri alması /iptal etmesi beklenir.
  • Mahkeme, davacının kişisel bir hakkının ihlal edildiği sonucuna varırsa idarenin ilgili hakkı yerine getirecek bir edim ya da ilgili hak ihlalini karşılayacak bir tazminat belirler.
  • Mahkeme, ilgili idareye başvurunun yapılmaması nedeniyle davanın reddine karar verip dosyayı ilgili idareye gönderebilir.
  • Mahkeme, idarenin herhangi bir kusuru olmadığı, kusursuz sorumluluk halinin de olmadığı ya da davacının herhangi bir kişisel hakkının ihlal edilmediğine karar vererek davayı reddedebilir.

TAM YARGI DAVASI HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR

Tam Yargı Davaları Hangi Hallerde Açılır?

Tam yargı davası, kişilerin, idarenin hukuka aykırı eylem veya işlemleri nedeniyle doğrudan zarar görmesi ve kişisel haklarının ihlal edilmesi hallerinde açılır.

Tam Yargı Davası Açabilecek Kişiler Kimlerdir?

Tam yargı davasını idarenin işlem ve eylemleri sonucunda menfaati ihlal edilenler veya doğrudan zarar gören kişiler açabilir.

Tam Yargı Davası ile İptal Davası Arasındaki Farklar Nelerdir?

İptal davası idari işlemin hukuka aykırılığını belirlemeyi ve işlemi geçersiz kılmayı amaçlarken, tam yargı davası ise idari işlem veya eylemin neden olduğu zararın tazmin edilmesini amaçlar.

Tam Yargı Davalarında Miktar Belirtilmeli Mi?

Tam yargı davalarında dava dilekçesinde miktarın belirtilmesi gerekmektedir. Tam yargı davası dilekçesinde miktarın yazması gerektiği kanunla düzenlenen bir dilekçe unsurudur.

Tam Yargı Davaları Kaç Ay Sürer?

Tam yargı davası ne kadar sürer sorusu, dava konusunun niteliğine, bilirkişi ve keşif incelemelerinin tamamlanması, zararın ve kusurun tespiti, mahkemelerin iş yükü gibi pek çok subjektif kritere göre değişmektedir.

Tam Yargı Davası Belirsiz Alacak Olarak Açılabilir Mi?

İYUK madde 16’da düzenlendiğine göre “… Tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.”.

Tam Yargı Davasında Tanık Dinlenir Mi?

İdari davalarda ceza ve hukuk davalarında olduğu gibi tanık dinlenmesi söz konusu olmadığından tam yargı davasında da tanık dinlenmez.

Tam Yargı Davası Duruşmalı Mı?

İYUK madde 17’de düzenlendiğine göre değeri belli bir miktarın üzerinde olan tam yargı davalarında taraflardan birinin istemi üzerine dava duruşmalı olarak görülebilir.

TAM YARGI DAVASI ÖNCESİNDE İDAREYE YAZILACAK DİLEKÇE ÖRNEĞİ

…/…/….

T.C. (İLGİLİ İDARENİN ADI) KURUMU’NA

BAŞVURU SAHİBİ       : Adı-soyadı (T.C. Kimlik Numarası)

Sayın [Biliniyorsa İdare Yetkilisi Adı Soyadı],

Konu: [Başvurunun Konusu]

Ben, aşağıda iletişim bilgileri bulunan [Adınız Soyadınız], [Adresiniz] adresinde ikamet eden bir vatandaş olarak, [İdare Adı]’ne karşı [Başvurunun Konusu] konulu zorunlu idari başvuruda bulunuyorum.

Açıklamalarım şu şekildedir: [Buraya başvurunuzun sebebini, ayrıntılarını ekleyin.]

Bu çerçevede, [İdare Adı]’nin [Belirtilen Konu] konusundaki işlemi, tarafıma [Belirtilen Tarih] tarihinde ulaşmıştır. Ancak, bu işlem [Hukuka Aykırı Olan Durumları Belirtin].

Bu konuda yaşadığım hak kaybını gidermek ve yasal haklarımı korumak adına, [İdare Adı]’ne karşı işbu zorunlu idari başvuruyu yapma gerekliliği hasıl olmuştur.

Başvurumun, [İdare Adı]’nin yürürlükteki mevzuatına uygun şekilde değerlendirilmesini ve tarafıma konuyla ilgili en kısa sürede bilgi verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.

Adınız Soyadınız:

İmza:

Adres:

Merve Sara MUĞLU

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak Gerekli alanlar işaretlendi *

Yorum Yap